DESKON: AKP’NİN YOLU YOL, İZİ İZ DEĞİL!  İKTİDAR VE MUHALEFET ELELE TÜRKİYE’Yİ ATEŞE ATIYOR!

AKP’NİN YOLU YOL, İZİ İZ DEĞİL!  İKTİDAR VE MUHALEFET ELELE TÜRKİYE’Yİ ATEŞE ATIYOR!

Demokrat Sendikalar Konfederasyonu (DESKON) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hükümetin bugünkü ekonomik programıyla ve dış politikasıyla Türkiye’nin değil krizleri aşmasını çok daha büyük ve yepyeni krizlere, savrulmalara gebe olduğunu; akabinde görevden affını istemek zorunda kalacak olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın günah keçisi ilan edilmesi suretiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha sorumluluktan sıyrılmaya çalışacağını söyledi.

AKP TÜRKİYE’YE FIRSATI KAÇIRTMIŞ, SIFIRI TÜKETMİŞ HALDE!

Akp’nin işbaşına geldiği 2000’li yıllarda küreselleşmenin ve dış kredi/para bolluğunun zirve yaptığını ve tüm dünyada esen bolluk ve refah dönemini Türkiye’nin iyi değerlendiremediğini kaydeden DESKON Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Bugün çok net bir şekilde görülüyor ki neoliberal ekonomik küreselleşme bitmiş ve çökmüş durumda. Türkiye geçmişte dış kredi/para bolluğuna dayalı yabancı yatırımlardan en çok yararlanan ülkelerden birisiydi. Bugün ise tam tersine barış stratejisinden savaş stratejisine geçilen dünyada doğrudan yabancı yatırım sıfıra yaklaşmış ve gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye çok ağır bedeller, savrulma ve kayıplar yaşamaya başlamıştır. Akp Türkiye’ye akan para ve kredileri uzun vadeli ve katma değeri yüksek yatırım ve üretim ekonomisine dönüştüremeyerek çok büyük bir fırsatı kaçırmıştır. Bunun yerine rüşvet ve yolsuzlukların en çok döndüğü inşaat sektörüne harcayarak; yersiz ve gereksiz havaalanları, köprüler, hastaneler yapmıştır. Mevcut üretim tesis ve fabrikalarını da özelleştirme adı altında yandaşlarına peşkeş çekmiş ve sıfırı tüketmiştir” dedi.

YENİ DÜNYA DÜZENİ KURULURKEN TÜRKİYE’NİN BÜYÜK ŞANSSIZLIĞI!

Tüm dünyada küresel gerilim, savaş ve çatışmaların, ekonomik krizlerin, toplumsal ve siyasi çalkantıların şiddetinin artarak devam edeceği bir döneme girildiğini kaydeden DESKON Genel Başkanı Gürkan Avcı, fakat ne yazıktır ki Türkiye böylesi sancılı, çalkantılı bir döneme olağanüstü derecede beceriksiz, cahil ve yolsuz bir iktidarla ve olağanüstü derecede çapsız, korkak ve ikiyüzlü bir muhalefetle adım atıyor. Türk halkı ne günah işledi ki böylesi ebleh, kriminal ve mendebur, uğursuz bir siyasetçi esnafıyla yeniden kurulacak olan yeni dünyaya girizgâh yapmak zorunda kalacak” dedi.

TÜRKİYE YOLSUZ İKTİDAR VE İŞBİRLİKÇİ MUHALEFET SENDROMUNDAN KURTARILMALIDIR!

Mevcut riyakâr iktidar ve mürai muhalefet zihniyetinin devam etmesi durumunda Türkiye’de hiçbir şeyin düzelme ihtimali olmadığının altını çizen Gürkan Avcı, “Aksi takdirde her gün bir öncekinden kötü olacak. Her ay bir öncekinden fena olacak. Gelen yıl giden yılı aratacak. İktidarda muhalefette denizin bittiğinin farkında. Her ikisi de yandı balık yan gider mottosuyla cebini doldururken memleketi de elbirliğiyle maceraya atmanın, sorumluluktan sıyrılmanın hazırlığında. Millet sahipsiz, memleket öksüz. Küresel akstaki puslu ve gergin havadan istifade kimi global güç merkezleri Türkiye’yi yeni dünya düzeninden dışlamaya, eski kazanımlarından dahi tecrit etmeye, edilgen bir rol ve pozisyonlara sürüklemek için fırsat kolluyor. Aymaz iktidar ve işbirlikçi muhalefet ise giderayak dış sipariş bir yeni Anayasa kurgusu üzerinden milletin kodlarını bozmak, devletimizin varoluş felsefesini ve laik rejimini değiştirmek çabasında” dedi.

HÜKÜMET TAM BİR YALAN MAKİNESİ!

İsrail’in hamisi olan ABD’nin ve üyesi olduğumuz NATO’nun sayısız üs ve tesislerinin bulunduğu Türkiye’ye İsrail’in saldıracağını iddia etmek ve toplumu inandırmaya çalışmanın gülünç olduğunu kaydeden DESKON Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hamas’ın 7 Ekim’de saldırması ve sonrasında bu bahaneyle İsrail’in Gazze halkına vicdansız şekilde karşılık vermesi, öldürmesi akabinde Lübnan’a Hizbullah’a saldırması, suikastlar, sapkın Netenyahu hükümetinin bölgeyi ateşe atmak için elinden geleni yapıyor olması bir tesadüf mü yoksa en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış bir projenin hayata geçirilmesi mi? ABD, Çin, İngiltere, AB, Rusya arasındaki paylaşım mücadelesinin ve fiyat para kavgasının Ortadoğu’daki izdüşümlerinden birisi. Dünyanın genelinde olduğu gibi bizde de yalan makinesi bir hükümet var karşımızda ve yalan makinesi medyası üzerinden korku politikalarıyla toplumu ve toplumsal tepkileri sindirmeye çalışıyor, tıpkı dünyanın genelindeki medya gibi. Sınırlı müsaadeli muhalefet ise cam kırmış çocuk gibi sus pus. İktidarla muhalefet danışıklı güya dövüşüyor. Havlamak serbest ama ısırmak yasak. İktidar pastanın kendi tarafından muhalefette kendisine ayrılmış bölümden yiyor, içiyor, tıksırıyor. Vatandaş umurlarında değil. Ülkemizde son yaşananlar, halkın içler acısı ekonomik ve sosyal durumu, tüm bu sefaletin, yolsuzlukların, torpilin ve talanın Gazze ve İsrail karşıtlığı söylemiyle, vatan, millet, Sakarya, ezan, başörtüsü mavallarıyla örtülmesi ve bunun yanında sonradan görme Akp’li elit bir mutlu azınlığın “vur patlasın çal oynasın” yaşam sürmesi işte tam da bu iddialarımın pratiğe yansımasından başka bir şey değil. Umuyorum ki Türk halkı harami iktidarıyla, harami muhalefetiyle ülkenin nerelere sürüklenmek istendiğini çok geç olmadan anlar” dedi.

