BAKAN TUNÇ: GERÇEK HAYATTA BİR FİİL SUÇ İSE SANAL ORTAMDA DA SUÇTUR

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bilişim sistemi üzerinden işlenen suçlar olduğunu vurgulayarak ““Bir tweet nedeniyle mahkum olmak söz konusu olamaz. Gerçek hayatta bir fiil suç ise, sanal ortamda işlendiğinde de hangi suç olursa olsun, suçtur. O nedenle özellikle bir tweet attı da mahkum oldu şeklindeki yorumlara katılmak mümkün değil” dedi.

‘Türkiye’de Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Projesi Kapanış Konferansı’nda konuşan Bakan Tunç, soruşturmalar bakımından sürdürülen kararlı mücadelenin devam edeceğini kaydetti.

Adalet Bakanı Tunç, terörle mücadelede kararlılık vurgusu da yaparak, “Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE İNSAN HAKLARINA SAYGILI BİR HUKUK DEVLETİDİR

Türkiye’nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Vatandaşımızın beklemediği bir durumla karşılaştığında, istisnasız bir şekilde hakkına kavuşacağından şüphe duymaması, hukuk devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun yolu ise iyi işleyen bir yargı sisteminden geçmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

İyi işleyen bir adalet sisteminin, yargı organlarının güven vermesi ve erişilebilir olmasıyla ölçüldüğünü dile getiren Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güven veren ve erişilebilir adalet’ sloganıyla hazırladığımız ve Sayın Cumhurbaşkanı’mız tarafından kamuoyuna açıklanan ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin amaçlarından biri de ceza adaleti sisteminin iyileştirilmesidir. Ceza adaleti alanında reform çalışmalarımıza kesintisiz bir şekilde devam ediyoruz. Bunu yaparken temel hareket noktamız, milletimizin talep ve ihtiyaçlarıdır. Böylece vatandaşımızın demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini yerine getirerek, insanımızın hak ettiği yargı sistemini daha da güçlendirmiş olacağız. 2002’den bu yana yürüttüğümüz reform çalışmalarıyla, ülkemizin temel ceza mevzuatını yeniledik. Böylece modern dünyada geçerli olan, insan odaklı yaklaşımları hukuk sistemimize dahil ettik.”

Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyinin ortak programı olan ve 2012-2014 yılları arasında yürütülen “Türkiye’de Ceza Adaleti Sisteminin Geliştirilmesi Projesi”ne de değinen Adalet Bakanı Tunç, bu projeyle ceza adaleti alanında uygulama kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik önemli kazanımlar sağladıklarını bildirdi.

TERÖR DEMOKRATİK TOPLUM VE HUKUK DEVLETİNİN DÜŞMANIDIR

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temel hak ve özgürlüklerle ceza politikaları ve ceza muhakemesi arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu belirterek, “Suç ve ceza politikaları, suçlulukla mücadele kadar, hak ve özgürlüklerin caydırıcı yaptırımlarla korunmasında etkili bir yöntemdir” diye konuştu.

Bakan Tunç, ceza yargılaması sürecinde uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin, temel hak ve özgürlüklere direkt etki ettiğini dile getirdi.

Ceza adaleti sisteminin adil, etkili ve rasyonel işlemesinin, vatandaşların yaşamını huzur ve güven içeri­sinde sürdürebilmesine hizmet edeceğini bildiren Adalet Bakanı Tunç, şöyle devam etti:

“Kapanış konferansını düzenlediğimiz bu projeyle ceza adaletine ilişkin önemli başlıklar olan temel insan hakları bağlamında usuli teminatlar, bilişim suçları ve terörizmin finansmanı alanlarında çalışmalar yürüttük ve önemli çıktılar elde ettik. Projede yer alan konulardan biri de tüm dünyayı tehdit eden terörle etkin mücadele kapsamında terörün finansmanı meselesidir. Terör, demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir. Bu kapsamda mevzuat ve uygulamaya yönelik önemli değişiklikler yaptık.”

