IC ENTERRA YENİLENEBİLİR ENERJİ, BÜNYESİNDEKİ HES’LERİ GÜÇLENDİRİYOR
Bağıştaş-1 HES’in İç Tüketim Miktarı Yüzde 25 azaldı
IC Holding’in enerji sektöründeki 25 yıllık uzmanlığıyla faaliyet gösteren IC Enterra Yenilenebilir Enerji, portföyünde yer alan hidroelektrik santrallerinin üretim kapasitelerini verimlilik artışı yatırımlarıyla güçlendiriyor. Şirket, bu yönde yaptığı çalışmalarla Erzincan’da kurulu olan Bağıştaş-1 HES’in iç tüketimini yüzde 25 oranında azaltarak daha fazla enerjiyi sisteme aktarmış oldu.
Uluslararası başarıları ile bir dünya markası olan IC Holding’in yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren şirketi IC Enterra Yenilenebilir Enerji, sürdürülebilir bir gelecek için mevcut santrallerinin tümünde verimliliği artıracak projeleri hayata geçiriyor. Bu kapsamda, Erzincan’da 2015 yılında işletmeye alınan Bağıştaş-1 Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nden (HES) daha fazla verim almak hedefiyle çalışma başlatan IC Enterra Yenilenebilir Enerji, bu santralde iç tüketim miktarını yüzde 25 azaltarak üretimde verimlilik artışı yakaladı.
Enerji verimliliği odaklı çalışmalarla sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten IC Enterra Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Taşkın Kızılok, dünya genelinde yenilenebilir enerjinin her geçen gün daha önemli hale geldiğini ifade etti.
Kızılok, şunları söyledi:
“Günümüzde yenilenebilir enerji yatırımları kadar enerji verimliliği de ülkelerin öncelikleri arasında yer alıyor. Geçtiğimiz haftalarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye’nin Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve II. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nı kamuoyu ile paylaştı. Biz de enerji sektöründe 25 yıldır faaliyet gösteren grubumuzun tecrübesi ile son yıllarda verimlilik alanında ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bunların başında mevcut HES’lerimizin verimliliğini artırmak geliyor. Bu kapsamda, toplam kapasitemizin yüzde 36’sını teşkil eden Bağıştaş-1 HES’te verimli ekipman kullanımı, aydınlatmada LED dönüşüm projesi ve otomasyona geçiş gibi adımlarla santralimizin iç ihtiyaç tüketimi yüzde 25 azaltılarak üretimde önemli verim artışı sağlandı.”
ERZİN-2 GES VE NİKSAR HES, ISO 50001 BELGESİ ALACAK
Genel Müdür Kızılok, 2023 yılında Bağıştaş-1 HES için “operasyonel verimliliği artırmak, enerji tasarrufu yapmak ve maliyetleri düşürmek” anlamına gelen ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesi alındığına da dikkat çekti. Kızılok, “2024 yılında Erzin-2 GES için ISO 50001 belgesi almak üzere adımlarımızı şimdiden attık” dedi.
Sürdürülebilir bir geleceğin inşasında yer almak hedefi ile yola çıkan IC Enterra Yenilenebilir Enerji’nin bünyesinde Trabzon, Erzincan, Tokat, Mersin, Giresun’da elektrik üretimine devam eden 9 hidroelektrik santrali (HES) bulunuyor. Toplam kurulu gücü 388 MW olan ve yılda ortalama 1 milyar 430 milyon kWh elektrik üreten söz konusu santraller yaklaşık 935 bin konutun yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip. Mevcut HES’lerin yanı sıra, portföy çeşitliliği sağlayacak, Hata
İllere göre dış ticaret istatistikleri 2002 yılından beri Türkiye İstatistik Kurumu tarafından üretilmekte ve yayımlanmaktadır. Özellikle valilikler, yerel yönetimler, kalkınma ajansları, yerel düzeydeki iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından araştırma ve raporlarda yoğun olarak kullanılan veriler konusunda kullanıcıların geri bildirimlerinden, illerin fiili durumunu daha iyi yansıtan verilere ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Bu nedenle, Türkiye İstatistik Kurumu, Ticaret Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliği ile 2023 yılı başından itibaren yürütülen faaliyet iline göre ihracat verilerinin üretilmesine yönelik çalışmalar tamamlandı.
Bu bağlamda, üretilen yeni veriler, Dış Ticaret İstatistikleri Ocak 2024 haber bülteniyle birlikte yayımlanmaya başlandı. Faaliyet iline göre ihracat verilerine istatistiksel tablolarda yer verilmektedir. Konuyla ilgili detaylı metodolojik açıklamalar bülten ekinde yer almaktadır.
Ocak ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %3,5 arttı, ithalat %22,0 azaldı
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2024 yılı Ocak ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %3,5 artarak 19 milyar 991 milyon dolar, ithalat %22,0 azalarak 26 milyar 218 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Aylara göre dış ticaret, Ocak 2024
Kayseri’de Ocak ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %3,0 arttı, ithalat %16,5 azaldı.
Ocak ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %3,0 arttı, ithalat %6,2 azaldı
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2024 Ocak ayında %3,0 artarak 18 milyar 44 milyon dolardan, 18 milyar 592 milyon dolara yükseldi.
Ocak ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %6,2 azalarak 19 milyar 886 milyon dolardan, 18 milyar 660 milyon dolara geriledi.
Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Ocak ayında 68 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %1,8 azalarak 37 milyar 251 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %99,6 oldu.
Dış ticaret açığı Ocak ayında %56,4 azaldı
Ocak ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %56,4 azalarak 14 milyar 290 milyon dolardan, 6 milyar 227 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak ayında %57,5 iken, 2024 Ocak ayında %76,2’ye yükseldi.
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2024 Ocak ayında imalat sanayinin payı %93,0, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %5,0, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,5 oldu.
Ocak ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %73,2 oldu
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2024 Ocak ayında ara mallarının payı %73,2, sermaye mallarının payı %14,0 ve tüketim mallarının payı %12,6 oldu.
Ocak ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu
Ocak ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 762 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 224 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 97 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 22 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 999 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,5’ini oluşturdu.
İthalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı
İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Ocak ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 4 milyar 324 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 2 milyar 893 milyon dolar ile Çin, 1 milyar 918 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 402 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 187 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44,7’sini oluşturdu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %5,1 azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2024 Ocak ayında bir önceki aya göre ihracat %5,1, ithalat %4,8 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2024 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %0,4 artarken, ithalat %23,6 azaldı.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,5 oldu
Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Ocak ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %93,0’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,5’dir.
Ocak ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %75,3’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,7’dir.
Özel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Ocak ayında 17 milyar 928 milyon dolar oldu
Özel ticaret sistemine göre, 2024 yılı Ocak ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %2,5 artarak 17 milyar 928 milyon dolar, ithalat %22,1 azalarak 24 milyar 809 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ocak ayında dış ticaret açığı %52,0 azalarak 14 milyar 344 milyon dolardan, 6 milyar 880 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak ayında %54,9 iken, 2024 Ocak ayında %72,3’e yükseldi.
Ekonomik güven endeksi Ocak ayında 99,4 iken, Şubat ayında %0,4 oranında azalarak 99,0 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Şubat ayında tüketici güven endeksi %1,3 oranında azalarak 79,3 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,9 oranında azalarak 102,0 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %1,6 oranında artarak 118,6 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %1,0 oranında azalarak 114,5 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %1,0 oranında artarak 91,8 değerini aldı.
Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde %21,9 ile Alman damatlar birinci sırada yer aldı. Alman damatları %19,2 ile Suriyeli damatlar ve %5,1 ile Avusturyalı damatlar izledi.
Kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il, binde 3,05 ile İzmir oldu
Boşanmaların %33,4’ü evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşti
Son bir yıl içindeki boşanma olaylarından 171 bin 213 çocuk etkilendi
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %2,3 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %0,9 azaldı, inşaat sektöründe %11,1 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %2,5 arttı.
Çalışılan saat endeksi yıllık %1,5 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %1,5 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %1,2 azaldı, inşaat sektöründe %9,7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %1,4 arttı.
Brüt ücret-maaş endeksi yıllık %109,9 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %109,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %104,6, inşaat sektöründe %135,6 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %110,3 arttı.
İstihdam endeksi çeyreklik %0,1 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %0,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %0,7 azaldı, inşaat sektöründe %1,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %0,4 arttı.
Çalışılan saat endeksi çeyreklik %0,6 azaldı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %0,6 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %1,1 azaldı, inşaat sektöründe %1,1 arttı ve ticaret-hizmet sektörlerinde %0,7 azaldı.
Brüt ücret-maaş endeksi çeyreklik %16,2 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %16,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %16,6, inşaat sektöründe %18,6 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %15,6 arttı.
Saatlik işgücü maliyeti endeksi yıllık %108,8 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %108,8 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %108,7, inşaat sektöründe %116,4 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %109,4 arttı.
Saatlik kazanç endeksi yıllık %106,9 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %106,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %107,0, inşaat sektöründe %114,8 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %107,3 arttı.
Saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi yıllık %119,5 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %119,5 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %117,5, inşaat sektöründe %124,4, ticaret-hizmet sektörlerinde %121,6 arttı.
Saatlik işgücü maliyeti endeksi çeyreklik %16,6 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %16,6 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %17,5, inşaat sektöründe %17,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %16,1 arttı.
Saatlik kazanç endeksi çeyreklik %16,9 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %16,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %17,9, inşaat sektöründe %17,3 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %16,4 arttı.
Saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi çeyreklik %15,2 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2023 yılı lV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %15,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe %15,9, inşaat sektöründe %18,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde %14,4 arttı.
Hanehalkı Nihai Enerji Tüketim İstatistikleri, 2022
İnsan hayatı ve üretim süreçlerinin temel unsurlarından biri olan enerjinin ekonomik büyüme ve sosyal gelişme ile ilişkisinin yanı sıra çevreye olan etkilerine yönelik ayrıntılı istatistiklerin derlenmesi amacıyla hanehalkı nihai enerji tüketimlerinin karşılaştırılabilir ve kapsamlı düzeyde elde edilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından, ilk kez yayımlanan bu bülten ile hanelerde tüketilen enerjinin; alan ısıtma, alan soğutma, su ısıtma, pişirme, aydınlatma ve elektrikli ev aletlerinin kullanımı gibi başlıca nihai kullanım alanlarına ve enerji kaynaklarına göre belirlenmesi amaçlanmaktadır. Hanehalkı Nihai Enerji Tüketim İstatistikleri araştırmasında; ülke sınırları içerisinde ikamet eden hanehalkının enerji tüketimleri kapsanmaktadır.
Hanehalkı toplam nihai enerji tüketimi 1 milyon 287 bin 738 terajul olarak gerçekleşti
Hanehalkı Nihai Enerji Tüketim Araştırması sonuçlarına göre; 2022 yılında hanelerin toplam nihai enerji tüketimi 1 milyon 287 bin 738 terajul olarak gerçekleşti. Hanelerde tüketilen enerji kaynaklarının paylarına göre, nihai enerji tüketiminde %48,3 ile doğal gaz, %17,1 ile elektrik ve %14,3 ile kömür en çok tüketilen enerji kaynakları oldu.
Hanelerde tüketilen toplam nihai enerjinin %65,3’ü alan ısıtma amacıyla tüketildi
Hanehalkı toplam nihai enerji tüketimi, kullanım amacına göre incelendiğinde; 2022 yılında alan ısıtma amaçlı tüketim, toplam tüketimin %65,3’ünü oluşturdu. Alan ısıtmadan sonra, sırasıyla aydınlatma ve elektrikli ev aletleri kullanımı %14,1 ile ikinci sırayı, su ısıtma ise %11,9 ile üçüncü sırayı aldı. Pişirme amaçlı tüketim, toplam tüketimin %7,7’si olurken, alan soğutma ve diğer amaçlı tüketimlerin payı ise %0,9 olarak gerçekleşti.
Doğal gaz en çok alan ısıtmada, elektrik ise aydınlatma ve elektrikli ev aletlerinde tüketildi
Hanelerde en çok tüketilen enerji türü olan doğal gazın %76,3’ü alan ısıtma, %14,5’i su ısıtma, %9,2’si ise pişirme amaçlı tüketildi. Elektrikte ise kullanım amacına göre aydınlatma ve elektrikli ev aletleri %82,4 ile ilk sırayı alırken, alan soğutma ve su ısıtmanın payları %5,4 olarak gerçekleşti. Doğal gaz alan ısıtma, su ısıtma ve yemek pişirmede en çok tüketilen enerji kaynağı oldu
Hanelerde alan ısıtma, su ısıtma ve yemek pişirme amacıyla en çok doğal gaz tüketildi. Doğal gazın alan ısıtmadaki payı %56,4 olurken, su ısıtma ve pişirmedeki payları sırasıyla %58,8 ve %57,5 olarak hesaplandı. Alan ısıtmada doğal gazı %21,6 ile kömür ve %16,9 ile katı biyokütle izlerken; su ısıtmada doğal gazdan sonra en çok %28,2 ile güneş enerjisi ve %7,8 ile elektrik kullanıldı. Pişirmede ise doğal gazın ardından LPG’nin payı %31,7 ve elektrik enerjisinin payı %8,2 oldu.
İşgücü İstatistikleri, IV. Çeyrek: Ekim – Aralık, 2023
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,8 seviyesinde gerçekleşti
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 137 bin kişi azalarak 3 milyon 70 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,4 puanlık azalış ile %8,8 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %7,2, kadınlarda %11,8 olarak tahmin edildi.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %48,6 oldu
İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 195 bin kişi artarak 31 milyon 867 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile %48,6 oldu. Bu oran erkeklerde %65,8 iken kadınlarda %31,6 olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %53,2 olarak gerçekleşti
İşgücü 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 57 bin kişi artarak 34 milyon 937 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,1 puanlık azalış ile %53,2 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %71,0, kadınlarda ise %35,8 oldu.
Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %15,9 oldu
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 1 puanlık azalış ile %15,9 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %12,7, kadınlarda ise %21,8 olarak tahmin edildi.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdamın %58,2’si hizmet sektöründe yer aldı
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre tarım sektöründe 42 bin kişi azalırken, sanayi sektöründe 29 bin kişi, inşaat sektöründe 34 bin kişi, hizmet sektöründe 174 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %14,6’sı tarım, %20,8’i sanayi, %6,4’ü inşaat, %58,2’si ise hizmet sektöründe yer aldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,8 saat oldu
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,2 saat azalarak 43,8 saat olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %22,9 oldu
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılı IV. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,4 puanlık artış ile %22,9 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %15,0 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı %17,3 olarak tahmin edildi.
Sosyal Zincir kurumları sosyal satın alma konusunda eğitiyor
Deprem bölgesindeki üreticileri ve küçük işletmeleri satın alma birimleriyle buluşturan ve tarafların talepleri doğrultusunda eşleşme sürecine destek olan Sosyal Zincir, farklı sektörlerin sosyal satın alma kavramı ile tanışmasını sağlamak üzere “Satın Almada Yenilikçi Yaklaşımlar: Sosyal Satın Alma” eğitimi düzenledi. Geçtiğimiz yıl 6 Şubat ve sonrasında ülkemizde yaşanan depremlerden etkilenen grupların satın alma faaliyetleri yoluyla desteklenmesine katkıda bulunan Kalkınma İçin İnovasyon Derneği (I4D), farklı sektörlerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri üreten yerel üreticileri tedarik zincirine dahil etmeyi amaçlıyor. Bu bağlamda, I4D tarafından hayata geçirilen Sosyal Zincir oluşumu; 22 Şubat Perşembe günü, sosyal ve çevresel fayda yaratmaya katkı sağlayan sosyal satın alma yaklaşımını büyütmek üzere “Satın Almada Yenilikçi Yaklaşımlar: Sosyal Satın Alma” eğitimi düzenledi. Farklı sektörlerden satın almacıların katıldığı, Murad Tiryakioğlu tarafından verilen eğitimde yeni dünya ekonomisi, satın almada yenilikçi yaklaşımlar ve sosyal satın almanın önemi gibi konular ele alındı. Eğitime sosyal satın alma konusunda iyi örnek olarak gösterilen ve coğrafi işaretli ürünleri raflarına taşıyan METRO Market’ten Coğrafi İşaretler Yöneticisi Dr. Enes Aslan da katılım göstererek projelerini tanıttı.TÜRKİYE’NİN ‘İLK YERLİ VE MİLLİ GÖZETİM RADARI’
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türk mühendislerince geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli ve milli sivil gözetim radarının saha kabulünün başarı ile yapıldığını ve Gaziantep Havalimanı’nda hizmete hazır olduğunu bildirdi.
Bakan Uraloğlu, yaptığı yazılı açıklamada Milli Gözetim Radarının (MGR) hizmete girmesi ile birlikte Türkiye’nin, hava trafik kontrol hizmetlerinde önemli bir aşama kaydedildiğini vurguladı.
