Soyadı tartışması bitmedi; ertelendi
Kadınlardan Adalet ve İçişleri Bakanlarına açık çağrı
Kadının soyadı seçme hakkının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir düzenlemenin de yer aldığı 9. Yargı Paketi, 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama dönemine ertelendi.
Öncelikle vurgulayalım, kadının soyadı konusunun yeni yasama yılına bırakılması bile, iktidar bloğunun meclise getirdiği her şeyi geçirdiği koşullarda büyük bir başarı. Bu başarıda EŞİK’in aylardır yürüttüğü kampanya, kadın hareketinin ortak mücadelesi belirleyici oldu.
EŞİK olarak, 9. Yargı paketi içeriği basına sızdırıldığı andan itibaren çok ayaklı bir kampanya örgütledik. Kampanyanın ana sloganı 9. Yargı Paketini Geri Çek idi. Eleştirilerimiz dört ana konuda toplanıyordu: 6284 sayılı şiddet yasasının en önemli yaptırımı olan zorlama hapsine itiraz yolu açılması, evli kadının soyadı, etki ajanlığı ve mükerrir suçlulara getirilmek istenen af. Kamuoyunun ve muhalefet partilerinin desteğini alarak yürütülen bu kampanya sonucunda 9. Yargı paketinden üç konu çıkarıldı, paket soyadı ile ilgili 15 madde ile meclise sevkedildi.
Bu aşamadan itibaren Soyadı Dayatmasına Hayır Kampanyası’nı yükselttik. Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği ve kadına eşinin soyadını kullanma zorunluluğu getiren Medeni Yasa’nın 187. Maddesi aynen geri getirilmek isteniyordu.
11-12 Temmuz 2024’ta TBMM Adalet Komisyonu’nda maalesef soyadı maddesi, komisyonda çoğunluğu oluşturan AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi. Komisyon Başkanı Cüneyt Yüksel, “Değerlendirmeler yapılıyor, bir değişikliğe gitme ihtimali çok yüksek” demişti. Ancak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adeta komisyon başkanını yalanlarcasına 15. Maddedeki kadına eşinin soyadını kullanma zorunluluğu getiren düzenlemeyi savunmuştu.
Kadınların mücadelesi sayesinde konu, 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama dönemine ertelendi. Adalet Bakanı, bu gelişme üzerine 30 Temmuz 2024 günü ilk defa olumlu sayılabilecek bir görüş açıklayarak “Anayasa Mahkememizin gerekçesi ortada. Bu gerekçe doğrultusunda TBMM’de milletvekillerimiz en doğru kararı verecektir diye düşünüyorum” dedi. Ancak Tunç, benzer sözleri AYM’nin iptal ettiği maddeyi aynen geri getirmek isteyen yasa teklifini savunurken de söylediği için kadınların kaygılarını gideremedi.
“Medeni yasayı sil baştan yazacağız” sözleri büyük tepkiyle karşılanan Tunç, aynı konuşmada, bu konudaki ısrarını sürdürmekte olduğunun da altını çiziyor. Tunç şöyle diyor: “Boşanma davalarının uzun sürmemesi lazım. Özellikle kadınların mağduriyeti söz konusu olabiliyor. Uzun süren davalar istemediğimiz durumlara varabiliyor. ‘Aile hukukunu yeniden gözden geçireceğiz’ demiştim. Bu hemen kamuoyunda ‘Adalet Bakanı medeni kanunu sil baştan yazacağız’ diyor şeklinde eleştiriler oldu. Hala bunu tekrar edenler var. Medeni kanunumuz 2001 yılında baştan sona değişmişti. Dolayısıyla medeni kanunumuz bizim özellikle hem kişiler hem aile hukuku bakımından önemli bir temel kanunumuz. Yıllar içerisinde toplumun ihtiyaçları kapsamında elbette ki değişmesi gereken hususlar varsa TBMM’nin takdirinde olan bir husus. Benim orada söylediğim, aile hukuku sorunlarını ele alacak bir sempozyum yapıyoruz. Sempozyumun çıktıları doğrultusunda önerilerde bulunacağız dedim.”
