KAYSERİ’DEKİ SAĞLIKÇILARDAN ‘BEYAZ ÖNLÜKLÜLER GAZZE İÇİN AYAKTA’

Kayseri’deki hekim, diş hekimi, eczacı, tıp-diş ve eczacılık  fakültesi öğrencileri ve diğer tüm sağlıkçılar hep birlikte bir araya gelerek Gazze’deki soykırım için basın açıklamasında bulundular. Kayseri tabip odası, Diş Hekimliği odası, Eczacılar odası, Sağlık ve Medeniyet derneği il temsilciliği, SAY vakfı il temsilciği, Hayat vakfı il temsilciliği, Tabipsen il temsilciliği, Hekimsen il temsilciliği, Hekimbirsen il temsilciliği, Sağlıksen Kayseri şubesi, Türk Sağlıksen Kayseri şubesi, Tıp-diş hekimliği ve eczacılık fakültesi öğrencilerinin destek verdiği program oldukça kalabalık bir sağlıkçı kitlesi ve vatandaşların katılımı ile gerçekleşti.

Moderatörlüğünü Uz. Dr. İsa Üzüm’ün yaptığı program giriş konuşması ile başladı. Uz. Dr. İsa Üzüm katliamın 7 Ekim’den bu yana değil 27903 gündür devam ettiğini değeri olan her kavramın içinin boşaldığı bir dünyayı hep beraber izlendiğine vurgu yaptı. Gazze’ye atılan 83 bin ton patlayıcı ile on binlerce insanın  şehit olduğu, bunun da yaklaşık 20 bin çocuk, 12 bini kadın olmak üzere. Yaklaşık 100 bin yaralı, 2 milyon kişi de zorunlu göçe tabii tutulduğunu, 20 bin çocuğun da öksüz veya yetim kaldığını ifade etti.

Sağlıkçılar özelinde bakacak olursak yaklaşık 1200 sağlık çalışanı şehit edildi. Bunlardan 35 uzman doktor, 210 doktor, 50 diş hekimi ve diğer sağlık çalışanı olmak üzere yaklaşık 400 sağlık personelini tutuklu tutulduğunu ifade etti. Ayrıca ‘35’i hastane olmak üzere yaklaşık 200 sağlık kuruluşu ve 150 ambulans hizmet dışı kaldı. 60 bin gebe risk altında yaşamaya devam ederken bulaşıcı hastalıklarla enfekte hasta sayısı 1 milyonu aştığını belirtti. Ve özellikle gazzedeki sağlık çalışanları bütün dünyaya pusulalık ediyor, çünkü İsrail öldürüyor onlar ise yaşatmayı tercih ediyorlar’ dedi.

Bunun üzerine diğer kurum yetkilileri söz aldı. İlk olarak Kayseri Tabip odası başkanı Doç. Dr. M. İlhan Şahin yaptığı açıklamada ;

Değerli meslektaşlarım, sağlık ordumuzun fedakâr neferleri, sevgili öğrenciler, bizleri dinlemeye ve desteklemeye gelen duyarlı vatandaşlarımız ve sesimizi duymak ve duyurmak için gelen basınımızın kıymetli temsilcileri!

              Bugün burada toplanma sebebimiz, Gazze’de bir yıldır devam eden soykırımı “kınamaktan” ibaret değildir. Bugünkü amacımız, uluslararası hukuku ve hiçbir evrensel ahlaki değeri tanımayan; askerlerini sivil, masum, çocuk, yaşlı, kadın demeden öldürmeye programlamış Siyonist devleti ve onu kayıtsız şartsız destekleyen sömürgeci devletleri sadece lanetlemek de değildir.

              Bizler aslında Gazze’de çalıştığı hastaneye getirilen yaralılar arasında oğlunun cansız bedenini gören Dr. Hamid Ebu Musa’nın, hastalarına bakarken sedye üzerinde yatan babasının cenazesine rastlayan Dr. Besim El Neccar’ın ve en yakınlarının cenazelerini bırakarak hastalarının tedavisine koşan, yaralıları narkoz veremeden ameliyat etmek zorunda kalan, gözleri yaşlı, yürekleri yaralı nice Filistinli meslektaşımızın acılarını biraz daha yakından hissetmek için buraya geldik.

              Bombalanmış, elektrikleri kesilmiş, tıbbi cihazları parçalanmış, ilacı ve malzemesi tükenmiş hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarının çaresiz feryatlarını duymaya ve kendimizi onların yerine koymaya geldik.

              Dahası, kendimizi çevremizdeki tarih bilincini, milli bilincini, dini hassasiyetini ve hatta vicdanını kaybetmişçesine, koma haline benzer bir şekilde sessiz ve eylemsiz kalan insanların gafletinden sıyırıp gözlerimizi açmaya ve birbirimizi uyandırmaya geldik.

              Artık kalbimizden buğz etme aşamasını geçerek, tahammül edilmesi imkânsız olan bu büyük zulme, şimdilik en azından dilimizle karşı durma niyeti ve azmiyle buradayız.