TÜRKİYE’Yİ İKİNCİ YÜZYILINDA TAM DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMALIYIZ!

Avcı, son olarak şunları kaydetti: Kimi küresel merkezler ve yerli işbirlikçisi ahmaklar Türkiye’yi geçmişteki ittifaklarından elde ettiği kazanımlardan tecrit etmeye çalışıyor. Batıdan ve yeni dünya düzeninden dışlamak için zemin hazırlıyor. İktidarın yolu yol değil, izlediği dış politika Türkiye’nin orta ve uzun vadeli çıkarlarına hiç de uygun değil. Çünkü bugün iktidarın yanaştığı küresel ekolun telkinleriyle düştüğü ‘medeniyetler çatışması tuzağı’ paralelinde izlediği dış politikalar ve at pazarlığı kabilinden siyasal tutumları ilerde Türkiye’ye yönelik suçlamalara gerekçe oluşturacaktır. Milletime tekrar söylüyorum. Akp’nin Batı ile yaşadığı sorun ve anlaşmazlıklardan sonra Doğuya yönelmesi çözüm getirmeyecek ardından Batıdaki farklı ekoller içinde yeni arayış ve birliktelikleri yoklamaya çalışması ile nihayete erecektir. Bu durum muhalefet içinde aynıdır. Türkiye için biçilen pasif rol ve negatif kurguyu engellemek için Türkiye’nin yeni siyasete, yepyeni ve büyük bir vizyonla yeni yüzlere ve yeni söylemlere ihtiyacı vardır. Devlet aklının da yeni bir algoritmaya, yeni bir stratejiye, yeni bir anlayışa ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Türkiye tüm küresel- bölgesel oyun ve oyuncuları doğru ve yeniden okuyup kurulacak olan yeni dünya ve yeni Ortadoğu projeksiyonunda tüm denklemlere matuf en büyük pay ve inisiyatifi almaya mecbur ve mahkumdur. Türkiye’yi ikinci yüzyılında en gelişmiş demokrasiyle taçlandırmak zorundayız. Türkiye halkına en onurlu barış, huzur, adalet ve müreffeh bir yaşam vermek zorundadır.

Akp İktidarları Türkiye’yi Dünyanın 50 Yıl Gerisine Götürdü! Toplumsal ahlak, inanç ve moral değerleri çürüttü!

Demokrat Sendikalar Konfederasyonu (DESKON) Genel Başkanı Gürkan Avcı, konfederasyon genel merkezinde düzenlenen yönetim kurulu olağan değerlendirme ve istişare toplantısında yaptığı konuşmada 23 yıllık Akp iktidarının Türk toplumunun ahlaki pusulasını kaybettiğini ve Akp’nin büyük bir toplumsal çöküş projesi olduğunu söyledi. 

Akp iktidarları döneminde Türkiye’nin büyüdüğünü ama asla gelişmediğini kaydeden Gürkan Avcı, “Dünyadaki bilimsel ve teknolojik ilerlemeye bağlı olarak tüm ülkelerde olduğu gibi Türk halkının da en pahalı ithal arabalara binip, son model cep telefonları satın alıp, büyük gökdelenler ve duble yollar, köprüler inşa edilince Türkiye uygar ve gelişmiş ülke olmuyor. Dünyanın en yeni ithal uçaklarıyla donatılmış Türk Hava Yolları’yla övünmek 21. Yüzyıla ortak olmak demek değildir. 21. Yüzyıla ortak olmak demek bilimde, sanayide, eğitim, kültür ve sanatta dünyanın ulaştığı standartları yakalamak dahası geçmek demektir. Akp üreten değil tüketen bir toplum yarattı. Akp Türk halkını Batının taşeronu Türkiye’yi de fason imalat ve montaj yeri yaptı. Hiçbir bağımsız, onurlu ve özgür ülke, gençlerini bir başka ülkede iş bulması için, Avrupa’ya, Amerika’ya, Kanada’ya kapağı atsın diye eğitmez. Daha iyisini, yerli ve millisini getireceğim iddiasıyla eski düzeni yıkan Akp yerine kaos ve toplumsal hayal kırıklığı ve adaletsizlikten başka bir şey koyamadı. Akp iktidarı Türkiye’yi Dünyanın 50 yıl gerisine attı ve bıraktı” dedi.   

AKP TOPLUMSAL BİR YIKIM PROJESİ OLARAK TASARLANIP KULLANILDIĞININ BİLİNCİNDE DEĞİL!

Akp’nin din ve milliyetçilik kılıfı altında, içi boşaltılmış yerlilik ve millilik propagandası üzerinden Türk toplumunu kapitalist-vahşi neoliberal yeni dünya düzeni için uygun ve makbul bir toplum haline getirme projesi olduğunu kaydeden DESKON Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Böylesine derin ve yaygın toplumsal dönüştürme projeleri en güçlü argümanlar olan din ve milliyetçilik üzerinden yapılabilirdi. Bu mana da Akp hem Türkiye’ye hem de dünyaya yeni bir format atmak ve yeni bir sömürge düzeni getirmek isteyen küresel güçler için en kullanışlı, kof, ilkel ve hibrit ideolojiye saplanmış muhteris bireylerden oluşan bir yapı olması hasebiyle ideal bir aparat görevi gördü, görmeye de devam ediyor” dedi. 

