Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye ekonomisinin geleceği İzmir’de konuşulacak

Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi, ‘Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi’ panelinde ekonominin yetkin isimlerini buluşturacak.

10 Haziran 2024 Pazartesi günü saat 17:00’de İzmir Valiliği İzmir İktisat Kongre Binası Büyük Salonu’nda ‘Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi’ panelinde, Türkiye ekonomisinin güçlü ve zayıf yönleri, döngüsel ekonomi ve sanayideki küresel trendler masaya yatırılacak.

Panelin moderatörlüğünü Ekonomi eski Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım yaparken, EMD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Demircan’ın açılış konuşması sonrasında, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEU) İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. C. Coşkun Küçüközmen ve SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya konuşmacı olarak katılacak.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Türk Ekonomisi’nin Zayıf ve Güçlü Tarafları”nı anlatacak.

İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. C. Coşkun KÜÇÜKÖZMEN, “Döngüsel Ekonomi ve Paranın Geleceği” başlıklı bir sunum yapacak.

‘Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi’ panelinde, SOCAR Türkiye Rafineri ve Petrokimya İş Birimi Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya ise; “Sanayide Küresel Trendler ve Türkiye’nin Konumu”nu işleyen bir konuşma yapacak.

Demircan; “Dünya’nın 10 büyük ekonomisinden biri olacak potansiyele sahibiz”

Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Demircan, Türk ekonomisinin dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer aldığını, barındığı potansiyelle dünyanın en

büyük 10 ekonomisinden biri olmaya aday olduğunu, bu potansiyelin harekete geçirilmesi için atılması gereken adımların dillendirileceği ‘Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi’ panelinde sadece İzmir’de değil, Türkiye genelinde ekonomi alanında duayen dört ismin bir araya geldiğini dile getirdi. Demircan, “Panelimize, İzmir iş dünyasını, üniversite öğrencilerini, Türk ekonomisindeki gelişmeleri uzman isimlerden dinlemek isteyen tüm İzmirlileri davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

KARTİNG ŞAMPİYONU İSKENDER ZÜLFİKARİ SPRİNGFEST 24’TE BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Her yıl geleneksel olarak Koç Okulu tarafından düzenlenen SpringFest’in bu yılki sponsorları arasında Zülfikarlar Holding bünyesinde yer alan ülkemizin köklü akaryakıt şirketi TP Petrol Dağıtım A.Ş., yer aldı. TP standını, öğrencilerin yanı sıra şampiyon Milli Karting Sporcumuz İskender Zülfikari’yi de ağırladı.

Zülfikarlar Holding bünyesinde Türkiye Petrolleri markasıyla faaliyet gösteren TP Petrol Dağıtım A.Ş. ülkemizin köklü eğitim kurumlarından Koç Okulu’nun gelenekselleşen bahar şenliği SpringFest’in sponsorları arasında yer aldı. 25 Mayıs Cumartesi günü Koç Okulu öğrencileri ve velilerin geniş katılımı ile okulun Tuzla’daki kampüsünde gerçekleşen SpringFest 24’te İskender Paydaş orkestrası ve Ozan Doğulu muhteşem performansıyla katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı.

Karting Şampiyonu Milli Sporcumuz İskender Zülfikari ziyareti

Festivalde, TP standı en çok ilgi gören ve ziyaret edilen alanların başında geldi.  Karting sporuna 2017 yılında 7.5 yaşındayken başlayan ve piste çıktığı 2021 yılında 30 yarışın tamamını kazanarak Türkiye Mini Karting Kategori Şampiyonluğuna ulaşan milli sporcumuz İskender Zülfikari de standın ziyaretçileri arasında yer aldı.  2024 yılındaki yarışlara ara vermeden başarıyla devam eden İskender Zülfikari, SpringFest katılımcıları ile buluştu ve hatıra fotoğrafı çektirdi.

Festivale ve spora destek vermekten dolayı mutluyuz

SpringFest 24’ün sponsorluğunu yapmayı bir sosyal sorumluluk projesi değil doğal görev saydıklarını belirten Türkiye Petrolleri yetkilileri, “SpringFest’24’te sponsor olarak yer almaktan büyük mutluluk duyduk. Müzik, eğlence ve coşkunun buluştuğu bu festivalde, TP olarak gençliğe, eğitime ve spora verdiğimiz önemi bir kez daha vurguladık. SpringFest’24’te emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Bu festivalin unutulmaz bir deneyim olduğunu ve önümüzdeki yıllarda da bu tür etkinliklerde yer almaktan büyük mutluluk duyacağımızı belirtmek isteriz. Yerli ve milli bir şirket olma bilinciyle TP olarak uluslararası yarışlarda ülkemizin bayrağını başarıyla taşıyan milli karting sporcumuz İskender Zülfikari’ye ve spora destek vermekten mutluyuz. ” ifadelerine yer verdi.

Great Place To Work®, Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük alanında En İyi İşverenler™ Listesi açıklandı.

Great Place To Work® ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği’nin (ÖSGD) ortak hazırladığı, 2024 Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük alanındaki Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi yayınlandı. 38 şirket, Toplumsal katkı ve çalışan gönüllüğü konusundaki çalışmalarıyla listede yer almaya hak kazandı.

İşyeri kültürü ve çalışan deneyimi konusunda küresel otorite olan Great Place To Work® 2024 için Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük alanında En iyi işverenler listesini açıkladı. Great Place To Work® Türkiye’nin Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD) ile ortaklaşa yürüttüğü analizler sonucunda, toplumsal katkı ve çalışan gönüllülüğü olarak bilinen çalışanların sosyal sorumluluk projelerine sağladıkları destekler -ile ön plana çıkan 38 şirket, Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük alanında en iyi işverenler arasında yer aldı.

Great Place To Work® sertifikasına ve Trust Index™ çalışan deneyimi anketi sonuçlarında yüksek skora sahip şirketler, listede yer alabilmek için insan kaynağının yetkinlik ve potansiyelinin gönüllülük yoluyla toplumsal faydaya dönüştürmeyi hedefleyen ÖSGD’nin özel olarak hazırladığı analiz yaklaşımı ile değerlendirildi. Buna göre, bu şirketlerin çalışanlarının Trust Index™ çalışan deneyimi anketinin sosyal sorumluluk ve çalışan gönüllülüğüne yönelik sorularına verdiği cevaplar değerlendirildi ve oluşan skorların ortalaması alınarak aday şirketler belirlendi. Aday şirket çalışanları, çalıştıkları şirketleri sosyal sorumluluk ve gönüllülük alanında değerlendirmek için ÖSGD tarafından hazırlanan 5 soruya da cevap verdiler. Bu değerlendirme süreci sonrasında 11’i küçük, 18’i orta ve 9’u büyük ölçekli şirket olmak üzere 38 şirket sosyal sorumluluk ve gönüllülük alanında en iyi işverenler arasına girmeye hak kazandı.

Eyüp Toprak: “Sosyal sorumluluk ve gönüllülük çalışmaları, çalışan aidiyetini ve amaç duygusunu güçlendiriyor.”

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Great Place To Work® Türkiye CEO’su Eyüp Toprak şunları dile getirdi: “Sosyal sorumluluk ve gönüllülük faaliyetleri sadece topluma değer katmakla kalmıyor, çalışanların şirkete bağlılıklarını ve genel olarak organizasyona duyulan güveni ve amaç duygusunu artırıyor. Bu yıl 600’den fazla şirketi değerlendirdiğimiz Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük™ araştırmamızda, 38 şirket Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük alanında En İyi İşverenler listesinde yer almaya hak kazandı. Araştırma sonuçları, sürdürülebilir gönüllülük çalışmalarının kurum kültürünün de ayrılmaz bir parçası haline gelebildiğini gösteriyor. Listede yer alan şirketlerde çalışanların %92’si şirketlerinin topluma değer katma biçimlerinden memnun olduğunu ifade ederken, bu oran standart şirketlerde %68 civarlarında kalıyor. Bu da şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine olan yatırımlarının, çalışanların şirkette yaşadığı pozitif atmosferin genel pozitif çalışan deneyimini artırabileceğinin bir göstergesi. %86’sı ise işlerinin kendileri için sadece ‘iş’ olmadığını, özel bir anlam taşıdığını belirtiyor. Yani listede yer alan şirketler, çalışanlarının işlerini sadece bir gelir kaynağı olarak görmesinden öte, bir amaç ve katkı hissetmelerini sağlayacak yaklaşımlar geliştirerek çalışanlarının işlerine bağlılıklarını artırıyor ve sürdürülebilir bir performansa imza atıyorlar. Listede yer alan şirketlerde çalışanların %84’ü ise iş yerlerini ailelerine ve arkadaşlarına harika bir iş yeri olarak tavsiye ediyor. Yani sosyal sorumluluk ve gönüllülük alanındaki en iyi iş yerleri güçlü birer işveren markası oluşturuyorlar. Bu da yetenek çekiminde ve uzun vadeli bağlılıkta önemli bir avantaj sağlıyor.”

