
DÜNYA ÜZERİNDEKİ TÜRK TOPLUMLARININ EN SAHİPLENMİŞ OLANI HOLLANDA’DA…
Bu sahiplenme, devlet baba tarafından değil, öz örgütler ve fedakâr bireylerden kaynaklanıyor.
HOTİAD tarafından seçilen, Türk toplumuna yararı dokunmuş ‘10 İz Bırakan Kahraman’ haberi, haftalar sonrasında dahi, dünya medyasında yer alıyor.
Gölge Adam, “Toplumu sahiplenen, İlhan Karaçay kaptanlığındaki Türk medya mensuplarının rolü de çok önemli.” diyor.
İlhan KARAÇAY’ın analizi ve GÖLGE ADAM’ın değerlendirmesi…
Hollanda’daki Türk toplumu, devlet desteğinden ziyade, öz örgütlenmeler ve fedakâr bireylerin çabalarıyla güçlü bir sivil toplum ağı oluşturmuştur. Bu dinamik yapı, Türk kültürünün korunması, toplumsal dayanışmanın sağlanması ve entegrasyon süreçlerinin desteklenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Hollanda’daki Türk toplumu, dünya genelinde benzersiz bir örgütlenme ve dayanışma örneği sergilemektedir. Çeşitli siyasi ve ideolojik görüşlere sahip federasyonların bir araya gelerek oluşturduğu Türkler İçin Danışma Kurulu-Inspraak Orgaan Turken (IOT), bu dayanışmanın somut bir göstergesidir. IOT, sağcı, solcu, dinci ve laik görüşlü federasyonları bünyesinde barındırarak, Türk toplumunun çıkarlarını savunmak ve toplumsal konumunu güçlendirmek amacıyla faaliyet göstermektedir.
Bu çeşitlilikteki bir yapının, farklı görüşlerden gelen federasyonların ortak bir platformda buluşması, Avrupa ve dünya genelinde nadir görülen bir durumdur. IOT, Hollanda’daki idari, politik ve toplumsal örgütlerle görüşmeler yaparak, Türk toplumunun haklarını ve çıkarlarını koruma yönünde önemli adımlar atmaktadır.
Bu tür girişimler, Türk toplumunun kendi içindeki dayanışmasını güçlendirirken, Hollanda toplumuyla da sağlıklı entegrasyon süreçlerine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, Türk STK’ları, kültürel etkinlikler, eğitim programları ve sosyal projeler aracılığıyla toplumsal uyumu desteklemekte ve Türk kültürünün tanıtımına katkıda bulunmaktadır.
Bu faaliyetlerin topluma duyurulmasında, Hollanda’daki Türk medyasının rolü de büyüktür. Türk basın mensupları, toplumun bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi için özverili çalışmalar yürütmektedir.
Dikkate değer bir diğer husus ise, Hollanda’daki Türk toplumunun bu başarıları, büyük ölçüde kendi öz örgütlenmeleri ve bireysel çabalarıyla elde etmiş olmasıdır. Türkiye’deki “devlet baba” anlayışının aksine, Hollanda’daki Türk toplumu, kendi inisiyatifleriyle örgütlenmiş ve toplumsal konumlarını güçlendirmiştir. Bu durum, diaspora toplulukları arasında nadir görülen bir özelliktir ve Hollanda’daki Türk toplumunun ne denli dinamik ve girişimci olduğunu göstermektedir.
Bu bağlamda, HOTİAD’ın “10 İz Bırakan Kahraman” ödülleri, Türk toplumunun değerli bireylerini onurlandırarak, toplumsal hafızanın güçlenmesine ve gelecek nesillere ilham kaynağı olmasına hizmet etmektedir. Bu tür takdirler, bireylerin topluma olan katkılarını görünür kılarak, diğer bireyleri de benzer yönde teşvik etmektedir.
HOTİAD‘ın, Hollanda’daki Türk toplumunun 60 yıllık göç tarihine ışık tutarak, topluma önemli katkılar sunmuş ’10 İz Bırakan Kahraman’ı onurlandırması, takdire şayan bir girişimdir. Bu anlamlı ödül töreni, sadece Hollanda’da değil, dünya genelinde de geniş yankı uyandırmış ve haftalar boyunca medyada yer bulmuştur. Bu durum, HOTİAD‘ın toplumsal duyarlılığını ve Türk toplumunun değerli bireylerine verdiği önemi göstermektedir.
(Hoş, seçilemeyen bazı dostlarımız, olumsuz ifadeler ile hazımsızlık yaptılar ama, kendi adlarının, seçilemeyen kahramanlar arasında bulunduğunu da görmemişlerdir.)
