Sağlık

Aktif Yaşlanma Endeksi genel değeri 29,7 oldu, Küçük Ellerdeki Büyük Umutlar, “Her 10 tıp öğrencisinden 1’i mesleğe başlamadan şiddete uğruyor!”, Sağlıkta devrim niteliğinde iş birliği,

Aktif Yaşlanma Endeksi, 2024 Aktif Yaşlanma Endeksi genel değeri 29,7 oldu

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” evresinde olan Türkiye’de, çocuk ve genç nüfus oranı hızla azalırken, yaşlı nüfus oranı ise hızla artış göstermektedir. Türkiye son on yılda doğurganlık hızındaki yıkıcı azalmanın da tesiriyle “çok yaşlı ülkeler” sınıfına dahil olmuştur. Doğurganlık hızındaki sürekli ve keskin azalmanın yanı sıra, hayat standardı ve refah seviyesinin artması ile sağlık alanında kaydedilen gelişmeler neticesinde ölümlülük hızı azalmakta, doğuşta beklenen hayat süresi ve yaşlı nüfus oranı artmaktadır.

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda %20,7 artarak 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2019 yılında %9,1 iken, 2024 yılında %10,6’ya yükseldi. TÜİK nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında %13,5, 2040 yılında %17,9, 2060 yılında %27,0, 2080 yılında %33,4 ve 2100 yılında %33,6 olacağı öngörülmektedir.

Yaşlı nüfus oranının hızla artış göstermesi; yaşlıların yaşam kalitesini artırmaya yönelik politikaların geliştirilmesini ve oluşturulan politikaların takibini gerekli kılmaktadır.

Yaşlı nüfusun yaşlılık sürecini ne kadar etkin geçirdiğinin tespit edilebilmesi adına, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (UNECE) katkılarıyla Aktif Yaşlanma Endeksi (AYE) geliştirilmiştir. Dört bileşenden oluşan AYE, yaşlı bireylerin istihdama katılabilme, topluma katılabilme, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşayabilme ve aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortama sahip olabilme seviyelerini ölçmektedir.

AYE ve bileşenleri 0 ila 100 arasında bir değer almaktadır. Endeks ve bileşen değerlerinin yüksek olması toplumdaki yaşlı bireylerin daha etkin bir yaşlılık hayatı geçirdiklerine işaret etmektedir. UNECE tarafından en son 2018 yılı için AB üye ülkeleri için yayımlanmış olan AYE değeri 36,8’dir.

Türkiye için Aktif Yaşlanma Endeksi, milli politikalara da yön verebilmesi maksadıyla ilk kez bu haber bülteni ile resmi istatistik olarak yayımlanmaktadır. AB üye ülkeleriyle karşılaştırılabilir mahiyette olan Türkiye AYE değerleri 2023 yılı için Türkiye geneli ve cinsiyete, 2024 yılı için Türkiye geneli, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması 1. Düzey 12 bölge ve cinsiyete göre hesaplanmıştır.

Türkiye’nin AYE genel endeks değeri 2023 yılında 28,7 iken 2024 yılında 29,7 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri, 2023 yılında 25,9 iken 2024 yılında 27,6 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2023 yılında 12,0 iken 2024 yılında 12,5 oldu. Bağımsız sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2023 yılında 65,5 iken 2024 yılında 65,0 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ise 2023 yılında 44,3 iken 2024 yılında 46,1 oldu.

AYE değerleri cinsiyete göre AB üye ülkeleri ile mukayese edildiğinde, erkeklerde AB ortalaması 38,5 iken Türkiye değeri 34,5 oldu. Kadınlarda ise AB ortalaması 35,3 iken Türkiye değeri 25,3 olarak hesaplandı.

Türkiye’nin endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından düşük olduğu görüldü

AB üyesi 28 ülkenin endeks değerleri incelendiğinde, 2018 yılında AYE genel endeks değerinin AB ortalaması 36,8 oldu. AB üye ülkeleri içinde endeks değeri en yüksek olan ülkelerin sırasıyla, 47,8 ile İsveç, 43,7 ile Hollanda, 43,3 ile Danimarka olduğu görüldü. Endeks değerinin en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, 28,4 ile Yunanistan, 30,5 ile Hırvatistan, 31,2 ile Romanya oldu.