AKP KÜRESEL KURUM VE ELİTLERİN ŞIMARTMASI OLDU!

Akp’nin sağlık politikalarının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenip yönlendirildiğini kaydeden Gürkan Avcı, “Akp, DSÖ’nün verdiği görev ve ödevleri layıkıyla ve liyakatle yerine getiren ve bu bağlamda diğer ülkelere de örnek gösterilen iktidarlardan birisi olmuştur. Ki uluslararası platformlarda özgüven patlaması yaşamasını DSÖ ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından sık sık pohpohlanıp çocukça şımarıklıklar göstermesinden bunu çok bariz görebiliyoruz. 

AKP’NİN SAĞLIK POLİTİKALARI KÜRESEL SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN KARINA ÇALIŞTI!

Akp’nin yol vermesiyle Türkiye’de yeni trend sağlıklı yaşam kültürlerinin yükselişi, insanlarımızın sağlıklı yaşam kavramını sağlıksız yaşam tarzlarını yüceltmeye dönüştürdü. Bir zamanlar ciddi bir sağlık riski olarak kabul edilen obezite/sıfır beden gibi birçok hastalık, artık kendini sevmeyi teşvik etme bahanesiyle alternatif bir sağlık versiyonu olarak kutlanır oldu. Akp’nin küresel ilaç ve takviye gıda sektörleri için kapısını sonuna kadar açtığı Türkiye’de artık sağlık politikaları yalnızca yaşamı tehdit eden koşulları normalleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bireyleri sağlıkları konusunda sorumluluk almaktan da alıkoyuyor. Ki bu durum, büyük ilaç şirketleri, sağlık teknolojik aletleri ve işlenmiş gıda sektörü gibi hastalıklardan kâr eden sektörlerin işine yarıyor. Akp’nin öve öve bitiremediği kalitesiz sağlık sistemi Türk toplumuna sağlık kazandırmak, tedavi etmek ve hastaları iyileştirmek için değil, küresel ve ulusal tedarikçi işbirlikçilerine para kazandırmak, kar etmelerini sağlamak için tasarlanmıştır. Akp’nin Türkiye’nin kapılarını sonuna kadar açtığı küresel ilaç şirketleri ve onların yerli işbirlikçileri gerçek tedaviler bulmaktan çok karlarını ön planda tutuyor ve temel, gerçekçi sağlık politikalarını ele almak yerine semptomları tedavi eden ilaçları piyasaya sürüyor. Akp’nin Türk milletinin başına ördüğü sağlık sistemi insanlarımızın gerçek sağlığa ulaşması yerine bir tedavi döngüsüne bağımlı kalmasını sağlıyor. Akp’nin amacı Türk halkının iyiliği asla değildir, hastalarımızı gerçek tıbbi tedavi görme pahasına küresel sağlık sektörünün elitlerini zenginleştiren bir sisteme kilitli tutmaktır. 

AKP İKTİDARLARI DÖNEMİNDE AİLE YAPISI BÜYÜK YARA ALDI!

Akp döneminde Türk toplumunun cinsiyet, kimlik ve aile yapısında da büyük yıkım ve dejenerasyonlar yaşandığını belirten Gürkan Avcı, “Akp iktidarı döneminde küresel politikaların akışı ve dayatıcı jeneriğine uygun olarak Türk toplumunda cinsiyet, kimlik ve aile yapısında da büyük çözülmeler ve bozulmalar yaşanmıştır. Akp iktidarı her ne kadar bu durumlara karşı gibi görünmeye çalışmış olsa da cahilliğinden ve hastalıklı ideolojisinin takıntılarından mülhem bu küresel trende asimetrik olarak hizmet etmiş bulunmaktadır. Eşit haklar için bir hareket olarak başlayan feminizme karşı geleneksel Türk aile yapısını ve ilişkilerini geliştirip çağcıllaştırmamız gerekirken aile kültürümüzü parçalayan bölücü bir güç haline gelmiştir. Feminizm, Akp iktidarları döneminde büyük mevzi kazanmış ve Türk aile yapısındaki geleneksel cinsiyet rollerinin baskıcı olduğuna, anneliğin ve ev hanımlığının değerini baltaladığı ve erkekliği şeytanlaştırdığı anlatısına toplumun önemli bir kesimini ikna etmiştir. Akp döneminde yaşanan bu kültürel değişim, parçalanmış yuvalara, güçsüzleştirilmiş erkeklere ve ailelerini hiçe sayarak kariyer peşinde koşan kadınlara yol açmış ve çocukların sahici ve sağlıklı rol modellerinden ve gerçek, duygusal bağlardan yoksun kalmasına neden olan toplumsal bir dengesizliğe zemin hazırlamıştır” dedi. 

AKP DİNDARLIK KİSVESİ ALTINDA YENİ DÜNYA DÜZENİ UYGUN MAKBUL BİR TOPLUMU YARATTI!

Akp’nin cahilliğin, çağdışılığın, derin ve tatminsiz bir ihtirasın, aç bir meta fetişinin örgütlenmiş hali olduğuna inandığını söyleyen Gürkan Avcı, “Yeni dünya düzeninin mimarları ilkel, gdo’lu ve obsesif ideolojiye sahip Akp’nin sığ ve hibrit dini ideolojilerini topluma yayıp, bulaştırmalarıyla ilgilenmedi hatta önünü açtı. Gereğinden fazla Cami, Mescit, Kur’an kursu, İmam Hatip, Hafızlık okulları açıp şov yapmasına, din soslu, ağdalı söylem ve politikalarını destekledi. Ancak ekonomi, eğitim, aile, gençlik ve kültür politikaları başta olmak üzere toplumu dönüştüren ana artel politikaları kendisi belirleyerek dayattı. Akp bunlara karşı direnecek ne gücü ne de entelektüel birikimi ve altyapısı olmadığı gibi en ufak bir farkındalığı dahi bulunmuyordu ki halen de öyle. Akp’ye ev ödevlerini uluslararası yapı ve kuruluşlar üzerinden verip takip eden bu yapılar cühela bir grubun dümende olduğu Akp’nin toplumu bölüp ayrıştıracağını, ülkeyi geriye ve çıkmaza götüreceğini, bataklığa saplanacağını da görüyordu.       

