Ekonomi-teknoloji, sağlık, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri

2025’de e-Defter’de limitler kalkıyor, işletmelerin tamamına yakını e-Defter’e geçecek

2024 yılı içinde e-dönüşüm süreçlerinde özelikle e-defterde birçok uygulamada değişikliğine gidildi. Bir örnek verilirse, Eş Zamanlı Defter Gönderimi; Burada e-defterin 2. kopyalarının gönderimini, Kopyaların Berat yükleme zamanından sonra değil de, berat dosyaları ile aynı zamanda Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) sistemlerine gönderilmesine yönelik bir geliştirme yapıldı. Ayrıca, Re’sen e-Defter Açılışları ile e-defter zorunluluğu olup da henüz e-deftere geçiş yapmamış mükelleflerin, GİB tarafından re’sen açılışlarının yapılacağı bu durumun mükellefe bildirileceği ve e-Defter uygulamasına dahil olma zorunluluğu başladığı tarihten itibaren kâğıt ortamda defter tutmamaları gerektiği belirtilmiştir. 2024 yılında GİB e-defter gönderme sürelerinden de değişiklik yaptı, örneğin kurumlar vergisi mükellefleri için ilgili ayın 14. Gün son gönderim tarihi olarak uzatma yaptı. Yayınlamış olduğu son taslak tebliğde e-Defter Limitleri bütünüyle kaldıracağını duyurdu. 2025 yılının başında bu tebliğin de yürürlüğe gireceği öngörülüyor.

e-Defter sürecine ilişkin değerlendirme yapan Kolaysoft Teknoloji AŞ Satış Yöneticisi Sıla Gül Ottan, şunları söyledi:

“Bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olan mükellefler ile ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih eden mükelleflerin tamamı, hiçbir limite bağlı olmaksızın e-defter olmak zorundadırlar. Kısaca, 2025’de e-Defter’de limitler kalkıyor, işletmelerin tamamına yakını e-Defter’e geçecektir. Ayrıca, yeni tebliğde e-defterin muhafaza yükümlüğü bulunmaktadır denilmekte ve bu ifadeye ilave olarak oluşturulması, saklanması, kaydedilmesi ibareleri de eklenmiş bulunmaktadır. Dijitalleşme yönünde hala çekinceleri olan mükelleflerin, bu tebliğ ile e-belgeyle tanışıp e-faturaya da gönüllü geçiş yapacağını öngörüyoruz.” dedi.

Yeni yılda e-Gider Pusulası uygulaması da hayatımıza giriyor

Gelecek yıl e-Gider pusulasının da hayatımıza gireceğini kaydeden Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Vergi mükellefi olan kişilerin, vergi mükellefi olmayan kişilerden satın aldıkları mal ve hizmetleri belgelendirmek amacı ile oluşturdukları evraka ‘gider pusulası’ adı verilir. Gider pusulası, aynı zamanda tüketiciye satılan malın iade alınması durumunda da düzenlenebilir. e-Gider Pusulası ise gider pusulası ile aynı göreve sahip olmakla birlikte, bunun elektronik ortam üzerinde oluşturulmuş halidir. Yaklaşık 10 yıllık geçmişi olan e-fatura’da, kullanıcılara zaman, mekan, para tasarrufu sağladığını tüm mükellefler yaşayarak öğrendi. 2025 yılında da bu uygulamalara yenileri eklenecektir. Kolaysoft olarak, mutlu müşteriler ile çalışmak bizlerin en büyük motivasyon kaynağıdır. 2025 yılında bünyemize katacağımız yeni müşterilerimize, yıllardır olduğu gibi  e-dönüşüm aşamalarını hızlıca adapte ederek, işletmesinin vazgeçilmezi haline gelmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.

Altın Çekül gibi Malzeme Üzerine Yarışmalar Sektör için Neden Önemlidir?

Malzemeler yapı sektörünün vazgeçilmez unsurlarıdır. Yapı sektörü yeni malzemelerin keşfedilmesi, üretilmesi ile büyür ve gelişir. Altın Çekül gibi nitelikli malzeme yarışmaları ise yeni malzemelerin keşfedilmesinde ve tanıtılmasında sektörü çok farklı yönlerden desteklemektedir.

Malzeme insan için tarihin her adımında çok büyük öneme sahip olmuştur. İlk insandan günümüze kadar yeni malzemelerin keşfi veya üretilmesi insan tarihinde öyle derin etkiler bırakmış ki, ilk çağların adı bile bu malzemelerin isimleriyle anılmıştır. Yeni malzemeler insanların tüm yaşam şekillerini, devletlerin politikalarını belirlemiş; medeniyetlerin kurulmasına öncülük etmiştir. Günümüzde dijitalleşen çağ ile birlikte belki bir malzemenin buluşu hayatımızı tamamen değiştirmiyor ancak yeni malzemeler dünyanın evrileceği yönü belirliyor, geleceği inşa etmemizde büyük rol oynuyor. Geleceğin problemlerini bugünden çözen malzemeler, geleceğin dünyasını daha yaşanabilir kılmak için bir kapı açıyor.

Yapı sektöründe ise malzemeler tasarımlara, hatta bazen tasarımlar da malzemelere yön veriyor. Değişen dünyada insanların ihtiyaçları ve yaşam tarzları da değişiyor, mimarlar ise bu değişimden doğrudan etkilenen veya değişimi etkileyen temel aktörler oluyorlar. Yeni malzemelerin keşfi ve mimarların öngörüleri sayesinde tasarımlar farklı yönlere evriliyor, yapılar zamana meydan okuyor ve insan hayatı daha konforlu hale geliyor.

Zamana Ayak Uydurmak

Hızla gelişen dünyada yapı malzemesi üreticilerinin değişen zamanla birlikte kendini güncellemesi; dolayısıyla sektöre güncel ihtiyaçlara cevap veren ürünler ve malzemeler kazandırması gerekiyor. Yapı malzemesi firmaları, yeni ürünleri ile hem yapı sektörünün gelişmesine katkı sağlıyor, hem de kendilerine yeni pazar payları yaratmış oluyorlar. Zamana ayak uyduramayan malzemeler yerini yeni, gelişmiş, inovatif malzemelere bırakıyor. Kendini yenilemeyen, araştırma ve geliştirmeye yeterince destek vermeyen firmalar ise sektörden siliniyor.

Sektörle Buluşmak

Sektörde tutunmak, zamana ayak uydurmak ve gelişmek amacıyla firmalar AR-GE süreçlerine bir hayli önem veriyor. Bu süreçlerin sonunda ortaya çıkan ürünlerin pazarda kendine yer bulabilmesi için firmaların bu ürünleri sektörün değerlendirmesine sunması, sektöre tanıtması gerekiyor.

Her yıl üretilen, keşfedilen onlarca yeni malzemenin bir araya geldiği ve doğru hedef kitle ile buluşabildiği malzeme yarışmaları, yeni malzemelerin tanıtılmasında akıllara gelen ilk seçenek oluyor. Bu yarışmalar ile bir araya gelen inovatif firmalar birbirlerinin gelişimine destek oluyor, yaratılan rekabet ortamı sektörün gelişmesine olanak sağlıyor.

Kullanıcıya Ulaşmak

Malzeme üreticilerine yeni keşifler konusunda motivasyon kaynağı olan yarışmalar, aynı zamanda onların sorun çözme becerilerine de destek oluyor. Uygulayıcı ve kullanıcıların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak üretilen yeni parçalar, tasarımlar ve ürünler kullanıcı ve uygulayıcı ile bütünleşiyor, kullanıcının hayatını kolaylaştıran malzeme kullanıcı için ilk tercih haline geliyor. Böylece yapı malzemesi üreticilerinin uygulayıcı ve kullanıcı ile de bağ kurması sağlanıyor.

Yeni Malzemelerin Sektöre Tanıtılması

Her üretici günümüz koşullarına ve ihtiyaçlarına uyum sağlamak adına yeni üretimler için emek veriyor ve sektöre katkı sağlamaya çalışıyor olabilir. Ancak bir malzeme kullanıcıya, uygulayıcıya ve mimara ulaşabildiği sürece tanınacak, değer görecek ve tercih edilecektir.

Yeni ürünlerin tanıtılması ise var olan ürünlerin tanıtılmasından her zaman daha zorlu bir yolculuğa sahiptir. Yeni ürün için alıcıya birebir ulaşmak, güvenilirliğini ve özelliklerini anlatmak ve kullanım alanlarını net bir şekilde açıklamak gerekmektedir. Yıllar içerisinde mimarın ve uygulayıcıların güvenini kazanmış olan yarışmalar yeni ürünler için bir sunum ortamı oluşturmakta, hedef kitleye doğrudan ulaşma imkanı sunmaktadır. Yarışmaya sadece katılım sağlamak bile ürün ile ilgili güvenlik kaygısını ortadan kaldıracak, önyargısı azalmış bir kitle tarafından dinlenme imkanı sağlayacaktır.

Mimarların gözdesi olan ve her daim takip etmeye çalıştığı yarışmalarda seçkin jüriler tarafından seçilen yapı malzemeleri, mimarların arşivine eklenmekte ve bu malzemelerin tercih edilme ihtimali artmaktadır. Yeni malzemelerin doğru kitleye en kolay şekilde ulaştırılmasının ana yollarından biri malzeme yarışmaları olmaktadır.

30. Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri Başvuruları Devam Ediyor!

1991 – 2017 yılları arasında Yapı-Endüstri Merkezi bünyesinde gerçekleştirilen ve yapı sektörünün prestij ödülleri olarak anılan, Türkiye’nin yapı malzemesi alanındaki ilk ürün ödül programı “Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri”, bu sene 30. kez sektörle buluşuyor.