Endeks, Türkiye’nin hızlı bir demografik dönüşüme girmesiyle beraber aktif yaşlanma konusunda politika geliştirilmesine ve ilerlemenin sağlanmasına ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Endeks değeri en yüksek olan bölgenin 33,3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 33,3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 31,9 ile Batı Marmara Bölgesi, 30,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri en düşük olan bölgenin 26,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 28,7 ile Akdeniz Bölgesi, 28,8 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri erkekler için 34,5, kadınlar için 25,3 oldu

Türkiye’nin 2024 yılı için AYE genel endeks değeri 29,7 iken erkekler için endeks değeri 34,5, kadınlar için ise 25,3 oldu. AYE genel endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 38,2 ve kadınlar için 28,4 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin ise Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

İstihdam bileşeni endeks değeri 27,6 oldu

İstihdam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 27,6 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55-59, 60-64, 65-69, 70-74 yaş gruplarındaki bireylerin istihdam oranlarından hesaplanmakta olup 75 ve daha yukarı yaş grubu hesaplamaya dahil edilmemektedir.

İstihdam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, istihdam bileşeni endeks değeri ile 6 AB ülkesini geride bıraktı.

Endeks değeri en yüksek olan bölgenin 42,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü

İstihdam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 42,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 34,8 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 32,4 ile Batı Karadeniz Bölgesi izledi.

İstihdam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 22,3 ile Batı Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 24,2 ile İstanbul, 24,5 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri erkekler için 40,4, kadınlar için 15,5 oldu

Türkiye’nin 2024 yılı için istihdam bileşeni endeks değeri 27,6 iken erkekler için endeks değeri 40,4, kadınlar için ise 15,5 oldu. İstihdam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin erkekler için 55,4 ve kadınlar için 28,7 endeks değerleri ile her iki cinsiyet için de en yüksek endeks değerine sahip olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin de Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri 12,5 oldu

Topluma katılım bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 12,5 olarak hesaplandı. Bu bileşen; gönüllü faaliyetlere katılım, çocuk-torun bakımı, yaşlı ve yetişkin bakımı, siyasi hayata katılım göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Topluma katılım bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, topluma katılım bileşeni endeks değeri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Endeks değeri en yüksek olan bölgenin 17,0 ile İstanbul olduğu görüldü

Topluma katılım bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 17,0 ile İstanbul olduğu görüldü. Bu bölgeyi 14,3 ile Batı Marmara Bölgesi, 14,2 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Topluma katılım bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 9,2 ile Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 10,1 ile Akdeniz Bölgesi, 10,5 ile Orta Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri erkekler için 11,5, kadınlar için 13,3 oldu

Türkiye’nin 2024 yılı için topluma katılım bileşeni endeks değeri 12,5 iken erkekler için endeks değeri 11,5, kadınlar için ise 13,3 oldu. Topluma katılım bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 15,4 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 19,4 ile İstanbul olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin İstanbul olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Orta Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 65,0 oldu

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam değeri, 2024 yılı için 65,0 olarak hesaplandı. Bu bileşen; fiziksel egzersiz, sağlık ve diş bakımına erişim, bağımsız yaşam düzenlemeleri (tek kişilik hanehalkı oranı), göreli medyan geliri, yoksulluk riskinin olmaması, ciddi maddi yoksunluğun olmaması, fiziksel güvenlik ve yaşam boyu öğrenme göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkeleri ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değerleri ile 5 AB ülkesini geride bıraktı.

Endeks değeri en yüksek olan bölgenin 68,1 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 68,1 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 66,8 ile Batı Anadolu Bölgesi, 65,7 ile Doğu Marmara Bölgesi izledi.

Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 59,1 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 60,4 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, 62,2 ile İstanbul izledi.