Uraloğlu, stratejik konumu ile hava araçlarını tespit ederek hizmet verecek olan MGR’nin Türk hava sahasında yer alan yoğun hava trafiğini emniyetli ve güvenli şekilde idame ettiren hava trafik kontrolörlerinin halihazırda kullanmış olduğu hava trafik yönetimi yazılımlarına hava trafiğini başarıyla aktarma görevini yerine getireceğini ifade etti.
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, sistemin hava trafiğinin emniyetli ve güvenli şekilde yönetilmesine katkı sağlayacağını vurgulayarak, “Hava trafik kontrol hizmetlerinin verimliliğini artıracak. Dışa bağımlılığı azaltacak. Türkiye’nin havacılık alanındaki teknolojik gelişimine katkı sağlayacak.” İfadesini kullandı.
Bakan Uraloğlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve TÜBİTAK iş birliği ile tamamen Türk mühendislerince ve yerli imkanlarla geliştirilen Milli Gözetin Radarı’nın (MGR) sahada geçici kabulünün yapıldığını belirtti.
Uraloğlu, fikri ve sınai mülkiyet hakları DHMİ’ye ait olan milli gözetim radarının, PSR (Birincil Gözetim Radarı) ve SSR Mode-S (İkincil Gözetim Radarı) sistemlerinden oluştuğunu bildirdi.
Bakan Uraloğlu, Gaziantep’teki radar yerleşkesinin alt yapı kabullerinin 2020 yılı içerisinde tamamlandığını, yerleşke bünyesindeki Birincil Gözetim Radarı sistemine ait kesin kabul çalışmalarının da 2022 yılında gerçekleştirildiğini kaydetti.
BİRİNCİL VE İKİNCİL RADAR SİSTEMİ BERABER ÇALIŞACAK
İkincil Gözetim Radarı sisteminin saha kabul aşamasına ise 2023’te geçildiğini ifade eden Uraloğlu, “Bu çalışmalar kapsamında sistemin performans değerlendirilmesi yapıldı ve istenen tüm kriter ve gerekliliklerin yerine getirildiğine ilişkin bir dizi test gerçekleştirildi. Yapılan çalışmalarla hem birincil hem ikincil radar sistemi beraber çalışacak aşamaya getirilmiş oldu.” İfadesini kullandı.
HAVA SAHASINI 7/24 İZLEYECEK
Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, radar menzili birincil gözetim radarı sisteminde 112 kilometre (60NM) ve ikincil gözetim radar sisteminde 370 kilometre (200NM) olan MGR’nin, kontrolü dahilindeki hava sahasını 7 gün 24 saat izleyeceğini vurguladı.
HAVA TRAFİK KONTROL HİZMETLERİNDE ÖNEMLİ BİR AŞAMA KAYDEDİLDİ
Sistemin bir yandan Gaziantep Havalimanı’nın yaklaşma trafiğine hizmet vereceğini diğer yandan da 370 kilometre içinde yer alan saha kontrol (en-route) trafiğini yöneteceğini bildiren Uraloğlu, “MGR’nin hizmete girmesi ile birlikte Türkiye, hava trafik kontrol hizmetlerinde önemli bir aşama kaydetmiş oldu.” İfadesini kullandı.
TÜRK HAVA SAHASI MİLLİ VE YERLİ İMKANLARLA İZLENEBİLECEK
Bakan Uraloğlu, bir program dahilinde farklı bölgelere de kurulması hedeflenen proje ile 1 milyon kilometrekarelik Türk hava sahasının tamamı millî ve yerli imkanlarla izlenebileceğini belirterek, “Avrupa Hava Seyrüsefer Güvenliği Örgütü’nün (EUROCONTROL) tavsiyelerine uygun olarak tasarlanan MGR, Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu’nun (ICAO) standartlarının tümünü karşılıyor. MGR’nin yerli bir sistem olması, Türkiye’nin havacılık alanındaki yerli ve milli üretim hamlesine önemli bir katkı sağlamış oldu.” İfadelerine yer verdi.
Hava trafiğinin emniyetli ve güvenli şekilde yönetilmesine katkı sağlayacak. Hava trafik kontrol hizmetlerinin verimliliğini artıracak. Dışa bağımlılığı azaltacak. Türkiye’nin havacılık alanındaki teknolojik gelişimine katkı sağlayacak.
HAVA ARAÇLARININ TESPİTİ VE TAKİBİ İÇİN GEREKLİ TÜM FONKSİYONLARI SAĞLIYOR
PSR (Birincil Gözetim Radarı) ve SSR Mode-S (İkincil Gözetim Radarı) sistemlerini bünyesinde barındırıyor. 1 milyon kilometrekarelik Türk hava sahasında yaklaşma ve saha kontrol hizmetlerinde kullanılmak üzere tasarlandı. Hava araçlarının tespiti ve takibi için gerekli tüm fonksiyonları sağlıyor. Tamamen Türk mühendislerince ve yerli imkanlarla geliştirildi.
Karavan Tutkunları Bu Modele Bayılacak
Doğaseverler ve seyahat tutkunları son yıllarda karavanlara olan ilgisini artırırken, Türkiye’nin karavan üreticisi Shantigo, en yeni ürünü SG3’ü tanıttı. Yeni model, tutkunların aradığı tüm özellikleri bir arada sunuyor.
Son yıllarda özellikle pandemi döneminde karavanlara olan ilgi ciddi manada arttı. Üreticiler, karavan tutkunları için sınırları zorlarken, Türkiye’nin karavan üreticisi Shantigo, markanın en yeni karavanı SG3’ü tanıttı. İnfluencer Doğan Kabak ve Shantigo’nun ortaklarından Tarık Irmak tarafından gerçekleştiren tanıtımda yeni model, karavan severlerden tam not aldı.
Konfor ve teknolojiyi bir araya getiren model, geniş bir ihtiyaç yelpazesini karşılayacak şekilde tasarlandı. Hem VIP konforunu hem de karavanın özgürlüğünü bir arada sunan model, hızlı ve kompakt boyutlarıyla da dikkat çekti. 4 kişilik yatak ve sürüş konforu sunan SG3; iç mekan tasarımı, kullanışlı depolama alanları, tasarım detaylarıyla yolculuğu keyifli hale getiriyor. Kullanıcıların şehir içinde ve doğa gezilerinde ihtiyaç duydukları tüm özellikleri bir arada sunan yeni karavan, kompakt boyutlarıyla şehir içinde bir otomobil rahatlığıyla gezme imkanı da sunuyor.
Yeni Model İçin Test Sürüş İmkanı
Shantigo Karavan, yeni modeli için 21 Mart tarihi itibariyle test sürüş imkanı sunacak. Yetkililer, karavan tutkunlarının Shantigo Karavan web sitesinden test sürüşü için kayıt yaptırabileceklerini söyledi.
Yapay Zeka Yasası ile yüz tanıma sistemli kimlik doğrulama yasaklanıyor
Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin temel ilkelerinde uzlaştığı Yapay Zeka Yasası’nın 2025 yılında yürürlüğe girmesi bekleniyor. Bu yasa ile yüz tanıma sistemiyle kimlik doğrulama işlemleri yasaklanacak.
BiOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, uzaktan yüz tanıma sistemlerinde en büyük tehlikenin, verilerin uç noktalardan merkeze iletilirken veya merkezde depolanırken kötü niyetli başka kişilerin eline geçebilme riski olduğuna dikkat çekiyor. Avrupa’da başlayacak bu yasalaşmanın Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyaya yayılmasını beklediğini dile getiriyor.
Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkelerin yapay zekaya yönelik ilk kapsamlı kuralları getirecek “Yapay Zeka Yasası” konusunda uzlaştığını açıkladı. Özellikle “deepfake” yöntemiyle yapılan dolandırıcılıkların önüne geçilmesi, kişisel verilerin korunması amaçlanan, 2025 yılında yürürlüğe girmesi beklenen yeni yasa ile yüz görüntülerinin internetten veya kapalı kamera sistem görüntülerinden alınmasıyla biyometrik sınıflandırma yapılması yasak kapsamına girecek.
Yüz tanıma sistemlerine en büyük tehdit “deepfake”
Yapay zeka teknikleri kullanılarak gerçeğe çok yakın sahte görüntü ve video oluşturan teknoloji deepfake; dolandırıcılık, dezenformasyon, itibar saldırısı, kişisel gizlilik ihlali gibi amaçlar için kullanılabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Hong Kong’ta yaşanan bir olay deepfake teknolojisinin tehlikesini ortaya koydu. Deepfake teknolojisiyle sözde bir video konferans düzenlenerek 25 milyon dolarlık bir dolandırıcılık gerçekleştirildi.
Çipli kimlik kartları ve parmak iziyle güvenli işlem
Güvenli işlemlerin, çipli kimlik kartları ve parmak iziyle birlikte 2 faktör olarak gerçekleştirilen kimlik doğrulama ile mümkün olduğunun altını çizen biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Uzaktan yüz tanıma sistemlerinde en büyük tehlike, verilerin uç noktalardan merkeze iletilirken veya merkezde depolanırken kötü niyetli başka kişilerin eline geçebilme riskidir ve KVK’ya aykırıdır. Kurumda çalışan kötü niyetli bir kişi veya bilgisayar korsanları bu merkezi veri tabanlarına veya iletişim hatlarına saldırabilir, kişilere ait biyometrik verileri veya türetilmiş verileri ele geçirebilir, kopyalayabilir ve başka amaçlar için kullanabilir. Yapay Zeka Yasası’nın kişilerin güvenliğini sağlama noktasında büyük önem taşıdığını ve Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyaya yayılacağını düşünüyorum. Bu noktada çipli kimlik kartları ve parmak iziyle gerçekleştirilen kimlik doğrulama yöntemi en güvenli sistemdir. Bu sistemde kişiye ait biyometrik veri, yine o kişiye ait kopyalanamayan ve güvenlikli çipli bir kartta saklanır. Kimlik doğrulama yapması gereken kişi, güvenlik onaylı bir cihaza hem çipli kimlik kartını hem de biyometrik verisini verir. Kişisel veri hiçbir yere kaydedilmez, gönderilmez ve saklanmaz. Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK), ISO ve FIPS standartlarına uygun olan bu yöntemde kişiye ait biyometrik veri yine kişiye ait çipli kartta kalır. Ayrıca yüz tanıma algoritmalarının henüz standartları oluşmadığından güvenlik seviyeleri ve uyumluluk sorunları mevcuttur. Örnek olarak gelişmiş telefon kameraları 30.000 noktadan üç boyutlu veri toplayarak doğrulama yaparken, bugün bankalar iki boyutlu fotoğraf ile yüz tanıma sistemini kullanıyor. Bankaların kullandığı bu yöntem yeterli güvenliği sağlamazken, doğrulama başarım yüzdesi de yüzde 50 – 70 aralığındadır. Deepfake gibi yapay zeka çözümleriyle yapılan taklit yöntemleriyle Hong Kong’da yaşanan 25 milyon dolarlık dolandırıcılıkta olduğu gibi yüz tanıma sistemlerinin atlatılabildiğini ve video konferansa katılan yetkililerin aldatılabildiğini görebiliyoruz” dedi.
Süt ve Süt Ürünleri Üretimi, Aralık 2023
Ticari süt işletmelerince 874 bin 193 ton inek sütü toplandı
Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %9,9 arttı, Ocak-Aralık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,8 arttı.
Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %8,8 arttı, ayran üretimi %9,5 arttı, yoğurt üretimi %3,3 arttı, içme sütü üretimi %8,5 arttı, tereyağı üretimi %6,9 arttı. Ocak-Aralık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %9,7 arttı, ayran üretimi %8,3 arttı, yoğurt üretimi %4,3 arttı, içme sütü üretimi %1,5 arttı, tereyağı üretimi %9,0 azaldı.
Bir önceki ay 139 bin 158 ton olan içme sütü üretimi Aralık ayında %4,7 oranında artarak 145 bin 648 ton olarak gerçekleşti.
.Bir önceki ay 810 bin 149 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Aralık ayında %7,9 oranında artarak 874 bin 193 ton oldu.
Kümes Hayvancılığı Üretimi, Aralık 2023
Tavuk eti üretimi 200 bin 333 ton, tavuk yumurtası üretimi 1,86 milyar adet olarak gerçekleşti
Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tavuk yumurtası üretimi %6,3 arttı, kesilen tavuk sayısı %0,9 azaldı, tavuk eti üretimi %0,4 azaldı, hindi eti üretimi %1,5 azaldı. Ocak-Aralık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, tavuk yumurtası üretimi %4,2 arttı, kesilen tavuk sayısı %5,7 azaldı, tavuk eti üretimi %3,7 azaldı, hindi eti üretimi %11,3 azaldı.
Bir önceki ay 202 bin 143 ton olan tavuk eti üretimi Aralık ayında %0,9 oranında azalarak 200 bin 333 ton oldu.
Bir önceki ay 1 milyar 799 milyon 656 bin adet olan tavuk yumurtası üretimi Aralık ayında %3,1 oranında artarak 1 milyar 855 milyon 505 bin adet oldu.
İş Dünyası Dijital Rotasını Belirledi
Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ile Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD), “Yapay Zeka ile Akıllı Yarınlar” sloganıyla Dijital Dönüşüm Zirvesi düzenledi. İlki 2017 yılında düzenlenen Endüstri 4.0 Zirvesi’nin devamı niteliğindeki Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde, dijital dönüşümün önemi, sunduğu fırsatlar ve verimlilik artışı, özellikle yapay zekâ gibi konular ele alındı. Zirveye EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci ve İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban katılım gösterdi. Zirvenin, İzmir ve bölge ekonomisinin teknoloji odaklı, katma değerli büyümesi ve ekonominin dijital dönüşümü için önemli bir fırsat yaratması beklenmekte.
İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen sunumunu Teknoloji ve Girişim Yazarı Timur Sırt’ın yaptığı zirvenin açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, teknolojik yeniliklerin, küresel dönüşümün temel taşlarından birini oluşturduğunu ve sektörel ayrım gözetmeksizin iş dünyasının temelini yeniden şekillendirdiğini belirtti. ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu da dijitalleşmenin sadece sanayi ve belli sektörlerle sınırlandırılamayacağını belirterek, aynı matbaanın icadında olduğu gibi, önemli paradigma değişikliklerini de beraberinde getirerek hayatın her alanına yayıldığını söyledi.
Geleceği şekillendirme sorumluluğumuzu pekiştiriyoruz
Toplantıda konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, 2017 yılında ESİAD – EGİAD Sanayi 4.0 Zirvesinin ardından, 7 yıl sonra bu sefer Yapay Zeka ile Akıllı Yarınlar temasıyla yeniden biraraya gelinmesinin önemine vurgu yaparak, “Bu tema altında bir araya gelmemiz, bu dönüşümün sadece devam ettiğini değil, aynı zamanda hız kazandığını ve yapay zekanın sunduğu sınırsız potansiyelin ön saflarında olduğumuzu gösteriyor. Dönüşümün bu yeni aşamasında, inovasyon, sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konularındaki tartışmalarımızı daha da ileri taşıyarak, geleceği şekillendirme sorumluluğumuzu pekiştiriyoruz” dedi.
Yelkenbiçer, EGİAD’ın dönem temasının sürdürülebilirlik ve dijitalleşme olarak belirlendiğini vurgulayarak, bu alanda sürdürülen çalışmalara dikkat çekti. Dijital teknolojiler kullanılarak sürdürülebilir bir geleceğin altyapısının kurulduğunu ifade eden Yelkenbiçer, “Küresel çapta mevcut belirsizlikler, küresel tedarik zincirlerinin daha dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirilmesinin zorunluluğunu vurguluyor. Bu bağlamda, yeşil teknolojilere olan ihtiyaç artmakta ve dijital teknolojiler kullanılarak sürdürülebilir bir geleceğin altyapısı kurulmaktadır. EGİAD Think Tank 2023 Girişimcilik araştırma raporu bulgularından biri de girişimcilerin yeşil ve dijital dönüşümünde öncü olduğu bilgisidir. Özellikle KOBİ ve büyük işletmelerimizin girişimci dostu olmaları, ikiz dönüşümde dünya çapında başarılar yakalayacak potansiyele sahip girişimcilerimizle beraber çalışabilecek ortam inşa edilmesi gerektiğine inanıyoruz. EGİAD Melekleri ağımızla bu alanda çalışan girişimcilere yatırım yapıyoruz. İZQ Girişimcilik ve İnovasyon merkezi çatısında da onlara firmalarımızla buluşabilecekleri platform kurmaya çalışıyoruz. Girişimciliği birçok alanda itici güç olarak gördüğümüz gibi sanayide dönüşüm için de en iyi alternatiflerden biri olduğuna inanıyoruz.” dedi
NEET oranında %27 ile birinci sırada olan ülkemiz için çıkış yolu arıyoruz
Ülkemizde şirketlerin, nitelikli eleman bulmakta zorlandıklarını ifade ederken, aynı zamanda üniversite mezunu işsizler, eğitim veya istihdam alanında yer almayan gençler ve giderek artan sayıda nitelikli insan kaynağının yurt dışına göç etmesi gibi sorunlarla da karşı karşıya olunduğunu hatırlatan Yelkenbiçer, “En nitelikli genç nüfuzumuzun geleceklerini maalesef ülkemizde değil yurt dışında arıyorlar. Neredeyse her kentte üniversitelerimiz olmasına rağmen iş gücüne katılma oranı düşüyor, işsizlik artıyor. Yapay zekâ ve robotik alanındaki ilerlemeler, kaliteli eğitimin önemini daha da artırıyor. Bu düşüncelerle EGİAD Think Tank çatısı altında NEET adı verilen “ne eğitimde ne istihdamda olan gençler” başlığında bir rapor hazırlığı içerisindeyiz. Üniversite sonrası istihdama katılmamış veya istihdamdan düşmüş gençlerimizi inceleyecek rapor ile OECD ülkeleri NEET oranında %27 ile birinci sırada olan ülkemiz için bir çıkış yolu arıyoruz. Raporun önerileri doğrultusunda gençlerimizin beceri ve yeteneklerini geliştirmelerine, dolayısıyla istihdam edilebilirliklerinin artırılmasına yönelik somut adımlar atmayı hedefliyoruz” dedi.
