3 ay önce kaybettiğimiz, Türk dünyasının gönlünde taht kuran cesur kadın, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde anıldı.
Haber:İlhan KARAÇAY Fotoğraflar: İrem ERTEM İbrahim ÇİTİL
Turancılık idealiyle özdeşleşmiş, imanını ve ülküsünü kendine düstur edinmiş, Türk dünyasının önde gelen cesur kadın hatiplerinden biri olan, şair, edebiyatçı, siyasetçi ve gazeteci olan ve de Azerbaycan’da Milletvekillliği de yapmış olan, velhasıl Türk dünyasının gönlünde taht kurmuş olan Ganira Paşayeva’nın anısını yaşatmak amacıyla, Avrasya Sivil Toplum Forumu tarafından düzenlenen ‘15. Avrasya Amsterdam Buluşmaları’nda bir anma programı gerçekleştirildi.
Avrasya Yazarlar Birliği, Hollanda Türkevi Topluluğu, Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği, Hollanda Doğu Türkistan Uygur Derneği, Hollanda Nogay Vakfı ve EkoAvrasya Derneği gibi önemli kuruluşların bir araya geldiği, ‘Avrasya Amsterdam Buluşmaları’nda, 3 ay önce talihsiz bir şekilde kaybettiğimiz Ganira’nın yaşamı dile geldi.
O’nun bir milletvekili olarak görev yapması, Azerbaycan’da kadınların siyasi katılımını teşvik etme bakımından yararlı olduğu gibi, kültür, edebiyat ve sanatta da toplumsal değişimde büyük rol oynadı.
Amsterdam’daki buluşma, Tebriz’den Bakü’ye, Taşkent’ten İstanbul’a kadar uzanan geniş coğrafyada, Türk dünyasını başarıyla temsil etmiş olan Ganira Paşayeva’nın hatırasını yaşatma amacını taşıyordu. Paylaşılan duyguların yarattığı gurur atmosferiyle, bu özel anma programı daha da anlamlı oldu. Ganira’yı yâd etmek, sadece geçmişin hatıralarını anmakla değil, onun özünde taşıdığı fikirleri hayata geçirmek, onun izinden gitmek olmuştur. Ganira’nın mirası, Türk’ün davasını her daim yaşatmaya devam edecek.
Anma merasimi, Hollanda’daki Nogay Türklerinden Emel Aktan’ın sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından, Türkevi Hollanda Topluluğu Veyis Güngör‘ün açılış konuşmasıyla başladı. Veyis Güngör, Azerbaycan’ın Lahey Büyükelçiliği Müsteşarı Nurlan Aliyev, Elçilik Birinci Sekreteri Vusal İbrahimov, Müsiad Hollanda Başkan Yardımcısı Ali Topal ve programa katılan STK, medya temsilcileri ve tüm davetlileri selamlayarak, merhume Ganira Paşayeva’nın Türk dünyasına yaptığı önemli katkıları hatırlattı. Güngör, “Avrasya Sivil Toplum Forumu, esasen “Türkiye Yüzyılı Vizyonu ve Türk Devletleri Teşkilatı felsefesinin, sivil alanda en somut bir tezahürüdür. 2011 yılından bu yana yapılan programlar, Türk aklı projesinin bir ürünüdür” dedi.
Ganira Paşayeva’nın, Hollanda’nın hükümet merkezi Lahey’de yapılan, “Karabağ Sempozyumunda” dile getirdiği sözleri de duygu dolu bir anı olarak hatırlandı: “Allah bana Karabağ’ın düşman işgalinden kurtuluşunu görmeden ölmeyi nasip etmesin.”
Bu sözler, Paşayeva’nın vatan sevgisi ve özgürlük idealiyle dolu olan kişiliğini bir kez daha ortaya çıkarıyor.
Programda, Hollanda’da yaşayan ve Azerbaycan’ın milli şairlerinden, aynı zamanda ‘Çırpınırdı Karadeniz’ şiirini yazan Ahmed Cevad’ın akrabası olan Ramin Mamedov da bir selamlarma konuşması yaptı.
Ardından, Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği Başkanı İlhan Aşkın, merhume ile olan hatıralarını paylaşarak, Paşeyeva’nın Türk dünyası için yaptıklarını diler getirdi. Tunçbilek Belediyesi’nin hayata geçirmeyi planladığı “Azerbaycan Parkı” ve “Hocalı Katliamı Anıtı” projeleri hakkında Paşayeva ya düşüncelerini sorduğunu ve onun kendisine yöneltilen bu soruya, derin bir duygu ve kararlılıkla, “İki ağayım bir pabuca girse gelirim, elbette anıt dikilsin” şeklinde bir cevap verdiğini katılımcılarla paylaştı.
Program içerisinde, Ganira Hanım’ın yaşamına dair etkileyici sunumlar ve özel belgeseller izleyicilerle buluştu. Abdurrahman Ünal ve Hilal Doruk‘un okuduğu Ahıska ve Türkiye’m şiirleri, davetliler tarafından coşkuyla alkışlandı ve duyguların derinliklerinde iz bıraktı.
Programa veda etmeden önce, merhumeyi anmak adına Türk dünyasına ait yemekler yenildi ve merhumenin anısına dualar okundu ve hayırla yâd edildi.
Programda Hollanda Nogay Vakfı başkanı Orhan Demirci’nin torunlarının, Nogay Türkleri kıyafetleriyle salonda yer almaları, katılımcıların bu çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirmeleri için sıraya girmeleri de dikkat çekti.