Endeks değeri erkekler için 67,0, kadınlar için 63,6 oldu

Türkiye’nin 2024 yılı için bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri 65,0 iken erkekler için endeks değeri 67,0, kadınlar için ise 63,6 oldu. Bağımsız, sağlıklı ve güvenli yaşam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 70,6 ile, kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 66,0 ile Ege Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Akdeniz Bölgesi olduğu görülürken cinsiyetler arası farkın olmadığı bölgenin Ortadoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 46,1 oldu

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri, 2024 yılı için 46,1 olarak hesaplandı. Bu bileşen; 55 yaşına ulaşıldığında kalan 50 yıllık yaşam beklentisi başarısı, 55 yaşında iken sağlıklı yaşanan yılların beklenen süresindeki payı, zihinsel iyi olma hali ölçeği, bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı, sosyal bağlanma ve eğitim durumu göstergelerinden hesaplanmaktadır.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değerinin AB üye ülkelerinin ortalamasından daha düşük olduğu görüldü. Ancak Türkiye, aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri ile endeks değeri 45,9 olan Romanya’yı geride bıraktı.

Endeks değeri en yüksek olan bölgenin 51,1 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 2024 yılı için İBBS 1. Düzeye göre incelendiğinde, endeks değeri en yüksek olan bölgenin 51,1 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 48,4 ile Batı Marmara Bölgesi, 47,7 ile Batı Anadolu Bölgesi izledi.

Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri en düşük olan bölgenin 38,9 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü. Bu bölgeyi 42,0 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi, 43,2 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi izledi.

Endeks değeri erkekler için 48,4, kadınlar için 44,2 oldu

Türkiye’nin 2024 yılı için aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri 46,1 iken erkekler için endeks değeri 48,4, kadınlar için ise 44,2 oldu. Aktif yaşlanma için kapasite ve elverişli ortam bileşeni endeks değeri İBBS 1. Düzey ve cinsiyete göre incelendiğinde, erkekler için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 53,8 ile kadınlar için endeks değeri en yüksek olan bölgenin 48,6 ile Doğu Marmara Bölgesi olduğu görüldü.

Diğer taraftan, cinsiyetler arası endeks farkının en yüksek olduğu bölgenin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi olduğu görüldü.

Küçük Ellerdeki Büyük Umutlar

Kanserle mücadelede umut, bu kez çocukların ellerinden çıkıyor. Türk Kanser Derneği gönüllüsü Semiha Keçeci’nin öncülüğünde hayata geçirilen bu özel projede, sanatın birleştirici gücüyle minik yürekler büyük bir fark yaratıyor.

Kanserle mücadeleye destek olmak amacıyla yola çıkan Özel Nar Bahçesi Anaokulu ve öğrencileri anlamlı bir projeye imza attı. Semiha Keçeci, kızı Mehveş Peren Keçeci (3 yaş) ve Hobima Sanatsal Malzemeleri’nin gönülden destek verdikleri projede minik öğrenciler, yaptıkları resimlerle farkındalık yaratmayı ve kanserle mücadele eden bireylere umut olmayı hedefledi.

Türk Kanser Derneği yararına yapılan bu projeye sanatsal rehberlik etmesi amacıyla çağdaş sanatın önemli isimlerinden Ressam Mehmet Sinan Kuran da davet edildi. Minik sanatçıların renkli dünyaları tuvallere yansıdı.

Yönetmen İlyas Yavuz ise çekmiş olduğu video ve fotoğraflar ile bu anları unutulmaz kıldı.

Minik ressamların bu eşsiz eserleri ve Ressam Mehmet Sinan Kuran’ın bu anlamlı proje için bağışladığı tablosu, 28 Nisan Pazartesi günü saat 20:30’da, Antin Kuntin Fedo Müzayede’nin Instagram hesabı @antinkuntinfedo üzerinden yapılacak açık artırma ile sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

? Tüm gelir, Türk Kanser Derneği’ne bağışlanacak.

Sanatla iyilik buluşuyor, çocukların renkli dünyası umut oluyor. Bu anlamlı açık artırmada yer almak, hem sanata hem de hayata destek vermek için siz de 28 Nisan’da ekran başında olun.

 #TürkKanserDerneğiKanserle mücadelede umut, bu kez çocukların ellerinden çıkıyor. Türk Kanser Derneği gönüllüsü Semiha Keçeci’nin öncülüğünde hayata geçirilen bu özel projede, sanatın birleştirici gücüyle minik yürekler büyük bir fark yaratıyor.

