Yabancı kontrollü girişim istatistikleri, Avrupa İş İstatistiklerine (EBS) ilişkin 27 Kasım 2019 tarihli ve 2019/2152 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönetmeliği ve EBS Yönetmeliği uyarınca teknik düzenlemeleri belirleyen 30 Temmuz 2020 tarihli ve 2020/1197 sayılı Komisyon Uygulama Yönetmeliğine uygun olarak derlenmektedir.
Bu istatistikteki ekonomik göstergeler Türkiye İstatistik Kurumu tarafından derlenen ve yayımlanan “Yapısal İş İstatistikleri” kapsamında yer alan girişim verilerinden elde edilmiştir.
2021 yılında toplam cironun %12,7’si yabancı kontrollü girişimler tarafından elde edildi
Tütün ürünleri imalatı yabancı kontrolünün en yoğun olduğu faaliyet oldu Tütün ürünleri imalatı 2021 yılında yabancı kontrollü girişimlerin ciro payının %91,8 ile en yüksek olduğu faaliyet oldu. Yabancı kontrollü girişimlerin ciro payının en yüksek olduğu ikinci faaliyet ise %46,2 ile sigorta, reasürans ve emeklilik fonları oldu.
Yabancı kontrollü girişimlerin ülkelere göre dağılımında sayı ve ciro bakımından en büyük paya sahip ülke Almanya, ikinci en büyük paya sahip ülke ise ABD oldu
Geleceğin İş Süreçlerinde Robotik Otomasyona Dikkat Çekildi
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlenen “Robusta ve PaperWork ile Geleceğin İş Süreçlerini Tasarlayın” etkinliğinde, iş süreçlerinde robotik otomasyonun önemine dikkat çekildi.
İş akış ve doküman yönetimi çözümleri alanında işletmelerin dijital dönüşümlerini destekleyen PaperWork tarafından düzenlenen etkinlikte BPM ve RPA teknolojilerinin birbirlerini tamamlayan çözümler olduğu ve birlikte kullanıldıklarında çok daha verimli süreç otomasyonları sağlandığı belirtilerek “PaperWork Robusta RPA Konektörü” tanıtıldı.
Konektör sayesinde, Robusta RPA sanal robotları, ek geliştirmeye gerek olmadan PaperWork platformu üzerinde çalışabiliyor ve anlık veri alışverişinde bulunabiliyor. PaperWork Robusta RPA konektörü, iş süreçlerindeki rutin, tekrar eden ve öngörülebilir görevleri otomatikleştirerek, iş süreçlerin kalitesini ve tutarlılığını artırmayı, işlerin ölçeklenebilmesini, insan kaynağı tasarrufu ve maliyet avantajı sağlıyor.
PaperWork platformu ile entegre çalışan RPA çözümü, merkezinde müşteri memnuniyetinin olduğu, organizasyonların kısa sürede hayata geçmesine yardımcı oluyor. İş yoğunluğu, duygu durumu gibi koşullardan etkilenmeyen, kendilerine verilen protokolün dışına çıkmayan robotların sağladığı hız ve doğruluğa insan gücü ile erişmek pek mümkün olamıyor. Ancak, RPA çözümlerinin sağladığı yararlar çalışanların ve diğer sistemlerin yer aldığı iş süreçlerinde RPA robotlarını kullanarak en üst düzeye çıkarılabiliyor. Çalışanlar ve RPA robotlarından oluşan dijital işgücü, aynı süreç üzerinde birbiri ile uyumlu ve bütünleşik çalışarak, daha önce zaman ve maliyeti yüksek olan işlemlerde tasarruf, verimlilik, hız ve kalite imkanı sunuyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM AÇIKLAMALARINA İZODER’DEN TAM DESTEK
Güvenli ve enerji verimli şehirlere kentsel dönüşüm seferberliği fırsatı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada önemli mesajlar verdi. Erdoğan’ın açıklamalarında beka meselesi olarak gösterdiği Kentsel Dönüşüm önemli bir yer tuttu. Deprem gerçeği ile yaşayan ülkemizde kentsel dönüşümün siyaset üstü bir konu olduğunu vurgulayan Erdoğan, yeni düzenlemelerle kentsel dönüşümü hızlandırma gayretinde olduklarını belirtti. İZODER olarak depremle mücadelede güvenli yapılaşmanın en önemli başlık olduğunu sürekli vurguladıklarını belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi; “Cumhurbaşkanımızın kentsel dönüşüm ile ilgili açıklamaları hayati önem taşıyor. Başta Marmara Bölgesi olmak üzere tüm ülkemizin hızlı bir dönüşüm sürecine ihtiyacı var. Yeni kentsel dönüşüm seferberliği güvenli, konforlu, çevreye duyarlı, enerji verimli yapılaşma için de büyük bir fırsat barındırıyor.”