Rekabet gücünün yükseltilmesi adını çalışmalar yapıyoruz
2017 yılında EGİAD ile ESİAD birliğiyle sanayide dönüşüm 4.0 etkinliği yaptıklarını hatırlatan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, “Bugün, Endüstri 4.0 olarak adlandırılan dönemi yaşıyoruz. Bilişim teknolojilerinin sanayi süreçlerine entegre edildiği, üretim ve iş yapma modellerinin dijitalleştirildiği bu dönemde hayatımıza bambaşka kavramlar girdi ve hızla yenileri ekleniyor. Artık nesnelerin interneti, büyük veri ve veri analitiği, bulut bilişim, artırılmış gerçeklik, katmanlı üretim, öğrenen robotlar ve tabi ki yapay zekanın gerisinde kalmak mümkün değil. Konuyu sanayi ve belli sektörlerle sınırlamak ise hiç mümkün değil. Devletin işlemlerinden ticarete, siyasetten eğitime ve sosyal yaşama kadar hayatın her alanında dijitalleşme söz konusu. Yapay zeka, aynı matbaanın icadında olduğu gibi, önemli paradigma değişikliklerini de beraberinde getirmekte” dedi. Dijital dönüşümün artık her yerde olduğunu; ancak, etkilerinin çok yönlü ve karmaşık bir boyut kazanmış durumda olduğuna vurgu yapan Zorlu, “Dijitalleşme ekseninde yaşanan sürekli ve olağanüstü değişim, toplumsal sistemin bütününde yeni bir dönemi başlatırken, ciddi riskler ve fırsatlar adeta birbirini kovalıyor. Siyasi çatışmaların, bölgesel savaşların, iklim değişikliği felaketinin, salgınların, küresel ekonomik sorunların yaşandığı, doğal kaynakların giderek tükendiği bir dünyadayız. Teknolojik gelişmeler ve yapay zeka bu sorunların hepsini kesen, ciddi bir potansiyeli içinde barındırıyor. Bu potansiyeli kontrol edebilmek, doğru kullanılmasını sağlamak ise konunun karmaşık yönünü oluşturuyor” diye konuştu.
Yapay zekanın sağladığı hız ve verimliliğin ekonomiye katkısı
Yapay zekanın sağladığı hızın, verimlilik artışı gibi unsurların, 2030’a kadar küresel ekonomiye 15.7 trilyon dolar katkıda bulunmasının öngörüldüğüne dikkat çeken Zorlu, “Buna karşılık 2025’e gelindiğinde, yapay zekanın 85 milyon işi ortadan kaldırabileceğinden, ancak 97 milyon yeni iş yaratabileceğinden de bahsediliyor. 12 milyon iş artışı çok dikkat çekici bir hesaplama. Ayrıca, dijital dönüşüm için küresel harcamaların 2026 yılına kadar 3.4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ülkemizdeki duruma bakarsak, halihazırda ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin oranı %4 gibi düşük bir seviyede. Gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmemizin yolu teknoloji ve inovasyona dayalı dijital dönüşümden geçiyor. Bu noktada nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve bilime dayalı kapsamlı eğitim koşullarının vakit kaybetmeden oluşturulması anahtar unsur” dedi.
İnci: Dijitalleşme, sürdürülebilir ekonominin ateşleyicisi
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci ise “Üretimde verimliliğin artırılması ve dijital dönüşüm sürecinin hızlandırılması ülkemizin kalkınma stratejilerinde giderek merkezi düzeyde konumlanıyor. Dijital dönüşüm uzun bir süredir TÜSİAD’ın da çalışma alanları arasında yer alıyor. Dijitalleşmeyi sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik büyümenin ateşleyici bir unsur olarak görüyoruz. Türkiye’deki dijital kültür ve ekosistemin güçlendirilmesine bilgi toplumuna geçişin hızlandırılmasına, inovasyon kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmaları hayata geçiriyoruz. Günümüzde dijital ekonomi 2000 yılına nazaran 2 kat büyüdü ve küresel gayrisafi yurtdışı hasıladaki payını 2021 yılında 11 buçuk trilyon doların üzerine taşıdı. Bu rakam toplam küresel gayrisafi yurtdışı hasılanın yüzde 15 buçuğuna denk geliyor. 2025 yılına gelindiğinde ise dijital ekonominin küresel gayrisafi yurtiçi hasıladaki payının yüzde 25 olacağını öngörülüyor. Başka bir deyişle 2025’e geldiğimizde dijital ekonominin büyüklüğü ABD’nin gayrisafi yurtiçi hasılasına eşit olacak. Gelişmiş ülkelerde ise bu oranın şimdiden yüzde 35’lere kadar ulaştığına şahit oluyoruz. Bu büyük pazarın içinde büyük veri nesnelerin internet, yapay zekâ, geniş bant erişimi gibi dijital teknolojileri dijital ekonomide büyüme ve inovasyonun yapı taşları şeklinde sıralanacak. Ülkelerin ekonomik büyümelerini artırarak dünya ekonomik dengesinde yer almasının belirleyici de bu teknoloji alanlarında yaptıkları yatırımlar olacak” dedi.
D-Expert Esenyurt Autopia’da Yeni Şubesini Açtı
Türkiye’nin önde gelen ikinci el araç ekspertiz firması olan D-Expert, müşterilerine daha fazla erişim ve hizmet sunabilmek amacıyla 29. şubesini Esenyurt Autopia’da açtı. Esenyurt bölgesinde hizmet vermeye başlayan D-Expert, kaliteli ve güvenilir ikinci el araç ekspertiz hizmetlerini sunma misyonuyla faaliyetlerini genişletiyor. Yeni şube, müşterilerin ikinci el araç alım-satımı öncesinde araçlarını detaylı bir şekilde inceletebilmelerine olanak tanıyacak.
D-Expert Genel Müdür Yardımcısı Ozan Ayözger, açılışla ilgili yaptığı açıklamada, ” Esenyurt Autopia’da açtığımız yeni şube, D-Expert’in ikinci el araç sektöründeki güçlü varlığını pekiştiriyor. Müşterilerimize daha yakın olmayı ve ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt verebilmeyi amaçlıyoruz. Bu yeni adım, sektördeki liderliğimizi sürdürme ve daha fazla müşteriye değer katma stratejimizin bir parçasıdır. D-Expert olarak, araç alım-satımı öncesinde müşterilerimize güvenilir, detaylı ve tarafsız ekspertiz raporları sunarak onların kararlarını desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.
Esenyurt Autopia’da bulunan yeni D-Expert şubesi, modern teknoloji ve uzman ekibiyle müşterilere hızlı ve güvenilir hizmet sağlamayı hedefliyor. Şubenin açılışının ardından, bölgedeki araç sahipleri ve alıcıları, araçlarını detaylı bir şekilde değerlendirmek için D-Expert’in güvenilir ve tarafsız hizmetlerinden yararlanabilecekler.
D-Expert’in Esenyurt Autopia’daki yeni şubesi, şirketin ikinci el araç ekspertiz hizmetlerini daha geniş bir kitleye ulaştırma vizyonunu destekleyerek, müşteri memnuniyetini ve güvenini artırmayı amaçlıyor.
“GÜNLÜK İNTERNET KULLANIM SÜRESİ DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, dijital dünyada da çocukların kontrolsüz bir şekilde bırakılmasının oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirterek, “Tüm anne babalara sesleniyorum; lütfen çocuklarımızı, gençlerimizi başıboş ve uçsuz bucaksız bir ortam olan internet dünyasında yalnız bırakmayın. Çok farklı koruma ve güvenlik yöntemleriyle onları dijital alemin kötülüklerinden uzak tutun.” dedi.
Bakan Uraloğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca bilinçli ve güvenli internet kullanımı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla ‘Hep birlikte daha iyi bir internete’ temasıyla düzenlenen ‘Güvenli İnternet Günü’ etkinliğinde konuştu.
Bilginin doğru kaynaklardan güvenilir bir şekilde iletilmesinin tarih boyunca her devletin ve toplumun gündeminde olduğunu ifade eden Uraloğlu, “Bilgiye erişim konusunda sıkıntı çekilmeyen bir çağda yaşadığımız için çok şanslıyız fakat insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar manipülasyona ve dezenformasyona açık hale geldik. Bilgi güvenliğimiz tehdit altındadır.” dedi.
Uraloğlu, bilgi felsefesinin temel problemi olan ‘bilginin kaynağı nedir? sorusunun özellikle internet çağında hala geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Yarım asrı aşkın bir tarihi bulunan internetin, özellikle son 25 yıl içerisinde alışkanlıkları, zorunlulukları değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü ifade eden Uraloğlu, “Bugün hayatımızın baş rolünde internet bağlantısı bulunan mobil cihazlar bulunuyor. Bu sayede temel bilimlerin referans kaynaklarına, külliyatlar dolusu bilgiye bir tıkla ulaşabiliyoruz fakat ulaşılan her bilginin doğru olmadığı da şüphe götürmez bir gerçektir. Bireysel kullanıcılar açısından riskleri ve tehditleri bünyesinde barındıran bu yeni dönem, kamunun 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet verebildiği sistemlerle hayatımıza değer kattı.” diye konuştu.
Bakan Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin koordinasyonunda yürütülen, Türksat tarafından geliştirilen ve yönetilen e-Devlet kapısının dünyada örnek gösterilen dijital kamu hizmetleri arasına girdiğinin altını çizdi.
E-Ticaret sayesinde artık alışverişin internet siteleri üzerinden gerçekleştirildiğini, bankacılık faaliyetleri için bankalara giderek saatlerce sıra beklenilmediğini, faturaların internetten ödendiğini, para havalesi gibi işlemlerin de saniyeler içerisinde gerçekleştirildiğini ifade eden Uraloğlu, internetin ihtiyaç dolduğunda bir yol ve bir araç olmaktan çıktığını söyledi.
ANNE VE BABALAR ÇOCUKLARINIZI DİJİTAL ALEMİN KÖTÜLÜKLERİNDEN UZAK TUTUN
Uraloğlu, internetin yeni bir kültürel mekan, gerçeklik, özgürlük alanı ve ekonomik bir pazar olarak ortaya çıkmasının, küresel değerlerin, alışkanlıkların hızlı bir şekilde değişmesini de sağladığına işaret etti.
Zamanının büyük kısmını internette geçiren gençlerin ‘değerlerini’ artık sadece ailesi ya da çevresindeki insanların belirlemediğini dile getiren Uraloğlu, “Sosyal medya ağları aracılığıyla internet kültürü belirliyor. Örf ve adetlerimiz internet ortamında farklı yorumlanabiliyor, insani değerler de bu mekanda farklılık gösteriyor. Bu nedenle bir ebeveynin, kendi çocuğunun evin dışında, nerede, kiminle olduğunu bilmesi gerekiyorsa; dijital dünyada da çocukların kontrolsüz bir şekilde bırakılması, oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Tüm anne babalara sesleniyorum; lütfen çocuklarımızı, gençlerimizi başıboş ve uçsuz bucaksız bir ortam olan internet dünyasında yalnız bırakmayın. Çok farklı koruma ve güvenlik yöntemleriyle onları dijital alemin kötülüklerinden uzak tutun.” şeklinde konuştu.
GÜNLÜK İNTERNET KULLANIM SÜRESİ TÜRKİYE’DE 6 SAAT 57 DAKİKA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, interneti güvenli bir şekilde kullanmanın yollarını öğrenmenin ve uygulamanın herkesin sorumluluğunda olduğunu belirterek, “Günlük internet kullanım süresi dünyada 6 saat 40 dakika iken ülkemizde bu rakam 6 Saat 57 dakika yani yaklaşık 7 saat. Sosyal medya kullanım süresi ise Dünyada 2 saat 23 dakika iken ülkemizde 2 Saat 44 dakika, yani yaklaşık 3 saati Buluyor. Dolayısıyla bu alan asla boş bırakılmaması ve son derece ciddiyetle ele alınması gereken bir konu. Biz de bu kapsamda Bakanlık olarak ‘Güvenli İnternet Günü’ vesilesiyle, vatandaşlarımızı dijital dünyada güvende tutmanın yolları konusunda bilinçlendirmek istiyoruz.” dedi.
Dijital platformlarda karşılaşılan en büyük sorunlardan birisi hiç şüphesiz bilgi kirliliği olduğunu ifade eden Uraloğlu, yalan ile gerçeğin iç içe geçtiği dijital ortamlarda interneti ve sosyal medya platformlarını bilinçli bir şekilde kullanmanın ve dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmenin önemine işaret etti.
Uraloğlu, siber zorbalık, çocukların çevrim içi istismarı, sosyal medya ve oyun bağımlılığı başta olmak üzere, pek çok dijital riskin bugün dijital bir dünyanın içinde doğan çocukları ve gençleri tehdit eden bir boyuta geldiğini belirterek, bu tehditlere karşı da 2016’da BTK bünyesinde güvenli internet merkezinin kurulduğunu hatırlattı.
GÜVENLİ İNTERNET UYGULAMASINI KULLANAN ABONELERİN YÜZDE 99’U AİLE PROFİLİNDE BULUNUYOR
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumumuza güvenli internet kapsamında; çocukların ve gençlerin internetin risklerine karşı güvende olmalarını sağlamak için çalışmalar yapma görevlerini verdiklerini anlatan Uraloğlu, güvenli internet merkezinde 2023 yılında gerçekleştirilen 167 eğitim ve seminer ile yaklaşık 26 bin kişiye ‘İnternetin Bilinçli ve Güvenli Kullanımı’ eğitimi verildiğini söyledi.
Uraloğlu, son beş yılda 824 eğitim ve seminer ile toplam 116 bin kişiye ulaşıldığını belirterek, ‘İnternet Yardım Merkezi’ ile internetin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımı kapsamında kullanıcıların İnternet ortamlarında yaşadıkları sorunlara, çözüm önerileri sunduklarını dile getirdi.
‘ALO 141 İnternet Bilgi Destek Hattı’ ile de dijital ortamlarda yaşanan sorunları, hızlı ve alternatif bir yoldan çözüme kavuşturduklarını ifade eden Uraloğlu, geçen yıl 70 binden fazla çağrıya cevap verildiğini bildirdi. Bakan Uraloğlu, kendisinin de ALO 141 İnternet Bilgi Destek Hattını arayarak bilgi aldığını söyledi.
2017 yılında hayata geçirilen Güvenli Mobil İnternet Tırı, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgelerine gitti ve bu sayede Adıyaman ve Hatay illerindeki çadır kentlerde 7-13 yaş arası yaklaşık 2 bin 500 öğrenciye ‘Robotik Kodlama Eğitimi’ verdiğini aktaran Uraloğlu, bu eğitimler sayesinde çocukların o zor günlerde, yaşadıklarını bir nebze de olsa unutarak, eğlenceli vakit geçirme ve eğitim alma imkanı da bulduklarını söyledi.
Uraloğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun tamamen ücretsiz olan güvenli internet hizmetinden gönüllü yararlanan yaklaşık 40 milyon abonemiz bulunduğunu belirterek, “Güvenli internet hizmetinde çocuk ve aile profili olmak üzere iki profil bulunuyor ve abonelerimizin yüzde 99’u da aile profilinde bulunuyor. Bu sayının hayata geçirdiğimiz farkındalık çalışmalarıyla artacağına da canı gönülden inanıyorum. Bütün vatandaşlarımıza, her yönüyle temiz ve güvenli bir dijital dünya sunmayı en önemli hedeflerimizden birisi olarak görüyoruz ve bu hedefe ulaşabilmek için her türlü çalışmayı yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
SİBER GÜVENLİĞİMİZİ ‘YERLİ VE MİLLİ’ UYGULAMALARLA SAĞLIYORUZ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, dijital dönüşümün getirdiği fırsatlar ve zorluklarla birlikte siber güvenlik konusunun da büyük bir önem taşıdığına dikkati çekerek, Bakanlık olarak ülkemizin dijital alanda güvenliğini sağlamaya odaklandık. Dünya geneline baktığımızda her yıl 1 milyondan fazla siber saldırı gerçekleştiriliyor. Bu da neredeyse her 39 saniyede bir siber saldırı gerçekleştiği anlamına geliyor. 2023 yılında dünya genelinde 8 trilyon doların üzerinde siber suç maliyetinin olduğu tahmin ediliyor. Bu noktada siber güvenlik konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde iş birlikleri kurarak, siber tehditlere karşı etkin bir mücadele yürütüyoruz.” diye konuştu.