Kanserle mücadeleye destek olmak amacıyla yola çıkan Özel Nar Bahçesi Anaokulu ve öğrencileri anlamlı bir projeye imza attı. Semiha Keçeci, kızı Mehveş Peren Keçeci (3 yaş) ve Hobima Sanatsal Malzemeleri’nin gönülden destek verdikleri projede minik öğrenciler, yaptıkları resimlerle farkındalık yaratmayı ve kanserle mücadele eden bireylere umut olmayı hedefledi.

Türk Kanser Derneği yararına yapılan bu projeye sanatsal rehberlik etmesi amacıyla çağdaş sanatın önemli isimlerinden Ressam Mehmet Sinan Kuran da davet edildi. Minik sanatçıların renkli dünyaları tuvallere yansıdı.

Yönetmen İlyas Yavuz ise çekmiş olduğu video ve fotoğraflar ile bu anları unutulmaz kıldı.

Minik ressamların bu eşsiz eserleri ve Ressam Mehmet Sinan Kuran’ın bu anlamlı proje için bağışladığı tablosu, 28 Nisan Pazartesi günü saat 20:30’da, Antin Kuntin Fedo Müzayede’nin Instagram hesabı @antinkuntinfedo üzerinden yapılacak açık artırma ile sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

? Tüm gelir, Türk Kanser Derneği’ne bağışlanacak.

Sanatla iyilik buluşuyor, çocukların renkli dünyası umut oluyor. Bu anlamlı açık artırmada yer almak, hem sanata hem de hayata destek vermek için siz de 28 Nisan’da ekran başında olun.

“HER 10 TIP ÖĞRENCİSİNDEN 1’İ MESLEĞE BAŞLAMADAN ŞİDDETE UĞRUYOR!”

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker: “Bu gidişle bize bakacak hekim bulamayabiliriz.”

Türkiye genelinde sağlıkta şiddetin ulaştığı boyut artık öğrencilik döneminde hissedilmeye başlıyor. Lokman Hekim Sağlık Vakfı tarafından yapılan araştırmalar, sağlık çalışanlarının ve tıp fakültesi öğrencilerinin maruz kaldığı şiddet türlerini, oranlarını ve etkilerini dikkat çekici bulgularla ortaya koyuyor.

Araştırmalar sonucunda her 10 tıp fakültesi öğrencisinden 1’inin henüz meslek hayatına başlamadan şiddete uğradığı görülüyor. Öğrencilerin %76’sı “bağırma”, %63’ü “psikolojik aşağılanma” yaşadığını ifade ederken; %22’si fiziksel, %2’si ise cinsel şiddete maruz kaldığını belirtiyor.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, bu tablonun mesleki motivasyonu ve sağlık sisteminin geleceğini tehdit ettiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Henüz öğrenciyken yaşanan bu travmalar, geleceğin sağlık profesyonellerini mesleklerinden soğutuyor. Bu durum hem bireysel hem de sistemsel olarak ciddi sonuçlar doğurabilir. Tıp öğrencilerinin daha mesleğe başlamadan şiddetle karşılaşması, onların hizmet verme kararlılığını ve bağlılığını zedeliyor. Bu gidişle bir gün bize bakacak hekim bulamayabiliriz.”

Araştırmalarda, sağlık çalışanlarının da büyük kısmının benzer deneyimler yaşadığı görülüyor. Katılımcıların %69’u meslek hayatlarında şiddete uğradığını ifade ediyor. Katılımcıların maruz kaldığı şiddet türleri arasında ilk sırada %80 ile bağırma yer alırken, %72’si tehdit, %59’u ise aşağılanma yaşadığını belirtiyor. Fiziksel şiddet oranı %25’i buluyor; kesici alet veya ateşli silahla saldırıya uğrayanların oranı ise %10 olarak bildiriliyor.