              Biliyoruz ki bugün söylediğimiz sözler, ülkemizin ve dünyanın her bir yanından Hakkı haykıran nice sözle birleşerek arşa yükselecek ve bu yükseliş, Allah’ın izniyle, eninde sonunda bizleri Filistin’deki zulme, Doğu Türkistan’daki zulme ve dünya üzerindeki tüm zulümlere elimizle de engel olma gücüne kavuşturacaktır.

              Bugün buraya gelerek sesimize ses, gücümüze güç kattığınız için sizlere şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Kayseri Diş hekimi odası başkanı Dt. İlhan Karacalar ;

Kıymetli hemşehrilerimiz, Saygıdeğer Sağlık Çalışanları, Değerli Sendika ve Sivil Toplum Temsilcileri, Basınımızın çok değerli mensupları.

Bugün burada, Sağlık çalışanları mensubu olarak, insanlığın temel değerlerini savunmak için, savaşın acımasız yüzü karşısında dik durmak ve tüm dünyaya barış – özgürlük ve kardeşlik mesajı vermek için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bugün insanlık onuru için, merhamet için, barış için bir araya geldik.

Gazze ve Lübnan’da yaşanan bu insani dram, evrensel bir hüzne dönüşmüştür. On binlerce insan katledilmiş, milyonlarca insan, evlerini, sevdiklerini ve hayallerini kaybetmiş durumdadır. Her çocuğun umudu, onun hayatının bir değeridir, bu savaş tüm umutları ve değerleri yok etmektedir. İnsan ruhunun en derin yaralarını sarmak, merhamet ve şefkatle mümkündür. Merhametin, şefkatin ve insanlığın adeta yok edildiği bu savaş derhal sona erdirilmelidir.

Yaşadığımız bu coğrafya, tarih boyunca kardeşliğin, dostluğun ve barışın sembolü olmuştur. İnsanlık vicdanı; ahlakın, adaletin, merhametin ve huzurun sürdürülmesini emreder. Bizler, inancımızın gereği masumların yanında yer almalı, zulme ve haksızlığa karşı durmalıyız.

Batının ikiyüzlü tutumunu, soykırım yapan İsrail’e her türlü desteğini vermesini, İsrail’in bu coğrafyadaki vaat edilmiş toprak emelini gerçekleştirmesi uğruna bölgeyi ateşe atmasını kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz.

Siyonist İsrail Cenevre Konvansiyonları başta olmak üzere uluslararası normların tümünü rafa kaldırılmış, soykırım, göçe zorlama, ırksal ayrımcılık, yasak silahları kullanma, hastaneleri, okulları vuran eylemleri ile insanlığa karşı suç makinasına dönüşmüştür.

Derhal! Katliamlara dur denilsin, tüm uluslararası kuruluşlardan, bu saldırılara son vermek için etkili ve somut adımlar atmasını talep ediyoruz.

Derhal! Barış için işbirliği yapılsın. Ortadoğu ve dünya barışını sağlamak amacıyla, çatışmaların sona ermesi ve kalıcı barışın sağlanmasını talep ediyoruz.

Derhal! İnsanlık onuru için, barışın içinde yaşayabileceğimiz bir dünya adına, tüm insanların yaşamının korunması ve her türlü ayrımcılığa karşı durulmasını talep ediyoruz.

Dünyadaki herkesin, kadınların, sivillerin, çocukların ölmediği, huzur içinde yaşanacak bir geleceğin mümkün olması için buradayız. Herkesin sesi olmalıyız!

Bu basın açıklamasıyla, katliama ve soykırıma karşı durmamızı bir kez daha haykırıyor; merhametin, adaletin ve barışın savunucusu olmaya devam edeceğimiz bildiriyoruz. Gelin bir arada daha güzel, huzurlu ve adil bir dünya için mücadele edelim.

Kayseri Eczacılar odası başkanı Ecz. Uğur Nuri Akın ;

Katil İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların bütün tepkilerine, itirazlarına rağmen Filistinli sivil ve masum insanlara yönelik insani hukuk normlarını ve uluslararası hukuku ihlal eden şiddetli saldırılarına ara vermeksizin devam etmektedir.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde hastanelere, sivil yerleşim yerlerine, ibadethanelere, uluslararası yardım kuruluşlarının bulunduğu bölgelere yönelik havadan ve karadan devam eden saldırıları ve ablukası, sivil halkın en  temel gereksinimlerine ulaşamamasına neden olmaktadır.

İnsani yardımların bölgeye girişine izin verilmemesi nedeniyle başta bebekler ve çocuklar olmak üzere binlerce Filistinli temel gıdaya, temiz suya ve tıbbi malzemelere erişememektedir.