Depremle mücadele konusunda bütünsel bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu dile getiren İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanımız deprem ile mücadele noktasında kentsel dönüşüm süreci ile ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Başta Marmara Bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’de hızlandırılmış bir kentsel dönüşüm süreci bizlerin de uzun zamandır talep ettiği bir çözüm. Kentsel dönüşümün bir yandan güvenli kentler sağlarken diğer yandan çevreye duyarlı, enerji verimli yapılaşma için de büyük bir fırsat barındırdığını unutmamak gerekiyor. Yenilenecek tüm binalarda doğru uygulanmış yalıtım; enerji kaynaklarının daha az kullanılmasını sağlayıp ülkemizin Net Sıfır Emisyon hedeflerine ulaşması, güvenli ve konforlu yapılaşma noktasında da önemli bir adım olacaktır.”
Korozyonun depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde, tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun araştırmasına göre; suya maruz kalan bir donatının, 5 yılın sonunda taşıma kapasitesinin yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor. Yani herhangi bir deprem ya da dış etken olmadan bile sadece donatı korozyonu ile bir yapının çökmesi söz konusu. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti.”
Türkiye’de toplam yapı stokunun sadece yüzde 1,5-2’si su yalıtımlı!
Hayati öneme sahip olmasına rağmen Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliğinin sadece 5 yıl önce yürürlüğe girdiğini dile getiren Emrullah Eruslu, “Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 1,5-2’sini oluşturuyor. Yaklaşık 10 milyon bina, 22 milyonun üzerinde konutun bulunduğu ülkemizde, böylesine yıkıcı depremler yaşanırken bu oranlar hem üzücü hem kabul edilebilir değil. Artık önümüze bakmalı ve bundan sonra inşa edilecek tüm binalar için su yalıtımı ile güçlendirilmiş, en az 100 yıl kullanım ömrü olacak güvenli, enerji verimli, sağlıklı ve konforlu yapılar inşa etmeliyiz. Bunun için de zemin etüdünün doğru yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması ve denetlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Kentsel Dönüşüm Seferberliği ile Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar Fırsatı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaptığı düzenleme ile 1 Ocak 2023’ten itibaren parseldeki toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan tüm binaların “Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar” (nSEB) konseptine uygun inşa edilmek zorunda olduğunu belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu,: “Binaların enerji performans sınıfını en az “B”ye yükseltecek bu düzenleme; sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve enerji verimli yapılaşma konusunda ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyeler seviyesine çıkarabilecek önemli adımlar içeriyor. nSEB binalar, diğer binalara göre cephelerde en az 2-3 cm, çatılarda en az 4-6 cm, döşemelerde en az 2 cm daha kalın yalıtıma ve kaplamalı yalıtım camı üniteleri ile ısı yalıtım değerleri iyileştirilmiş pencerelere sahip olduklarından yakıt faturalarında kullanıcılarına yüksek oranda tasarruf sağlıyor. İlgili düzenlemeyle bu yıl Türkiye genelinde yaklaşık bin 400 bina “Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar” (nSEB) konseptine geçti. Sürdürülebilir ve güvenli yapılaşmada nSEB binalar kilit bir rol üstleniyor. Şu anda 5 bin metrekareden büyük binalar için zorunlu olsa da biz Türkiye’nin “2053 net sıfır emisyon” hedefi doğrultusunda tüm yeni yapılan binaların nSEB konseptinde yapılmasını tavsiye ediyoruz. Hazır önümüzde tüm Türkiye’yi kapsayacak böyle büyük bir kentsel dönüşüm seferberliği fırsatı varken tüm binalarımız neden nSEB konseptinde olmasın?” dedi.
