KAYSO ve KTO Meclisinde gündem, ihracat değerlendirmesi, Afetlere Dirençli Kentler, Bursa siyah inciri, Avrupa talebini Türkiye’ye çevirdi, Trabzon havalimanı, Evidea’nın Yeni Tedarik Zinciri, FYZoo’da Okula Dönüş Zamanı!, TUİK verileri

Basın Herkese Gerekli
Demirören Medya Grubu’na bağlı İzmir’deki yayın organlarının tek tek küçülmeye başlaması üzerine EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği bir açıklama yaptı. EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, ilk olarak Milliyet’in Ege ekini tasarruf kapsamında kapatan Demirören grubunun son olarak, Hürriyet ve Posta gazetesi Ege ekleri ile ilgili kapatma kararının yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

Bir kentin hem ekonomi hem de nüfus ölçeğini yansıtan yerel basının, o bölgede yaşayanların demokratik sesi olduğuna dikkat çeken Yelkenbiçer, “Ülkemizde ulusal mecralar belli bir yayın politikası ve ülke genelini ilgilendiren yayınlar yaparken, bilgi alma açısından yerel medya ise o kentin veya bölgenin beklenti ve sorunlarını dile getirmesiyle, kentimiz açısından basının önemini daha da artırıyor. Ama daha da önemlisi yerel basın, demokratik süreçlerin ilk basamağı olan yerel yönetimlerin denetlenmesinde öncü sorumluluğa sahip olmasıyla hepimiz için çok önemli bir denetleme mekanizmasıdır. Yani, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir konumda bulunmaktadır.” dedi.

Son dönemde ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntıların basın sektörüne de sirayet ettiğini hatırlatan Yelkenbiçer, “Tüm sektörlerde olduğu gibi demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan gazetecilik sektöründe de son yılların en zor ekonomik sıkıntılarından biri yaşanmakta, yerel gazeteler yaşam savaşı vermekte. Özgür ve tarafsız basın; demokrasinin kilometre taşıdır. Demokrasinin 4. gücü olan basın, hepimizin sesi, kulağı ve gözü olarak önemli bir misyonu yerine getirmektedir. Kentin ekonomik ve sosyal yapısının temel taşlarından, o kentin gelişim ve değişiminde de birinci derecede rol oynayan Hürriyet ve Posta gazetelerinin Ege eklerinin de kapatılma kararının tekrar gözden geçirilmesini ve kararının iptal edilmesini önemli ve değerli buluyoruz.” dedi.

GÜLSOY : “TEMMUZ AYINDA 152 ÜLKEYE 326 MİLYON 883 BİN DOLAR İHRACAT YAPTIK, 7 AYDA TOPLAM İHRACATIMIZ 2 MİLYAR 143 MİLYON 825 BİN DOLARA YÜKSELDİ”

Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Temmuz Ayı İhracat rakamlarını değerlendirdi. Başkan Gülsoy, “Temmuz ayında 152 ülkeye 326 milyon 883 bin dolar ihracat, 147 milyon 255 bin dolar ithalat gerçekleştirildi. Emek ve özveriyle üreten, ülkemiz kalkınmasının öncüsü olan iş insanlarımıza, ihracatçılarımıza ve çalışanlarımıza elde ettikleri bu başarı için teşekkür ediyorum.” dedi.

TÜİK verilerine göre 2024 yılı Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren KTO Başkanı Ömer Gülsoy, “Temmuz ayı ihracat rakamlarına göre 326 milyon 883 bin dolar ihracat gerçekleştirdik. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,80 artış, bir önceki aya kıyasla yüzde 25,95 oranında artış yaşanmıştır. Kayseri olarak İthalatımız ise 147 milyon 255 bin dolar olmuştur. Geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 8,33 azalış gerçekleşmiştir. İlk 7 ay toplam ihracatımız 2 milyar 143 milyon 825 bin dolar’dır. Geçen yılın ilk yedi ayına oranla yüzde 3,36 oranında artış yaşandı.“ diye konuştu.

Kayseri’den 152 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğinin altını çizen Gülsoy, “İhracat pazarlarımız; Irak, Almanya, Avusturya, ABD, Yunanistan, İtalya, Romanya, Rusya Federasyonu, Birleşik Krallık ve Fas’dır.”  ifadelerini kullandı.

Kayseri ihracatının sektörler bazında analizini de yapan Başkan Gülsoy, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun belirlediği sektörlerden; Elektrik ve Elektronik, Demir ve Demir Dışı Metaller, Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri, Çelik, Tekstil ve Hammaddeleri, Kimyevi Maddeler ve Mamulleri gibi sektörlerde artış yaşanırken Madencilik Ürünleri, Makine ve Aksamları, Otomotiv Endüstrisi, Meyve ve Sebze Mamulleri gibi sektörlerde azalış gerçekleşmiştir.“ dedi.

“YÜKSEK MALİYET, DÜŞÜK KUR VE FİNANSMANA ERİŞİM İHRACATA ENGEL”

İhracatçı üyelerimizin yaşadığı sorunlara değinen Gülsoy, ülke ihracatının önündeki en büyük engelin yüksek maliyet, düşük kur ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar olduğunu belirtti.

İhracatçılarımızın mücadeleci yapılarıyla durmaksızın çalıştıklarını ve ürettiklerini ifade eden Gülsoy, “Mevcut koşullar altında rekabet şansları giderek azalıyor. Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle firmalarımız, dış pazardaki rakipleriyle boy ölçüşemez hale geldi. Fiyatta avantajı kaybetti. Döviz kuru olması gereken değerin maalesef altında. Döviz kuru enflasyona paralel hareket etmiyor. Bu da ihracatçılarımızı bir hayli zorluyor. Üyelerimiz yüksek maliyetlere rağmen, finansmana erişimde sıkıntı yaşıyor. İhracatımızın, ihracatçımızın önündeki en büyük engel yüksek maliyet, düşük kur ve finansmana erişim. Ülkemizin hedeflerine ulaşması, ihracatımızın sürdürülebilir olması için bu konularda şartlar elverdiğince devletimizin, ihracatçı üyelerimize nefes aldıracak adımları atmasını talep ediyoruz.” İfadelerini kullandı.

Gülsoy, çarkların dönmesi, istihdamın zarar görmemesi, ekonominin büyümesi için ihracatta vites yükseltmek gerekiyor. Ancak üretim maliyetleri çok yüksek. Firmalarımız, çarkı döndürmek, müşteri kaybetmemek için maliyetine hatta zararına sipariş almak zorunda kalıyor. 7 aylık dönemde ihracatımız artmış olsa da yaşadığımız zorluklar karşısında ihracatçımıza nefes aldıracak adımların atılmasına ihtiyacımız var. Her türlü güçlük karşısında emek ve özveriyle üreten, ülkemiz ve şehrimizin kalkınmasında öncülük eden tüm ihracatçı üyelerimizi ve ekiplerini yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.” şeklinde konuştu.

“Yeşil Pasaport İhtiyacı ve Vize Sorunu İhracatımızı Olumsuz Etkiliyor”

Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Ağustos Ayı Meclis Toplantısı, meclis üyeleri, meslek komitesi üyeleri, disiplin kurulu üyeleri, yüksek istişare kurulu üyeleri ve TOBB Kayseri Genç Girişimciler İcra Kurulu üyelerinin katılımı ile KAYSO meclis salonunda yapıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan KAYSO Meclis Başkanı Abidin Özkaya, Türkiye ekonomisinin zor bir süreçten geçtiğini belirterek, “Bu zorlukların şüphesiz en önemli kısmını halen içerisinde bulunduğumuz ve çokça olumsuzluklarını üzerinde hissettiğimiz yüksek enflasyon, yüksek faizler, finansa erişimdeki zorluklar ve jeopolitik riskler oluşturuyor” dedi.

Vergi mevzuatındaki odak noktanın kayıt dışı ile mücadele olması gerektiğini vurgulayan Özkaya, “Enflasyon kur ilişkisi ve yatırım faiz ilişkisi daha dikkatli değerlendirilmeli, vergi mevzuatında odak nokta kayıt dışıyla mücadele olmalıdır. İhracatçılarımızın düşük kurdan kaynaklı rekabet sorunu, kur artışlarının enflasyonun altında kalması, girdi maliyetlerinde oransal olarak daha yüksek fiyat artışı, ihracat yapan firmalarınızı zorlamakta, hatta güçlükle kazanılan paraların kaybedilmesine sebebiyet vermektedir” diye konuştu.

Özkaya, “Önümüzdeki süreçte 2025 yılının bahar aylarına kadar tüm firmalarımızın, yöneticilerimizin sıkı duruşunu devam ettirmesi, masraflarını kontrol etmesi, girdi kontrollerini daha dikkatli yapmaları elzemdir. Çünkü hem küresel piyasalarda hem de yurt içi para piyasalarında faizlerde bu yılın son çeyreğinden itibaren düşme eğilimi belirmiştir. Düşen faizlerin piyasaları bir miktar olumlu etkileyeceği muhakkaktır. Bu süre zarfında özellikle bankalarımıza çok önemli görevler düşüyor. Erken kapama, limit kısma ve teminat artırma gibi olumsuzluklara sebebiyet vermemelidir. İnşallah karşılıklı anlayışla bu süreci de hep birlikte ülke olarak üretimin ve dayanışmanın verdiği güçle atlatacağız” şeklinde sözlerini tamamladı.

“Enflasyon Muhasebesi Yeniden Değerlendirilmeli”

Konuşmalarını yapmak üzere kürsüye gelen KAYSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, enflasyon muhasebesinin makro ve mikro ölçekte birçok olumsuzluğu beraberinde getirdiğini belirterek, “Finansmana erişimin oldukça zorlaştığı günümüzde, kaynakların vergiye ayrılmak durumunda kalınması, yatırım yapma iştahını olumsuz etkileyecek. Yüksek maliyetler, yüksek faizler ve finansmana erişimdeki zorluklar karşısında işletmelerimiz ayakta kalmaya çalışırken, alınan kararların reel sektör üzerindeki etkilerinin de değerlendirilmesi gerekir. Enflasyonla mücadele programı kapsamında atılan adımlar üretim ve istihdamı sekteye uğratmamalı. İşletmelerimizin içinde bulunduğu zor koşullar göz önünde bulundurularak, iş dünyasının da görüşleri alınıp, kararın yeniden değerlendirilmesini bekliyoruz” dedi.

“Gümrüklü Hava Kargo Sahası KAYSO’nun Girişimleri İle Hayata Geçiyor”

Kayseri’nin yakında Gümrüklü Hava Kargo Sahasına kavuşacağı müjdesini veren Başkan Büyüksimitci, “Şehrimiz, yıllardır dile getirdiğimiz ve Kayseri Sanayi Odası olarak gerekli girişimlerde bulunduğumuz gümrüklü hava kargo sahasına inşallah yakında kavuşmuş olacak. Bu konu ile ilgi Devlet Hava Meydanları İşletmesi Kayseri Müdürlüğü ile devamlı temas halindeyiz. Kayseri Sanayi Odası olarak konuyu bizzat takip ediyoruz. Gümrüklü hava sahası için Erkilet Havaalanında 1.300 metrekare yer ayarlandı. Buranın ihalesi için Devlet Hava Meydanları İşletmeler Genel Müdürlüğü’nden onay alındı. İnşallah yakın bir tarihte ihalesinin yapılmasını bekliyoruz. İhracatçılarımızın uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştıracak ve ihracatımıza katkı sağlayacak gümrüklü hava sahası, ihracat ve ithalat yapan firmalarımız açısından büyük bir kazanç olacak. Firmalarımız, hem zamandan tasarruf edecek hem de ciddi bir masraftan kurtulmuş olacak” dedi.

