Disk Kayseri Bölge Temsilcisi Ramazan Benian, Gelirde Adalet, Vergide Adalet istediklerini tekrarladı.
Benian, Türkiye’de milyonlarca işçi, emekçi, kamu çalışanı, emekli, dar gelirli şiddetli bir geçim krizi ile karşı karşıya.
Bir yandan yüksek enflasyon, diğer yandan artan vergi yükü ile ücretlerimiz erimeye devam ediyor.
’’Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik’’ ,’’Ücretlileri enflasyonun etkilerinden koruduk’’ diyenler bizlerin yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor. Tuzu kuru olanlar milyonların ekmek kavgasını yok sayıyor.
’’Dünya bizi kıskanıyor ’’ diyenler Türkiye’nin Avrupa’da en düşük asgari ücrete sahip ikinci ülke olduğunu söylemiyor.
’’Dünya lideriyiz’’ diyenler dünyada asgari ücretin bu kadar yaygın olduğu ikinci bir ülke daha gösteremiyor. Asgari ücretin Türkiye’de artık bir ortalama ücret haline geldiği gerçeği yok sayıyor.
Sendikalı olmanın önüne engeller çıkaranlar, grevleri yasaklamakla övünenler Türkiye işçi sınıfını asgari ücrete veya asgari ücrete çok yakın ücretlere mahkûm ediyor.
Biz zam yağmurunun altında yaşam savaşı verirken ’’enflasyon düşüyor’’ diyenler, resmi enflasyonu hesapladıkları çarşıyı, pazarı, marketi açıklamıyor. Önce enflasyonu düşük göstererek sonra da enflasyona göre ücretleri artırarak hepimizin ekmeğine el uzatıyorlar.
“Büyüme rekorları kırdık ” diyenler neden bu bizim ekmeğimizin büyümediğini, aksine her sene daha da küçüldüğünü açıklamıyor. Fabrikalar, bankalar, işletmeler kar rekorları açıklarken bizim yoksullaşmamızın sorumluları hesap vermiyor.
TÜİK’in resmi verilerinde dahi enflasyon yüzde 84, gıda enflasyonu ise yüzde 103 civarında gerçekleşti. Emeklilerde ve düşük gelirlilerde gıda enflasyonu ise yüzde 131-151 arasında.
Ama buda yetmiyor. Yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan bizler birde vergi yükünün altında eziliyoruz. Ücretlerimiz artsa bile önemli bir bölümü vergiye gidiyor.
Bizler DİSK olarak yıllardır hatırlatıyoruz: Vergide adalet olmadan ücrette adalet olmaz’’.
“Asgari ücret gündemi vesilesiyle, gelirdeki adaletsizliklerin gündeme geldiği bu süreçte vergi sistemindeki adaletsizliklere de dikkat çekiyor ve taleplerimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
. Öncelikle işçilerin gelirlerinden ödedikleri verginin patronlarıyla eşit oranda olması adaletsizliktir.
.Vergi gelirleri içerisinde dolaylı vergilerinin, yani tükettiklerimizden alınan vergilerin payının %70’e yaklaşması adaletsizliktir. Dolaylı vergilerde en yoksul ve en zengin aynı oranda vergi veriri. Böyle adalet olmaz.
.Daha ötesi yaşam mücadelesi veren işçilerin sanki zenginleşmişler gibi yıl içerisinde daha yüksek oranda vergi vermeleri adaletsizliktir.
2022’ de hepimiz tanık olduk. Çarşıya, pazara, markete her gittiğimizde fiyatlar artıyor, evimize gelen her fatura bir öncekinden yüksek olur ama işçilerin artması gereken ücretleri, vergi dilimleri nedeniyle yıl içerisinde düşüyor. Yani işçi sınıfı dilim dilim soyuluyor!
Çalışanlar sanki çok zenginlermiş gibi, nisan ve mayıs aylarında 20’lik ikinci vergi dilimine, eylül ayında ise 27’lik üçüncü vergi dilimine girerek gelirlerinin büyük bölümünü vergi olarak devlete ödedi. Örneğin ocak ayında 637 TL vergi ödeyen bir çalışan, eylül ayında 2.342 TL vergi ödedi.
Eğer vergi dilimleri yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2000 yılında 2.500 TL olan ilk vergi dilimi 2022’de 81.689 TL olarak uygulanmalıydı. Yani işçiler yaklaşık 82 bin TL kazandıktan sonra bir üst vergi dilimine geçecek, daha yüksek oranda vergi ödeyecekti.
Benzer şekilde vergi dilimleri asgari ücret artışı kadar artsa idi ilk vergi dilimi 2022’de 110 bin TL olacaktı. Ama 2022’de ilk vergi dilimi 32 bin lira olarak belirleyerek milyonlarca işçiyi dilim dilim soydular!
Eğer vergi dilimleri hakkaniyetli biçimde yükseltilmezse 2023 yılında da bu soygun devam edecek. İşçiler erkenden üst vergi dilimine girecek. Verilen ücret artışları vergiye gidecek!
En başta da ifade ettiğimiz gibi vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz! Vergide adaletin ilkesi ise dünyanın her yerinde aynıdır: Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak. Türkiye’de ise ‘’verginin tabana yayılması’’ adı altında tam tersi bir durum söz konusudur. Vergi yükü işçilerin, emekçilerin, ücretlilerin dar gelirlilerin sırtına yıkılmaktadır. Vergi tabana değil tavana yayılmalıdır.
Vergide adalet için yapılması gerekenler bellidir:
.Gelir vergisi oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşürülmelidir.
. Vergi tarife dilimleri en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
. İşverenlere uygulanan 5 puan SGK prim desteği çalışanlara da uygulanmalıdır.
. Çağdışı damga vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.
Özetle, ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, faizden ranttan daha fazla vergi alınan, az kazanandan az, çok kazananın çok vergi ödediği bir vergi düzenin şarttır.
Bu adaletsiz düzene karşı vergi adaleti mücadelemizi büyütmeye kararlıyız!
Vergide adalet için verdiğimiz mücadelemizi şimdi de imza kampanyamızla sürdürüyoruz.
Örgütlü oldumuz tüm işyerlerinden başlayarak, kentlerin meydanlarında, sokaklarında, işe gidip geldiğimiz duraklarda, nerede bir DİSK’li işçi varsa orda taleplerimizi toplumun geniş kesimlerine ulaştırıyoruz.
Sadece DİSK’li işçileri değil tüm işçileri, ücretleriyle geçinen herkesi bulunduğu her yerde imza toplamaya çağırıyoruz.
. Asgari değil, insanca yaşam!
. Asgari ücret değil toplu sözleşme!
. Asgari ücret 13.200 Net!
. Gelirde adalet vergide adalet!