Mustafa TEMİZER
Partiler milletin siyasi, ekonomik, kültürel… birliğini, istiklal ve bağımsızlığını koruyacak, ülkeyi geliştirip kalkındıracak, gelişmiş ülkeler seviyesinin üstüne çıkartacak tüm insanlığın mutluluğuna katkıda bulunacak projelerle ülke yetimine talip olur. Bu manada siyasi çalışmalar yapar. Maalesef ülkemizdeki partilerin bu manada ciddi bir hazırlığı da projesi de yok?…
Mevcut siyasi anlayın temel yanlışı; Emperyal güçlerin desteğini almadan iktidar olamayacaklarına, ülkeyi yönetemeyeceklerine inanmalarıdır. Dolasıyla mevcut iktidar ve muhalefet partileri yabancıların akıl ve desteğinden mahrum kalmak istemiyor. Bunun için söylemleri halkın istekleri, icraatları icazet aldıkları millet düşmanı emperyalist güçlerin istekleri doğrultusunda oluyor.
Ak Parti kurucularının kuruluş öncesi ABD ziyaretleri, Ermeni ve Yahudi kuruluşları ile görüşmesi. İcraatları nedeniyle “Yahudi Üstün Cesaret Ödülü” almaları, CHP başkanının başkan olur olmaz soluğu ABD’de alması. Seçim zamanlarında iktidarın da muhalefetin de; bizi iktidarda tutun, bizi iktidar edin emriniz başımızın üstüne anlamına gelen ABD ziyaretleri iktidarın, emperyalist millet düşmanlarından icazetli iktidar; muhalefetin, emperyalist millet düşmanlarından icazetli muhalefet olduğunun ispatıdır. Vatandaş bunları destekleyerek farkında olmadan kendine, ülkesinin gelişip kalkınmasına karşı çıkıyor. Yani millete karşı millet!
Emperyalist güçler artık ülkeleri askeri olarak işgal etmiyor. Toplumları birbiriyle savaştırıyor. Kendileri insan hakları, barış ve demokrasi havarisi kesiliyor. İcazetli politikacılar ve işbirlikçilerle ülkeleri her alanda işgal ediyor. İngiliz vatandaşlık yeminini ederek İngiliz vatandaşı olan, Halk Bankası’nın içini boşaltmakla, devleti zarara uğratmakla suçlanan Mehmet Şimek’in Maliye ve Hazine Bakanlığına getirilmesi, olumlu ekonomik söylemlere rağmen ekonomik durumunun her geçen gün daha kötüye gitmesi, terörün ve terör örgütlerinin bitirileceği söylenmesine rağmen terör örgütlerinin isteği doğrultusundaki icraatlar iktidar ve muhalefetin dışardan icazetli olduğunu göstermektedir. Bunların kendi iradeleriyle milletimiz ve ülkemiz için ciddi projeler ortaya koyması mümkün değildir.
Ülkelerin her alanda başarılı olmalarının temel şartı milli birliktir. Türk milleti istiklal mücadelesini milli birlik sayesinde kazandı.
Alternatif olarak milletin bağrından çıkmış milli kadroların oluşturduğu siyasi oluşumlara, icazetli iktidar ve muhalefet fırsat vermiyor. Maddi imkanlardan, basın yayın imkanlarından mahrum bırakarak, parti ve cemaat enflasyonu yaratarak onların milletle buluşmasını engelliyor. Milleti, kendine karşı hale getiriyor. Milli birliğin sağlanmasına engel oluyor.
Bir tarafta yabancı aklıyla hareket eden, milli birliğin sağlanmasına, ülkenin gelişip kalkınmasına birlikte engel olan icazetli iktidar ve muhalefet partileri; diğer tarafta iktidar ve muhalefet eliyle oynanan emperyalist oyunların farkında olan Millet Partisi. Yarım asırdan fazla zamandır “Milletim Uyan! Varlığın, birliğin, geleceğin tehlikede! Her alanda “Yenden Milli Mücadele” Milli birliği sağlamadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Milli birlik için önce adalet. Her yerde ADALET, her zaman ADALET, herkes için ADALET diyen Millet Partisi var.
Milli birliği sağlamak, milletin istiklal ve bağımsızlığını korumak, ülkeyi geliştirip kalkındırmak için vazgeçilmez hedef ve projeleri:
İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı HUKUK DEVLETİ
Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı DEMOKRASİ
Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK
Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM DEVLET
Bilim, hikmet ve erdemle donatılan, sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU
Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti İSLAM RÖNESANSI’nı yöneten MUHTEŞEM TÜRKİYE projesi var.
İktidar ve muhalefetin teslimiyetçi politikasından rahatsız olan seçmenin millet partisinde toplanıp olması muhtemel milli birliğe “yeni partiler kurdurup parti enflasyonu yaratarak” iktidar ve muhalefet birlikte engel oluyor. Ülkede faaliyette olan 166 parti var. Mevcut icazetli iktidar ve muhalefet partilerinin dışında kalan tüm partilerin kuruluş tarihleri Millet Partisi’nin kuruluş tarihinden sonradır. Her türlü tanıtım imkanlarından mahrum bırakılarak, parti enflasyonu yaratılarak Millet Partisi’nin sesi kesiliyor. Millet Partisine engel olma 1984’de Turgut Özal ile başlıyor. Daha sonra gelen iktidar ve muhalefet partileri de aynı yolu izliyor. Tüm kısıtlamaların yanında mantar gibi çoğaltılan partiler, Millet Partisi’nin söylemlerini kullanıyor. Seçmenin zihnini bulandırıyor. Millet Partisinin sesi, milli birlik çağrısı duyulmaz hale geliyor…..
1991’de Millet Partisi genel başkanı rahmetli Aykut Edibali, Milli birliğin sağlanması yolunda çok ciddi bir adım atıyor. Rahmetli Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş’i bir araya getiriyor…
Milli birlik çalışmalarından rahatsız olanlar, aynı söylemlerde bulunan yeni partiler kurduruyor. Örneğin; Yarım asırlık geçmişi ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya insanlığı için önemli projeleri olan Millet Partisi’nin seçmen tarafından tanınması her yönden engellenirken Ak Parti’nin 2001 yılında kurulup 2002 yılında iktidar olmasının, halkın gözünden düşen icazetli iktidarların yerine yenilerinin parlatılmasının manası nedir?..
Mevcut iktidar ve muhalefetten kaçan oyların milli birliği sağlayacak, milletin istiklal ve bağımsızlığını koruyacak, ülkenin gelişip kalkınmasını sağlayacak projesi olan yegane parti olan Millet Partisine gitmesine engel olmaktır.
Partilerde görev alan, destekleyen dürüst, samimi vatandaşlarımız iyi niyet ve samimiyetlerinin suistimal edildiğinin, millete karşı kullanıldığının farkına varmalı.
Parti enflasyonu siyasi birliğe engel olurken cemaat enflasyonu da manevi birliğe engel olmaktadır. Tevfik Karabulut, Tarihten Bugüne Değişmeyen Strateji “İSLAM’A KARŞI İSLAM” adlı eserindeki araştırmalarında parti enflasyonu gibi tarikat ve cemaat enflasyonu ile de İslam adına İslam’a ve din birliğine karşı olunduğunu açıkça ortaya koymuş…..
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması, iştirak edilmeyen çilesine katlanılmayan bir kurtuluşun mümkün olmayacağı anlayışı ile basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…