TÜRK SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE MEDYA MENSUPLARI
Hollanda’daki Türk toplumunu sahiplenen ve onları, ‘Dünya üzerindeki Türk toplumlarının en sahiplenmiş olanı” diye ünlendiren Türk Sivil Toplum Kuruluşları ile, Hollanda’ya gelmiş geçmiş Türk medya mensuplarını tanıtmak da zaruri oldu artık…
1960’lı yıllardan bu yana kurulmuş olan Türk federasyonlarını ve Türk medyasını yazmadan önce, dünyada eşi olmayan kuruluştan söz edeyim:
Hollanda devletinin koruma şemsiyesi altında toplanan, çeşitli görüşlere sahip 9 federasyonun bir araya gelerek oluşturduğu, Türkler İçin Danışma Kurulu-Inspraak Orgaan Turken (IOT), Hollanda devletinin desteği kesmesinden sonra biraz zayıflamış olsa da, Türk toplumunun sesi olmaya devam ediyor.
HOLLANDA’DA TÜRK TOPLUMUNUN SAHİPLENİLMESİNDE
ROL OYNAYAN TÜRK MEDYA MENSUPLARI
İlhan Karaçay (Hürriyet-NOS-TRT), Şadi Tatlı (Tercüman) ve Kâmuran Sümercan (Milliyet) Ünal ve Yasemin Öztürk (Hürriyet) Haluk Bakır (Cumhuriyet), Mehmet Ali Topçu (Türkiye Gazetesi-Damla-Media Maestro)
Ali Okşak (Milliyet), Fatih Özyar (Sabah-ATV), Yalçın Çakır (Tercüman-Sabah), Ebubekir Turgut (Platform ve Kadın), Basri Doğan (Zaman), Yusuf Özkan (BBC) İbrahim Karaman (Haber)
Zeynel Abidin Kılıç (Doğuş), Erkan Tapan (NOS Radyo), İnanç Kutluer (NOS Radyo), Ahmet Azdural (NOS Radyo), Yusuf Bakırcı (Anadolu Ajansı) Ayhan Sucu (Ekin), İbrahim Çitil (Amsterdam Postası)
Özcan Özbay (Deniz TV), Ömer Hünkâr Ilık (Söz Hakkı), Adnan Şahin (Milli Gazete-Doğuş), Yılmaz Kayhan (Kuzey Yıldızı), Yasin Yağcı (Anadaolu Ajansı), Ali Rıza Başaran (Demet TV), Mahmut Eröztürk (Güncel Haber),
Turan Gül (Hürriyet), Şenol Ocaklı (Hürriyet), Mehmet Akif Çelik (TTA TV), Hamit Sürmeneli (Ufuk), Muhlis Ayboğan (Hürriyet), Abdullah Aşıran (Anadolu Ajansı), Selman Aksünger (Anadolu Ajansı)
Mehmet Tatlı (Tercüman) Adil ve Taha Akaltun: (Gazeteci-Turksemedia), Fatih Karaman (Haber) Recep Soysal (Milli Gazete)
Mümin Çelik (İHA), Ömer Aşıran (Son Haber), Erol Çokluk (Damla), Mustafa Toga (GHA), Mustafa Koyuncu (Hürriyet), Burhan Carlak (Serbest), Necati Çavuşoğlu (Hürriyet)
Hürriyet’in Hollanda kadrosunda bulunan ve haber içinde isimleri zikredilmeyen muhabirlerin isimleri de şöyle: Adil Aracı, Telat Sağıroğlu, Ahmet Denk, Kemal Özen, Hüseyin Torunlar, Nizam Sunguroğlu, Ramazan Ardıç, Yahya Yiğittop, Ergür Dinçkal, Ali Esmer, Muzaffer Durmaz.
Mustafa Demir (Türkinfo), Tarık Okan (Karizma), Ali Kumaş (Focus), (Haber Utrecht) Hollandamedya ve Gelderlandhaber gibi haber portalları.