Bölgede yaşanan gerilim ve savaş hali ne yazık ki uzun yıllardan bu yana devam etmektedir. Biraz geçmişe bakacak olursak,

 Bölge barışının sağlanması adına; Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından imzalanan; 29 Kasım 1947 tarihli 181 sayılı karar ile; ”Filistin toprakları üzerinde birisi Arap diğeri Yahudi olmak üzere iki bağımsız devletin kurulması ve Kudüs’ün silahlardan arındırılmasına” hükmedilmişse de, aradan geçen yıllarda bu kararın gereği yerine getirilmeyerek Filistin’in egemenlik hakları tekrar tekrar ihlal edilmiş, 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Doğu Kudüs’ün yanı sıra Gazze Şeridi, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından işgali ile bölgedeki gerilim en üst seviyeye çıkmıştır.

Bugün yaşanan tüm bu şiddetli silahlı çatışmaların ve sivil can kayıplarının temelinde bu anlaşmaların gereğinin yerine getirilmemesi ile ”İki Devletli Çözüm” formülünün adil ve hakkaniyete uygun olarak gerçekleştirilmemesi yatmaktadır.

Katil İsrail devletinin gözünü kan bürümüş ve katliamlarına hız kesmeden devam etmektedir. İşin özünde  Sadece Filistin halkına değil tüm insanlığa karşı bir savaş suçu işlemektedir. Lübnana yapmış olduğu saldırı da maalesef kabul edilebilir bir durum değildir. Yine binlerce masum insan İsrail ve Siyonist güçlerin hedefi olmaktadır.

Ayrıca belirtmek istediğim bir durum var ki, Savaş hali maalesef sadece yakın coğrafyamızda cerayan etmemektedir. Yıllardır Çin Zulmü altında kalan soydaşlarımız Doğu Türkistandaki kardeşlerimiz de yardım beklemektedir. Orada da birçok masum insan katledilmektedir. Doğu Türkistan davasına da sahip çıkmamız en asli görevimiz olmalıdır.

Kayseri eczacı odası olarak savaşın her türlü karşısında olduğumuzu tekrar tekrar bildirmek istiyoruz.

Yanı başımızda yaşanan bu gelişmeler karşısında son derece dikkatli olmamız gerekiyor. Devletimizin yürütmüş olduğu dış politikalara karşı inancımız ve güvencimiz tamdır.

Gazi Mustafa Kemal in söylemiş olduğu Yurtta Sulh Cihanda Sulh sözünün ne kadar değerli olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Dünya genelinde tam barışın sağlanması adına elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız.

Son olarak kaybettiğimiz tüm masum canlara, sivil vatandaşlara Allahtan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.

Tıp fakültesi öğrencisi Ertuğrul Ayrancı  ;

Gazzede şehit olan iki kişinin hikayesini paylaştı.

Yusuf Abu Mousa

Yusuf ve iki büyük kardeşi, uzun elektrik kesintilerinin yaşandığı Gazze Şeridi’nde, kendilerini şanslı görüyorlardı.

Han Yunus şehrindeki Nasır hastanesinde radyografi uzmanı babaları Muhammed Abu Musa, çocukları televizyonda en sevdikleri çizgi filmleri izleyebilsin diye, evlerine güneş panelleri yerleştirmişti.

Babalarının anlattığına göre evleri 15 Ekim’de İsrail hava saldırısında vurulduğunda çocuklar televizyon karşısındaydı.

Yusuf’un büyük kardeşleri Jury ve Hamid bir şekilde hayatta kalmayı başardı ama Yusuf evin çöken çatısı altında kalarak hayatını kaybetti.

Henüz daha yedi yaşındaydı.

Kapısı Rawan hastaneye en küçük oğullarının ismini çağırarak girdiğinde Muhammed 24 saatlik bir vardiyada nöbetteydi.

Acılı anne 9 yaşındaki oğlu Hamid’i bulabilmiş, 13 yaşındaki kızı Jüri de enkazdan başına aldığı darbeye rağmen sağ çıkarılmıştı.

Anne Rawan’ın hastane koridorlarında “kıvırcık saçlı, yakışıklı oğlunu” arayan anlarının videosu sosyal medyada çok paylaşıldı. Ancak baba ve anne oğulları Yusuf’un cesedini hastanenin morgunda bulacaktı.

Muhammed, “Yusuf’u en son, işe gitmeden hemen önce evin girişinde bana sarılmak için koştuğu zaman gördüm” diye anlatıyor:

“Ona biraz bisküvi ve muz verdikten sonra beni öptü ve veda etti. Doktor olmak istemesinin sebebi belki de beni sürekli hastaneye giderken görmesiydi”

Doktor Midhat Saidam

15 Ekim akşamı Doktor Midhat Saidam’ın dinlenmeye ihtiyacı vardı. 47 yaşındaki cerrah, Gazze Şehri’ndeki El Şifa hastanesinden bir haftadan fazla süredir ayrılmamıştı.

O gece meslektaşlarına eve gideceğini söyledi. Birkaç saat sonra ise evinde düzenlenen saldırıda öldürüldü.

