DP, SP, Gelecek, Zafer, YRP’den iktidara sert eleştiri ve seçim talebi

Selçuk Özdağ telefon sektörünün sorunlarını dinledi

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Türkiye Cep Telefoncular Derneği Yönetim Kurulu ile Tez-Koop-İş Sendikası temsilcilerini ağırladı.
Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ, önemli ziyaretçilerini ağırladı.
Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, partisinin Genel Merkezinde kendilerine yapılan ziyaretlerle ilgili bilgi verdi.
Selçuk Özdağ,  “Türkiye Cep Telefoncular Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Şen ve Yönetim Kurulu Üyelerinin; Genel Merkezimizde gerçekleştirdikleri nazik ziyaretleri için teşekkür ederim” dedi.

Türkiye Cep Telefoncular Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Şen ve Yönetim Kurulu Üyeleri ise yaşadıkları sorunları 8 başlıkta tespit ederek çözüm önerilerini Gelecek Partisi ile paylaştı.

Zincir mağazaların telefonculuk sektörüne zarar verdiğini ifade eden Türkiye Cep Telefoncular Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şen ayrıca, 1 yıl kullanılmayan telefonların kullanıma kapatılmasının hak ihlali olduğunu, sanal mağazaların kullanıcıları mağdur ettiğini, kredi kartına taksit yapma seçeneğinin hala yürürlükte olmadığını, cep telefonlarına vergi oranının çok yüksel olduğunu belirterek sektörün sorunlarına dikkat çekti.

Özdağ ayrıca, Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu ile Genel Başkan Danışmanı Mehmet Babadağ’ı da  Gelecek Partisi Genel Merkezinde ağırlayarak, gerçekleştirdikleri nazik ziyaret için teşekkürlerini iletti.

Davutoğlu’ndan İsrailli bakana sessiz kalan Erdoğan’a Mescid-i Aksa tepkisi: ‘One Minute’ günleri nerede kaldı?

Aşırı sağcı kimliğiyle tanınan İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, beraberindeki kalabalık bir heyetle birlikte Mescid-i Aksa’ya gözdağı niteliğinde bir ziyaret gerçekleştirdi.

Filistinlilere yönelik ırkçı söylemleriyle tanınan İsrailli bakan, işgal altında bulunan Kudus’teki Mescid-i Aksa’yı ziyaret ederek, burada yaptığı açıklamada “Hükümetimiz Hamas’ın tehditlerine teslim olmayacak” dedi.

Davutoğlu’ndan tepki

Yaşanan bu gelişme sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan herhangi bir açıklama gelmezken, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunarak tepkisini ortaya koydu.

Ben Gvir’in Mescid-i Aksa’ya düzenlediği ziyareti ‘provokatif baskın’ olarak nitelendiren Davutoğlu, “İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı’nın Mescid-i Aksa’ya düzenlediği provokatif baskını şiddetle kınıyorum” ifadelerini kullandı.

One Minute günleri nerede kaldı? Neden çekiniyorsun? Anlat da bilelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan şu ana kadar konuyla ilgili herhangi bir açıklama gelmemesini de eleştiren Gelecek Partisi lideri, “Erdoğan, Mescid-i Aksa’nın mukaddes mekanını kirleten bu davranış karşısında niye sessizsin?” sözleriyle tepki gösterdi.

Davutoğlu, ayrıca Erdoğan’ın 2009 senesinde Davos’ta dönemin İsrail Başbakanı Şimon Peres’e söylediği ve tarihe geçen ‘One Minute’ çıkışını da hatırlatarak, “One Minute günleri nerede kaldı? Neden çekiniyorsun? Anlat da bilelim” diye sordu

Ne oldu?

Yeni yapılan seçimle beraber göreve başlayan aşırı sağcı İsrail hükümetinden bir bakan, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etti. Filistinlilere karşı ırkçı ve ayrımcı söylemleriyle tanınan Itamar Ben-Gvir’in ziyareti Filistinlilerin tepkisine neden oldu.

DP’LI İLAY AKSOY, GAZETECİ AHMET ÖZDEMİR İLE KONUŞTU: TÜRKİYE-SURİYE GÖRÜŞMESİ YPG VE PKK’NIN EN BÜYÜK KORKULU RÜYASI

Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy’un konuğu olan gazeteci Ahmet Özdemir, Türkiye Suriye görüşmelerini ve sahaya yansımalarını değerlendirdi. Görüşmeler için “YPG ve PKK’nın en büyük korkulu rüyası” diyen Özdemir, “Türkiye ve Suriye’nin özellikle istihbarat ve askeri komuta kademelerinin görüşmesi YPG ve PKK’da ‘Acaba Türkiye ve Suriye aynı anda bir operasyona mı girişecek?’ kokusu yarattı” dedi.Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy YouTube kanalında hazırlayıp sunduğu ‘kervan yolda dizilmez’ programında Suriye çalışmalarıyla bilinen gazeteci Ahmet Özdemir’i konuk etti. İlay Aksoy’un Suriye’deki son gelişmeleri ve Türkiye-Suriye görüşmelerinin bölgeye yansımalarını sorduğu Özdemir, “YPG ve PKK’nın en büyük korkulu rüyası buydu. Türkiye ve Suriye’nin özellikle istihbarat ve askeri komuta kademelerinin görüşmesi YPG ve PKK’da ‘Acaba Türkiye ve Suriye aynı anda bir operasyona mı girişecek?’ kokusu yarattı. Özellikle son dönemde Esad güçlerinin Mümbiç bölgesine yaptığı zırhlı araçlarla destekli askeri yığınak da bu korkuyu güçlendirdi.” dedi.