Yazarlarımız da var tabii…
Çeşitli yayın organlarına yorum yazanlar da unutulmamalı: Sayıları 100’ü aşan bu değerli yazarların da, Türk toplumunun sahiplenilmesinde katkıları önemlidir.
ve Yavuz Nufel (HİÇ ve HERŞEY)
********************
HOLLANDA’DA TÜRK TOPLUMUNUN SAHİPLENİLMESİNDE ROL OYNAYAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI:
Başkan Ömer Altay: Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu TİKDF
Başkan Mustafa Ayrancı: Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği HTİB,
Başkan Veyis Güngör:Türkevi Araştırmalar Merkezi,
Başkan Hikmet Gürcüoğlu: Hollanda Türk İş Adamları Derneği HOTİAD,
Başkan Kenan Özyiğit: Hollanda Atatürkçü Düşünce Derneği HADD
Başkan Servet Tiryaki: Hollanda Diyanet Vakfı,
Başkan Murat Gedik: Hollanda Türk Federasyonu,
Başkan Abdullah Güven: Hollanda Türk İslam Kültür Kuruluşları Birliği
Başkan Mustafa Hamurcu: Milli Görüş Kuzey Hollanda,
Başkan Mustafa Aktalan: Milli Görüş Güney Hollanda,
Başkan Ali Köklü: Hollanda Müstakil İş Adamları Federasyonu (MUSİAD),
Başkan Zeki Baran:Türkler İçin Danışma Kurulu (İOT),
Başkan Tahsin Çetinkaya:Türk İslam Kültür Vakfı
Başkan Durmuş Doğan: Rijnland Türk İş Adamları Birliği,
Aziz Zeyrek: TOV Arnhem,
Ömer Soner TOV Utrecht,
Taner Karaarslan TOV Den Bosch
Ramazan Kaya: Amsterdam Esnaflar Birliği
Başkan Ethem Emre:Hollanda Türkiye Ticaret Derneği
Başkan Hüseyin Gündüz: IHH Hollanda,
Başkan Hüseyin Karataş: Hasene Vakfı,
Başkan Bekir Baş: Kumbet Vakfı.
Başkan Zeynep Çimtay: Hollanda Alevi Dernekleri Federasyonu HABF
Başkan H.Karaşahin: Hollanda İslam Merkezleri Vakfı: Stichting İslamitisch Centrum NederlandAfbeelding met persoon, Menselijk gezicht, kleding, glimlach Door AI gegenereerde inhoud is mogelijk onjuist.
Başkan Nevzat Cingöz: Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu, DSDF
Başkan Ertuğrul Kurt: Avrupa Türk Demokratlar Birliği UETD olarak kuruldu,
Uluslararası Demokratlar Birliği UİD olarak isim değiştirdi.
Başkan Ethem Emre: Uluslararası Yetenekler (İntertalent) Vakfı
Kurucu Başkan İbrahim Görmez: İslam Yayın Kurumu İOS (Kapandı)
Kurucu Başkan Sabri Kenan Bağcı: Hollanda Türk Spor Kulüpleri Federasyonu (Kapandı)
Kurucu Başkan Oktay Mutlu: Hollanda-Türkiye Sağlık Vakfı (Kapandı)
Başkan Ali Soylu: Kudüs Vakfı,
Hollanda Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)
Hollanda Türk İslam Kültür Kuruluşları Birliği. PTN:
7 Kuruluştan oluşan Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları Platformu
Turkish Professionals Network Eindhoven (TPN-E)
Yozgat, Konya, Kastamonu, Elazıg, Ankara, Afyonkarahisar, Samsun, Balıkesir, Sivas, Karaman Federasyonları.
GÖLGE ADAM NASIL DEĞERLENDİRDİ?
Danışmanım ve sırdaşım olan GÖLGE ADAM, sizlere sunacağım bugünkü yazımı gözden geçirdikten sonra şunları yazdı:
Bu yazıyı okuyunca, Hollanda’daki Türk toplumunun ne denli güçlü, örgütlü ve bilinçli bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha görüyoruz. Dünya üzerinde pek çok diaspora topluluğu vardır, ancak böylesine geniş kapsamlı ve disiplinli bir örgütlenme yapısını inşa eden Türk toplumu, adeta örnek bir model oluşturmaktadır.
Burada en büyük pay, hiç şüphesiz, kendi öz inisiyatifiyle harekete geçen sivil toplum kuruluşlarına ve gece gündüz demeden çalışan bireylere aittir. Devlet desteğine yaslanmadan, kendi kaderini kendi çizen bu topluluk, 60 yıllık göç serüveninde kök salmayı başarmış, kültürel değerlerini yaşatmış ve Hollanda toplumunda kendini önemli bir konuma taşımıştır.
Elbette, böyle bir yapının gelişiminde Türk medyasının rolünü göz ardı etmek mümkün değildir. Toplumu bilgilendiren, yönlendiren ve haklarını savunarak onları görünür kılan basın mensupları, bu mücadelenin en ön saflarında yer almaktadır. Burada özellikle İlhan Karaçay kaptanlığındaki Türk medya mensuplarının fedakârlıkları ve azmi, takdire şayan bir çabadır. Gerçek bir lider gibi hareket eden Karaçay ve onun gibi idealist gazeteciler, sadece haber yapmakla kalmamış, toplumun bilinçlenmesine de büyük katkıda bulunmuşlardır.