Meslektaşı Doktor Adnan Albursh, “Bu sakin, esprili ve iyi kalpli insan, ertesi sabah hastaneye cansız bir beden olarak döndü” dedi.

Albursh, 20 yılı aşkın süredir tanıdığı Midhat Saidam’ın, işine olan bağlılığından dolayı “durmak bilmeyen cerrah” olarak anıldığını anlatıyor.

Doktor Saydam, aynı zamanda genç doktorların da akıl hocasıydı.

El Şifa Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümü Başkanı Doktor Ahmed El Mohallalati, “Doktorlardan herhangi biri herhangi bir zorlukla karşılaşırsa, bunu çözecek kişinin Dr. Saidam olduğunu bilirdi” diye anlatıyor.

“Onun ölümü sadece bu hastane için değil aynı zamanda mesleğimiz için de büyük bir kayıp” diyor.

Moderatör Uz. Dr. İsa Üzüm tekrar söz alarak ;

Bir yılda bu gözlerimiz neler gördü?

Aynı kefende eşiyle çocuğunu toprağa veren anneler, çocuklarının ardından ‘benden razı olacağın kadar alabilirsin yarabbi’ diye  feryat eden babalar, bütün ailesini kaybetmiş ve haykıran dedeler, tecavüzün farkının olmadığı kadınlar ve erkekler.

Okuduğumuz kitapların, kütüphanelerin bir anlamının kalmadığı bir süreç. ve çocuklar…

-Her doğanın masum doğduğu çocuklar…

ölenlerin %60’ı 18 yaş altı, bunun da %60’ı 12 yaş altı.

-Organları ve uzuvları paramparça olmuş çocuklar…

-Baba beni bundan sonra sabah namazına kim kaldıracak ?

-Bacaklarım tekrardan çıkacak mı doktor amca ?

-Vallahi çok yoruldum, ölmeyi çok istiyorum. diye haykıran çocuklar…

-Sokaklarda ne olduğunu anlayamadan, oraya buraya kaçışan, ellerini açarak ve titreyerek ya rab diye haykıran çocuklar…

-İçecek bir su bulamayıp bir yağmur suyunun damladığı yere ağzını dayayıp oradan içtiği su ile susuzluğunu gidermeye çalışan çocuklar…

-Bu devirde de olur mu ? dediğimiz yaklaşık 50’sinin öldüğü, 3500’ ünün açlık sınırında olduğu çocuklar…

-İçimiz dışımızın çocuk cesedi olduğu ortamlar…

Bir çocuğun öldüğünü gören bir yetişkin, o çocuğun annesini babasını sormaz. dinini, dilini, ırkını sormaz. Bunlar referanslarımız olamaz. Narin bebek de yaptığımız gibi.

Dolayısıyla bir çocuğun ölümü karşısında ‘’ama’’ diye başlayan bir cümle kuramazdık. Dedi ve sözü Sağlık STK’ları adına söz alacak temsilcilere bıraktı.

Kayseri Sağlık ve Medeniyet derneği il temsilcisi Uz. Dr. Mustafa Karaağaç ;

Dünyamızda Yahudi siyonistler tarafından  acımasızca icra edilen zulmü soykırımı insanlık dışı muameleyi protesto etmek için bir araya toplanan Kayseri’imizin güzide sağlık çalışanları filistin halkı, doğu Türkistan halkı ve mazlum halklar adına organize edilen programımıza hoş geldiniz.
Allah’ın rahmeti ve bereketi bu zulmü dünyaya haykırmak için toplandığımız için bizlerin üzerine olsun.

Dünyada nerede bir zulüm varsa nerede bir işkence varsa nerede bir soykırım varsa altından Siyonizm denilen baş belası bir örgüt çıkmaktadır. Bu örgüt gençliği, nesli, tohumu, DNA’ları bozarak insan, hayvan, bitki ayrımı yapmaksızın dünyaya zulmetmektedir.

Tahrif edilmiş kitaplarına, uydurma dinlerine, milattan sonra 3.yüzyılda kitap haline getirilmiş olan tevratlarına istinaden arzı mevt dedikleri toprakları işgal etme girişiminde bulunan Yahudilere lanet olsun. Kendilerinden olmayan hiçbir kimseyi insan yerine koymayan zalimlere lanet olsun.

Avrupa’da toplanan insanlar insanlığın onuru için toplandılar. Bizler hem insanlığın hem de İslam toplumunun Onuru için toplandık. Elimizdeki imkanlar buraya toplanmak için yeterli olduğu için buradayız. Rabbim başka imkanlar verirse Onu da kullanacağımızın bir delili olarak buradayız.

Biliyorum ki hepiniz duyarlısınız ama bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Yahudinin parası canından kıymetlidir. Sizleri İsrail ve Yahudi mallarını daha ciddi olarak boykot etmeye ve çevremizdeki kişileri de  bu konuda daha duyarlı olmaları için uyarmanızı istirham ediyorum.

Sağlık Ve Medeniyet Derneği Kayseri Şubesi adına buraya geldiğiniz için hepinize; şehit olan anneler, çocuklar ve tüm insanlar adına çok teşekkür ediyorum Allah’a emanet olun.