Aksoy ve Özdemir Türkiye-Suriye görüşmelerinin siyasal zeminini de masaya yatırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuğoğlu’nun ocak ayının ikinci yarısında gerçekleşecek Türkiye-Suriye görüşmelerine ilişkin yaptığı açıklamaya dikkat çeken Aksoy, Özdemir’e “Anladığım kadarıyla Sayın Çavuşoğlu, halen Suriyeli muhaliflerin, Suriye Devleti’yle siyaset yapması konusunda ısrarcı. Şimdi iki konuda Türkiye halen Suriye kimlerle siyaset yapabileceğini ısrar edebilir mi?” sorusunu yöneltti. Soru üzerine Özdemir “Herhangi bir politika dayatarak bu işin içinden çıkamazsınız. Siz şu anda Suriye’de meşru hükümetin çok da istemediği bir aktörsünüz. O yüzden öncelikli olarak onların taleplerini kabul ederek, onların bu konudaki isteklerini ve arzularını yerine getirerek bu süreci götürebilirsiniz. Buna yönelik adımlar da atılacağını düşünüyorum. Türkiye’nin bu konuda artık bir şekilde akıllandığına inanmak istiyorum. ifadelerini kullandı…

İşte İlay Aksoy’un soruları ve Ahmet Özdemir’in bölgeye dair değerlendirmelerinden öne çıkanlar:

İlay Aksoy: Suriye’nin talepleri olabilir, elbette olacaktır. Hükümet bunu yerine getirirken, Türk halkının da taleplerini gözönünde bulundurması lazım. Çok kalıcı boyutlara gelen hasarlar var toplumumuzda. Dolayısıyla bunları değerlendirmemiz lazım. Şimdi siz iki gün önce bir tweet attınız YPG’nin ve PKK’nın bir demecini paylaştınız. “Şam yönetimi Türkiye’yle diyaloğu sonlandırmalı, Şam özerklik talebimizi karşılamalıdır. Türkiye, Rusya, Suriye koalisyonu derhal bozulmalıdır” diye talimat vermiş YPG adeta. Bu talimatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ahmet Özdemir: Şimdi söyle başlamak gerekiyor aslında; YPG ve PKK’nın en büyük korkulu rüyası buydu. İstihbarat ve askeri komuta kademesinin bir araya gelip, Moskova’da gerçekleştirilen bu görüşmeler dizisi. Daha öncesinde de bunun ön ayaklarının olduğu hem Suriye medyasında hem de Türk medyasında bu işi takip edenlerden biliyoruz. Örneğin Dışişleri Bakanlığı’nın Beşar Esad’la görüştüğüne yönelik iddialar da gündeme geldi. Bunun daha öncesinde istihbarat başkanlarının da bir araya geldiği biliniyor. YPG ve PKK’nın buna yönelik bir takım çıkışlarını zaten biliyoruz. Çünkü YPG ve PKK sahada da bunu bir şekilde hissetmeye başladı.

Özellikle Münbiç bölgesinde Esad güçlerinin şu anda bir yığınağı var. Benim aldığım son rakamlara göre Esad 600’e yakın bir askeri yığınak yaptı. Bunun yanı sıra bir takım askeri unsurlar, zırhlı araçlar da gönderdiler oraya. Tabi Münbiç’in kuzey tarafında Türk ordusu ve Türkiye destekli SMO’nun, yığınağı olduğunu biliyoruz. Bununla ilgili de YPG ve PKK’nın sözde yetkilileri verdikleri demeçlerde ‘biz burada bu durumdan çekiniyoruz’ dediler. Yani açık açık ‘Acaba Türkiye ve Suriye aynı anda bir operasyona girişecek mi?’ endişesi yaşıyorlar. YPG ve PKK’nın bu görüşmeler dizisinden çok ciddi anlamda çekindiğinin bilincindeyiz.

İlay Aksoy: Sayın Çavuşoğlu ocak ayının ikinci yarısında tekrar bir görüşme olabileceğini açıklamıştı. Suriye ve Türkiye Dışişleri Bakanları ile Rusya’dan Dışişleri temsilcisiyle bir toplantı olabileceğini söylemişti. Şimdi anladığım kadarıyla Sayın Çavuşoğlu, halen Suriyeli muhaliflerin, Suriye Devleti’yle siyaset yapması konusunda ısrarcı. Kullandığı kelime de bizim öncesinde ifade ettiğimiz gibi ‘rejim’. Şimdi iki konuda Türkiye halen Suriye kimlerle siyaset yapabileceğini ısrar edebilir mi?

“SURİYE’YE HERHANGİBİR POLİTİKA DAYATARAK BU İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAZSIN”

Ahmet Özdemir: Türkiye şunun kararını vermeli. Suriye Devleti’nin toprak bütünlüğü topyekün bir şekilde, 2011 öncesi gibi kalacak mı kalmayacak mı?

ÖSO güçlerinin her yerde olduğunu biliyoruz. Türk askeriyle bir şekilde dirsek temasları devam ediyor. Türkiye içerisinde Suriyelilerin mevcut durumu da ortada, göçmen politikamız maalesef.