Eski enerji limitleri Türkiye’nin enerji karnesini olumsuz etkiliyor…
Türkiye’de 2008 yılında tanımlanmış enerji limitlerinin kullanılmasının enerjide büyük oranda israfa sebep olduğuna dikkat çeken İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Avrupa Birliği’nde 2019 yılından bu yana yeni kamu binalarının tümü 2020 yılının başından itibaren ise tüm yeni binalar neredeyse sıfır enerjili olarak yapılıyor. Birçok gelişmiş ülkede binalar, ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kW olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Ülkemizde ise halen bina enerji tüketimi 120-150 kW (birim metrekare/yıl) seviyesinde. Yönetmelik revizyonu ile zorunlu hale gelen nSEB ile toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan sınırlı sayıdaki yapılarda enerji tüketimini 100-120 kW seviyesine çekmiş olacağız. Kapsam dışındaki binalar ise 120-150kW mertebelerinde enerji tüketmeye devam edecek. Özetle halen enerji israfımız gelişmiş ülkeler ile mukayese edildiğinde 3 ila 5 kat daha fazla. Bir an önce Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimizi ve U değerlerimizi bu revizyonla birlikte gelişmiş ülkeler seviyesine getirmemiz gerekiyor. Dernek olarak hayata geçirdiğimiz ‘Tek yol U dönüşü’ kampanyamızla da U değerlerinin (ısı geçirgenlik oranı) ülke genelinde iyileştirilmesi konusunda yoğun bir gayret sarf ediyoruz. Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standartı TS 825 revizyonu bu noktada büyük önem taşıyor. Revize standardın bir an önce çıkarılmasını ve kentsel dönüşüm seferberliğine entegre edilmesini bekliyoruz.” diyerek sözlerine son verdi.
ODMD Başkanı Ali Haydar Bozkurt’un Son Elektrikli Araçlar Tebliği ile İlgili Değerlendirmesi
29 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan son “Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliği” hakkında değerlendirmelerde bulunan ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı;
“Elektrikli Araçların İthaline İlişkin yapılan son düzenlemeden dolayı doğruyu söylemek gerekirse şaşırdığımızı ifade edebiliriz. Evet, son dönemde Türkiye pazarına girmeye başlayan elektrikli araç marka sayısındaki artış sebebiyle, özellikle de tüketicilerin mağdur olmaması adına bazı önlemlerin alınması kaçınılmaz görünüyordu.
Biz de ODMD olarak, henüz yeni bir teknoloji olan elektrikli araçlarla ilgili standartların belirlenmesi ve tüm detaylarıyla uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Araçların servis ve onarım hizmeti alacağı tesisler ve bu tesislerdeki güvenlik ekipmanları, araçlara hizmet verecek teknik personelin eğitimi gibi konular hayati önem taşımaktadır. Örneğin bu konuda eğitimsiz bir teknisyenin elektrikli araca müdahalesi, teknisyenin can güvenliği için yüksek risk oluşturmaktadır. Aynı şekilde elektrikli bir araçta servis ve onarım esnasında oluşabilecek negatif bir durumda, araca nasıl müdahale edileceği konusunda gerekli eğitimlerin alınmış olması ve müdahale ekipmanlarının servis hizmeti veren yetkili bayilerde standart olarak bulunması gerektiği konusunda da hemfikiriz.
Ancak diğer yandan, yukarıda bahsedilen amacın ötesinde, ticaretin engellenmesi seviyesinde bir noktaya ulaşan önlemlerin, ülkemizde yatırım yapmayı planlayan yerli ve yabancı yatırımcıların cesaretlerinin kırılmasına sebebiyet verebileceğini düşünüyoruz. Yatırım ortamının iyileştirilmesine engel teşkil edecek uygulamalardan kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Çıkan son tebliğ ile, sadece pazara yeni giriş yapacak marka ve modeller değil, ülkemizdeki yerleşik ve hatta üretim yatırımı olan markaların da birçok modelinin satışını engellemeye yönelik bir durum oluşmuştur.
Elektrikli araç teknolojisinin gerektirdiği tüm güvenlik standartları belirlenmeli ve bunun birebir uygulanması şartı getirilmelidir. Bu şekilde hem elektrikli araç kullanıcısının hem de araca hizmet veren teknisyenlerin güvenliği en üst düzeyde sağlanmalı, gereken standartları yerine getirmeden hiçbir markanın pazara girişine izin verilmemelidir. Bununla beraber tüm dünyada kabul görmekte olan elektrikli araçların, vatandaşın faydasına olacak şekilde rekabetçi bir ortam yaratmasına da engel olunmamalıdır.“
Zyxel Networks switch ürünleri, artan enerji maliyetlerine karşı KOBİ’lere tasarruf sağlıyor
Zyxel Networks switch ürünleri, KOBİ’lerin enerji tasarrufu sağlayan ağlar aracılığıyla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyor.
Güvenli ve yapay zeka destekli bulut ağ çözümleri lideri Zyxel Networks, enerji tasarrufu sağlayan switch yelpazesiyle KOBİ’lere enerji harcamalarını azaltma, operasyonları kolaylaştırma ve sürdürülebilirlik hedeflerine uyum sağlama fırsatı sunuyor.