Bakana, 31 Ağustos 2023’te basında yer alan kendi sözlerini hatırlatalım: “Özellikle aile hukuku ile ilgili geniş bir çalışmamız var. Aile hukukunu sil baştan ele alacağız” demişti. Görüldüğü gibi, “Sil baştan yazmak” bakanın kendi sözleri. Bu sözleri nedeniyle EŞİK olarak hemen 1 Eylül günü bir basın açıklaması yapmıştık. (*)
Meclisin fiilen açıldığı 3 Ekim 2023 günü de 81 ilden EŞİK gönüllüleri olarak TBMM’ye gitmiş; “eşitlik ve özgürlükten vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz” demiş ve “yasalara dokunma, uygula” çağrısı yapmıştık. Aynı gün tüm muhalefet partilerinden kadın vekiller TBMM’de Adalet Bakanı’nın bu sözlerini eleştirmiş ve kadınların kazanılmış haklarına hep birlikte sahip çıkacağımızın altını çizmişti. (**)
Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’na açık çağrı yapıyoruz
Medeni Yasa başta olmak üzere kadınların kazanılmış haklarına dokunmayın. CEDAW, AİHS, Anayasa ve yasalara; AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyun. “Boşanma davaları uzun sürüyor” gerekçesiyle erkekler için “boş ol diyerek boşanabilme” sistemi getirme niyetlerinden vazgeçin.
Kadın haklarını aşındırmak sözkonusu olduğunda durmadan “yargıda iş yükü”nden söz edip, yargıya yeni iş yükleri çıkaracak hukuka aykırı bir soyadı düzenlemesinden vazgeçin. Kadının soyadı konusu, eşlerin soyadı seçme hakkı, kadının çocuğuna soyadını verebilme hakkı ve nüfus kütüklerinde eşitlik hakkı ile birlikte ele alınması gereken bütünsel bir konudur.
Soyadı Dayatmasına, Kütük Değişikliği Dayatmasına, Annelerin Çocuklarına Soyadını Verme Yasağına Hayır
Kadınların doğumla kazandıkları soyadlarını evlilik nedeniyle tek başlarına kullanamamaları eşitliğe aykırıdır; cinsiyete dayalı ayrımcılıktır. Anayasa madde 153 gereğince AYM’nin iptal kararı kişileri ve TBMM dahil tüm kurumları bağlar. Yasa maddesinin iptali kararı yalnızca bireysel etki doğurmaz; herkes için ve yasama organı için tartışmasız, kesin ve mutlak biçimde bağlayıcıdır. Buna rağmen eski maddeyi getirmekte ısrar etmek ısrarla anayasayı yok saymak demektir.
AYM’nin iptal kararı 28 Ocak 2024’te yürürlüğe girdiği halde, hala gerek nüfus müdürlüklerine başvuran evli kadınlara ve gerekse de yeni evleneceklere, istedikleri takdirde kendi soyadları ile hayatlarına devam etmeleri hakkı halen verilmemektedir.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yapılan bir başvuruya “yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 24. Maddesine göre işlem yapılmaya devam edilmesi” gerektiği cevabı vermiştir.
Anayasa’nın 124. Maddesine göre yasalara aykırı yönetmelik olamaz. Anayasaya aykırı yönetmelik hiç olamaz. Dayanak yasası iptal edilmiş bir yönetmelik uygulanamaz. Yasa yoksa, yönetmeliği de yoktur.
İçişleri Bakanlığı bu hukuksuz dayatmaya derhal son vermeli; AYM’nin iptal kararı doğrultusunda işlem yapmalıdır. İsteyen evli kadınlara ve yeni evlenen kadınlara sadece önceki soyadları ile yaşama hakkı vermelidir. Bunun için, uygulamayı düzenlemek üzere, anayasaya ve uluslararası sözleşmelere uygun basit bir genelge ile nüfus müdürlüklerinin nasıl işlem yapacağı belirlenebilir. İlle de yeni bir yasa çıkartılması beklenmemelidir. Kimi ülkelerde (örneğin Büyük Britanya’da) özel bir soyadı yasası yoktur. Yasal bir sınırlama yoksa, kural özgürlüktür.