Pınar Ilgaz: “Şirketlerin, toplumun ihtiyaçlarına sahip çıkan ve çözüm üreten duyarlılıkta olmaları bekleniyor.”

Özel Sektör Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Pınar Ilgaz ise şirketlerin toplumsal fayda sağlama rolüne dikkat çekerek “Bugün şirketlerin faaliyetleri ile ürettikleri değerin yanında toplumun ihtiyaçlarına sahip çıkan ve çözüm üreten duyarlılıkta olmaları bekleniyor. Bunu çalışanlarıyla birlikte gönüllülük yoluyla gerçekleştiren, çalışma ortamında çözüm ve değer üretme iklimi oluşturan harika şirketler listemizde yer buluyor. Yaşama duyarlı tüm bireyler böyle şirketlerde çalışmayı tercih ediyor. Listemizde yer alan, yaşam kalitemizi iyileştiren tüm şirketleri tebrik eder, her birine teşekkürlerimi iletirim.” dedi.

Great Place To Work® Sosyal Sorumluluk ve Gönüllülük Listesi 2024

Alfabetik sıra ile Abbvie,Akiş GYO,Allianz,Astellas,Astrazeneca,Beştepe Koleji,Boosmart,Chiesi,Cisco,DHL Express,Edenred,Enqura,Galata Wind Enerji A.Ş.,Gedik Yatırım, Hilton, Kalkınma Yatırım Bankası,KKB Kredi Kayıt Bürosu,Koç Finansman,Kriko, Lilly Türkiye,Logo Yazılım,Medical Point,Novo Nordisk,Organik Kimya,Pernod Ricard, Pluxee, Servier, Somerset Maslak, Sunvital Enerji, Teknasyon, Teleperformance, Trabzon Port,Vector,Viessmann,Votorantim Cimentos,Yepaş,Yıldız Holding,Zoetis,

Düşük karbona geçişte bankalar anahtar rol üstlenecek

Bain & Company’nin çalışması, bankaların 2030’a kadar yılda 600 milyar dolara kadar katkıda bulunarak düşük karbon salımına geçişte anahtar rol oynayacaklarını ortaya koyuyor.

Bankalar, başta kurumsal krediler olmak üzere geçiş sürecinin finansmanından 2030 yılına kadar yılda 44 milyar dolar ek gelir elde edecek.

Amerikan bankaları önümüzdeki on yıl içinde en büyük fırsatı yakalayacak, sonrasında ise Asya-Pasifik 2050 yılına kadar lider konuma geçecek.

Dönüşüm finansmanına odaklanan bankalar 2050 yılına kadar kârlarını %30’a kadar artırabilir.

6 Haziran 2024 — Bain & Company’nin gerçekleştirdiği analiz, düşük karbonlu dönüşüme yönelik giderek artan yatırım ve finansman ihtiyacının küresel bankalar ve finans kuruluşları için 2030 yılına kadar yıllık 44 milyar dolarlık bir gelir fırsatı yaratacağını ortaya koyuyor.

Bain’in çalışması, küresel bankalar ve diğer finansal kurumların geçiş sürecindeki finansman ve yatırım boşluğunu doldurmaları için 600 milyar dolarlık “erişilebilir bir fırsatın” varlığına dikkat çekiyor. Bankaların finansal rolü, 2030 yılına kadar toplam 1,4 trilyon dolarlık finansman ihtiyacını karşılamak için endüstriden beklenen 430 milyar dolarlık katkıyı ve hükümetlerden beklenen 350 milyar dolarlık katkıyı gölgede bırakıyor.

Bain’in analizine göre, 2030 yılına kadar finans kuruluşları için en önemli fırsat Amerika kıtasında olacak. Kuzey Amerika bankalarının bu süre zarfında geçişin finansmanından yıllık 19,3 milyar dolar, Güney Amerika bankalarının ise 3,7 milyar dolar ek gelir elde edebileceği tahmin ediliyor. Bain, Asya-Pasifik bölgesindeki banka ve finans gruplarının 8,4 milyar dolar, Avrupa bankalarının yıllık 7 milyar dolar, Orta Doğu ve Afrika’dakilerin ise 5,5 milyar dolar ek gelir elde edeceğini öngörüyor.

Analiz, Bain & Company’nin yakın zaman önce duyurduğu ve bankaların stratejik kararları için girdi sağlayan Geçiş Finansmanı modeli ile gerçekleştirildi. Söz konusu araç, üç geçiş senaryosunu oluşturan ülkeye özgü ulusal katkıları (NDC’ler) ve 1,5 ve 2 derecelik azaltma süreçlerini dikkate alarak bölgesel, sektörel perspektifler ve ürün perspektifleri için öngörülen ek gelir havuzları hakkında ayrıntılı bilgiler sağlıyor.

Bain & Company’nin EMEA Sürdürülebilirlik ve Sorumluluk Bağlantılı Finansal Hizmetler Lideri Christian Graf, konu hakkında şunları dile getiriyor: “Düşük karbona geçiş, bankalar açısından önemli bir yatırım fırsatı ve bu dönüşüm kaynaklı önümüzdeki on yılda önemli gelir havuzları açılacak. Mevcut yatırımları da göz önüne aldığımızda halen büyük bir finansman açığı bulunuyor. Üzerinde mutabık kalınan azaltım hedeflerine ulaşılabilmesi için küresel ekonominin bir bütün olarak temiz enerjiye ve düşük emisyonlu teknolojilere yatırımları artırması gerekecek. Analizimiz, bu açığı bir fırsat olarak gören bankaların önemli kazanımlar elde edeceğini gösteriyor.”

Bain & Company Türkiye Yönetici Ortağı Onur Candar konu ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bankalar bu dönüşümü bir değer yaratım fırsatı olarak görmeli. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde bankaların müşterilerine sunduğu destek ve yönlendirme önemli. Bu dönüşüm, müşterilerin ihracat alanında rekabetçi kalması, büyümesi ve risklere karşı finansal sağlıklarını korumaları için gerekli. Bankalar için bu alanda kalkınma finansmanı kurumlarından sağlanan krediler, sendikasyonlardaki kriterler dönüşümün finansmanına iştahı ve odağı artırmakta. Önümüzdeki dönemde düşük karbon ekonomisine geçiş planlarının bankaların iç sistemlerinde de giderek öneminin artmasını, kredi kararlarında, fiyatlama ve bütçeleme gibi süreçlerde de etkin rol almasını beklemekteyiz.”