Uluslararası kuruluşlar, adli makamlar, araştırma merkezleri ve üniversiteler, özel sektör gibi paydaşlarla koordinasyon içerisinde hareket eden Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezinin aynı zamanda uluslararası planda Türkiye’nin temas noktası olma görevini de yerine getirdiğini ifade eden Uraloğlu, “Tamamen yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz ‘Avcı, Azad, Kasırga, Atmaca ve Kule’ gibi uygulamalarımız ile ülkemizin siber güvenliğini sağlıyoruz. Ulusal siber olaylara müdahale merkezimiz tarafından bugüne kadar yerli yazılımlarımız ile engellenen 314 binden fazla zararlı bağlantıyı şayet engelleyememiş olsaydık, vatandaşlarımız sadece geçtiğimiz hafta içinde 66 milyona yakın zararlı isteğin hedefi haline gelecekti.” ifadelerini kullandı.
İNTERNETTE ÇOCUKLARIMIZI ETKİLEYEN YENİ BİR TEHLİKE ‘KELEBEK KUSURU’
Bakan Uraloğlu, çocukların ve gençlerin, teknoloji ve dijital medya ortamlarının etkisi ile çeşitli dijital sağlık sorunları ile karşı karşıya geldiklerine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dijital ortamlarda, dağınık, mantıksal bir bütünlüğü olmayan ve birbirinden kopuk bilgi ve içerikler, çocuklarımızda ‘yeni bir dikkat eksikliği’ sorununa yol açıyor. Tıpkı bir kelebek gibi, bir bilgiden diğer bilgiye, bir bağlantıdan diğer bağlantıya gidiyor, asıl edinmeleri gereken bilgi üzerinde odaklanamadan, derinleşemeden ve dolayısıyla öğrenme sürecini tamamlayamadan zihinlerini bütünlüğü olmayan bilgi kırıntılarıyla dolduruyorlar. Kelebeğin ömrünün kısa olması gibi, hızla ve dağınık bir şekilde edinilen bilgiler de zihinde kalıcı hale gelemeden havada kalıyor. ‘Kelebek kusuru’ olarak adlandırılan bu durum, tıpkı fast food tarzı beslenme gibi, faydadan çok zarar getiriyor. Güvenli İnternet Günü, interneti daha güvenli ve sağlıklı kullanmak için farkındalık oluşturacağımız bir fırsattır. Bugünü bir başlangıç olarak görmeli ve güvenli internet kullanımı konusunda çaba göstermeliyiz. Birlikte hareket ederek, internetin sunduğu olanaklardan en iyi şekilde faydalanabilir ve güvenli bir dijital gelecek inşa edebiliriz.”
Konuşmasında internet hakkında kızıyla arasında geçen bir diyaloğu anlatan Bakan Uraloğlu, “Kızımla işim gereği siyaset konuşuyoruz bana sorular soruyor ama o cevapları hep internetten öğreniyor ben diyorum ki o öyle değil aslında o yüzden mutlaka sorgulayalım karşımıza çıkan bilgiyi direk kabul etmeyelim.” dedi.
Kayseri OSB Başkanı Yalçın’dan İşsizlik Rakamı Değerlendirmesi
Başkan Yalçın: İstihdamdaki artış, üretimi ve ihracattaki artışı tetikleyecektir
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyuyla paylaşılan, 2023 yılı Aralık ayı işsizlik verilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başkan Yalçın, “İşsizlik rakamının 2023 yılı Aralık ayında yüzde 8.8 seviyesine gerilemesi sevindiricidir. 2022 yılı Aralık ayı işsizlik oranının yüzde 10,3 olduğunu hatırlarsak, işsizlik oranındaki düşüş, Türkiye ekonomisinin sergilediği performansın sonucudur. İstihdamdaki artış, üretimi ve ihracattaki artışı tetikleyecektir.” dedi.
Başkan Mehmet Yalçın, “TÜİK tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 12 bin kişi azalarak 3 milyon 98 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 0,1 puan gerileyerek yüzde 8,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,1 iken kadınlarda yüzde 12,0 olarak tahmin edilmiştir.” diye konuştu.
Başkan Yalçın açıklamasında, “İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 399 bin kişi artarak 32 milyon 56 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak yüzde 48,8 olmuştur. Bu oran erkeklerde yüzde 66,1 iken kadınlarda yüzde 31,9 olarak gerçekleşmiştir.” ifadelerini kullandı.
Kayseri OSB Başkanı Yalçın, “Aralık 2023 dönemi işsizlik verileri, önceki aylarda yaşanan ufak çaplı oransal artışın ardından yeniden düşüş eğilimine girildiğini göstermektedir. 6 Şubat depremlerinin etkileri, küresel ekonomik durgunluk ve özellikle AB bölgesi pazarındaki daralamaya karşın ekonomimizin dirençli olması işsizlik rakamlarına da yansımaktadır. Ekonomimizin ihracata dayalı büyüme performansı, istihdamdın artırılmasında güçlü bir dayanak oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu.
Başkan Yalçın, Türkiye ekonomisinin istihdam artışını sürekli hale getirebilmek için güçlü bir irade sergiliyor olmasını önemli bulduklarını belirterek, “Mali yapıda dengelenmenin hızlı bir şekilde oluşması ve enflasyonun dizginlenmesi önem arz etmektedir. İstihdamdaki artış üretimde ve dolayısıyla da ihracattaki artışı tetikleyen bir unsur olacaktır. Sanayicilerimiz, yeni istihdam kapılarının açılması yönünde elini taşın altına koymaya devam edecektir.” dedi.
Karavanınız bahara hazır mı? İşte karavan bakım önerileri
Karavan sahiplerine bahar bakımı için altın öneriler
Kapalı hava batıda yerini güneşli günlere bıraktı. Karavancılar kısa tatil yapmak için haftasonunu bekliyor. İdeal Caravan Genel Müdürü Mehmet Kaya, yola çıkmadan önce karavan sahiplerinden bahar bakımları konusunda uyarıda bulundu.
Karavanla seyahat etmek, pek çok kişinin hayalini süsleyen bir tatil anlayışı. Özgürlük, konfor ve macera dolu bir karavan tatili için, karavanınızın da bakımlı ve sağlam olması gerekiyor. Karavanların bahara hazırlamak için yapılması gerekenleri İdeal Caravan Genel Müdürü Mehmet Kaya açıkladı. Karavanları bahara hazırlamanın güvenli ve keyifli bir seyahat deneyimi yaşamanın anahtarı olduğunu belirten Kaya, uzun ömürlü ve sorunsuz bir kullanım için bakımların zamanında yapılması gerektiğini kaydetti.
Karavanınızın iç ve dış temizliği önemli
Karavanların iç mekanını temiz ve düzenli tutmak hem yaşam konforunu artırdığını hem de eşyaların düzenli olmasını sağladığını belirten Mehmet Kaya, “Her seyahatten sonra yüzeyleri silin, zeminleri temizleyin ve tüm eşyaları yerine koyun. İç mekanı düzenli olarak havalandırarak taze hava sirkülasyonunu sağlayın. Karavanınızın dış yüzeyini de düzenli olarak temizlemek oksidasyonu ve paslanmayı önlemeye yardımcı olur. Kir, böcekler veya kuş pislikleri gibi kalıntılar, uzun vadede yüzey hasarına neden olabilir. Uygun temizleyiciler ve koruyucu kaplamalar kullanarak karavanınızın parlak ve temiz görünmesini sağlayın.” dedi.
Tekerlekler ve lastikleri kontrol edin
Karavanınızın tekerlek ve lastik kontrollerinin aksatılmaması gerektiğinin altını çizen Kaya, “Karavanınızın tekerlekleri ve lastikleri düzenli olarak kontrol edilmelidir. Doğru lastik basınçlarını koruyun ve lastiklerde aşınma izleri veya hasarlar olup olmadığını periyodik olarak kontrol edin. Yedek lastiği de unutmayın ve gerektiğinde kullanılabilir durumda olduğundan emin olun.” ifadelerini kullandı.
Elektrik ve su sistemlerine dikkat
Karavandaki elektrik ve su sistemlerini düzenli olarak kontrol edilmeli ve bakımının yapılmasının elzem olduğunu kaydeden Kaya, “Şamandıra valflerini kontrol edin. Su ve herhangi bir sızıntıyı hemen giderin. Elektrik sistemini düzenli olarak test edin. Prizlerin ve anahtarların işlevselliğini kontrol edin. Karavanınızın mekanik bakımını yaptırın. Karavanınızın mekanik parçalarını düzenli olarak kontrol edin ve bakımını yaptırın. Düzenli olarak bir profesyonel tamirciye göstererek kontrol ettirin. Herhangi bir aşınma veya hasar belirtisi hemen tamir edilmelidir.” şeklinde konuştu.
Yolda susuz kalmamak için su deposunu düzenli temizleyin
Karavanınızın su ve atık depolarının önemine değinen İdeal Caravan Genel Müdürü Mehmet Kaya, su ve atık depolarını dezenfekte temizlenip dezenfekte edilmemesi durumunda depolarda bakteri ve ya hastalık oluşabileceğini belirtti.
Güvenlik ekipmanları unutulmamalı
Karavanda bulunan güvenlik ekipmanlarını düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Kaya, “Kontrol edilmeyen sistemler istenmeyen kazalara davetiye çıkarır. Bu sebeple elektrik tesisatının ve bakımını yapın. Yangın söndürücünün sağlam olduğundan ve uzun süreli bir servis gerektirmediğinden emin olun. Üzerindeki tarihi kontrol edin. Duman alarmınızın çalışıp çalışmadığını kontrol edin ve en son dışarı çıktığınızda kullanılmışsa ilk yardım çantanızı doldurun.” dedi.
Karavan sektörünün geleceği parlak
Karavan sektörünün, son yıllarda büyük bir gelişim gösterdiğine dikkat çeken Mehmet Kaya, “Karavan turizminin geleceği parlak görünüyor. Araştırma şirketi Grand View Research’ün sunduğu verilere göre 2021’de 21,2 milyar dolar olan küresel karavan pazarının 2030’a kadar her yıl ortalama yüzde 13.6 büyümesi bekleniyor. Yılı 30,6 milyar dolarla kapatması beklenen karavan turizminin, 2030’da ise 66,9 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu büyümenin arkasında, karavanla seyahat etmenin sunduğu avantajlar yatıyor. Karavanla seyahat etmek, hem ekonomik hem de esnek bir tatil anlayışı sunuyor. Karavan sahipleri, istedikleri zaman istedikleri yere gidebiliyor, doğayla iç içe olabiliyor ve konforlu bir yaşam alanına sahip olabiliyorlar. Karavanla seyahat etmek, aynı zamanda pandemi döneminde de tercih edilen bir seçenek oldu.” ifadelerini kullandı.
İnşaat maliyet endeksi yıllık %67,31 arttı, aylık %1,94 arttı
İnşaat maliyet endeksi, 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %1,94 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre %67,31 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %2,05 arttı, işçilik endeksi %1,67 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %54,26 arttı, işçilik endeksi %111,83 arttı.
Bina inşaatı maliyet endeksi yıllık %66,42 arttı, aylık %2,20 arttı
Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre %2,20 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre %66,42 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %2,46 arttı, işçilik endeksi %1,58 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %52,72 arttı, işçilik endeksi %111,62 arttı.
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi yıllık %70,28 arttı, aylık %1,13 arttı
Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre %1,13 arttı, bir önceki yılın aynı ayına göre %70,28 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi %0,83 arttı, işçilik endeksi %2,00 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi %59,18 arttı, işçilik endeksi %112,63 arttı.
Başlangıç Noktası koordinasyonuyla, üniversite öğrencilerine Akbank ve Eczacıbaşı’nda staj fırsatı
Başlangıç Noktası koordinasyonuyla bir araya gelen Akbank ve Eczacıbaşı Topluluğu, “Ezber Bozan Deneyim” projesinde, 12 üniversite öğrencisine sürdürülebilirlik alanlarında rotasyonlu staj fırsatı sunacak. Yalnızca üniversitelerin 3. sınıf öğrencilerine açık olan programa son başvuru tarihi: 20 Şubat 2024! Topluma fayda üretecek bireyleri ve şirketleri ortak sosyal ağlarda bir araya getiren Türkiye Bilişim Vakfı platformu Başlangıç Noktası, büyük ilgi gören bir projenin ikinci dönemini hayata geçiriyor. Akbank ve Eczacıbaşı Topluluğu iş birliği ile hayata geçirilen “Ezber Bozan Deneyim” rotasyonlu staj programını başlatıyor. Programda, üniversitelerin 3. sınıflarında okuyan öğrencilerin, mezuniyet öncesi kariyer yolculuklarına ilk adımı atarak staj deneyimi kazanmaları hedefleniyor. Türkiye’nin önemli iki şirketini bir araya getiren proje, başvuranlar arasından seçilecek 12 üniversite öğrencisine çok özel bir fırsat sunacak. Projeye seçilen 12 öğrenci, kendi tercihleri ile uzaktan veya hibrit hem Akbank hem de Eczacıbaşı’nda aynı anda deneyim yolculuğuna çıkacak. Edindikleri bilgileri iki farklı şirkette pratiğe dönüştürme şansı yakalayacaklar. Bu fark yaratan programla üniversiteli gençler, mezuniyet öncesi kariyerlerine Başlangıç Noktası eşliğinde güçlü bir adım atacak. Her iki şirkette de 4,5 ay staj yapacak katılımcılar, 9 ay içinde ‘Ezber Bozan Deneyim’ programıyla iki şirketi özgeçmişlerine yazmış olacak. Başvurular 20 Şubat 2024 tarihinde sona erecek. Proje adaylarını, işe alım süreçlerinde uygulanan yöntemlerde olduğu gibi, yetkinliklerini ölçmelerine katkı sağlayacak test ve envanterlerin yanı sıra eğitimler ve jüri mülakatlarından oluşan bir başvuru süreci bekliyor. Program başvuruları Microfon ve Youthall platformu üzerinden alınıyor. Programdan önce sunulacak olan eğitimlere ise Enocta platformu üzerinden uzman kişiler tarafından verilen çevrim içi video eğitim içerikleri ile başvuru süreçlerine destek olacak.Acente Yönetiminde Nasıl Daha Müşteri Odaklı Olunur?
Sigorta sektörü, finansal risklerin yönetimi ve korunması açısından hayati bir rol oynamaktadır. Bu sektördeki en önemli paydaşlardan biri de sigorta acenteleridir. Sigorta acenteleri, müşterileri ile sigorta şirketleri arasında köprü görevi görerek doğru sigorta ürünlerini müşterilere sunmakta ve sigorta süreçlerini yönetmektedirler. Başarılı bir sigorta acente yönetimi için etkili liderlik, stratejik planlama ve risk yönetimi de önemlidir. Değişen piyasa koşullarına uyum sağlamak ve müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli olarak gelişen bir yaklaşım benimsemek gerekmektedir. Ancak, doğru stratejiler ve süreçlerle, sigorta acenteleri hem müşterilerine değer sağlayabilir hem de başarılı bir şekilde büyüyebilirler. Generali Sigorta, acente yönetiminde müşteri odaklılığı sağlamak için neler yapılması gerektiğini paylaştı.
Müşteri ihtiyaçlarına odaklanmak gerekiyor
Başarılı bir sigorta acente yönetimi, müşteri memnuniyetini merkeze almalıdır. Müşteri ihtiyaçlarını anlamak ve onlara en uygun sigorta çözümlerini sunmak, uzun vadeli ilişkilerin temelidir. Müşterilerin beklentilerini karşılamak ve onlara değer katmak, acente başarısının anahtarıdır. Müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak, onlara doğru çözümleri sunmanın temelidir. Acenteler, müşterilerle birebir iletişim kurarak ihtiyaçlarını ve beklentilerini belirlemeli ve bu bilgilere dayanarak sigorta ürünlerini özelleştirmelidirler.
Daha kişiselleştirilmiş hizmet sunulmalı
Her müşterinin ihtiyaçları farklıdır ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunmak müşteri memnuniyetini artırır. Acenteler, müşterilerin yaşam tarzı, finansal durumu ve risk toleransı gibi faktörlere göre özel sigorta çözümleri sunabilirler.
İletişim kuvvetli tutulmalı
Acentelerin müşterilerle düzenli iletişim halinde olmaları önemlidir. Müşteriyle sık sık temas kurmak, onların ihtiyaçlarını ve endişelerini anlamak ve güven oluşturmak için önemlidir. Düzenli e-posta bültenleri, telefon görüşmeleri veya yüz yüze toplantılar gibi iletişim kanalları kullanılabilir.