Soyadı düzenlemesini de içeren 9. Yargı Paketinin Perşembe günü Mecliste olacağına dikkat çeken Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) bu konuda şu açıklamayı yaptı.
Kadının soyadı hakkının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir düzenlemenin yer aldığı 9. Yargı Paketi ile sokak hayvanlarının ortadan kaldırılmasını amaçlayan yasa teklifi, eş zamanlı olarak Meclis’in gündeminde. Yasa tekliflerinin komisyonlarda tartışılması sırasında sokak hayvanları ile kadınların benzetildiği kimi uygunsuz imalar yapılıyordu. Ama sürece AKP Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın skandal ifadeleri damgasını vurdu.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda sokak hayvanlarının “uyutma” ya da “ötanazi” adları altında kitlesel olarak imhasını içeren Yasa Teklifinin görüşmeleri sırasında söz kadınların “uyutulmasına” getirildi. Baykan, bir kadının gece saat 01:30’da kendisini sokak hayvanlarının “uyutulması” konusunda aradığını ve bunu duyduğunda kadına “Sizin gibilerin uyutulması için çözüm bulmamız gerekiyor” dediğini itiraf etti. Önce cinsel içerikli arama iması yapan Baykan’ın ifadeleri muhalefet vekillerinden tepki alınca konuşmaları tutanaktan çıkarılmaya çalışıldı.
Oysa ki, TBMM Adalet Komisyonu’nda soyadı görüşmeleri 11 Temmuz günü başlayıp 12 Temmuz’da bitmiş ve 20,5 saat sürmüştü. Hayvan haklarıyla ilgili Yasa Teklifi de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda 18 saat gibi uzun sürelerle tartışılmıştı. Meclisi sabahlara kadar çalıştıranlar, millette gece uykusu bırakmayanlar tatlı uykuları hiç bölünmesin istiyor. Kadına soyadı dayatırken sürekli olarak aileyi ve çocukları korumaktan söz edenler, Meclis’teki vekillerin ailelerini ve çocuklarını yok saymaktan; vekilleri insanlık dışı koşullarda ve zorla çalıştırma politikasından vazgeçmiyor.
Sokak hayvanlarının topluca öldürülmesini isteyenler, kadınlar için de aynı şeyi istiyor
Kadınlara, eşitliğe, hayata düşman olan bir zihniyetin; konuyu sokak hayvanlarının topluca katledilmesinden şimşek hızıyla kadınların öldürülmesine getirmesi tesadüf değil. Bilinçaltları konuşuyor. Sadece güçlünün hayatta kaldığı; devletin vatandaşlarını, ülkenin canlılarını ve doğasını koruma görevlerini görmezden geldiği; ataerkiyi benimseyen erkeğin, doğanın, kadınların ve çocukların üzerinde mutlak iktidar olduğu bu düzenin devamı isteniyor.
Her gün en az üç kadının hayatını yitirdiği, özgürlük ve eşitlik isteyen kadınların can güvenliği riski altında yaşadığı bir ülkede; kadınların haklarını ve hayatlarını umursamayanlar, küçümseyenler, “cinsellik” ya da “ölüm” imalı şakalar yapmaya kalkanların yeri Meclis olamaz. Haklara saygılı, laik, demokratik, modern bir hukuk devleti olmaya sırtını dönenler Meclis sandalyelerini işgal etmemeli, Mehmet Baykan derhal istifa etmelidir. Sokak hayvanlarının topluca katledilmesi yasa teklifi geri çekilmelidir.
Soyadı Dayatmasına, Kütük Değişikliği Dayatmasına, Annelerin Çocuklarına Soyadını Verme Yasağına Hayır
Milletvekili olurken hukukun üstünlüğüne, demokrasiye ve laikliğe bağlı kalacağına; herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması amacından ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağına dair ant içerek göreve başlayanlar, görevlerinin gereklerini yerine getirmeyi bırakın bunların tümüne savaş açmış durumdalar.