2030’un ötesine bakış 2031’den 2050’ye gelindiğinde, ihtiyaç duyulan ek yatırım miktarı yılda 2,3 trilyon dolara yükselecek. Düşük karbonlu yatırımlara öncülük eden bankalar, 2050 yılına kadar kârlarını %30’a kadar artırabilecek. Bain, bu dönemde Asya-Pasifik bölgesindeki bankaların öncülük edeceğini tahmin ediyor. Bankaların enerji dönüşümünden faydalanması için temel adımlar, Araştırma, bankaların söz konusu geçiş sürecinden faydalanabilmeleri için gerekli beş temel adımı şöyle sıralıyor: Sektör, coğrafya, finansman aracı ve müşteriye göre talebin belirlenmesi. Müşterilerin mevcut sermaye harcamaları temel alınarak en büyük fırsatlara öncelik verilmesi. Her segment için mevcut tekliflerin gözden geçirilmesi ve buna göre gerekli düzenlemelerin belirlenmesi. Ürün ve tavsiyelerin müşterilerin geçiş hedeflerine göre uyarlanması. Özgün teklifler sunulabilmesi için çalışan yetkinliklerinin artırılması.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Suudi Arabistan’da temaslarda bulundu
Temaslar kapsamında Bakanlıklar, iş dünyası, ticaret odaları ve Suudi Arabistan’ın önde gelen aileleri ile biraraya gelinerek Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu çerçevesinde başlatmış olduğu projelerin sunduğu fırsatlar ve yatırım teşvikleri hakkında bilgi alındı.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan başkanlığındaki TÜSİAD heyeti Suudi Arabistan’da 3 gün süren temaslarda bulundu.
Ziyaretin ilk gününde Riyad’da Yatırım Bakan Yardımcısı Sara Al Sayed ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Suudi Arabistan’daki yatırım fırsatları ve Vizyon 2030 projeleri ele alındı. Ardından Nasser Abdulrahman Al-Zamil başkanlığında Suudi Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu ve Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi temsilcileri ile biraraya gelinerek ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilmesi için atılabilecek adımlar hakkında görüşüldü. Sonrasında Ajlan & Bros Holding Mega Projeler Grup CEO’su Ali Al Hazmi ile biraraya gelinerek, Türk şirketleri ile işbirliği ve ortaklık alanları ele alındı. Heyet, T.C. Riyad Büyükelçisi Emrullah İşler’e bir ziyarette bulunarak Suudi Arabistan’daki iş ve yatırım ortamı hakkında bilgi aldı.Al Muhaidib Grup Yönetim Kurulu Başkanı Suleiman Al Muhaidib’in evsahipliğinde düzenlenen akşam yemeğinde Suudi iş insanları ile biraraya geldi.
Suudi Arabistan ziyaretinin ikinci gününde TÜSİAD heyeti, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakan Yardımcısı Khalil Ibn Salamah ile biraraya geldi. Görüşmede bakanlığın öncelik verdiği sektörler ele alınarak TÜSİAD’ın dijitalleşme alanında yürüttüğü çalışmalar aktarıldı. Ardından Suudi Arabistan Varlık Fonu (PIF) Paydaş Yönetimi Bölüm Başkanı Mulham Al Bakree başkanlığındaki heyetle bir araya gelinerek PIF’in Suudi Arabistan’daki ve ülke dışındaki yatırımlarında öncelikli sektörleri hakkında bilgi alındı.
Heyet, Dış Ticaret Otoritesi Guvernörü Mohammad Al Abduljabbar ve Dış Ticaret Bakanlığı yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde iki ülke arasındaki ticaretin gelişmesinin önemi vurgulanarak, Türkiye – Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi Serbest Ticaret Anlaşması’nın ilk tur müzakerelerinin başlamasının ekonomik ilişkilere katkısının altı çizildi.
Riyad’daki son görüşmede Olayan Finans Şirketi CEO’su Dr. Nabeel Al Amudi ve ekibi ile yapılan toplantıda iki ülkede yatırım için öncelikli görülen sektörler ele alındı.
TÜSİAD heyeti Suudi Arabistan ziyaretinin son gününde Cidde’de ilk olarak T.C. Cidde Başkonsolosu Mustafa Ünal ve ekibi ile biraraya geldi. Cidde’deki iş ve yatırım ortamı hakkında bilgi aldı. Ardından Cidde Ticaret Odası Başkanı Mohamed Yousuf Naghi başkanlığındaki Yönetim Kurulu ve iş insanları heyeti ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Cidde ve Suudi Arabistan’daki iş yapma süreçleri, Vizyon 2030 çerçevesinde fırsatlar,ve işbirliği alanları ele alındı.
Heyet,  bir sonraki görüşmesinde Savola Group CEO’su Waleed Khalid Fatani ve Savola Gıda CEO’su Sameh Hassan ile biraraya gelerek Savola’nın Türkiye’deki ve uluslararası yatırımları hakkında bilgi aldı, TÜSİAD’ın çalışma alanlarını ve önceliklerini aktardı. Ardından Nesma Danışma Kurulu Başkanı Eng. Fouad Al-Sherebi ile biraraya gelinerek Nesma’nın Suudi Arabistan’daki yatırımları, öncelikli alanları ve Türkiye’deki fırsatlar hakkında görüşüldü.
Heyet, Cidde’deki temaslarının son durağında Al Muhaidib Group Başkan Yardımcısı Emad Al Muhaidib’in ev sahipliğinde gerçekleşen akşam yemeğinde grubun Yönetim Kurulu üyeleri ile biraraya geldi.
“Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 kapsamındaki projelerin hayata geçirilmesinde Türk özel sektörünün önemli katkıları olabilir. Bu süreç içinde ticaret ve yatırım ilişkilerimizi geliştirmek, ekonomik işbirliğimizi derinleştirmek için önemli fırsatlar olduğuna inanıyoruz.”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan  ziyarete yönelik şu değerlendirmelerde bulundu: “TÜSİAD olarak bu Suudi Arabistan’a yaptığımız ilk ziyaret. Bakanlıklar, iş dünyası, ticaret odaları, önde gelen aileler ile son derece verimli ve kapsamlı görüşmeler yaptık. Türkiye ve Suudi Arabistan hem yüksek üretim kapasitesine hem de büyük pazarlara sahip iki ülke. Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin günden güne iyiye gittiğini memnuniyetle takip ediyoruz. Ziyaretimiz Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu çerçevesinde başlatmış olduğu projelerin sunduğu fırsatlar ve yatırım teşviklerini anlamak için son derece faydalı oldu. Gelişen ekonomik ilişkilerimiz sonrası, ihracatımız 2023 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık %150 artış göstererek 2,6 milyar dolar seviyesine; ticaret hacmimiz de 6,8 milyar dolara ulaştı.  Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 kapsamındaki projelerin hayata geçirilmesinde Türk özel sektörünün önemli katkıları olabilir. Bu süreç içinde ticaret ve yatırım ilişkilerimizi geliştirmek, ekonomik işbirliğimizi derinleştirmek için önemli fırsatlar olduğuna inanıyoruz.
TÜSİAD heyetinde Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Yönetim Kurulu Üyeleri Çağatay Özdoğru ve Perihan İnci, Genişletilmiş Yönetim Kurulu Üyeleri Meltem Akol ve Aydın Buğra İlter, Körfez Ağı Koordinatörü Arda Cenk Tokbaş, Körfez Çalışma Grubu üyeleri Houmer Balazadeh, Kaan Kiziroğlu, Emre Kemal Mimaroğlu, Yurdaer Kahraman, Genel Sekreter Yardımcısı Hale Hatipoğlu, Küresel Ekonomik İlişkiler Direktörü Aslı Başkaracaoğlu ve Küresel Ekonomik İlişkiler Direktör Yardımcısı Başat Şimşek yer aldı.

Madencilik sektörü çalışıyor, maden ihracatı artıyor

 Türk maden sektöründeki 17 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşan Maden Platformu, maden sektörünün gündemindeki konuları Ankara nezdinde takip ediyor, sektörün önünü açıyor.  

Maden Platformu 15 Mayıs Çarşamba 2024 günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Dr. Alparslan Bayraktar’ı Ankara’da makamında ziyaret ettikten sonra 1 Haziran’da Elazığ’da bir araya geldi.  

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin güçlü bir şekilde yer aldığı Maden Platformu’nun yoğun mesaisi sektörün ihracat rakamlarına da olumlu yansıyor. Türk madencilik sektörü 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatını yüzde 3,4’lük artışla 2 milyar 330 milyon dolardan, 2 milyar 410 milyon dolara taşıdı. 

Türk madencilik sektörünün ihracatının artması için 2024 yılının beş aylık döneminde yoğun bir pazarlama faaliyetleri gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği, emeklerinin karşılığını ihracat rakamlarındaki yüzde 21’lik artışla aldı.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde 438 milyon dolar olan ihracatlarını yüzde 21’lik artışla 532,5 milyon dolara taşıdıklarını, 2024 yılı sonu için belirledikleri 1 milyar 250 milyon dolarlık ihracat hedefine emin adımlarla ilerlediklerini kaydetti. 

Çolakoğlu Metalurji, Constructsteel’e katılarak sürdürülebilir çelikte ülkemizi temsil ediyor

Çolakoğlu Metalurji, Türkiye’deki İlk Constructsteel Üyesi Oldu

Türkiye’nin lider yassı çelik üreticisi Çolakoğlu Metalurji, Dünya Çelik Birliği’nin (World Steel Association) inşaat sektöründe çelik kullanımını geliştirme amacıyla kurduğu pazarlama ve araştırma programı Constructsteel’e üye olarak, Türkiye’den bu programa katılan ilk şirket olmanın gururunu yaşıyor.

Türkiye’nin lider yassı çelik üreticisi Çolakoğlu Metalurji, Dünya Çelik Birliği’nin inşaat sektöründe çelik kullanımını artırmak ve sürdürülebilirlik odaklı yenilikleri teşvik etmek amacıyla başlattığı Constructsteel programına katıldı. Bu prestijli programa Türkiye’den dahil olan ilk şirket olmanın gururunu yaşayan Çolakoğlu Metalurji, sektördeki sürdürülebilir çelik kullanımını ileriye taşımaya olan kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.

Çolakoğlu Metalurji, Constructsteel’in sürdürülebilir çelik kullanımını teşvik eden vizyonunu paylaşarak, inşaat sektöründe çeliğin çevresel, ekonomik ve sosyal faydalarını artırmayı hedefliyor. Bu üyelik, şirketin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını ve sektör paydaşlarına bu konuda farkındalık yaratma misyonunu da pekiştiriyor.

Constructsteel, dünya genelindeki inşaat sektöründe çelik kullanımının artması ve bu malzemenin daha verimli, çevre dostu ve ekonomik şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla çeşitli araştırma ve pazarlama faaliyetleri yürütüyor. Çolakoğlu Metalurji, bu programın bir parçası olarak, çeliğin inşaat sektöründeki rolünü güçlendirmek ve yenilikçi çözümler sunmak için çalışmalarını sürdürecek.