Müşteriye geri bildirim verilmeli
Müşteri geri bildirimleri, acentelerin hizmet kalitesini değerlendirmek ve iyileştirmek için önemli bir kaynaktır. Acenteler, müşteri memnuniyeti anketleri düzenleyerek veya müşterilerle birebir görüşmeler yaparak geri bildirimleri toplayabilir ve bu geri bildirimleri iyileştirme fırsatlarına dönüştürebilirler. İletişim ve etkileşimin karşılıklı açık tutulması ile uzun süreli ilişkiler kurulmasının da yolu açılabilir. Müşteri odaklılık, uzun vadeli ilişkilerin kurulmasını da gerektirir. Acenteler, müşterileriyle sadece bir satış işlemi değil, uzun vadeli bir ilişki kurmak için çaba göstermelidirler. Müşteri sadakati, tekrarlayan işler ve referanslar gibi faktörler, uzun vadeli müşteri ilişkilerinin önemli göstergeleridir.
Müşteri memnuniyeti şirket kültürü haline getirilmeli
Acenteler, müşteri memnuniyetine odaklanmış bir kültür oluşturmalı ve bu kültürü çalışanlarına benimsetmelidir. Çalışanlar, müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak için gerekli eğitimleri almalı ve şirketin müşteri odaklı vizyonunu benimsemelidirler. Acenteler, müşterilere sigorta ürünleri, poliçe detayları ve talep edilen kapsamlı bilgi hakkında net ve anlaşılır bir şekilde bilgi vermelidirler.
Katılım Emeklilik’in 10. Yaşında “İyilik” Temalı Yeni Reklam Filmi Yayında!
Onuncu kuruluş yıl dönümünü kutlayan Katılım Emeklilik için hazırlanan “iyilik” temalı film, yaygın bir mecra dağılımıyla seyirciyle buluştu. Gricreative tarafından hazırlanan ve bir “iyilik döngüsü” olarak kurgulanan film, yapılan her iyiliğin bir diğerine sebep olacağını hatırlatıyor ve “İyilik senden başlar!” mesajını vurguluyor.
Günlük hayatta unuttuğumuz iyilikleri, küçük jestleri, herhangi bir diyaloga gerek duymadan yansıtan filmde, beraber yaşadığımız dünyada, hepimizin ve her eylemin birbiriyle bağlantılı olduğunun ve iyi bir gelecek için birlikte çalışmamız gerektiğinin altını çiziyor.
Emeklilik ve hayat sigortası alanına alışılagelmişin dışında bakan filmde, Katılım Emeklilik, sadece sigortaya ihtiyaç duyulan anlarda değil, iyi günlerde de birlikte olmanın önemini vurguluyor ve daha güzel günlere iyilikle ve dayanışma ile ulaşılabileceği mesajını veriyor.
ManpowerGroup, 2024 yılı iş gücü trendlerini açıkladı
İş dünyası hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde değişiyor. ManpowerGroup tarafından hazırlanan ve bu değişime yön veren 14 temel trendin yer aldığı “2024 İş Gücü Trendleri Raporu” yayımlandı. ManpowerGroup, yayımladığı “2024 İş Gücü Trendleri Raporu”nda işlerin geleceğini etkileyen dört temel güç olan değişen demografi, teknolojik ilerleme, rekabet faktörleri ve bireysel tercihler ana kriterleri altında 14 temel trendi açıkladı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “Günümüzde gördüğümüz teknoloji atılımlarının, küresel bağlantıların ve hızla gelişen sosyoekonomik dokunun birleşimi, inovasyon ve adaptasyonun çarpışma noktasını yaratan bir dönüştürücü güç dalgasını ortaya çıkardı. Modern iş yerinin bu dinamik ortamında, sismik değişimler işlerin tanımını da yeniden şekillendiriyor. Benzeri görülmemiş değişim ve fırsatlar karşısında geleneksel roller yeniden gözden geçirilirken sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve otomasyon gibi kavramlar çalışma yöntemlerini değiştiriyor. Bu değişimleri inceleyerek ortaya koyduğumuz trendlerin tüm işverenlere ve adaylara geleceğin iş dünyasına doğru ilerledikleri yolda rehberlik etmesini diliyoruz.” dedi. ManpowerGroup’un “2024 İş Gücü Trendleri Raporu”ndaki 14 temel trendin özetleri şu şekilde:Yeniden beceri geliştirme ile nesiller arası farkı kapatmak: Genişleyen demografik boşluk, çok yönlü yetenek zorluklarına neden oluyor; emekli olan baby boomerlar nedeniyle nesiller arası bilgi kaybı, Gen Z’nin teknik ve kişisel becerileri birleştiren güncellenmiş yeteneklere yönelmesi, orta derecede çalışanların yeni roller için yeniden beceri kazanmaları ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Bugünün ve geleceğin iş gücü kadınlardan beslenecek: Küresel olarak, kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 50’nin biraz üzerinde. Özellikle, 25-54 yaş arası kadınlar arasında iş gücüne katılım oranı rekor seviyelere ulaştı. Bu yaş aralığı yepyeni kariyerlere hızlı bir başlangıç ve daha iyi ücret ve yan haklar için savunuculuk yapıyor.
DEIB, inovasyon ve yaratıcılık için bir katalizör: Çeşitliliği, eşitliği, kapsayıcılığı ve aidiyeti teşvik etmek (DEIB), ahlaki bir zorunluluktan temel bir iş stratejisine dönüşmüş durumda. DEIB’yi benimseyen şirketler inovasyon ve yetenek açısından önemli avantajlar elde ediyor. Veriler, çeşitliliği koruyan, eşitliği sağlayan, kapsayıcılığı teşvik eden ve aidiyeti geliştiren çalışma kültürlerinin modern çağda yeni zorlukların üstesinden gelmek için daha iyi konumlandığını gösteriyor.
Kullanılmayan ya da hafife alınan göçmen yeteneği kritik bir kaynak: Günümüzde işverenler, yetersiz yerli yetenek arzı ile yüksek iş gücü talebiyle karşı karşıya. Bu hızlanan yetenek açığı, yenilikçi işe alım yaklaşımlarını ve daha geniş yetenek hatlarını zorunlu kılıyor. İşverenlerin birçoğu artık küresel göçmenlerini ve göçmen yetenek havuzlarındaki vaadi kabul ediyor.
İnsanları yapay zekânın merkezine koymak: Yapay zekânın yükselişi işyerini yeniden şekillendiriyor. Bu gelişmeye karşı önde gelen şirketler ve hükümetler, işçilerin ihtiyaçlarını, yeteneklerini, becerilerini ve refahını doğrudan etkileyen yenilikçi yöntemlere öncülük ediyor.
Yapay zekâ, yok ettiklerinden daha fazla iş yaratacak: İşletmeler AI ile birlikte adapte olmayı ve değişmeyi öğrendikçe, insanlar geleceğin iş dünyasını güçlendirecek. Bu nedenle insanlar, yapay zekâyı teknik bilgi ve mesleki yeteneklerini artırma fırsatı olarak görmek için bakış açılarını değiştirmeli.
Verimlilik Paradoksu – İnsan potansiyelini ve gelişmiş teknolojiyi yönlendirmek: Gizli üretkenliği açığa çıkarmak isteyen şirketler öncelikle doğru insan ve teknoloji kombinasyonuna odaklanmalı, işyeri kültürünü güçlendirmeli ve liderlik geliştirmelidir.
İnsan gücüyle yeşil geçiş: İnsanlara yatırım yapmak sadece bir seçenek değil; bir zorunluluktur. Yeşil işlerin talebi arttıkça, şirketler iş fonksiyonları genelinde net sıfır stratejilerini uygulayacak becerilere sahip çalışanlara ihtiyaç duyuyor.
Yönetici Görevi – Sürekli dönüşümü kusursuz hale getirmek: Yapay zekâ, otomasyon ve sürdürülebilirlik artık işleri yeniden şekillendirirken insan öncelikli bir dönüşüme rehberlik etme sorumluluğu yöneticilere düşüyor.
Ülke Kıyıları (Onshore) – Yakın Kıyı (Nearshore)- Kıyıdan Uzak (Offshore): Şirketler, gelecekteki kesintilere karşı çeşitli tedarikçi ağları ve yetenek toplulukları oluşturarak şimdi hazırlık yapmalı.
Ücret konusunda dengeyi bulmak: Bugün, ekonomik belirsizlik nedeniyle iş isteyen çalışanların neredeyse dörtte biri istedikleri işi bulamıyor. İnsanlar iş değiştirmeyi daha az sıklıkla yapıyorlar. Bu da işverenleri, yetenek getirmek için yeterince çekici maaşlarla sürdürülebilir bir büyüme arasında doğru dengeyi bulma konusunda düşünmeye zorluyor.
Ben Ekonomisi: Ben Ekonomisi’ndeki tüketicilere benzer şekilde, günümüz çalışanları kendi iş-yaşam dengelerini belirlerken esneklik ve özerklik arıyorlar. Birçok şirketin yüz yüze ofis çalışmaya dönüşü savunmasına rağmen, çalışanların beklentileri ile işverenlerin istekleri arasında giderek artan bir fark bulunuyor.
Gen Z, işyeri kültürünün geleceğini şekillendiriyor: Gen Z’nin güçlü etkisiyle, mevcut “kültür devrimi” ve yeni hiyerarşi, mental sağlığı ön plana çıkarıyor ve liderler ile yöneticileri ön plana çıkarıyor.
Kişisel Olma – Çalışan deneyimini bireysel ihtiyaca göre şekillendirme: Tüketicilerin ilgisinde olan kişiselleştirme, işyerlerine de girdi. Çalışanlar, artık fayda paketlerinden yapay zekâ destekli beceri eğitimine, kişisel güçlükler ve ilgi alanlarına özgü kariyer yolları ve gelişim fırsatlarına kadar her şeyde daha büyük özelleştirme bekliyor.
Perakende satış hacmi yıllık %11,4 arttı
Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi (2015=100) 2023 yılı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %11,4 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları %8,7 arttı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) %16,9 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise %5,1 azaldı.
Ciro Endeksleri, Aralık 2023 Toplam ciro yıllık %69,0 arttı
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi (2015=100), 2023 yılı Aralık ayında yıllık %69,0 arttı.
Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Aralık ayında yıllık sanayi sektörü ciro endeksi %59,4 arttı, inşaat ciro endeksi %85,0 arttı, ticaret ciro endeksi %72,4 arttı, hizmet ciro endeksi %66,1 arttı.
Toplam ciro aylık %6,6 arttı
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi (2015=100), 2023 yılı Aralık ayında aylık %6,6 arttı.
Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2023 yılı Aralık ayında aylık sanayi sektörü ciro endeksi %6,2 arttı, inşaat ciro endeksi %4,3 arttı, ticaret ciro endeksi %7,4 arttı, hizmet ciro endeksi %5,4 arttı.
Perakende satış hacmi aylık %1,7 arttı
Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi (2015=100) 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %1,7 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları %0,3 arttı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) %2,3 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise %1,8 arttı.
Perakende ciro yıllık %80,0 arttı
Cari fiyatlarla perakende ciro (2015=100) 2023 yılı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %80,0 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları %78,8 arttı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) %85,1 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise %62,9 arttı.
Perakende ciro aylık %4,3 arttı
Cari fiyatlarla perakende ciro (2015=100) 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %4,3 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları %4,1 arttı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) %5,0 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise %1,9 arttı.
Honda Marine, en güçlü motoru BF350’yi Bosphorus Boat Show’da tanıtacak
Honda Marine Türkiye, 17-24 Şubat tarihleri arasında katılacağı Bosphorus Boat Show Fuarı’nda yeni nesil ‘V8 dıştan takma motoru BF350’yi Türkiye’de ilk kez deniz tutkunlarının beğenisine sunacak.
Türkiye’de Anadolu Motor güvencesiyle satışa sunulacak olan BF350, Honda’nın dıştan takma deniz motorlarında bugüne kadarki en yüksek beygir gücünü sunuyor.
Anadolu Grubu’nun otomotiv çatısı altında faaliyet gösteren şirketlerinden Anadolu Motor’un Türkiye distribütoru olduğu Honda Marine markası, yenilikçi motor teknolojileri ile Türkiye’nin en büyük marin fuarı olan Bosphorus Boat Show’a katılmaya hazırlanıyor.
Honda Marine, 17-24 Şubat tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan fuarda, V8 dıştan takma motora sahip yeni ürünü BF350’yi Türkiye’de ilk kez görücüye çıkarıyor.
Türkiye’de Anadolu Motor güvencesiyle satışa sunulacak olan BF350 dıştan takma deniz motoru, olağanüstü teknolojik özelliklerle donatılan üstün performansı ile Honda’nın dıştan takma deniz motorlarında bugüne kadarki en yüksek gücü sunuyor.
Yüksek konfor
VTEC™ (Değişken Zamanlamalı Valf Kontrol Sistemi ve Elektronik Trim Kontrolü) teknolojisine sahip V8 motorlu BF350 (350 HP); yüksek performansı, düşük ses ve titreşim seviyeleri ile tekne kullanıcılarına konforlu ve heyecan verici bir deneyim sunmayı hedefliyor.
Benzersiz güç
5 litrelik silindir hacmine sahip V8 motorlu BF350’nin BLAST™ (Artırılmış Düşük Hız Torku) özelliği anında ve güçlü bir hızlanma sağlıyor. Sabit hızlarda ise ECOmo özelliği yakıt tüketimini düşürüyor. Ekstra güç gerektiğinde VTEC™ teknolojisi her RPM aralığında performansı optimize ederek benzersiz bir güç, tork ve verimlilik sağlıyor.
Kullanım kolaylığı
Honda Marine’in BF350 (350 HP) modeli, Cruise Control (Hız Sabitleme Sistemi), Tilt Limit ve Trim Support (Trim Desteği) gibi akıllı sistemlerle de müşteri deneyimini geliştirmeyi ve kullanım kolaylığını artırmayı hedefliyor.
Estetik tasarım
Honda Marine, V8 dıştan takma motor BF350’nin (350 HP) suyla uyumlu ince silueti ile yeni ve kendine özgü bir tasarım sunuyor.
Honda Marine, fuar süresince misafirlerini 4’ücü salonda bulunan 4-B4 numaralı standında ağırlayacak.
Yazılım Artık Hayatımızın Her Yerinde
Yazılım sektörünün giderek daha büyük bir önem kazandığını belirten 12M Tech Genel Müdürü Akgün Yardımcı, “Yazılım artık hayatımızın her yerinde” dedi. Yazılım ihracatının ülkelere getirisine dikkat çeken Yardımcı, dünya genelinde 30 milyon yazılımcı varken ülkemizde 230 bin yazılımcı olduğuna dikkat çekti ve bu sayının arttırılması için ve sektörde yaşanan beyin göçünün önlenmesi için yapılması gerekenleri sıraladı.
12M Tech Genel Müdürü Akgün Yardımcı, yazılım sektörünün geleceği, yerli yazılım, yazılım ihracatı ve siber güvenlik konuları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yazılım sektörünün giderek daha büyük bir önem kazandığını belirten Yardımcı, “Kullandığımız saatlerden tartılara, buzdolabından çamaşır makinasına, hatta yeni nesil otomobillere kadar yazılım artık hayatımızın her yerinde” dedi. Yazılımcı yetiştirme noktasında eğitim alanında çağı yakalayacak birtakım değişiklikler yapılması gerektiğini kaydeden Yardımcı, son yıllarda sektörde yaşanan beyin göçüne vurgu yaptı. Yazılım ihracatının ülkelere getirisinin çok büyük olduğunu ifade eden Yardımcı, siber güvenliğin de artık hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu açıkladı.
Her şirketin ana iş süreçlerine uygun özelleştirilmiş yazılım geliştirebiliyoruz
Günümüzde yazılım sektörünün değerine vurgu yapan Yardımcı, “Yazılım giderek daha da kritik bir noktaya doğru taşınıyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi, eskiden yazılım denildiğinde aklımıza dizüstü, masaüstü bilgisayarlar ve bu bilgisayarlarda çalışan programlar gelirdi. Ama bugün yazılım dediğimiz zaman işin şekli değişti. Kullandığımız saatlerden tartılara, buzdolabından çamaşır makinasına, hatta yeni nesil otomobillere kadar yazılım artık her yerde. Yaptığımız işlerden örnek verecek olursam, biz 12M olarak şu anda askeri savunma sanayiinin bir cihazının içinde çalışan yazılımla da uğraşıyoruz, Türkiye’nin en büyük meyve bahçelerinden birinin içindeki sulama sistemi için de çalışıyoruz. Yazılım artık her yerde ve her şirket artık yazılım şirketi olmaya doğru gidiyor. Her şirketin ana iş süreçlerini ilerletmesi ve bunu verimli kullanabilmesi için yazılım kullanması, bu yazılımları da kendi ihtiyaçlarına göre geliştirmesi gerekebiliyor. Biz kurumun kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirdiğimiz işletim sistemleriyle de uğraşıyoruz.” dedi.