“Boğazköprü Lojistik Merkezi İle İlgili Talebimizi Ulaştırma Bakanımıza İlettik”

İnşaatı devam eden Boğazköprü Lojistik Merkezi projesi ile ilgili taleplerini Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’na ilettiklerini ifade eden Başkan Büyüksimitci, “Lojistik Merkezin inşaatı devam ediyor ama yeni demiryolu hatları projeye uymadığı için, bazı hatların sökülmesi gerekiyor. Buradaki mevcut demiryollarına ilave minimum 3 yolun daha yapılması gerekiyor. Halihazırda, yaşanan yoğunluktan dolayı ihracat trenleri İncesu ve Yeşilhisar istasyonlarında 1-2 gün beklemek durumunda kalıyor. İlave 3 yolun yapılması ulaşım ağları problemini büyük ölçüde çözecek, lojistik merkezin tam olarak devreye girmesi ile sanayicilerimiz rahatlamış olacak” diye konuştu.

“Kayseri – Mersin Arası Demiryolu Hattının Ek Maliyeti Yaklaşık 850 Milyon TL”

Mersin – Gaziantep yüksek hızlı tren yol çalışması sebebi ile kapatılan Kayseri – Mersin arası demiryolu hattının sanayicilere yıllık maliyetinin yaklaşık 850 milyon TL olduğunu açıklayan Büyüksimitci, “Mersin-Yenice arasındaki yüksek hızlı tren projesinin inşaatı nedeniyle yol, 2 yıl süreyle kapatıldı. Söz konusu sürenin 4 yıla kadar çıkabileceği değerlendiriliyor. Demiryolu alternatifinin olmaması, sanayicilerin yüksek karayolu fiyatlarına ve ilave maliyetlere katlanmasına sebep oluyor. Kayseri merkezli kombine demiryolu taşımacılığı ile Mersin ve İskenderun Limanlarına günlük 4 blok trenle yılda 68.000 ihracat konteyneri taşınıyor. Söz konusu durumun ihracatçılarımıza yıllık ek maliyeti yaklaşık olarak 850 milyon TL civarında. İnşaatın hızlandırılmasını ve demiryolu inşaatının tamamlana kadar konteyner başına indirim yapılmasını talep ettik” dedi.

“Yeşil Pasaport ve Vize Sorunu İhracatımızı Olumsuz Etkiliyor”

Son olarak yeşil pasaport ve vize konusunda sanayicilerin yaşadığı sorunların ihracatı olumsuz etkilediğini dile getiren Başkan Büyüksimitci, “Bilindiği üzere, hali hazırda son 3 takvim yılı itibarıyla yıllık ortalama ihracatı 500 bin doların üzerinde olan ihracatçı firma temsilcilerine yeşil pasaport verilmektedir. Sanayicilerimizin dünyaya açılmalarını kolaylaştırmak ve ihracat kapasitemizi artırmak adına yeşil pasaporta erişimleri ciddi önem arz ediyor. Bu kapsamda ilk yeşil pasaportun 500 bin dolar ihracat üzerinde hak edilmesine rağmen 2. ve devamındaki yeşil pasaport erişimi için sağlanması gereken ihracat rakamlarının daha makul seviyelere düşürülmesi ihracatımıza ciddi manada katkı sağlayacaktır” dedi.

İş insanlarının vize başvurularında yaşadıkları gecikmelerin Avrupa ile ticarete tarife dışı engel oluşturduğunu kaydeden Büyüksimitci, “Sanayicilerimizin ve çalışanlarımızın vize süreçlerinin uzaması, bir taraftan ticari görüşmelerin, fuarların, müşteri ziyaretlerinin ve diğer ticari etkinliklerin planlamasını zorlaştırırken, diğer taraftan rekabet gücümüzü zayıflatıyor, Avrupa’daki iş ortaklarımız ve müşterilerimiz üzerinde olumsuz bir izlenim oluşturabiliyor. Hem yeşil pasaport hem de vize konusunu Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat’ın Kayseri ziyaretlerinde kendilerine ilettik. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’da bu konuları Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ilgili Bakanlarımıza her fırsatta dile getiriyor. İnşallah bu konunun da kısa süre içerinde çözülmesini bekliyoruz” şeklinde sözlerini tamamladı.

KTO AĞUSTOS AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI, GÜLSOY : FİNANSAL ŞARTLARIN VE YATIRIM İKLİMİNİN İYİLEŞTİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ 

Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Kent ve ülke ekonomisindeki güncel gelişmeleri değerlendiren Başkan Ömer Gülsoy, “İş dünyası olarak içinde bulunduğumuz finansal şartların ve yatırım ikliminin süratle iyileştirilmesi beklentisi içindeyiz.  KOBİ’leri rahatlatmak çok yerinde bir karar olacaktır.

Finansal sıkılaşmanın, finansal dayanıklılığa halel getirmemesi en önemli beklentimizdir.

” diye konuştu.

Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkan Yardımcısı Ahmet Şapçı başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Başkan Ömer Gülsoy’un yanı sıra Yönetim Kurulu üyeleri,   Meclis ve komite üyeleri, Disiplin, Kadın Girişimciler Kurulu üyeleri ile Basın mensupları katıldı.

Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından görüşülen gündem maddeleri kabul edildi. Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi.

Meclis toplantısında ülke gündemini, küresel, bölgesel ve ekonomik gelişmeleri değerlendirerek Odanın çalışmalarıyla ilgili meclis üyelerini bilgilendiren Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, sözlerine tarihi olaylara değinerek başladı.

Sakarya Meydan Muharebesi, Malazgirt Zaferi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin yıldönümlerini kutlayan Başkan Gülsoy, “Devletimiz ilelebet var olsun” dedi.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜLKEMİZİ DE TEHDİT EDİYOR”

Konuşmasında orman yangınları ile  Kayseri’nin Bünyan İlçesinde meydana gelen sel felaketine değinen Gülsoy,  İklim değişikliğinin önemine vurgu yaptı.  Başkan Gülsoy, “Küresel ısınma ve iklim değişikliğini durdurmak için çaba göstermek zorundayız. Bu çerçevede, organik tarım üretimi, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve güvenliği ön plana çıkıyor.” İfadesini kullandı.

“AB YEŞİL MUTABAKAT’TA HER BİREYE GÖREV DÜŞÜYOR”

AB Yeşil Mutabakatın yine en çok konuşulan konuların başında yer aldığının altını çizen Başkan Gülsoy, “AB yeşil mutabakatı sadece bir çevre stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümü olarak da değerlendirilmelidir. Dünyada artan kuraklık tehlikesi ile su yönetimi hepinizin bildiği gibi büyük önem kazanıyor. Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde gelecek nesillerin temiz bir çevrede yaşama hakkına helal getirmeden insanlığın doğa ve çevreyle olan ilişkisini düzenlemek ve yeni bir ekonomik büyüme modeli önümüzde duruyor. Her bireye görev düşüyor.” dedi.

“DÜNYA GÜNDEMİNDE HARARET ÇOK YÜKSEK”

Dünyanın gündeminde hararetin yüksek olduğunu ifade eden Gülsoy, “Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin savaşlarının hiç bitmeyecekmiş gibi maalesef sürüyor. İsrail’in Ortadoğu’yu bir savaş meydanına çevirmesi, Gazze’de ortaya koyduğu katliam ve saldırıları, dünya ekonomisini ciddi şekilde sarsıyor. Ortadoğu’daki askeri ve siyasi gerginlikler had safhaya çıkmış durumda. Temennimiz, bu savaşın tüm bölgeye yayılmasının önlenmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan özgür Filistin devletinin bir an evvel tesis edilmesidir.” diye konuştu.

Savaşlar, iklim krizi, ekonomik kriz, salgınlar, gelir eşitsizliği gibi çoklu krizlerin yaşandığı acımasız bir rekabet dünyasında yaşadığımızın altını çizen Gülsoy,

İş dünyası olarak içinde bulunduğumuz finansal şartların ve yatırım ikliminin süratle iyileştirilmesi beklentisi içindeyiz. Bugün içinde bulunduğumuz koşulları, bu vizyonla örtüşür hale getirmemiz gerekiyor. Türk lirasının reel olarak değerlenmesinin ‘kur kaynaklı maliyet enflasyonunun’ dizginlenmesinde önemli işlev görüyor. Ancak kur artışlarının enflasyonla bağının kopması, ihracatımız açısından önemli bir sorun oluşturuyor. Özellikle tekstil, hazır giyim, konfeksiyon gibi geleneksel ürün gruplarında yaşanan daralma ve pazar kaybı önemli seviyelere ulaştı. Dolayısıyla kur ile enflasyon arasında dengeli bir uyumun tesis edilmesini bekliyoruz.”

“ENFLASYON VE ALINAN TEDBİRLERİN ETKİSİNİ DERİNDEN HİSSEDİYORUZ”

Enflasyon ve alınan tedbirlerin yansıyan etkilerini iş dünyası olarak derinden hissettiklerini belirten Gülsoy, “Artan maliyetler işletmelerimiz üzerinde büyük yük oluşturuyor. Gerek yatırım gerekse ticari hayatı yürütme noktasında üyelerimizin sıkıntıları sürüyor. “ dedi.

“KOBİLER FİNANSMAN AÇISINDAN RAHATLATMAK YERİNDE KARAR OLACAKTIR”

Gülsoy, KOBİ’lerin finansmana erişimde zorluklar yaşadığını belirterek, “KOBİ’leri rahatlatmak çok yerinde bir karar olacaktır. Unutmayalım ki bir ülkedeki yatırım ekosistemi KOBİ’ler üzerinde yükselir. KOBİ temelli ekosistem iyileştirildikçe büyük ölçekli yatırımların çekilmesi mümkün hale gelir. Finansal sıkılaşmanın, finansal dayanıklılığa halel getirmemesi en önemli beklentimizdir. Finansman koşullarının kademeli olarak iyileştirilmesi büyük önem arz etmektedir.” İfadelerini kullandı.

“TİCARİ KREDİ KARTLARINDA LİMİT VE TAKSİT SAYISI ARTIRILMALI”

İşletmelere büyük avantaj sağlayan ticari kredi kartları konusunda da açıklamalarda bulunan Gülsoy, “Ticari kredi kartlarının limitleri ile uygulanan taksit sayısının artırılmasını, Ticari kredi kartı ile kartın ödeme gücüne göre, komisyon olmaksızın vergi ve SGK primi ödeme imkânı sağlanmasını istiyoruz.” diye konuştu.

“ENFLASYON MUHASEBESİ ÇOK CİDDİ BİR KONU”

Konuşmasında enflasyon muhasebesine de değinen Gülsoy, şunları söyledi:

“Bu çok ciddi bir konu. Onun için çok dikkatli olmamız lazım.Enflasyon kaynaklı fiyat yükseliş nedeniyle, işletmeler gerçekte öyle olmadığı halde kar etmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. İşletme sattığı malı, sattığı fiyattan geri alamadı. Her satışta her işlemde öz sermayesinden tüketti. Enflasyon nedeniyle oluşan fiktif yani sanal kârlar işletmelerimizin vergi yükünü artırırken, sermayelerinin de erimesine yol açtı. Enflasyon düzeltmesinin işletmeler için farklı sonuç doğuracağı, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmeler yani borçlu ve öz sermayesi zayıf işletmelerin daha çok vergi vermek zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum Anayasamızdaki “vergi mali güce göre ödenir” ilkesine aykırı ve vergi adaletini zedeleyecek bir durum. Ekonomi yönetimimizin vergilendirme politikasını, Enflasyon düzeltmesi uygulamasını bu hususlara dikkat edilerek, üretim, istihdam ve ihracatının güçlü kalabilmesi için gözden geçirmesinin elzem olduğunu, kararları alırken reel sektör üzerindeki etkilerini dikkatlice ele almasını ve dengeleyici bir yaklaşımla adım atmasını, enflasyon düzetmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde, vergisel bir sonuç doğurmadan, muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesi ve öyle uygulanmasını talep ediyoruz.”