51 yıllık tarihinde mimarların, projelerin, şantiyelerin yapı malzeme firmaları ile tanışmalarını ve ürünlerle ilgili detaylı bilgi edinmelerini hedefleyerek yapı sektörünün en güvenilir kaynağı olan Yapı Kataloğu, 2020 yılı itibariyle Altın Çekül Ödülleri’ni bünyesinde düzenleyerek, yapı sektörünü uluslararası boyuta taşıyacak misyona büründü.

Bu sene, 30. yılını kutlayan Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri, yapı malzemesi alanında faaliyet gösteren yapı malzemesi üreticisi veya temsilcisi firmaların, kuruluşların, akademik grupların, araştırma laboratuvarlarının, girişimcilerin başvurularını bekliyor.

Yapı malzemesi alanında yeni fikir, teknoloji ve ürünleri destekleyerek sektörün gelişimine sağladığı katkıyı her geçen gün artırmayı hedefleyen Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri, “Yapıda Yenilikçi Ürün Ödülü”, “Fikir Ödülü” ve “İletişim ve Pazarlama Ödülü” olmak üzere üç ana kategoride sahiplerini bulacak. Ödül programının katılımcılarına sağlayacağı avantajlar şöyle:

Uluslararası alanda rekabet edebilir seviyeye gelmek,

Tüm firmalarla birlikte ortak bir platformda yer almak,

Marka bilinirliğini artırmak,

Ticari bir ürüne henüz dönüşmemiş, araştırma ve geliştirme safhasındaki katılımcılar için sektörde bilinirlik kazanmak ve iletişim ağlarını geliştirmek,

Yapı Kataloğu yıllık medya ve tanıtım gücüyle desteklenmek,

Geleceğin mimarlarına markalarını tanıtmak,

Yayın ortaklıkları sayesinde firmalara hem yerel hem global mecralarda tanıtım şansı sağlamak,

Yapı Kataloğu Malzeme Kitabı 2025’te yer almak.

AHBİB BAŞKANI VEYSEL MEMİŞ: AĞUSTOS AYI İHRACATIMIZ 156,6 MİLYON DOLAR

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Memiş, ağustos ayında 156,6 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini açıkladı. Yılın 8’inci ayında bölge ihracatında en yüksek değerlere Irak, Mısır ve Sudan pazarlarında ulaştıklarını belirten AHBİB Başkanı Veysel Memiş, Filistin, Kamerun, Endonezya, Güney Kore, Cibuti, Togo, İrlanda, Dominik Cumhuriyeti ve Nepal pazarlarında anlamlı ihracat artışları sağladıklarını kaydetti.

“WorldFood İstanbul’da 114 AHBİB üyesi yenilikçi ürünlerini tanıttı, yeni ticaret bağlantıları kurdu”
3-6 Eylül tarihleri arasında TİM Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu ve bünyesinde bulunan tüm İhracatçı Birlikleri’nin destekçisi olduğu Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı- WorldFood İstanbul’da AHBİB olarak 114 üye ile katılım sağladıklarını belirten Başkan Veysel Memiş, 161 ülkeden gıda profesyonellerini buluşturan dev organizasyona destek vermekten büyük mutluluk ve memnuniyet duyduklarını söyledi.

“Rekabete eşit seviyede başlamak için taleplerimizi gerekli mercilere iletiyoruz”
Başkan Veysel Memiş, “Sektördeki son yenilikleri ve gıda trendlerini sergileme ve keşfetme imkânı sağlayan Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı (WorldFood İstanbul) 161 ülkeden 1.117 katılımcıyı bir araya getirdi. AHBİB üyesi 114 firmamız, yenilikçi ürünlerini tanıtma ve yeni ticaret bağlantıları kurma fırsatları yakaladı. Bu fuarda katıldığım Başkanlık Oturumu: İhracatın Kalbindeki Gıda Sektörü ve 2025 Yol Haritası başlıklı panelde uluslararası arenada rekabette eşit yarışma konusunu değerlendirdim. Çünkü, ihracat yaptığımız ülkelerin bize uyguladığı vergiler nedeniyle maça 1-0 geride başlıyoruz. Birçok ülke kendi arasında serbest ticaret anlaşması ya da Gümrük Birliği anlaşmaları çerçevesinde çalıştığı için bu sorunu yaşıyoruz. Rekabete eşit seviyede başlamak için taleplerimizi gerekli mercilere iletiyoruz ve bu konuda önümüzdeki süreçte olumlu gelişme olmasını ümit ediyoruz.” dedi.

“Ağustos ayında en yüksek değerleri Irak, Mısır ve Sudan pazarlarında elde ettik”
AHBİB’in ağustos ayı ihracatını ürün grupları ve ülkelere göre değerlendiren Başkan Veysel Memiş, şunları söyledi: “Ağustos ayında 188 bin 575 ton ürünü uluslararası pazarlarda değerlendirdik. Bu dönemde en çok ihraç ettiğimiz ürün grupları listesinde bakliyat, pastacılık ürünleri, şeker ve şeker mamulleri ilk üç sırayı oluşturdu. Bakliyatta 55,5 milyon dolar, pastacılık ürünlerinde 30,2 milyon dolar, şeker ve şeker mamullerinde 19,8 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Söz konusu dönemde 142 ülke ve bölgeye dış satım yapan Birliğimiz, en yüksek değerleri Irak, Mısır ve Sudan pazarlarında elde etti. Irak’a 30,3 milyon dolar, Mısır’a 11,4 milyon dolar ve Sudan’a 10 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu ülkeleri Suriye, İtalya ve Almanya izledi. İhracat hacminde en güçlü artışları Filistin, Kamerun, Endonezya, Güney Kore, Cibuti, Togo, İrlanda, Dominik Cumhuriyeti ve Nepal pazarlarında yakaladık. Bu ülkelerde 11 katı aşan oranlarda artış sağladık.”

Korkut Sönmez’in 3. kişisel heykel sergisi “Dönüş Bileti”, Mimar Sinan eseri tarihi Kurşunlu Han’da bulunan ArtHan Galeri’de, Nuray Özler Yolcu küratörlüğünde, 28 Eylül – 19 Ekim 2024 tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor.

Knidos Kazı Başkanı Ertekin M. Doksanaltı’nın tespitiyle, 2200 yıl sonra Knidos’taki ilk yontucu ve yerli sanatçı olarak anılan Korkut Sönmez, bu ünvanla sadece geçmişin mirasını değil, aynı zamanda geleceğin de şekillendiricisi olma yolunda ilerliyor. Onun sanatı, doğduğu coğrafyanın ve tarihin derin izlerini taşıyor; su ve toprağın ruhunu adeta heykellerine nakşediyor.

Korkut Sönmez’in heykelleri, insanın doğayla kurduğu derin bağın ve bu bağdan doğan içsel arayışların somut ifadeleridir. Su ile yeryüzü arasındaki ince geçitte yer alan eserler, sanatçının varoluşsal duruşunu yansıtan, toprağın derinliklerinden yükselip suyun dinginliğinde şekillenen formlar olarak karşımıza çıkar. Kişisel ve evrensel insanlık halleri karşısında gösterilebilecek duyarlılığı, kendine özgü bir bilgelik ve yalınlıkla dile getirir.

Eserleri, yalnızca görsel formlar değil, aynı zamanda ruhsal ifadelerin somut kanıtlarıdır. Doğanın özüne erişmiş bir bilge gibi, heykellerindeki özle insan arasında bir köprü kurar. İnsanın kendini, çevresini ve dünyayı anlama çabasına rehberlik eder. Formlarıyla tinsel derinliğini yansıtırken, ruhsal arayışını da aynı dinginlikle dışa vurur. Sanatçı, izleyiciyi “dönüş bileti” fikriyle, içsel bir yolculuğun başlangıcına davet ediyor.

Interfresh Eurasia Fuarı İzmir’de açıldı

Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında milli proje olarak gösterilen Meyve, Sebze, Gıda, Gıda Ürünleri, Gıda Teknolojileri Ambalaj, Tarım Teknolojileri, Depolama ve Lojistik Fuarı (Interrfesh Eurasia) törenle açıldı.

İzmir Fuar Merkezi’nde Antalya’dan sonra 8. düzenlenen fuara, İzmir Valisi Süleyman Elban, Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birlikleri başkanları, CHP ve AKP milletvekilleri de katıldı.

Fuarda 55 ülkeden alım heyeti ile Avrupa’dan 30’dan fazla zincir market temsilcilerinin katıldığı fuarda Türk tarım ürünlerinin yaş, kuru, dondurulmuş ve konser ürünleri görücüye çıktı.

Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye tarım sektörünün 68,5 milyar dolarlık tarımsal hasıla, genç nüfusu, yetişmiş insan kaynağı, üretim teknolojilerine adaptasyon kabiliyeti ve uygulanan etkin politikalar sayesinde küresel tarım ticaretinin önde gelen aktörleri arasında yer aldığını belirtti.

Tarım ve gıda ürünleri ihracatının 2023 yılında Cumhuriyet tarihinde bir rekora imza atarak 31 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Ağar, şunları kaydetti.

‘’Ülkemiz bugün, yaş meyve sebzeden, işlenmiş tarım ürünlerine kadar hemen hemen her türlü tarımsal ürünün üretildiği ve işlenerek dünya pazarlarına satıldığı bölgesinin en güçlü tarım üreticisi ve ihracatçısı ülkesi konumundadır. Bugün 59,2 milyon tonluk yaş meyve ve sebze üretimi, ülkemizi dünya yaş meyve sebze üretiminde Çin ve Hindistan’ın ardından 3’üncü sıraya yerleştiriyor. 2023 yılında ülkemiz meyve üretim miktarı bir önceki yıla göre yüzde 2,3 artarak 27,4 milyon ton, sebze üretim miktarı ise yüzde 0,6 artarak 31,8 milyon ton olarak gerçekleşti.’’