En dikkat çekici bulgulardan biri, şiddet sonrası sürece dair gözlemler. Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının çoğunluğu, yaşanan olayların ardından herhangi bir gelişme yaşanmadığını belirtiyor. Yalnızca %4’ü saldırganın yakalandığını ve uygulanan yaptırımı yeterli bulduğunu ifade ediyor. Beyaz Kod başvurusu yapanların oranı ise sadece %1.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, sağlıkta şiddetin yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunun altını çizerek, çözüm için çok paydaşlı bir iş birliğine çağrı yaptı:

“Bu tablo sadece hekimleri değil, toplum sağlığını da ilgilendiriyor. Hasta memnuniyetsizliğinden iletişim problemlerine, eğitim eksikliklerinden iş yüküne kadar pek çok noktada eş zamanlı adımlar atmalıyız. Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, yapıcı ve etkili bir mücadele yürütülmeli. Farkındalık çalışmaları kadar, uygulamalı destek mekanizmaları da güçlendirilmelidir. Bununla birlikte hekimlik mesleğinin itibarını güçlendirmeye, doktorların mesleki saygınlığını yeniden inşa etmeye de ihtiyacımız var. Toplumda hekimlik mesleğine duyulan güveni ve saygıyı yeniden tahkim etmeliyiz.”

Vakfın önerileri arasında; tıp fakültelerine yönelik iletişim ve çatışma yönetimi eğitimleri, kamuoyuna dönük bilinçlendirme kampanyaları, sağlık çalışanlarına hukuki haklarını anlatan bilgilendirme panelleri ve topluma yönelik şiddetle ilgili eğitimlerin yaygınlaştırılması yer alıyor. Vakıf tarafından sağlık çalışanlarının meslek onurunu koruyacak ve güvenli çalışma ortamlarını destekleyecek yapısal değişikliklerin önceliklendirilmesi gerektiği de vurgulanıyor.

Lokman Hekim Sağlık Vakfı, 1986’dan bu yana tıp fakültesi öğrencilerini yalnızca maddi değil; mesleki ve sosyal anlamda da desteklemeye devam ediyor. Geleceğin hekimlerinin etik değerlere bağlı, dayanıklı ve topluma duyarlı bireyler olarak yetişmesi için burs programları, sosyal sorumluluk projeleri ve farkındalık çalışmaları yürütüyor.

Sağlıkta devrim niteliğinde iş birliği: ‘Arayı Açmayalım’

Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Diş Malzemeleri Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (DİŞSİAD) destekleriyle ‘Arayı Açmayalım’ kampanyasını başlattı. 1 yıl sürecek sosyal sorumluluk projesindeki temel amaç düzenli DİŞHEKİMİ kontrolleriyle genel sağlığın korunabileceği mesajını, diş ve dişeti rahatsızlıklarının önlenebilir olduğu bilincini tabana yaymaktır. Proje kapsamında nitelikli sosyal medya platformları için özel içerikler üretilerek, sosyal mesajlar hazırlanacak ve her yaş grubu için kategorize edilerek geniş kitlelere en etkili biçimde aktarılması sağlanacaktır.

Avrupa’da 1.570 kişiye bir dişhekimi düşerken, Türkiye’de 2.000 kişiye bir DİŞHEKİMİ düşüyor. Tahminlere göre ülkemizde 2030 yılında 650 kişiye bir DİŞHEKİMİNİN düşmesi bekleniyor. Sağlık Bakanlığı’nın ‘Sağlık İstatistikleri 2022’ çalışmasına göre ise Avrupa’da 1 kişi yılda 5 kez dişhekimini ziyaret ederken Türkiye’de bu oranın 0,62 olduğu görülüyor. Almanya’da kişi başı diş macunu kullanımı yıllık 457 Ml olurken Türkiye’de bu oran 85Ml. Tüm bu veriler Türkiye’deki Dişhekimliği Fakültelerinin artış hızının halkın DİŞHEKİMİNE gitme sıklığı ile ters orantılı seyrettiğini gösteriyor. Bu noktada Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) ile Diş Malzemeleri Sanayici ve İş Adamları Derneği (DİŞSİAD) 1 yıl sürecek geniş kapsamlı bir kampanya için harekete geçerek, ‘Arayı Açmayalım’ temalı projenindetaylarını düzenlenen imza töreninde açıkladı.