Çolakoğlu Metalurji’nin Constructsteel üyeliği, şirketin yenilikçi yaklaşımını ve global çelik endüstrisinde sürdürülebilirliği teşvik eden öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Babanıza hak ettiği bakımı hediye edin

“Bu Babalar Günü bana hediye almana gerek yok” diyen babanızı değerli hissettirecek bir sürpriz arayışındaysanız, Fakir Hausgeräte’nin iyi yaşam odaklı markası iYO yanınızda. iYO’nun Sonic Face Cleansing Brush ve Revitalizing Eye Massager ürünleriyle babanızı, hem günlük hayatın yoğun temposu arasında hem de sağlıklı yaş alma yolculuğunda hak ettiği profesyonel bakımla tanıştırın, ona en güzel hediyeyi siz verin.

Kendisinin en iyi versiyonunu keşfetmek isteyenler için Fakir Hausgeräte tarafından geliştirilen iYO; cildin ihtiyaçlarını anlayan yeni nesil teknolojileriyle “Bu Babalar Günü babama ne hediye alsam?” sorusuna cevap veriyor. Markanın etkili ve derinlemesine bir cilt temizliği sağlayan Sonic Face Cleansing Brush ve göz çevresindeki koyu halkaları gidermeye yardımcı olan Revitalizing Eye Massager teknolojileri, babanıza hem günlük hayatın yoğun temposu arasında hem de sağlıklı yaş alma yolculuğunda en iyi cilt bakımını sağlayacak.

3 farklı teknolojiyle göz ve dudak çevresine ideal bakım

Revitalizing Eye Massager; yatıştırıcı ısı terapisi, canlandırıcı sonik titreşim ve gençleştirici ışık terapisi teknolojileriyle hem göz hem dudak çevresi bakımında fark yaratıyor. Sıcak mod fonksiyonu, kan dolaşımının artmasına ve ısı ile masaj yaparak yorgun gözleri rahatlatmaya yardımcı oluyor. Kırmızı ışık terapisi fonksiyonu da hücre aktivitesini uyararak ciltteki doğal kolajen ve elastin üretiminin artmasına, ince kırışıklıkların, özellikle burun kenarlarından ağız köşelerine doğru uzanan nazolabial çizgilerin giderilmesine yardımcı oluyor. Mikro titreşim fonksiyonu ise kan dolaşımının artmasını sağlarken şişlikleri ve koyu halkaları azaltmaya yardımcı oluyor. Cihaz aynı zamanda taşınabilir, kompakt tasarımıyla babanıza her an, her yerde yanında bulundurma kolaylığı sunuyor.

Etkili ve derinlemesine cilt temizliği

Cildin sağlıklı ve canlı görünmesi için düzenli bir cilt temizleme rutini önem taşıyor. Sonic Face Cleansing Brush; sonik titreşim teknoloji ve çift yönlü fırçasıyla cildi derinlemesine temizleyerek, pürüzsüz ve parlak bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor. Hassas ciltlere silikon, normal ciltlere yumuşak DuPont, yağlı ciltlere de normal DuPont olmak üzere 3 farklı fırça başlığıyla farklı cilt tipleri için son derece yumuşak ve etkili temizlik sağlayan cihaz, su geçirmez tasarımı ve 30 güne kadar kullanım imkanı sunan şarj standıyla da dikkat çekiyor.

Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesi, Mars Hava ve Deniz Kargo’ya Emanet

Mars Logistics grup şirketlerinden olan Mars Hava ve Deniz Kargo, 2008 yılından bu yana profesyonel bir şekilde sağladığı proje taşımacılığında deneyimi ve uzman kadrosuyla Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesi’ni yürütüyor.

Avrupa Birliği tarafından desteklenen Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesi, Mars Hava ve Deniz Kargo’ya emanet edildi. 2023 Kasım ayında başlayan, Ekim 2024’te tamamlanması planlanan Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesinde polietilen kaplamalı çelik doğal gaz dağıtım boruları açık yük gemileri ile taşınıyor. İspanya-Almeria Cezayir-Arzew, Türkiye-İskenderun-Düzce-Hendek’ten gemilere yüklenen malzemeler Romanya-Köstence liman sahasına tahliye edilerek stoklanıyor, gümrükleme işlemleri yapılıyor ve boru hattının güzergahında bulunan sahalara günlük talepler doğrultusunda sevkiyatları gerçekleştiriyor.

Konuyla ilgili konuşan Mars Hava ve Deniz Kargo Türkiye Projeler Satış ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Yüksek, uzun yıllardır enerji sektörü altında yer alan boru hattı lojistiğinde hizmet verdiklerini belirtti. Yüksek, “Mars Hava ve Deniz Kargo Proje departmanı olarak 2008 yılından bugüne müşterilerimize “butik hizmet kalitesi” ile hizmet sunuyoruz. Ekibimiz, konusunda uzman ve tecrübeli arkadaşlarımızdan oluşuyor. Uzun yıllardır sahip olduğumuz deneyim sayesinde sektörde önemli bir paya sahibiz. Bütün proje taşımaları gibi, Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesi de çok iyi bir planlama ve sürekli denetleme gerektiriyor. Projede Türkiye, Cezayir ve İspanya’da üretilen ürünlerin sahalarda bulunan müteahhit firmaların çalışmalarını engellemeden, geciktirmemek için zamanla yarışarak ihtiyaç duyulan malzemenin tedariğinin sağlıyoruz.” dedi.

Mars Hava ve Deniz Kargo’nun proje taşımacılığında doğru planlama, süreç yönetme ve deneyim konularında olduğu gibi koordinasyon ve iletişim konularında da öne çıktığını belirten Yüksek, proje taşımacılığının kilit noktalarını şöyle anlattı: “Proje ve ağır yük taşımacılığı standart dışı olarak tanımlanan ağır, havaleli, hacimli, şekilsiz malzemelerin gerektiğinde sektöre özel ekipmanlar ve farklı taşıma modları ile bir noktadan başka bir noktaya taşınmasıdır. Standart dışı koşulları, komplike ve karışık yapısından dolayı özel uzmanlık ve çok titiz planlama gerektirmesi proje lojistiğini diğer lojistik hizmetlerden ayıran en önemli farktır. Proje taşımacılığında zamanlama ve optimum maliyet ile güvenli bir şekilde taşıma yapmak belirleyici rol oynamaktadır. Proje taşımacılığı yaparken doğru hesaplama ve planlama yapılmalı, gerekli yasal mevzuatlar için belgeler hazırlanmalı, başvurular eksiksiz tamamlanmalı, projeye uygun ekipman kullanılmalı ve bütün olasılıklar hesaplanarak oluşabilecek operasyonel aksaklıkların önüne daha süreç başlamadan geçilmelidir. Biz de bu konuların üzerinde önemle duruyoruz.”

2024 yılında Podişor Doğal Gaz Dağıtım Projesi’ne devam edeceklerini söyleyen Yüksek, “2024 yılının 2. yarısının uluslararası platformda ticari olarak hareketlilik kazanacağını öngörüyor, çalışmalarımızı bu minvalde şekillendiriyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.

Saruhan Holding’te dijital dönüşüm Ali İlker Yüceer’e emanet

Saruhan Holding bünyesinde bulunan dünya markaları; Fakir Hausgeräte, De’Longhi, Braun ve İYO’nun Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Direktörlüğü’ne Ali İlker Yüceer getirildi.

Saruhan Holding çatısı altında bulunan Fakir Hausgeräte, De’Longhi, Braun ve İYO gibi dünya markalarının dijital süreçlerinin yönetimi, uzun yıllar kamu ve özel sektörde başarılı çalışmalara imza atan Ali İlker Yüceer’e emanet edildi. Daha önce iki ayrı direktörlük olan Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri birimleri tek çatı altında toplandı. Böylece Yüceer; dört dünya markasının dijitalleşme, teknolojik altyapı ve bilişim süreçlerinin tamamından sorumlu olacak.