TERÖR İNSANLIK SUÇUDUR

Terörizmin finansmanıyla mücadelede yaptıkları yasal düzenlemeleri anlatan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bundan sonra da ihtiyaç duyulması halinde çağdaş örneklere ve evrensel ilkelere uygun şekilde mevzuatta değişiklikler yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Devletlerin, terör ve terörizmin finansmanı, silah, insan ve uyuşturucu ticareti, göçmen kaçakçılığı, para aklama ve siber suçlar gibi sınır aşan suçlarla tek başına mücadele etmesinin zor olduğuna işaret eden Bakan Tunç, şunları kaydetti:

“Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Terörle mücadelenin hukuk zeminindeki önemli bir boyutunu da hiç kuşkusuz ülkeler arasındaki iade talepleri, yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır. Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da adli işbirliği konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine uymakta kararlıdır. Muhataplarımızdan da terörle mücadelede aynı samimiyet ve kararlılığı bekliyoruz.”

Projenin bir diğer önemli ayağının siber suçlarla mücadele olduğunu ifade eden Adalet Bakanı Tunç, bu suçla mücadelede yaptıkları düzenlemelere ilişkin de bilgi verdi.

Bakan Tunç, “Bilişim suçlarının işlenme sayılarının arttığı görülmektedir. Bilişim suçlarıyla ilgili, 2018’de 7 bin 609 sanık hakkında mahkumiyet kararı verilirken, 2023’te bu sayı 24 bin 709 olmuştur” dedi.

BİR TWEET NEDENİYLE MAHKUM OLMAK SÖZ KONUSU OLAMAZ

Özellikle son yıllarda bilişim yoluyla ve internet aracılığıyla işlenen suçlarla mücadelemizi bir yandan mevzuat değişiklikleriyle gidermenin gayreti içerisindeyiz diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

“Çünkü teknolojinin hızlı gelişmesi ve özellikle birtakım dolandırıcılık yöntemlerinin farklı farklı şekilde ortaya çıkması tabii mevzuatımızda da yeni tedbirler alınmasını gerektiriyor. Bu anlamda özellikle şunu ifade etmek lazım. Gerçek hayatta bir fiil suç ise sanal ortamda işlendiğinde de hangi suç olursa olsun suçtur. O nedenle bu anlamda özellikle bir tweet attı da mahkum şeklindeki yorumlara katılmak mümkün değil. Elbette ki hatalı kararlar olabilir. Bunun düzeltilme mekanizmaları da yine yargı içerisinde söz konusudur. Bir tweet nedeniyle mahkum olmak söz konusu olamaz. Eğer o atılan tweet içerisinde bir gerçek hayatta işlendiği gibi bir hakaret suçu varsa. Şahsiyet haklarına aykırı bir durum söz konusuysa ya da bir suç işlemeyi teşvik varsa, bir terör propagandası varsa nasıl gerçek hayatta suçsa internet yoluyla işlendiğinde de suç olur. O nedenle yargı mekanizmaları bu anlamda bilişim yoluyla ve internet yoluyla işlenen suçlar bakımından da gerekli uygulamaları gerçekleştirdiğinde bunun neden böyle olduğu yönündeki eleştirileri de haksızlık olarak görüyoruz. Yine bilişim yoluyla hırsızlık, bilişim yoluyla dolandırıcılık, bilişim yoluyla hakaret ve son günlerde sürekli konuşulan yasa dışı bahis ve kumar oynatılmasıyla ilgili hususlar. Bu konularda özellikle yargı teşkilatımızın kararlı bir mücadelesinin olacağını ve olduğunu da huzurlarınızda belirtmek istiyorum. Özellikle teknolojiyi kullanarak bilişim sistemlerini kullanarak yasa dışı bahiste kumar oynatılması ve bu anlamda bir takım suç işlenmesi ve bir takım mağduriyetlere neden olunması noktasındaki özellikle yargımız, emniyet teşkilatımız son günlerdeki soruşturmalar bakımından da kararlı mücadelesini gördüğümüzü belirtmek istiyorum. Bu kararlılıktan hiçbir zaman taviz vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum.”