Yaş meyve ve sebze ürünleri ihracatının ise tarım ürünleri ihracatının yüzde 10’undan fazlasına tekabül ederek yaklaşık 3,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu anlatan Ağar, ‘’Dünyada 120’den fazla noktaya ulaşan yaş meyve sebze ihracatımızda başı çeken ilk beş ülke ise Rusya Federasyonu, Almanya, Romanya, Irak ve Ukrayna. 2023 yılında 2,4 milyar dolarlık meyve ve sebze mamulleri ihracatı gerçekleştiren ülkemizin bu alandaki en önemli pazarları ABD, Almanya ve Birleşik Krallık’’ dedi.

MEDNIGHT 2024: Akdeniz’de Bilim ve Kültürün Birleşmesi

Akdeniz’in en çok beklenen bilim ve kültür kutlaması MEDNIGHT-Akdeniz Araştırmacıları Gecesi, 27 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşecektir. Bu uluslararası etkinlik, bilimsel keşif, kültürel değişim ve toplumun katılımına adanmış bir gece için sekiz Akdeniz ülkesini -İspanya, İtalya, Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi, Tunus, Türkiye, Bosna-Hersek ve Fransa-bir araya getirmektedir. MEDNIGHT, araştırmacıların ve toplumun buluşabileceği, fikir alışverişinde bulunabileceği, yenilikçilik ve bilginin harikalarını keşfedebileceği alanlar yaratarak bilimin günlük yaşamdaki önemini vurgulamaktadır.

Akdeniz Çapında Bir Kutlama

27 Eylül 2024 Cuma günü Akdeniz’in dört bir yanındaki şehirler, bilimi halka yakınlaştırmak için tasarlanmış çeşitli etkinliklerle canlanacaktır. Etkinliğin Türkiye’deki adresi İstanbul olacak ve Kadir Has Üniversitesi ev sahipliğinde çeşitli sunumlar, aktiviteler, atölye çalışmaları ve çalıştaylar yapılacaktır. Saat 11:00’deki açılış törenini takiben iki önemli seminer gerçekleştirilecektir. İlk olarak Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz’in “Sinir Bilim” isimli semineri ve takiben Rektör Danışmanı ve MEDNIGHT projesi Türkiye Koordinatörü Doç. Dr. Taner Arsan’ın, “Yapay Zekâ ve Modern Teknolojilerin Matematiği” isimli seminerleri yer alacaktır. Seminerlerin sonunda tüm katılımcılar Akdeniz Dalgası oluşturarak Akdeniz Biliminin birleştirici, bütünleştirici ve ekip ruhu kazandıran yüzünü hep birlikte hayata geçireceklerdir. Etkinlik saat 13:00’den sonra deniz ve kirlilik, deprem, iklim değişikliği ve temiz enerji kaynakları, diyet ve beslenme, yaşam ve sağlık ana temalarındaki sunumlarla devam edecektir. Bunlara paralel olarak gençler, uygulamalı deneylerin yapıldığı atölyelere ve araştırmacılarla etkileşime girebilecekleri interaktif bilim oyunlarının yer aldığı sergi, stand ve çalıştaylara katılım sağlayacaklardır.

MEDNIGHT, Akdeniz Araştırmacıları Gecesi, özellikle gençler arasında Akdeniz Biliminin önemini göstermeyi amaçlaması açısından önemli bir etkinliktir. Akdeniz bilimi yapmak bizi bütünleştirir, bizi sağlam ve benzersiz bir ekip yapar ve bize geleceği geliştirmek için gerekli gücü verir. MEDNIGHT, sizi de bu ekibe katılmak için Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’ne davet ediyor.

Panasonic, yeni 4K stüdyo kamerasını ve fiber adaptörünü tanıttı
Panasonic Connect Europe, bugün yeni AK-UCX100 Stüdyo Kamerasını ve AK-CFA100 Kamera Fiber Adaptörünü duyurdu. İki ürün, müşterilere en yüksek kalitede görseller sunarken stüdyo veya canlı etkinliklerde daha fazla prodüksiyon esnekliği sağlıyor. UCX100, kullanıcıların bütçelerini ve üretim zorluklarını karşılamak için çalışma tarzlarını seçmelerine olanak tanır. Tek bir kamera olarak veya Kamera Fiber Adaptörü (CFA) ya da Kamera Kontrol Birimi (CCU) ile birlikte çalışabilir ve her türlü çekim ortamında en yüksek kalitede çekim sağlar. UCX100 ve CFA100, Aralık 2024’ten itibaren satışa sunulacak.

Dünya Turizm Günü’nde anılarınızı vivo X100 Pro ile ölümsüzleştirin
vivo, Dünya Turizm Günü’nde seyahatlerinizi ölümsüzleştirmeniz için ideal bir seçenek sunuyor: X100 Pro. Devrim yaratan fotoğraf çekme özellikleri, güçlü pil ömrü ve dayanıklılığı ile vivo X100 Pro, her macerada güvenilir dostunuz olmaya aday. Bu akıllı telefon ile yeni yerler keşfederken anılarınızı ölümsüzleştirebilir ve bunları paylaşarak hayatınızı dolu dolu yaşayabilirsiniz.
Her yıl 27 Eylül’de kutlanan Dünya Turizm Günü; gezginleri, maceraseverleri ve keşif tutkunlarını bir araya getiriyor. Bu özel gün, dünya genelindeki kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve tarihi mirasları keşfetmenin önemini vurgularken aynı zamanda seyahatlerinizi en iyi şekilde kaydedebileceğiniz bir partnerle tanışma fırsatı da sunuyor: X100 Pro.
Fotoğrafçılıkta devrim yaratan özellikleri ile seyahat tutkunlarının deneyimlerini zenginleştiren vivo X100 Pro, güçlü pil ömrü ve dayanıklılığı ile her türden maceraya hazır bir yol arkadaşınız olabilir. Uzun süreli pil performansı sayesinde, kullanıcılar gün boyu keşif yaparken telefonlarının güvenilirliğinden emin olabiliyor.

Demir çelik ihracatında  Avrupa rüzgarı başladı

Ağustos ayında büyüme kaydeden demir-çelik sektörü Avrupa’nın ilgi odağı oldu. Artan siparişleri değere çeviren sektör, İtalya, Birleşik Krallık, İspanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde rekor ihracat artışlarına imza attı.

ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, çelik sektörü ihracatındaki kesintisiz büyümeye dikkat çekerken, yılın ikinci yarısında demir ve demir dışı metaller ihracatında da pozitif bir ivmenin yakalandığının altını çizdi. Tosyalı, “En büyük pazarımız olan Avrupa’dan aldığımız siparişler ve gösterdiğimiz ihracat artışları moral verici. Yılı en iyi şekilde kapatıp, gelecek yıl daha iyi performans göstermeyi arzu ediyoruz. Hedefimiz ihracatta en iyi yılımız olan 2021 performansını yakalamak, hatta geçmek olmalı. Sektör olarak var gücümüzle en iyi seviyelere ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.

Türkiye’nin ağustos ayı ihracatı yüzde 2,4’lük artışla 22,1 milyar dolar oldu. Bu ayda Türkiye demir ve demir dışı metaller sektörü yüzde 1,5 artışla 1,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 5,5’luk artışla 1,4 milyar dolarlık ihracat yaptı. İki sektör, Türkiye’nin ağustos ayı ihracatının yüzde 11,3’lük kısmını üstlendi.

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) verilerine bakıldığında demir ve demir dışı metaller sektörü geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,2’lik artışla 64,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 63’lük rekor artışla 220,1 milyon dolar oldu. 

“Hedefimiz yılı en iyi şekilde kapatıp, gelecek yıla hazırlanmak”

Ağustos ayına ilişkin ihracat verilerini değerlendiren ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, şu açıklamaları yaptı: “Sektör ihracatımız için iyi başlayan 2024 yılı, istikrarlı şekilde devam ediyor. Çelik sektörü ihracatı kesintisiz büyüme kaydederken, daha önce belirttiğimiz gibi demir ve demir dışı metaller sektörümüz de yılın ikinci yarısı ile birlikte pozitif ivme yakaladı. Geçen yıl sektörlerimiz açısından en kötü senaryoları yaşadık, bu yıl hem yeni yatırımların devreye girmesi hem de üretim miktarımızın artması ile toparlanma sürecine girdik. En büyük pazarımız olan Avrupa’dan aldığımız siparişler ve gösterdiğimiz ihracat artışları moral verici. Yılı en iyi şekilde kapatıp, gelecek yıl daha iyi performans göstermeyi arzu ediyoruz. Hedefimiz ihracatta en iyi yılımız olan 2021 performansını yakalamak, hatta geçmek olmalı. Bu potansiyelimiz var. Sektör olarak var gücümüzle en iyi seviyelere ulaşmayı hedefliyoruz.”

VENEZUELA TÜRK İHRAÇ ÜRÜNLERİ FUARI’NI DEVLET BAŞKANI MADURO AÇTI

Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nin (AKİB), Türkiye’nin Güney Amerika’ya açılan kapısı olarak gördüğü Venezuela’da 2’incisini düzenlediği Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nın açılışını Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro yaptı. Türkiye dostu ve Türk televizyon dizilerinin hayranı Maduro, 550 milyon dolar düzeyinde ikili ticaret hacmini 800 milyon dolara yükseltmeyi hedeflediklerini belirterek, “2025’in ilk yarısında Türkiye’de, yılın ikinci yarısında Venezuela’da fuarlar düzenleyerek iki ülke arasındaki kardeşliği pekiştireceğiz.” dedi.