“KAYIT DIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELE”

Ülkemizdeki vergi ile ilgili en temel sorunlardan birinin kayıt dışı ekonomi olduğunu ifade eden Gülsoy, “Kayıt altındakiler denetleniyor maalesef merdiven altı üretim yapanlar denetlenmiyor. Vergide adaletin sağlanması için kaydı olmayanların daha çok denetlenmesi ve kayıt altına alınması gerekmektedir. Burada haksız bir rekabet ortaya çıkıyor. Devlette hiç kaydı olmayan kişilere bakılması şart.  Ciddi anlamda rant yapanlar var.” dedi.

“NİTELİKLİ İŞGÜCÜ EKSİKLİĞİ VE İSTİHDAM SORUNU”

Nitelikli işgücü eksikliği ve istihdam sorununa da değinen Gülsoy, “Reel sektörün nitelikli iş gücü ihtiyacı için mesleki eğitimin geliştirilmesi artık bir beka meselesi haline gelmiştir. Bu sebeple sosyal yardımların işgücüne katılımı destekleyecek şekilde yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. “ diye konuştu.

“PERAKENDE TİCARET KANUNU BİR AN ÖNCE ÇIKARILMALI”

Perakende Ticaret Yasası’nın çıkmasını, perakende sektörünün sorunlarının çözümü noktasında çok önemsediklerini belirten Gülsoy, “ Perakende ticaret tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, tüketicilere yönelik faydaları, pazarlama gücü, sağladığı istihdam ve ödediği vergilerle çok önemli yere sahip, lokomotif bir sektör. Sektörün tamamı, enflasyonu düşürmekten kayıt dışını önlemeye kadar ekonomik yapı içerisinde önemli bir işlev üstleniyor. Marketlerin açılma kapanma saatleri, nerelerde açılabileceği, hangi ürünlerin bu marketlerde satılabileceği ve haftalık tatiller gibi konuların bir an önce yasal düzenlemeye bağlanması hem sektörün hem de ülkemizin yararına olacaktır.” dedi.

 “OKUL ALIŞVERİŞİNDE SEZONLUK ÇEŞİT DÜZENLERİ DEĞİL, YEREL İŞLETMELERİMİZİ TERCİH EDELİM”

Okulların açılması ile alışveriş yapacak velilere de seslenen Gülsoy, “Malum 2024-2025 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül 2024 Pazartesi tarihinde başlayacak. Alışverişlerimizde lütfen yerel işletmelerimizi tercih edelim. 365 gün, 1 yıl boyunca yükümüzü çeken sektörlere destek olalım, onlardan alışveriş yapalım. Ekmeği bile fırıncıdan alın. Önce kentimiz sonra ülkemiz kazansın. Yıllardır o işin kahrını çeken sektörlere destek olmalıyız. Sezonluk çeşit düzenlere değil. Yeni eğitim-öğretim yılının da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tüm öğrenci ve öğretmenlerimize başarı dileklerimi iletiyorum.” diye konuştu.

“GURBETÇİLERİMİZİN A’DAN Z’YE HER SEKTÖRE FAYDALARI VAR”

Memleketlerini ziyarete gelen gurbetçilerin önemine vurgu yapan Gülsoy, Bu yıl gurbetçi bereketi yaşandığının altını çizen Gülsoy, “Gurbetçilerimizin ticaretimize müthiş katkıları var. Bu yıl gurbetçi bereketi yaşadık. Anavatanlarına gelen gurbetçilerimizin A’dan Z’ye her sektöre faydaları var. Çarşı pazarımız da oldukça hareketliydi. Esnafımıza büyük fayda sağlayıp can suyu oldular. Kısacası bunca sıkıntının arasında gurbetçilerimizle birlikte esnafımızın da yüzü güldü. 9’ncu ayın sonuna kadar inşallah bu hareketlilik sürer diye bekliyoruz. Sıla-i Rahim yapan gurbetçilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kazasız, belasız gidip gelmelerini rabbim nasip eylesin.” dedi.

Konuşmasının sonunda Ağustos ayı içerisindeki oda faaliyetlerine yer veren Gülsoy, önemli etkinliklere ev sahipliği yaptıklarını ve şehrimize gelen Bakanlarımıza iş dünyasının sorun ve taleplerini ilettiklerini söyledi.

Kayseri OSB Başkan Yalçın Temmuz Ayı Dış Ticaret Rakamlarını Değerlendirdi, Başkan Yalçın: Temmuz İhracat Rakamları Sevindiricidir

Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyu ile paylaşılan 2024 yılı Temmuz ayı dış ticaret verilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Başkan Yalçın, Türkiye’nin ihracatının 2024 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13,8 artarak 22 milyar 510 milyon dolar, ithalatın ise yüzde 7,8 azalarak 29 milyar 805 milyon dolar olarak gerçekleştiğini söyledi.

İhracatta iç ve dış kaynaklı yaşanan tüm sıkıntılara rağmen rakamların azımsanamayacağını dile getiren Başkan Yalçın, “Kayseri’nin ilk 7 aylık ihracatı 2 milyar 143 milyon dolara ulaşmış bulunmaktadır. Yıl sonu projeksiyonuna göre ihracatımız 2023 yılı rakamlarını yakalayacak gibi görünmektedir. Bu şehrimiz için sanayicilerimiz için başarı olarak görülmelidir. ” dedi.

Kayseri’nin Temmuz ayı ihracat rakamlarına değinen Başkan Mehmet Yalçın, “Kayseri’nin Temmuz ayında yaptığı ihracat 326 milyon 883 bin dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu rakam bir önceki ay olan Haziran’a oranla yaklaşık yüzde 26 büyüme göstermiştir. Temmuz ayında yaşanan bu büyüme sevindiricidir.” şeklinde konuştu.

Kayseri’nin ithalat rakamlarını da değerlendiren Yalçın, “Kayseri olarak Temmuz ayında yaptığımız ithalatımız 147 milyon 256 bin dolar seviyesinde olmuştur. Haziran ayı ithalat rakamına baktığımızda ithalatımızda yüzde 22 civarında bir artış söz konusudur. 2023 yılı Temmuz ayı ithalatımızın 160 milyon dolar civarında olduğunu hatırlarsak, ithalatımızda düşüşün devam ettiğini söyleyebiliriz. 2024 yılı ilk 7 aylık ithalatımız ise 886 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.” ifadelerini kullandı.

Kayseri’nin ihracatının artması için daha güçlü adımlar atılması gerektiğine inandıklarını belirten Başkan Yalçın, “Şehrimiz sanayicileri, ürettiklerini yurt dışı piyasalara arz ederken lojistik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Yüksek navlun bedelleri rekabetimizi etkilemektedir. İhracatçı sanayicilerimizin döviz kurlarının enflasyona nazaran düşük kalması nedenli dünya pazarlarında rekabet sıkıntıları çektikleri de önemli bir gerçektir.” dedi.

Yalçın değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimizin Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesindeki çalışmaları ve atılan adımlar etkisini göstermektedir. Yüksek enflasyonla mücadele sırasında bazı olumsuz sonuçlar da ortaya çıkabilmektedir.  Bu çerçevede sanayicilerimizin üretim yapma ve ihracatta artış sağlama açısından, krediye ulaşmaları zor hale gelmiştir. Krediye erişimin rahatlatılması, uzun vade ve düşük faiz içeren kredi olanaklarının artırılması gerekmektedir. İhracatçılarımızın yeşil pasaport edinmesi konusundaki sınırlamaların makul seviyeye çekilmesi, özellikle AB ülkelerinde yaşanan vize sorunlarının giderilmesi öncelikli beklentiler arasındadır.” diye konuştu.

Başkan Yalçın, üreten, istihdam sağlayan ve ihracatta yeni başarılara imza atan tüm sanayicileri ve ihracatçıları kutladıklarını sözlerine ekledi.

Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri
WWF-Türkiye ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı bir rapor hazırladı.
Doğal yapı malzemeleri ve yöntemleri, afet sonrası yeniden inşa sürecine
sağlıklı, doğayla uyumlu, dirençli yapılaşma anlayışının dahil edilmesini kolaylaştıracak uygulamalar.
Gaziantep ve çevresinde geniş bir saha çalışması ardından kaleme alınan rapor doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin çok yönlü tanınması ve yerel bilgi ve potansiyellerinin aktarılmasını amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda 4 Eylül Çarşamba günü saat 10:00’da Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemlerine Bakış başlıklı bir webinar düzenlenecek.

Akdeniz Çanağı içerisinde bulunan ülkelerden biri olan Türkiye, iklim değişikliği karşısındaki kırılganlığı dolayısıyla her yıl çok sayıda afetin yanı sıra; Alp-Himalaya deprem kuşağında bulunması, karmaşık jeolojik yapısı ve jeodinamik konumu ile çok sayıda depreme de maruz kalıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği (DMYD) ortaklığıyla hazırlanan “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı rapor ise, afetler karşısında direnç geliştirebilmenin en önemli gereklerinden birinin yaşam ve üretim alanlarında kullanılan yapıların niteliği olduğunu vurguluyor.

Gaziantep ve çevresini kapsayan geniş saha araştırması sonrasında hazırlanan raporda, çeşitli doğal yapı malzemeleri kullanım alanları uygulama biçimleriyle birlikte tanıtılıyor ve başta karbon ayak izi olmak üzere çevresel performans yönünden değerlendiriliyor. DMYD Yönetim Kurulu Başkanı Merve Titiz Akman, özellikle 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra ayakta kalmış olan örneklerin incelendiği raporun  amacını “Gaziantep başta olmak üzere afet riskiyle karşı karşıya bulunan yaşam alanlarının sürdürülebilir biçimde yeniden yapılandırılması sürecinde, doğal yapı uygulamalarının artması ve doğal yapı malzeme üretiminin yaygınlaşması için rehberlik etmek” sözleriyle özetledi.

Yapılı çevreyi doğa dostu ve dirençli planlayarak tasarlamak yaşamsal gereklilik

AFAD verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’de 21 binin üzerinde deprem kaydedildi. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremleri sonrası, dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından yapılan açıklamada, incelenen 1 milyon 728 bin binanın içinden 227 bin 27’sinin acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespitine yer verildi. Öte yandan Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayınlanan değerlendirme raporunda söz konusu binaların büyük çoğunluğunun ortak noktasının niteliksiz malzeme kullanımı, teknik yetersizlikler ve/veya zemin tipi olduğu ortaya konmuş durumda.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) İklim Ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, “Hepimizi derinden sarsan depremlerin ardından bir kez daha en acı şekilde anlamış olduk ki yaşamımızı doğanın yasalarını inkar ederek sürdüremeyiz. Birçok yerleşim bölgesinin yerle bir olduğu yıkıcı 2023 depremlerinde hayatını kaybeden binlerce insanın yanı sıra 2.273.551 kişi doğrudan barınma sorunuyla karşı karşıya kaldı. Yeniden inşa sürecinde sadece bina inşa etmek değil, aynı zamanda sürdürülebilir sistemleri ile yaşanılabilir şehirler kurmak zorundayız. Bu bağlamda deprem ve afetlere dirençli bir gelecek için Yeşil İyileşme  prensiplerini tüm yönleriyle ele aldık. “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” raporu da yapılı çevreyi daha doğa dostu ve dirençli planlayarak tasarlamanın ne kadar yaşamsal bir gereklilik olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

Rapora göre doğasındaki özellikleri koruyan, insana ve doğaya zarar vermeyen, atık oluşturmayan, üretimi, ulaştırması ve kullanımında düşük enerji gerektiren bitkisel veya mineral kaynaklı doğal yapı malzemelerinin, yerel iklim (mikro-klima) ve coğrafyaya uygun olarak seçilip doğru sistem özellikleri ile uygulandığında, yapıların dayanıklılığını ve afetlere karşı direncini artırmak mümkün. Bununla birlikte rapor, 6 Şubat 2023 depremleri sonrası yeniden inşa sürecinin gerekleri göz önünde bulundurularak odak alan olarak seçilen Gaziantep yerelinde doğal hammadde çeşitliliği ve üretim potansiyellerinin, çağdaş mimariye eklemlendiğinde kültürel devamlılığı sağlayabileceğini ve deprem sonrası koşullara hızlı yanıt verebilen doğal yapı çözümlerinin yaygınlaşmasına verebileceği katkıyı ortaya koyuyor. Yereldeki hammaddelerin ve işçiliğin kullanılması, insan ve çevre sağlığına uygun yapılaşmaya imkân tanıyan doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin bu çerçevede ele alınması ise hem sosyo-ekonomik gelişim hem de iyi yaşam halini tesis eden dirençli yerleşimler için zemin oluşturuyor

Merkezi ve yerel idareler ile işbirliği büyük önem taşıyor

Doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin hem endüstriyel üretiminin hem de yönetmeliklerde ve imar plan notlarında yer almasının önemine de işaret eden rapor, bu bağlamda merkezi ve yerel idareler ile işbirliğinin önemine dikkat çekiyor. Gaziantep örneği üzerine odaklanan bu çalışmada olduğu gibi yerelde doğal yapı malzemelerinin potansiyelinin araştırılması ve kullanımının yaygınlaşması; yapılı çevre ve yapı sektörünün sürdürülebilir dönüşümünü hızlandıracak ve afetlere dirençli yaşam ve üretim alanlarının inşasını mümkün kılacak.