AKP DÖNEMİNDE CİNSEL VE CİNSİYET SAPMALARI PİK YAPTI!

Akp döneminde evet tam da Akp döneminde toplumsal cinsiyet ve rol sapmaları had safhaya varmıştır. İzlenen Akp politikaları yüzünden Türkiye’de erkekler doğal içgüdülerini bastırmaya, güçlü ve iddialı olmaktan ziyade pasif ve itaatkâr olmaya şartlandırılan derin politikalara maruz kalmışlardır. Yeni jenerasyonlarda erkeklik artık “toksik” olarak etiketleniyor ve bu da erkeklerin lider, koruyucu ve sağlayıcı rollerini benimsemelerini engelliyor. Akp’nin asimetrik ihanet politikaları yüzünden Türkiye’de erkekliğe karşı verilen bu gizli savaş, kayıp çocuklar ve babaları silik ve rol model olmayan bir nesil yarattı, birçok çocuk ve gencin hayatında yön ve amaç eksikliğine yol açtı ve Türk toplumunun temelleri en çok Akp döneminde zayıflatıldı. 

AKP’NİN ZEHİRLİ, AYRIMCI KİMLİK SİYASETİ TÜRK TOPLUMUNU BÖLEREK ESİR ALDI!

Akp döneminde Türk toplumu bilinçli bir tasarımla bölündü, ayrıştırıldı, düşmanlaştırıldı ve Akp’nin kasıtlı kimlik siyaseti üzerinden kimlik tuzağına esir edildi. Akp’nin zehirli kimlik siyaseti, toplumsal birliği, barışı ve milli ortak hedefleri bölücülük, ihanet ve kurbanlık olarak etiketledi.  Akp döneminde insanların kendilerini ırk, inanç, siyasi düşünce, cinsiyet veya yaş temelinde ezilen olarak görmeye başladı Akp bunu teşvik etti. Akp’nin ayırıcı ve ayrımcı bu politikaları ve teşvikleri insanların gerçek toplumsal sorunları fark etmesini, dahası ele almasını imkânsız hale getirerek toplumda ve nihayetinde ailede dahi sonsuz bölünmeler yarattı. Akp’nin toplumsal birlik, huzur, barış, birleşme ve bütünleşmeyi hedef alan bölücü kimlik siyaseti toplumun tamamını ve dahi bireylerin ruhlarına kadar sirayet eden iç çekişmelere ve kutuplaşmalara yol açmış, insanların dikkatinin dağılmasına ve gerçek güç yapılarının sorgulanmamasına zemin hazırlamıştır. 

AKP İKTİDARLARINDA GENÇLİK PORNO, UYUŞTURUCU VE BAHİS TUZAĞINA İTİLDİ!

 Akp’nin basın, haberleşme ve sosyal medya politikaları da sorumsuzluğun, pişkinliğin ve iş bilmezliğin en hazin örnekleriyle doludur. Toplumun en uç ve olumsuz örneklerinin yaygara ile sergilenip servis edildiği ahlaksız sabah programları Akp iktidarları döneminde pik yapmış, toplumsal zehirlenme ve çürüme için en uygunsuz, rezil örnekler üzerinden toplum iğrenç bir rol model bombardımanına tabi tutulmuştur. Akp döneminde gençlik pornografi ve sapkın cinselliğin aşırı cinselleştirmesinde adeta boğulmuştur. Dindarlık kılıfı arkasında vahşi kapitalizmin emir erliği görevini başarıyla ifa eden Akp, topluma enjekte edilmesine rıza gösterdiği diziler, filimler, reklamlar ve tv programları üzerinden karşı cinsle ilişkiler, yakınlık ve aşka dair çarpık görüşlerin subliminal tacizlerine kadar yol vererek güçlü, sağlıklı aileler oluşturan doğal cinsel bağların dahi zayıflamasına ve bozulmasına sebep olmuştur. Türkiye’de hızla artan porno bağımlılığı ve cinsel sapkınlıklar sayısız gencimizi gerçek ve sağlıklı ilişkiler kurma yeteneğinden mahrum bırakarak duygusal olarak uyuşturmuş, organik doğasıyla bağlantısını koparmış ve gerçek, içsel yakınlığı deneyimleyemeyen bir nesil yaratmıştır. Akp’nin yol verdiği dahası izlemekle yetindiği bu cinsel sapma döngü izolasyonu başta gençlerimiz olmak üzere tüm toplumun yalnızlığa, reaktif sapkınlıklara ve umutsuzluğa sürüklenmesini körüklemeye devam etmektedir. 

AKP TOPLUMA SAHTE HAYALLER VE FANTAZİLER PAZARLADI!

Akp dönemlerinde küresel politikalara uyumlu ve ahenkli bir basın, medya politikası izlenegelmiştir. Haberler, diziler, filimler, sabah programları, reklamlar dahil Türk toplumunun dikkatini dağıtmak ve gençleri ulaşılamaz hedeflerin peşinden koşturmak için profesyonelce kurgulanmış bir illüzyondur. Akp Türk toplumunun hayal ve fantezi tüketiciliğini körükleyen ve küresel elitlerin kontrolü elinde tutmasına izin veren hareket alanı sınırlı ve tanımlı bir iktidar yapısıdır. Gençler arasında yayılmasına izin verilen çeşitli motivasyon kitapları ve videolar aracılığıyla sadece sıkı çalışmanın başarıya yol açtığı fikri pompalanarak, yeni kölelik düzeni olan düşük asgari ücret politikalarıyla insanları dar ve sabit gelirli işlerde ve borç döngülerinde sıkışmış halde tutan sömürü düzeninin filtrelerini görmelerini engelliyor. Akp tasarımı eğitim sistemi meslek öğrenmek ve fırsat yaratmak için değil gençleri düzene başkaldırmamaları için meşgul etmek ve hayata borçlu başlatmak için tasarlanmıştır, vergi yasaları da öyle zenginleri korumak ve güçlerini korumalarını sağlamak için yapılandırılmaya devam ediyor. 