AVRUPA ULUSLARARASI HAVALİMANLARI KONSEYİ AÇIKLADI: İSTANBUL HAVALİMANI YÜZDE 22,4 ARTIŞLA ZİRVEDE

Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI EUROPE) Avrupa’daki havalimanlarının 2019 yılı pandemi öncesi Nisan ayı dönemi ile 2023 ve 2024 yıllarının aynı dönemindeki yolcu trafiği artışlarını değerlendirerek, buna göre en yoğun havalimanlarını açıkladı. ‘Majors Havalimanlar’ Kategorisinde İstanbul Havalimanı 2019 yılı Nisan ayına göre 2024 Nisan ayında yüzde 22,4 artışla yolcu sayısını en çok artıran ilk 5 havalimanı listesinde birinci sırada yer aldı. ‘Mega Havalimanlar’ kategorisinde yer alan Sabiha Gökçen Havalimanı ise 2019 yılı Nisan ayı ile 2024 yılı Nisan ayı kıyaslandığında yüzde 13,2’lik yolcu sayısı artışı ile ikinci sırada, aynı kategoride yer alan Antalya Havalimanı ise yüzde 8,6’lık artış ile 5. sırada yer aldı. ‘Medium Havalimanlar’ Kategorisi’nde ise Erzurum Havalimanı 2023 yılı Nisan ayına kıyasla 2024 yılı Nisan ayında yolcu sayısını yüzde 43,2 yükseltirken, ‘Small Havalimanlar’ kategorisindeki Siirt Havalimanı da 2019 yılı Nisan ayına kıyasla yolcu sayısını yüzde 220 oranında yükseltti ve kategorisinde en çok yolcu sayısını artıran havalimanları arasında birinci sırada yer aldı. Yapılan değerlendirmede 2023 yılı nisan ayına göre yapılan kıyaslamada Türkiye’deki havalimanlarından seyahat eden yolcu sayısının Nisan ayı baz alındığında yüzde 19 oranında artış gösterdiği vurgulandı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul Havalimanı’nın, Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin açıkladığı veriler ışığında en çok yolcu sayısında artış yaşanan havalimanı olmasının Türkiye açısından büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirterek, “Ayrıca Avrupa Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin 2023 Nisan ayı ile 2024 yılı Nisan ayı verileri karşılaştırdığı istatistiklere göre İstanbul Havalimanımız Londra Heathrow Havalimanı’nın ardından 6 milyon 593 bin 92 yolcu ağırlayarak yüzde 10,5 artış ile Avrupa’nın en yoğun ikinci havalimanı oldu. İstanbul Havalimanımızı Paris, Amsterdam ve Madrid Havalimanları takip etti. Ayrıca kargo taşımacılığında İstanbul Havalimanı 2023 yılı Nisan ayına göre kıyaslandığında yüzde 42,7 artış gösterirken, bu kategorideki havalimanları arasında listenin başında yer aldı. Bu veriler ne kadar doğru bir yatırım yaptığımızın bir göstergesidir. Bu başarı, gurur abidemiz İstanbul Havalimanı’nın ülkemize sağladığı katkıyı bir kez daha gözler önüne sermektedir” dedi.

Sabiha Gökçen Ve Antalya Havalimanlarında Büyük Yükseliş

İstanbul Sabiha Gökçen, Antalya, Erzurum ve Siirt havalimanlarının da kendi kategorilerinde önemli önemli bir noktaya geldiğini dile getiren Uraloğlu, “Yılda 25 milyon ila 40 milyon arası yolcu ağırlayan “Mega Havalimanları” kategorisinde 2023 yılı Nisan ayına göre kıyaslandığında 2024 yılı Nisan ayında yolcu bazında en büyük büyümeyi yüzde 58’lik artış ile Antalya Havalimanı elde etti. Antalya Havalimanımız ayrıca 2019’a göre de yüzde 8,6’lık bir büyüme 5. sırada yer aldı” dedi.

2023 yılı Nisan ayı ile 2024 yılı Nisan ayı kıyaslandığında Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yüzde 20,6 büyüme ile Antalya’nın ardından ikinci sırada yer aldığını kaydeden Bakan Uraloğlu, “Aynı zamanda 2019 yılı ile 2024 yılı kıyaslandığında Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yüzde 13,2 artış gösterdiğini görmekteyiz. Sabiha Gökçen Havalimanı bu kıyaslamada Atina’nın ardından kategorisinde 2. sırada yer aldı. Hatırlanacağı üzere 2023 yılı sonunda Sabiha Gökçen Havalimanımızın ikinci pistini hizmete almıştık. Bu pistimizin açılması yolcu sayısının artışında önemli rol oynadı.” İfadelerini kullandı.

Siirt Havalimanı Yolcu Sayısını Yüzde 220 Artırdı

Bakan Uraloğlu, yılda 1 milyon ila 10 milyon yolcu ağırlayan “Medium Havalimanlar” kategorisinde yer alan Erzurum Havalimanı’nın 2023 yılına kıyasla yolcu sayısını Nisan 2024’te yüzde 43,2 oranında artırdığına dikkat çekerek, “Erzurum havalimanımız en fazla yolcu sayısını arttıran havalimanları sıralamasında 6. sırada yer aldı. Yılda bin ila 1 milyon arasında yolcu ağırlayan ‘Small Havalimanlar’ kategorisinde ise Siirt Havalimanı, 2019 yılı Nisan ayına kıyasla yolcu sayısını 2024 yılı Nisan ayında yüzde 220 oranında artırarak kategorisinde büyük bir atılım gerçekleştiren havalimanı oldu ve 1. sırada yer aldı” şeklinde konuştu.

ALİKEV’den belediye başkanlarına ziyaret
ALİKEV, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etti
Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere geçtiğimiz yerel seçimleri kazanan belediyeleri ziyaret ederek, vakfın Hatay ve İstanbul’daki faaliyetlerini anlattı. Yerelde gençliğin daha çok katılımı için yerel yönetimlerle yapılabilecek iş birliklerini konuştu.
Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), geçtiğimiz yerel seçimleri kazanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ve Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e ziyaret gerçekleştirdi.
ALİKEV Yönetim Kurulu Başkanı Emel Korkmaz, Yönetim Kurulu Üyeleri ve vakıf çalışanlarının katıldığı ziyaretlerde, Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nın Hatay ve İstanbul’daki faaliyetlerinden bahsedildi; yerelde gençlik katılımı için yerel yönetimler ve çalışanlarıyla yürütülebilecek iş birlikleri konuşuldu. Ayrıca ALİKEV’in de yönetim kurulu üyesi olduğu Gençlik Örgütleri Forumu koordinasyonunda yürütülen “Kaç Genç Var?” kampanyası hakkında bilgilendirme yapıldı.

8.PEKİN-PARİS KLÂSİK OTOMOBİL RALLİSİ, ÇİN’İN ARDINDAN KAZAKİSTAN’DA DEVAM EDİYOR!

Ali Eriç ve oğlu Alican Eriç’ten oluşan Türk takımının da aralarında olduğu 110 ekip, 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nin Çin etabını tamamlayarak Kazakistan’a geçtiler! Alican Eriç’in pilot, Ali Eriç’in co-pilot olarak, Türk klasiği 1973 model Anadol STC-16 ile yarıştığı rallide baba-oğul, Çin’deki son günde yaşadıkları amortisör sorununun ardından benzinlerinin de bitmesiyle zorluklar yaşasalar da yarışa devam ediyorlar. Ekip, araçla ilgili sorunları giderdikten sonra Kazakistan sınırını geçerek Alma Ata’ya varmadan önceki günün tek “regularity” etabını hatasız ve kayıpsız tamamladılar. Alma Ata’daki serbest günde ise aracın yıkatılması, PETLAS’ın bölge temsilcisi tarafından lâstiklerin değişimi ve motor yağı değişimini tamamlayan ekip, böylece Pekin-Paris Rallisi’nin ikinci bölümü olan Alma Ata –İstanbul yolculuğu için hazırlıklarını tamamlamış oldular. 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nde yarışan ekipler, 12 Haziran’da Türkiye’ye giriş yapacak ve sırasıyla Erzurum-Sivas-Ankara’da birer gece kaldıktan sonra 15 ve 16 Haziran’da İstanbul’da olacaklar.

8. PEKİN-PARİS KLÂSİK OTOMOBİL RALLİSİ’NDEN NOTLAR

18 Mayıs’ta Çin’in başkenti Pekin’den başlayan yarışa baba-oğul katılan Türk ekibi, yarışın 9. gününde henüz Çin sınırları içerisindeyken bir “regularity” etabının hemen öncesinde arka sol amortisörünü patlattı. Bu şekilde etabı güçlükle geçen ekip, etaptan hemen sonra arka sağ amortisörünü de kaybedince zor koşullu toprak zeminde hayli ter döktü. Alican Eriç ve Ali Eriç, asfalta kavuşmadan 12 km önce benzini de biten araçlarını, yarışa gönüllü destek veren bir kuruluşa ait başka bir araçla çektirerek o akşamki konaklama noktası olan Gobi’deki kamp yerine ulaştılar. Kamp yerinde organizasyonun 10 litrelik acil durum stoğu hakkını kullanan Türk ekibi, akşamüzeri başlayan kum fırtınasında çadırlarına çekildiler.

Ertesi günkü yarışın sonlarına doğru toprak zeminin sertleşmesine rağmen konaklama yerine ulaşan Türk ekibi, 11. günde yol şartlarının ağırlaşması ve arka amortisörlerinin işlevsiz kalması nedeniyle günün kalanını pas geçmeye ve asfalt yoldan doğrudan olarak Çin’in Urumçi şehrine gitmeye karar verdi. Baba-oğul Eriçler, Urumçi’de farklı yapıda bir çift amortisörü araçlarına uygun hale getirip taktırdıktan sonra gece çok geç saatte kamp alanına vardılar. Son birkaç gün içerisinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle hayli puan kaybedip gerilere düşen ekip, tüm aksaklıklara ve çok az uyumalarına rağmen ertesi günkü etapları sorunsuzca tamamladı.