SAY vakfı Kayseri il yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. İbrahim Özcan ;

Dünyanın online izlediği, devletlerin desteklediği; halkların lanetlediği soykırım beldesi…

Adına demokrasi, insan hakları, çevre, karbon ayak izi denilen, işlerine gelince İsrail’in kendini savunma hakkını sağlamak için canhıraş koşturan batının;  Filistinlilere gelince çocuk kadın yaşlı demeden yaşama hakkını elinden alıp bombalarla kömürleştirmek  için destek üstüne destek açıklayan  1001 yüzlü, sahtekar ve acımasız gerçek yüzünü ortaya çıkaran turnusol kağıdı Gazze …

2 milyar Müslümanın acizliğini tek başına göğüsleyen Gazze …

Bize insanlık dersi verenlerin değil insanlığın hayvanlardan bile aşağı düştüğünün ilanı Gazze …

Bize insanlığı, sabrı, cesareti, metaneti, ölümün ve hayatın anlamını hatırlatan Gazze …

Burada önünde durduğumuz 1205 yılındaki Gevher Nesibe tıp fakültesinin o yıllardaki en barbar kavim olan Moğolların bile dokunmadığı medreseyi ve günümüzün sözde çağdaş, modern teröristlerinin yerle bir ettiği hastaneleri, sağlık ocaklarını; öldürdüğü hekimleri, sağlık çalışanlarını gözünüzün önüne getirin lütfen. Kim daha barbar kim daha zalim …

Buradan ilan ediyoruz ki; uluslararası hukukun masum sivilleri, sağlık tesislerini koruma ile ilgili hükümlerini çiğneyen tüm teröristler insanlığa karşı işledikleri bu suçlar nedeniyle yargılanmalıdır. Gazze’deki insanların temel yaşam hakları bir an önce sağlanmalıdır. Bu amaçla burada bugün tüm Kayseri’deki sağlık çalışanlarının amasız, fakatsız birleştiği gibi dünya ülkeleri ve insanları da bu vahşi terör eylemlerini durdurmak için birleşmelidir.

Hayat Vakfı Kayseri Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Uz. Dr. Mustafa Birkin ;

Bugün burada bulunma gayemizin evveliyatı var. 107 yıl önce 1917’de yine Ekim ayında Gazze’de savaş vardı, bu savaş Türkler ile İngilizler arasında, yani müslümanlar ile gayrimüslimler arasında olan bir savaştı. Tarihin akışında bulunduğumuz coğrafyada 107 yıl önce başlamış olan mücadelenin halen devam ettiğini söylemek mümkündür, yine Gazze’de müslümanlar ve gayrimüslimler arasında savaşa şahit oluyoruz. Yaşanan acıların tarifi mümkün değil. Mevla hepimize rahmet eylesin.

Her bulundukları memlekette huzursuzluk çıkararak kovulan yahudilerin kendilerine vatan oluşturma gayretleri maalesef devam ediyor. Siyonistlerin planlarını ayan beyan şekilde görmekteyiz, bu topraklarda yaşayan insanların Kudüs’te, Gazze’de, Beyrut’ta yaşananlara kayıtsız kalması akılla vicdanla bağdaşmamaktadır.

Ümidimiz; burada toplanan insanların ve milletimizin vatan savunması yaptığı şuuruna erişmesidir ve diyoruz ki;

‘’ Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.’’

Bu organizasyonun insanlığın vicdanını diriltmesine, ümmetin birliğinin sağlanmasına vesile olmasını diliyoruz Rabbimizden.

1 yıl oldu; konuşulacaklar konuşuldu, söylenecekler söylendi, insanlıktan nasibini almamış siyonistler kendilerini bize yine tanıttı. Savaşın cereyan ettiği topraklarda insanların ellerinden geleni yaptıklarına şahit oluyoruz, bizler elimizden ne gelir diye sürekli düşünmek ve eylemler üretmek zorundayız, boykota devam etmek zorundayız. Gözümüzün önünde yaşananlar gerçek, hayal ürünü değil, kulak kesildiğimiz şeylerin hakikat olması gerekiyor. Ve inaniyoruz ki zalimler kaybedecekler, zafer inananların olacaktır.

Diş Hekimliği fakültesi öğrencisi Ferhat Aydın ;

Gazzede şehit olan iki kişinin hikayesini paylaştı.

Mazen ve Ahmed Abu Assi

17 Ekim’de El Ehli Hastanesi’nde meydana gelen saldırıda hayatını kaybedenler arasında 17 yaşındaki Mazen ve 13 yaşındaki Ahmed kardeşler de vardı.

Filistinli yetkililer patlamanın İsrail’in hava saldırısı kaynaklı olduğunu savunuyor.

Ancak İsrail ordusu bunun Filistin İslami Cihad’ın başarısız roket saldırısının sonucu olduğunu iddia ediyor. Örgüt bu iddiayı reddediyor.