AKP POLİTİKALARI KADINLARI VE AİLE BİRLİĞİNİ MAHVETTİ!

Akp’nin ucube ve çapsız politikalarını uygulamak, kadrolaşmak ve partililerine nema ve yardım dağıtmak dışında hiçbir projeksiyonu bulunmayan Aile Bakanlığı izleye dursun Türkiye’de kadınların korunması, özgürleşmesi, dayanışması adı altında mevcut sorunlara ek daha derin toplumsal çürümenin yansımaları yaşanmaktadır. Ortaokul ve lisede okuyan kızlarımız bile bu trendin etkisiyle oluşan özgüvenle bağımsızlık yanılsaması altında bedenlerini paraya dönüştürüyor ve özgürlük olarak pazarlanan bir sömürü tuzağına düşüyorlar. Bu eğilim Akp’nin aşırı cinselleştirmesini pekiştiriyor, kadınların değerini zekâ veya becerilerden çok görünüşe indirgiyor. Bu durum Türk toplumunda öz saygıyı ve onuru aşındıran bir dijital çağ sömürüsü haline gelmiş durumda. Tüm bu duruma yol veren dahası sebep olan Akp’nin ‘yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış’ sözünü anımsatan pişkin isyan ve eleştirilerini de koyacak yer bulamıyorum. 

AKP TÜRK TOPLUMUNU BEDAVAYA, AVANTAYA, HARÇLIĞA ALIŞTIRARAK PASİFİZE ETMEYE ÇALIŞIYOR!

Sömürgeci yeni dünya düzeninin mimarlarının ve küresel elitlerin çok hoşnut olduğu ve pek kolay anlaşıp iş birlikleri yaptığı Akp iktidarı döneminde izlenen ekonomik ve sosyal politikalarla Türk toplumu avantacılığa, bedavacılığa, harçlıkçılığa alıştırılmak istenmiştir. Amaç yeni dünya düzeni için makbul olan protestan yaşam kültürüne sahip bir Türk toplumu yaratmaktır. Bencil, cahil, örgütsüz, içine kapanık, korkak, yalnız bireylerden oluşan itaatkâr ve sorgulamayan bir toplum. Bu toplumsal dönüştürme projesi için en ideal parti de tabii ki dindar ve milliyetçi görünümlü ve gündemli bir siyasi yapı olmalıydı. Tam bir yeşil kuşak projesi olan genetiği bozulmuş hibrit bir dini ideoloji ve IQ’sü düşük negatif bir milliyetçilik ideolojisi ile Türk toplumu mankurtlaştırılmak, kadim medeniyetinden koparılmak ve milli/uygar hedefinden saptırılmak istenmektedir.  

AKP HEDONİST VE KONFORMİST BİR GENÇLİK YARATMA PROJESİNE HİZMET EDİYOR!

Akp iktidarı en başarılı savaş zararını Türk toplumunun inancına karşı kazanmıştır. Akp Türk halkının kadim inancının, derin kültür ve tertemiz ahlakının yerine protestan materyalizmin kapitalist yaşam ve inanç kültürünü koymayı başarmıştır. Akp iktidarları döneminde özellikle gençler nezdinde organize din şeytanlaştırılmış, bilim, laiklik ve ateizm yegâne ‘aydınlanmış’ dünya görüşleri olarak asimetrik olarak yüceltilmiştir. Türk toplumunun kadim inanç ve kültür yapısına yönelik bu asimetrik saldırılar toplumu ahlaki bir pusuladan mahrum bırakmış, materyalizmin, konformizmin ve hedonizmin toplumda kök salmasına zemin hazırlamıştır. 

AKP TÜRK TOPLUMUNUN GELENEKSEL DEĞERLERİNİ, AHLAK VE KÜLTÜRÜNÜ ÇÜRÜTME PROJESİDİR!

Türk toplumunda geleneksel değerler, ahlak ve kültürel normlar çökerken, gençlerimiz tatmin için küresel melez inançlara, kültür ve arayışlara yönelmiş, çocuklarımız dahi bu trendlere ruhsal olarak sürüklenmiş ve böylece toplum manipüle edilmesi daha kolay hale getirilmiştir. Akp iktidarları döneminde Türkiye’de yaşanan bu inanç erozyonu, giderek daha ruhsuz, bigane, edilgen ve kontrol edilen bir toplumun yolunu açmıştır; burada güç, aidiyet, kimlik ve zevk arayışı insani ve vicdani her derin anlam ve amacı gölgede bırakmıştır. 

AKP’NİN EĞİTİM SİSTEMİ LİYAKATSİZLİĞİN, EHLİYETSİZLİĞİN, VİZYONSUZLUĞUN ANA ÜSSÜDÜR!