Afetlere Dirençli Kentler için Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemlerine Bakış
Daha kapsamlı ve ülke geneline yayılan bir yerel planlama için ise bu odaktaki araştırmaların uzun süreli, ilgili paydaşları çeşitlendirerek ve dahiliyetlerini artırarak yapılması gerekiyor. WWF-Türkiye ve Doğal Yapı Malzeme ve Yöntemleri Derneği, şehirlerin dönüşümünde doğal yapı malzemeleri ve yöntemlerinin yaygınlaşmasına yönelik “Afetlere Dirençli Kentler İçin Doğal Yapı Malzemeleri ve Yöntemleri” başlıklı raporunu tanıtmak amacıyla 4 Eylül Çarşamba günü saat 10:00’da bir webinar düzenleyecek.
4 Eylül Çarşamba 10:00 – 11:30
Açılış Konuşmaları

Tanyeli Behiç Sabuncu (WWF-Türkiye – İklim ve Enerji Programı Müdürü)

Merve Titiz Akman (DYMD – Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu Başkanı, Yapı Biyolojisi ve Ekolojisi Enstitüsü / Kurucu Ortak ve İletişim Direktörü)

Rapor Hazırlık Süreci

Merve Titiz Akman (DYMD – Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu Başkanı, Yapı Biyolojisi ve Ekolojisi Enstitüsü / Kurucu Ortak ve İletişim Direktörü)

Doğal Yapı Malzemelerinin Çeşitliliği ve Potansiyelleri

Dr. And Akman (Yapı Biyoloğu, Sürdürülebilir Yapı Uzmanı / DYMD, Yapı Biyolojisi ve Ekolojisi Enstitüsü)

Yapısal Sistem Çözümleri ve Dünyadan Örnekler

Dr. Öğr. Üyesi Matthieu Pedergnana (Doğal Yapı Malzemeleri ve Yapı Sistemleri Uzmanı / DYMD, Yaşar Üniversitesi)

Kayseri’nin Temmuz Ayı İhracatı Yüzde 25,95 Oranında Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Kayseri’nin temmuz ayı ihracatı bir önceki aya göre yüzde 25,95 oranında artarak, 326 milyon 883 bin dolar olarak gerçekleşti.

TÜİK temmuz ayı ihracat verilerini değerlendiren Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, “Temmuz ayı ihracatımız beklentilerimiz doğrultusunda, haziran ayına göre yüzde 25,95 oranında artarak, 326 milyon 883 bin dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın temmuz ayına göre yine yüzde 20,80 oranında bir artış söz konusu. İlk yedi aylık rakamlara baktığımızda ise, geçen yılın ilk yedi ayına göre de yüzde 3,36 oranında bir artış olduğunu görüyoruz” dedi.

Temmuz ayında Kayseri’den 151 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini açıklayan başkan Büyüksimitci, en fazla ihracat yapan sektörlerin sırası ile mobilya, elektrikli ev aletleri ve kablo olduğunu belirterek, en fazla ihracat yapılan ülkeleri ise, ABD, Irak ve Almanya olarak sıralandı.

Temmuz ayı rakamlarının sevindirici olduğunun altını çizen Başkan Büyüksimitci, “Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Her şeye rağmen sanayicilerimiz üretmeye ve ihracat yapmaya devam ediyor olması ülke ekonomisi adına büyük önem taşıyor. Geçen ay 9 günlük tatilden dolayı ihracatımızda gerileme vardı ama çok şükür bu ay iyi durumdayız. İhracatta daha yukarıları görmek için kurun enflasyon oranı kadar artması gerekiyor. Bunun yanı sıra mevcut sektörlerimizin ölçeğini büyütmek zorundayız. Ölçeklerimizi büyütürsek maliyetlerle daha iyi mücadele ederiz. En azından geriye doğru ithal ettiğimiz bazı ürünleri Türkiye’de yapma şansımız olur. Ekonomi yönetiminin enflasyona karşı büyük mücadele verdiğinin farkındayız. Bu süreçte iç pazarda ister istemez daralmalar yaşanıyor. Şuan birçok sektörümüz kar amacı gütmeden, mevcut pazarlarını koruyarak ayakta kalma mücadelesi veriyor. Enflasyondan kaynaklı maliyetlerimiz ciddi ölçüde arttı. Bu durum rekabetçiliğimize de olumsuz yansıyor. Çarkların dönmesi, istihdamın zarar görmemesi, ekonominin büyümesi için ihracatçımıza nefes aldıracak adımlarlar bir an önce atılmalı. Her şeye rağmen ülke ekonomisine, istihdama ve ihracata katkı sunan tüm firmalarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Castrol, Türkiye’nin En Zorlu Yarışı TransAnatolia’ya Güç Katmaya Devam Ediyor

Bu yıl 125. yılını kutlayan, spora ve sporcuya verdiği desteklerle sektörün lider markalarından olan Castrol, bir kez daha TransAnatolia Rally Raid’in ana sponsorları arasında yerini aldı. Üst üste 4. kez TransAnatolia Rally Raid’e desteğini sürdüren Castrol, bu yıl da Castrol POWER1 ile motosiklet kategorisine adını verdi. 14. kez düzenlenecek olan heyecan verici yarış, 31 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında Mersin’de başlayıp Van’da tamamlanacak.

Castrol’ün ana sponsorlarından biri olduğu ve dünyanın en zorlu ralli raid yarışlarından biri olarak gösterilen TransAnatolia 14. kez start alacak. Yüzyıllar boyunca köklü medeniyetlere ev sahipliği yapan Türkiye’nin destansı rotalarında geçen binlerce kilometrelik yarışta, dünyanın önde gelen madeni yağ markalarından Castrol de, 4. kez üst üste sponsorlar arasında yerini aldı.

Türkiye’nin en önemli motor sporları etkinliklerinden biri olarak öne çıkan TransAnatolia Rallisi, bu yıl da heyecan dolu anlara sahne olacak. 100 yıldan daha uzun zamandır global olarak motor sporlarının içerisinde yer alan Castrol, TransAnatolia Rallisi’ne de güç katmaya devam ediyor.

Castrol, bu zorlu rallide yarışan araçların en yüksek performansı göstermeleri için gereken dayanıklılığı ve korumayı sağlıyor. Motor sporları alanındaki köklü geçmişiyle tanınan Castrol, TransAnatolia Rallisi’ne sağladığı destekle, motor sporlarına olan bağlılığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

TransAnatolia Rally Raid, Türkiye’nin en zorlu ve en uzun rallisi olarak bir kez daha hem yarışmacıları hem de araçların sınırlarını keşfetmesini sağlayacak. 31 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek ralliye yerli ve yabancı birçok pilot katılım gösterecek. 2.200 kilometrelik rallide Motosiklet, Quad, SSV, Otomobil ve Kamyon kategorilerinde yarışılacak. Castrol, bu zorlu yolculukta, üst düzey koruma sağlayarak, Castrol kullanan araçların performanslarını en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyor.

Avrupa talebini Türkiye’ye çevirdi  demir-çelik ihracatında rekor geldi

Temmuz ayında Türkiye ihracatına 2,5 milyar dolarlık destek veren demir-çelik sektörü ihracatta rekor artışlara imza attı. Başta İtalya ve İspanya olmak üzere Avrupa pazarında büyüme kaydeden Türk demir-çelik endüstrisi, iki ve üç haneli ihracat artışlarına imza attı. Akdenizli firmalar ise dört haneli ihracat artışları ile dikkat çekti.

Çelik ihracatındaki ivmenin çift haneli artışlarla devam ettiğini söyleyen ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, demir ve demir dışı metaller ihracatında da pozitif rakamların elde edildiğini kaydetti. Tosyalı, “ADMİB olarak hem sektör hem ülke geneli ortalamasının üzerinde ihracat başarısı sağladık. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden olan demir-çelik endüstrisinin ülke ihracatına katkısı devam edecek” dedi.

Türkiye’nin temmuz ayı ihracatı yüzde 13,8’lik artışla 22,5 milyar dolar oldu. Bu ayda Türkiye demir ve demir dışı metaller sektörü yüzde 12 artışla 1,1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, çelik sektörü yüzde 23,9’luk artışla 1,4 milyar dolarlık ihracat yaptı. İki sektör, Türkiye’nin temmuz ayı ihracatının yüzde 11,3’lük kısmını üstlendi.

Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) verilerine bakıldığında demir ve demir dışı metaller sektörü geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25,9’luk artışla 67 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ayda çelik ihracatı ise yüzde 170,6’lık rekor artışla 259 milyon dolar oldu.

“Başarımızı istikrarlı şekilde yıl sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğiz”

Temmuz ayına ilişkin ihracat verilerini değerlendiren ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, şu açıklamaları yaptı: “2024 yılının başından bu yana çelik ihracatımızdaki ivme çift haneli büyümeler ile devam ediyor. Hem üretim hacmimizin büyümesi hem de talebin artması ihracatımızda etkili oldu. Demir ve demir dışı metaller sektörümüzde ise daha önce belirttiğimiz gibi yılın ikinci yarısına pozitif başladık, geri gelen canlılığın yıl sonuna kadar istikrarlı bir şekilde ilerlemesini ümit ediyoruz. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden olan demir-çelik endüstrisinin ülke ihracatına katkısı devam edecektir. Bir parantez de ADMİB üyesi firmalarımıza açmak istiyorum. Hem sektör hem ülke geneli ortalamasının üzerinde ihracat başarısı sağladık. Bu başarıda pay sahibi olan firmalarımızı tebrik ediyorum. Akdeniz bölgesi olarak ülke ekonomimize daha fazla katkı sunmaya devam edeceğiz.”

Akdeniz’den Avrupa’ya dört haneli ihracat artışları

Temmuz ayında Türkiye’nin demir-çelik ihracatında en başarılı olduğu ülke 198 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 180 milyon dolar ile İtalya, 123 milyon dolar ile Romanya izledi. İlk 10 pazarında 9’unda ihracat artışları kaydedildi. İspanya’ya yüzde 110, İtalya’ya yüzde 89, Yemen’e yüzde 74 ve ABD’ye yüzde 64’lük ihracat artışları dikkat çekti. 

ADMİB’in temmuz ayı ihracatında ise en başarılı olduğu ülke 42 milyon dolarla İtalya oldu. Bu ülkeyi sırasıyla; 38 milyon dolarla İspanya ve 22,5 milyon dolarla Portekiz takip etti. İlk 10 pazarın tamamına ihracat artışları sağlandı. Portekiz’e yüzde 3669, İspanya’ya yüzde 2188, Ukrayna’ya yüzde 1523, Yunanistan’a yüzde 1322’lik rekor artışlar yapıldı.