Elektrik fiyatları son yıllarda yükselişini sürdürürken önemli araştırmalar KOBİ’lerin en çok etkilenen ekonomik oyuncuların başında geldiğni ve maliyeti azaltmanın birçok işletme için hayatta kalma meselesi olduğunu gösteriyor. Zyxel Networks switch ürünleri konuda uygun çözüm sunarak, işletmelerin verimliliği artırılabilecekleri alanları belirlemelerine ve enerji tasarrufu önlemleri almalarına yardımcı oluyor.
Zyxel Networks Ağ Stratejik İş Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Kell Lin, “KOBİ’ler makroekonomik zorlukların, özellikle de artan enerji maliyetlerinin artan baskısı altında” dedi. “Bu işletmeler, sürdürülebilirliğin yanı sıra verimliliği artıran, güç tüketimini azaltmalarına ve aynı zamanda tasarruf etmelerine yardımcı olan teknolojilere ihtiyaç duyuyor. Switchlerimiz, enerji tasarrufu özellikleriyle, bu zor zamanlarda hızlı kazanımlar ve çok ihtiyaç duyulan ekonomik bir soluklanma sağlayabilir.”
PoE zamanlama ile anında tasarruf
Çalışma saatleri dışında bağlı cihazların gücünü kesmek gibi basit bir işlem, işletmelere yılda yüzlerce dolar tasarruf sağlayabilir. Zyxel Networks’ün Smart Managed, Layer 2 Plus ve Layer 3 Access PoEswitchlerinde desteklenen PoE Scheduling özelliği ile kullanıcılar, switchlerinde bağlı cihazlara ne zaman güç sağlayacağını ve gücün hangi saatte otomatik olarak kesileceğini belirleyebiliyorlar.
Tipik bir küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ) ortamında, 20 PoE AP’nin kurulu olduğu durumlarda, bunların çalışma saatleri dışında kapanacak şekilde programlanması, her yıl 313$’a kadar tasarruf anlamına gelebilir[1] . Maliyet tasarrufu, switch yönetim arayüzü aracılığıyla kolayca gerçekleştirilebilir.
Akıllı fan eşittir tasarruf
PoE zamanlama özelliğine ek olarak, XGS2220 serisi gibi belirli Zyxel Networks switchler akıllı fan tasarımına sahiptir. Bu yenilik, fan hızını cihaz sıcaklığına göre otomatik olarak ayarlar ve sürekli tam güçte çalışarak enerji israfını önler. XGS2220-54FP gibi akıllı fan tasarımına sahip on adet switch kullanan işletmeler için yıllık potansiyel tasarruf[2] ofis için iyi bir kahve makinesini kolayca karşılayabilir.
Ağ TCO’sunu optimize etmek için PoE tüketim modu
Zyxel Networks switchlerin PoE tüketim modu sayesinde daha fazla tasarruf elde edilebilir. Smart Managed, Layer 2 Plus ve Layer 3 Access PoE switchlerin ayrılmaz bir parçası olan bu mod, her cihazın güç tüketim durumunu ölçerek yalnızca ihtiyaç duydukları gücü almalarını sağlar. Bu sadece enerji tasarrufu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ek cihazları barındırmak için daha fazla güç bütçesi ayırır ve ağın toplam sahip olma maliyetini (TCO) azaltır.
Zyxel Networks, yönetilemeyen switchlerden Layer 3 özelliklerine, bağımsız moddan bulut yönetimine, gigabitten 10G hızlarına kadar kapsamlı bir switch ürün yelpazesi sunarak işletmelere benzersiz zorluklar için özel çözümler sunar.