Akp’nin eğitim politikaları da tam bir hezimet ve hayal kırıklıklarıyla doludur. Özellikle Akp iktidarları döneminde Millî Eğitim Bakanlığı, Milli Piyango Başkanlığının tırnağı kadar dahi milli olmayı başaramamıştır. Küresel kuruluşların ana telkinleriyle kendi ilkel ideolojilerinin tali unsurlarını harmanlama yoluyla ucube bir eğitim politikası güden Akp eğitimde vizyonsuzluğun, liyakatsizliğin, ehliyetsizliğin daniskasını ortaya koymuştur. Türkiye’de kaliteli eğitim yalnızca siyasetin, bürokrasinin, ticaretin elitlerinin çocuklarının ulaştığı bir hizmet haline gelmiştir. Türk halkı paran kadar eğitim gerçeği ile karşı karşıyadır. Eğitimi ticarileştiren, kamusal eğitimi baştan savma hale getiren Akp’nin dönemlerinde eğitim, eleştirel ve yaratıcı düşünceyi öğretmek yerine ilkel ideolojik gündemleri zorlamaya doğru kaymıştır. Okullar ve üniversiteler artık bağımsız düşünceyi teşvik etmek yerine genç zihinleri kof ve gereksiz anlatılarla doldurarak telkin merkezleri gibi davranmaktadır. Bu, çocukların kendilerini tanımasını, keşfetmesini, hayatı ve olan bitenleri sorgulamaya zorlaması yerine negatif ve düşmanlaştırıcı ideolojileri teşvik etmeyi, manipüle edilmeyi ve kontrol edilmeyi sağlamayı kolaylaştırır. Öğretmen yetiştirme politikalarından okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar Akp’nin eğitim politikaları küresel güçlerin arzu ettiği üzere Türk toplumunun kolayca boyunduruk altına alınmasını, küresel kötücül güç sistemlerine asla meydan okumamasını sağlamaya zemin hazırlamayı içerir. 

AKP’NİN SÖZDE 3 ÇOCUK TASVİYESİ VE YOK OLAN ÇEKİRDEK AİLE GERÇEĞİ!

 Sözde ‘En az 3 çocuk doğurun’ tavsiyesini uluorta her yerde söylemekten usanmayan Akp elitleri izledikleri sosyal ve ekonomik politikalarla bu tavsiyelerinin tam tersi bir gerçekliğe hizmet etmektedirler. Türk milleti doğum oranlarının düşmesiyle demografik bir krizle karşı karşıyadır. Bu eğilim, kariyer hedefleri ve kişisel özgürlüğün ebeveynlikten daha öncelikli olduğu, aile oluşumunu engelleyen Akp tandanslı ekonomik ve sosyal politikaların ve popüler mahalle baskılarının doğrudan bir sonucudur. Akp döneminde hem geleneksel hem de çekirdek ailenin yıkılmasını, çocuklarımızın gerçek ve sağlıklı eğitimden uzak kalmasını ve doğru rol modellerinden yoksun kalmasına neden olan cahil Akp politikaları sonucunda toplumda artan ruh sağlığı sorunları, suç işleme, sapıklık, sapkınlık ve umutsuzluk oranlarını endişe etmemiz gereken düzeylere çıkarmış oldu. 

AKP YAPANIN, ÇALANIN, ÇIRPANIN YANINA KAR KALDIĞI BİR TÜRKİYE İNŞA ETTİ!

Akp’nin Türkiye’yi ‘yapanın yanına kar kaldığı’ bir ülke haline getirdiğini; kamusal denetim mekanizmalarını etkisiz hale getirmek suretiyle Türkiye’yi hukuksuz, kanunsuz ve hesap verilmez bir üçüncü dünya ülke ligine sıkıştırdığını kaydeden Gürkan Avcı, “Türkiye mafyanın, uyuşturucunun, kumar ve bahis çetelerinin hülasa tüm kara ve kirli işlerin üssü haline gelmiş durumda. Bunun müsebbibi tabii ki Akp’dir. Türkiye Akp’nin cahil ve çocukça politikaları yüzünden Pakistanlaşma tehlikesiyle yüz yüzedir. Türkiye atı alanın Üsküdar’ı geçtiği kanun tanımaz, utanmaz, uyanıkların cirit attığı ülke haline getirilmiştir. 

AKP’NİN ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ HAVARİLİĞİ DE BİR TİYATRO VE TAKTİK İDİ!

Akp’nin ilk yıllarda yarattığı sözde demokrasi yanılsaması Türk toplumunu sözde güçlendirilmiş hissettirdi ancak daha sonra görüldü ki bu gayri samimi söylemini toplumu kandırmak suretiyle gerçek gücü kendi tekelinde toplamak için sürdürdü. Akp seçimi, sandığı, milli iradeyi ve hele hele vatandaşın oylarını kutsallaştıran bir demokrasi havarisi rolüyle mevcut harami sistemi küresel ve ulusal seçkin elitlerin çıkarlarını sürdürmek için kullanmıştır. 

AKP SİYASETİ MANİPÜLE ETMEYE, MUHALEFETİ DE ŞEKİLLENDİRMEYE DEVAM EDİYOR!

Seçimleri ve halkın iradesini manipüle etme, halkın kutsallarını oyuncak etmek Akp için olağan bir iş ve söylem haline gelmiştir. Tüm devlet imkanlarını tepe tepe kullanmak suretiyle gerek seçimleri etkileme gerekse rakiplerini kendi belirleme aymazlığından vazgeçmeyen Akp küresel güçlü lobiciler ve küresel derin devlet aktörleri için en kullanışlı ve ideal iktidar olmaya devam etmektedir. Akp tarafından manipüle edilen seçimler, muhalefetin dahi itaatkâr kalmasını, kontrole sahip olduklarına inanmasını sağlarken, ülkenin gerçek sorun ve gündemlerini kontrol edilmez hale getirmiş durumdadır. Bana birçok kişi muhalefeti niçin çok sert bir şekilde eleştirdiğimi söylüyor ve kızıyor. Türkiye’deki işbirlikçi, çapsız, korkak ve ümitsiz muhalefeti elbette eleştirmeye devam edeceğim. İktidarı adam gibi iş tutmadığı, halkın arasına kin ve nifak tohumları ektiği için muhalefeti de hakkıyla muhalefet yapmadığı için elbette eleştireceğim. 

AKP İLKEL, ÇAĞDIŞI, HASTALIKLI, ÇAKMA SİYASAL İSLAM İDEOLOJİSİNİN BULAŞI MERKEZİDİR!

