Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şube Başkanı Haluk Bilgesay, Akbelen orman katliamı, son dönemdeki olumsuz ekonomi, dış politika ve zığınmacılar üzerinden iktidarı eleştirdi.
Tüm yetkililere ve tüm siyaset kurumlarına seslenerek ‘Bu gerici karanlığa derhal son verelim! Yeniden Atatürk Cumhuriyeti Manifestomuzda belirttiğimiz gibi, Büyük Atatürk ve devrimcilerin devletimizi kurarken hamuruna kattıkları “Namus Mayası”nın eksilmesine izin vermeyelim! Türkiye Cumhuriyeti bir Uluslaşma, çağdaşlaşma atılımı, bir kadın devrimi, bir bilim ve sanat özgürleşmesidir, koruyalım!’ diyen Haluk Bilgesay’ ın açıklamamarı şöyle.
Türkiye, iktidarın yıllardır sürdürdüğü bilim ve çağ dışı politikalar sonucu giderek yoğunlaşan bir karanlığın pençesinde kıvranıyor. Batı Emperyalizmi, 100 yıl önce Sevr ile gerçekleştirmeye çalışıp başaramadığı “Türkleri Anadolu’dan Asya steplerine sürme” hayaline bugün BOP ve yerli işbirlikçilerinin aymazlığı ile nihayet kavuşmak için ellerini ovuşturuyor.
Süreci endişeyle izliyor, olanca gücümüzle Ulusumuzu ve yetkilileri uyarmaya çalışıyoruz. Ancak sorun çok ciddi, sonuçları çok vahim, adeta bindiğimiz dal kesiliyor.
Akılcı düşünce, bilimsel bilgi, çağın gerekleri dışlanıyor. Eğitim alabildiğine dinselleştiliyor, geleceğimiz karartılıyor. Neoliberal soygun düzeninde ekonomi üretimden koparılıyor, Ulusumuzun büyük çoğunluğu hızla yoksullaşıyor. 1930’larda uçak ve buğday ihraç eden Türkiye artık kendini doyuramıyor, buğdayın anavatanında savaştaki ülkelerden buğday bekliyor, aşı hibe ettiği memleketlerin kapısında aşı kuyruğuna giriyor. Demografik yapımızı bozan yasa dışı sığınmacı sorununun Ulusal Birliğimiz ve İç Barışımız üzerindeki tehdidi artarak sürüyor. Aydınlanmanın önü kesiliyor, laik demokratik hukuk devleti yok ediliyor. Toplum; dernek ve vakıf adı ile örgütlenerek holdingleşip akıl almaz ekonomik olanaklara kavuşan tarikat ve cemaatler eliyle, Atatürk, Laik Cumhuriyet, bilim, sosyal yaşam ve ülke gerçeklerinden koparılıyor.
Milyonlar ekonomik krizle boğuşurken, başta öğretmenlerimiz memurlarımızın çoğu açlık sınırında yaşamaya çalışırken, işsizlik insanlarımızı çaresiz bırakırken, gençlerimiz geleceklerini yurt dışında aramak zorunda kalırken, hastalarımız doktor ve ilaç bulamaz, çocuklarımız sağlıklı beslenemezken yasa dışı cemaatlerin bu ölçüsüz ekonomik güce kavuşmaları da, toplumda ve devlet yönetiminde baskı oluşturmaları da kabul edilemez.
Muhalefet partileri; vazgeçilmez unsurları oldukları demokrasinin olmazsa olmazının laiklik olduğunu, asli görevlerinin Laik Cumhuriyetimiz’i korumak, demokrasimizi ve hukuk devletimizi geliştirmek, Cumhuriyet kazanımlarımızı ilerletmek, halkımızı refah ve huzur içinde yaşatmak, bunun için de gerçekçi ve doğru politikalar üretip seçmeni ikna ederek iktidar olmak olduğunu unutmamalıdırlar.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, kuruluş ilkelerimiz ve varlık nedenimiz gereği tüm yetkililere ve tüm siyaset kurumlarına sesleniyoruz:
– Bu gerici karanlığa derhal son verelim!
