“ERDOĞAN VE BAHÇELİ; BİRİSİ ÖCALAN’IN BİR BACAĞINA, DİĞERİ ÖBÜR BACAĞINA SIĞINMIŞ”
“TÜRK MİLLETİNİN BU REZİL MÜZAKERE SÜRECİNE ‘HAYIR’ DEDİĞİNİ, DEVLETİNİ TERÖR ÖRGÜTÜYLE BÖLÜŞMEYECEĞİNİ BÜTÜN DÜNYAYA HAYKIRACAĞIZ.”
“MİLLETÇE AYAĞA KALKMALI, BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ PARLAMENTOYA ÇEVİRMELİYİZ. SOKAKLAR VATANDIR, MEYDANLAR VATANDIR. VATANDAN, VATANIMIZA KASTEDENLERE ‘HAYIR’ DİYECEĞİZ.”
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Karaman’da partimiz tarafından düzenlenen “Mehmetçik katillerine af yok” mitinginde konuştu.
Prof. Dr. Ümit Özdağ: Bu sabah Karaman’a gelince önce her ilde yaptığım gibi şehitliği ziyaret ettim. Orada PKK terör örgütü ile mücadele ederken şehit olan evlatlarımızın başında dua ettik. Bazıların adlarını analım: Teğmen Halil Demirörs, Adnan Çelik, Ramazan Ünay, Tuncay Özçoban, Mustafa Ahmet Demir, Muhammet Ali Mevlit Dündar, Hakan Yılmaz, Mehmet Kızılca, Mehmet Uygun. Ahmet Taşer. Şimdi onların kahramanca verdiği vatan mücadelesi inkar edilerek terörist başı Abdullah Öcalan ile sözde barış görüşmeleri yapılıyormuş.
Öcalan umut hakkı ile İmralı’daki hapishaneden çıkıp evlenecekmiş. Televizyonda bu sürecin propagandistlerinden birisi “O da insan” diyor. Alçak bunlar, vatansız, kansızlar, Öcalan’ın emri ile hayatlarının baharında nişanlılarından, hamile eşlerinden, genç hanımlarından ve bebeklerinden ayrılmak zorunda kalan şehitlerimizden utanmıyor musun?
Devlet Aklı
Türk milletine yönelik yeni bir ahlaksızca psikolojik operasyon yapılıyor. Güya, Öcalan denilen katilin serbest bırakılması, PKK’ya af getirilmesi, devlet aklıymış. Bu devlet aklı dedikleri şey olsaydı 15 Temmuz FETÖ’cü darbesi olur muydu? Yüzlerce vatandaşımız şehit olur muydu?
Devlet aklı olsaydı polis özel harekatın merkezini FETÖ’cü pilotlar bombalayıp onlarca özel harekatçımızı şehit edebilirler miydi? Bu devlet aklı olsaydı hiç PKK ilçelerimizi el geçirebilir miydi? Devlet aklı olsaydı, kendi ilçelerimizi PKK’dan geri almak için 793 şehit verir miydik?
Devlet aklı diye yaptıkları psikolojik operasyonları unutmayalım. Annan planı ile 2003-2004’de KKTC’yi yıkarak, Kıbrıs’ı Rum kesimine teslim etmeyi denemişlerdi. O günlerde AK Parti büyük bir psikolojik operasyon ile Türk halkını Annan Planına razı etmeye çalıştı. Kıbrıs’ın Türkiye’ye ekonomik yük olduğunu da söylediler. Milli kahraman rahmetli Rauf Denktaş’a bir küfretmedikleri kaldı. Eğer Ak Parti’nin istediği olsaydı bugün Türkiye Doğu Akdeniz’de değil doğal gaz aramak, sandal bile yüzdürmekte zorlanacaktı.