Akp’nin Türk toplumunu avantaya, bedavaya, beleşe ve harçlığa alıştıran zehirli politikaları da gözden kaçırılmamalıdır. İlkel, çağdışı ve virütik siyasal İslam ideolojisinin adeta bulaşı merkezi olan Akp sosyal devlet politikacılığını sadaka politikacılığına dönüştürmeyi de başarmıştır. Akp’nin kendi seçmenini merkeze alan hayırsever eylemleri fedakarlıktan uzaktır. Akp’nin kamu kaynaklarını kullanmak suretiyle partililerine yaptığı bağışları, parasal yardım, gıda takviye ve vs. destekleri genellikle gizli gündemlerle dağıtılıp muhtaç toplumsal kesimleri etkilemek ve halkın gündemini kontrol etmek için stratejik hamleler olarak hizmet etmektedir. Bunu örnek alan iş insanları ve sermaye kesimleri de Akp üzerinden halka yardım ve bağışta bulunarak vergi indirimleri, ihaleler alırken aynı zamanda devlet içinde nüfuz sahibi oluyorlar. Akp yardımseverlik, bağışcılık ve iyilikseverlik kisvesi altında siyasi ikbalini gizleyerek tüm yoksul halk kesimlerinin siyasi tercihlerini şekillendirme gücüne de sahip oluyor. Akp’nin 23 yıl önce ortaya koyduğu eşitlik, özgürlük, adalet hareketi, Türk toplumuna gerçek eşitliği, adaleti ve özgürlüğü sağlamaktan ziyade, küresel seçkinlerin kendi gündemlerine hizmet etmek için tasarlanmış araçları olmuşlardır. Akp bu gerçeği aradan 23 yıl geçtikten sonra ancak bir miktar anlayabilmiş midir ondan da pek emin değilim. Asıl amaçları Akp üzerinden Türk toplumunu bir kez daha bölmek, onları tek gerçek gücün halkın iradesi ve siyasi iktidar olduğuna dair uydurma anlatılara inandırmak, gerçek gücün kendileri olduğu gerçeğinden uzaklaştırmaktır. Akp iktidarları, gerçek iktidardakilerin yani küresel elitlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin etkisiz kılındığını güya göstererek kontrolü sürdürmelerine olanak tanımıştır. 

AKP SAHTE GÜNDEMLERLE HALKIN GERÇEK GÜNDEMİNİ SAPTIRMAYA DEVAM EDİYOR!

Hitlerin propaganda bakanı Joseph Goebbels’e rahmet okutan Akp kurnazları halka gerçekleri anlatan, hakikatleri söyleyen hemen herkesi hain ve işbirlikçi yaftasıyla susturmaya çalışıyor. Muhalifleri havuç/sopa sendromlarıyla pasifize etmeye alışan Akp, muhalif sesleri ve alternatif bilgileri bastırırken kendince güya bir meşruiyet cephesi de oluşturmaya çalışmaktadır. Her hafta gündemi meşgul eden bir toplumsal olayı milletin gözüne sokmak suretiyle hem halkın gerçek gündemini saptırıyor hem de hakkındaki ciddi itham ve iddiaları çürüten yeni bir faz çalışma ortaya çıkararak sözde kendi uzman konsensüsünün istikrarsızlığını ortaya koyuyor. Akp’nin Türkiye’sinde iktidar ve muhalefetin rolü de pastadan aldığı payda belirlenmiş ve pay edilmiştir. Akp, muhalif görüşleri ya susturarak ya da kendi gündemleriyle uyumlu danışıklı bir muhalefet oluşturarak konuşmanın her iki tarafını da kontrol etmeyi başarmıştır. Akp’nin konuşan, eleştiren, sorgulayan sıradan vatandaşlara saldığı korku ve uyguladığı sansür, genel kamuoyunu şekillendirmek için kullanılan kirli bir araçtır ve gerçek ifade özgürlüğü, söylemi domine etmeye çalışan iktidarın ve sözde muhalefetin tehdidi altındadır. 

AKP ÜLKEMİZE VE MİLLETİMİZE VERDİĞİ ZARARLARI TAZMİN VE TELAFİ EDECEK ACİL ADIMLAR ATMALIDIR!

Son olarak ülke gündemini meşgul eden Narin kızımız ila Şeyda polisimizi şehit eden 19 yaşındaki Yunus Emre mevzuu üzerinden hem halkımıza hem de artık bu saatten sonra günah çıkartması, hatalarından ders alması ve ülkemize, milletimize verdiği zararı tazmin ve telafi edecek adımlar atması gereken Akp’ye samimiyetle seslenmek istiyorum. 

AKP ÇOCUK VE GENÇLERİN YAŞADIĞI İHMAL VE İSTİSMARI ÖNLEYEMEDİ!

Gerek Narin cinayeti ve yunus Emre olayı münferit kriminal seyirlik bir olay değil bilakis nedenlerini toplumsal sorunlar yumağının ve buna bağlı bozunumların kültürel DNA’mızda yarattığı tahribatlarda aramak gerekiyor. Türkiye’de çocuk ve gençlerimizin yaşadığı ihmal ve istismarın yaygınlığını ve derinliğini ortaya koyuyor. Akp’nin eğitim, gençlik ve ekonomi politikaları toplum düzenini bozan ve bunu sergilemekten kaçınmayan kriminal tipler üreten geniş bir vaha oluşturmuştur. 

NARİN CİNAYETİ VE ŞEYDA POLİSİMİZİ ŞEHİT EDEN 19 YAŞINDAKİ YUNUS EMRE VAKASI ASLA MÜNFERİT DEĞİLDİR!

