Arı mı sinek mi? (Köşe yazısı)

Mustafa TEMİZER 

“Arıları ve sinekleri ağzı açık bir şişeye koymuşlar.

Şişenin taban tarafını ışığa doğru,

Açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştirmişler.

Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru ilerlemiş .

Ama şişenin tabanı kapalı olduğundan dışarı çıkmayı başaramamışlar.

Bu arada sinekler, şişenin ağzına doğru doluşmuşlar ve dışarı çıkıp karanlıkta kaybolmuşlar.

Karanlık tarafta bulunan şişenin açık ağzına doğru tek bir arı bile gitmemiş…

Camın önünde ışığa doğru çabalamaya devam etmişler.

İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.

Ancak daha derinlemesine düşününce;

Karşımıza anıt gibi dikilen bir yaşam tarzı ortaya çıkıyor….

Einstein e göre arılar olmazsa, insan yaşamı 4 yıl sonra son bulur…

Arılar nerede, hangi çiçek ile besleneceğini bilen, yüzlerce kovan arasında kendi kovanını bulabilen ve o kovanın yüzlerce peteği arasından kendininkine yumurtlamayı hiç şaşırmadan uygulayabilen bir canlıdır…

Ve bu olağanüstü canlı nasıl olur da şişenin ağzını bulup çıkamaz değil mi?

Kuşkusuz Işığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır…

Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyeceklerdir…

Ve bu uğurda da gerektiğinde ölmeyi göze alabileceklerdir.

Sinekler ise karanlığa doğru sıvışan kaçaklardır.

Hiç umursamadan karanlığa doğru yürüyenlerdir.

Sadece kendi yaşamları değerlidir.

Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler. Değerlerin bi önemi yoktur….

Arıyı kovalamak isterseniz o kaçmaz, sizinle savaşır.                                                                                                                                          İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır.

Ve değerleri için ölür.

 Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler terk ettikleri yere…

Mikrop taşıyan ayaklarıyla ezerler; yaşadığımız her yeri…

Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.

Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.

Çöplüklerde, tuvaletlerde, bataklıklarda… Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur.

Sinek olup karanlığa mı?

Arı olup aydınlığa mı?”

Toplumların kurtuluşu için sadece bir kesimin gayret ve çabası yeterli değildir. Toplumun tüm kesimlerinin aynı gayret ve çaba içinde olması gerekir.

Bugünkü sıkıntılarımızdan ancak yeni bir Milli Mücadele ile kurtulabiliriz. Arı misali yılmadan usanmadan elli yıldan beri vatan, millet, bayrak, Hakk, hukuk, adalet… diyerek ölümüne aydınlığı işaret eden, toplumu aydınlığa yönlendirmeye çalışan milli kadrolar öncülüğünde  “Yeniden Milli Mücadele”dir. Unutmayalım ki “ İştirak etmediğimiz, çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.”

Ne mutlu ömrünü Hakk, hakikat, yolunda, aydınlığa kavuşma mücadelesinde geçirenlere. Tüm engellemelere rağmen ışığa yürüyenlere, ışığa ulaşmak için çabalayanlara, insanca değerler yaratma adına mücadele eden el etek öpmeden onurluca yaşayan ve ışık saçanlara selam olsun…

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması), sinek gibi değil arı gibi hareket edilmesi dilek temenni ve duasıyla…

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

KEFİR’DEKİ VATAN YAHUT KEFİR’İN KÖKENİ[1]

Hilmi ÖZDEN[ Doğu Türkistan’da 3.600 yıllık mumyaların baş ve boyunlarına yerleştirilen gizemli beyaz madde, dünyanın …