TUNÇ: KADINA YÖNELİK ŞİDDET, AİLENİN VE ÇOCUKLARIN KORUNMASI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kadına yönelik şiddetin, ailenin korunmasının, çocukların korunmasının, kırmızı çizgileri olduğunu vurgulayarak, kadınları, çocukları, aileyi koruyacak düzenlemeleri ve uygulamaları yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ile ilgili Cumhurbaşkanlığı genelgesi konusundaki tartışmalara ilişkin, “Genelgede geçen bir cümle maalesef çarpıtılıyor. Orada nüfus bazlı saha araştırmalarından yola çıkarak, istatistiksel verilerle politika üretmeye yönelik bir cümle söz konusu. Kadına şiddet olaylarındaki hukuki delillerin tartışılmasıyla alakalı konu değil.” dedi.

Bakan Tunç, TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi”nde yer alan “Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında kanıta dayalı politikaların geliştirilmesine” yönelik cümleyle ilgili iddiaların ve tartışmaların hatırlatılması üzerine Tunç, kadına şiddet konusunda AK Parti hükümetleri döneminde çok sayıda mevzuat düzenlemesinin gerçekleştirildiğini hatırlattı.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda idari uygulamaların da yapıldığına işaret eden Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Genelgede geçen bir cümle maalesef çarpıtılıyor. Orada (kanıta dayalı politika üretmek) nüfus bazlı saha araştırmalarından yola çıkarak, istatistiksel verilerle politika üretmeye yönelik bir cümle söz konusu. Kadına şiddet olaylarındaki hukuki delillerin tartışılmasıyla alakalı konu değil. Tamamen birbirinden farklı. Politika üretmek için saha analizleri, veriler, istatistiksel durumlarla alakalı bir konuyu, sanki kadına yönelik şiddet olaylarında artık delillerle ilgili tartışma olacak gibi konuyu farklı yöne çekiyorlar. Bununla alakası söz konusu değil.”

Bakan Tunç, kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da, kadınları koruyan düzenlemelerin bulunduğunu vurguladı.

Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddet cezalarının artırıldığını ifade eden Tunç, kadına yönelik kasten yaralama, şiddet, tehdit ve eziyet suçlarının cezalarının yükseltildiğini; Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da kadına yönelik yaralama suçlarının tutuklama sebebi olmasının düzenlendiğini aktardı.

BÜYÜK BİR HAKSIZLIK, ÇARPITMADAN İBARET

Israrlı takibin suç sayıldığını anlatan Tunç, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çok hassasız. Bu konuda muhalefetin, konuları çarpıtarak sanki kadına yönelik şiddetin önlenmesinde zafiyet varmış algısı oluşturmaya çalıştığını görüyoruz. Bu büyük bir haksızlık, çarpıtmadan ibaret.” açıklamasında bulundu.

Kadına yönelik şiddetin, ailenin korunmasının, çocukların korunmasının, kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Tunç, kadınları, çocukları, aileyi koruyacak düzenlemeleri ve uygulamaları yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Yılmaz Tunç, “Geneldeki bir cümleyi çarpıtmanın hiç alemi yok. O cümlenin, kanıta dayalı politika üretme, özellikle saha analizleri, istatistiksel verilerle alakalı bir konu olduğunu herkes biliyor. Kadına şiddet olaylarındaki delillerle oradaki cümlenin hiçbir ilgi ve alakası yok.” diye konuştu.

MÜŞTEKİLER, TANIKLAR, ŞÜPHELİLER DİNLENECEKTİR

“Yüksek karlı gizli fon vaadiyle yaşanan dolandırıcılık” davasına yönelik soru üzerine Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının bu konuda iddianame hazırladığını, iddianamede 7 sanık ve 18 müştekinin yer aldığını bildirdi.

İddianamenin, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildiğini, ilk duruşmanın yapıldığını, ikinci duruşmanın da 12 Ocak’ta gerçekleştirileceğini belirten Tunç, “Yargıyla alakalı konu. Yargı elbette iddiaları araştıracaktır. Kimler suçlu, suçsuz, bu konuda müştekiler, tanıklar, şüpheliler dinlenecektir. Yargısal süreç neticesinde en doğru karar ortaya çıkacaktır.” ifadesini kullandı. (Kaynak: https://www.adalet.gov.tr/)

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri, Yozgat, Hatay’da silah operasyonu: 16 gözaltı, 16 tabanca, 7 tüfek ve mermiler ele geçirildi

Kayseri Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Büro Amirliği ile Teknik Takip ve …