Ticaret Bakanlığı’nın desteği, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonunda başkent Karakas’ta gerçekleştirilen Venezuela Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nda tarım makineleri, gıda, temizlik malzemeleri, hijyenik ürünler, kişisel bakım ürünleri, tekstil, hazır giyim, kozmetik, mutfak malzemeleri, elektrikli ev aletleri, kimyevi maddeler, demir-demir dışı metaller, mobilya, kâğıt ve orman ürünleri başta olmak üzere tüm sektörlerin ürün ve hizmetleri tanıtıldı.

40 aşkın Türk firması ürünlerini başkent Karakas’ta sergiliyor
40’ı aşkın firmanın katılımıyla gerçekleştirilen 2. Venezuela Türk İhraç Ürünleri Fuarı’nın açılış seremonisine Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro, Venezuela tarım, ticaret, turizm, balıkçılık, gıda ve ekonomi bakanlıkları, dış ticaret ajansı,  Venezuela Uluslararası Üretim Yatırımı Merkezi Başkanı Alex Saab Moran, La Guaira Eyalet Valisi Jose Antonio Teran, Türkiye’nin Karakas Büyükelçisi Aydan Karamanoğlu, Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (ASHİB) Başkan Yardımcısı Ali Can Yamanyılmaz, AKİB Genel Sekreteri Mehmet Ali Erkan ve Venezuala iş dünyası temsilcileri ile davetliler katıldı.

Simon Bolivar Kongre Merkezi’ndeki fuarın açılış töreninde konuşan Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro, Türkiye’nin önemli temsilcilerini ülkesinde misafir etmekten büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Maduro, “Gerçekten harika, Türkiye’den gelen ürünler büyük bir kaliteye sahip ve Venezuela’dan Türkiye’ye gönderilen ürünler de gönderilmeye başlandı.” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın zamanda görüştüğünü kaydeden Maduro, “Cumhurbaşkanı Erdoğan çok mutluydu, her zaman Venezuela’yı destekliyor ve ortak ekonomik başarılarımızı yakından takip ediyor” diye konuştu.

“Ekonomi temelinde dengeli bir ticaretin artışını başarmaya başladık”
Türkiye ve Venezuela arasındaki ilişkilerin sağlam temeller üzerinde yükselmeye devam ettiğini, ortak çalışmalarla iki ülkede de ekonomik refahın artırılması ve karşılıklı kazanç temelinde önemli gelişim yaşandığını dile getiren Maduro, “Bu yıl ekonomi temelinde dengeli bir ticaretin artışını başarmaya başladık. 2024 yılında iki ülke arasındaki dış ticarette 800 milyon dolar rakamını aşmayı hedefliyoruz. Şu an ithalat ve ihracat yarı yarıya ve ülkelerin ekonomik ve ticari ilişkilerinin böyle devam etmesi gerekiyor.” dedi.

“Türkiye, 21’inci yüzyılın yeni yükselen güçlerinden biri olarak öne çıkıyor”
Mevkidaşı Erdoğan’ın iki ülke arasında dengeli ticaretin artırılması gerektiği konusunda ısrarcı olduğunu belirten Maduro, Venezuela’nın ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel açıdan bir güç haline gelme yolunda ilerlediğini söyledi. Venezuela Devlet Başkanı Maduro “Türkiye, 21’inci yüzyılın yeni yükselen güçlerinden biri olarak öne çıkıyor ve Başkan Erdoğan’ın da dediği gibi, halkların barışçıl gelişimi için küresel bir alternatif olan BRICS’e katılacaktır.” diye vurguladı.

ZF Aftermarket, Automechanika’da sürdürülebilir otomotiv yenileme pazarı için çözümlerini tanıttı

Kullanılmış araç parçalarının yeniden üretimi, yeni parçaların üretimine kıyasla kaynakları koruyor ve CO2 emisyonlarını önlüyor; böylelikle ZF’nin sürdürülebilirlik stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Yeni ZF REMAN etiketi ile ZF Aftermarket, tüm premium markalarında yeniden üretilmiş ürün görünürlüğünü artırdı. Kullanılmış parçaların iadesi yeniden üretim için belirleyici bir temel taşı olduğundan, ZF Aftermarket tersine lojistik için müşteri dostu bir süreç olan ‘CorExpedia’yı da optimize etti. ZF Aftermarket, Automechanika Frankfurt 2024’te her iki çözümü de tanıttı.

ZF’nin sürdürülebilirlik hedefleri birbiriyle yakından bağlantılıdır. Örneğin, döngüsel iş modellerini genişletmek, Grup genelinde iklim hedeflerine ulaşmanın ve kaynak tüketimini büyümeden engellemenin ayrılmaz bir parçasıdır. Döngüsel ekonomi, daha az kaynağın hem daha uzun hem de birden çok kez kullanıldığı sistematik bir yaklaşımı ifade eder. Malzeme verimliliğinin artırılması ve atıkların azaltılması, ham madde ekstraksiyonunda ve CO2 emisyonlarında bir azalmaya yol açar. Bir ürün yaşam döngüsünden sonra artık kullanılamadığında, malzemelerin onarımı, yeniden kullanımı, yeniden üretimi veya geri dönüşümü döngüyü kapatır. ZF, bu stratejiyi önemli ölçüde destekleyen iki yeniden üretim girişimini tanıttı.

ZF REMAN ürünleri: Yüksek kalite garantisi

Yeni ZF REMAN etiketi, otomotiv yenileme pazarındaki müşteriler için sürdürülebilirliğin artan önemini yansıtıyor. Bunun arkasında, yeni parçaların aynı kalite ve işlevselliğini garanti etmek için ZF’nin dünya çapındaki tesislerinde gerçekleştirilen ve tedarik zinciri boyunca ham madde tüketiminden kaçınılan endüstriyel yeniden üretim süreçleri yer alıyor.

Yeniden üretilen her parça, aynı gereksinimleri karşıladığından ve yeni bir parçanın işlevselliğine sahip olduğundan emin olmak için testlere ve kontrollere tabi tutuluyor. Parçalar sadece temizlenip tamir edilmekle kalmıyor, aynı zamanda mevcut seri standardına getiriliyor. Bu süreç endüstriyel bir üretim standardıdır. ISO ve IATF sertifikalı fabrikalarımız, OE mirasını ve bilgi birikimini revizyon tesislerine aktarmaktadır. Bu tesislerde aşınmış tek elemanlar değiştiriliyor ve gerekirse, performansı ve hizmet ömrünü artırmak için geliştirilmiş bileşenlerle yenileniyor. ZF REMAN parçalarının garanti süresi, yeni parçaların garanti süresiyle aynı veya daha da uzundur. Bu sebeple tamirhaneler ve son kullanıcılar yeni parçalarda olduğu gibi ZF REMAN parçalarına da aynı oranda güvenebilirler.

CorExpedia: kullanılmış parçalar için internet tabanlı iade platformu

Yeniden üretimin temeli, kullanılmış parçaların (maçaların) atölyelerden toptancılar aracılığıyla üreticiye iade edilmesidir. Tersine lojistik olarak adlandırılan bu süreç, tamirhanelerin ve distribütörlerin kolayca kullanabilmesi için mümkün olduğunca basit, hızlı ve verimli olmalıdır.

ZF Aftermarket’in bu zorlukların üstesinden gelmek için küresel çözümü, çekirdek malzemeleri iade etmek için sezgisel ve kullanıcı dostu bir çevrimiçi platform olan CorExpedia’dır. Başlangıçta Avrupa’da WABCO markalı parçaların iadesi için tasarlanan CorExpedia, iade verimliliğini önemli ölçüde artırdığını şimdiden kanıtlamıştır. Portalın kullanımı kolay ve depozito iadeleri gibi konularda süreç oldukça hızlıdır. Ve şimdi, ZF Aftermarket bu konsepti kademeli olarak tüm portföyüne yayıyor. Bu yılki daha geniş çaplı lansmanla birlikte, seçili SACHS markalı kullanılmış parçalar ilk kez CorExpedia aracılığıyla iade edilebilecek.

Portal, internet bağlantısı olan herhangi bir cihazda kullanılabilir ve iade düzenlemek için yalnızca birkaç tıklama gerekiyor. Kullanıcı, seçilen SACHS markalı malzemeleri kendi şirketinden iade edebiliyor veya belirlenmiş bir iş ortağından (örneğin bir atölye) toplanmasını organize edebiliyor.

Açık kullanıcı talimatları CorExpedia portalında bulunabiliyor. Bunlar, iade yönergelerini ve parça iade durumuyla ilgili belirtilen ayrıntıları içeriyor. Portalın pratik analiz fonksiyonları, iadelerin durumunu izlemeyi ve raporlar oluşturmayı mümkün kılıyor. Depozito iadeleri konusunda da net bilgiler var. Özellikle, ‘çekirdek bankası’ olarak bilinen işlevsellik, iade edilen ürünlerden satın alınan parça sayısını açıkça gösteriyor ve kullanıcıların geri dönüş potansiyellerini tüketip tüketmediklerini bir bakışta belirlemelerini sağlıyor.

ZF Aftermarket Yeniden Üretim Stratejisi ve İş Geliştirme Başkanı Tomasz Galazka, “ZF REMAN ve CorExpedia ile müşterilerimize yeniden üretilmiş ürünlerimize daha da kolay erişim sunmak istiyoruz” diyor. “Amacımız, yeniden üretilmiş parça portföyümüzü sürekli olarak genişletmek, kaynakların korunmasına ve emisyon azaltımına daha önemli ölçüde katkıda bulunmaktır.”

GÜNLÜK HAYATINIZI KOLAYLAŞTIRACAK İLGİNÇ BİLGİLER!