Toyota Yenilikçi Mobilite Ürünleriyle Paris’te Gövde Gösterisi Yaptı

 

Toyota, Paris 2024 Olimpiyatları aracılığıyla markanın kapsayıcı ve yenilikçi mobilite stratejisinin altını çizdi. Toyota’nın geleceği şekillendiren modelleri, küçük mobilite araçları, konseptleri, yarış araçları, mevcut modelleri ve yeni teknolojileri bir arada gösterildi. Herkes için uygun bir mobilite çözümünün olduğunu ortaya koyan Toyota, hangi teknolojiyi kullanırsa kullansın sürüş keyfinden de vazgeçmeyeceğini vurguladı.

 

Toyota, gerçekleştirdiği mobilite etkinliğinde de küresel vizyonu olan “Herkes İçin Eşit Hareket Özgürlüğü” ile karbon emisyonunu mümkün olan en kısa zamanda düşürmek üzere kapsayıcı bir yaklaşım ortaya koyduğunu bir kez daha yineledi.

 

Toyota mobilitede öncülük yapıyor

Toyota, sürdürülebilir ve kapsayıcı mobilite çözümleriyle geleceğin otomotiv dünyasında öncü bir rol üstlenmeye devam ediyor. Sergilediği yenilikçi teknolojilerden hidrojen yakıt hücreli araçlarına, otonom sürüş çözümlerinden çevreci ürün gamına kadar geniş bir yelpazede sunduğu ürünlerle, karbon nötr hedefine emin adımlarla ilerliyor. Toyota, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de daha temiz, güvenli ve erişilebilir bir dünya yaratma vizyonuyla hareket ediyor. Bu vizyon, herkes için hareket özgürlüğünü ve sürdürülebilir bir yaşamı mümkün kılma taahhüdünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

Toyota 170’ün üzerinde pazarda yılda 10 milyondan fazla araç satışı gerçekleştiriyor. Emisyonları düşürmek açısından herkesin ihtiyacını karşılayan tek bir çözüm olmamasıyla farklı müşterilere ve farklı pazarlara yönelik en ideal ürünleri sunuyor. Bu yaklaşımla birlikte Toyota kullanıcıların nerede yaşadıkları, yaşam koşulları, gelir seviyeleri, yaşam tarzları ya da ihtiyaçları ne olursa olsun, herkesin karbon azaltımına katkıda bulunabileceğine inanıyor.

Çoklu mobilite çözümleri geliştiriliyor

Müşterilerin ihtiyaçlarına ve pazar şartlarına göre ideal modelleri üreten Toyota,

“Kimseyi geride bırakmamak” üzerine kurulmuş felsefesiyle dikkat çekiyor. Marka, ülkelerin, bölgelerin, altyapıların ve müşterilerin farklı taleplerine cevap veren düşük ve sıfır emisyonlu mobilite çözümleri sunmaya kendini adadı.

Bu kapsamda kullanıcıların seçme özgürlüğüne sahip olması da sağlanıyor. Toyota, tam elektrikli araçlar, hidrojen yakıt hücreli araçlar, tam hibritler ve plug-in hibritler olmak üzere farklı teknolojilere sahip modelleri sunuyor.

Toyota bu teknolojilere ek olarak konvansiyonel içten yanmalı motorlarda e-yakıt ve biyoyakıt kullandığı araçları da test ediyor. Yanma sırasında CO2 salımı olmasına rağmen, yakıt karbon nötr olarak dikkat çekiyor. Çünkü atmosferdeki CO2‘yi hammadde olarak kullanıyor ve toplam CO2 miktarı üzerinde hiçbir etkisi olmuyor.

Toyota’nın bir diğer alternatif çözümü ise, hidrojeni içten yanmalı motorlarda yakıt olarak kullanmak oldu. Bu alternatifte içten yanmalı motor olmasına rağmen, çalışırken neredeyse hiç CO2 emisyonu ortaya çıkmıyor.

Temmuz ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %13,8 arttı, ithalat %7,8 azaldı, Kayseri’de  ihracat %20,8 arttı, ithalat %8,3 azaldı.
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2024 yılı Temmuz ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %13,8 artarak 22 milyar 510 milyon dolar, ithalat %7,8 azalarak 29 milyar 805 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Temmuz döneminde ihracat %4,1 arttı, ithalat %8,3 azaldı
Genel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,1 artarak 148 milyar 738 milyon dolar, ithalat %8,3 azalarak 198 milyar 676 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Temmuz ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %13,0 arttı, ithalat %4,2 azaldı
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2024 Temmuz ayında %13,0 artarak 18 milyar 157 milyon dolardan, 20 milyar 524 milyon dolara yükseldi.
Temmuz ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %4,2 azalarak 24 milyar 536 milyon dolardan, 23 milyar 506 milyon dolara geriledi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Temmuz ayında 2 milyar 982 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %3,1 artarak 44 milyar 30 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %87,3 oldu.
Dış ticaret açığı Temmuz ayında %41,8 azaldı
Temmuz ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %41,8 azalarak 12 milyar 532 milyon dolardan, 7 milyar 295 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Temmuz ayında %61,2 iken, 2024 Temmuz ayında %75,5’e yükseldi.
Dış ticaret açığı Ocak-Temmuz döneminde %32,4 azaldı
Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı %32,4 azalarak 73 milyar 857 milyon dolardan, 49 milyar 938 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Temmuz döneminde %65,9 iken, 2024 yılının aynı döneminde %74,9’a yükseldi.
Temmuz ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,5 oldu
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2024 Temmuz ayında imalat sanayinin payı %94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %2,8, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %2,1 oldu.
Ocak-Temmuz döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,3, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,6, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.
Temmuz ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %68,6 oldu
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2024 Temmuz ayında ara mallarının payı %68,6, sermaye mallarının payı %15,9 ve tüketim mallarının payı %15,3 oldu.
İthalatta, 2024 Ocak-Temmuz döneminde ara mallarının payı %69,7, sermaye mallarının payı %14,8 ve tüketim mallarının payı %15,3 oldu.
Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu
Temmuz ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 752 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 604 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 441 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 59 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 29 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,6’sını oluşturdu.
Ocak-Temmuz döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 11 milyar 952 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 9 milyar 223 milyon dolar ile ABD, 8 milyar 561 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 7 milyar 480 milyon dolar ile İtalya ve 7 milyar 284 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %29,9’unu oluşturdu.
İthalatta ilk sırayı Çin aldı
İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Temmuz ayında Çin’den yapılan ithalat 4 milyar 155 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 773 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 535 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 407 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 400 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44,5’ini oluşturdu.
Ocak-Temmuz döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 25 milyar 814 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 25 milyar 435 milyon dolar ile Çin, 15 milyar 301 milyon dolar ile Almanya, 11 milyar 83 milyon dolar ile İtalya, 9 milyar 535 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %43,9’unu oluşturdu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %3,0 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2024 Temmuz ayında bir önceki aya göre ihracat %3,0 artarken, ithalat %3,9 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2024 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %6,8 artarken, ithalat %12,7 azaldı.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %2,8 oldu
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Temmuz ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,5’tir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %2,8’dir. Ocak-Temmuz döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,3’tür. Ocak-Temmuz döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,4’tür.
Temmuz ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %83,0’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,5’tir. Ocak-Temmuz döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %81,1’dir. Ocak-Temmuz döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,0’dır.
Özel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Temmuz ayında 20 milyar 405 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre, 2024 yılı Temmuz ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %14,0 artarak 20 milyar 405 milyon dolar, ithalat %8,6 azalarak 27 milyar 142 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Temmuz ayında dış ticaret açığı %42,9 azalarak 11 milyar 789 milyon dolardan, 6 milyar 737 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Temmuz ayında %60,3 iken, 2024 Temmuz ayında %75,2’ye yükseldi.
İhracat 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde 134 milyar 564 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,4 artarak 134 milyar 564 milyon dolar, ithalat %9,0 azalarak 184 milyar 525 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı %31,2 azalarak 72 milyar 573 milyon dolardan, 49 milyar 961 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Temmuz döneminde %64,2 iken, 2024 yılının aynı döneminde %72,9’a yükseldi.

Fortinet, siber-fiziksel sistemleri korumak için sektörün en kapsamlı operasyonel teknoloji güvenlik platformunu geliştiriyor 

Fortinet OT Güvenlik Platformu’ndaki güncellemeler arasında daha da sağlamlaştırılmış cihazlar, gelişmiş güvenli ağ ve güvenlik operasyonları özellikleri ve OT tedarikçileriyle kapsamlı ortaklıklar yer alıyor.

Ağ ve güvenliğin yakınsamasına öncülük eden küresel siber güvenlik lideri Fortinet, halihazırda sektörün en kapsamlısı olan OT güvenlik platformunda yaptığı güncellemeleri duyurdu. Fortinet’in büyüyen siber-fiziksel sistemler (CPS) pazarı için güvenlik sağlama taahhüdünü ve enerji, savunma, su tedarik sistemleri, üretim, gıda, ulaşım ve daha fazlasını kapsayan dikeylerde kritik altyapıyı korumaya adanmışlığını yansıtan bugünkü haberler, müşterilere gelişmiş güvenli ağ ve güvenlik operasyonları (SecOps) yetenekleri sağlıyor ve Fortinet’in önde gelen OT satıcılarıyla stratejik ortaklıklarını genişletiyor.

Fortinet 2024 Operasyonel Teknoloji ve Siber Güvenlik Durumu Raporu’na göre, OT sistemlerini tehlikeye atan siber saldırılar artıyor ve kurumların neredeyse dörtte üçü (%73) yalnızca OT sistemlerini veya hem BT hem de OT sistemlerini etkileyen bir izinsiz girişle karşılaşıyor (2023’te %49’du). Sonuç olarak, kurumların kritik altyapılar da dahil olmak üzere OT ortamları için özel olarak tasarlanmış siber güvenlik çözümleri kullanmaları her zamankinden daha kritik hale geldi.

Fortinet CMO’su John Maddison, “Operasyonel altyapı birbirine daha fazla bağlandıkça, saldırı yüzeyi de artıyor ve bu da daha büyük siber risklere yol açıyor. Geleneksel bilgi teknolojisi (BT) güvenlik araçları etkisiz ve daha da kötüsü operasyonel teknoloji (OT) ortamında bile kullanılamıyor. Fortinet, 20 yılı aşkın süredir sektör lideri bir OT güvenlik platformu oluşturuyor ve bugün platform genelinde birçok geliştirmeyi duyurmaktan gurur duyuyoruz.”

Platformdaki en son güncellemeler şunları içeriyor:

OT güvenli ağda yeni gelişmiş yetenekler

  • Varlık kimliğini, konumunu ve iletişim yollarını iyileştirmek için yapılandırılabilir varlık konumu ile FortiOS OT Görünümünde gelişmiş varlık tanımlama ve OT ağ topolojisi.
  • FortiOS’ta genişletilmiş sanal yama yetenekleri ve yeni yetenekler: FortiGuard OT Güvenlik Hizmeti’ne sanal yama imzalarının eklenmesi, geniş kapsamlı güvenlik açığı koruması ve yamalanmamış OT varlık koruması sağlıyor.
  • İki yeni dayanıklı anahtar serisi: FortiSwitch Rugged 216F-POE (Ethernet üzerinden güç), bant genişliği yoğun endüstriyel ortamları ve yedekli mimarileri desteklemek için tasarlandı ve FortiSwitch Rugged 424F-POE, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) cihazlarına güç sağlamak için tasarlanmış özelliklere sahip.
  • FortiSRA, uzak üçüncü taraf yüklenicileri, denetçileri ve çalışanları desteklemek için güvenli uzaktan erişim sağlayarak kritik OT sistemlerini uzaktan erişim ve güvenilmeyen ağlardan gelen tehditlere karşı koruyor.