Psikolojik operasyonlar
Sonra Ergenekon-Balyoz psikolojik operasyonu başladı. Yüzlerce generali ve albayı olmayan bir örgüt üzerinden tutukladılar. Türk ordusunun Genelkurmay Başkanına karşı 33 silahsız erimizi her birisine 55 kurşun sıkarak katleden teröristlerin elebaşı mahkemede şahit gösterildi. Sonra ortaya ne çıktı, Ergenekon diye bir örgütün olmadığı ve gerçek terör ve casusluk örgütünün AKP’nin işbirliği yaptığı FETÖ olduğu.
Hatırlayalım; Erdoğan ne dedi? ‘Ne istediniz de vermedik?’ Kedi yavrusunun gözü 3 günde açılıyor. Bunların gözünün açılması için darbe gerekti.
Bir başka psikolojik operasyonda 2009’da PKK ile başlayan terörle müzakere süreci idi. “Analar Ağlamasın” diye yola çıktılar. Terörle müzakere edilmez diyen herkese “kandan beslenenler” diye saldırdılar. Oysa 1984-1999 arasında Türk ordusu, polisi, jandarması, korucu kardeşlerimiz kahramanca bir mücadele vererek PKK terör örgütünün canını okumuştu. Öcalan yakalanmış, İmralı’ya tıkılmıştı. Ermeni, Yunan ve Avrupa desteği para etmemiş, PKK’nın anasından emdiği süt burnundan gelmişti. Terörle müzakere sürecinde bütün bu fedakarlıklar ve kahramanlıklar adeta çöpe atıldı. Kahraman şehitlerimizi rahmet ile anıyoruz. Sevgili gazilerimize sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz.
AKP’li siyasetçiler ve bürokratlar, hatırlayacaksınız birinci müzakere sürecinde PKK’ya “Ordu-polis-jandarma size müdahale etmeyecek, ederse bize söyleyin, hesap soralım” diye güven verdiler. Güneydoğu’nun vatansever insanlarını PKK’nın insafına terk ettiler. PKK, ilçe merkezlerine askerin, polisin gözlerinin önünde yığınak yaptı. Uyardık. “Siz anlamazsınız” dediler. Evet, siz çok anladığınız için sonunda Hendek teröründe 790 jandarma ve polis özel harekatçı evladımızı şehit verdik. Yüzlerce genç askerimiz, polisimiz yaralandı. El Yapımı patlayıcılar ile birçoğu uzuv kaybetti.
Bu Meclis, Gazi Meclis’tir. Teröristlerin girebileceği bir yer değil.
Yine Öcalan ve PKK ile müzakere süreci başladı. Bu sefer daha açık ve daha saldırgan şekilde başlandı. Bahçeli, terörist başı Öcalan’ın TBMM’de DEM grubunda konuşma yapmaya davet etti. Öcalan’ın geldiği bir Meclis artık Meclis olmaktan çıkar namusunu kaybeder. Bu Meclis, Gazi Meclis’tir. Teröristlerin girebileceği bir yer değil.
Türk milletinin yüzünü kızartacak, Türk devletini küçük düşürecek bir anlaşmaya karşıyız, karşı olmaya devam edeceğiz. Öcalan hapisten çıkma karşılığında PKK’ya silah bıraktıracak ve PKK’nın kendisini lağvetmesini sağlayacakmış. Başka hiçbir talepleri yokmuş. Öcalan serbest kalması karşılığında terörü sona erdirecekmiş.
Bu büyük bir yalan. Ne Öcalan hapisten çıkması karşılığında PKK’ya silah bırakın ve örgütü lağvedin çağrısında bulunur ne de PKK bunu kabul eder.
Peki, gerçek nedir?
Gerçek şudur: Öcalan’a af gelecek. Ancak af sadece Öcalan affedilmeyecek, PKK’lılar ister hapiste olsun ister dağda ve şehirde hepsi affedilecek. Dahası da var. PKK’lı teröristlere topluma kazandırma çalışmaları çerçevesinde belediyeler iş verilecekmiş. Ancak böyle bir af sadece PKK’yı kapsayamaz. Çıkarılacak af FETÖ’yü, İŞİD’i ve diğer terör örgütlerini de kapsayacak. Son günlerde Ankara’da Sincan cezaevinde yatan FETÖ’cülerin bayram ettiği duyuyoruz. Genel afla birlikte bütün uyuşturucu tacirleri torbacılar katiller tecavüzcüler serbest kalacaklar.