Sosyal Zincir’den deprem bölgesindeki üreticilere İhaleye Hazırlık ve Teklif Verme 101 eğitimi
Deprem bölgesindeki üreticileri ve küçük işletmeleri satın alma birimleriyle buluşturan ve tarafların talebi doğrultusunda eşleşme sürecine destek olan Sosyal Zincir, afet bölgesindeki yerel üreticilerin tedarik zincirlerine dahil olabilmesini kolaylaştırmak adına 12 Aralık’ta “İhaleye Hazırlık ve Teklif Verme 101” eğitimi verecek. Ülkemizde yaşanan depremden etkilenen grupların satın alma faaliyetleri yoluyla desteklenmesine katkıda bulunurken, farklı sektörlerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri üreten yerel üreticileri tedarik zincirine dahil etmeyi amaçlayan ve I4D (Innovation for Development) tarafından hayata geçirilen Sosyal Zincir; deprem bölgesinde yer alan üreticilere yönelik ilk eğitimini 12 Aralık Salı günü online ortamda gerçekleştirecek. Deprem bölgesindeki üreticileri ve küçük-orta ölçekli işletmeleri; üretim, planlama, fiyatlama ve pazar tespiti konularında destekleyecek olan “İhaleye Hazırlık ve Teklif Verme 101” başlıklı eğitime farklı sektörlerden yerel üreticiler katılabilecek. “Kurumsal İhtiyaç Analizi”, “Sorumlu Üretim, Planlama ve Fiyatlama”, “Pazar Tespiti ve Kamuyu Alıcı Olarak Konumlandırmak”, “Kamu İhale Kanunu Kimden Yana?” konu başlıklarının yer aldığı üç saatlik eğitime katılmak isteyen üreticiler, 12 Aralık Salı günü 09.00-12.00 ya da 14.00-17.00 saatlerinden birini tercih edebilecekler. Ücretsiz olarak gerçekleşecek ve katılım için Sosyal Zincir platformuna üye olmanın zorunlu olmadığı eğitime sadece katılım formu doldurarak kayıt oluşturmak yeterli.Škoda’dan Kaçırılmayacak Avantajlarla Yılın Son Fırsatları
Škoda, 2023 yılı ile vedalaşmaya hazırlandığımız Aralık ayı boyunca kaçırılmayacak avantajlarla yeni otomobil satın almak isteyenlere cazip fırsatlar sunuyor.
Škoda’nın popüler modellerinden Fabia, Aralık ayı boyunca 939.900 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulurken, 100.000 TL’ye 12 ay, yüzde 0 faiz fırsatı avantajı ile çok cazip hale geliyor.
Škoda’nın SUV segmentinde büyük ilgi gören Kodiaq modeli ise 240.000 TL’ye varan fiyat avantajı ile 1.804.900 TL’den başlayan fiyatlar ve 200.000 TL, 12 ay, yüzde 0,99 faiz fırsatıyla showroomlarda yeni sahiplerini bekliyor.
Kodiaq ayrıca tüzel müşterileri için 1.804.900 TL’den başlayan fiyatlar ve 500.000 TL, 18 ay, yüzde 2,99 faiz fırsatı ile sunuluyor.
Škoda’nın Kamiq modeli de kampanya rüzgarından yararlanıyor. 1.199.900 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulan Kamiq için 200.000 TL’ye, 12 ay, yüzde 0 faiz fırsatı bulunuyor.
Pazardaki en geniş ürün yelpazesine sahip Škoda, Karoq modelini tercih etmek isteyenleri de unutmadı. Karoq, 1.619.900 TL’den başlayan fiyatlar ve 200.000 TL’ye 12 ay, yüzde 0,99 faiz fırsatı ile değerlendiriliyor.
Aralık kampanya fırsatlarından Škoda’nın amiral gemisi olarak tanımlanan Superb modeli de yararlanıyor. Superb ise Aralık ayı boyunca 1.609.900 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.
İSTANBULLUNUN ULAŞIM TERCİHİ MARMARAY…
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Olumsuz hava koşulları nedeniyle boğaz trafiğine takılan vatandaşların imdadına Marmaray’ın yetiştiğini belirterek, “Marmaray’a 27 Kasım-3 Aralık tarihlerinde ek tren seferleri konuldu ve fazladan 392 bin yolcu daha taşındı” dedi.
Bakan Abdulkadir Uraloğlu yazılı açıklamasında, 27 Kasım-3 Aralık tarihlerinde İstanbul’u etkisi altına alan sisli hava durumunun ulaşımı olumsuz etkilediğini anımsattı. Söz konusu olumsuz hava koşulları nedeniyle bazı vapur seferlerinin iptal edilmesi sonucu boğazdan geçmek isteyen yolcuların Marmaray’a yöneldiğini işaret eden Uraloğlu, “Olumsuz hava koşulları nedeniyle boğaz geçişlerinde Marmaray’ı kullanmak isteyen vatandaşlar için, TCDD Taşımacılık tarafından ek seferler koyuldu” ifadelerini kullandı.
MARMARAY’DA EK TREN SEFERLERİYLE 392 BİN YOLCU DAHA TAŞINDI
Bakan Uraloğlu, “Marmaray’ın Gebze ile Halkalı arasında gerçekleştirilen hafta içi 287, hafta sonu 297 tren seferlerine ek, ilave tren seferleriyle birlikte 392 bin yolcu daha taşındı. Marmaray’da, günlük ortalama 565 bin yolcu taşınırken, ek seferlerle bu sayı 621 bine ulaştı. İstanbul’un toplu ulaşımına çözüm üretildi.” açıklamasında bulundu.