DÜNYADA EN SIK GÖRÜLEN İKİNCİ HASTALIK

TDB Genel Başkanı Fatih Güler, imza töreninde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Bu anlamlı projenin ana hedefi yaşam boyunca yani gencinden, artan yaşlı nüfusa kadar ağız ve dişleri korumaya odaklanmaktır. Toplumun ağız diş sağlığı eğitimi ve ağız hastalıkları ve ağızdaki durumlara ilişkin bilgilendirilmesi, temel ağız diş sağlığı hizmetleri, koruyucu önlemler ve programlar hakkında bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Küresel boyutta dünya nüfusunun yüzde 90’ı çürük, dişeti hastalıkları ve ağız kanserine kadar uzanan ağız hastalıkları yönünden, ciddi bir risk altındadır. 19. ve 20. yüzyıllarda diş çürüğü dünya genelinde bir epidemik salgın olarak tanımlanmış ve halen günümüzde de nezleden sonra dünyada en yaygın olarak görülen ikinci hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda bireyler sadece düzgün fırçalama ve diş ipi kullanma, şekerli yiyecekleri kesme, sağlıklı yemek yeme ve kontrol için 6 ayda bir için DİŞHEKİMİNİ ziyaret ederek, iyi bir ağız sağlığına sahip olabilirler. Bu noktada diş ve dişeti hastalıklarının önlenebilir hastalıklardan olduğu gerçeğinden hareket ederek; toplumun bilgilendirilmesi ve ağız-diş bakımı konusunda alışkanlık oluşturulması konusunda hükümetlere, sağlık alanındaki meslek kuruluşlarına, eğitim kurumlarına, gönüllü sağlık kuruluşlarına ve sağlık endüstrisine sorumluluklar düşmektedir. Başta merkezi yönetim olmak üzere; yerel yönetimler, Dişhekimliği Fakülteleri, sağlık meslek birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve sağlık endüstrisi vb yapılar ağız ve diş sağlığının iyileştirilmesi konusunda mevcut ürün ve süreçlerde önemli teknolojik yeniliklerin ağız sağlığının geleceğini şekillendirmedeki rolünü tartışarak gerçekçi ve sürdürülebilir projeler üzerinde çalışmalıdırlar. Türk Dişhekimleri Birliği ve Dişhekimleri Odaları olarak ağız diş sağlığı politikaları üretme ve hayata geçirmede tüm bileşenlerle ortak çalışmaya, üzerimize düşeni yapmayı dün olduğu gibi bugün de hazır olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız. DİŞSİAD’ın destekleri ile hayata geçireceğimiz ‘Arayı Açmayalım’ projemizle ülkemizde diş ve dişeti rahatsızlıklarının önlenebilir olduğunu halkımıza en etkin medya araçları vasıtası ile aktarmaya ve bir bilinç oluşturmaya gayret edeceğiz.”

ÖNCE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI

DİŞSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Uçar ise, “Diş malzemeleri sektörünün en büyük STK’sı olarak yerli üretime ve ülkemizin toplam ihracatına sürdürülebilir katkı sağlamanın gayreti içerisindeyiz. 10 yıl öncesine kadar ithalat ağırlıklı çalışan bir sektörken bugün ihracatçı bir sektör konumuna geldik. Hedefimiz 5 yıl içerisinde ihracatımızı 1 milyar dolar seviyesine çıkarmak ancak önemli bir hedefimiz daha var; Türkiye’de diş ve diş eti rahatsızlıklarının önlenebilir bir durum olduğunu halkımıza doğru ve etkin bir şekilde aktarmak” dedi

Türkiye’de DİŞHEKİMİNE gitme sıklığının istikrarlı bir şekilde artması gerektiğine dikkati çeken Uçar, “Yapılan tüm bilimsel araştırmalar diş ve dişeti rahatsızlıklarının birçok kronik hastalığın habercisi olabileceğini gösteriyor. Bu noktada sağlığın ağızdan başladığını ifade etmek yanlış olmayacaktır. TDB ile birlikte başlattığımız ‘Arayı Açmayalım’kampanyamızın temelinde sosyal sorumluluk var. Halkımızın dişhekimine gitme sıklığını artırmamız ve bu konuda bir bilinç oluşturmamız gerekiyor. Sağlıklı ve mutlu bireylerin var olması bize göre özgüvenli ve doğal gülüşlerle mümkün. 1 yıl sürecek ‘Arayı Açmayalım’ projemizin ülkemizin her bir ferdi için hayırlı olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.