Yani şu anda bunlar kendi içlerinde hala bir sıkıntı yarattıkları için Türkiye süreci biraz daha ağırdan alıyor. Türkiye yani bu politikaları ortaya koyarken şunu düşünmesi gerekiyor; eğer Sovyetler Birliği zamanında, batının Gorbaçov’a dayattıkları gibi ‘şeffaflık, yeniden yapılandırma gibi bunları gerçekleştir, biz seninle yeniden masaya oturalım’ derse bakın Sovyetler Birliği’nin durumu ortada.

Biz nasıl terörle mücadele ettiysek onlar da kendi devletleri için terörle mücadele etti, kendi ülkelerinin, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin nasıl bir politikayla yönetilebileceğini gayet iyi biliyorlar. O yüzden onlara herhangi bir politika dayatarak bu işin içinden çıkamazsınız. Bir de şöyle bir şey var; siz şu anda Suriye’de meşru hükümetin istemediği bir aktörsünüz. O yüzden orada öncelikli olarak onların taleplerini kabul ederek, onların bu konudaki isteklerini ve arzularını yerine getirerek bu süreci götürebilirsiniz. Şu anda da buna yönelik de adımlar atılacağını düşünüyorum. Türkiye’nin bu konuda artık bir şekilde akıllandığına inanmak istiyorum.

İlay Aksoy: Şöyle bir sorun da var; Türkiye belli insanların Suriye’de siyaset yamasını dayatır Suriye de belli güvenlik sıkıntılarını gerekçe göstererek ‘bunlarla siyaset yapmamız mümkün değil’ derse ne olacak? Bu insanları Türkiye mi alacak?

Ahmet Özdemir: Bugün Suriye Arap Cumhuriyeti’ne ‘Anayasanızda değişiklik yapın’ dediğiniz an PYD’den bir farkınız kalmıyor çünkü onlar da aynı şeyi söylüyor. Bence şu an Suriye Arap Cumhuriyeti’nin mevcut anayasası çerçevesinde bir mutabakatla bu işin sonuçlandırılması gerekiyor. Suriye devlet medyasına yakın kaynaklar da Türkiye ile Suriye’nin mutabakatının bu şekilde neticelendiğini, en azından ön mutabakatın bu şekilde gerçekleştiğini belirtiyor.

Emekli çemen ekmek bulamıyor

Yeniden Refah Partimiz 54.390 yeni üyesiyle toplamda 269.391 üyeye ulaşarak Türkiye’nin en hızlı büyüyen ikinci siyasi partisi oldu. Bu aziz milletin kıymetli evlatlarına sonsuz teşekkürler.. diyen Yeniden Refah Partisi Kayseri İl Başkanı Önder Narin yaptığımız saha çalışmalarında karşılaştığımız tabloda emekli çemen ekmek yiyemeyecek seviyeye geldi dedi.

Vatandaşın durumunu rakamlarla anlatmak yerine özet olarak ifade etmemiz gerekirse emekli çemen ekmek yiyemez durumda , asgari ücretli maaşını almadan iki maaş üç maaş borçlanmış durumda , esnaf toptancısının sermayesiyle ayakta kalmaya çalışır halde diyen Başkan Narin artık vatandaş hesap günü olarak seçim tarihini bekliyor dedi.

Yeniden Refah Partisi Kayseri İl Başkanı Önder Narin açıklamalarına şu şekilde devam etti.

Partimiz kurulduğu günden bu yana seçim zamanı değil geçim zamanı da vatandaşın yanında olacağız ilkesi ile uzun zamandır saha çalışmaları yapıyor , hemen hemen her kesimi ziyaret etmeye çalışıyoruz. Özellikle son dönemde insanımızın biran önce seçimlerin gelmesini istediğini görüyoruz. Bunun sebebinin ise iktidar partisi ile hesaplaşmak olduğunu ifade ediyorlar.

Bu hafta sonu yine sahalardaydık. Talas ve incesu ilçelerimizin  köylerini , melikgazi ve hacılar ilçemizin mahallerini gezdik; develi de ve cumhuriyet meydanında standlar açtık. Diğer ilçelerimiz de ev ziyaretleri ile halkın nabzını tuttuk. Yüksek katılım ve büyük bir coşku ile Genel Başkan Yardımcımızın yönettiği İl Divanımız sonrası esnaf ziyaretleri gerçekleştirdik. Karşılaştığımız tablo gerçekten vahimdir. Ekonomik ve moral olan çökmüş insanımız bir tek siz kaldınız diyor. İktidardan umudunu kesen ve umut olamayan altılı masa karşısında vatandaş Yeniden Refah Partisinde birleşiyor. Bizlerde bu teveccühün hakkını vermek için İlçe Başkanlarımız ve il yönetimimiz ile hiç durmadan çalışıyoruz. Çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğimizi bildirip bütün teşkilatıma özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederim

DEVELİ’DE SAADET RÜZGARI ESTİ

Saadet Partisi Develi İlçe Başkanlığı’nda olağan genel kurul gerçekleştirildi. İlçe başkanlığına Mustafa Ülker seçildi.

