Dünya Su gününde, vahşi sulama ve su kullanımı uyarısı

Ziraat Mühendisleri Odası Kayseri Şube Başkanı Ali Koç’un mesajı

Birleşmiş Milletler, 1993 yılında aldığı karar ile 22 Mart’ı Dünya Su Günü ilan etmiştir. İlk kez 1993 yılında kutlanan Dünya Su Günü, içilebilir su kaynaklarının korunması için farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilmiştir.

21.Yüzyılda insan nüfusu 3 kat artmasına karşın tüketilen su miktarı 7 kat artış göstermiştir. Tüm bu değerler su kaynaklarını bilinçli ve etkin kullanmaya yönelik önlemler almamız gerektiğinin bir göstergesidir. Suyun plansız, verimsiz ve aşırı kullanılması, su kirlenmesi ve su kaçakları en büyük sorundur. Tarımsal sulamanın kontrolsüz olması, tüketim çılgınlığı, küresel iklim değişikliği ve insanların su tüketim alışkanlıkları su kaynaklarının tüketilmesinin nedenidir. Su kaynaklarının korunması için öncelikle insanların su hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Türkiye su zengini bir ülke değildir; aksine, yılda kişi başına düşen 1600 m3 kullanılabilir su miktarıyla su azlığı çeken ülkeler arasındadır. 2030 yılına kadar nüfusun 100 milyona çıkacağı ve yılda kişi başına düşen suyun 1100 m3 olacağı öngörülmektedir. BM Çevre Programı’nın (UNEP) tahminlerine göre Türkiye önlem alınmazsa Avrupa’da çölleşmenin ilk başlayacağı ülkeler arasındadır.

Son yıllarda yer altı sularının aşırı tüketilmesi nedeniyle ülkemizin birçok bölgesinde su sorunu görülmeye başlanmıştır. İşlenebilen 19 milyon hektar tarım arazisinin 3 milyon hektarı yağışların azlığı nedeniyle her yıl nadasa bırakılmaktadır. Ülkemizde sulamaya açılan alanların büyük bir kısmında da hala geleneksel yüzey sulama yöntemleri uygulanmaktadır. Salma, tava ve karık sulama yöntemleriyle sulanan alanlarda su kaynakları etkin kullanılmamaktadır. Yüzde 70’e varan su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerini kurmak, su kayıplarını azaltmak, aşırı ve yanlış sulamanın topraklarımıza ve çevreye verdiği zararlı etkileri en aza indirmek zorundayız. Tabi bunun yanında tarımsal sulamada enerji maliyetlerinize düşürmeliyiz. Vahşi sulama dediğimiz yüzey sulama metotlarına son vermemiz şarttır. Tarım alanlarında su kullanımını azaltmak için bitki ve toprak su istekleri göz önüne alınarak uygun sulama teknolojisi kullanımı zorunlu hale getirilmelidir.

Dünya’nın % 70.9’ u sularla kaplıdır. Bunun %97’si tuzlu sudur, %2.7’si ise buzullarda donmuş bir şekilde bulunmaktadır. İnsanlığın kullanabileceği göl, ırmak, dere gibi tatlı su kaynaklarının yüzdesi ise sadece %0,3’tür. 2050 yıllına kadar suya olan talebin yüzde 55 artış göstermesi bekleniyor. Tatlı suyun yüzde 70’i tarımda kullanılıyor. Dünya Sağlık Örgütü günde yaklaşık 22 litre suyun insanların temel kullanım ve temizlik ihtiyacını karşılayabileceğini belirtiyor. Türkiye’de kişi başı günlük ortalama su miktarı ise 210 litre. Türkiye’de suyun yüzde 70’sinin sulama, yüzde 12’inin sanayide, yüzde 18’sının içme ve kişisel kullanımda kullanılıyor. Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4 bin metreküpten 1600 metreküpe indi. Bu rakam bizi su azlığı çeken ülkeler sınıfına ekliyor.

İnsan, bitki ve hayvan beslenmesinde su zaruri bir ihtiyaçtır, bu nedenle gelecek nesillerin sağlıklı su ihtiyaçlarını giderebilmeleri için su kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanmalıyız.