Şeyda polisimizi katleden Yunus Emre isimli gencimizin ortaya koyduğu vahşiliğin psikolojik ve sosyolojik analizini çok iyi tespit etmemiz gerekiyor. Yunus Emre’nin hayatını incelediğimizde çocuk yaşında Türklüğün, ergenliğinde Kürtlüğün içinde kendine yer aramış, AKP mitinglerine de katılmış, PKK’yı da desteklemiş, son 2-3 yılda silahsız külhansız hiçbir fotoğrafı olmamış, uyuşturucu ve suç batağına itilmiş bir delikanlıyı görüyoruz ki Yunus Emre’nin arkasına teneke bağlayarak ve idam istiyoruz! Çığlıkları atarak Akp eliyle yaratılan bu bataklığı kurutamayız bu çok net. Yunus Emre’yi idam da etsek, tecrit de etsek, hayvanat bahçesine de kapatsak sorun çözülmeyecek. Arkadan ruhunu kaybetmiş yüzbinlerce Yunus Emre’ler geliyor. Suç makinesi Yunus Emre’yi Akp’nin aptal politikaları ve sersemleştirilen duyarsız toplum inşa etti. Yoksulluğun, çaresizliğin, fırsat adaletsizliğinin ve cahilane ilkel ideolojilerin kol gezdiği evlerde, mahallelerde büyük bir Yunus Emre anomi dalgası geliyor. Polisiye yöntemlerle bu sert dalgayı durduramayız. Çözüm, akıl, sevgi ve güce ihtiyaç duyar. Aptal yöneticiler sebeplerle değil sonuçlarla ilgilenir. Suçu önlemeyi değil, işkenceyle öç almayı çözüm sanar ve toplumun öfkesini dindirmek için öç almayı sunar. 23 yıldır ülkeyi ve toplumu yöneten Akp ve iktidarı denetlemekle memur muhalefet kendinde en ufak bir sorumluluk ve suçluluk hissetmiyor. Ne yazık ve ne de vahim! 

ARKADAN DEVASA NARİN’LER, YUNUS EMRE’LER ANOMİ DALGASI GELİYOR!

Bugün, Yunus Emre’yi konuşuruz yarın Mustafa’yı Mehmet’i konuruz. Acılar ve infialler tekrarlanır durur. Bugün Narin ölür yarın Ayşe, Fatma. Karşı mahalleye ve düşman ideolojiye mensup deriz sorumluluğu atar rahatlarız, asalım-keselim deriz bir bakmışız en yakınımızın çocuğu uyuşturucu satıyor, onu bunu dövüyor, öldürüyor. Türk halkı sistemsizlik anarşisi içinde bocalayan, yalpalayan ve istikrar, istikamet bulamayan bir ülkede yaşamakla cezalandırılmış mazlum ve sahipsiz bir halktır. Türkiye’de kavram, kuram, kurum ve yöntem konuşmanın sistem düşünmenin vakti gelmiş geçmiştir. Boş ve kof ideolojileri, toplumu bölen ve birbirine düşman eden siyaseti konuşmayı bırakmamız gerekiyor.

SORUNUN KÖKENİNE İNMEK YERİNE İDAM ÇIĞIRTKANLIĞI YAPMAK ÇÖZÜM DEĞİL!

Katil Yunus Emre’nin Türk bayrağıyla yürürken, 3-5 senede etnik bölücülerin, uyuşturucu ve suç dünyasının içine düşmüş vahim durumu üzerine tefekkür etmek yerine, “malum etnisite, asılsın, sürülsün” diyen ahmaklar güruhu toplumsal barış, huzur ve kardeşliğin dinamiti olmaya devam ediyorlar. Milletvekilleri bile suçun genetik olduğundan, suçluları sabun yapmaktan bahsediyor.  İdam, idam, idam! diye tepiniyor. Akp Türkiye’sinde taşra kasabalarına, köylere kadar yayılmış milyonlarca sayıda genç METH bağımlısı olmuş durumdadır. Soruyorum gençlerimizi canavarlaştıran, uyuşturucuyu kim getiriyor? Kim uyuşturucu satarak, satılmasına göz yumarak zengin oluyor? Bu soruların yanıtları kimsenin umurunda değil öyle mi? Çünkü yanıtlarını bilseniz de arkasını takip etmeyecek, hesap sormayacak, peşine düşmeyecek ve hayatınıza devam edeceksiniz. Toplum bu hale getirildi.

ÇANLAR AKP İÇİN SON DEFA ÇALIYOR!

Tekrar söylüyorum böylesi menfur vakalar şeriat ya da idamla düzelmez. Çünkü uyuşturucu hammaddesi, Afganistan’dan ve İran üzerinden geliyor. İstanbul’da merdiven altı laboratuvarlarda kullanıma hazır hale getiriliyor. Yüzbinlerce ve belki milyonlarca insanı içine çeken bir uluslararası ve ulusal suç sarmalı var ortada. Uyuşturucu kullanan insan ya ölür ya da öldürür. Hem öldürür hem de ölür. Toplum olarak hamaseti, kin ve nefretle oturup kalkmayı ve saçma salak ideolojilerimizi bırakmakla mükellefiz. Başımızı iki elimizin arasına alarak kendimizi sigaya çekmeye ve aklımıza başımıza almaya ve ülkemize sahip çıkmaya ve adil, eşitlikçi bir sistem kurmaya mecburuz. Bu işi siyasetçilere bırakamayız artık. Anlamak suçlamaktan zordur. Anlatmakla mükellefiz. Pir Sultan Abdal’ın sözüyle sesleniyorum. “Bozuk düzende sağlam çark olmaz.” Akp’ye tekrar sesleniyorum. Akp için günah çıkarma, hatalarını telafi ve tazmin etme gününün son saatleri geldi geçiyor. 

Ancak enseyi karartmaya, moralimizi bozmaya gerek yok. Siyasete insan ve vicdan formu biçerek, toplumu ayrıştıran ideolojilerin üstünde, ekonomik ve sosyal sömürü mekanizmalarından bağımsız bir hizmet, etkinlik olarak bakmalı ve yapmalıyız. Böylece tüm insanlık bize, hiçbir çıkar gözetmeksizin gerçeği, adaleti, barışı ve sevgiyi aramaya ve insanlığa hizmete kodlanmış kahramanlar ülkesi gözüyle bakacaktır. Biz bunu yapacak bir milletiz. Geçmişte defalarca yaptık.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Zafer Partisi Kayseri İl Kongresi yapıldı

Zafer Partisi Kayseri 2. Olağan kongresi yapıldı. Zafer Partisi Kayseri il başkanlığı binasında düzenlenen kongrede …