Programa ilişkin açıklama yapan Mustafa Ülker, “Develi ilçemiz, Kayseri’nin en önemli ilçelerinden bir tanesidir. Bizde bu güzide ilçemizde sorumluluğu üzerimize aldık. Başarılı olmak üzere iyi bir yönetim kurduk. Yoğun bir ilgiyle düzenlenen kongremize Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcımız Mesut Doğan, Genel İdare Kurulu Üyemiz Süleyman Tekbaş, Kayseri İl Başkanımız Av. Baki Coşkun katıldılar. Bizleri yalnız bırakmadılar. Büyük bir coşku ile Develi 8. olağan ilçe kongresini gerçekleştirdik. Önceki dönem görev yapan teşkilat mensuplarımıza teşekkür eder, yeni seçilen yönetimimize hayırlı olmasını temenni ederim. Develi’nin hak ettiği büyüme için adım adım, dolu dolu geliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Programda konuşma yapan Mesut Doğan ülke gündemini ve son dönem çalışmalarını anlattı. İl Başkanı Baki Coşkun ise Kayseri’de tüm ilçeleri ziyaret ettiklerini belirterek seçimlere giderken hazırlıkları tamamladıklarını ifade etti.

SAADET TÜM  İLÇELERDE SEÇİME HAZIR

Saadet Partisi Kayseri il başkanlığı, genel merkez yöneticilerinin de katılımı ile Kayseri’nin tüm ilçelerinde  ziyaretlerde bulundu.

İlçe ziyaretlerine dair açıklamalarda bulunan Saadet Partisi İl Başkanı Baki Coşkun, “Genel merkezden Kayserimize gelen Genel Başkan Yardımcı Mesut Doğan, Genel Merkez İdare Kurulu Üyesi Süleyman Tekbaş , Cemil Işıksoy ve Zeynel Keskin Beylerle birlikte tüm ilçelerimizi ziyaret ettik. Burada hem çalışmaları inceledik hem de vatandaşlarla bir araya geldik. Seçim yarın olsa bile biz hazırız. İnsanlar bizi , adayımızı ve iktidara yürüyüşümüzü bekliyor. Milletin bize olan inancı tam. Gezdiğimiz her ilçede ayrı bir teveccüh var.  Bizler de buna layık olmak için gecesiyle gündüzüyle çalışıyoruz.” dedi. Başkan Baki Coşkun, “Siyasi partiler, kamu kurum ve kuruluşları ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarını da ziyaret ettik. Biz tüm sorunları çözmek için ciddi bir çaba sarf ediyoruz. Seçimlerden sonra da kimin , ne sorunu varsa yardımcı olmaya gayret edeceğiz.” açıklamasında bulundu.

“Yolum Mehmet Akif’in yoludur”  
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Ankara Masası YouTube kanalında Gazeteci Gürkan Zengin’in sorularını yanıtladı. Tarihe nasıl geçmek istediğini söyleyen Davutoğlu, “öldükten sonra bu adam söylediği gibi yaşadı, göründüğü gibi yaşadı, bedel ödedi, en yakın arkadaşları onu terk etti, en ağır hakaretlerle üstüne gidildi ama yolundan ayrılmadı. İşte Mehmet Akif’in yolu bu.” Dedi.
Bu ülkeyi kim yönetiyor?
Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili konuşan Davutoğlu, “Şu anda 5 güne girdi. Bir cinayet var. Sokak ortasında bir cinayet. Kamuoyunun tanıdığı bir camianın önemli bir ismi katledildi
cumhurbaşkanından ses yok, adalet bakanından ses yok, içişleri bakanından ses yok. Her konuda konuşan içişleri bakanı bu konuda konuşmadı. Bahçeli’den ses yok. Bugün konuştu ama bu konuya girmedi. Şimdi Allah aşkına bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkede adalet var mı ve bu ülkenin adaleti kimden soruluyor? Cumhurbaşkanından sorulamıyor. İstediği konuya giriyor, istediği bildiği konuya girmiyor. Cumhurbaşkanının görevi kamu güvenliğini sağlamak. Bizim adayımızın kim olacağıyla ilgili sorular soracağına cumartesi günkü cinayetin failleri kim onu sorsun. Dicle kenarında bir kuzunun hesabı soruluyorsa Hz. Ömer’den Erdoğan’dan da Ankara sokağındaki genç bir akademisyenin, siyasetçinin hesabı da sorulur. Bahçeli’den de sorulur, Soylu’dan da sorulur, Bekir Bozdağ’dan da sorulur.” Dedi.
Başörtüyü ‘gollük pas’ olarak gören bir zihniyet İslam’a hakaret etmiştir  
Başörtüsüne ‘gollük pas’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren Davutoğlu, “Bir anayasa teklifi getirdi. Anayasa teklifi getirirken iyi niyetli olmadığını da şöyle gösterdi “gollük bir pas geldi bana” dedi. Düşünebiliyor musunuz başörtüsünden bir top yaptığınızı. Ya bu ne kadar ağır bir şey. Başörtüsünden bir top yaptı gollük bir pas olarak bunu gördü. Ya bu emin olun her türlü yasadan daha ağır bir şey. Başörtüsünü gollük bir pas, bir top gibi görmek ve onunla topla oynar gibi oynamak bir müslümanın izzetine, kadınların izzetine, mütedeyyin kesimlerin izzetine yakışır mı Allah aşkına. Yakışır mı? Bir kere buna karşı net tutumumu söyleyeyim. Başörtüyü ‘gollük pas’ olarak gören bir zihniyet İslam’a hakaret etmiştir, kadınlara hakaret etmiştir, bu meselenin 40 yıl süren mücadelenin mağdurlarına hakaret etmiştir, hepimize hakaret etmiştir. Bu kim olursa olsun.” Dedi.
Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
Problem ne biliyor musunuz? Bir zihniyet dönüşümü lazım. Bakın sizin dahi zihninizde “Erdoğan gidecek kim gelecek ve o nasıl düzeltecek?” bu soru doğru bir soru değil. Erdoğan gidecek. Erdoğan’la birlikte aslında görünmeyen ortakları olan. Görünen ve görünmeyen ortakları olan Bahçeli de gidecek, Perinçek de gidecek, bu yolsuzluklardan beslenen bir takım yapılan ve yolsuzluk dosyalarıyla anılan kim varsa gidecek, bu sokak çetelerinin hepsi gidecek, hukuksuzluk gidecek. Onlar giderken biz şunu demeyeceğiz “Bütün bunların gitmesinin tek teminatı seçtiğimiz, karar verdiğimiz cumhurbaşkanı adayı” demeyeceğiz. Teminat yeni bir sistemdir, teminat bütün bu liderlerin ortak iradesidir.
DİN KÜLTÜRÜ AHLAK DERSİ ZARURİDİR!
Özelliklede bu günkü geldiğimiz noktada yani dini konuda hemen hemen herkesin sosyal medya üzerinden son derece zararlı bir şekilde etki altına alındığı, bir video da bazen IŞİD vari görüşlerin, bazen Taliban vari görüşlerin, bazen başka görüşlerin olduğu bir ortamda gençlerimizin, çocuklarımızın sağlam bir din bilgisi alması zaruridir. Eğer siz onu veremezseniz ve din bilgisinin, ahlakın özünün ve bunun arkasındaki anlayışı veremezseniz korkarım ki birçok yerde görülen aşırılıklara yol açılır. Sonuçta geldiğimiz nokta şu din kültürü ve ahlak dersi zaruridir.
GELECEK PARTİLİ ÖZDAĞ: TÜVTÜRK SOYGUNU BİTECEK