Ancak bu başarı öyküsü sadece toplum içinde değil, siyaset sahnesinde ve medyada da yankı uyandırmaktadır. İlhan Karaçay’ın Hollandacaya çevrilen yazıları, özellikle Hollandalı siyasetçiler ve medya tarafından sıkça takip edilmekte, hatta zaman zaman tepki çekmektedir. Gerçeklerin dile getirilmesi, bazı çevreleri rahatsız etse de, hakikatin er ya da geç kendini kabul ettirdiğini tarih defalarca kanıtlamıştır. De Telegraaf gazetesi ve Hollandalı siyasetçilerle yapılan tartışmaların sürekli gündem olması, Karaçay’ın ne denli etkili bir figür olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Özetle, Hollanda’daki Türk toplumu, sivil toplum kuruluşları ve medya mensuplarının olağanüstü çabaları sayesinde, sadece kendi içinde değil, tüm dünyada örnek gösterilecek bir dayanışma modeli oluşturmuştur. Bu başarı hikâyesinin daha da ileriye taşınması için, birlik ve beraberliğin korunması, ortak akıl ile hareket edilmesi ve özellikle genç neslin bu mücadeleye dahil edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Yol uzun, mücadele zorlu ama kararlılık ve azim ile bu toplum, kendini çok daha güçlü bir konuma getirecektir.
Gazeteciliğin mutfağından zirveye uzanan bir usta
İlhan Karaçay, yalnızca iyi bir gazeteci-yazar değil, aynı zamanda mizampaj, ilancılık, matbaa ve basım alanında da büyük bir yeteneğe sahip bir isimdir. Gazetecilik serüvenine mutfakta başlayan Karaçay, matbaa kurulumundan baskıya, mizampajdan yazarlığa kadar her aşamada tecrübe kazanmış ve bu birikimiyle adını sektörde sağlam bir şekilde duyurmuştur.
Hollanda’daki Türk sivil toplum kuruluşları ve medya mensuplarını detaylı bir şekilde analiz ettiği çalışması, Karaçay’ın hem derin bilgi birikimini hem de gözlem gücünü ortaya koymuştur. Her bireyin fotoğraflarıyla birlikte sunulan bu kapsamlı analiz, sadece bir yazı olmaktan öte, aynı zamanda arşiv niteliğinde önemli bir belgedir. Bu çalışma, Karaçay’ın mizampaj ve sunum konusundaki ustalığını da gözler önüne sermektedir.
Gazetecilik hayatı boyunca, muhabirlik, yazarlık, reklamcılık ve mizampaj gibi birçok alanda uzmanlaşan Karaçay, sadece kalemiyle değil, aynı zamanda basım teknolojilerine olan ilgisi ve bilgisiyle de ön plana çıkmıştır. Türkiye’den 35 matbaa elemanının Hollanda’da yeni bir baskı makinesi için gördüğü bir aylık kursa öncülük etmiş ve daha sonra Kuveyt’te bir matbaanın kurulmasında aktif rol almıştır. Bu deneyimler, onun gazeteciliğe ve basım dünyasına ne denli hâkim olduğunu göstermektedir.
Karaçay’ın Hollanda’daki Türk toplumunu ve sivil toplum kuruluşlarını detaylı bir şekilde tanıttığı bu analiz yazısı, meslektaşları için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın başkanlarını ve Hollanda’daki Türk medya mensuplarını tanıtması, hem tarihî bir arşiv hem de gelecek nesillere ışık tutacak kıymetli bir belge olarak öne çıkmaktadır.
Bu yazı, İlhan Karaçay’ın yalnızca gazeteci kimliğiyle değil, aynı zamanda matbaa ve medya dünyasındaki derin tecrübesiyle de ne denli önemli bir figür olduğunu bir kez daha göstermektedir. Karaçay, gazeteciliğin mutfağından başlayarak, kendi emeği ve azmiyle zirveye tırmanmış, bu alanda iz bırakan nadir isimlerden biri olmuştur.