 TZOB Genel Başkanı Bayraktar:“Su zengini olmayan ülkemizin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korumalıyız”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, su zengini olmayan ülkemizin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korunması gerektiğini belirtti.

Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletlerin 2022 yılı için “Yeraltısuyunu Görünür Yapmak” temasını belirlediğini belirterek, iklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor” dedi. Bayraktar açıklamasına şöyle devam etti:

“Ülkemizde çeşitli maksatlara yönelik (sulama suyu temini, içme ve kullanma suyu temini vb.) olarak yıllık kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar m3’tür (yer üstü suyu potansiyeli 94 milyar m3, yeraltı su potansiyeli 18 milyar m3).

Sahip olduğumuz içilebilir ve kullanılabilir su miktarı belli iken nüfusumuzun giderek artması kişi başına düşen su miktarının daha da azalmasına neden olacaktır.

Falkenmark İndeksi’ne göre; kişi başına asgari evsel su ihtiyacı günde 100 litre, tarım ve sanayi amaçlı su ihtiyacı ise günde 500-2000 l/gün olarak hesaplanmıştır. Eşik değer ise kişi başına yılda 1700 metreküp olarak belirlenmiştir. Bu değerin altına düşüldüğü durumda su sıkıntısının yaşanmaya başlanacağı, 1000 metreküpün altında ise ülkenin su kıtlığı ile karşı karşıya geleceği, bu rakam yılda 500 metreküpün altına düştüğünde ise mutlak su kıtlığının yaşanılacağı belirtilmiştir.

2021 yılı ülke nüfusumuza göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık 1.323 metreküptür. Bu durum ülkemizin su stresi yaşayan ülkelerden biri konumunda olduğunu göstermektedir. Yani sanıldığı gibi ülkemiz su zengini bir ülke değildir.

Söz konusu toplam su potansiyelinin 2021 yılı gerçekleşmelerine göre 45,05 milyar m3’ü (yüzde 77) sulama suyu, 13,36 milyar m3’ü (yüzde 23) ise içme-kullanma ve sanayi suyu olmak üzere toplamda 58,41 milyar m3 ’ü kullanılmaktadır.

Diğer taraftan ülkemizde ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi alanı 8,5 milyon hektar olup bu alan 23,1 milyon hektar tarım arazisinin yüzde 36,8’ini oluşturmaktadır. Ülkemizde DSİ tarafından 4,56 milyon hektar sulama açılmış olup diğer kurumlarla birlikte toplamda 6,85 milyon hektar sulamaya açılmıştır.

Su temel yaşam kaynağıdır. İklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından biri su kaynakları ve su döngüsü üzerinde yarattığı olumsuz etkilerdir. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerine etkileri sonucu, miktar ve kalite bakımından yeterli suya erişimin zorlaşacağı da bilinen bir gerçektir. Bunun en yakın örneği geçtiğimiz sulama sezonunda karşımıza çıkmıştır.

Yine bilindiği üzere başta Konya Ovası olmak üzere birçok ilimizde Yeraltı sularının zorunlu olarak aşırı kullanımı ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle obruklar oluşmaktadır. Bu durum ülke olarak kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor olması gerçeğiyle çevreye ve iklime verilmesi gereken önemi gözler önüne sermektedir. Ayrıca su ve verim ilişkisi göz önüne alındığında artan maliyetler karşısında mağdur olan çiftçilerin kuru tarımda birim alandan elde edeceği gelire göre daha fazla elde edeceği gerçeği suyun ekonomik olarak önemini daha da artırmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı özellikle sulama ve enerji konusunda önemli adımların atılacağını belirtti.  Sulamaya açılacak alanların artması ve çiftçilerimize sağlanacak finansman kolaylığıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilen elektrikle kullanımın artırılması elbette önemli bir adımdır. Ancak bitkisel üretimin temel girdisi, mazot, gübre, elektrik fiyatlarını düşürmeden, çiftçinin borçları nedeniyle bloke edilen desteklerini artırarak vermeden atılan her adım masanın bir ayağını daima eksik bırakacaktır. Sulama sistemlerine ve güneş enerji sistemlerine yapılan ve yapılacak yatırım bu hususların yanı sıra iklim değişikliğinin de etkisiyle yetersiz kalacaktır.