Günlük hayatınızı kolaylaştıracak pratik ve etkili bilgileri öğrenmeye hazır mısınız? Mutfaktan kişisel bakıma, pek çok alanda işinize yarayacak ipuçlarıyla yaşamınıza değer katabilirsiniz. Instagram’ın popüler sayfalarından @enteresanbilgiler, nadiren duyduğunuz ilginç ve şaşırtıcı detayları yeni blog yazısında bir araya getirdi.

Çöp Kutusundaki Kötü Kokuları Önlemek İçin Karbonat Kullanın

Çöp kutunuzun içine bir kaşık karbonat dökerseniz, kötü kokuların yayılmasını engelleyebilirsiniz. Karbonat, çevredeki kokuları nötralize ederek mutfağınızı daha ferah tutar.

Haşlanmış Yumurta Suyunu Saksılara Dökün

Yumurtalarınızı haşladıktan sonra kalan suyu saksılarınıza dökün. İçerdiği mineraller sayesinde bitkileriniz daha hızlı büyüyecektir. Özellikle kalsiyum bakımından zengin olan bu su, çiçeklerinizin gelişimine katkıda bulunur.

Mide Bulantısını Toz Kahve ile Giderin

Mideniz bulanıyorsa, bir tutam toz kahve yiyin. Kahvenin içeriğindeki maddeler, mideyi yatıştırır ve bulantınızı anında geçirir. Bu basit ama etkili yöntemle mide rahatsızlıklarınızdan kolayca kurtulabilirsiniz.

Bacak Bacak Üstüne Atmanın Zararları

Bacak bacak üstüne atarak oturmak varislere ve çatlaklara davetiye çıkarıyor. Kan dolaşımınızı olumsuz etkileyen bu alışkanlıktan kurtulmak, daha sağlıklı bacaklar için önemli bir adım.

Sarımsak ve Soğan Kokusu İçin Limon Kullanın

Ellerinize sarımsak ve soğan kokusunun sinmesini istemiyorsanız, doğramaya başlamadan önce ellerinize limon sürün. Bu yöntem, güçlü kokuların ellerinize bulaşmasını engeller.

Portakal Suyunu Arttırmanın Sırrı

Portakalları sıkmadan önce soğuk suda bekletirseniz, elde edeceğiniz portakal suyu miktarını yüzde 50 oranında artırabilirsiniz. Bu basit yöntemle daha fazla portakal suyu elde etmek mümkün!

Yemeklerden Önce Dişlerinizi Fırçalayın

Yemeklerden önce dişlerinizi fırçalarsanız, daha az yemek yersiniz ve bu da kilo vermenizi hızlandırır. Diş fırçalamak, tat alma duyularınızı baskılayarak iştahınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olur.

BYD, 9 Milyonuncu Aracını Üreterek Global Büyümesini Devam Ettiriyor 

Dünyanın lider elektrikli araç üreticisi BYD, otomotiv dünyasında önemli bir kilometre taşını daha geride bırakarak 9 milyonuncu elektrikli ve şarj edilebilir hibrit aracını banttan indirdi. Elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araçlarıyla sektörde çığır açan BYD, 8 milyonuncu aracını ürettikten sadece iki ay sonra 9 milyonluk üretim hedefine ulaştı. BYD bu önemli kilometre taşına ulaşan ilk yeni enerji aracı üreticisi oldu. BYD bu başarıyı BYD’nin Shenzhen-Shanwei fabrikasında üretilen YangWang U9 elektrikli süper otomobilini banttan indirerek elde etti.

2024 rekorlarla dolu bir yıl olmaya devam ediyor

BYD, 2024 yılında da rekor araç satışları gerçekleştirmeye devam ediyor. Yılın ilk 7 ayında 1.9 milyon adedin üzerinde satışa ulaşan BYD, ikinci çeyrekte dünyanın en büyük yedinci otomobil üreticisi oldu. İleri teknolojileri, üstün kalite anlayışı ve yüksek verimliliğiyle BYD, dünya genelinde geniş bir kullanıcı kitlesinin ilk tercihi olmaya devam ediyor.

Türkiye’de de yatırım kararını duyuran ve önümüzdeki dönemlerde ülkemizde üretime başlayacak olan BYD; aynı zamanda Brezilya, Meksika ve Avrupa gibi yeni pazarlarda yatırımlarını artırarak global ölçekte hızla büyümeye devam ediyor.

Dünya çapında 900 binden fazla çalışanı bulunan BYD, 100 bini aşkın mühendisle birlikte, araştırma ve geliştirme çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlarla otomotiv sektörüne yön veriyor. Şirket, her gün ortalama 30 yeni patent başvurusu yaparken, Temmuz 2024 itibarıyla 30 binden fazla patent onayı aldı.

50’den fazla sıcak soğuk içecek lezzeti tek makinede

Kahve keyfinizi bir üst seviyeye taşımaya hazır mısınız? İtalyan kahve markası De’Longhi, 50’den fazla sıcak, soğuk ve cold brew demleme kahve lezzetlerini sayısız teknolojiyle donattığı “Eletta Explore” ile tek bir makinede sunuyor. Üstelik nerede olursanız olun uygulama üzerinden tek tıkla, evde sizi bekleyen sıcacık veya serinletici bir kahveyi kolaylıkla hazırlayabilirsiniz.

Kahve içmeden güne başlayamayanlar, kahvesiz olamayanlar, kahve çeşitlerinin inceliklerini keşfetmeyi sevenler ve geniş kahve zevki olanlar için De’Longhi, yeni Eletta Explore’u sunuyor.İster LatteCrema Hot ile mükemmel sıcak kahvenin tadını çıkarın ister ColdExtraction ile dakikalar içinde serinletici cold brew deneyimi yaşayın. Ya da 50’den fazla sıcak ve soğuk içecek çeşidininin tadını ev konforunda veya To-Go özelliği sayesinde hareket halinde çıkarın.

Dünyada ilk kez, 5 dakikadan kısa sürede demlenebilen cold brew!

Eletta Explore, asıl lezzetine ulaşması için normalde yaklaşık 24 saatlik bir demlenme süresi gerektiren cold brew kahveyi, 5 dakikadan kısa sürede demleyebilen ilk ve tek makine. Özel ColdExtraction Teknolojisi, en sevdiğiniz çekirdekleri otomatik olarak öğütüp sıkıştırarak ve ardından kahve dozunu oda sıcaklığındaki suyla çok düşük basınçta demleyerek tüm kahve nüanslarını bir fincan cold brew kahveye dönüştürüyor. De’Longhi’nin yarattığı LatteCrema & Cool Teknolojisi, sıcak veya soğuk, tercih ettiğiniz kahveyi tek tuşla dilediğiniz şekilde hazırlıyor ve süt bazlı kahveler için barista kalitesinde optimum mikro köpük oluşturarak yumuşak içim opsiyonu sunuyor. Tescilli Bean Adapt Teknolojisi sayesinde ise, hangi kahve çekirdeği çeşidini seçerseniz seçin, Eletta Explore ideal kahve lezzetini ve aromaları korumak için gerekli ayarları kolayca uyarlıyor.

Erken teşhis ve tedavi kalp hastalıklarından korunmada hayati öneme sahip!

Kalp hastalıkları, dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinden biri. Türkiye’de her yıl binlerce insan kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerle yaşamını yitirirken dislipidemi en önemli neden olarak öne çıkıyor Dünya Kalp Günü vesilesiyle Novartis ve Türk Kardiyoloji Derneği kalp sağlığına dair toplum nezinde farkındalık yaratmayı hedefliyor!