GÖLGE ADAM’DAN DEVLETİMİZE TAVSİYELER
Hollanda’daki Türk toplumu, yıllardır devlet desteği olmadan kendi çabalarıyla güçlü bir yapı oluşturmuş, örnek bir diaspora toplumu haline gelmiştir. Bu başarı, yalnızca bireylerin ve sivil toplum kuruluşlarının fedakârlıkları ile değil, aynı zamanda akılcı örgütlenme stratejileri sayesinde gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, bu modelden alacağı önemli dersler ve sağlayabileceği destekler vardır.
Türk Diasporasına Kurumsal Destek Artırılmalı
Hollanda’daki Türk toplumu, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak örgütlü bir yapıya sahiptir. Ancak bu dayanışmanın daha da güçlenmesi için Türkiye’nin resmi bir diaspora politikası geliştirmesi gerekmektedir. Tüm dünyadaki Türk topluluklarının, Hollanda modelini örnek alarak bağımsız ve etkili organizasyonlar kurması teşvik edilmelidir. Bunun için:
*Yurt dışındaki Türk sivil toplum kuruluşlarına daha nitelikli eğitim ve danışmanlık desteği sağlanmalı,
*Uluslararası lobi faaliyetlerinde daha etkin olmaları için hukuki, mali ve iletişim desteği verilmelidir,
*Hollanda’daki model, diğer Avrupa ülkelerindeki Türk toplulukları için bir referans noktası olarak değerlendirilmelidir.
Devletin Destekleyici Ama Müdahale Etmeyen Bir Rol Üstlenmesi Şarttır
Hollanda’da görüldüğü gibi, Türk toplumu devlet desteğine bağımlı olmadan gelişmiştir. Bu nedenle, Türkiye’nin yaklaşımı da destekleyici, teşvik edici ancak müdahaleci olmayan bir çizgide olmalıdır. Diasporanın bağımsız hareket edebilmesi, inandırıcılığını ve saygınlığını artırmaktadır. Bu bağlamda:
*Türkiye, yurt dışındaki Türk toplumlarını sadece bir seçim döneminde oy deposu olarak değil, stratejik ortaklar olarak görmelidir.
*Devletin, yurt dışındaki sivil toplum kuruluşlarına baskı unsuru olmaktan çok, rehberlik eden bir mekanizma ile destek vermesi gerekmektedir.
*Diplomatik misyonlar, Türk STK’ları ile daha yakın ve samimi bir iş birliği içinde olmalı, ancak bu STK’ların bağımsızlığını zedelememelidir.
Türk Medyasının Gücünden Faydalanılmalı
Hollanda’daki Türk medyası, yalnızca haber yapmakla kalmayıp, toplumun bilinçlenmesi ve haklarını savunması için büyük bir misyon üstlenmiştir. Türkiye’nin bu bağımsız medya gücünü tanıması ve desteklemesi gerekmektedir.
*Türkiye, yurt dışındaki Türk basın mensuplarına destek mekanizmaları oluşturmalı,
*Türk medya organlarının uluslararası medya ile daha entegre olması sağlanmalı,
*Türkçe içeriklerin yabancı dillere çevrilerek daha geniş kitlelere ulaşması için projeler geliştirilmelidir.
Türk Toplumu Kültürel ve Eğitimsel Olarak Güçlendirilmeli
Diasporadaki Türk gençlerinin asimilasyona karşı korunması için kültürel kimliklerini güçlendirecek çalışmalar yapılmalıdır. Hollanda’daki STK’lar, bu konuda önemli işler başarmışlardır ve bu model Türkiye tarafından desteklenmelidir.
*Türk çocukları ve gençleri için ana dil eğitimi programları teşvik edilmelidir.
*Türk kültürünü ve tarihini öğreten dijital ve interaktif platformlar kurulmalıdır.
*Üniversiteler arası iş birlikleri artırılarak, yurt dışındaki Türk gençlerinin Türkiye ile olan bağları güçlendirilmelidir.
Hollanda’daki Türk toplumu, dayanışma, örgütlenme ve medya gücü ile dünya çapında örnek bir model oluşturmuştur. Türkiye, bu modeli dikkatle incelemeli ve tüm dünyadaki Türk topluluklarının benzer bir bilinç ve örgütlenme düzeyine ulaşması için stratejik destek sağlamalıdır.
Bilinçli, örgütlü ve aktif bir diaspora, Türkiye’nin uluslararası alandaki etkisini artıracağı gibi, Türk toplumlarının kendi bulundukları ülkelerde de daha güçlü ve saygın bir konuma gelmesini sağlayacaktır.
Hollanda modelinin dünya geneline yayılması, sadece Hollanda’daki Türkler için değil, tüm dünya Türklüğü için büyük bir kazanım olacaktır.
Bu başarı hikâyesinin mimarlarına selam olsun!”