MARMARAY, 10 YILDA 1 MİLYARDAN FAZLA YOLCU TAŞIDI
Uraloğlu, metrobüs, vapur, tramvay, YHT ve metro istasyonları ile bağlantısı bulunan Marmaray’da Halkalı-Gebze arası seyahat süresinin 108 dakika sürdüğünü hatırlatarak, “Mevcutta Gebze ile Halkalı arasında 15 dakika aralıklarla Marmaray trenleri işletilirken, Ataköy ile Pendik arasında ise 8 dakika aralıklarla tren seferleri yapılıyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında 10. yaşını kutlayan Marmaray’da, bugüne kadar toplam 1 milyarın üzerinde yolcu seyahat etti. Günlük yolcu rakamları 710 binlere ulaşarak taşıma rekorları kırıldı.” değerlendirmesinde bulundu.
LONDRA’DAN PEKİN’E DEMİRYOLU İLE KESİNTİSİZ BAĞLANTI
Marmaray’ın Londra’dan Pekin’e kesintisiz demir yolu taşımacılığı imkânı da sunduğunu da hatırlatan Uraloğlu, sadece yolcu değil yük taşımacılığının da yapıldığını vurguladı. Uraloğlu şunları kaydetti:
“Marmaray ile sadece şehir içi yolcu taşımacılığı değil, ana hat ve yük taşımacılığı da kesintisiz olarak yürütülüyor. Marmaray’ın Gebze, Pendik, Bostancı, Söğütlüçeşme, Bakırköy ve Halkalı istasyonlarında YHT ve ana hat trenlerine hizmet veriliyor. Yüksek hızlı trenler, Marmaray’dan geçiş yaparak Halkalı’ya kadar ulaşırken gece saatlerinde de yük trenlerinin geçişi sağlanıyor. Marmaray’dan yurt içi ve yurt dışı yük trenleri geçiş yapıyor.”
Kuru incir ihracatı 2 ayda 90 milyon dolar oldu
Cennet meyvesi kuru incirde 2023/24 sezonunda yaklaşık 2 aylık dönemdeki ihracat değerde yüzde 6’lık artışla 84,8 milyon dolardan 89,7 milyon dolara yükseldi. Kuru incir ihracatı miktar bazında ise; yüzde 12’lik düşüşle 22 bin 895 tondan, 20 bin 126 tona geriledi. Kuru incirde ortalama ihraç fiyatındaki yüzde 14’lük artış döviz getirisinin düşmesini önledi.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği kuru incir ihracatındaki güncel gelişmeleri değerlendirmek üzere Kuru İncir Kurulunu dördüncü kez bir araya getirdi.
Sektörün görüşlerini çok önemsediklerini dile getiren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, sektör temsilcileriyle yaptıkları toplantılarda ortaya çıkan görüşlerin kendilerine ışık tuttuğunu, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği ve diğer muhataplarla yaptıkları görüşmelerde sektörün çıkarlarını daha güçlü savunduklarını bu toplantılarda çıkan görüşler sayesinde kuru incirin daha katma değerli ihracatına zemin hazırlandığını ifade etti.
2023 yılının 11 aylık döneminde kuru incir ihracatında 62 bin ton’dan fazla kuru incir ihraç ettikleri bilgisini paylaşan Işık, “Kuru incir ihracatımız 11 aylık dönemde değerde yüzde 9’luk artışla 216 milyon dolardan 237 milyon dolara çıktı. Aralık ayında yapacağımız ihracatla 250 milyon doları aşmış olacağız” şeklinde konuştu.
6 Ekim 2023 tarihinde başlayan kuru incir ihracat sezonunda 2 Aralık 2023 tarihine kadar geçen süreçte en çok kuru incir ihracatı 12,5 milyon dolarla Almanya’ya yapıldı. Fransa ve İtalya’ya 11 milyon dolarlık kuru incir ihraç edilirken, ABD 8 milyon dolarlık kuru incir talebiyle bu ülkeleri izledi.
TÜRKİYE’NİN YEŞİL SANAYİ ÇAĞI BAŞLIYOR
Dünya Bankası desteğiyle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yönetimi altında yürütülecek 450 milyon dolar bütçeli, Sanayide Yeşil Dönüşüm Projesi’yle TÜBİTAK ve KOSGEB eliyle işletmelerimizi destekleyeceğiz.