Dünya genelinde 30 milyon yazılımcı var
Şu an ülkemizde yaklaşık 230 bin yazılımcı olduğunu belirten Yardımcı, “Dünyada ise 30 milyon yazılımcıdan bahsediliyor. Hindistan çok hızlı bir şekilde bu sayıyı artırıyor. Formal lisans programlarının dışında bazen ön lisans programları ile de yazılımcılarının niteliğini artırmaya çalışıyor. Platformlar değişti, ortam değişti, paradigma değişti. Bizim o değişim ve dönüşüme uyum sağlamamız lazım. Bundan 20 sene önce kabul görmüş bir teknolojiye artık güncel gözüyle bakılmıyor” dedi
Nitelikli yazılımcı kaybı yaşamamak önemli
Son yıllarda yazılım sektöründe yaşanan beyin göçüne ayrı bir parantez açan Yardımcı şöyle devam etti: “İşletmelerimizin daha verimli olması için de daha nitelikli yazılımları kullanmaya ihtiyaç var. Burada özelleştirmeler, kuruma göre geliştirmeler gerekiyor. Bu yazılımların belli bir olgunluğa ulaşması, yazılımı geliştirecek insan kaynağının nitelikli olması ve bir yandan da bu nitelikli insan kaynağının ülkemizde çalışmaya istekli olması gibi birbirine dokunan birçok konu çıkıyor. Maalesef son yıllarda özellikle nitelikli yazılımcılarda kaybımız oldu ülke olarak. Yurt dışına çok giden oldu. Ya da Türkiye’de yaşamaya devam eden ama tüm zamanını yabancı bir işletmeye ayıranlar oldu. Gönül ister ki Türkiye’de insanların kalıp çalışmak isteyecekleri ortamları, ekosistemi oluşturalım. Hatta dünyaya buradan hizmet üretelim.”.
Yazılımın ülkelere getirisi çok daha yüksek
Yazılım sektöründe istihdam olanaklarından bahseden Yardımcı, “Almanya’da istihdamın yüzde 2’si yazılım sektöründe ama ihracatın yüzde 2,5’ine karşılık geliyor. Bir başka örnek İrlanda’da ülke ihracatının yüzde 9,5’tan daha fazlası yazılım sektöründe. İstihdam ise yüzde 1’lerde. Bunun iki sebebi var. Paketlenmiş ürün, tüm dünyaya oradan satıyorlar. İkincisi de yazılım sektörünün kattığı değer pek çok sektöre göre çok daha fazla. Bir kilo domates, bir kilo akıllı telefon kıyaslamaları vardır ya; o gözle baktığınızda yazılımın ülkeye getirisi çok daha yüksek olabiliyor. Bizim de bunu yapmaya ihtiyacımız var. Bunu yapabilir hale gelmek için dünyayla rekabet edebilir şekilde eğitime ihtiyacımız var. Çalışanların kendini sürekli geliştirebilecekleri ortamları kurmaya ihtiyacımız var. Bunları yaparken tabii ki devletimizin de desteğine ihtiyacımız var. Ciddi destekler veriliyor bu arada. Onun da altını çizmek lazım” bilgisini paylaştı.
Müfredatı güncellemek lazım
Yazılım sektöründe çalışan bir personelin kendini sürekli geliştirmesi ve yetiştirme noktasında da birtakım değişiklikler yapılması gerektiğini vurgulayan Yardımcı, “Biz nüfusu genç bir toplumuz. Bir ülkenin en değerli kaynağı insandır. Bizim de en değerli kaynağımız insanlarımız. Gençlerimizin daha nitelikli noktalara gelmesi için sürekli bir eğitim gerekiyor. Çok acı ama özellikle yüksek öğretim programlarından mezun olmuş pırlanta gibi arkadaşlarımızın bir kısmını özel sektörün aradığı bazı yetkinliklere hiç sahip olmadığını görüyoruz. Biz kendi yazılım ihtiyaçlarımız için kamplar düzenlemeye başladık. Hatta grup şirketlerinden bir tanesi de çeşitli başka kuruluşlara da bu şekilde kamplar düzenlemeye başladı. Hem kurumların kendi yazılımcı ihtiyacı için hem de gerçekten sektöre daha nitelikli birilerini kazandırmak için. Bu kamplarda bazen şunu görüyoruz. Gerçekten çok nitelikli ve çalışkan arkadaşlarımız üniversitede karşılaşma imkanı olmadığı şeyleri bizde görünce bir anda açılıyor ve parlıyor. Çok güzel bir taş var ve onu işleyince parıldamaya başlıyor gibi. Bizim o taşları sürekli parlatmaya ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.
İHA’LARA KESİNTİSİZ İLETİŞİM
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin millî insansız hava araçları (İHA) başta olmak üzere, tüm İHA’ların Türksat uyduları üzerinden kontrol edilebileceğini bildirdi.
Bakan Uraloğlu yaptığı yazılı açıklamada, İHA’ların Türksat sayesinde güvenle uçacağını vurgulayarak “Türksat 5B başta olmak üzere, tüm Türksat uyduları ile dünyanın dört bir yanında İHA’ları kontrol altında tutabileceğiz. Bunlar genişletilmiş menzil ve kapsama alanı ile kesintisiz haberleşebilecek. Artık İHA’larımızın kontrolüne dışarıdan müdahale edilmesi mümkün olmayacak.” ifadesini kullandı.
Bakan Uraloğlu, başlarda sadece askerî ve gözetleme amaçlı kullanılan insansız hava araçlarının son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte mühendislik uygulamalarında, bilimsel çalışmalarda ve sivil alanda da kendine yer bulmaya başladığını belirtti.
Türkiye’de üretilen yerli ve millî İHA’ların yanı sıra uydu haberleşme kabiliyetine ihtiyaç duyan tüm İHA’ların kontrolünün artık TÜRKSAT uyduları üzerinden sağlanmaya başladığını bildiren Uraloğlu, “Uydu iletişimi, İHA operasyonlarında oyunun kurallarını değiştiren bir unsur olarak ortaya çıkıyor. Özellikle yurt dışında görev yapan İHA’ların kontrolü Türksat uyduları ile daha güvenli hâle geldi. Uydu iletişimi, veri iletimi için güvenli ve şifreli kanallar sağlayarak, yetkisiz erişim veya müdahale riskini en aza indiriyor. Türksat uyduları ile İHA’larımız dünyanın her yerinde güvenle uçabilecek.” ifadelerine yer verdi.
ERİŞİLEMEYEN ALANLARDA BİLE İHA’LARA KESİNTİSİZ İLETİŞİM
Uraloğlu, beşinci nesil haberleşme uydusu Türksat 5B’nin hizmete girmesinin ardından Türkiye’nin uydu data kapasitesinin 17 katın üzerinde arttığını anımsattı. Türksat’ın bölgedeki güçlü uydu altyapısına sahip operatörlerden biri hâline geldiğinin altını çizen Uraloğlu, “Gelişen teknoloji ile Türksat uydularının kullanım alanları da önemli oranda arttı. Türksat uyduları İHA operasyonları için genişletilmiş menzil ve kapsama alanı sağlıyor. Daha önce kullanılan LOS (Line of Sight) denen veya sınırlı karasal ağlara dayanan geleneksel iletişim yöntemlerinden farklı olarak, uydu iletişimi; uzak ve erişilemeyen alanlarda bile kesintisiz haberleşme imkânı veriyor. Türksat uydularının geniş kapsama alanları sayesinde zorlu arazilerde ve sınır ötesinde İHA görevleri kolaylaşıyor.” ifadelerine yer verdi.
Türksat uydularının insansız hava araçlarımızın Avrupa, Asya, Orta Doğu ve Afrika gibi bölgelerde faaliyet gösterme yeteneklerini geliştirdiğini de aktaran Uraloğlu, “Uydularımız, kesintisiz ve güvenilir operasyonel faaliyetlerin verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine imkân sağlıyor. İHA’larımız Türksat uyduları aracılığı ile geniş frekans bandından yararlanarak; yüksek hızlı veri, ses ve görüntü aktarımı yapabiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş: “Kızıldeniz’deki kriz taşları yerinden oynatabilir”
Kızıldeniz’de ticari gemilere yönelik yapılan saldırıların küresel tedarik zincirine etkileri artıyor. Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, krizin Türkiye’ye olası etkilerini değerlendirdi. Kızıldeniz’de yaşanan deniz taşımacılığı krizinin Türkiye için bir fırsata dönüşebileceğini belirten Keleş, kriz nedeniyle Ümit Burnu rotasının kullanımının arttığının, bu durumun Asya ve Avrupa arasında alternatif ticari rota ihtiyacını net bir şekilde ortaya çıkardığının altını çizdi. Keleş ayrıca, bu krizle özelikle Avrupalı şirketler için üretim hatlarını Çin’den yakın coğrafyalara taşıma fikrinin tekrar önemli bir gündem maddesi haline gelebileceğini söyledi. Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’de İsrail bandıralı ya da İsrail limanlarına giden ticari gemilere yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Söz konusu saldırıların ardından denizcilik şirketleri seferlerini askıya almaya veya rotalarını değiştirmeye başladı. Ümit Burnu’ndan geçen gemi sayıları artıyor Oxford Üniversitesi tarafından oluşturulan PortWatch verilerine göre son iki ayda Ümit Burnu’ndan gemi geçişleri artış gösterdi. Kasım 2023’te Ümit Burnu’ndan günlük 50 kargo ve tanker gemisi geçerken, bu rakam ocak ayı sonu itibarıyla 85’e ulaştı. Ticaret hacmi de aynı şekilde artış gösterdi. Bölgedeki günlük ticaret hacmi 4,8 milyon tondan 7,2 milyon tona çıktı. Denizcilik araştırma şirketi Drewry tarafından hazırlanan Dünya Konteyner Endeksi’ne göre ise kasım ayında bin 382 dolar seviyesinde olan konteyner bileşik endeksi şubat itibarıyla 3 bin 786 dolar seviyesinde seyrediyor. Rakamların geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 90 artış gösterdiği, kasımdaki seviyesine göre ise yüzde 174 daha yüksek olduğu görülüyor. Çin’den çıkış zor ancak artık daha sık tartışılacak Dünyadaki siyasi belirsizliklerin artarak devam edeceği de dikkate alındığında, pandemi döneminde sıklıkla tartışılan, üretim üstlerinin Çin’den daha yakın coğrafyalara taşınması fikrinin özelikle Avrupalı şirketler için tekrar ana gündem maddelerinden biri haline geleceğini söyleyen Sertrans Logisitics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş şu yorumlarda bulundu: “Kızıldeniz’de yaşanan deniz taşımacılığı krizi Türkiye için birkaç noktada fırsat barındırıyor ve bu fırsatlar bazı taşları yerinden oynatmaya gebe. Bunlardan ilki, pandemi döneminde sıklıkla tartışılan üretim hatlarının Çin’den Avrupa’ya daha yakın coğrafyalara taşınması fikri. Bölgelerin siyasi hassasiyetleri göz önüne alındığında, gerek Rusya-Ukrayna gerekse Filistin’de yaşanan sorunların benzerlerinin ilgili coğrafyalarda önümüzdeki dönemde de yaşanması muhtemeldir. Bu durum ulaşım ağlarında Kızıldeniz’de yaşanan sorunun benzerlerinin önümüzdeki dönemlerde tekrar etme ihtimalini sürekli canlı tutacaktır. Bu nedenle tedarik zinciri kırılması kaynaklı sorunlarla daha sık karşılaşacağımız gerçeğini asla göz ardı edemeyiz. Dünyanın üretimde yüksek oranda Çin bağımlılığını daha fazla taşıyamayacağı ve alternatif üretim ağlarına eninde sonunda geçiş yapacağına inanıyorum. Bu noktada doğru yatırım fırsatları yaratabilirsek, üretim hattının Çin’den Avrupa’nın daha yakın coğrafyasına kayma sürecinde ülkemiz önemli bir üretim üssü haline gelebilir. İş gücü maliyetleri ve güçlü üretim altyapısı dikkate alındığında bu elbette hızlı ve kolay bir çıkış süreci olmaz. Ancak Türkiye atacağı doğru adımlarla yaşanması kuvvetle muhtemel çıkış sürecinden avantajlı çıkacak ülkelerin başında gelecektir.” Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projelerinde süreç hızlanabilir Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle kuzey koridor hattındaki sıkıntıların ve Kızıldeniz’deki mevcut durumun benzerlerinin önümüzdeki dönemde de yaşanabilme riskinin yüksek olması nedeniyle yeni ticaret hattı alternatiflerinin oluşturulmasının zorunlu hale geldiğinin altını çizen Nilgün Keleş; Türkiye’nin üzerinde çalıştığı Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projelerine dair görüşlerini şu şekilde ifade etti: “Ülkemiz için ikinci fırsat alanı ise bir süredir üzerine politika ürettiğimiz Orta Koridor Ve Kalkınma Yolu projelerine dair ihtiyacın artmasıdır. Bu durum projelerin önündeki siyasi engellerin kaldırılması süreçlerini hızlandıracağı gibi, finansal bazı imkanların da doğmasına neden olabilir. Finalde projelerin hayata geçirilme hızı ve ilgili hatların kullanılma yoğunluğu artacaktır. Mevcutta son bir yıl içinde Çin’den Avrupa’ya giden 10 milyon konteynerin yüzde 96’sı denizyoluyla, yüzde 4’ü ise Kuzey Koridoru olarak adlandırılan Trans-Sibirya Demiryolu hattı üzerinden sevk ediliyor. Kuzey Koridorunda yaşanan sıkıntılar herkesin malumu. Orta Koridor, Avrupa ile Asya arasında bir ticaret yolu olarak Kuzey Koridoruna oranla daha hızlı ve daha ekonomik, 2.000 km daha kısa, iklim koşulları bakımından da daha elverişli ve deniz yoluna kıyasla ulaşım süresini 1/3 nispetinde (15 gün) kısaltıyor. Orta Koridor ayrıca, ülkemizin liman bağlantıları sayesinde Asya’daki yük trafiğinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Akdeniz bölgesine ulaşması için önemli fırsatlar sunuyor. Ümit Burnu rotasının kullanımının artmasıyla alternatifler aradığını gördüğümüz şirketler için Asya ve Avrupa arasında stratejik bir konuma sahip olan Türkiye, uluslararası nakliyede cazip bir seçenek haline gelebilir.” Ülkemizin dünya lojistik sektöründeki gücü artacaktır Türkiye’nin önümüzdeki dönemde lojistik imkân ve kabiliyetleriyle öne çıkacağını belirten Keleş, “Günün sonunda Çin’den kayması muhtemel üretim altyapısından hak ettiğimiz oranda pay alabilir ve lojistik altyapımızı çeşitlendirecek yatırımları da hızla hayata geçirebilirsek, ülkemizin dünya lojistik sektöründeki gücü artacaktır. Avrupa, Asya, Afrika ve Orta Doğu’nun geçiş koridoru üzerinde yer alan Türkiye, avantajlı coğrafi konumuyla dünyanın en önemli lojistik üslerinden biri olabilme potansiyeline sahip. Son 20 yılda ülkemizin gerçekleştirdiği yaklaşık 200 milyar dolar ulaştırma-altyapı yatırımına her geçen gün yenileri ekleniyor. Bunların yanı sıra lojistik sektörünün yaptığı önemli yatırımlar var. Bu tür yatırımlar Türkiye’yi lojistik bir üs haline getirmek ve Asya ile Avrupa arasında hızlı ve kesintisiz bir bağlantı sağlamak hedefiyle planlandı. Bu noktada mevcut kabiliyetlerimiz ve altyapımızın üstüne koyacağımız yeni yatırımlarla Türkiye’nin lojistik altyapısının bölgede artacak yoğunluğu karşılayabileceğine olan inancım tam” dedi.TOUGHBOOK, askerlerin en zor koşullarda bile bağlantıda kalmasını sağlıyor