Bu kapsamda stratejik meta haline gelen su da özellikle tarımsal sulamada tasarrufa gidilmeli ve KOP, GAP, DOKAP ve DAP gibi projeler biran önce tamamlanmalıdır. Ancak bu tasarruf çiftçilerimize yaptırım olarak yansıtılmamalıdır. Devletimiz çiftçilerimizin kuyularına sayaç takılmasında gereken maddi desteği sağlamadan, ortak kuyu kullanımlarında yaşanılabilecek sorunlar çözüme kavuşturulmadan,  bölge ve türlere göre bitki su ihtiyacı iyi analiz ve değerlendirme yapılmadan kısacası alt yapısı oluşturulmadan kota uygulamasına geçilmemelidir. Aksi takdirde bu durum hem su israfını artıracak, hem çiftçinin artan maliyetler altında daha da ezilmesine neden olup üretimden uzaklaştıracak, hem de bitkisel üretimde düşüşe neden olacaktır.

Ayrıca acilen eski ve atıl vaziyette olan bu yapıların yenilenmesi gereklidir. Bu durum az olan suyumuzu israf etmemize neden olmaktadır.

Küresel iklim değişikliği ile birlikte şiddetlenen kuraklık, nüfus, tarım ve sanayinin artan su ihtiyaçları yüzünden Dünya’da alternatif su kaynakları ve yönetiminde arayışlar başlamıştır. Özellikle yağmur sularının yollara ya da kanalizasyona akması artık kabul edilemez bir durumdur. Bunun için yağmur suyunun toplanması ve kullanılması için var olan politikalar geliştirilmeli ve biran önce uygulanmaya konmalıdır.

Maliyetlerin hat safhaya ulaştığı bu üretim döneminde sulama birliklerince işletilen sulama tesislerinde uygulanacak su kullanım hizmet bedeli tarifeleri; buğday, ayçiçeği, çeltik, pamuk, mısır, meyve ve sebze sulamalarında 2021 yılına göre yüzde 20 ile yüzde 27 arasında değişen oranlarda artış olmuştur.

Sulama alanı içerisinde tüm tarife grupları için geçerli olmak üzere çiftçilerin tamamen kendi imkanlarıyla kullandıkları yeraltı suyu ücretleri de 2021 yılında 17 TL/Da iken 2022 yılında yüzde 23,5 artışla 21 TL/Da seviyesine çıkmıştır. Bu durum artan üretim maliyetlerimizi daha da artırmakta, bu yıl için sulama ücretlerinde değişiklik yapılmamalıdır.

Çiftçilerimiz suyun öneminin bilincinde olup bir damla suyu heba etmek istememektedirler. Lakin artan maliyetler karşısında çiftçinin zorluk çekmesi modern sulama sistemlerine geçişini zorlamaktadır. Bunun için üreticilere modern sulama sistemleri yüzde 100’ü hibe şeklinde verilerek, modern sulama yöntemlerini etkin kullanması sağlanmalıdır.

Bir diğer önemli hususta su sıkıntısının fazla olduğu bölgelerden başlanarak, kuraklığa dayanıklı kültür bitkilerinin tarımda kullanımı teşvik edilmeli, üretimini yaptığı en fazla gelir getiren ürün ile olan fark, ürün bazlı destek olarak üreticiye ödenmelidir. Bu kapsamda öncelikli olarak atıl vaziyette olan sulama kanallarının revizyonlarının yapılması, çiftçilerimizin modern sulama sistemlerine ekonomik olarak ulaşabilirliğinin artırılması, elektrik fiyatlarının düşürülmesi, ruhsatsız olan kuyulara bir kereye mahsus olmak üzere af getirilerek ruhsat verilmesi gerekmektedir.”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toplumsal bilinç artırılarak toprak ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmesinin önüne geçilmesi temennisiyle, 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

SEPERS HUKUK BÜROSU, YURT DIŞINDA BOŞANMANIN ARDINDAN TÜRKİYE’DE NELER YAPILMASI GEREKTİĞİNİ AÇIKLADI

İlhan KARAÇAY yazdı: 60 Yıl önce Türklere pansiyonerlik yapan ‘Mama’nın oğlu olan Henk Sepers, Türkçeyi …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427