FortiExtender Araç güncellemesi, zorlu çevre koşullarına dayanacak şekilde sağlamlaştırılmış bir form faktöründe filo yönetimini mümkün kılıyor ve araçlar ve ilk müdahale ekipleri için gerçek anlamda birleşik bir platform oluşturmak için uzak FortiGate Yeni Nesil Güvenlik Duvarlarından güvenli LAN uzantısı sunuyor.

TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde veri ve yapay zekanın iş süreçlerine etkisi konuşuldu
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı. Serinin 36’ncı bölümünde TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu ve Doğuş Teknoloji CEO’su Semih İncedayı, veri ve yapay zekanın iş yapış şekillerini nasıl değiştirdiğini konuştu.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde Doğuş Teknoloji CEO’su Semih İncedayı, TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu’nun sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin yapay zeka konusunda lider ülkeler arasında olabilmesi için hem devlet hem özel sektör olarak neler yapılmalı sorusuna Doğuş Teknoloji CEO’su Semih İncedayı şöyle cevap verdi: “Bunun iki boyutu var. Bir tanesi insan boyutu; insan yetiştirmek lazım. İkincisi ise veri boyutu. Veri çok önemli. Bulutların ne kadar kullanıldığı, kullanılmadığı önemli. Verinin büyüklüğüyle birlikte veri merkezlerinin ve o veriyi işleyen güçlü makinelerin kullanmanın önemi iyice arttı. Bir yandan insan bir yandan veri merkezleri, onların üzerine kurulacak teknolojilerin gelişimiyle ve teşvik edilmesiyle var olan rolümüz daha da önem kazanıyor. Çünkü insanımızın dünyayla eşit bir şekilde bu konuyla ilgilendiğini düşünüyorum. Tabii üretim ve işleme kısmında bağımlılığımız sürüyor ama insan konusunda çok iyi bir noktada olduğumuza ve Türk mühendislerin zekâsına her zaman inanmışımdır. Onlarla birlikte bu konunun çok iyi bir noktaya taşınabileceğini düşünüyorum.”

BURSA SİYAH İNCİRİ’NİN GELECEĞİ TARTIŞILDI

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan ve Bursa Siyah İncir ihracatçıları, Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar ile toplantı gerçekleştirdi.

Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen toplantıda UYMSİB Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan ve ihracatçılar, Bursa Siyah İncir ihracatı ve son dönemlerde yaşanan gelişmeler hakkında Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar’a bilgi verdiler. Bursa Siyah İncirinin ihraç ürünleri arasında önemli bir yer tuttuğunu söyleyen UYMSİB Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan Türk çiftçisinin alın teriyle üretilen yaş meyve ve sebzenin dış pazarlarda yerini alması için yoğun çalışma içinde olduklarını belirtti.

Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar ise gerçekleştirilen toplantının üretici ve ihracatçı arasında yaşanan olumlu ya da olumsuz durumları netleştirmek olduğunu aktararak, şehrin önemli markalarından biri olan ürünün hak ettiği değeri görmesi için çalıştıklarını ifade etti. Üretici ve ihracatçının mağdur olmaması için kapılarının her kesime açık olduğunu da vurgulayan Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Acar, toplantıların sıklıkla devam ettirileceğini de sözlerine ekledi.

“YENİ TRABZON HAVALİMANI PROJESİNİN KESİNLEŞMESİNİN ARDINDAN YAPIM İHALESİNİ DE ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE BAŞLATACAĞIZ”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Trabzon Havalimanı yeni hizmet binaları ve bağlantı yolunun açılış töreninde yaptığı açıklamada, “Bugün 3 bin 77 metrekare büyüklükteki dış hatlar gelen yolcu terminali ve 860 metrekare büyüklükteki CIP binalarımızın açılışlarını gerçekleştiriyoruz. Yeni yapılarımızın modern mimarileri ve donanımlarıyla yolcularımızın bekleme sürelerini keyifli hale getirecek daha kaliteli hizmetler sunacağız. Bu yeni yapılarımızın yanı sıra havalimanımızın dış hatlar terminali binasına bağlantısını sağlayacak 100 metrelik yeni bağlantı yolu yapım çalışmasını da tamamladık.” dedi. Bakan Uraloğlu, sürekli artan yolcu sayısı doğrultusunda da Trabzon’a yeni bir havalimanı kazandırmak için de çalışmalara başladıklarını kaydederek, projenin kesinleştirilmesinin ardından yapım ihalesini de önümüzdeki süreçte başlatacaklarını duyurdu.

Evidea’nın Yeni Tedarik Zinciri Direktörü Hüseyin Gençer Oldu!

Ev yaşam sektöründe faaliyet gösteren ve perakende mağaza zinciriyle büyüme ivmesini sürdüren Evidea, yönetim kadrosuna deneyimli bir isim daha ekledi. Tedarik zinciri yönetimi konusunda pek çok kurumsal firmada önemli görevler üstlenen Hüseyin Gençer, Evidea Tedarik Zinciri Direktörü olarak atandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Hüseyin Gençer, kariyerine Arçelik A.Ş.’de Depolama ve Dağıtım Mühendisi olarak başladı. Burada kısa sürede Depolama ve Dağıtım Uzmanı pozisyonuna yükselen Gençer, daha sonra Eti Gıda’da Lojistik Depolar Kıdemli Süreç Geliştirme Analisti olarak görev aldı. Eti Gıda’da gösterdiği başarılar neticesinde Lojistik Planlama Yöneticisi pozisyonuna terfi eden Gençer, 2018 yılında Vivense ailesine katıldı. Vivense’de Marmara Depolar Bölge Müdürü olarak başladığı görevine Last Mile Operasyon Direktörü olarak devam etti ve son olarak Tedarik Zinciri Direktörü olarak görev yaptı.

Hüseyin Gençer, Evidea’da Tedarik Zinciri Direktörü olarak tüm tedarik zinciri ve lojistik operasyonlarının yönetiminden sorumlu olacak.

DiafonBox ile kablo ve cihaz değiştirmeye gerek kalmadan tüm evler akıllanacak

1989’da kurulduğundan bu yana İstanbul’da ürettiği yüksek katma değerli ürünleri dünya pazarına sunan Multitek, diyafon- interkom pazarında dinamikleri değiştirecek yeni ürünü DiafonBox’ı kamuoyuna sundu. Hem yazılımı hem de donanımı Multitek mühendisleri tarafından geliştirilen DiafonBox, diyafon sistemlerinde bir ilk olma özelliği taşıyor ve sektöründe çığır açıyor. Yeni ürün, apartman içi haberleşme sistemi bulunan her türlü konutun kablo ve cihaz değiştirmeye gerek kalmadan akıllı evlere dönüşmesini sağlıyor.

Multitek Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ece Demirkol ‘’35 yıllık deneyime sahip bir Ar-Ge şirketi olarak, akıllı ev pazarında kendi donanım ve yazılım mühendislerimizle çok önemli bir değişime imza attık. İlk etapta 250 bin konutun dönüşümüne imza atmayı hedefliyoruz’’ dedi.

Multitek Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol ise akıllı interkom pazarında Multitek’in Türkiye’de pazar lideri olduğunu belirterek ‘’ DiafonBox ihracatımıza da büyük katkı sağlayacak. Özellikle Avrupa pazarında büyük ilgi görmesini bekliyoruz. Çünkü orada konut stoğu oldukça eski ancak akıllı ev sistemlerine olan talep artıyor. DiafonBox şu anda bu ihtiyacı karşılayacak en iyi ürün.’’ dedi.

1989’dan bu yana apartman-konut içi haberleşme sistemleri konusunda öncü olan, yüzde 100 yerli üretim yapan ve Türkiye’deki tek akıllı interkom üreticisi Multitek, Raffles İstanbul’da düzenlediği basın toplantısı ile yeni ürünü DiafonBox’ı kamuoyuna sundu. Toplantıya Multitek Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Demirkol, Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ece Demirkol katıldı.

Toplantıda konuşan Multitek Genel Müdürü Ece Demirkol, DiafonBox’ın 3 yıla dayanan bir ar-ge çalışmasının ürünü olduğunu ifade ederek, diyafon pazarında bir ilk olduğunu söyledi. Demirkol ‘’ DiafonBox apartman içi haberleşme sistemlerinde bir devrim yapıyor.Bu ürünü eski veya yeni kurulan analog interkom sistemlere takılan bir teknoloji dönüştürücü cihazı olarak düşünebilirsiniz. DiafonBox’ın takıldığı diyafon/interkom sistemleri cep telefonu üzerinden kontrol edilebilir hale geliyor. Kapı çaldığında çağrı anında tüm aile bireylerinin cebine geliyor, yanıtlayan kişi cep telefonu üzerinden kapı ile görüntülü konuşup kapı kilidini açabiliyor. Böylece binada kablo ve cihaz değiştirmeye gerek kalmadan mobil bir interkom sistemi kuruluyor. Akıllı ev cihazları ile genişletilebilen sistem ile düşük donanım maliyetiyle evler akıllı hale geliyor.’’ dedi.

Yüksek teknoloji üretiyoruz!

Multitek IP interkom ürünlerinin Android işletim sistemine sahip son derece gelişmiş teknolojik ürünler olduğunu vurgulayan Ece Demirkol, Multitek’in yerli bir Ar-Ge şirketi olduğunu ve bu odakla hareket ettiğini belirterek ‘’Ar-ge bizim için bir tutku demek. 2017 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi olarak nitelendirilen alanımızdaki ilk firma olduk. Her yıl en az 2 adet TÜBİTAK/TEYDEB projesi gerçekleştiriyoruz. Sektörün geleceğini belirleyen teknolojiler geliştirmek, kullanıcıların hayatlarına konfor ve güvenlik katan yeni teknolojiler üretmek işimizin en keyifli yanı. Örneğin Akıllı IP interkom ve bulut tabanlı IP interkom projelerimiz birçok ödüle layık görülen projeler oldu. Büyük ticari başarı da gösteren akıllı interkom bugün global firmalarla yarışıyor, hatta teknoloji olarak dünya standartları ayarında yer alıyor. IP interkomlarımız neredeyse bir akıllı telefon gibi. Bunu Türkiye’de yapabilen bir rakibimiz yok. Dünyada ise yapan çok fazla şirket yok. Şimdi Diafonbox ile rakiplerimizin de önüne geçtik’’ diye konuştu.

Akıllı posta kutusu!

DiafonBox’ın patentli bir ürün olduğunu ifade eden Demirkol, ‘’DiafonBox ürünü ile yaratacağımız yeni pazar ile mevcut müşterilerimize yeni hizmetler sunmayı hedefliyoruz. Akıllı interkom tarafında ise pazar liderliğini sürdüreceğiz. Bulut tabanlı analog ve IP ürünlerimize yenilikçi hizmetler sunmaya devam edeceğiz. Yenilikçi teknolojilerimizden biri de Akıllı Posta Kutusu. İngiltere’den gelen bir talep üzerine geliştirdiğimiz bu ürün için yine İngiltere’de bir şirket kurduk. Global pazarlarda daha etkin bir rol almayı ve global bir marka olarak tanınmayı hedefliyoruz. Uzun vadede akıllı bina teknolojileri sektöründe lider konumumuzu sürdürerek, Ar-Ge faaliyetlerine yatırım yapmayı sürdüreceğiz.’’ dedi.