Türkiye Yeşil Sanayi Projesi Lansman Toplantısı, 8 Aralık 2023 Cuma günü Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KACIR, Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü J. Humberto LOPEZ, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL, KOSGEB Başkanı Ahmet Serdar İBRAHİMCİOĞLU, Sanayi Genel Müdürü Dr. İlker Murat AR’ın katılımlarıyla gerçekleşecek.
Açılış konuşmalarının ardından “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” başlıklı bir panel düzenlenecek.
Türkiye Yeşil Sanayi Projesi, sürdürülebilirlik ilkesi ile şekillenen 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşılması için sanayide karbonsuzlaşma kapsamında önemli bir yeniliği başlatıyor.
Yeşil dönüşüm temelinde izleme yapılarak firmalarımızın yeşil dönüşüm yol haritasını hazırlamalarına yardımcı olacağız. Yenilenebilir enerji, kaynak verimliliği, atık yönetimi, döngüsel ekonomi, sürdürülebilirlik gibi alanlarda sanayi işletmeleri tarafından gerçekleştirilecek faaliyetleri destekleyeceğiz. Türkiye Yeşil Sanayi Projesi, sadece ülkemizin yeşil enerji geleceğini oluşturmakla kalmayacak, ulusal düzeyde yeşil dönüşüm bilincini artırarak Türk sanayisine küresel platformda güç kazandıracak.
Bu proje ile Karbon emisyonlarının azaltılması ve kaynak ile atık yönetiminin daha etkin hale getirilmesiyle, çevresel etkilerin en aza indirilmesi amaçlanarak sadece bugünkü neslin değil, gelecek nesillerin de daha yaşanabilir bir çevrede büyümesine katkı sağlanması hedefleniyor.
Sanayide yeşil uygulamaların yaygınlaşmasıyla çevre dostu üretim süreçleri ve teknolojik yenilikler öne çıkacak. Sanayide temiz, güvenilebilir, sürdürülebilir enerji kaynakları kullanımı da yaygınlaştırılacak. Yeşil teknolojiye yönelik Ar-Ge faaliyetleri ve inovasyonu destekleyerek Türk sanayisinin, küresel pazarda daha etkin bir konuma ve uluslararası yeşil değer zincirlerine entegre olması da sağlanacak.
Türkiye Yüzyılı’nda sanayide yeşil dönüşüm sürecinde kritik teknolojilerin tüketicisi olmak yerine, bu teknolojileri geliştiren, üreten ve ihraç eden yeni bir Türkiye devrini başlatacak bu proje ile firmalarımızın hem çevre dostu, kaynak verimli ve sürdürülebilir üretim süreçlerine geçişi hızlanacak hem de yeşil endüstriyel değer zincirlerinde rekabetçi güçleri de pekişecek.
Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %2,47, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %2,00 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Euro %2,27 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %0,02, mevduat faizi (brüt) %0,54, BIST 100 endeksi %4,90 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %5,85 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde; Euro %1,80 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %0,47, mevduat faizi (brüt) %1,00, BIST 100 endeksi %5,34 ve DİBS %6,27 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %1,14 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlarken; TÜFE ile indirgendiğinde ise %2,06 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %22,36, TÜFE ile indirgendiğinde ise %24,82 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri külçe altında gerçekleşti
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %25,48, TÜFE ile indirgendiğinde ise %10,19 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından BIST 100 endeksi %21,16, Euro %14,64 ve Amerikan Doları %8,18 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi (brüt) %19,37 ve DİBS %47,49 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde BIST 100 endeksi %6,40 ve Euro %0,67 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %4,99, mevduat faizi (brüt) %29,19 ve DİBS %53,88 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
DENİZCİ ÜLKESİ TÜRKİYE…
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Muğla’da inşası tamamlanan Ören Tekne İmal ve Çekek Yeri’nin açılışını gerçekleştirdi. Törende konuşan Bakan Uraloğlu, vergi yükünden bunalmış ve 2008 yılına kadar kara listede olan Türk denizciliğinin, hayata geçirilen denetim ve uygulamalarla beyaz listeye geçtiğini söyledi.
Bakan Uraloğlu, dünya denizcilik sektöründe Türk Bayrağı’nın en prestijli bayraklar arasına yerini aldığını belirterek, “2002 yılına kadar neredeyse sadece İstanbul Tuzla’da sıkışmış olan bir tersanecilik faaliyeti söz konusuydu. Türk bayraklı gemiler kara listedeydi. Vergi yüklerinden bunalmış bir denizcilik sektörü vardı. Ama AK Parti hükümetleri olarak bu gidişata dur dedik. 2002 yılından bu yana bir deniz kaptanının oğlu olan Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve kaptanlığında denizcilerimizin bahtını ak, yolunu açık etmek için çok önemli atılım ve politikalar gerçekleştirdik. Hayata geçirdiğimiz denetim ve uygulamalarla 2008 yılında beyaz listeye geçtik ve o günden bu yana beyaz listedeyiz. Türk Bayrağı, denizcilik sektöründe dünyanın en prestijli bayrakları arasında yer almaktadır” dedi.