Kazakistan’a geçmeden önceki son durakta sabah folklor gösterileriyle uğurlanan 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi ekipleri sınır geçişlerinde hayli vakit kaybettiler. Alican-Ali Eriç, eski başkent Alma Ata’ya varmadan önceki günün tek “regularity” etabını hatasız ve kayıpsız tamamlayarak Alma Ata’ya ulaştılar. Türk ekibi, 15. gün olan serbest günde aracın yıkatılması, PETLAS’ın bölge temsilcisi tarafından lâstiklerinin değişimi ve motor yağı değişiminden sonra, 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nin Alma Ata – İstanbul arasında gerçekleşecek ikinci bölümü için hazırlıklarını tamamlamış oldular.

Yarışın Kazakistan’daki bölümü, Alma Ata’dan sonra Şimkent ve Kızılorda’ya devam ederek Aktau’da sona erecek. 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’ne katılan ekipler, Aktau’dan Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye havayoluyla giderek, buraya feribotla gelecek olan araçlarını karşılayıp yarışa devam edecekler.

Dünyanın farklı ülkelerinden toplam 110 ekibin yarıştığı 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi, toplam 36 gün sürecek maceralı bir yolculuğun ve yaklaşık 14.500 km’nin ardından 23 Haziran’da Paris’te son bulacak.

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi’nden Öğrencilere Bayram ve Karne Hediyesi  

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi, Kurban Bayramı ve yaz tatilinin başlangıcını kapsayan 15-23 Haziran tarihleri arasında ilkokul ve ortaokul öğrencilerine kapılarını ücretsiz açacak. Deneyim Müzeciliği’nin  Ayasofya ve Efes’teki ilk örneği olan müzelerde çocuklar zengin kültürel mirasımızı keşfetme şansı bulacak.

Özel günlerde gerçekleştirdiği çeşitli kampanyalar ile tarih meraklılarının odağında olan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi, Kurban Bayramı ve karne tatiline özel yeni kampanyasını duyurdu. DEM Müzecilik tarafından geliştirilen ve işletilen İstanbul Sultanahmet’te Defter-i Hakani Binası’nda bulunan  Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Antik Kenti içinde yer alan Efes Deneyim Müzesi, 15-23 Haziran tarihlerinde ilk ve ortaöğrenim gören tüm çocuklara müzeleri ücretsiz deneyimleme imkanı sunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan her iki müze de kampanya süresi boyunca, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını 15 yaş altı tüm ziyaretçilerine ücretsiz sunarak eşsiz bir deneyim yaşatmayı hedefliyor.

Türkiye’nin zengin kültürel mirasını keşfetmek isteyen çocuklar için heyecan verici kampanya!

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, geçmişten günümüze ulaşan en gözde yapılardan biri olarak binlerce yıldır önemini koruyan Ayasofya’nın 1700 yıllık kültürel mirasını benzersiz bir deneyimle yaşatıyor. Müzede, son dönemde yenilenen “Müze Tarihi Eserler Koleksiyonu” ile, Fatih Sultan Mehmed’in Vakfiyesi, Ayasofya’nın kubbesindeki Seraphim Meleklerinin yüzünü kaplayan bronz madalyon, Hıristiyanlık dönemine ait ikonalar ve şamdanlar gibi bir çok nadide eser sergileniyor. Müze haftanın 7 günü 09:00 – 19:00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor.

Efes Deneyim Müzesi ise, tarihin en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Antik Efes’in zengin tarihini, büyüleyici yapılarını ve günlük yaşamını modern teknolojiyle birleştirerek ziyaretçilerin zihninde unutulmaz bir anı olarak yer ediniyor. Gece müzeciliği uygulamasının başlaması ile Antik Kent ve müze, haftanın 7 günü 08.00 – 23.30 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor. Müzeyi ziyaret edenler, antik kentin 8.000 yıl öncesine varan hikayesine şahit oluyor.

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi’ni 15 yaş altı tüm çocuklar  15-23 Haziran tarihlerinde 9 gün boyunca ücretsiz olarak ziyaret edebilir.

Kurbanlık fiyatları“2024 yılında kurbanlık hayvanlara yaklaşık 107,3 milyar lira ödeneceğini tahmin ediyoruz”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlık fiyatları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Kurban Bayramı, dinimizde yardımlaşma ve paylaşma kültürünün en önemli göstergelerinden biridir” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Bayram, dini bir vecibenin yerine getirilmesinin yanı sıra, hayvancılık sektörü başta olmak üzere birçok sektörü de ekonomik açıdan olumlu etkiliyor. Kurban Bayramı için milyonlarca hayvan aylar öncesinden besiye alınıyor ve 4 gün gibi kısa bir sürede kesiliyor.

Beslenme amaçlı hayvan alımları, beslenen kurbanlıkların satışları için ödenen para, yem, veteriner hizmetleri, hayvanların satış merkezlerine nakilleri, satış yeri kiraları, kişisel masraflar, kasap kesim ücretleri ve derilerin satılmasına kadar birçok ticari faaliyet bu dönemde yapılıyor. Bütün bunlar ekonomik anlamda büyük meblağlara ulaşıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli illerde, Ziraat Odalarımız aracılığıyla derlediğimiz kurbanlık fiyatlarını ve Kurban Bayramına yönelik beklentilerimizi paylaşıyoruz.

Bu yıl kurbanlık fiyatları geçmiş yıllara göre daha fazla değişkenlik gösteriyor. Özellikle bayram öncesinde et fiyatlarında meydana gelen değişimler, kurbanlık fiyatları arasındaki makasın açılmasına neden olurken, kurban almak isteyen vatandaşlarımıza ise kafa karışıklığı yaşatıyor.” 

Kurbanlık hayvan sayısı

“Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan kesilen kurbanlık hayvan sayılarına bakıldığında ülkemizde; 2020 yılında 963 bin büyükbaş, 2 milyon 800 bin küçükbaş, 2021 yılında 987 bin büyükbaş, 2 milyon 700 bin küçükbaş, 2022 yılında 872 bin büyükbaş, 2 milyon 600 bin küçükbaş, 2023 yılında ise 847 bin büyükbaş, 2 milyon 800 bin küçükbaş hayvan kesildi.

Ülkemizde alım gücünün azalması ve kurbanlık fiyatlarındaki ciddi artışlar nedeniyle bu yıl büyükbaş kesimlerinde geçen yıla göre en az yüzde 20, küçükbaş kesimlerinde ise en az yüzde 10 civarında bir azalış olacağını tahmin ediyoruz.

Son yıllardaki kurban satışlarını da göz önünde tuttuğumuzda bu yıl yaklaşık olarak 680 bin büyükbaş ve 2 milyon 500 bin küçükbaş hayvan olmak üzere toplamda 3 milyon 180 bin kurbanlık hayvan kesileceğini öngörüyoruz.”

Ülke geneli kurbanlık hayvan fiyatları

“Kurbanlık fiyatları ve satış şekli illere göre farklılık arz ediyor. Kimi yerlerde canlı ağırlık (baskül) ve et (karkas) fiyatı üzerinden, kimi yerlerde ise canlı hayvan (kabala) üzerinden pazarlık yöntemiyle, ya da hisseli satışlar yapılıyor. Son zamanlarda özellikle büyükşehirlerde kesim fiyatı da hayvan satış fiyatına dâhil ediliyor.

Kurbanlık hayvan fiyatları; illere, canlı ağırlığa, ırkına (yerli-kültür) ve büyükbaşta inek, düve, tosun, küçükbaşta koyun, koç, keçi olmasına göre farklılık gösteriyor.

Ziraat Odalarımızdan aldığımız verilere göre ülkemizde ortalama fiyatların; hayvan başına büyükbaşta 75 bin lira ile 250 bin lira, küçükbaşta ise 8 bin lira ile 25 bin lira arasında değişeceği görülüyor. Canlı ağırlık fiyatının ise kilogram başına büyükbaş hayvanlarda 200 lira ile 300 lira, küçükbaş hayvanlarda 180 lira ile 300 lira arasında olacağını tahmin ediyoruz.

Ülke ortalamasına bakıldığında, büyükbaş hayvanların canlı kilogram fiyatının 248 lira, küçükbaş canlı kilogram fiyatlarının ise 244 lira olduğu görülüyor.

Fiyatlar, geçen yıla göre, büyükbaşta yüzde 68,8, küçükbaşta ise yüzde 88,4 oranında arttı. Ortalama fiyat kilogram başına büyükbaşta 147 liradan 248 liraya, küçükbaşta ise 130 liradan 244 liraya çıktı.

Canlı kilogram olarak büyükbaş hayvan fiyatları, satışların en fazla olduğu üç büyük ilimizden, İstanbul’un Avrupa yakasında 250 lira ile 300 lira, Anadolu yakasında 240 lira ile 300 lira, Ankara’da 230 lira ile 280 lira, İzmir’de 250 lira ile 270 lira arasında değişiyor.