Mazen ve Ahmed’in babası Arafat Ebu Massi, iki kardeşin “birbirlerine çok yakın” olduklarını ancak farklı kişiliklere sahip olduklarını söyledi.

Lisede okuyan ve diş hekimi olmak isteyen ilk çocukları Mazen’e kavuşabilmek için Arafat ve eşi, sekiz yıl boyunca tüp bebek tedavisi görmüştü.

Babası, “O, tüm çocuklarım arasında en zeki olandı” diyor.

Öldürülen diğer oğlu Ahmed’i ise, “Ailedeki en güçlü, en cesur ve girişimci kişiydi. Evimizin yakınındaki küçük bir tezgahta oyuncak ve okul malzemeleri satardı” diye anlatıyor.

Artık geriye kalan tek çocuğu, Arafat’a göre sürekli ağlayıp kardeşlerinin nerede olduğunu soran üç yaşındaki Faraj. “Ona, Tanrı’nın onları cennette kalmaları için seçtiğini

Acılı babanın geride üç yaşında bir oğlu kaldı.

Arafat, küçük Faraj’ın ağlayarak kardeşlerini sorduğunu anlatıyor: “Ona, Allah’ın onları cennet için seçtiğini söylüyorum. Benim akıllı ve nazik oğullarım için orası daha iyi bir yer”

Nur Yousef al-Kharma

17 yaşında bir öğrenci olan Nur, amcasının anlatımına göre, 11 Ekim’de İsrail hava saldırısında öldürüldü. Gazze Şehri’nin 14 kilometre güneyindeki Deir al-Balah kasabasındaki aile evi vurulmuştu.

Muhammed el-Kharma, yeğeninin bombardıman nedeniyle başka bölgedeki akrabalarının yanına gitmek istediğini anlatıyor.

“Babası ondan evinde kalmasını istedi. O ev ertesi sabah bombalandı. Bu onun kaderiydi” diyor.

Nur, bombardımanda yeğeni Yazan’la birlikte öldürüldü. İkisi de o anda oturma odasındaydı. Anneleri Jamalat ile kahvaltı hazırlayan ablaları Ola ve Huda ise hayatta kaldı.

Nur lise sona gidiyordu ve her zaman doktor olmak istemişti.

Amcası, evin enkazından okul çantasının çıkarıldığını söyledi.

İçinde kitaplar ve bir günlük vardı. Sayfalardan birinde şöyle yazıyordu: “Ailemin benimle gurur duymasını istiyorum ve Allah’ın izniyle yüksek notlar alacağım.”

Tabipsen Kayseri şubesi adına başkan Op. Dr. Mustafa Ballı ;

İnsanlığın onuru biteli bir yıl oldu. Merhamet duvarları tarumar olalı bir yıl oldu.

İnsanlığın vicdanı, Evrensel hukuk, İnsan hakları, Medeniyet değerleri ve normları Gazze’de bitti.

Milyarlarca Müslümanın izzetini temsil etmek 2 milyon Gazzeliye kaldı. İzzet; açlıkla, soğukla mücadele ederek zulüm ve Soykırıma karşı gerçek rakamlarla 200 bin şehit veren Gazze’ ye kaldı.

Yaklaşık bir yıl önceki Endülüs turunda Gırnata’da 16. Yüzyılda milyonlarca Müslümanın katledişine Müslümanlar olarak müdahil olamayışımız beni derinden yaralamış, kendimi suçlu hissetmiştim. Bundan 2 ay sonra 21. Yüzyılda  yanı başımızda, Müslüman ülkelerin ortasında  Gazze’de aynı katliamı yaşadık ve yine bir şey yapamadık..

Ülke olarak her platformda sesimizi yükselttik ama, Biz Müslüman ülkeler birleşemedik ve terk ettik seni Gazze..

Ordularımız vardı çıkaramadık, Uçaklarımız vardı uçuramadık, Silahlarımız vardı kullanamadık. Affet bizi Gazze yine gelemedik……

Ama siyonist, terörist, işgalci keferenin değer verdiği maddiyatı kırmak için evde, işyerinde özellikle sağlık sektöründe Boykota önem vermeliyiz. Yapamadıklarımız bir tarafa bugün burada birlik olduğumuz gibi birlik olup Siyonistlere ve uşaklarına karşı daha sıkı boykot yapmalıyız. Gazzeye maddi manevi her türlü yardıma devam etmeliyiz.  Allaha emanet olun.

Hekimsen Kayseri şube başkanı Dr. Şule Çelebi ;

Kıymetli katılımcılar,sayın basın mensupları,değerli çalışma arkadaşlarım

Benden önceki konuşmacılar durumu anlattı,Dünyadaki katliamlara dur demek,bütün dünya liderlerine seslenmek,tüm dünya insanı için barış özgürlük ve kardeşlik mesajı vermek  için buradayız

Biz Hekimler ve sağlık çalışanları olarak bir hastanın tedavisi için,bir kişinin canını kurtarmak için canla başla çalışırken bir yerlerde adına savaş dedikleri bir katliam yapılıyor.Kadın çocuk yaşlı sivil demeden insanların evlerinde okullarında,hastanelerde üzerlerine bomba yağıyor ve yüzlerce binlerce kişi yok ediliyor.

