Kadın – Erkek eşitliği, kadınların toplumdaki rolü, toplumda aile içi dengeler ve şiddet, modern çağ dediğimiz günümüzde bile hala dünyada önemli sorunlardan biri. Bu konuların ülkemizdeki durumuna ışık tutmak için NG Araştırma olarak kadınlar, erkekler ve toplumla ilgili bir kamuoyu araştırması yaptık.
Araştırmamız 7 – 14 Ağustos 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 1510 kişinin katılımı ile online araştırma platformumuz benderimki.com üzerinde gerçekleştirildi. Toplumumuzla ilgili birbirinden önemli konulara ışık tuttuğumuz araştırmamızın sonuçları yazımızın devamında. Hadi sonuçları birlikte inceleyelim!
Ev işleri paylaşılmalı mı?
Geleneksel olarak ev işleri kadına ait olarak görülür. Fakat yakın tarihte kadınların eğitim olanaklarının artması ve iş hayatında daha çok yer almaları, ev işlerinin geleneksel sorumluluğunu nasıl değiştirdi?
Katılımcıların %66’sı ev işlerinde sorumluluğun paylaşılması gerektiğini düşünürken, %31’i ise sorumluluğun kadına ait olduğu görüşünde. Erkeklerin sorumlu olduğunu belirtenlerin oranı ise oldukça az.
Para kazanmak kimin görevi?
Ülkemizdeki geleneksel aile yapımız, babayı para kazanan, anneyi de ev işleriyle ilgilenen kişiler olarak ön plana çıkarıyor. Fakat eğitim ve iş hayatıyla ilgili yaşanan değişimler, para kazanma sorumluluğunun kime ait olduğuna dair bir değişim oluşturdu mu?
Katılımcıların %53’ü para kazanmanın eşlerin ortak sorumluluğu olduğunu söylerken, %46’sı ise bu sorumluluğun erkeklere ait olduğunu düşünüyor. Sadece kadınların sorumluluğu diyenler yok denecek kadar az.
Çocukların bakımından kim sorumlu?
Ev işleri ve para kazanma sorumluluğu konusunda, bilinç altımıza yerleşen bir genelleme, çocuk bakımı sorumluluğu açısından nasıl?
Her 20 kişiden 17’si çocukların bakımı ve sorumluğunun ortak olması gerektiğini düşünürken, 3’ü ise bu sorumluluğun anneye ait olduğunu düşünüyor. Erkek diyenler ise yok denecek kadar az.
Ülkemizde Kadın-Erkek eşitliği var mı?
Ülkemiz, kadınlara oy verme hakkını sağlayan ilk ülkeler arasında yer alıyor. Ülkemizde anayasanın 10. maddesi gereği kanun önünde kadın ve erkekler eşit haklara sahiptir. Ama günlük hayatımıza baktığımızda eşitlik gerçekten var mı yoksa lafta mı kalıyor?
Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’i ülkemizde kadın-erkek eşitliği olmadığını düşünürken, 2’si ise eşit olduklarını düşünüyor.
Kadınların %85’i eşitlik olmadığını düşünürken, erkeklerin de %77’si eşitlik olmadığını düşünüyor.
Fiziksel şiddetin boyutları!
Ülkemizde son senelerde gündeme daha çok yansıyan ve üzerinde durulan en üzücü olaylardan biri eşin veya sevgilinin kadına uyguladığı ve cinayete kadar gidebilen fiziksel şiddet. Bu aşamaya gelene kadar kaç kadın uğradığı şiddete sessiz kalıyor? Kaçımız bu tür olayları yaşadık?
Katılımcıların %85’i eşi veya sevgilisi tarafından şiddete maruz kalmadığını belirtirken, %10’u hayatında en az bir defa fiziksel şiddete uğradığını belirtti.
Fiziksel şiddete uğradım diyenlerin cevaplarını detaylı incelediğimizde, araştırmaya katılan kadınların %13’ü şiddete maruz kaldığını belirtirken, erkekler için bu oran %7.
Fiziksel şiddete maruz kalanların, bunu engellemek için neler yapabileceğini ve nerelerden destek alabileceğini biliyor musun?
Araştırmaya katılan her 10 kişiden yaklaşık 7’si bildiğini belirtti. Bu oran kadınlarda, erkeklere göre biraz daha fazla. Sonuç olarak genel resme baktığımızda, her 10 kişiden 3’ünün hala bu konuda bilgiye ihtiyacı olduğunu görüyoruz.
Psikolojik şiddet boyutları!
Genelde psikolojik şiddet bağırıp çağırma, küfür etme, kişiyi yetersiz hissettirme, küçük düşürmeye çalışma gibi olaylarla meydana gelir. Kişinin sevdiği eşyalara zarar vermek ve kişinin istediği şeyleri yapmasını engellemek psikolojik şiddet türleri arasındadır. Özellikle en çok görülen durum kişiyi sürekli başkaları ile kıyaslamaktır.