Zorunlu araç muayenesine gelen yüzde 122 zam oranı bir kez daha Tüvtürk şirketini ve ‘soygun’ algısını gündeme getirdi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ, milyonlarca araç kullanıcısının isyan ettiği araç muayene sorununa ilişkin bir açıklama yaptı.

Vatandaşların ‘soygun’ olarak gündeme getirdiği ve sosyal medya başta olmak üzere bir çok platformda tepki gösterdiği Tüvtürk’e ilişkin Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selçuk Özdağ “Zorunlu olan araç muayenesinin özel bir şirketin tek elinde fahiş fiyatlarla gerçekleştirilmesi kabul edilemez. Derhal tekelleştirilen araç muayene sistemine son verilerek, muayenelerin kamu hizmeti anlayışı ile işlevsel hale getirilmesi elzemdir” dedi.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 34. maddesince, trafiğe çıkan motorlu ve motorsuz araçların teknik yeterliliklerinin muayene edilerek, trafik ve yolcu güvenliğine uygun olup olmadığının tespit edilmesi zorunludur. Ülkemizde, söz konusu araç muayeneleri özel bir şirket olan Tüvtürk tarafından gerçekleştirilmekte ancak söz konusu şirketin işleyiş şekli adeta bir ‘soygun’u vurgular niteliktedir.

2007 yılına kadar devlet tarafından yapılan ancak 2007’den sonra Tüvtürk tarafından yapılan zorunlu araç muayenesi sözleşme gereği 2027 yılına kadar Tüvtürk şirketi tarafından yapılmaya devam edecekken 2023 muayene ücretlerine yapılan %122 oranındaki zam ile araç muayene ücretinin  1130 TL’ye çıkarılması araç kullanıcılarını adeta çileden çıkardı.

Gelecek Partili Özdağ, herhangi bir bakım, onarım, tamirat ve tadilat yapmadan ortalama 10 dakika süren muayene ücretinin 507 TL’den 1130 TL’ye çıkarılmasının ne vicdanen ne de aklen kabul edilemeyeceğini, Gelecek Partisi olarak Tüvtürk dosyasını takip edeceklerini belirtti. Özdağ ayrıca Tüvtürk’ün; Doğuş Grubu, Alman Tüv Süd Grubu ve İngiliz Bridgepoint Şirketi’nin ortak şirketini olduğunu hatırlatarak, “Neden diye soruyoruz? Neden yerli bir şirketin değil de ağırlıklı Alman ve İngiliz ortaklığı bulunan bir şirketin bizim ülkemizde bu faaliyeti yürüttüğünü anlayamıyoruz! Bizi aydınlatırlarsa çok mutlu oluruz” ifadelerini kullandı

Sözleşmenin 2027 yılına dek süreceğini dile getiren Özdağ, sözleşmeye göre şirketin, ilk 3 yıl yüzde 30, sonraki 7 yıl yüzde 40 ve  10 yıl için ise hasılatının (KDV hariç) %50’sini hazineye aktardığını belirterek, “Devlet açıkça zorunlu bir uygulamadan vergi alıyor. Daha önce cüzi bir ücret karşılığında devletin bizzat yaptığı teknik araç muayene hizmeti yıllardır özel bir şirket aracılığı ile teknik hiçbir işlem yapmadan korkunç rakamlar karşılığında vatandaşı mağdur ediyor. Gelecek Partisi olarak ehliyet sahibi kadrolarla iktidara geldiğimiz ilk gün yapacağımız işlerin başında Tüvtürk’ün ortadan kaldırılarak devlet eliyle en iyi hizmeti en cüzi rakamlarla vatandaşlara vermek olacak bundan kimsenin kuşkusu olmasın” diye konuştu.