Kadınlara soyadı dayatmasının, Anayasa’daki ailede ve toplumda eşitlik ilkelerine, Anayasa Mahkemesi iptal kararına, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Millet Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok insan hakları sözleşmesine aykırı olduğunu defalarca belirttik. Çok sayıda AİHM kararında ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru sonucunda, kadına eşinin soyadını dayatan Medeni Yasa’nın 187. maddesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kadınlara karşı ayrımcılık oluşturduğu hüküm altına alındı. Bu kararları tanımamak, hukuk devleti ilkesini tamamen hiçe saymaktır. Bu sefer dayanağımız sadece AYM bireysel başvuru kararları değil; AYM’nin bir yasa maddesini iptal kararıdır. İktidarın soyadı dayatması konusundaki “aile bütünlüğü, çocuk yararı” gibi iddiaları, hem AİHM’de hem Anayasa Mahkemesi önünde defalarca ileri sürülmüş ve en küçük bir itibar görmemiştir. İnsan hakları sözleşmeleri ve Anayasa gibi hukuk kurallarını, bağlayıcı olduğu tartışması bile açılmaması gereken mahkeme kararlarını tanımayan bu dayatmacı tutum, bir gece yarısı tek kişinin imzası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış benzeri büyüklükte bir hukuk skandalıdır. Bunun vahim bir hukuk ihlali olduğunu teklifi hazırlayıp savunanlar da gayet iyi bilmektedir.
Belki de bu nedenle, çeşitli vesilelerle soyadı teklifinin paketten çıkarıldığı haberleri yayılıyor. AKP içerisinde bu dayatmaya karşı çıkan kadın ve erkek vekillerin ve siyasetçilerin olduğunu, AKP tabanındaki birçok üye ve seçmenin de, ne tarihte ne dinde yeri olan, bu dayatmaya karşı çıktığını biliyoruz.
Yargı Paketinin 25 Temmuz 2024 Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. Kadın haklarını aşındırmak söz konusu olduğunda durmadan “yargıda iş yükü”nden söz edenlerin, yargıya yeni iş yükleri çıkaracak bu dayatmadan vazgeçmesini talep ediyoruz.
Teklifte düzenlenmeye çalışılan kadının soyadı, basit bir isim tartışması değildir. İnsan soyunun erkek cinsi üzerinden yürütülmesi dayatmasıdır. Daha nikah kıyıldığı anda, kadına erkeğin soyadı verilerek ve erkeğin kütüğüne nakledilerek ailede erkeğin üstün ve reis olduğunun dikte edilmesidir. Soyun devamı için kadınlara oğlan çocuk doğurma dayatmasıdır. Kız çocuklarının hayatlarının oğlan çocuklardan daha değersiz olduğu dayatmasıdır. Kadınların kendi doğurup büyüttükleri çocuklarına kendi soyadını vermelerinin yasaklanmasıdır. Kısacası kadına soyadı dayatması, kadının bağımsız bir birey olarak tanınmamasının bir başka göstergesidir, kadının kimliksizleştirilmesidir. Buna itiraz edip haklarını hatırlatan veya kullanan kadınların “aile karşıtı” ya da “aile için tehlikeli” görülmesidir.
Çocuğun soyadı ve nüfus kütüklerinde de eşitlik istiyoruz
Soyadı konusu, tüm yönleriyle bir bütün olarak ele alınmalıdır.
* Eşler sadece kendi soyadlarını taşımak, eşlerden birinin soyadını ya da yeni bir adı ortak ad olarak seçmek hakkına sahip olmalıdır.
* Anne de çocuğa kendi soyadını verebilmelidir.
* Evli kadının erkeğin kütüğüne nakledilmesi, çocuğun da babanın kütüğüne yazılması uygulamasına son verilmelidir. Evlilik ve boşanma durumlarında kadın kütükler arasında gezdirilmemelidir. Evlilik durumunda aile için yeni ve ayrı kütük açılmalıdır.
#SoyadıDayatmasınaHayır