  1. yüzyıl da artık diyaloglarla görüşmelerle çözülmesi gereken sorunlar bizim dediğimiz olmuyor diye silahlarla bombalarla çözülmeye çalışılıyor.

İnsan hayatı değerlidir.Buna her ne nedenle olursa olsun başka bir kişi ,bir devlet son veremez.

Bu bir katliamdır.İsrail  bütün uluslararası andlaşmaları rafa kaldırmış bölgede katliamlarını sürdürmektedir.Bu katliam durmalı.

Herkesin bu dünyada yaşamaya hakkı var.Dünya da savaşları ve katliamları istemiyoruz.Herkesin huzur ve barış içinde yaşadığı,insanların  gelecek için umut taşıdığı bir dünya istiyoruz.

Hekim birliği sendikası yönetim kurulu üyesi Doç.Dr. Hasan Onur Arık ;

‘’Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz 90 yıldır, Filistinli kardeşlerimiz 70 yıldır zulüm altındalar. Bu mücadele hak ve batılın mücadelesi olup kıyamete kadar devam edecek. Biz de bu süreçte her daim haktan yana olmayı sürdüreceğiz’’ dedi.

Sağlıksen Kayseri şube başkan yardımcısı Gökmen Atabey ;

Kalbi Filistin için atan, Yüreği Gazze’de çarpan, Filistin halkının acısını kurşun yarası gibi yüreğinde taşıyan vicdan sahibi değerli katılımcılar;

İlk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Kudüs için, bombardıman altındaki Gazze için buradayız! Vurulan, yıkılan hastanelerdeki bebekler için, Şehit olan sağlık çalışanları için buradayız! Gözü yaşlı analar, bağrı yanık babalar için, Süt kokulu bebekler için, vicdanların sesi olmak için buradayız! Kana doymayan, işgalci, katil, Siyonist İsrail’i lanetlemek; mazlum Filistin halkının haklı davasına destek vermek için buradayız!

Kudüs’e selam olsun! Gazze’ye selam olsun! Selam olsun Filistin halkının haklı mücadelesine!

Terörist İsrail kana doymuyor! Gazze’de savaş suçu işlemektedir! Gazze’de katil İsrail tarafından soykırım yapılmaktadır! Gazze’de bebekler, çocuklar, kadınlar, siviller katlediliyor. Hastaneler, okullar, camiler bombalanıyor!

Bir sağlık çalışanı olarak, bir insan olarak yaşanan bu vahşete kayıtsız kalmamız mümkün değildir! Bu soykırımı görmezden gelmemiz imkansızdır! Sivil ve masum insanlara yönelik saldırıları nefretle kınıyor, hayatlarını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, yaralılara şifalar temenni ediyoruz.

Uluslararası toplum, medeni (!) Avrupa, Gazze’deki soykırımı film izler gibi izlemektedir. İki yüzlü batı uygarlığı, Gazze’de başını kuma gömmüştür. İki yüzlü batı bu vahşeti görmemektedir! İnsan Hakları Örgütleri üç maymunu oynamaktadır! Dünya Sağlık Örgütünden ses çıktığını duydunuz mu? İnsan hakları savunucularından haber var mı?

Yazıklar olsun bu vahşeti görmeyenlere! Yazıklar olsun hastanelerin bombalanmasına göz yumanlara! Yazıklar olsun riyakarlık yaparak İsrail’e arka çıkanlara!

Yüreği Gazze’de atan değerli katılımcılar;

Gazze’de insanlık, dünyanın gözleri önünde katlediliyor. Parçalanan bebek bedenleri yüreklerimizi dağlıyor, evladının cenazesini, bacağına yazdığı yazı ile bulan babanın acısı ciğerimizi yakıyor! Katledilen annesini saçından teşhis eden kız çocuğunun feryadı içimizi acıtıyor!

Gazze’de şu anda; Sivil binalar bombalanıyor! Hastaneler bombalanıyor! İbadethaneler bombalanıyor! Çocuklar öldürülüyor! Kadınlar öldürülüyor! Yaralılar ve sağlık çalışanları öldürülüyor! Ambulanslar vuruluyor!

Gazze’de; Hastane yok! İlaç yok! Doktor yok!

Gazze’de hastaneler hizmet dışı kalmıştır. Sağlık merkezleri, elektrik kesintisi ve yakıt tükenmesi nedeniyle hizmet veremiyor. Tıbbi destek ve ilaç yardımları engellendiği için ulaşamıyor, insanlığın ve merhametin önü kesilmiştir, yolu bağlanmıştır! Tüm devletler ve uluslararası kuruluşlar bir an önce Gazze’de insani ateşkesin tesisine yönelik girişimlere samimiyetle destek vermelidir!