Uzman Jacek Wielgus, Panasonic’in dayanıklı laptop ve tabletlerinin NATO orduları için sertifikalı olduğuna ve kullanım ömrü boyunca farklı ihtiyaçlara göre uyarlanabildiğine dikkat çekiyor Sahada dayanıklı ve güvenilir bilişim cihazların olması, günümüzün orduları için olmazsa olmaz bir ihtiyaç. Hava, ısı, çamur, toz ve nemi dikkate almaksızın her zaman yüksek performans göstermesi gereken cihazlar, birbirileriyle istisnasız bağlı kalarak diğer cihaz veya birimlerle iletişim kurabilmeli. Bunun da ötesinde, gerektiği zaman tek bir komut ile kapanarak tamamıyla sessiz bir hale gelebilmeli. Panasonic TOUGHBOOK Orta ve Doğu Avrupa Kritik Müşteri Yöneticisi Jacek Wielgus, Panasonic TOUGHBOOK cihazlarının bu alanda sunduğu avantajları anlatıyor. Panasonic, ürünlerini savunma sanayinin ihtiyaç ve taleplerine göre uyarlıyor TOUGHBOOK serisi, esneklik, performans, makul edinim ve bakım maliyetleri veya ekosistem istikrarı sayesinde birçok farklı alanda yüksek talep görüyor. Bütün ürünler iş birlikleri kapsamında sektörlerin ihtiyaçlarına göre değiştirilebilse de, TOUGHBOOK serisinin üstün dayanıklılığı ve IP66 koruma derecesi geçici olarak su altında kalmaya ve toza karşı tam koruma sağlıyor ve zor koşullarda kullanım için önde gelen bir tercih oluyor. Engebeli yollardaki sarsılmaya dayanıklı TOUGHBOOK 40, askeri araçlarda yaygın kullanımıyla ön plana çıkıyor. Panasonic Mühendislik ekibi, Alman Roda Computers GmbH gibi iş ortaklarıyla birlikte savunma sanayinin iletişim ihtiyaçlarını karşılayan askeri çözümler geliştiriyor. Ürün portföyünün esnekliği, sunulan hizmetin sektör, kullanım bölgesi ve müşterilerin ihtiyaçlarına göre şekillenmesini mümkün kılıyor. Panasonic ürünleri geliştirilirken, müşterilerin mevcut ve olası talepleri ön planda tutuluyor. Uzun yıllardır sunulan genişletme paketleri, müşterilerin ihtiyaçlarına göre özellik eklemesine veya çıkarmasına imkân sunuyor. Ürünlerde HF-RFID, akıllı kart ve barkod okuyucudan 2. LAN portuna, gerçek seri porta, termal görüntülemeye ve ek bir USB 2.0 portuna kadar donanım düzenlemeleri gerçekleşebiliyor. Yazılım değişikliklerine örnek olarak ise, TOUGHBOOK G2 tablet, 20 olası ayar kombinasyonu ile görev ne olursa olsun kullanıcısına her daim hizmet vermeye hazır duruyor. Savunma sektöründen en sık gelen taleplerin arasında eski iletişim sistemlerinin yenilenmesi, daha güvenli ve şifrelenmiş donanım ve yazılımlar ile değiştirilmesi bulunuyor. TOUGHBOOK 55 ve TOUGHBOOK 40, Viasat’ın bu güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak ve NATO üyesi ülkelerin ve diğer Avrupa ülkelerinin orduları tarafından kullanım için onaylanmış kendi kendini şifreleyen Ecylpt SSD sabit sürücüsü ile donatılabiliyor. Ayrıca, cihazlar TEMPEST teknolojileriyle uyumlu olacak şekilde tasarlanıyor, yani küçük düzenlemelerle gerektiği zaman hiçbir elektromanyetik sinyal sızdırmıyor ve dijital takip ile hacklenmeye karşı korunuyor. Zorlu sahalarda çalışırken bağlantıda kalabilmek çok önemli Şehirlerde alışageldiğimiz üstün bağlantı hatlarından uzak ve zorlu koşullar ile donatılmış sahalarda çalışmanın en büyük zorluklarından biri, iletişimde istikrarın sağlanması. Tüketici ürünleri, bu mecralarda yetersiz kalıyor. Zorlu koşullarda iletişim eksikliği oluşmaması için özel antenlerle donatılmış TOUGHBOOK serisi, LTE/4G/5G ve GPS, Glonass, Baidou ve Galileo için Küresel Navigasyon modülleri ile her türlü protokolde kesintisiz iletişimi destekliyor. Bütün eylemlerin dijital teknolojilerle desteklendiği modern savunma sektöründe cihazların kullanıcıya güven sağlaması hayati önem taşıyor. Özellikle aktif çatışmanın bulunduğu sahalarda acil bir durumda cihazların tamamen kapatılarak takip edilemez hale gelmesi, teknoloji destekli veya siber saldırılara karşı önemli bir savunma sağlıyor. Zorlu sahalarda yaşanan başka bir sorun ise parçaların kaybolması veya zarar görmesi. Bunun gibi beklenmedik durumlarda yapılan yatırımın çok fazla ek maliyete mal olmaması da savunma sektörünün taleplerinden biri. Uzun ömürlü ürünler üretmenin yanı sıra gerektiği gibi yedek parça ve bakım hizmetlerinin de sunulması, müşterilerin zor bir anda çaresiz kalmasının önüne geçiyor. Panasonic’in İngiltere’deki yapılandırma merkezinde büyük bir bileşen stoku bulunuyor ve 10 yıllık cihazların bile yedek parça talepleri karşılanabiliyor. Savunma sektörünün yatırımlarındaki önceliği, uzun vadeli dayanıklılık ve güvenilirlik Orduların dijitalleşme süreci ilerledikçe ve küresel gündemde savunma sanayi önem kazandıkça, askeri teknoloji ürünlerine olan talebin arttığı da görülüyor. Olabildiğince geniş bir donanım artışı ve dönüşümü hedefiyle yatırım yapmaya başlayan ordular, dayanıklı ve uzun süre kullanılabilen ürünlere daha çok ilgi gösteriyor. Sahada zor bir anda faaliyetini yitirmeyen, gelişen durumlara esnek çözüm sağlayabilen cihazları tercih ediyorlar. Panasonic tarafından üretilen dayanıklı ve güvenilir ürünler de savunma sanayinin ilgisini çekiyor. Bunun gibi yeni ürünler, özellikle maliyet ve verim açısından eski tip ve tüketici ürünlerine kıyasla kullanışsız olan askeri bilgisayarlara bir alternatif olarak değerlendiriliyor.Dış Ticaret Endeksleri, Aralık 2023 İhracat birim değer endeksi %1,2 azaldı
İhracat birim değer endeksi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde %2,9 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) %10,2 azaldı, yakıtlarda %15,5 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) değişmedi.
İhracat miktar endeksi %1,6 arttı
İhracat miktar endeksi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,6 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde %5,0 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) %4,8 azaldı, yakıtlarda %31,9 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %2,5 azaldı.
İthalat birim değer endeksi %6,5 azaldı
İthalat birim değer endeksi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,5 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %4,5 azaldı, yakıtlarda %22,4 azaldı, ham maddelerde (yakıt hariç) %9,6 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %0,7 azaldı.
İthalat miktar endeksi %4,8 azaldı
İthalat miktar endeksi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,8 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %2,2 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) %8,2 arttı, yakıtlarda %4,9 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %3,8 azaldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksi %6,5 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi; 2023 Kasım ayında 152,2 iken 2023 Aralık ayında %6,5 oranında artarak 162,1 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ihracat miktar endeksi; 2022 yılı Aralık ayında 159,2 iken 2023 yılı Aralık ayında %5,7 oranında artarak 168,3 oldu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksi %0,6 azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ithalat miktar endeksi; 2023 Kasım ayında 123,3 iken 2023 Aralık ayında %0,6 oranında azalarak 122,6 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ithalat miktar endeksi; 2022 yılı Aralık ayında 132,3 iken 2023 yılı Aralık ayında %1,6 oranında azalarak 130,2 oldu.
Dış ticaret haddi 2023 yılı Aralık ayında 87,0 olarak gerçekleşti
İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2022 yılı Aralık ayında 82,4 olarak elde edilmiş olan dış ticaret haddi, 4,6 puan artarak, 2023 yılı Aralık ayında 87,0 oldu.
İşgücü İstatistikleri, Aralık 2023 Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,8 seviyesinde gerçekleşti
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 12 bin kişi azalarak 3 milyon 98 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,8 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %7,1 iken kadınlarda %12,0 olarak tahmin edildi. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %48,8 oldu
İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 399 bin kişi artarak 32 milyon 56 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puan artarak %48,8 oldu. Bu oran erkeklerde %66,1 iken kadınlarda %31,9 olarak gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %53,5 olarak gerçekleşti
İşgücü 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 387 bin kişi artarak 35 milyon 154 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,5 puan artarak %53,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %71,1 iken kadınlarda %36,3 oldu.
Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %15,5 oldu
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak %15,5 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %11,5, kadınlarda ise %22,8 olarak tahmin edildi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,7 saat oldu
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 0,1 saat azalarak 43,7 saat olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %24,7 oldu
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2023 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre 2,1 puan artarak %24,7 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %16,4 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı %17,9 olarak tahmin edildi.
EMD Akademi Anadolu Projesi geliyor
İzmir ekonomisindeki tüm gelişmeleri kamuoyuna aktaran İzmirli ekonomi muhabirlerinin meslek kuruluşu Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi 34. Kuruluş yıldönümünü, Cumhuriyet Balosu’yla birleştirdi.
Gecede konuşan EMD İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan Cumhuriyetimizin 100. Yılında 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş depremleri sonrasında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
“Kahramanmaraş depremleri sonrasında herkes yardıma koştu” diyen Demircan, “Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi olarak bizde kayıtsız kalamazdık. İlk önce İzmir Gazeteciler Cemiyetimiz ve diğer basın meslek örgütlerimiz iş birliğinde deprem bölgesindeki meslektaşlarımız için “TEK İŞİMİZ HABER DEĞİL” isimli bir yardım kampanyası başlattık. Biz kampanyayı başlattıktan hemen sonra deprem bölgesindeki meslektaşlarımız, “Biz sizden yardım istemiyoruz, bizim ofislerimiz yıkıldı, ekipmanlarımız enkaz altında kaldı. Bizlere ekipman desteğinde bulunun, biz mesleğimizi yapmak istiyoruz şeklinde çağrı geldi. Bu çağrı üzerine kampanyamızı “YEREL BASIN YAŞASIN” şeklinde güncelledik. İzmir merkezli 9 günlük gazetemizin tamamının katıldığı “YEREL BASIN YAŞASIN” isimli iyilik hareketi başlattık. Sanal ortamda gönüllü meslektaşlarımızdan bir yazı işleri ekibi kurduk. En iyi yaptığımız işe soyunduk. 24 sayfa “YEREL BASIN YAŞASIN” ismiyle özel bir gazete çıkardık” diye konuştu.
HATAY’a Basın Merkezi geliyor!
“YEREL BASIN YAŞASIN” isimli gazeteye aldıkları ilanların geliriyle Kahramanmaraş ve Hatay’da 60 meslektaşlarına bilgisayar ve fotoğraf makinesi desteğinde bulunduklarını anlatan Demircan şöyle devam etti: “Hatay’a gönderdiğimiz bir konteyner meslektaşlarımız basın merkezi olarak kullanıyorlar. Elimizde var olan bilgisayarlar ve yazıcılarla Hatay EXPO Alanı’nda bir basın merkezi kurmak için Hatay Büyükşehir Belediyesi ve HABİTAT Derneği ile temas halindeyiz. Yakın zamanda bu merkezi Hatay’a kazandırmak istiyoruz.”
Türker; “EMD Akademi Anadolu” geliyor
Ankara merkezli Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin Türkiye genelindeki örgütlenmesinde EMD İzmir Şubesi’nin çok güçlü bir şekilde yerini aldığını dile getiren Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Turgay Türker, EMD İzmir Şubesi’nin çalışmalarını gururla takip ettiklerini vurguladı.
Avrupa Birliği destekli yürüttükleri “EMD Medya Okulu” projesi hakkında bilgi veren Türker, “Pandemi döneminde yaptığımız EMD Medya Okulu eğitim programının en yoğun katılımlı bölümü EMD İzmir Şubemizle, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi iş birliğindeki eğitim programında oldu. Önümüzdeki süreçte EMD Akademi Anadolu olarak yeni bir eğitim programımız hayata geçecek. O programda da İzmir güçlü bir şekilde yerini alacak” dedi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, İzmir’de İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi’nin başarılı çalışmalarıyla öne çıkan iki meslek örgütü olduğunu, önümüzdeki süreçte eğitim programları öncelikli olmak üzere iki kurumun ortak projeler geliştirmesi için mesai vereceklerini kaydetti.
Kuşadası Korumar De Luxe Otel’de gerçekleştirilen “EMD İzmir Şubesi 34. Kuruluş Yıldönümü ve Cumhuriyet Balosu”na Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Turgay Türker, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, EMD İzmir Şubesi üyesi gazeteciler ve aileleri katıldı.
Fotoaltı: (EMD grup fotosu için) Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi 34. Kuruluş Yıldönümünü Cumhuriyet Balosu’yla taçlandırdı.
Türkiye’den, dünyaya uzanan bir girişimciliğin başarı öyküsünü yazıyor
Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, temsil ettiği Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo ve kendi markası Sutec ile dijital baskı makineleri sektöründe, uçtan uca baskı alanındaki farklı teknolojileri bir arada sunan dünyanın sayılı firmalarından birisidir. Temsil ettiği global markalar, bilgi birikimi, tecrübesi, organizasyon yapısı ve finansal gücü ile Türkiye ve EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesinde liderdir ve Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasındadır.
Türkiye’den Londra’ya ve oradan dünyaya uzanan bir girişimciliğin başarı öyküsünü yazmaya devam eden Lidya Grup, bu yıl vites büyüterek, ülkemizde ve İngiltere başta olmak üzere Avrupa’da büyümeyi sürdürüyor.
Ülkemizde ve yurtdışında dijital baskı sektöründe faaliyet gösteren Lidya Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:
“Lidya Grup olarak, şartlar ne olursa olsun, enerjimiz ve moralimiz daima zirvededir, hedeflerimiz büyüktür ve en önemlisi de sermayemiz güçlüdür. DNA’mız büyüme odaklıdır ve bizler her türlü dalgalı denizde büyümeye devam ederiz. Temsil ettiğimiz global markalarımız ile geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılı da, yeni fırsatlara odaklanarak ve tüm gücümüzle çalışarak tamamlayacağız. İşimizi çok seviyoruz, çok iyi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.” dedi.
20 yılda 120 milyon dolara yakın proje finansmanı sağladı
Müşterilerine teknoloji danışmanlığı yaparken, proje finansmanı sağladıklarını ifade eden Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, şunları kaydetti:
“Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo ve kendi markamız Sutec, hitap ettikleri segmentlerde dünyanın en iyi markalarıdır. Çok güçlü olduğumuz satış sonrası servis hizmetimizde ülkemizdeki 8 bölgedeki merkez ofislerimiz ve 23 bayimizle pazara çözüm odaklı yaklaşıyoruz. Müşterilerimizi ve yatırımcıları, daima teknoloji ile buluştururken, sektörümüze önderlik etmeyi sürdürüyoruz. Sadece ürün ve hizmet tedarikçisi olmanın ötesinde, her projeyi farklı bir vizyon ile yorumlayarak, müşterilerimize teknoloji danışmanlığı da yaparak, en uygun ürünü, çözümü ve servisi sunuyoruz. Lidya Grup olarak, 20 yılda 120 milyon dolara yakın proje finansmanı sağladık, dijital baskı sektöründe pazarın büyümesine liderlik ettik ve etmeye devam ediyoruz.” diye konuştu.
Dijitalleşme, kişiselleşmeyi sağladı
Dijital baskı makineleri sektöründeki gelişmeler hakkında bilgiler veren Bekir Öz, konuşmasına şöyle devam etti:
“A4 kağıttan 5 metre ebata ve 15 santim kalınlığa kadar, farklı malzemelere (ahşap, metal, cam, kumaş vb) baskı yapılmasını mümkün kıldı. “Dijitalleşme”, kişiselleşmeyi de sağladı ve kitlesel üretim yerine kişiye özel baskılar uygun maliyetlerle yapılabilir hale geldi. Dijital baskı sayesinde, baskı öncesi hazırlık gerekmeden, bilgisayarda hazırlanan bir tasarım, direk ilgili materyale basılabilir duruma gelmiştir. Baskı sektörümüz büyük bir sektör, dünyadaki büyüklüğü 800 milyar dolar civarında iken, ülkemizde yaklaşık 9 milyar dolar civarında olduğu belirtilmektedir.” dedi.
Xerox’un Türkiye’deki şirketini satın alarak, sektördeki yerini güçlendirdi
Lidya Grup olarak, geçtiğimiz yıl Xerox’un Türkiye şirketini satın aldıklarına değinen Bekir Öz, şunları anlattı:
“Xerox’un, benim ve Lidya Grup’un hayatında yeri büyüktür. Lidya Grup, 2001 yılında Xerox’un bölge bayisi olmak için kuruldu. 2023 yılının Ekim ayında, Xerox’un Türkiye’deki şirketini satın aldık. Amerika merkezli şirketin gerçekleştirdiği bu satış ile Lidya Grup olarak sektördeki yerimizi güçlendik ve yeni pazarlarda konumlanmayı hedefledik. İlk etapta 20 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata geçen projemizi, devam eden 5 yıl içerisinde hem ülkemizdeki baskı üretiminin artması, hem online operasyonu kuvvetlendirmek adına 40 milyon dolarlık ilave ek yatırım ile sürdürmeyi planlıyoruz.” diye konuştu.
Mobilya sektörünün hedefi katma değerli üretim
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği son yıllarda tasarım odaklı ihracat ile daha katma değerli ürünler ihraç ederek pazarlarını çeşitlendiriyor.
Egeli mobilyacılar yakaladığı bu istikrar ve sektörün güç birliğiyle oluşan sinerjiyi Mobilya Sektör Buluşması ile sağlamlaştırdı.