Akıllı ev pazarı büyüyor

Dünyada akıllı ev pazarının 81 milyar dolar, Türkiye’de ise 100 milyon dolar civarında olduğunu ifade eden Demirkol, bu pazarın her yıl ortalama yüzde 10 büyüdüğünü söyledi. Türkiye’de akıllı bina ve akıllı ev tarafında penetrasyonun henüz oldukça düşük olduğunu söyleyen Demirkol ‘’ Uzun yıllardır dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılan diafonlar, kentsel yaşamın ve dijitalleşmenin getirdiği yeni ihtiyaçlar nedeniyle büyük bir dönüşüm geçiriyor. Akıllı ev sistemleri, bina otomasyonları, güvenlik ve uzaktan erişim talebi bu dönüşümü zorunlu kılıyor. Akıllı ev platformlarına bağlanabilen, kullanıcıların, erişimini uzaktan kontrol etmesine ve izlemesine olanak sağlayan interkomlar gün geçtikçe daha popüler oluyor. Multitek’in akıllı interkom sistemleri, apartman ve site sakinlerinin hayatını kolaylaştırmak için tasarlandı. Bugün 1 milyonun üzerinde konutta Multitek ürünlerini görebilirsiniz. Diafonbox ürünümüz ile de ilk etapta 250 bin konutun dönüşümünü sağlamayı hedefliyoruz’’ dedi.

Kilo başına ihracat 200 dolar

Multitek Yönetim Kurulu Üyesi Erman Demirkol ise yaptığı konuşmada, Ar-Ge’ den üretime, satıştan satış sonrası desteğe 200 kişilik bir ekiple uçtan uca hizmet verdiklerini belirtti. Analog interkom, akıllı interkom, telefon santralleri ve yangın alarm sistemleri dahil yaklaşık 250 adet farklı ürünleri olduğunu söyleyen Demirkol ‘’ Farklı akıllı ev protokolleriyle birlikte çalışabilen interkom ürünlerimiz birçok projede güvenle kullanılıyor. Türkiye’nin markalı konut üreticilerinin de ilk tercihi Multitek. Kamuoyunda bilinen markalı konutların çoğu Multitek ürünlerini kullanmakta.’’ dedi

Türkiye’de geniş bir bayi ağıyla hizmet verdiklerini ifade eden Erman Demirkol, Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesine de ihracat yaptıklarını söyledi. Demirkol ‘’ Türkiye’nin kilo başına ihracatı 2023 yılında 1,67 dolar. Elektrik elektronikte bu değer 6 dolar civarında. Bizim ana üretimimiz olan IP interkomda ise 200 dolar. Multitek olarak; 35 yıllık sektör tecrübemizi bulut tabanlı yeni teknolojiler ile birleştirerek katma değeri yüksek ürünler üretiyoruz. Şu anda ciromuzun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan ihracat aktivitelerimizin, 2025 sonu itibariyle %15’e yükselmesini bekliyoruz. Diafonbox’ın bu konuda büyük katkısı olacak. Özellikle Avrupa pazarında büyük ilgi görmesini bekliyoruz. Çünkü orada konut stoğu oldukça eski ve akıllı ev sistemlerine olan talep artıyor. Diafonbox şu anda bu ihtiyacı karşılayacak en iyi ürün.’’ dedi.

900 TL den başlayan akıllı ev özelliği

DiafonBox’ın fiyatı hakkında da bilgi veren Erman Demirkol, ürünün ömür boyu lisans ücreti dahil apartman paketinde daire başına fiyatının 900 TL civarında olduğunu açıkladı. Demirkol “Bu fiyata kapıdan yapılan çağrıların dünyanın neresinde olursanız olun cep telefonunuza gelmesi dahil. Eğer dairenize aynı zamanda akıllı ev özelliği kazandırmak istiyorsanız bir kerelik ödenecek tutar kullanılan cihaz sayısına bağlı olmakla beraber 10-12 bin lira civarında. Buna hırsıza karşı eklenecek dedektörler dahil. Cepten kumandayla kombinizi kontrol ederek bir senede bu masrafınızı doğal gaz tasarrufu ile telafi edebilirsiniz. DiafonBox olmadan aynı özelliklere sahip akıllı ev, en az 2-3 bin dolarlık maliyet gerektirir.’’ diye konuştu.

DOĞRUDAN YATIRIMLARIN EN GÜÇLÜ ADRESİ BASBAŞ

İzmir Bergama’da firmaların yatırıma ve üretime başladığı Batı Anadolu Serbest Bölgesini ziyaret eden Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, 2025 yılında Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların artmasını beklediklerini belirterek, Türkiye’ye gelecek yatırımcıyı yönlendirebilecekleri en güçlü yatırım alanlarından birinin Batı Anadolu Serbest Bölgesi olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu ve beraberindeki heyet Batı Anadolu Serbest Bölgesini ziyaret ederek, bölgede üretime başlayan firmayı, yatırımı tamamlanan BASBAŞ Ortak Sağlık ve İş Sağlığı Güvenliği Birimi ile yapımı süren fabrika inşaatlarını yerinde inceledi.

Batı Anadolu Serbest Bölge Müdürü Sayın Reşat Çeçen, BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Dr. Faruk Güler, SEBKİDER Başkanı Yusuf Kılınç ve BASBAŞ yöneticilerinden Bölgeyle ilgili brifing alan Dağlıoğlu, 2025 ve 2026 yılında doğrudan yabancı yatırımlarda artış beklentisinin güçlendiğini ve Türkiye’ye gelecek yatırımcıyı yönlendirebilecekleri en güçlü yatırım alanının Batı Anadolu Serbest Bölgesi olduğunu vurguladı.

Küresel ekonomik konjonktürde, merkez bankalarının uyguladığı yüksek faiz oranları nedeniyle doğrudan yatırımların yavaşladığını kaydeden Dağlıoğlu,”2024’ün eylül ve ekim aylarından itibaren doğrudan yatırımlarda bir hızlanma olur diye bekleniyordu. Ancak dünyada merkez bankalarının faiz politikalarının değişmemesi nedeniyle beklenti gerçekleşmedi. Merkez bankalarının faiz indirim konusunu bütün dünyada yatırımları etkilediği gibi bizim ülkemizi de etkiliyor. Dolaylı etkisi de olsa ABD Başkanlık seçimi de yatırım sürecini etkiliyor. Ortadoğu’daki gelişmeler, Rusya-Ukrayna savaşı bütün bu gelişmeler yatırım iklimini etkiliyor. FED başta olmak üzere dünyadaki merkez bankalarının faiz indirim süreçlerinin yaklaştığını görüyoruz. Bunun etkisiyle 2025 ve 2026 yıllarında yatırımların artacağını öngörüyoruz. Önümüzdeki iki yıl yatırımcı çekmek için keşke bu kadar strese girmeseydik diyeceksiniz.” diye konuştu.

Günümüzde proje bazlı yatırımların da arttığını ve bu tür yatırımcıların binaya sermaye ayırmak istemedikleri için gittikleri yerde hazır tesis seçeneğini önemsediğini aktaran Dağlıoğlu, “BASBAŞ olarak yatırımcılara istedikleri koşullarda tesis seçeneğinin sunuluyor olması bu bölgeye büyük avantaj sağlıyor” dedi.

Firmaların İlgisi Var

İki senedir Türkiye’de yatırım yapma projesini askıya alan bir global firmanın bu projesi için yeniden kendileri ile görüşmeleri başlattığını aktaran Dağlıoğlu, firma yetkilileri ile online görüşmelerin devam ettiğini, eylül ayında da yöneticilerinin incelemeler için geleceğini vurguladı. Ahmet Burak Dağlıoğlu şöyle konuştu: “Firmalar günümüz küresel ekonomik konjonktüründe karar vermek için acele etmiyor. Bu nedenle neticelenmeyen görüşmeler olabiliyor.”

BASBAŞ’ta Üretim Başladı

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinden gelen heyete Bölge hakkında bilgi veren Batı Anadolu Serbest Bölge Müdürü Reşat Çeçen, yatırımcıya 10 bin metrekare ile 300 bin metrekare arasında değişik parsel seçenekleri sunduklarını belirterek, “2 milyon 362 bin metrekare alana sahip Batı Anadolu Serbest Bölgesinde yol, yeşil alan ve idari binalar gibi alanlar düşüldükten sonra 1.7 milyon metrekare kiralanabilecek arazi bulunuyor. Şu anda 1 milyon metrekarelik birinci etapta altyapı tamamlanmış durumda. Şu anda 4 parselde yatırımcı var” diye konuştu.

BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Dr. Faruk Güler de Kanada-Türkiye ortaklı İDA Trim firmasının üretime başladığını, bu firmanın Mercedes ve Audi gibi lüks segment modeller dahil dünyanın en büyük otomotiv markalarına Bergama’dan koltuk kılıfı ihraç ettiğini söyledi. Güler, şu bilgileri verdi: “İDA Trim firmasına kiralama yoluyla 7 bin metrekare yer tahsis ettik. Bu firma ilk etapta 400 kişiyi çalıştırıp, sonra 800 ve yeni yatırımlarla 2 bin kişilik istihdama ulaşmayı planlıyor. Bursa’da 3 fabrikası var. Dünyada 15.5 milyar dolar cirosu olan global bir firmanın iştiraki olarak Bölgemizde kuruldu. Dünyada her 3 araçtan birinin koltuk kılıflarını bu firma üretiyor. Diğer yatırımcılarımız; Rusya merkezli Zenith RS firması endüstriyel raf üretimi gerçekleştirecek. Diğeri, büyük araçların balata aksamlarını üretecek olan Onursan şirketi. Dördüncü yatırımcımız da elektrik sektöründe aydınlatma ekipmanları üreten Cemdağ firması.”

Üretime Hazır Tesis Kiralama Seçeneği Avantaj Sağlıyor

Son yıllarda orta ölçekli Alman firmalarının Bölgeye ilgisinin arttığını kaydeden Dr. Faruk Güler, “Bizim güçlü yönümüz; farklı büyüklüklerde sanayi parseli sunabilmemizin yanı sıra, çok esnek yapılarda modüler binalar inşa edip yatırımcının kullanımına hazır hale getiriyoruz. ESBAŞ olarak Ege Serbest Bölgesinde 30 yılda 110 bin metrekare modüler bina kiralarken, pandemi sonrası 5 yılda 80 bin metrekare yaptık ve üstüne şu anda 40 bin metrekare daha yapıyoruz. 5 yılda ikiye katlamış durumdayız. Bu tür tekliflere anında cevap verebilecek güçlü bir ekibimiz var. Yatırımcının büyük ya da küçük olması önemli değil, iş ve istihdam yaratması önemli.”

ESBAŞ ve BASBAŞ olarak yurt dışında yapılan tanıtım çalışmalarında bölgelerinin yanı sıra Türkiye’yi de tanıttıklarını söyleyen Dr. Güler, yurt dışı fuar ve organizasyonlarda Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile iş birliği yapmak istediklerini ve bu konuda ortak projeler yürütmeye hazır olduklarını kaydetti.

FYZooda Okula Dönüş Zamanı!

Okula dönüş heyecanını FYZoo’da yaşayın! Çocuklar için eğitici ve eğlenceli atölyelerle dolu bu özel günlerde, doğayla iç içe keyifli anılar biriktirmeye hazır olun.

Koruma altında 140’ın üzerinde hayvan ve 300’ün üzerinde bitki türü ile otuz yıldır faaliyet gösteren Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı (FYZoo), okula dönüş dönemini aileler için unutulmaz kılacak bir dizi eğlenceli ve öğretici etkinlikler sunuyor. Çocukların yeni eğitim öğretim yılına hazırlanırken aileleriyle birlikte kaliteli zaman geçirebileceği bu özel günlerde, FYZoo’nun doğayla iç içe atmosferi ve yüzlerce hayvanla tanışma fırsatı bu deneyimi daha da zenginleştiriyor.