Öcalan Anayasanın Türk milletini tanımlayan 66. maddesinin değiştirilmesini istiyor. Anayasaya Kürt milletinin de eklenmesi talep ediliyor. Öcalan ayrıca Anayasamızın 42. maddenin değiştirilerek Kürtçe eğitime izin verilmesi isteniyor. Bu iki maddenin 42. ve 66. maddelerin değişmesi Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan maddelerin anlamını ortadan kaldıracak. Buna rağmen Öcalan’ın Anayasa’nın ilk üç maddesinin değiştirilmesi talepleri gündeme getirdiğini duyuyoruz.
Öcalan’ın 7 maddelik açıklaması
Öcalan, İmralı‘da kendisini ziyaret eden DEM heyetine yazdırdığı 7 maddelik açıklamada ifade ettiği gibi yeni paradigmanın yani kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı yeni bir devletin kuruluşunu talep ediyor. Halkaların kaderlerini tayin hakkından bahsediyor. Gazze ve Suriye’deki olayları göstererek Türkiye’yi tehdit ediyor. Türkiye’yi dönüştürmekten bahsediyor. PKK terör örgütü yöneticileri de özerklik, anayasal tanınma gibi doğal haklarımızı tartışma konusu yapmayız diyor. Özetle Türk halkına televizyonlarda siyasetçiler ve yandaş propagandistler yalan söylüyorlar.
Bir an için PKK’nın isteklerinin kabul edildiğini düşünelim. Hani Devlet Bahçeli Mayıs 2023’de “Önümüzdeki süreçte çok şey değişecek. İnşallah Türkiye değişmez” demişti. İşte neler değişecek size anlatayım:
Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde 22 il özerk veya federal Kürdistan olur. Türkiye, Yugoslavya, Çekoslovakya, Irak gibi siyasi ve idari parçalanmış bölgelere ayrılır. Türkiye, Lübnan gibi siyasette, bürokraside etnik kotaların oluşturduğu bir ülke olur. Türkiye, Irak gibi devlet görevlerinin etnisite ve mezheplere göre paylaşıldığı bir ülkeye dönüşür. PKK ve DEM’in ve onların arkasındaki güçleri amaçları Türk milletinin mutluluğu değil. Onların amacı bizim kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden Ortadoğu’da su kaynaklarını elinde tutan zayıf bir Kürdistan oluşturup, bu Kürdistan’ı İsrail’in müttefikini yapmak. Mesele insan hakları meselesi değil. Mesele ülkemizi parçalamak. Buna izin vermeyeceğiz.
Bu hatadan dönün
Buradan Cumhur İttifakına seslenmek istiyorum; Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli, bu hatadan dönün. Bu hatadan dönün, yoksa hepiniz Öcalan’ın altında kalırsınız. Millet nasıl olsa aç, perişan, karnını doyurmakta zorlanıyor. Öcalan falan önemsemez diye düşünmeyin. Bu milletin devleti ile oynamayacaksınız. Aç kalır ama devleti ile oynatmaz.
TUİK bir ülkemizde yoksul oranını yüzde 13,6 diye açıklıyor. Yani 17 milyon 821 bin kişi yoksul. Ancak ülkemizde yoksul oranı yüzde 13,6 değil yüzde 39,3. Her 10 kişiden 4’ünün evine et girmiyor. Etin tadını unutan çocuklar var. Yurttaşlarımızın yüzde 15’i evinin kirasını ödeyemeyecek kadar yoksul. Yüzde 15’i evini ısıtamıyor. Enflasyondaki büyük artış kontrol edilemiyor.
Ali Erbaş, sınavdan geçiyor mu?