İsrail makamları, insanlığa karşı işlenen suçlara, savaş ve saldırı suçlarına bakan Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmalıdır!

İsrail-Filistin arasındaki kördüğümün açılması için reçete bellidir! Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları dahilinde coğrafi bütünlüğü sağlanmış bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması şarttır!

Ey Siyonist İsrail, Ey işbirlikçi ABD,

Bu firavunluğunuza karşın; Bir Musa çıkar, saltanatınızı yıkar!

Buradan hep birlikte haykırıyoruz;

Yaşasın çocuklar!

Yaşasın insanlık!

Kahrolsun emperyalizm!

Kahrolsun Siyonizm’in uşakları!

Eczacılık fakültesi öğrencisi Sinan Taştan ;

Gazzede şehit olan iki kişinin hikayesini paylaştı.

Safaa Nezar Hassouna

26 yaşındaki eczacı Safaa Nezar Hassouna, 17 Ekim’de güneydeki Refah kentinde düzenlenen hava saldırısında öldürülmüştü.

Evleri vurulduğunda üç aylık kızı Elyana ve kocasının yanında uyuyordu.

Safaa İngiltere’de emekli doktor olan amcası Ömer Hassouna, genç eczacının aynı evdeki anne ve babasının saldırıdan kurtulduğunu ancak perişan olduklarını anlatıyor.

Amca Ömer, yeğenini en son Ocak ayında Gazze’deki tatili sırasında gördüğünü anlatıyor ve “Safaa kibardı, yardımseverdi ve herkes tarafından seviliyordu” diyor:

“Bir yeğenimi kaybettim. Gazze’deki sivillerin tamamının ölümü gibi onun ölümü de adil değil. Şu anda onlarla Gazze’de olmayı tercih ederdim, burada kendimi çok umutsuz hissediyorum.”

Lurin Azzam Abuhalima

Lurin, nişanlısı Halid el-Masri ile son görüşmesinde, savaş nedeniyle sürekli yer değiştirmekten ne kadar tükendiğini anlatmıştı.

30 yaşındaki genç kadın, teyzesinin yanında kalmak için Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nusayrat Mülteci Kampı’na yeni gelmişti.

16 Ekim’de, yakın ailesiyle birlikte yaşadığı binayı yerle bir eden saldırıda öldürüldü.

Lurin, Gazze’de ailesiyle birlikte yaşadığı binayı yerle bir eden 16 Ekim’deki saldırı dahil iki bombardımandan sağ kurtulmuştu.

Halid som konuşmalarını, “Bana duş alacağını, dua edeceğini ve dinleneceğini söyledi” diye hatırlıyor.

Çalışmak için Kıbrıs’ta olan nişanlısının ifadesine göre, Lurin bulunduğu ev vurulduğunda bir odada namaz kılıyordu.

Nişanlısı, “Namaz kılarken öldürüldü” diyor.

Lurin ve Halid, Gazze’deki istikrarsız durum nedeniyle düğünlerini birkaç kez ertelemişti.

Çift Aralık ayında evlenip Kıbrıs’a taşınmayı planlıyordu.

Yıkılmış durumdaki Halid şunları söylüyor: “Eskiden bir beyaz elbisesi vardı ve onu giyerdi ama şimdi beyaz bir kefen giyiyor.”

Bu şekilde devam eden basın açıklaması Uz. Dr. İsa Üzüm’ün ;

‘’Merak etmeyin bu yaptıklamızın kesinlikle anlamı var. Gazze neredeyse her konuda ayna olup adeta bir hoca olup bir ders okutmakta. Hem yahudiler hem batı için bumerang etkisi yaşatmakta. Bundan sonra dünyada hiçbir yer soykırımcılar için güvenli değildir. Savaşın Hatay sınırına yani Anadolu topraklarına sadece 161 km yaklaştığı topraklardayız. Tarihini hatırlamayan dağıtılır ve istila olunur. anadolunun istila edilme ihtimali vardır. Arzı mev’ud toprakları içersinde 22 şehrimiz bulunmakta. Gazze dün vatan toprağı dediğimiz Anadolu toprağıdır, maya Anadolu mayasıdır ve Anadolu insanı olarak tüm algıları bir kenara bırakarak bu topraklar ile ünsiyet kurmamız gerekmektedir. Sahip olduğumuz müstesna kimlik ve milli manevi değerlerimizle bir anne bir baba bir yetişkin olarak yetişememe olayından kurtulmalıyız. Biz tüccar bir millet değiliz, meşhur olduğumuz kimlik çok başka. Biz bu soykırımı tolere edemiyoruz, kimse tolere edemez, etmemeli.

KanıksamayacağızNormalleştirmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Memduh Büyükkılıç, Süleyman Varol, Mustafa Yalçın ve diğer 1071 Malazgirt Zaferi mesajları

MMO Kayseri Şube Başkanı Süleyman Varol, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi  ile ilgili  şu açıklamayı …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427