Novartis Türkiye ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), Dünya Kalp Günü’nü kutlamak ve kalp sağlığı konusunda toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, kalp sağlığı ve dislipidemi üzerine yoğunlaşan bir bilinçlendirme projesi başlattı.Proje kapsamında basın ve sosyal medya aracılığıyla toplumu kalp sağlığı hakkında bilgilendirerek, kalp hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi konusundaki önemli mesajların geniş kitlelere ulaştırılılması hedefleniyor.
Kalp hastalıkları, dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl yaklaşık 18 milyon insan kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.1
Bu rakamlar, kalp sağlığının korunmasının ne denli kritik olduğunu gözler önüne seriyor.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ölüm verileri toplam ölümlerin içinde kalp hastalıklarının payının gittikçe artma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Kalp hastalıkları 1989’da yüzde 40, 1993’te yüzde 45 (8),2009’da yüzde 40 (9) ve 2013’te yüzde 39,6, 2014 yılında yüzde 40,4 (5), ile tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor.
Türkiye’de kalp sağlığı ve dislipidemi
Türkiye’de her yıl binlerce insan kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerle yaşamını yitiriyor. Bu hastalıkların önemli bir nedeni olarak dislipidemi öne çıkıyor. Dislipidemi, kanda anormal seviyelerde lipid bulunması durumu olarak tanımlanıyor ve özellikle yüksek LDL (kötü kolesterol) seviyeleri ile düşük HDL (iyi kolesterol) seviyeleri kalp hastalıklarına zemin hazırlayabiliyor. Dislipidemi, ateroskleroz gelişimine yol açarak kalp krizi ve inme riskini artırıyor.
Genel olarak iskemik kalp hastalıklarının 1/3’ünün yüksek kolesterolle ilişkili olduğu belirtiliyor. Tüm dünyada yılda 2,6 milyon ölümün (yüzde 4,5) ve 29,7 milyon DALY (Engelliliğe göre ayarlanmış yaşam yılları) veya total DALY’nin yüzde 2’sinin yüksek kolesterole bağlı olduğu tahmin ediliyor ve yüksek serum kolesterolünü düşürmenin kalp hastalığı riskini azaltıyor.
Yüksek LDL kolesterol seviyeleri, damar tıkanıklıklarına ve kalp krizlerine yol açıyor
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, Türkiye’de dislipidemi farkındalığının yeterli düzeyde olmadığını belirterek, bu konuda toplumun daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Dislipidemi, halk arasında yeterince tanınmıyor ve bu durum ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Kanda yüksek LDL kolesterol seviyeleri, damar tıkanıklıklarına ve bunun sonucunda kalp krizlerine yol açabilir. Erken teşhis ve tedavi, kalp hastalıklarından korunmada hayati öneme sahip” diyen Prof. Dr. Değertekin, bu bağlamda eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, dislipideminin neden olduğu kalp hastalıklarının belirtileri genellikle sessizce ilerlediği için, düzenli sağlık kontrollerinin önemi üzerinde durdu.
Erken teşhisin ve tedavi seçeneklerinin önemi
Kalp hastalıklarının belirtileri genellikle geç fark edilse de erken teşhis ile bu hastalıkların önlenmesinin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Değertekin, özellikle yenilikçi tedavi seçeneklerinin kalp sağlığının korunmasında önemli rol oynadığını kaydetti. Bu bağlamda, geliştirilen yenilikçi tedavi yöntemlerinin, kalp sağlığının korunması ve hastalıkların önlenmesinde büyük bir adım olduğunu söyleyen Prof. Değertekin “Statinler, PCSK9 inhibitörleri gibi tedaviler, dislipidemi yönetiminde önemli yer tutuyor ve kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltıyor” dedi.
Novartis kalp hastalıkları alanında yenilikçi tedaviler geliştirmeye devam ediyor
Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz, Novartis’in kalp sağlığı alanında dünya genelinde köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. “Novartis, son altmış yıldır, kardiyovasküler hastalıklar için bakım standardını dönüştürmekten düşük gelirli toplumlardaki sağlık sistemlerini güçlendirmeye kadar dünya çapında kalp sağlığını geliştirmek için çalışıyor” diyen Theytaz, kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerinin %85’inden fazlasını aterosklerotik kardiyovasküler hastalıkların oluşturduğunu ifade etti ve şöyle devam etti: “Burada ana risk faktörü, ‘kötü kolesterol’ olarak da adlandırılan yüksek LDL-C’dir (düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol). Statinler şu anda dünya çapında ASCVD hastalarının %90’ına LDL-C’yi düşürmek için reçete edilmektedir, ancak bunların %70’inden fazlası optimal LDL-C seviyesinde değildir ve kardiyovasküler olay ve ölüm risklerini artırmaktadır. KVH ile mücadele taahhüdümüzün bir parçası olarak, kalbin vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yeterince kan pompalayamadığı potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durum olan kalp yetmezliğine de odaklanıyoruz. Bu durum hastaların yorgun ve nefes darlığı hissetmesine yol açıyor ve hastaneye yatma veya ani kalp ölümü riski taşıyor. Dünya genelinde en az 26 milyon kişi kalp yetmezliği ile yaşıyor. Bu da, küresel ekonomiye her yıl hem doğrudan hem de dolaylı maliyetler açısından tahmini 108 milyar ABD doları tutarında büyük bir yük oluştuğunu gösteriyor.”
Theytaz sözlerini bitirirken bu alanda öncü olduklarını ve hastaların ilaca erişimini kolaylaştırmak için hekimlerle iş birliği içinde çalıştıklarını da ifade etti.
Ayrıca, Novartis’in her yıl düzenlediği farkındalık projeleri ve dernek iş birlikleriyle toplumun bilinçlendirilmesine katkı sağladığını belirten Theytaz, “Son birkaç yıldır düzenlediğimiz ‘Unblocked’ inisiyatifi ile de toplumda önemli bir farkındalık yarattık. Unblocked projesi kapsamında tüm çalışanlarını kan yağ değerlerini öğrenmelerini sağlayarak, sağlıklı bir hayat için ilk adımı atmaya davet ettik. Ayrıca sağlıklı ve aktif bir yaşam tarzını teşvik etme taahhüdünün bir parçası olarak, 2024 yılında Novartis Türkiye Koşu & Yürüyüş Kulübü’nü kurduk. Bu projenin bir parçası olarak, APMA bölgesindeki Novartis çalışanlarının fiziksel aktiviteler ve sağlıklı yaşam yoluyla kalp sağlığına öncelik vermelerini sağlamak için dostça bir yarışma olan 2024 Unblocked APMA Challenge’ı başlattık. Tüm bu aktivitelerle katılımcılarımızı kalp sağlığının önemini aileleri, arkadaşları ve daha geniş ağlarıyla paylaşmaya teşvik ettik. Geçtiğimiz yıl 1.500’den fazla çalışanın katıldığı Challenge’da 260 takım oluşturuldu ve dört haftalık süre boyunca 45.000’den fazla fiziksel aktivite kaydedildi.
Unblocked etkinliklerini sene boyunca çeşitli farkındalık aktiviteleri ile destekleyerek sürdürülebilir hale getiriyoruz ve kalp sağlığı alanında farkındalık yaratmak için hekim ve dernek işbirlikleri ile yolumuza devam ediyoruz. Kalp sağlığı alanında oluşturduğumuz referans noktası olan www.kalbinidinlesen.com adresiyle, hastaların en güncel bilgilere kolaylıkla ulaşmasını sağlıyor ve bu çalışmalardan elde ettiğimiz sonuçlardan gurur duyuyoruz. Kalp hastalıkları ve sağlıklı yaşam ile ilgili bilgi almak isteyen herkes KalbiniDinlesen’de kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinden beslenme ve egzersize kadar pek çok bilgiye erişim sağlayabilir” dedi.

ÇİKOLATA SEÇİMİNDE DİKKATLİ OLUNMALI

Gıda Mühendisi Yeşim Tekin: “Renkli, gıda boyası kullanılmış, albenisi yüksek ama özellikle çocuklar için sağlıksız çikolata ve şekerlemeler konusunda dikkatli olunmalı…”

Özellikle çocuklar için vazgeçilmez lezzet olan çikolata ve şekerlemeler her geçen gün çeşitleniyor. Renkli, farklı dolgu malzemeleri ile lezzetlendirilip, yine farklı kaplamalarıyla sürekli artan çeşit sunan ürünler başta çocuklar için cezbedici oluyor. Uzmanlar, bu ürünlerde kullanılan malzemelere dikkat edilmesi gerektiğini ve özellikle çocuklar için son derece seçici olunması gerektiğini söylüyor.

20 yıldır çikolata sektöründe çalışan ve doğal malzeme ve yöntemlerle üretim yapan ve “geleneksel çikolata” üretimiyle öne çıkan Sial Çikolata’nın kurucusu Gıda Mühendisi Yeşim Tekin, her yaşta sevilen ve tüketilen besinlerden olan çikolatayı alırken dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında önemli bilgiler veriyor… Tekin, “Sağlıklı ürün seçimi herkes için önemli, ancak çocuklara alınan ürünler konusunda daha seçici ve dikkatli olunması gerekli” uyarısında bulunuyor.

Tüm dünyada endüstrileşmenin bir getirisi olarak fabrikasyon üretimin de hızlı bir büyüme gösterdiğini ve özellikle büyük ölçekli firmaların dolgulu, üstü kaplamalı, renklendiriciler, tatlandırıcılar kullanarak, raf ömrünü uzatmak için de koruyucu içeren çikolataların üretimine ağırlık verdiğini vurgulayan Tekin, buna karşın geleneksel yöntemlerle ve sağlıklı doğal malzemeler kullanılarak üretilen çikolataların sağlığı tehdit eden risklerden koruması yanında faydalı ürünlerle sağlıklı beslenmeyi de destekleyeceğini söylüyor.

Tekin, özellikle çikolata alırken içindeki malzemelere mutlaka bakılması gerektiğini hatırlatarak şu bilgileri veriyor:

“Çocuklar, albenisi yüksek, renkli, farklı görünüşe sahip çikolata ve şekerlemeleri tercih ediyor. İçindeki malzemeleri bilme ya da inceleme şansları olmuyor. Aileler de çoğu zaman isteklerini geri çevirmiyor. Ancak, özellikle el yapımı, geleneksel yöntemlerle üretilen, şeker ve dolgu maddesi yerine fındık, fıstık, kuru meyve gibi doğal besinlerle renklendirilmiş ve tatlandırılmış ürünleri rahatlıkla tercih edebilirler. Örneğin biz çikolatalarımızı ve şekerlemelerimizi üretim tesisimizde tamamen el yapımı geleneksel yöntemlerle üretiyor, böylece her aşamasını kontrol edebiliyoruz. Lezzetten ve kaliteli malzeme kullanımından ödün vermeden, herhangi bir sağlıksız dolgu malzemesi kullanmadan bir üretim standardı oluşturduk. Ürettiğimiz dolgulu çikolatalarda şekerli dolgular yerine tahin, limon gibi besleyici hammaddeler kullanıyoruz. Birinci kalite fıstık, fındık, kuru meyve kullanıyoruz. Daha az şeker, daha fazla kakao kullanıyoruz. Böylece çikolata gibi faydalı bir ürünü diğer besleyici ürünlerle birleştiriyoruz. Bu da ürünün kalite ve lezzetine yansıyor. Her yaştan tüketici için sağlıklı; çocuklar için daha da önemli; hem sağlıklı, hem de besleyici oluyor…”

Çikolata üretiminde de merdiven altı tabir edilen, hileli ürünler konusunda da uyarıda bulunan Tekin, “Sektörde maliyeti düşürmek için insan sağlığını tehdit eden bazı hileler yapılabiliyor. Bunlardan biri kakao oranını düşürme… Çikolatanın temel bileşeni kakao, lezzet ve kalite açısından önemlidir. Bazı çikolata üreticileri, maliyetleri düşürmek için kakao oranını düşürürler. Bu da, çikolatanın tadını ve kalitesini olumsuz etkiler. Bunun yanı sıra bazı çikolata üreticileri kakao yağı yerine daha ucuz olan bitkisel yağları kullanırlar. Bu, çikolatanın lezzetini ve dokusunu değiştirebilir. Bazı üreticiler, gerçek kakao yerine kakao aroması kullanarak sahte çikolata üretirler. Bu, tüketicilerin sağlığı açısından risk oluşturabilir ve etiketlerde doğru bilgilendirme yapılmadığı takdirde tüketicileri yanıltabilir. Ayrıca çikolatayı tatlandırmak için işlenmiş şeker de kullanılabiliyor. Aşırı miktarda tüketildiğinde, işlenmiş şeker sağlık açısından risk oluşturabilir. Çikolatayı yediğinizde damağınızda kötü bir yağ tadı kalmamalı, eriyip gitmeli, kakao tadını ve kokusunu hissetmelisiniz. Kırdığınızda çıtırtı duymalısınız, yüzeyi grimsi ve mat olmamalı” açıklamalarında bulunuyor.