-Yeniden Atatürk Cumhuriyeti Manifestomuzda belirttiğimiz gibi, Büyük Atatürk ve devrimcilerin devletimizi kurarken hamuruna kattıkları “Namus Mayası”nın eksilmesine izin vermeyelim!
– Türkiye Cumhuriyeti bir Uluslaşma, çağdaşlaşma atılımı, bir kadın devrimi, bir bilim ve sanat özgürleşmesidir, koruyalım!
AKBELEN ORMANLARI
Muğla, Milas’ta kömür madenciliğine karşı Akbelen Ormanı’nı ve yaşam alanlarını korumak için İkizköylüler direniyor. Milas ve Yatağan’daki üç kömür yakıtlı termik santral ve onlara yakıt sağlamak için açılan kömür ocakları Muğla’nın tarım alanlarını, ormanlarını yok ediyor, havasını, suyunu kirletiyor. Erken ölümlere, hastalıklara yol açıyor. Konuya ilişkin yapılan çalışmalarda madenciliğinin bölgeye geri dönüşü mümkün olmayan zararlar vereceği bilim insanları tarafından da tespit edilmesine rağmen bu “kirli enerji” yönetim modeli için üstün kamu yararından vazgeçiliyor. Yörede yaşayan halkın talepleri hiçe sayılıyor.
Milas’taki kömür ocakları işletme ruhsat sahası içerisinde 60 köy bulunuyor. Şu ana kadar ruhsat sahası içinde kalan köylerden 8’i tamamen 15’i ise kısmen yok edildi. Bölge halkı yıllardır kömür sebebiyle yaşam alanlarını, geçim kaynaklarını kaybediyor, büyük bir hak gaspına uğruyor. Bunlar yetmezmiş gibi 24 Temmuz’da bölgeye kolluk kuvvetleri eşliğinde girilerek Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimine başlandı. Hafta başından beri devam eden kesimleri durdurmak isteyen köylüler ve yaşam savunucuları ise kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kaldı ve ve ablukayla karşılaştı. Biber gazı ve tazyikli sularla, coplarla yapılan müdahaleler devam ediyor.
İktidara sesleniyoruz:
-
· Himaye ettiğiniz Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki olan YK Enerji bilimsel gerçeklere rağmen planlı olarak kamuoyunu yanıltıyor ve Akbelen Ormanı’nı kömür için feda ediyor. Biliniz ki halkın çıkarı şirketlerin kârından üstündür. Bu sorumlulukla hareket etmek, sesimizi duymak, Akbelen’i korumak zorundasınız!
-
· Tüm Akdeniz havzası kontrol edilemeyen orman yangınlarıyla mücadele ederken, sıcak hava dalgaları gün geçtikce daha dayanılmaz hale gelirken, Türkiye’nin birçok bölgesi aşırı hava olaylarının yarattığı kuraklık, sel gibi afetlerle boğuşurken, doğal bir yutak alanını fosil yakıtlar için gözden çıkarmak tarihi, trajik bir hatadır! İklim kriziyle gerçek anlamda mücadele bakanlık ismine “iklim değişikliği” ekleyerek olmaz, ormanların korunmasıyla, kömüre veda edilmesiyle olur.
Ülke olarak bilimsel olmayan ve ekosistem yararını öncelemeyen çevre politikaları nedeniyle kirlilik ve sağlık problemleriyle boğuşuyor, doğa tahribatının artması ile gıda güvencesizliği ve ekonomik problemlerle karşı karşıya kalıyor, afetlere açık hale gelen yaşam alanlarımızda büyük bir tedirginlikle yaşıyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, İkizköylülerin yanında olduğumuzu bildiriyor, tüm yetkilileri sorunun çözümü için ivedilikle harekete geçmeye çağırıyoruz:
Akbelen Ormanı’ndaki abluka kaldırılsın, kesim kararı durdurulsun!
Haluk BİLGESAY
Şube Başkanı