Ülke bu durumda iken Erdoğan, 6 uçak ile New York’a gidiyor. Audi aracına 20 milyon ödeyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da “Ekmek yiyin, tok tutar”” diyor. Ali Erbaş’ın kızı Merve Safa, “İnsanlar aç söylemini reddediyorum. Kimini varlıkla sınar Rabbimiz kimini darlıkla” diyor. Merve hanım varlıkla sınanan baban sınavdan geçiyor mu?
Bunca yükün üstüne geçmediğimiz köprülerin, kullanmadığımız elektriğin, gitmediğimiz hastanelerin, yerini bilmediğimiz havaalanlarının parasını ödüyoruz. Tanımadığımız milyonlarca Suriyelinin ilaç, tedavi, eğitim ve yeme içme masraflarını karşılıyoruz. Tanımadığımız milyonlarca Suriyelinin masraflarını ödüyoruz. Yeter artık, herkes vatanına dönsün. Türk milleti olarak uyanmaz isek giderek daha da fakirleşeceğiz. Tabağın öğünün daha da küçülecek. 5’li çeteler, AKP’nin kodamanları giderek daha da zenginleşecek.
Türkiye’yi parlamentoya çevirmeliyiz.
Milletçe ayağa kalkmalı, bütün Türkiye’yi parlamentoya çevirmeliyiz. Sokaklar vatandır, meydanlar vatandır. Vatandan, vatanımıza kastedenlere ‘hayır’ diyeceğiz.
Erdoğan oylarının yüksek olduğunu, önümüzdeki seçimi kazanacağını düşünse, ‘İnşallah Türkiye değişmez’ dedirtecek kadar riskli bir oyuna girer miydi? Ekonomik problemleri çözemeyeceği için DEM oyuna talip olan Cumhur İttifakı, denize düşenin yılana sarıldığı gibi Öcalan’a sarılmış durumda.
Erdoğan ve Bahçeli, Öcalan’ın birisi bir bacağına, diğeri öbür bacağına sığınmışlar Anayasa değişikliği için. Zannediyorlar ki bu millet buna evet diyecek. Bu millet, hepsinin hıncını sizden öyle bir çıkarır ki, öyle bir tokat yersiniz ki Türk milletinden neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Diğer partiler gibi parlamentonun rahat koltuklarına, ucuz lokantasının keyfine sığınmayacağız. Soğan ekmek yiyeceğiz, bütün Türkiye’yi dolaşacağız, bütün Türkiye’yi parlamentoya çevireceğiz. Anayasal haklarımızı kullanacağız. İl il, ilçe ilçe mitingler düzenleyerek Türk milletinin bu rezil müzakere sürecine ‘hayır’ dediğini, devletini terör örgütüyle bölüşmeyeceğini bütün dünyaya haykıracağız.
Bizim televizyonlarımız yok. Bizim özel uçaklarımız yok. Ancak bizim Türk milletine olan büyük inancımız ve mücadele azmimiz var. Yeter ki siz Zafer Partisi’nin arkasında durun biz de bu mücadeleyi bütün Türkiye’ye yayalım.
Genel Başkan Prof. Dr. Ümit Özdağ, partimizin “Mehmetçik katillerine af yok” mitinginden önce Karaman’da basın toplantısı düzenledi.
Prof. Dr. Ümit Özdağ: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mayıs 2023’te‘Önümüzdeki süreçte çok şey değişecek, inşallah Türkiye değişmez” diyerek ifade etmiştir. Demek ki girişilen proje o kadar büyük tehditler içermektedir. Ülkemiz birliği bütünlüğü dirliği bu projeden ötürü tehdit altındadır. Esasen iktidar yandaşlarının, iktidarın psikolojik harp elemanlarının televizyonlarda terörle yeniden müzakere sürecinin propagandasını yaparken Türk halkının aklına Annan Planını kabul ettirmek için yapılan çalışmalar geliyor. Kıbrıs’ta kahraman Türk ordusunun büyük fedakarlıklarla ve Türk süngüsünün zaferiyle kazanılan büyük zafer sonrasında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir komplo olan Annan Planına nasıl feda etmek için AKP iktidarının o zaman çalıştığını, yandaşlarının Kıbrıs’ın jeopolitik öneminin olmadığını iddia ettiklerini hala hafızalarımızda dehşetle taşıyoruz.