Sabancı Üniversitesi’nin İlham Veren Liderler Konferansı’nda bu yıl Yapay Zekânın Eğitimdeki Rolü” konuşuldu

Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi Mezunlar Derneği ev sahipliğinde düzenlenen İlham Veren Liderler Konferansı’nda; Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi (NTU) Rektör Vekili, Provost ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Prof. Ling San ağırlandı. Prof. Ling San, “Yapay Zekânın Eğitimdeki Rolü” başlıklı konuşmasında, yapay zekânın eğitim dünyasında yarattığı değişim ile geleceğe dair fırsatlar hakkında bilgi verdi.

Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi Mezunları Derneği Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen “İlham Veren Liderler Konferansı” bu yıl 20 Eylül 2024 tarihinde Sakıp Sabancı Müzesi, The Seed’de gerçekleştirildi. Konferansın konuğu, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi (NTU) Rektör Vekili, Provost ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Prof. Ling San oldu. Prof. Ling San, konferansta “Yapay Zekânın Eğitimdeki Rolü” başlıklı bir konuşma yaptı.

Etkinliğe; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici başta olmak üzere birçok konuk katılım gösterdi.

Yapay zekanın hayatımızdaki kullanım alanları gittikçe artıyor

2019 yılından bugüne kadar yaptığı gözlemleri ileten Prof. Ling San, verdiği istatistiklerle yapay zekanın hayatımızdaki rolünün eğitim de dahil olmak üzere birçok alanda arttığının altını çizdi. Yüksek öğretim özelinde de ülke ve üniversitelerin farklı uygulamalar benimsediğini, eğitime yapay zekayı dahil ederken farklı yaklaşım ve sınırlar tanıdığına işaret etti. Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi özelinde ise öğrencilerin derslerinde yapay zeka kullanımının serbest ancak belli kurallara tabi olduğunu belirtti.

Prof. Ling San konuşmasındayapay zekânın eğitim dünyasındaki etkisinin hızla arttığına dikkat çekti. Günümüzde daha fazla yapay zekâ uzmanı yetiştirme ihtiyacının ve daha fazla yetenek geliştirmenin gerekliliğine vurgu yapan Ling San, üniversitelerin bu konudaki rolüne değinerek NTU Singapur’da son yıllarda bir dizi yeni program başlatıldığı bilgisini verdi. Prof. Ling San, üniversitelerin yapay zekâ bilgisi yaratmada büyük bir rol oynadığını söyledi. Üniversitelerde hem yapay zekâ alanında uzmanlaşmış bireyler yetiştirmek hem de farklı alanlarda çalışan bireylerin yapay zekâ okur yazarlığını artırmak için yenilikçi programlar geliştirildiğini belirten Ling San, yapay zekâ teknolojilerinin, eğitimin niteliğini artırma ve öğrenci istihdam edilebilirliğini destekleme potansiyeli üzerinde durdu.

Singapur’un yapay zekâ konusundaki gelişiminde üniversiteler önemli bir rol üstlendi

Prof. Ling San, konuşmasında Singapur’un yapay zekâ alanındaki çalışmalarına da değindi. Ling San’ın verdiği bilgilere göre Singapur, bilim ve teknolojiye yönelik büyük yatırımlar yaparak yapay zekânın hızla gelişmesine öncülük eden ülkelerden biri oldu. Ülkenin beş yıllık ulusal Araştırma, İnovasyon ve Girişim (RIE) planları çerçevesinde yapay zekâ, özel bir odak alanı haline getirildi. 2017 yılında kurulan AI Singapore girişimi, yapay zekâ araştırmalarını desteklemek, yeni teknolojiler geliştirmek ve yapay zekâ alanında yetenekleri yetiştirmek amacıyla faaliyet gösteriyor. Ülkede ilk ulusal yapay zekâ stratejisi 2019’da açıklandı. Burada; dikkat ve kaynaklara odaklanmaya yardımcı olmak, araştırma topluluğunu, endüstriyi ve hükümeti birlikte çalışmaya teşvik etmek ile değişim ve risk yönetimi gibi alanlar ele alındı. 2023’te açıklanan ikinci ulusal yapay zekâ stratejisinde Singapur’un yapay zekâ alanında dünya çapındaki rekabet gücünü artırmaya yönelik hedefler belirlendi. Singapur’un yapay zekâ stratejileri, araştırma ve inovasyonda ilerlemeye katkıda bulunurken, üniversiteler bu alanda önemli bir rol üstlendi. Nanyang Teknoloji Üniversitesi (NTU), yapay zekâ eğitimi ve araştırmalarıyla öne çıkıyor, çeşitli programlar aracılığıyla yapay zekâ okur yazarlığını artırmayı hedefliyor.

Çocukların Hazırlayabileceği Dondurulmuş Gıda Tarifleri

Okula dönüş döneminde hem besleyici hem de hızlıca hazırlanabilecek yemekler büyük önem taşıyor. Özellikle pratik lezzetlere ihtiyaç duyulan sabahlar ve okul sonrası atıştırmalıklar için dondurulmuş gıdalar iyi bir seçenek oluşturuyor. Çocuklarınızın kendi başına hazırlayabileceği bu pratik ve sağlıklı tarifler, onların mutfakta daha fazla sorumluluk almasını sağlarken, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını da güçlendirecek. E. Özgörkey Grup’un dondurulmuş gıda markası Feast, çocukların hazırlayabileceği sağlıklı ve pratik dondurulmuş gıda tarifleri paylaştı.

Panasonic TOUGHBOOK,  Yapay Zeka ve IoT’nin sezgisel bakım ve optimizasyon yetenekleri ile verimliliği artırıyor
Panasonic, operasyonel verimliliği ve kullanıcı güvenliğini artırmak için cihazlarındaki yapay zeka ve IoT teknoloji entegrasyonunu yoğun bir şekilde geliştiriyor. TOUGHBOOK, zorlu çalışma ortamlarında kamu yönetimini, acil durum hizmetlerini, kamu hizmetlerini ve işletmeleri destekleyen güvenilir ve yenilikçi teknoloji dendiğinde akla gelen isim olmak için çalışıyor.
Panasonic TOUGHBOOK, güvenilir ve dayanıklı taşınabilir teknolojiler alanında liderliğini sürdürmeye devam ediyor, sundukları hizmeti geliştirmek için yenilikçi teknolojileri benimseyen bir yaklaşım izliyor. En yeni TOUGHBOOK 40mk2 gibi TOUGHBOOK modellerinde, operasyonel performansta devrim niteliği taşıyan Yapay Zeka (AI) ve Nesnelerin İnterneti (IoT) entegrasyonu, sezgisel bakımı ve bakım faaliyetlerinin optimizasyonunu sağlıyor. Bu gelişmiş teknolojilerin ürün ve hizmet portföyüne girişi, arıza sürelerini en aza indirerek çeşitli sektörlerde sahada operasyonel verimliliği ve hassasiyeti artırıyor.
Yapay Zeka ve IoT’nin sezgisel bakım ve optimizasyon yetenekleri, arızaların oluşmadan önce giderilmesini mümkün kılarak çalışma süresinin en fazlaya çıkmasını sağlıyor. Yapay Zeka, gerçek zamanlı veri analizi sağlamakla beraber potansiyel teknik sorunlara işaret edebilecek örüntüleri tespit ediyor ve bakım sürecinde verim kazandırıyor. Sezgisel bakım, sahada oluşabilecek arızaların erkenden tespit edilmesine imkan tanıyor. Bunun bir örneği, harici sıcaklık ve titreşim sensörlerinden gelen verilerin yapay zeka desteğiyle analiz edilerek, ekipman çalışma halindeyken oluşacak aksamaların erkenden tespit edilmesi ve gerekli uyarı veya bakım adımlarının kullanıcıya sunulması oluyor.
Performans analizlerinin önleyici eylemlere olanak tanınması, arıza süresini ve onarım maliyetlerini en aza indiriyor. IoT’nin gelişmesiyle birlikte, akıllı sensörler gerçek zamanlı veri toplayarak her türlü düzensizliğe ve tehdide anında müdahale edilmesini sağlıyor. IoT entegrasyonları, operatörlerin ekipman durumunu izlemesine, uzaktan tanılama yapmasına ve anında düzeltici önlemler almasına olanak tanıyor. Böylece uzak alanlarda veri toplama ve veri analizi gerçekleştirilebiliyor, alınan kararlar yenilikçi teknolojiler ile desteklenebiliyor. TOUGHBOOK serisine gelişmiş yapay zeka ve IoT özelliklerinin eklenmesi, kullanıcıların arızaları tahmin etmesinde ve önleyici bakım sağlamasında yeni imkanlar sunuyor. Zaman ve maliyet açısından kâr etmenin de ötesinde, güvenilirlik ve operasyonel hassasiyet açısından da önemli ölçüde artışı mümkün kılıyor.