Küçükbaş hayvan fiyatları ise canlı kilogram olarak, İstanbul’un Avrupa yakasında 240 lira ile 300 lira, Anadolu yakasında 230 lira ile 300 lira, Ankara’da 240 lira ile 280 lira, İzmir’de 250 lira ile 300 lira arasında seyrediyor.”

“Kurbanlık hisse bedelleri İstanbul’da 22 bin lira ile 35 bin lira, Ankara’da 20 bin lira ile 32 bin lira arasında değişiyor”

“Büyükbaş hayvanlarda hisseli satışlar da yapılıyor. Hisse fiyatları illere göre değişmekle birlikte 18 bin lira ile 35 bin lira arasında seyrediyor.

Bazı illerimizde hisseli satışlarda kişi başı hisse bedeli; İstanbul’da 22 bin lira ile 35 bin lira, Ankara’da 20 bin lira ile 32 bin lira, İzmir ve Bursa’da 18 bin lira ile 30 bin lira, Kahramanmaraş’ta 20 bin lira ile 25 bin lira, Erzurum, Sakarya ve Malatya’da 20 bin lira ile 30 bin lira, Antalya, Karaman ve Kastamonu’da 18 bin lira ile 25 bin lira arasında değişiyor. Bu fiyatlar bayram yaklaştıkça talebe göre değişebilecektir.”

Vekâletle kesim

“Kurban Bayramı döneminde birçok dernek ve vakıf, hayır işlemeyi düşünen vatandaşlarımızın verdiği vekâletle, onlar adına kurban kesmek için faaliyet içine giriyor. Ülkemizde yurt dışında vekâletle kurban kesimi giderek artıyor.

Geçmiş yıllarda vakıf ve derneklerin yurtiçi ile yurtdışı vekâlet ücretleri hemen hemen aynıyken bu makas son 3 yıldır giderek açıldı, 2024 yılında yüzde 173’e kadar yükseldi.

Vakıf ve derneklerin yurtdışı fiyatlarını ülke içi fiyatlarına göre daha düşük tutması birçok vatandaşın ucuz diye oralara yönelmesine neden oluyor, bu da iç pazarda yetiştiricilerimizin satışlarını olumsuz etkiliyor.

Ülke içindeki ve dışındaki muhtaç Müslümanlara yapılacak her kuruş yardımın daima destekçisiyiz. Ancak şunu da unutmamız gerekir. Kurban kesimini yurt içinde yapıp, elde edilen eti soğuk zincirde yurt dışındaki Müslümanlara gönderirsek üreticilerimizi ve hayvancılığımızı korumuş oluruz.

Tüm dernek ve vakıflardan bu hassasiyete uyarak Müslüman kardeşlerimiz için aracılık yapmalarını bekliyoruz. Diğer taraftan dernek ve vakıflara yatırılan paraların kurban kesiminde kullanılması ve bunların iyi bir şekilde denetlenmesi çok önemlidir. Vekâleten kurban kesmeyi taahhüt eden bu kuruluşların, bu dönemde ne kadar hayvanı nereden aldığı, hangi şartlarda ve nerelerde ne kadar kurbanlık kestiği, vekâleti veren kurban sahibinin vekâletinin yerine getirilip getirilmediği yetkili kurumlar tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir. Aksi takdirde hem hayır işlemeyi düşünen vatandaşlarımızın hem de üreticilerimizin mağduriyeti söz konusu olabilecektir. 

Ayrıca dernek ve vakıflar kar amacıyla hareket etmemeli, toplu alımlarda üreticinin hakkını koruyacak fiyat politikası uygulamalıdır.” 

Fiyat değişim nedenleri

“Geçtiğimiz dönemde damızlık hayvanların kesime gitmesiyle birlikte besiye alınan hayvan sayısındaki azalış et fiyatlarını artırdı. Geçen yıl 239 lira olan ortalama dana karkas fiyatı bu yıl yüzde 45,9 oranında artarak 348 liraya, 345 lira olan kuzu karkas fiyatı yüzde 89,8 oranında artarak 408 liraya yükseldi.

Diğer yandan yüksek enflasyonun yanında yem, işçilik, veteriner, ilaç, elektrik, nakliye ve benzeri masraflarda meydana gelen artışlar da kurbanlık fiyatlarının yükselmesinde etkili oldu.

Üreticilerimizin işletmelerinde çalıştırdıkları bir işçiye ödedikleri brüt asgari ücret geçen yıl 10 bin 8 lira iken bu yıl yaklaşık yüzde 100 artışla 20 bin 2 liraya yükseldi.

Geçen yıl tonunu 7 bin 230 liraya aldıkları besi yemi bu yıl yüzde 41 artışla 10 bin 188 lira, 5 bin 746 liraya aldıkları kuru yonca otu yüzde 24,5 artışla 7 bin 153 lira oldu.

İşletmelerinde kullandıkları elektriğin kilovatı geçen yıl 214 lira iken bu yıl yüzde 20 artışla 250 liraya yükseldi. Mazot fiyatları ise geçen yıla göre yüzde 109 artarak 20 liradan, 41 liraya yükseldi.

Geçen yıl Kars’tan; Ankara’ya 28 bin liraya giden nakliye aracı bu yıl 47 bin liraya, İstanbul’a 38 bin liraya giden araç 58 bin liraya, Bursa ve İzmir’e 40 bin liraya giden araç 60 bin liraya gidiyor.”

“Hayvan satış yerlerindeki çadırlardan hala yüksek kiralar alınıyor”

“Kurbanlık satmak isteyen üreticiler, büyükşehirlerde her ilçede farklı olmak üzere satış yerlerine çadır kirası ödüyor. Fiyatlar illere ve ilçelere göre farklılık gösteriyor.

Kurban çadırlarından yüksek ücretler alınmaması yönünde belediyelere her yıl çağrıda bulunmamıza rağmen, ne yazık ki bu yüksek fiyat uygulaması devam ediyor.

Kurban satıcıları 15 gün kaldıkları sürede; Ankara’da 12 bin lira ile 25 bin lira, Bursa’da 25 bin lira ile 50 bin lira, İzmir’de 25 bin lira ile 65 bin lira, İstanbul’da ise 50 bin lira ile 120 bin lira arasında çadır kirası ödüyorlar.

Belediye başkanları bu konuda hassasiyet göstermelidir. Gelin üreticimizin elinden tutalım, onlara destek olalım. Hayvan satış yerlerinden mümkünse ücret almayın ya da cüzi bir fiyattan kiralayın. Bu alanları gelir kapısı olarak değil, hizmet kapısı olarak görelim. Üreticilerimizin maliyeti ne kadar düşerse vatandaşın kesesine de o kadar olumlu etki edecektir.

Diğer yandan kurbanlık kesim alanlarında ciddi yoğunluk oluşuyor. Yoğunluğun oluşması ve kesim yerlerinde yaşanan mağduriyetler, vatandaşların kurban kesim alanı tercihlerini kısıtlıyor. Belediyelerin yaşanan yoğunluklara karşı kesim alanlarını artırması ve kesim yerlerinde hijyen kurallarına dikkat edilmesi noktasında tedbirler alması son derece önemlidir.” 

“2024 yılında kurbanlık hayvanlara yaklaşık 107,3 milyar lira ödeneceğini tahmin ediyoruz”

“Ortalama 400 kilogram canlı ağırlığa sahip büyükbaş hayvanın canlı kilosunun 248 lira civarında satılacağı düşünüldüğünde, bayram süresince kesilecek yaklaşık 680 bin büyükbaş hayvana ödenecek para 67 milyar 545 milyon lirayı aşacaktır.

Bir küçükbaş hayvanın ortalama 15 bin 900 liradan satılacağı tahminiyle, kesilecek yaklaşık 2 milyon 500 bin küçükbaş hayvana ödenecek para ise 39 milyar 750 milyon lira olacaktır. Toplamda halkımızın kesilecek 3 milyon 200 bine yakın kurbanlık için 107 milyar 300 milyar liraya yakın para ödeyeceğini tahmin ediyoruz.”

“Ekonomiye kazandırılacak tahmini deri değeri 426,4 milyon liradır”

“Standartlara uygun kesilmiş ve tuzlanmış yaş koyun derisinin âdeti yaklaşık 50 liraya satılıyor. Tahmini 2 milyon 500 bin küçükbaş hayvan kesileceği hesap edildiğinde küçükbaş hayvanların derilerinin ekonomik değeri yaklaşık olarak 125 milyon lirayı bulacaktır.

Ayrıca 400 kilogramlık bir sığırdan ortalama 30 kilogram deri çıkıyor. Standartlara uygun elde edilmiş, tuzlanmış sığır derisinin kilosunun 20 lira olduğu göz önüne alındığında kesilecek 680 bin büyükbaş hayvandan elde edilecek derinin değeri 408 milyon liraya ulaşacaktır.