Sonunda milli kahramanımız Denktaş’ı bile karalayarak, düşmanlaştırarak bu Birleşmiş Milletler – İngiliz – Yunan oyunu olan plan Rumların harisliğinden dolayı reddedildi de KKTC yıkılmaktan kurtuldu. Bugün eğer bir Doğu Akdeniz politikamız varsa bu AKP sayesinde değil AKP’ye rağmen olan bir politikadır. Eğer AKP’nin 2003’te istediği gerçekleşseydi bugün Türkiye Doğu Akdeniz’de değil doğalgaz aramak balık bile tutamazdık.
Aynı psikolojik operasyon teknikleriyle kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine Ergenekon kumpasının, Balyoz kumpasının nasıl kurulduğunu hatırlıyoruz. Bir terör örgütü ve casusluk örgütü ile işbirliği yapılarak yüzlerce generalin, albayın ve subayın nasıl hapislere atıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin ordusunun Genelkurmay Başkanının 33 tane silahsız eri her birisine en az 55 kurşun sıkarak öldürten bir terörist ile mahkemeye getirilip o teröristin nasıl Genelkurmay Başkanı aleyhine şahitlik yaptırıldığını da hatırlıyoruz
Terörle müzakere adı altında Oslo’da düzenlenen toplantıları PKK’yla ve Öcalan’la yapılan pazarlıkları, bu pazarlıklar konusunda kendilerini uyardığınız da terörle pazarlık yapılmaz, “Siz bilmezsiniz, biz biliriz” diyerek yola devam ettiklerini de unutmadık. Çok biliyorlar ya sonunda müzakereler başarısızlıkla sonuçlanıp Hendek teröründe 793 jandarma ve polis özel harekat mensubu gencimizi şehit verdik. Neden? Çünkü müzakere döneminde PKK’nın dağlara hakim olmasını, şehirlere yerleşmesini, ilçelere silah deposu yerleştirmesini, tüneller kazmasını adeta seyrettiler izin verdiler. AKP’nin yapmış olduğu hataların bedelini Türk askeri ve Türk polisi kanıyla ödedi, canıyla ödedi, uzuvlarıyla ödedi. Bütün bunlardan ders almadan şimdi AKP iktidarının ve Milliyetçi Hareket Partisi ortağının özetle Cumhur İttifakı elemanlarının tekrar bu sefer Oslo değil İmralı müzakerelerini başlattıklarını görüyoruz. İmralı’da Abdullah Öcalan’la Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili olan şahıs görüşüyor.
TBMM; Türkiye’deki üç erkin birisidir. Yasama, yürütme, yargı. Yasama organının başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanıdır. Numan Kurtulmuş, onun vekilleri vardır. Parlamentonun başkanvekili bir terör örgütünün liderinin ayağına gidip görüşür mü? Bu parlamentonun gitmesi demektir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İmralı’ya gitmesi demektir.
Siz 22 seneden beri devleti yönettiğiniz zannediyorsunuz, siz devletin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Yanına daha 3 ay önce terörden dolayı görevden aldığınız kayyum atadığı Ahmet Türk’ü takıyorsunuz. Terörü durdurmak için terörden dolayı görevden aldığınız adamdan mı medet umar hale geldiniz?
Öcalan’ın 7 maddelik metni, Türkiye’nin bölünmesi talebiyle dolu. Bu metin Türkiye’ye tehditlerle dolu. Yeni bir devlet kurma talebiyle dolu. Ne diyor, ‘halkların kaderlerini tayini’ cümlenin içine yerleştirilmiş. Ne diyor ‘Bahçeli ve Erdoğan tarafından desteklenen yeni paradigmaya ben de destek vermeye ehil durumdayım’ yani paradigma örgüt jargonunda devlet anlamına geliyor. Yeni bir devlet kurulacakmış bunu da Abdullah Öcalan, Devlet Bahçeli ve Erdoğan yapacaklarmış ama diyor bunu yapmazsanız Gazze’de olanları Suriye’de olanları unutmayın diyor. Esasen bir DEM’li milletvekili ve başkan yardımcısının da genel başkan yardımcısının da yapmış olduğu açıklamayı unutmadık. Nasıl tehdit edildiğimizi unutmadık.