Psikolojik şiddete özellikle uzun süre maruz kalan kişilerde stres bozukluğu, bağımlılık ve depresyon gibi etkileri çok uzun seneler devam eden durumlar ortaya çıkabilir. İnsanın ruhsal sağlığını tehlikeye atan psikolojik şiddet, araştırmada çıkan sonuçlara göre fiziksel şiddetten daha fazla uygulanıyor.
Yaklaşık her 4 kişiden 1’i hayatında en az bir defa psikolojik şiddete maruz kaldığını belirtti. Psikolojik şiddet gördüğünü belirten kadınların oranı, erkeklerin 3 katı.
Araştırmada katılımcılara psikolojik şiddete uğrayıp uğramadıkları, psikolojik şiddetin tanımı verilmeden ve daha sonra verilerek 2 defa soruldu. Tanımını görmeden psikolojik şiddet gördüğünü ifade edenlerin oranı %25 iken, paylaşılan metinden sonra bu oran %30’a çıktı. Bu değişim gösteriyor ki psikolojik şiddetin ne olduğu üzerine bilgilendirilmemiş bir birey, maruz kaldığı psikolojik şiddetin tam olarak farkında olmayabilir. Bu da psikolojik şiddet konusunda daha fazla farkındalık çalışmalarının gerekliliğini gösteriyor.
Her 20 kişiden 13’ü psikolojik şiddeti nasıl engelleyeceğini ve böyle bir durumda nereden yardım alacağını bilmiyor. Fiziksel şiddete oranla daha çok psikolojik şiddete maruz kalınmasına rağmen, nasıl bir çözüm bulunacağı ve neler yapılabileceği hakkında daha az bilgiye sahip olduğumuz görülüyor.
Sen şiddet uyguluyor musun?
Şiddet gördün mü yaklaşımı yerine şiddet uyguladın mı dediğimizde ortaya çıkan tablo daha farklı oluyor.
Katılımcıların %92’si eşine veya sevgilisine fizikşel şiddet uygulamadığını belirtti. Kadınların %12’si eşinden veya sevgilisinden hayatında en az bir defa fiziksel şiddet gördüğünü belirtirken fiziksel şiddet uyguladığını belirten erkeklerin oranı yalnızca %5. Aradaki bu fark akıllara farklı sorular getiriyor. Fiziksel şiddet uygulayan erkek bunu itiraf etmek istemiyor olabilir mi?
İş hayatında kadın sayısı artmalı mı?
Günümüzde kadınların eğitim olanaklarının geçmişe oranla artması ve toplum yapısının değişmesi, iş hayatında yer alan kadınların sayısını ve oranını da arttırdı. Peki gelinen noktada iş hayatına katılan kadınların oranı yeterli görülüyor mu?
Her 20 kişiden 13’ü daha fazla kadının iş hayatına katılması gerektiğini düşünüyor. Her 20 kişiden 2’si ise iş hayatına katılan kadınlarının sayısının azalması gerektiğini düşünüyor.
Daha çok kadının iş hayatına katılması gerektiğini ifade edenler arasında kadınlar daha ağır basarken, daha az kadının iş hayatına katılması gerektiğini ifade edenler arasında erkekler daha ağır basıyor.
Kadınların iş hayatında karşılaştığı zorluklar
İş hayatının herkes için birçok zorluğu var. Fakat bazı sorunlarla daha çok kadınlar karşılaşıyor. Katılımcıların %40’ına göre kadınların iş hayatında yaşadığı en büyük zorluk, işyerindeki temponun yanı sıra ev işlerinin de sorumluluğunu üstlenmesi. %18’i iş hayatında kadınların fiziksel tacize maruz kalmalarını 2. en önemli sorun olduğunu belirtti. 3. sırada gelen sorun ise %10 ile, erkeklere göre daha fazla psikolojik şiddet görmeleri oldu. Hem erkekler hem de kadınlar bu sorunların sıralamasında hemfikir.
Kadınlar neden iş hayatından uzaklaşıyor?
Katılımcılara son olarak kadınların iş hayatından uzaklaşma nedenlerini sorduk. Katılımcıların %31’i çocuğuna bakmak için, %23’ü toplum baskısıyla karşılaştığı için, %19’u ise evdeki diğer sorumluluklarından dolayı kadınların iş hayatından uzaklaştığını belirtiyor.
Umuyoruz ki önümüzdeki senelerde, toplumda genel olarak şiddet oranlarının azaldığı, kadınların daha fazla iş hayatında rol aldığı ve toplumsal eşitliği hayatımızda daha fazla hissettiğimiz günler göreceğiz. Sen de bu konudaki yorumlarını bizimle paylaşmak istersen aşağıya veya sosyal medya hesaplarımıza yorum yazabilirsin