Standartlara uyulduğu takdirde kurbanlıklardan toplamda yaklaşık 533 milyon liralık deri geliri elde edilecektir. Fakat kurbanlıklar çoğu yerde ehil olmayan kişiler tarafından kesildiği için deride ciddi olarak ekonomik kayıp oluşuyor. Bu kaybın yüzde 20’ler civarında olduğu ve toplam kaybın 106 milyon 600 bin lirayı bulacağını tahmin ediyoruz. Buna göre, kayıplar nedeniyle, Kurban Bayramında ekonomiye kazandırılacak tahmini derinin değeri 426 milyon 400 bin lira civarında kalacaktır.

Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre özellikle küçükbaş hayvan derilerini kimse almıyor, bu deriler mecburen çöpe atılıyor. Bu ülkemiz açısından önemli bir kayıptır. Yetkililerin bu konuya eğilmesi, ekonomik kaybın önüne geçecek tedbirleri almasını bekliyoruz.” 

“Kasaplara ödenen tahmini para 2,3 milyar lirayı bulacak”

“Kurban bayramı son yıllarda kasaplar için önemli bir gelir kapısı oldu. Kasaplar, hayvanları kesme, yüzme, parçalama gibi işler için yaptıkları işe göre farklı bir ücret alıyor. Kimileri sadece kesip dörde bölüyor, kimileri ise detaylı parçalıyor. Ücretler de buna göre değişiyor.

Kasaplar büyükbaş hayvanda sadece kesip, derisini yüzüp, dörde bölmek için 3 bin lira ile 5 bin lira arası, detaylı parçalamak için 5 bin lira ile 10 bin lira arası, küçükbaşta ise 500 lira ile bin lira arası ücret talep ediyor.

Büyükbaş hayvanların ortalama yarısının kasaplar tarafından yaklaşık 4 bin lira ücret mukabilinde kesileceği tahminiyle, 340 bin büyükbaş hayvan için kasaplara ödenecek meblağ 1 milyar 400 bin lira olacaktır. Aynı şekilde küçükbaş hayvanların yarısının kasaplar tarafından ortalama 750 lira ücret karşılığında kesileceği hesabıyla 1 milyon 250 bin küçükbaş hayvan için kasaplara ödenecek tutar 937,5 milyon lirayı bulacaktır. Buna göre, kasaplara ödenecek bedel toplamda tahmini 2,3 milyar liraya yaklaşacaktır.

Bunların yanı sıra kelle, işkembe, bağırsak gibi sakatatlar kurban kesenler tarafından çoğunlukla alınmıyor, kesim yerlerine veya toplayıcılara bırakılıyor. Bu da ciddi bir ekonomik kayba sebep oluyor.”

“Et ve Süt Kurumu bayram sonrasında elde kalan hayvanları üreticiyi mağdur etmeyecek bir fiyattan almalıdır”

“Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre bu sene kurbanlık satışları geçmiş yıllara göre yavaş seyrediyor. Temennimiz talebin canlanarak satışlarda beklenilen hızın yakalanması, üreticilerin hayvanlarının tamamını uygun fiyata satarak emeklerinin karşılığını almasıdır.

Satışların beklendiği gibi gerçekleşmemesi durumunda bayram döneminde satılamayan hayvanlar, Et ve Süt Kurumu tarafından üreticilerin yaptığı ek masraflar da dikkate alınarak üreticilerimizi mağdur etmeyecek bir fiyattan satın alınmalıdır. Bu durum kurbanlık yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik açısından çok önemlidir. 

Son olarak aylardır büyük bir emekle yetiştirdiği hayvanlarını kurban pazarlarına getiren tüm üreticilerimize bol ve bereketli kazançlar diliyor, kurban bayramlarını şimdiden tebrik ediyorum.”

Orman yangınları, DeepWatcher Termal Radar ile önlenebilir

Türk mühendislerinin geliştirdiği DeepWatcher Bispectral Termal Radar ile orman yangınlarını önlemek mümkün. Etkin-hızlı-hatasız mücadele sayesinde orman yangınları önlenebilir.  

Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Canovate Group ve Bursa Teknik Üniversitesi iş birliği ile yapay zeka, derin öğrenme ve gelişmiş görüntü analizi kullanılarak “DeepWatcher Termal Radar Sistemi” geliştirildi.

Ormanları, Infrared ve gündüz kamerasıyla, aynı anda yatayda 360°, dikeyde 90° ve 7/24 izleyen DeepWatcher Bispectral Termal Radarı, olası bir yangın durumunda algılama, tespit, konum belirleme ve alarm üretme görevleri ile yangın söndürme ekibini doğru konuma zaman kaybetmeden yönlendiriyor.

Canovate Group Teknoloji Danışmanı Süreyya Yiğit, geliştirdikleri DeepWatcher Termal Radar Sistemi teknolojisi sayesinde; yangın daha çıkmadan meteorolojik şartlara göre alarm üretildiğini, olası bir yangın çıktığında ise zaman kaybedilmeden bölgeye müdahale edilerek yangının büyümeden söndürülmesine katkı sağlandığını açıkladı.

DeepWatcher Termal Radar Sistemi özellikleri nelerdir?

DeepWatcher Termal Radar Sistemi özellikleri hakkında bilgiler veren Teknoloji Danışmanı Süreyya Yiğit, şunları anlattı:

1-DeepWatcher Termal Radar sistemi, insandan bağımsız olarak, 15 kilometre yarıçapa kadar Dual Spektrum Zoomlu kamera sistemi ile termal radar algoritması kullanılarak, 365 gün-24 saat sürekli gözlem yaparak, alarm üretiyor. Bu sistem, orman yangınlarını önlemek için özel olarak geliştirilmiştir ve patenti alınmıştır. 

2-Sistem de, hem Termal ve hem de Starlite kamera kullanılmaktadır. Bu sayede, alev ve duman tespiti yapılmaktadır. Bu durum ormanda yangının ilk çıktığında tespitini kolaylaştırmaktadır ve hatalı alarm verilmesini önlemiş olmaktadır.   

3-Yangın ve duman algılamasının yanında, istenilen alanlarda hareket analizi algoritması bulunuyor. Bunun ile örneğin, açık alanlarda ve yollarda ormana girip çıkan insan-araç veya diğer canlıları algılama ve alarm üretmesi imkanı sağlanıyor. Bu açıdan bakıldığında, yerine göre asayiş olaylarına ve orman kaçakçılığının önlenmesine de katkı sunulmaktadır.

4-Sistem, “Yapay Zeka” algoritmalarıyla çalışıyor. İzleme alanındaki sabit Duman, Isı ve Yansıma kaynaklarını otomatik olarak Yer-Zaman damgası ile işaretleyerek, olası hatalı alarmları “False Alarm” olarak ortadan kaldırmaktadır.  

5-Yangın ve alarm üretilen noktalara ait olan görüntü analizi ile konum bilgisi üretiliyor. Bu şekilde, olay yerine intikalin daha hızlı olması sağlanmaktadır.

6-İzleme alanındaki hava durumu, güneş radyasyonu, toprak nemi, Ph vb gibi istenen parametreleri gerçek zamanlı algılayıp, izleme merkezine istenen aralıklarda iletmektedir.  

7-Alarmların bölgesel ve ulusal olarak belirli merkezlerde izlenmesini ve alınan alarm görüntüleri ve verilerin bu merkezlerde depolanmasını sağlamaktadır.  

8-Gözetleme merkezinde, insan veya bekçi gereksinimi ortadan kaldırıyor. Geliştirilen görüntü işleme algoritması sayesinde yangın çıkan bölgenin konumunu veriyor. Olası bir durum, ısı algılaması veya hareket gibi değişiklikler, anında yetkililere bildiriliyor. Yerel ve uzak izleme ekranında değişimler izleniyor. Alarmlar, e-posta ve SMS gibi yöntemler ile iletiliyor. 

9-Özetle, DeepWatcher Termal Radar Sistemi ile sağlanan tüm veriler sayesinde, ormanlar için hayati önem taşıyan aşağıdaki şu bilgiler elde edilmektedir.

a-Anlık, gerçek zamanlı ve yerel meteorolojik veriler yer aldığından, yangın öncesi kritik uyarılar üretiliyor. Aşırı sıcak, çok düşük nem, toprak kuruluğu gibi veriler takip ediliyor. Bu sayede bölge, yangın öncesi özel izleme ve korumaya alınabiliyor. 

b-Yangın esnasında mevcut bilgilerin yanında, rüzgarın yönü ve şiddeti gibi ilave parametreler de gerçek zamanlı ve yerel olarak iletildiğinden, müdahale hakkında çok daha doğru kararlar alınması sağlanıyor.

c-Bölgeye ait uzun vadeli meteorolojik ve toprak verileri analizleri ile, orman varlığının gelişimi konusunda daha gerçekçi ve uzun süreli veriler sağlanmış oluyor.  

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Araştırma: Modern Yaşamın İçinde : Stres

NG Araştırma olarak yapılan kamuoyu araştırması, 11-22 Eylül 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427