Bütün bunlar olurken TUSAŞ’ta PKK terörü sonrasında şehit olan yurttaşlarımız daha kanı kurumadı ve televizyonlarda Abdullah Öcalan’ın evlenmek istediği konuşuluyor. O da insanmış. Binlerce delikanlı yavuklusu kavuşamadan şehit oldu bu ülkede. Böyle utanmazlık olur mu?
Bakın, dün Hatay’da Gaziler devlet övünç madalyasını çıkartarak iade ettiler, daha bu başlangıç. Eğer iktidar şöyle düşünüyorsa çok yanılıyor, “Biz bir ekonomik krizle bu milleti açlıkla boğuşturuyoruz. Asgari ücretlinin dar gelirlinin, emeklinin dulun, yetimin aldığı maaş 10 bin – 14 bin lira. Bununla karnını zaten zor doyuruyor. Bunlar ona odaklandıkları için böyle siyasi meselelerle uğraşamaz, Öcalan falan düşünemezler. Biz de bu arada bir açılım yapar Öcalan’la anlaşır, hem Öcalan’ı çıkartır hem de DEM’in desteğini alarak yeni anayasayı yapar bu anayasada 66 maddede Türklüğü çıkartır, 42 maddede Türkçe dışındaki eğitime izin verir, bir de Recep Tayyip Erdoğan’ın ömrünün sonuna kadar Cumhurbaşkanı olması önündeki engelleri kaldırırsak yolumuza devam ederiz” diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz bay Erdoğan, bay Bahçeli.
Türk milleti hiçbir milletin sahip olmadığı bir atasözüne sahiptir: “Allah devlete, millete zeval vermesin.” Bu millet aç kalır, susuz kalır ama devletine yönelik bir hadsizlik, terbiyesizlik saldırganlık olduğunda tokadı öyle bir çakar ki sesini Dünyanın öbür ucundan duyarsınız.
Unutmayın Sayın Erdoğan, Haziran 2015’te bu halk sizi iktidardan açılım maceranız dolayı düşürdü. 400 milletvekili diyordunuz iktidardan düştünüz ama her zaman yanınızda olan size açık ve örtülü destek veren Devlet Bahçeli o akşam da erken seçim diyerek duyduğumuza göre şükür namazı kılmanı sağlamış.
Doğru, Bahçeli her zaman sizin gizli yardımcınız oldu 2002’den itibaren ama 2015 Haziranında yediğiniz bu halktan tokadı unutmayın. Bugün Türk halkı 2015’te olduğundan çok daha öfkeli.
Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli, siz halkın arasına çıkıp dolaşmıyorsunuz. Bir pazara gidin dolaşın. O torbasını, elindeki çantada tuttuğu 130 lirayla dolduramayan teyze bile size ‘O adamı bırakacak mısınız’ diye soracak. Vatandaş aç ama devletine de sahip çıkıyor.
Biz de Zafer Partisi olarak ilk gün açıkladığımız gibi Anayasamızın değiştirilmemesi Abdullah Öcalan’ın umut hakkıyla veya genel afla serbest bırakılmaması, PKK’lılara, FETÖ’cülere, IŞİD’çilere, uyuşturucu tacirlerine, tecavüzcülere af gelmemesi için bütün Türkiye’yi parlamentoya çevirmeye karar verdik. Sokaklar ve meydanlar vatandır. Biz de vatanı, vatanın sokaklarında ve meydanlarında savunacağız. Yasalara uygun şekilde Türk halkına kurulan komployu, Türkiye’nin sürüklendiği büyük tuzağı anlatacağız.