Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kayseri Şube başkanı Haluk Bilgesay, Köy Enstitülerinin kuruluşunun yıldönümü nedeniyle şu açıklamayı yaptı.
Cumhuriyet kurulduğunda Ulusumuzun % 85’inin yaşadığı köylerde ne okul vardı, ne de gönderecek öğretmen. Çaresizliğe mucize çözüm, o güne dek dünyada örneği görülmemiş Köy Enstitüleri ile bulundu.
Atatürk’ün 1936’da askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapan gençlerle başlattığı Köy Eğitmenleri Kurslarının devamı olan Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940’da açıldı. Bu nedenle 17 Nisan, “Köy Enstitüleri Günü” olarak anılmaktadır.
Maarif Vekili Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç tarafından Ülkenin her bölgesinde 21 enstitünün açılması sağlandı. “İş için, iş içinde eğitim” ilkesi uygulandı. Derslerin yarısı temel eğitim konularını içerirken diğer yarısı uygulamalı eğitimdi. Enstitüler; kendi heykellerini yontan öğrencilerin eğitildiği, bilimsel bilgi ile karanlığı aydınlatan meşalelerin yakıldığı “okul yapan okullar” olarak kurgulanmıştı. Yoksul köy çocukları hem bilimsel bilgilerle donatılıyor, edebiyat ve sanatla buluşturuluyor, hem de köylüyü üretici yapacak tarım, hayvancılık, sağlık, demircilik, inşaatçılık, marangozluk gibi alanlarda eğitici olarak yetiştiriliyordu.
1946 yılına kadar Köy Enstitüleri’nde tarıma elverişli hale getirilen 15 000 dönüm tarlada üretim yapıldı. 750.000 fidan dikildi. 1.200 dönüm bağ oluşturuldu. 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su ve 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapıldı. Öğrenciler su kanalları inşa ederek hem uygulamalı eğitim gördükleri, hem de üretim yaptıkları çiftliklerin sulama suyunu da kendileri sağladılar. Bu mucizevi eğitim yuvaları, Köy Öğretmen Okullarına dönüştürüldü ve Demokrat Parti iktidarında 27 Ocak 1954’de kapatıldı. 1940 – 1954 yılları arasında Köy Enstitüleri’nden 1 398’i kız, 15 943’ ü erkek, toplam 17 341 Köy Öğretmeni mezun oldu. Bu okullarda yetişen Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi ülkemizin yüz akı yazarları, aydınları hemen her dönemde sağ iktidarların hedefi oldular, pek çoğu sürgünlerde ezildi, hapislerde çürütüldü.
8 Aralık 1938-12 Ağustos 1946 tarihleri arasında Maarif Vekili olarak görev yapmış olan Hasan Âli Yücel, 17 Nisan 1944 tarihinde bir radyo konuşmasında Köy Enstitülerini şöyle anlatmıştır:
“17 Nisan, bizim büyük bayram günlerimizden biridir. Köy Enstitüleri Kanunu, Büyük Millet Meclisi’nde dört yıl önce bugün kabul edildi. İlköğretim işinin yüzde yüz halli. Cumhuriyet inkılaplarının en önemlilerinden biri olacak. Türk köyüne ve köylüsüne, öğretmeni ile, sağlığına bakan insanı ile gitmenin yolundayız. Öğretmen ve ilköğretim bakımından şark milletlerinin önünde ve garp milletlerinin gerisinde olduğumuzu hiç unutmamalıyız.
Köy Enstitülerinde vazife alan arkadaşlarım, orada yetişen genç kardeşlerim: Beş seneden beri sevgili vatanımızın evsiz, barksız, hatta ağaçsız dümdüz toprakları üstüne sizleri getirdik. Tabiatın yağmur gibi, kar gibi, soğuk gibi, zelzele gibi kuvvetleri ile döğüştünüz. Yenilmediniz, yendiniz. Ders okuduğunuz ve okuttuğunuz binalar sizin temiz ellerinizin eseridir. İçinde yattığınız duvarlar ve damlar, üstüne uzandığınız yataklar, sizin elinizin emeğidir. Muhteşem beton binalardan manevi ihtişamı hiç de eksik olmayan bu mütevazi durakların içerisinde, cumhuriyetçi ve inkılapçı Türkiye’nin hayat kaynakları ve kurtuluş öncüleri yetişiyor.
Elimizdeki kanuna göre köylerde ve Köy Enstitülerinde vazife almış eğitmen, öğretmen, gezici başöğretmen, ilköğretim müfettişi, enstitü öğretmeni, usta öğreticiler arasında işlerinde üstün başarı gösterenlerin adları 17 Nisan, bu bayram gününde radyo ve gazetelerde yayınlanacaktır. Memleketin, bütün köy okullarında ve 18 Köy Enstitümüzde çalışan 8500 eğitmen ve öğretmenden 1119’u üstün başarılı olmak şerefine erdiler. Geri kalanların az çalıştığını zannetmeyin. Okul dışında kalmış halkımızın okuma yazma bilmeyenlerini yetiştirmişler, akşam okulları açmışlar, köy gençlerini yüzücü, binici olmaya alıştırmışlardır. Köy Enstitülerinden yapılacak balıkçılık, hayvan bakımı, köy sanatları, ekim, fidanlık, bağcılık, ziraat sanatları gibi türlü işlerde öğrencilerle birlikte, geceli gündüzlü beraberce gayret göstermişlerdir. Enstitü öğrencilerinin giyecek, yiyecek, taşıt ve revir işlerinde planlı ve duygulu hareket etmişler, müspet neticeler almışlardır. Köy Enstitülerinde, köy okullarında Anayasamızın Cumhuriyetçi, İnkılapçı, Laik, Milliyetçi, Halkçı ve Devletçi ruhuna uymuşlar, onlara göre köylerimizde yeni bir hayat yaratmak için özden ve yürekten çalışmışlardı.”
Köy Enstitüleri ilk günden itibaren, karşı devrimcilerin “Kız ve erkek çocukların bir arada okuması ahlaksızlıktır”, “Köy enstitülerinde verilen eğitim dinimize aykırıdır”, “Köy Enstitüleri komünist, dinsiz yetiştiren fuhuş yuvalarıdır” gibi asılsız ve alçakça iftiralarıyla sürekli karalandı, yok edilmek istendi ve ne yazık ki yok edildi.
Biz Atatürk Devrimcilerinin bugünkü en önemli görevlerinden biri, kuruluşunun 84. yılında Köy Enstitüleri’ni günümüz koşullarında yeniden Eğitim Sistemimize kazandırmak olmalıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, Köy Enstitüleri’nin fikir babası Büyük Atatürk’ü, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü, kurucuları Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u, Ulusumuza armağan ettikleri elleri öpülesi öğretmenlerimizi, yazar ve aydınlarımızı minnet ve şükranla anıyor, bu özgün modelin güncellenerek yeniden hayat bulması için var gücümüzle çalışmayı görev sayıyoruz.