AYRINTI YAYINLARI, MARK STOLL’UN BİR ÇEVRE TARİHİ HİKÂYESİ ANLATAN ÇALIŞMASI KÂR: KAPİTALİZMİN TARİHİNE EKOLOJİK BAKIŞ’I OKURLARLA BULUŞTURDU!

Tarihçi Mark Stoll’un teknik, teknoloji, ulaşım, enerji, iletişim, ticaret ve finans alanlarındaki bu gelişmelerin modern tüketim kapitalizmine nasıl yol açtığını irdelediği Kâr: Kapitalizmin Tarihine Ekolojik Bakış adlı çalışması, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. İnsanlığın, gezegenin kaynaklarından daha fazla kâr elde etmeye yönelik ezeli çabasının kapitalizm tarafından nasıl beslendiğini ortaya koyan kitabında Stoll, bunun çevre üzerindeki etkilerinin ve çevreye maliyetinin izlerini sürüyor. İlk insanlar arasında ortaya çıkmaya başlayan kapitalizm modelleriyle başlayan Kâr: Kapitalizmin Tarihine Ekolojik Bakış, kölelik, ticari tarım, ticaret, imparatorluk ve ekolojik değişim arasındaki trajik bağlantılara odaklanarak Eski Yunan ve Roma ticari kapitalizmini inceliyor.

Mark Stoll’un devrim niteliğindeki çalışması Kâr: Kapitalizmin Tarihine Ekolojik Bakış, Ayrıntı Yayınları’nın, editörlüğünü Güven Gürkan Öztan’ın üstlendiği İnceleme dizisi kapsamında yayımlandı.

En basit haliyle, bir ürün veya hizmetten harcadığından fazlasını kazanmak anlamına gelen kâr, odunda bulunan enerjiyi çıkarmayı, toprağı ehlileştirip ondan istifade etmeyi, ekosistemlerin düzenini altüst etmeyi öğrenmiş homo sapiens zekâsının esas ürünüdür. Uygarlık geliştikçe, insanlara bir iş yaptırmak için onları çoğu kez çeşitli acımasız yöntemlerle disipline edip gezegenden daha fazla kâr elde etmenin farklı yollarını bulduk. Tarihçi Mark Stoll, kapitalizmin bu süreci nasıl tırmandırdığını ortaya koyuyor ve bunun çevreye maliyetinin izlerini sürüyor. Ortaçağ İtalya’sının mali sisteme getirdiği yenilikler Avrupa’nın Amerika kıtasını keşfiyle milyonlarca köle ve Amerikan yerlisinin canı pahasına, muazzam kâr ve kapsamlı toplumsal değişikliklere olanak sağlayan ticaret ağlarını yarattı. Sanayi Çağı ticaretle insanları bir araya getirdi ve yaşamı değiştiren bir enerji devrimine sebep oldu. Toplum, üretimin verimli bir hal kazanmasıyla ürünlere boğulunca da bireyin sonsuz tüketim döngüsünde yaşamasına dayalı yeni bir kapitalizm türü ortaya çıktı.

Yaratıcılık ve kötülüğün inanılmaz hikâyesi ortaçağda, Venedik doçunun sarayında başlıyor ve Jeff Bezos’un kendi uzay aracına binişiyle sona eriyor. Mark Stoll’un devrim niteliğindeki anlatısı kapitalizmin gelişiminin merkezine çevresel etmenleri yerleştiriyor ve sistemin yarattığı feci sonuçların uzun süreli etkilerini gözler önüne seriyor. 

Evidea’da Taşınabilir Yiyecek Kabıyla “Doğaya Saygı, Sofrada Başlar” Projesi!

Evdeki her detaya değer katan Evidea, şimdi mutfaklardan doğaya uzanan yeni bir adımla karşınızda! Artan yemeklerinizi güvenle saklamanın ve taşınabilir hale getirmenin en pratik yolunu sunan Evidea, israfı azaltmak amacıyla kullanım sunan özel yiyecek kaplarıyla ‘’Doğaya saygı, sofrada başlar’’ diyerek yeni projesini tanıtıyor.

Evidea, sürdürülebilir bir gelecek için ‘’Doğaya Saygı Sofrada Başlar’’ projesini hayata geçirme amaçlarının başında israfa dikkat çekerek farkındalık oluşturmak olduğunu belirtiyor.

Evidea mağazalarında yer alacak taşınabilir yiyecek kapları, hem restoranlarda artan yiyeceklerin atılmasını önlemeyi amaçlıyor hem de sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını destekliyor. Bu kaplar sayesinde yemeklerinizi kolayca paketleyip yanınıza alabilir ve artan yiyecekleri çöpe atmak yerine daha sonraki öğünlerinizde değerlendirebilirsiniz. Bir kap yemeği değerlendirmenin akıllıca bir tasarruf olduğunu savunan marka, bu projesiyle tüketicilerini her adımda doğaya katkıda bulunmaya davet ediyor.

OTOKOÇ 2. EL’İN ERZURUM BAYİSİ AÇILDI

İkinci el sektöründeki ihtiyaçlara cevap verme ve tedarik kanallarını geliştirme stratejisi doğrultusunda bayilik ağını büyütmeye devam eden, kurumsal ikinci el araç pazarının lideri Otokoç 2. El’in bayisi Erzurum’da hizmete girdi.

İkinci el araç satışında Türkiye’nin lideri konumunda bulunan Otokoç 2. El, ikinci el pazarındaki ihtiyaçlara cevap verme ve tedarik kanallarını geliştirme stratejisi doğrultusunda satış kanallarını çeşitlendirerek bayilik ağı oluşturmaya yeni şubelerle devam ediyor. Otokoç 2. El’in Erzurum bayi açılışı, 23 Eylül 2024 Pazartesi günü Erzurum’da gerçekleşti. Bayi açılışı vesilesiyle düzenlenen tören, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, İl Protokolü, Otokoç Otomotiv Şirket Lideri İnan Ekici, 2. El ve Filo Operasyonları İş Birimi Lideri Birkan Çalışkan, Pazarlama ve Dijital Platformlar Lideri Esra Arslanbaş Kaynak, 2. El Perakende ve Network Lideri Taylan Filiz, Bayi Sahipleri Muammer Cindilli, Ali Erdem Cindilli, Mustafa Onur Cindilli, Muhammed Şamil Cindilli’nin yanı sıra, davetlilerin ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşti.

“PROJE KAPSAMINDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE DİJİTALLEŞME İLKELERİ DOĞRULTUSUNDA ELIT ADINI VERDİĞİMİZ BİR MEVZUAT BİLGİ SİSTEMİNİ DE HAYATA GEÇİRDİK”

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ulaştırma mevzuatını bütün yönleriyle kapsayan ATLAS Projesi’nin Avrupa Birliği müktesebatıyla uyumlu bir ulaştırma sistemi oluşturmayı hedeflediğini belirterek, “Bu çalışma, Avrupa Birliği ile ulaştırma alanındaki münasebetlerimizi ilerletme noktasındaki samimiyetimizin bir göstergesidir. ATLAS Projesi, ulaştırma mevzuatını bütün yönleriyle kapsayan ilk çalışma olması nedeniyle özel bir öneme sahip. Proje kapsamında sürdürülebilirlik ve dijitalleşme ilkeleri doğrultusunda ELIT adını verdiğimiz bir mevzuat bilgi sistemini de hayata geçirdik. Bu sayede tüm ulaştırma mevzuatına tek bir kaynaktan erişim sağlanabilecek.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Sürecinde Türkiye’nin Ulaştırma Mevzuatının Analizi (ATLAS) Projesi’nin kapanış töreninde konuştu. Bakan Uraloğlu burada yaptığı açıklamalarda, “Bu çalışma, Avrupa Birliği ile ulaştırma alanındaki münasebetlerimizi ilerletme noktasındaki samimiyetimizin bir göstergesidir. Aynı samimiyeti Avrupa Birliği’nden de beklediğimizi ve yüksek düzeyli diyaloglar ile bu alanda ilerleme kaydetmeyi arzuladığımızı belirtmek isterim.” dedi.

Bakan Uraloğlu, daha müreffeh bir Avrupa için ulaştırma alanında Türkiye ve Avrupa’nın iş birliğinde gerçekleştirilebilecek çalışmalara dikkat çekerek, “Uluslararası taşımacılığın geliştirilebilmesi için karşılaştığımız darboğazları giderecek alternatif güzergahları birlikte hayata geçirebiliriz. Ülkemizin jeo-stratejik konumunun bize pek çok fırsat sunduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı. Uraloğlu, Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasındaki doğu-batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi Kafkas ülkeleri ve Rusya’dan Afrika’ya uzanan kuzey güney koridorlarının da tam ortasında bulunduğunu belirterek, “Ayrıca Tarihi İpek Yolu’nun devamı olarak büyük öneme sahip olan Orta Koridor hattının kilit ve Avrupa’nın başlangıç noktası olarak çok etkili bir konumdadır. Günümüzde gerçekleşen küresel ölçekli çalkantılar, yakın bölgemizde yaşanan çatışmalar ve sonrasında ortaya çıkan demografik hareketlilikte Türkiye’nin önemini tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Türkiye; Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Avrasya kuşağında merkezî bir duruma gelmiş, politik, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir rol ve önem kazanmıştır.” dedi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri Şeker’de 2024-2025 Kampanya Dönemi

Kayseri, Boğazlıyan ve Turhal Şeker’de 2024-2025 Kampanya Dönemi Başlıyor. Kayseri Şeker Yöneticileri 2024-2025 kampanya dönemi …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427