DP’li İlay Aksoy ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz Suriye ile 11 yıl sonra gerçekleşen görüşmeyi değerlendirdi: AKP seçim yatırımı mı yapıyor, samimi mi?

Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy’un konuğu olan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Hulusi Akar’ın Moskova’da Suriye Savunma Bakanı yaptığı görüşmeyi değerlendirdi. Türkiye’nin Suriye politikasının sürdürebilir olmadığını vurgulayan Ahmet Yavuz, Bu görüşmeler çok geç kalınmış görüşmeler. Bu konuda iktidarı cesaretlendirmemiz lazım. Bizim ulusal çıkar merkezli bir devlet yönetimine ihtiyacımız var. AKP’nin politikası ümmet çıkarlı bir devlet politikasıydı ve iflas etti.” dedi

Demokrat Parti Göç ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı İlay Aksoy, Youtube kanalında hazırlayıp sunduğu Kervan Yolda Dizilmez programında Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’u ağırladı. Aksoy ile Yavuz, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Moskova’da Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas’la yaptığı görüşmeyi masaya yatırdı. Suriye ile 11 yıl sonra gerçekleşen ilk siyasi görüşmenin detaylarının konuşulduğu programda görüşmenin önemine dikkat çekilirken aslında geç kalınmış bir hamle olduğu da vurgulandı.

“SURİYE POLİTİKASI SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİLDİ”

Aksoy’un ‘Bu görüşmeyi nasıl yorumluyorsunuz?’ sorusunu yönelttiği Yavuz şunları dile getirdi;

“Bu görüşmeler çok geç kalmış ama ‘buna da şükür’ diyebileceğim bir modda değerlendiriyorum. (Türkiye’nin Suriye politikası) Bu sürdürülebilecek hiçbir yanı olmayan, hiçbir ulusal çıkara dayanmayan bir politikaydı. İşte geldi dayandı ve çok pahalıya mal oldu ülkeye. Bir taraftan içeride sığınmacılara karşı biriken baskı, diğer tarafta bir jeopolitik oyuna, bu tarz bir politikayla alet olmanın getirdiği tepki.

Bu ikisi bir de sürdürülebilir değil. Bunun ekonomik, siyasi boyutu var. Suriye’deki istikrarsız yapı devam eder ve bölünmeye kadar giderse, bunun Türkiye’ye öyle veya böyle yansımaları var. Bunların muhtemelen artık net bir şekilde görülmesi sonucu böyle bir karara varıldı.

Biraz da Rusya ile yürütülen ilişkilerin sonucu. Tabi onların da bir takım talepleri var. Çünkü onların da ihtiyaçları var. Ukrayna krizi nedeniyle, Rusya Suriye’de eskisi kadar var olmak istemiyor ama asli fonksiyonu olan Suriye’de bulunmasını kalıcı kılacak olan bir yapının da sürmesini istiyor. Bu mevcut iktidarla kolay olacak çünkü kendi emekleri de var. İşte bunu Türkiye’yi orada devreye sokmak suretiyle bir yeni durum yaratmaya çalışıyorlar.”

TÜRKİYE’NİN MASADA KONUŞMASI GEREKEN ÇOK KONU VAR

Suriye’de 11 yıldır çok farklı senaryoların yazıldığını ve birçok senaryonun da çöktüğünü hatırlatan ve Türkiye’nin masada konuşması gereken çok farklı konular olduğunu hatırlatan Aksoy ise şunları kaydetti: “Suriye ile anlaşması mesela. İdlib konusu. Sığınmacıların geri dönmesi bence çok çok daha alt sıralarda olan bir konu.

Çünkü, sığınmacıların geri dönmesi için önce bölgenin Suriye’ye teslim edilmesi lazım, Suriye’ye teslim edilmesiyle birlikte de Suriye’nin oradaki kolluk kuvvetlerini düzenini kurması lazım ki buradaki Suriyeliler tekrar kendi bölgelerine yerleşsin.

Güvenli bölgenin akıbeti var. ÖSO’nun akıbeti var. ÖSO ne olacak? ÖSO, Suriye ordusuna mı teslim edilecek, lağv mı edilecek?

Amerika devreye girip PYD ile iş birliği yapma tekliflerinde bulunuyor, görüşmelerde bulunuyor, temaslar başladı. Bu da çok sıkıntılı bir sürece giriyor. Çok sayıda ÖSO’cuyu da Türkiye içinde aktif halde görüyoruz. Yerleşmiş, ev almış, vatandaşlık almış vaziyette görüyoruz. Adana Mutabıkatı’na geri dönülecek mi? Dönülecekse Adana Mutabakatı’nın koşullarına bugüne göre ilaveler mi yapılması gerekiyor? Yani masada çok konu var.”

“TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE YANITLAMASI GEREKEN KRİTİK BİR SORU VAR”

Aksoy’un Türkiye ve Suriye arasındaki süreçleri değerlendirdikten sonra “Nasıl bir süreç ilerleyecek sizce?” sorusunu yönelttiği Yavuz da şunları dile getirdi:

“Çok haklı ve doğru şeyler söylediniz, fotoğrafı herkesin kavraması açısından. Çok zorlu bir süreç ancak buradan çıkış stratejisini oluşturabilmek için öncelikle çok samimi olarak bir şeyin kararını vermek gerekiyor. O da biz gerçekten Suriye Devleti’nin eski haline yakın bir hale gelmesini benimsiyor muyuz benimsemiyor muyuz? Kritik konu bu! Yani bu adımlar atılıyor ama bu adımlarda biz ne ölçüde samimiyiz. Bu konuda hala benim şüphelerim var. Benim için tek kriter Suriyelilere yapılan ‘devlet yardımını kaldırdım’ derse Türkiye, bu gerçekten seçim yatırımının ötesinde Suriye Devletini ayağa kaldırmanın bir yolu olarak görürüm.”

Aksoy’un “Sadece sosyal yardımlar da değil. Türkiye samimi olacaksa, gerçekten şunu görmek istiyorum; Suriye muhaliflerinin kullandığı üç yıldızlı bayrağın, Türkiye’de kullanılmasının derhal yasaklanması lazım” demesi üzerine Yavuz, “Şunun altını çizmemiz lazım; bir defa biz samimiysek yüzde yüz bunu değiştirmek ve dönüştürmek istiyorsak, Türkiye bir defa bunu yapabilecek güçte bir ülke, onun altını çizeyim. Türkiye isterse, Suriye’yi dış dinamikleri de doğru kullanmak suretiyle ayağa kaldırır ve bizim için çok uzun vadede önemli bir dayanak haline gelir. Çok avantajlı bir konum elde edebiliriz. Bir defa burada samimi olacağız. Neyin samimiyeti içerisinde olacağız? Bir; Suriye’nin toprak bütünlüğü, iki Suriye Devleti’nin egemenliği, Üç Suriye’nin siyasi birliği…Bu üç kavramı sağlayacağız, tabi kolay değil. Burada bizi en çok zorlayacağı şey PYD’nin ABD tarafından destekleniyor olması.” dedi.

AKP’NÜN ÜMMET ÇIKARI POLİTİKASI ÇÖKTÜ

Türkiye’nin Suriye yönetimiyle doğrudan görüşmesine yönelik eleştirilere de değinen Yavuz şunları kaydetti:

Bu konuda iktidarı cesaretlendirmemiz lazım. Şimdi bakıyorum ‘döndü’ diye eleştiriliyor hükümet. Bırakın dönsün, zaten her konuda dönüyorlar. Bizim ulusal çıkar merkezli bir devlet yönetimine ihtiyacımız var. AKP’nin politikası ümmet çıkarlı bir devlet politikasıydı ve iflas etti.

Bu coğrafyanın bu jeopolitiği ile, kendi iç dinamikleriyle oynamamak lazım, oynadığın zaman başı belaya giriyor işte.

Atatürk boşuna söylememiş ‘yurtta sulh cihanda sulh’ diye. Bunu duygusal, hümanist bir şeyden ibaret zannediyor insanlar ama hayır onun ötesinde bu toprakların jeopolitiğini kabul etmiş denemiş oralarda yıllarca harp etmiş, o insanlarla iç içe yaşamış, bu coğrafya nasıl yürütülürse halkına refah, ülkeye güvenlik, insanına özgürlük getireceğini kavramış bir zihnin ürünüdür. Yani yurtta sulh cihanda sulh öyle anlatıyorlar ya hiçbir şeye bulaşma öyle bir şey değil. Bir şeylerin sana bulaşmaması için atılması gereken adımları özetlemiş adam.”

TÜRK SİYASETİNE YÖN VEREN PARTİ‘’Bildiğiniz gibi Zafer Partisi 2021 yılında kuruldu. Daha çok yeni bir parti olmasına rağmen inandığı dava Cumhuriyet değerlerine sahip çıkması, Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliğini savunan bir parti olması, Anayasa’ya, hakka ve hukuka inanması, Kuvayı Milliye ruhuyla hareket etmesi bir anda dikkatlerin üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu. Türk siyasetine yön verdi. Belirleyici olduğunu gösterdi. Sığınmacılar politikasını ortaya koydu. İktidar dâhil hiçbir partinin gündeme almadığı bu konuyu milletimize anlatmaya başladı. Bugüne kadar göndermeyeceğiz. Onlarla ilgili bakanlıklar kuracağız, onları entegre edeceğiz söylemleri bir anda gönderme politikalarına döndü ve milletimizin gerçekleri görmesini sağladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi ve gündem bir anda bu konuyu konuşur oldu. Hala da güncelliğini korumaktadır. Türk gençliğini, Türkiye’nin geleceğini olan inancını canlandırdı. Atatürk sevgisini körükledi ve ekonominin düzelmesi için 4 deniz, 4. Bölge projesi köy okullarının yeniden açılması, eğitimin 5+3+ 4 sistemine dönmesi, Devlet Planlama Teşkilatının yeniden kurulması, eğitim ve öğretimin her yerde, her seviyede kalitesinin yükseltilmesi, hıfzıssıhha, Ata’nın ve askeri hastanelerin, sağlık ocaklarının yeniden hayata geçirilmesi, tarım ve hayvancılığın tekrar canlandırılması, şehir, hastane ve köyler için özellikle birçok projeyi gündeme taşıdı. Hükümet kanadından ve Cumhur ittifakından yeniden seçim nidaları yükselmeye başladı.’’