Okula dönüş heyecanının başladığı bu günlerde, çocukların el becerilerini geliştirecek ve yaratıcılıklarını ortaya çıkaracak atölyelerden oluşan zengin bir program FYZoo’da sizleri bekliyor. Bu dönemde, Koyun Desenli Kitap Ayracı yapımı, Tüylü Akbaba Kuklası oluşturma, Oyun Hamuru Matı ile şekil verme, Kızıl Pandalı Kalemlik yapma, Katmanlı Orman Tabağı tasarlama gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Hafta sonu Koyun Desenli Kitap Ayracı atölyesi ile başlayan bu yaratıcı dönem, bir ay boyunca devam edecek. Ayrıca, 30 Ağustos’a özel Yıldızlı Taç Yapımı atölyesi de çocuklara unutulmaz deneyimler sunacak. FYZoo, çocukların okula dönüş sürecini keyifli ve verimli bir şekilde geçirmelerini amaçlıyor.

Okula dönüş heyecanını FYZoo’da yaşamak, hem çocuklar hem de aileler için mükemmel bir fırsat. Ailece gerçekleştirilebilecek etkinliklerle dolu bu süreç, çocukların hem eğlenmesini hem de öğrenmesini sağlarken, doğayla iç içe olma imkanı sunuyor. Bu dönemde çocukların el becerilerini geliştirecek ve yaratıcılıklarını ortaya çıkaracak çeşitli atölyeler de düzenleniyor. Parkı ziyaret eden aileler, gün boyu hayvan dostlarımızı yakından tanıyacak, doğa yürüyüşlerine çıkacak ve ailece keyifli anılar biriktirecekler.

FYZoo, okula dönüş sürecini aileler için bir kutlama anına dönüştürmek, çocukların hem eğlenip hem de yeni döneme enerji dolu bir başlangıç yapmalarını sağlamak için ziyaretçilerini bekliyor. FYZoo’da bu okula dönüş sezonunu unutulmaz olacak.

Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri, 2023 Girişim sayısı ve istihdamda en yüksek payı hizmet sektörü oluşturdu
Geçici sonuçlara göre 2023 yılında faal olan girişimlerin  %44,1’i hizmet sektöründe, %36,0’ı ise ticaret sektöründe yer aldı. İstihdamda ise hizmet sektörü toplam istihdamın %38,6’sını oluştururken sanayi sektörünün istihdam payı %28,3 oldu.
Ciroda en yüksek payı ticaret sektörü aldı
Ticaret sektörü ciroda %45,4’lük pay ile ilk sırada yer aldı. Girişimlerin en fazla yer aldığı ve istihdam payı en yüksek olan hizmet sektörünün ciro payı %15,7 iken, sanayi sektörünün ciro payı %33,0 oldu.
Türkiye geneli üretim değerinde en yüksek değeri imalat aldı
Üretim değeri 2023 yılında imalatta 15 trilyon 559 Milyar TL, ticarette 4 trilyon 257 milyar TL, inşaatta 3 trilyon 319 milyar TL, ulaştırma ve depolamada 3 trilyon 232 milyar TL, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında 2 trilyon 573 milyar TL olarak gerçekleşti.
Ciroda en yüksek payı 250+ büyüklük grubu aldı
Ciro payının 2023 yılında %35,0’ını 250+ büyüklük grubu, %24,3’ünü 1-9 büyüklük grubu, %20,2’sini 10-49 büyüklük grubu ve %20,5’ini ise 50-249 büyüklük grubu oluşturdu. İstihdamda ise %36,0’ını 1-9 büyüklük grubu, %27,5’ini 250+ büyüklük grubu, %19,5’ini 10-49 büyüklük grubu ve %17,0’ını ise 50-249 büyüklük grubu oluşturdu.
Aktif girişim sayısı 2023 yılında 3 milyon 723 bin 681 olarak gerçekleşti
Geçici sonuçlara göre 2023 yılında ciro 59 trilyon 377 milyar TL, üretim değeri 34 trilyon 842 milyar TL, faktör maliyetiyle katma değer 9 trilyon 943 milyar TL olarak gerçekleşirken mal ve hizmetlerin toplam satın alışları 53 trilyon 961 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. İstihdamda ise 19 milyon 99 bin 165 kişi olarak gerçekleşti.
İmalat sanayindeki girişimlerin %55,5’i düşük teknoloji faaliyetlerinde yer aldı
Düşük teknoloji faaliyetlerinde yer alan bu girişimler, istihdamın %49,4’ünü, cironun ise %34,8’ini oluşturdu.

Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2024, İnternet kullanan bireylerin oranı %88,8 oldu
İnternet kullanım oranı, 16-74 yaş grubundaki bireylerde 2023 yılında %87,1 iken 2024 yılında %88,8 oldu. Cinsiyet ayrımında 2024 yılında İnternet kullanım oranı; erkeklerde %92,2, kadınlarda %85,4 olarak gözlendi.
E-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı %73,7 olarak gerçekleşti
Son 12 ay içinde özel amaçla resmi makamların web sitelerini ve uygulamalarını kullanan ve İnternet üzerinden kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerin oranı %73,7 oldu. Bu oran, erkeklerde %80,7 iken kadınlarda %66,7 olarak gerçekleşti. E-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı yaş grubuna göre incelendiğinde ise bu oranın en yüksek %92,1 ile 25-34 yaş grubunda, en düşük %25,6 ile 65-74 yaş grubunda olduğu görüldü.
Cinsiyet ve yaş grubuna göre e-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı, 2024
Bireylerin e-devlet hizmetlerini kullanım amaçları arasında, %68,6 ile resmi makamlar veya kamu hizmetleri tarafından kendisi hakkında saklanan kişisel bilgilere erişme ilk sırayı aldı. Bunu, %47,9 ile kamu kurumlarından veya kamu hizmetlerinden bir randevu alma veya rezervasyon yaptırma ve %45,1 ile kamu kuruluşlarına ait web sitelerinden bilgi edinme takip etti.
İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı %51,7 oldu
Son 12 ayda İnternet kullanan bireylerin İnternet üzerinden özel kullanım amacıyla mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme (e-ticaret) oranı, 2023 yılında %49,5 iken 2024 yılında %51,7 oldu. Cinsiyete göre İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı erkeklerde %54,1, kadınlarda %49,3 oldu. Bu oran, en son mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme zamanlarına göre incelendiğinde; bireylerin %38,8’inin son 3 ay içinde (2024 yılı ilk 3 ayı) mal veya hizmet satın aldığı ya da sipariş verdiği görüldü.
İnternetten en son satın alma veya sipariş verme zamanına göre satın alma ya da sipariş verme oranı, 2014-2024
Tablodaki rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
E-ticaret yapan bireylerin %76,7’si giyim, ayakkabı ve aksesuar satın aldı
İnternet üzerinden 2024 yılının ilk 3 ayı içerisinde mal veya hizmet satın alan ya da sipariş veren bireylerin %76,7’si giyim, ayakkabı ve aksesuar satın aldı. Bunu, %47,5 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar, %34,0 ile gıda ürünleri, %32,4 ile kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri ve %29,2 ile temizlik ürünleri, kişisel bakım malzemeleri takip etti.
Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin %70,3’ü giyim, ayakkabı ve aksesuar, %49,2’si lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatları ve %33,5’i gıda ürünleri; kadınların %83,0’ı giyim, ayakkabı ve aksesuar, %46,6’sı kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri ve %45,9’u lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatları satın aldı.
İnternet üzerinden öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı %13,9 oldu
İnternet üzerinden son 3 ay içinde eğitim, mesleki veya özel amaçlar için öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı, 2024 yılında bir önceki yıla göre 4,9 puan azalarak %13,9 oldu. Bu oranın erkekler için %13,7, kadınlar için %14,1 olduğu görüldü.
Bireylerin %86,2’si WhatsApp kullandı
Bireylerin en fazla kullandıkları sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları %86,2 ile WhatsApp, %71,3 ile YouTube ve %65,4 ile Instagram oldu. En fazla kullanılan sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin en fazla %89,5 ile WhatsApp, %74,7 ile YouTube ve %67,0 ile Instagram uygulamalarını, kadınların %82,9 ile WhatsApp, %68,0 ile YouTube ve %63,9 ile Instagram uygulamalarını kullandığı gözlendi.
İnternet kullanan bireylerin %47,9’u İnternet bağlantılı TV kullandı
İnternet kullanan bireylerin en fazla kullandıkları İnternete bağlı sistem ve cihaz türlerinin sırasıyla %47,9 ile İnternet bağlantılı TV, %10,2 ile robot süpürgeler, buzdolapları, fırınlar, kahve makineleri gibi İnternete bağlı ev aletleri ve %9,7 ile akıllı saat, İnternet bağlantılı spor/direnç bandı, gözlük veya kulaklıklar, güvenlik takip cihazları, İnternet bağlantılı aksesuarlar, İnternet bağlantılı giysi veya ayakkabılar olduğu gözlendi.
Bireylerin %89,2’si cep telefonu veya bilgisayar satın aldığında fiyatın önemli olduğunu belirtti
Son 3 ay içinde İnternet kullanan bireylerin cep telefonu, akıllı telefon, tablet, dizüstü veya masaüstü bilgisayar satın aldığında önemli bulduğu özelliklerin sırasıyla %89,2 ile fiyat, %71,7 ile donanım özellikleri, %67,4 ile marka, tasarım veya boyut olduğu görüldü.

Aon: Artan fiyatlar ve yetenek açığı uluslararası firmalarda çalışan mobilitesi için temel sorun olmaya devam ediyor
Aon’un Uluslararası Çalışan Mobilitesi Raporu’na göre enflasyon ve artan fiyatlar ile yetenek açığı, uluslararası firmalarda insan hareketliliğini etkileyen iki temel faktör oldu.
Risk Sermayesi ve İnsan Sermayesi alanında profesyonel hizmetler sunan dünyanın lider firmalarından olan Aon, yüzde 82’si EMEA bölgesinde yer alan 37 ülkede insan hareketliliğinin değişen doğasını gösteren yıllık Uluslararası Çalışan Mobilitesi Raporu’nu yayımladı.
Rapora göre enflasyon ve artan fiyatlar ile yetenek açığı, uluslararası firmalarda çalışan mobilitesini etkileyen iki temel faktör olarak öne çıkıyor. İş seyahatlerinin kademeli olarak pandemi öncesi seviyelere döndüğünü ve hatta bu seviyeleri aşmaya başladığını aktaran rapora göre bu hareketliliği destekleyen politika ve uygulamalar da büyük ölçüde siyasi istikrarsızlık, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) politikaları, sektöre özgü ihtiyaçlar ve ortaya çıkan roller nedeniyle kökten değişiyor.
2023 yılında yayımlanan raporda ikinci sırada yer alan enflasyon ve fiyat artışları, bu yıl katılımcıların yüzde 51’i tarafından en önemli faktör olarak gösterildi. Enflasyon ve fiyat artışlarının ilk sıraya yerleşmesi hem tüketicileri hem de işletmeleri etkileyen geniş ölçekli ekonomik endişeyi de yansıtıyor.
2024’te ikinci sıraya gerilemesine rağmen, yetenek açığı da küresel çalışan mobilitesini etkileyen önemli bir öncelik olmaya devam ediyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı (yüzde 49’u), esnek bir iş gücü oluşturmaya çalıştıkları için yetenek açığının stratejilerini etkilediğini söylüyor.
Katılımcıların yaklaşık dörtte biri (yüzde 22’si) siyasi istikrarsızlığın ve bundan doğan sonuçların küresel çalışan mobilitesini etkilediğini belirtirken bu oran 2023’te yüzde 16 seviyesindeydi. Çeşitlilik ve kapsayıcılık da yan haklarını gözden geçirmeye başlayan çalışanların önem verdiği bir diğer önemli faktör oldu ve yüzde 18 ile dördüncü sırada yer aldı. Çalışanlar kendilerine sunulan yan hakların, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık ve aidiyet stratejilerini desteklemesini bekliyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri, iki büyük fuarı ilk kez aynı çatıda ağırlıyor

21 Kasım Perşembe günü Kayseri OSB Uluslararası Fuar Merkezi Yanexpo ve Anatex fuarlarına ev sahipliği …