Veyis Güngör’ün konuşma metninin tamamı:
Yakın tarihimizde de görüleceği üzere, Türk milletine mâl olmuş bir çok kişinin vefatında olduğu gibi, Ganira Paşayeva hanımın da beklenmedik vefatında millet vicdanının yeniden harekete geçtiğini bir kez daha gördük. Derin millet, derin Türkiye, derin Türk Dünyası, Paşayeva’nın ani ölümüyle sarsıldı ve bir kez daha titredi adeta.
Ganira hanımın vefatının hemen ardından, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Türklerin yayınladıkları, dile getirdikleri rahmet ve mağfiret mesajları ve yapılan açıklamalar, tek kelimeyle genç Ganira’nin gönüllerdeki yerini anlatmaya yetmektedir.
Elbette, Türklerin ölülerinin arkasından rahmet okuduklarını, onları hayırla andıklarını biliyoruz. Ancak bazı beklenmedik ölümler var ki, işte Ganira hanımın vefatında olduğu gibi, millet vicdanı daha da coşuyor, duygulanıyor ve göz yaşlarına boğuluyor.
Ganira hanım gibi, gönüllerde taht kurmak her yiğide her kişiye nasip olmayan, ancak, insanüstü bir gayretli çalışmayla mümkün olabilir elbette. Kişinin, varoluşu anlama, anlamlandırma ve bu yönde yaptıkları, gayretleri ve dahi bu uğurda verdiği mücadele, o kişinin ait olduğu milletin derin vicdanı tarafından takdir edilebilir.
Gönüllerde taht kurmak, propaganda veya gösteriş için yapılanlarla değil, iman ederek ve bir aşk içinde, samimiyet ve ihlasla inandıklarını savunmakla olur. İşte Ganira hanımın vefatının hemen ardından sergilen ve bir çoğumuz tarafından anlamlandırılmasında güçlük çekilen derin sevgi, aşk, samimiyet ve göz yaşı böyle bir imanın neticesidir.
Ganira hanım bir tıp doktoru. O bir gazeteci. O bir hukukçu, O bir yazar. O bir milletvekili. O bir aktivist. O bir hatip. O bir Turancı. O bir asker. O bir şair. O bir Azerbaycan ve Türkiye aşığı. Ve o bir mutasavvıf. Bu kadar çok kimliği bir arada, uyum içinde yaşatan Ganira, herkesin onu tanıdığı yönüyle anlatılabilecek bir kişi.
İşte, bu kadar fazla kimliği ile karşımıza çıkan Ganira hanım Türk Dünyasının farklı yerlerinde yapılan etkinliklere katılmayı, konuşma yapmayı, şiir okumayı ve kitaplarını tanıtmayı kendisine misyon edinmişti sanki.
Bitmeyen ve tükenmeyen enerjisiyle Ganira hanım bir gün İstanbul’da, Eşkişehirde, bir başka gün Konya’da, Erzurum’da, Lefke’de, bir başka gün ise Gence’de, Budapeşte’de, Amsterdam’da, Kazan’da, Kaşgar’da, Buhara’da, Şusa’da, Ufa’da, ve bir başka vakit Bahçesaray’da Taşkent’de, Brüksel’de, Tebriz’de, Kerkük’de…
Naçizane, Ganira hanımla farklı yıllarda yukarıda sayılan Türk kentlerinde yapılan Türk Dünyası etkinliklerinde birlikte olduk. Aynı oturumlarda konuşmacı olarak yer aldık. Yazdığı kitaplarını takdim etti. Bakü’ye davet etti. Öyle ki, TASAM’ın İstanbul’da yapılan Türk Dünyası Diasporası toplantısında, salondaki katılımcılara “arkadaşlar, siz Türk diasporasına müşahhas bir örnek mi istiyorsunuz. İşte orada, ön tarafta oturan Hollanda’dan Veyis Güngör var. Diasporayı teorik olarak anlatmıyor, bizzat uygulayarak, uluslararası faaliyetler yaparak Türk diasporasını yaşıyor” diyerek beni utandırmıştı.
Tam 11 yıl önce, bir aralık ayında, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü çerçevesinde, Ganira hanı ve sanatçı Azerin’in de katıldığı bir “Uluslararası Dağlık Karabağ Sempozyumu” organize etmiştik. Hollanda parlamentosunda yapılan bu program, Avrupa Azerbaycan Diasporası ve EkoAvrasya Derneği ile gerçekleşmiştir. Sempozyum öncesi, Amsterdam ve Den Haag’da ziyaretlerimiz ve toplantılarımız da olmuştu. Ganira hanım, sempozyumda “Bir gün işgal edilen toprakları geri alacağız. Bunu bütün dünya görecek” demişti. Bu, kabul edilen bir duaydı adeta.
Belki ilk başta sorulacak soruyu şimdi soruyorum: Peki Ganira’yı Türk Dünyasının asil, kahraman ve cesur Türk kızı yapan nedir?
Kanaatimce Ganira’yı böyle sevdiren hasletler arasında, onun derin Türk tarihi şuuru, Azerbaycan ve Türkiye sevgisi, Hoca Ahmet Yesevi ve İmam Maturidi ontolojisi, nizam-ı alem ülküsüne ve Türk cihan hakimiyetine inanması ve hayatını bu yönde tanzim etmesidir. Bugün, bizim de özlediğimiz ve dünyaya barış getireceğine inandığımız “Türk İslam anlayışının kodlarının” Ganira hanımda tezahür etmesi ve bir vizyon haline gelmesidir. Ruhu Şad, mekanı cennet olsun.
İlginizi Çekebilir
TÜRK İŞ İNSANININ UKRAYNA YATIRIMI ZORLA ELİNDEN ALINDI
Kiev’de yaşanan olayda Türk iş insanı Mesut Doğan, milyonlarca dolarlık yatırımını kaybederek adalet arayışına girdi. …