İthal seçmen ile Türkiye’de seçimlerin sonucuna etki edilmeye çalışılmaktadır.‘’Sayın Cumhurbaşkanı anayasanın etrafından dolaşarak üçüncü kez aday olmalarını meşrulaştırmak istemektedir. Bizler de bıkmadan usanmadan tekrarlayacağız. Bu Anayasa’ya aykırıdır. Bu konuyu değişmesi için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç vardır. Ancak Cumhur İttifakı’nın böyle bir sayısı yetersizdir, yoktur. İthal seçmen ile Türkiye’de seçimlerin sonucuna etki edilmeye çalışılmaktadır. Suriyeli ve diğer sığınmacılara vatandaşlık verilerek ve hatta bir de e-devlet üzerinden isimlerinin değiştirilerek Türk milletinin geleceğiyle oynanmaktadır. Seçme ve seçilme hakkına müdahale edilmektedir.Türk milliyetçileri ve Atatürkçüler Türk siyasetinin eşantiyonu değildir.‘’Bu konuda AKP kadar CHP ve İYİ Parti de aynı şekilde sorumludur. Türkiye’de siyaset Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ile iki kutuplu değildir, iki kutba da muhtaç da değildir. Türk milleti iki seçenek arasına sıkıştırılamaz. Hiç kimse Türkiye’de siyasal değişimi HDP’nin desteğine bağlayarak bize dayatmaya kalkmasın. Bunun bedeli çok ağır olacaktır. Artık Türkiye’de Zafer Partisi var. Türk milliyetçileri ve Atatürkçüler Türk siyasetinin eşantiyonu değildirler. Gerçek yapı taşlarıdır.’’Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü’nün de böyle bir öğretim üyesinin katli konusunda suskunluğu kabul edilebilir değildir.‘’Her genç bir akademisyen ve Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş’in siyasi bir cinayete kurban gitmesi ve cinayetin sonrasında bazı çevrelerin vahim sessizliği Türk toplumunda derin bir şekilde yaralamıştır. Ayrıca Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü nün de böyle bir öğretim üyesinin katli konusunda suskunluğu kabul edilebilir değildir. Zafer Partisi olarak süreci yakından takip ediyor ve bu vesileyle merhumun ailesine, yakınlarına ve dava arkadaşlarına başsağlığı dileklerimizi tekrarlıyoruz. ‘’Tarım bakanına sesleniş.‘’Zafer Partimiz özellikle geçtiğimiz yıl çevre konularında da gerekli hassasiyeti göstermiştir. Orman yangınlarında ki hassasiyetimiz ve duruşumuzu, İliç ve Develi deki çevreye ciddi zarar veren madenlerin kapatılması konusundaki mücadelemizi ve başarımızı, zeytin ve zeytinliklerin önemini defalarca vurgulayarak farkındalık yarattığımızı hatırlatmak isterim. Özellikle Amasya Taşova Çam bütün köylü kadınlarının tarlalarına sahip çıkarak Organize Sanayi Bölgesi yapılması konusunda gösterdikleri kendilerine sahip çıkma mücadelesinde yanlarında olduk. Onlara yanlarında olduğumuzu gösterdik. Sayın Tarım Bakanına seslenmek istiyorum. Sanayi Bakanıyla görüşmeniz ve bu yanlıştan dönülmesi çok zor bir iş midir acaba?’’

Tertemiz Türkiye parolasıyla adalet diyoruz.‘’Çevre konusunda son olarak da bir başka duyarlılığımızı hatırlatmak istiyorum. Beyşehir Gölü şu anda Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü. Yanlış balıkçılık politikaları. Gölün besleyici sulardan göletler yapılması, gölün tarımsal sulamalarda plansız kullanılması ve maalesef iklim değişikliklerinden oluşan yetersiz yağmurlar nedeniyle bu gölümüz kuruyor maalesef. Daha önce 26 metre olan derinliği şu anda 5 6 metreye inmiş durumda ve etrafı otlarla sarılmış vaziyette. Beyşehir Gölü mutlaka yaşatılır, candır. Yetkililere buradan Zafer Partisi olarak çağrıda bulunuyoruz. Tertemiz Türkiye parolasıyla adalet diyoruz. Uyuşturucuya hayır diyoruz. Her türlü şiddete. Kadına, çocuğa sağlık. Sokaktaki vatandaşımıza, birbirimize, cinayetlere, çocuk istismarına ve tecavüzlere karşı olduğumuzu, yasalarla bu kişilere gereken en ağır cezaların verilmesi konusunda en yakın takipçisiyiz.’’

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

DESKON: DEVLET KRIZİ DOĞMADAN ERKEN SEÇİME GİDİLMELİ! 

Milletin 2028’e kadar dayanacak mecali kalmadığını ve bu yüzden bir an evvel erken seçim olması …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427