Prof. Dr. Ata Atun
(İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.)
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili
Kıbrıs Rumları, müzakereler Crans Montana’da koptuğu yerden başlasın diye büyük mesai harcamaya başladı. Akıllarına gelen her kapıyı çalıp, “Aman ne olur Türklere baskı yapın, gelip müzakere masasına otursunlar” diye yalvaran komşularımız adanın mutlak sahibi ve yönetici olma hezeyanı ile Crans Montana’da neleri kaybettiklerini yeni yeni fark ettiler ve bundan dolayı ağlıyorlar.
Rum lider Hristodulidis Ocak ayı sonunda güya Kıbrıs Türklerine yönelik, uluslararası hukuka aykırı olarak 1964 ve 1975 yıllarında gasp ettikleri haklarımızın bir kısmını iade eden bir açılım yaptı. Sırf gözümüzü boyasın ve masaya oturalım diye.
Rum lider Hristodulis’in, 2017’de Crans Montana’da müzakerelere Dışişleri Bakanı olarak katılan ve Helen milliyetçiliğinden dolayı da Kıbrıs Türklerine herhangi bir hak vermeme çabası içinde müzakerelerin çökmesine neden olan kişi olduğunun unutulması mümkün değil. Aynı kafadaki Rum yöneticiler son 50 yıldır egemenliği paylaşmamak ve Kıbrıs Türklerini devlete ortak etmemek için müzakereleri ucu açık sürdürerek sonuçsuz bıraktılar. Bu uğurda da her tür siyasi hatayı yaptılar.
Şimdi de 14 maddelik, başı-sonu olmayan, ciddi ve elle tutulur bir içeriği bulunmayan bu paket ile Kıbrıs Türk’ünü kandırmaya ve masaya çekmeye çalışıyorlar. 1964’de ve 1975’de el koydukları, kasten kaybettirdikleri gömleğimizi şimdi güya buldurup, Kıbrıs Türklerini yanlarına çekmeye çalışıyorlar.
Paketin içinde yer “Vatandaşlık başvurularını inceleyeceğiz” cümlesinin içi boş, ucu açık. Müzakereleri son 50 yıldır sonuç alınmayacak şekilde sürdürdükleri gibi, vatandaşlık başvurularını da binbir bahane ile 50 yıl daha sürdürecekler ve sonunda sonuçsuz kalacak bu başvurular.
Bu başvuruların hakça verilebilmesi için öncelikle Hristodulidis’in Tassos Papadopulos döneminde 2007 yılında alınan Rum Yönetimi Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi gerekiyor. Halen geçerliliğini koruyan bu karar içeriğince özellikle “Kıbrıs Türk’ü bir kişi ile evlenmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir kişinin” bu evlilikten doğmuş olan çocuklarının kimlik sorununun çözülmesinin mümkün olmadığı açık ve net. Rum Bakanlar kurulunun bu kararı “karma evlilikler” değil, sadece ve sadece Kıbrıs Türkleri ile evlilik yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocuklarına yönelik. İnsanlığın yüz karası tam bir insanlık dışı karar.
Rumların bu içi boş, sahte 14 maddelik bir paketi açıklamaları yukarıda da söylediğim gibi tam bir göz boyama ve imaj tazeleme operasyonu. Crans Montana’da müzakere masasını yıktıklarının unutulmasını ve gözlerden silinmesini istiyorlar. Buna ilaveten Kıbrıs Türklerinin AB’ye karma evliliklerden doğan çocukların hakları ile ilgili yaptıkları hukuksal başvuruları durdurmayı ve de Birleşmiş Milletler’e de Kıbrıs adasında “Çözümü yıkan değil isteyen tarafız” mesajını vermeye çalışıyorlar. Ataları olmasa da Bizans’ın kirli ve çıkarcı politikalarını benimsemişler. Her yerde, her konuda bu çirkin politikalarını sürdürüyorlar.
Bu arada, BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın müzakerelerde ortak bir zemin olup olmadığını tespit edebilmesi için 5.5 ayı kaldı. Günler ve haftalar su gibi akıp gidecek. Atlantik ittifakının Kıbrıs Türklerine ve Türkiye’ye yapacakları tüm baskılara rağmen günün sonunda Kişisel Temsilci Maria Cuellar “Ortak bir zemin” bulamadığını açıklayıp, “kişisel Temsilci şapkasını” çıkarıp, memleketine geri dönecek.
Büyük bir olasılıkla BM Güvenlik Konseyi ve BM Genel Sekreteri de Federasyon içerikli müzakereleri başlatmak için yeni bir girişim yapmayacak ve Rumlar ve AB istese de istemese de müzakerelerin kulvarı/içeriği değişecek…