“Mobilya Sektör Buluşması” Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Aynı zamanda ihracata yönelik devlet destekleri ile ilgili de sektöre bilgi verildi.
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Fuat Gürle, “Temsil ettiğimiz Mobilya, Kağıt ve Odun Dışı orman ürünleri sektörlerinin tamamında 2023 yılında Türkiye geneli ihracatımız 8 milyar dolar civarındaydı. Mobilya sektörümüz 2023 yılında 4,6 milyar dolar ihracata imza attı. Dünya mobilya ihracatı 310 milyar dolar. Çin yüzde 42 ile birinci. Almanya, İtalya, Meksika, Vietnam, Polonya, ABD, Kanada’nın ardında sekizinci sırada Türkiye var. Çin, Almanya, İtalya üç ülke toplamda dünya mobilya ihracatının yüzde 52’sini gerçekleştiriyor. Türkiye, MDF/HDF levha üretiminde Avrupa’da 1. dünyada 2. sırada yer almaktadır. İtalya’nın yonga levha üretimi 5 milyon metreküp, Türkiye’nin ise 12 milyon metreküp olmasına rağmen İtalya dünya ticaretinden 5,7 pay alıyor biz ise 1,7 pay alıyoruz. Bu tablo katma değerli mobilyanın ne kadar önemli olduğu ortaya koyuyor.” dedi.
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Hikmet Güngör, “Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile Birliğimizin yürüttüğü Aegean Furniture isimli URGE Projemiz ile Ege Bölgesi’ndeki katma değerli mobilya ihracatını artırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu sene Suudi Arabistan, Güney Afrika, Fas, Senegal, Hindistan’a sektörel ticaret heyetleri yapmayı düşünüyoruz. Suudi Arabistan’a sektörel ticaret heyetimiz Mayıs ayında düzenlenecek. 2025 yılı için katılım yapmayı planladığımız Çin Guangzhou’da iki faz halinde yapılan mobilya fuarlarının ikinci fazına ofis mobilyaları kısmına milli katılım yapacağız. Bu sene 4’üncüsünü düzenleyeceğimiz Ezber Bozan Tasarım Yarışmamızın teması mobilya sektöründe çevresel ve kullanıcı dostu çözümlerle, inovatif ürünlerin ortaya çıkarılması hedefiyle “Mobilyaşam” olarak belirlendi. Mobilyaşam teması ile bireylerin sıklıkla değişen yaşam alanlarına ve farklı kullanım ihtiyaçlarına sorunsuz bir şekilde entegre olan, mobilite içeren, kolayca taşınabilir, değiştirilebilir, mobilyaların daha etkin bir şekilde kullanılmasına fayda sağlayan tasarımları hedefliyoruz. Bu sayede özgün ve yenilikçi tasarımların mobilya sanayisi ile buluşması ve sektörümüzün daha katma değerli bir şekilde ihracat artışı yaşamasını hedefliyoruz.” diye konuştu.
Elektrik tüketimini akıllı şehir teknolojileriyle daha verimli hale getirmek mümkün
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre dünyadaki toplam enerji tüketiminin yüzde 20’sini elektrik kullanımı oluşturuyor. Günlük hayatın merkezinde yer alan elektrik; elektrikli araçlar, elektrikli ısı pompaları gibi yeni kullanımların artmaya başlamasıyla daha da önemli hale geliyor. Bu noktada elektrik tüketimini akıllı şekilde yönetmek büyük önem taşıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Fonu’na göre 2050’lerde dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Artan nüfus, elektrikli araçlar, elektrikli ısı pompaları ve diğer yeni kullanım alanlarının artmasıyla 2050 yılında küresel elektrik talebinin yüzde 75’in üzerinde artış göstermesi bekleniyor. Bu durum enerji kaynaklarının daha etkili bir şekilde kullanılmasının ve enerji verimliliğinin önemini artırıyor. Akıllı şehir teknolojileri, enerji verimliliğini artırmak ve elektrik tüketimini azaltmak için bir dizi strateji sunabiliyor. İşte bu hedefe ulaşmada kullanılabilecek bazı akıllı şehir teknolojileri ve uygulamalar: Akıllı Aydınlatma Sistemleri: Sokak lambalarını kontrol etmek için akıllı sensörler ve IoT (Nesnelerin İnterneti) kullanılarak aydınlatma sistemlerini daha verimli hale getirilmesi teknolojik stratejilerden sadece bir tanesi. Böylece gece yoğunluğun az olduğu bölgelerde aydınlatma otomatik olarak azaltılarak veya kapatılarak enerji tasarrufu sağlanıyor. Akıllı Bina Yönetimi Sistemleri: Bir diğer teknoloji de binalarda enerji verimliliğini artırmak için akıllı bina yönetim sistemlerinin kullanılması. Akıllı bina yönetim sistemleri ile ısıtma, soğutma, aydınlatma ve diğer enerji tüketen sistemler optimize edilerek enerji tasarrufu elde ediliyor. Akıllı Ulaşım Sistemleri: Toplu taşıma sistemleri düzenlenerek trafik sıkışıklığını azaltmakve taşıma araçlarının enerji tüketimini düşürmek de bir diğer çözüm. Bu çözüm içinde akıllı trafik ışıklarının, trafik yönetimi ve park yeri bulma uygulamalarının enerji tasarrufunda kullanılması yer alıyor. Güneş Enerjisi ve Rüzgâr Enerjisi Kullanımı: Akıllı şehirler, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek güneş ve rüzgâr enerjisi gibi kaynaklardan elektrik üreten şehirlere dönüşüyor. Akıllı şehir teknolojileri kullanılarak yapılan hava tahminleriyle güneş sıcaklığından, rüzgâr yönünden alınabilecek maksimum verimde yararlanılabiliyor. Akıllı enerji depolama sistemleri de kullanarak enerji dengelemesi yapılabiliyor. Enerji Verimliliği Olan Altyapı Tasarımı: Akıllı şehir planlamasında, enerji verimliliği ön planda tutularak altyapı tasarımı da bir başka uygulama olarak ön plana çıkıyor. Yeşil binalar, enerji verimli sokak tasarımları ve çevresel faktörlere dikkat edilen planlamalarla enerji tasarrufu sağlanması mümkün. Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor: “Dünya nüfusunun günden güne artış göstermesi nedeniyle elektrik tüketiminin daha verimli hale getirilmesinin hem çevresel sürdürülebilirlik hem de ekonomik avantajlar sağlayacağını düşünüyorum. Bu nedenle, bireylerden büyük endüstriyel tesislere kadar her seviyede enerji tasarrufu ve verimlilik önlemleri benimsenmelidir. Bu noktada elektrik tüketimini akıllı şehir teknolojileriyle yönetmek büyük önem taşıyor. Biz de SAMPAŞ Holding olarak şehirlerimizin akıllı hale getirilmesi ve enerji verimliliği sağlanabilmesi açısından yerel yönetimlerle sıkı bir ilişki içerisinde çalışıyoruz” dedi.EİB KOORDİNATÖR BAŞKANI JAK ESKİNAZİ:“BATI ANADOLU SERBEST BÖLGESİ BİZİM ÇIKIŞ KAPIMIZ OLACAK”
BASBAŞ, Bergama’da kurduğu ve birinci fazda altyapı çalışmalarını tamamladığı Batı Anadolu Serbest Bölgesindeki son gelişmeler ve bölgeye yatırım yapacak firmalara sağlanan avantajlarla ilgili Egeli ihracatçıları bilgilendirdi.
Toplantının açılışında konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir’in en değerli bölgesinde kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesinin ihracatçılar için bir çıkış kapısı olacağını vurgulayarak, yatırım yapmak isteyen ihracatçıları bölgede yatırım yapmaya davet etti.
Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Batı Anadolu Serbest Bölgesi-BASBAŞ Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sanayicilerin yük olarak gördüğü bir çok konunun Batı Anadolu Serbest Bölgesinde muafiyet kapsamında olduğu için çok önemli avantajlar sağladığını belirterek, “ Serbest bölgelerde yüzde 100 kurumlar vergisi istisnası, yüzde 100 gelir vergisi istisnası, muhtasar ödemesi muafiyeti, KDV muafiyeti, serbest kar transferi, Gümrük Vergisi muafiyeti, KKDF muafiyeti, ucuz enerji kullanımı gibi avantajlar da ihracatçılarımıza uluslararası pazarlarda rekabet avantajı sağlayan deteklerdir. Sanayi yatırımları, limanları ve karayolu bağlantıları ile Bergama’da çok değerli bir yerde kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesi yatırım düşünen arkadaşlar için çok avantajlı bir fırsat sunuyor. BASBAŞ’ın, yatırımcıya hazır hale getirdiği fabrika ve ofis binaları sayesinde, yatırımcının bina ve arsaya sermayesini yatırmadan, faaliyet ruhsatını aldıktan sonra 1 ay içinde düğmeye basıp üretime geçebiliyor olması Batı Anadolu Serbest Bölgesine yatırım yapmanın cazibesini artırıyor” diye konuştu.
Sanayi yatırımları için yer bulmanın oldukça zorlaştığını ve bazı yerlerde fahiş fiyatlara çıktığını aktaran Jak Eskinazi, şunları söyledi: “Sanayi yatırımları için uygun yer bulmanın oldukça zorlaştığı günümüzde organize sanayi bölgelerinde arsa ücretlerinin metrekaresinin 500 dolarları geçtiği bir ortamda serbest bölgeler bu anlamda büyük fırsatlar sunuyor. İzmir’deki iki serbest bölgenin başarısı bizleri gururlandırıyor. Bu gurur halkasına yakın zamanda Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin de ekleneceğine tüm kalbimle inanıyorum. “
Çin, Japonya, Güney Kore, Endonezya, Avustralya, Malezya gibi dünya devlerinin aralarında yer aldığı 15 Asya Pasifik ülkesi bir araya gelerek oluşturdukları Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ülkelerinin yatırımlarını çekmek için İzmir’i serbest şehir yapma önerisini yineleyen Eskinazi, “İzmir’in serbest şehir olması halinde Akdeniz’in Yıldızı olma hedefine hızla ulaşacağına inanıyorum. Şimdilik serbest bölgeler hayata geçirip, İzmir’deki serbest bölgelerin sayılarını artırabiliriz. Bu konuda İzmir’de yatırımcıya yol gösterecek, üç serbest bölgemiz var. Bu üç serbest bölgenin ikisinin kurucu ve işleticisi deneyimli bir ekip bugün bizimle. ESBAŞ’ın İzmir’e kazandırdığı Batı Anadolu Serbest Bölgesi (BASBAŞ)’ın ESBAŞ’ın 35 yıllık deneyimlerinden de yararlanarak bu rakamlara çok daha kısa sürede erişeceğine inancım tam” diye konuştu
Dr. Faruk Güler: “İhracatçılarımızın Serbest Bölge Avantajlarından Yararlanmasını İstiyoruz”
BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vekili ve CEO’su Dr. Faruk Güler de, serbest bölge olması nedeniyle en büyük avantajı ihracatçılara sağlayacak olması nedeniyle, Batı Anadolu Serbest Bölgesini ilk önce Egeli ihracatçılara tanıtmak istediklerini belirtti. İhracatçılara, uluslararası pazarlarda rekabet güçlerini arttıracak yeni bir yatırım alanı kazandırdıklarını vurgulayan Güler, “Biz istiyoruz ki, ihracatçılarımız bin bir emek ve yatırımla uluslararası pazarlarda rekabet şanslarını arttırmaya çalışırken, bizler de bulunduğu lokasyonla ve sağladığı vergisel avantajlarla bu çabalarınızı destekleyecek, sizlere ilave rekabet gücü kazandıracak yeni yatırım alanları oluşturalım. Batı Anadolu Serbest Bölgesi, böyle bir hedef için sizlerin karşısına getirebileceğimiz en doğru seçenek oldu” diye konuştu. Dr. Faruk Güler, Bölgenin, hinterlandında bulunan İzmir, Manisa, Balıkesir ve Çanakkale illerinin ekonomilerine büyük fayda sağlayacağını belirterek, şunları söyledi: “Marmara’da sıkışan sanayinin başka bölgelere dağıtılması noktasında Batı Anadolu Serbest Bölgesi öncelikli bir yatırım bölgesi olarak ön plana çıkıyor. Yabancı yatırımcılarla da yaptığımız görüşmelerde özellikle Çinli firmaların ilgisinin yüksek olduğunu görüyoruz. BASBAŞ’ın kısa zamanda bölgeye güçlü yatırımcılar kazandıracağına inancımız tamdır.”
Bu Yıl 4 Firma Üretime Başlıyor
Batı Anadolu Serbest Bölgesinde bu yıl 4 firmanın üretime başlayacağı bilgisini veren Dr. Faruk Güler, bu firmalardan birinin geçtiğimiz aylarda iş ilanı verdiğini ve çalışmak için başvuran bin 500 kişinin Bergama Ticaret Odası önünde uzun kuyruk oluşturduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bergama deyince bize hep iş gücü var mı diye soruyorlar. Biz de bölgeyi iyi bildiğimiz için var diyoruz. Soma, Ayvalık, Aliağa, Foça, Dikili gibi ilçeler 15 ila 25 dakika arasında bir yolculukla ulaşılabiliyor. 2023 verileriyle bu bölgenin toplam 15-49 yaş aralığındaki potansiyel istihdam oranı ise 350 bin civarında. Sadece Bergama ve Dikili’de 10 meslek yüksek okulundan yılda bine yakın mezun verilirken, yine Bergama’da eğitim veren Dokuz Eylül ve Ege üniversitelerine bağlı meslek yüksek okullarından da günün şartlarına uygun mesleki eğitim gören öğrenciler, bölgede kurulacak işletmelerin kalifiye iş gücünü oluşturacak.”
Dr. Faruk Güler, bölgedeki iş gücünü, yarın gelecek yatırım çeşidine uygun olarak daha vasıflı hale getirmek için buradaki 2 meslek yüksek okulu ve 10 teknik meslek lisesi ile birlikte projeler yürütmeye başladıklarını belirterek, “Geçen yıl 80 öğrenciyle başlattığımız mentorluk eğitimini bu yıl da devam ettiriyoruz. Bu öğrencilerimizi geliştirdiğimiz müfredata uygun olarak çalışma hayatına hazırlıyoruz. Ayrıca bölgedeki okulların yönetimleri mezunlarının CV’lerini toplayarak bizlerle paylaşıyor. Bu CV havuzu da eleman arayan yatırımcılar için önemli avantaj sağlıyor. Ayrıca, Bergama ASB içinde bir meslek lisesi inşa edilmesi ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Biz de BASBAŞ olarak bu projeye destek olacağız” diye konuştu.
“BASBAŞ, İhracatçı Firmalara Benzersiz Fırsatlar Sağlıyor”
Açılış konuşmalarından sonra BASBAŞ Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Murat Ümit Güner’de Batı Anadolu Serbest Bölgesindeki son gelişmeleri aktardı. Güner şu bilgileri verdi: “Bölgemizden karayolundan çıkan bir araç 6 saatte Avrupa’ya ulaşabiliyor. Türkiye’nin en önemli deniz, kara ve demir yolları bağlantılarının kesiştiği noktada kurulan Batı Anadolu Serbest Bölgesi toplam 2.5 milyon metrekare alana sahip. Ayvalık, Cunda, Foça, Dikili gibi turizm merkezlerine 30 dakika mesafede olan bölgemiz beyaz yaka ve yöneticiler için çok doğru bir lokasyon. Türkiye’nin en önemli liman bölgesi Aliağa’ya 30 dakika mesafede. Tamamlandığında 120 firmaya ev sahipliği yaparken, çevre ilçelerdeki 20 bin kişinin istihdamına da imkân sağlayacak. Batı Anadolu Serbest Bölgesi lojistik avantajlar, kalifiye insan gücü, sunulan teşvikler ve hizmetler bakımından ihracat odaklı üretim yapan firmalarımıza benzersiz fırsatlar sunuyor. Türkiye’de, serbest bölgeler içinde 5G altyapısına sahip ilk bölge olarak sürdürülebilir ve çevre dostu bir anlayışı benimsiyoruz. İzmir’de yenilenebilir enerji hem kullanım açısından hem de kümelenme noktasında öne çıkıyor. O açıdan yenilenebilir enerji firmalarına burada öncelik vereceğiz. Burada tüm bölgeye hizmet verecek 500 kişilik mutfağımız kurulmuş durumda. Önümüzdeki 5-6 yıl boyunca yaklaşık 6 bin kişiye yemek üretecek gıda üretim tesisinin inşaatına başlıyoruz. Ayrıca BASBAŞ’ın bünyesinde hizmet verecek Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi binası tamamlanmış durumda. TIR otoparkımız ise 136 TIR kapasiteli olacak. Ayrıca 400 bin metrekarelik yeşil alan ve spor merkezi bulunacak. Bankaların da yer alacağı bölgede çok büyük firmalarla ciddi ortaklıklar kurarak Teknoloji Merkezi’ni de hayata geçiriyoruz. Bölgeye tepeden bakan ve içinde restoranın da olacağı sosyal tesisimizi de inşa edeceğiz.”