ÖTV’SİZ YAKIT UYGULAMASINI HAYATE GEÇİRDİK
Bakan Uraloğlu, denizcilerimizin üzerindeki yükü paylaşmak için ÖTV’siz yakıt uygulamasını hayata geçirdiklerini ifade ederek, “2004 yılından itibaren, sicillerimize kayıtlı yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve balıkçı gemilerine ÖTV tutarını sıfıra indirdik. Bugüne kadar sektöre yaklaşık 11 milyar lira ÖTV’siz yakıt desteği verdik” diye konuştu.
KOCAELİ VE MERSİN’DEKİ KONTEYNER LİMANLARI DÜNYADA İLK 100 LİMAN ARASINA GİRDİ
Bakan Uraloğlu, “Bugün Türkiye; 217 limanında 543 milyon ton yük, 12,4 milyon teu konteyner elleçlenen, Tekirdağ, Ambarlı, Kocaeli ve Mersin’de bulunan konteyner limanları dünyada ilk 100 liman arasına girdi. 85 faal tersanesi ile gemi siparişinde Dünya’da 7, 45,7 milyon dedveyt tona ulaşan deniz ticaret filosu ile dünya sıralamasında 12’nci sırada yerini aldı. 1 milyonu aşan amatör denizci ve 138 bin gemi insanı ile dünyanın önde gelen denizci ülkeleri arasındadır” dedi.
GEMİ İNŞA SEKTÖRÜ YÜZBİNLERİ İSTİHDAM EDİYOR
Gemi inşa sektörünün emek yoğun niteliği ve oluşturduğu geniş faaliyet alanı ile ülkemizdeki istihdamın artmasına da önemli katkılar sağladığını dile getiren Bakan Uraloğlu şöyle devam etti;
“İstihdamı önemli ölçüde artıran bu sektörde çalışan sayısı yüzbinlere dayanmıştır. Yan sanayi çalışanları ile birlikte değerlendirildiğinde çok sayıda insana geçim kaynağı olan dev bir sektörden bahsediyoruz. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Türk gemi inşa sanayi; en son teknolojileri kullanan, çevreye duyarlı, yüksek kaliteli ve taahhütlerine sadık işi vaktinde bitiren özellikleriyle dünyada saygın bir yere sahiptir. Biz tersaneciliğimizi tüm kıyılarımıza yayacak politikalar geliştirdik ve özel sektör temsilcilerimizin önünü açtık. Sayısal ve kapasite olarak geçmişten bugüne sektörümüze bakacak olursak; 2002 yılında 37 olan tersane sayımız 85’e, Yıllık üretim kapasitemizi ise 550 bin dedveyt ton’dan 4,8 milyon dedveyt tona yükselttik. Tersanelerimizdeki bakım-onarım hacmi de son 10 yılda yüzde 129 oranında artarak 35 milyon detveyt tona yükseldi. Gemi sanayimizin inovatif, çevreci ve alternatif enerji kullanma yeteneği ile rekabet gücü gün geçtikçe artmakta, döviz getirisi ile de ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.”
BALIKÇI GEMİ İNŞAASINDA İSPANYA’YI GERİDE BIRAKARAK EN FAZLA İHRACAT YAPAN ÜLKE OLDU
Bakan Uraloğlu, özellikle balıkçı gemisi inşasında atağa geçen Türkiye’nin, rakibi İspanya’yı geride bırakarak en fazla ihracat yapan ülke olduğuna da vurgu yaparak, “Liderliğini korumak için çalışmalarına hız kesmeden devam eden gemi inşa sanayimiz dünya balıkçılığında önde olan ülkelere balık avlama ve canlı balık taşıma gemisi ihracatı yapan bir konuma gelmiştir. Dünyanın ilk hibrit balıkçı gemisi ile en büyük canlı balık taşıma gemisinde, full elektrikli feribot, LNG-hibrit-elektrikli römorkör, katamaran enerji gemisi gibi birçok yenilikçi projede Türk mühendislerinin imzası vardır. Değerli tekne imalatçıları, Günümüzde, yatlara talebin giderek arttığını da görmekteyiz” dedi.
TÜRKİYE SÜPERYAT ENDÜSTRİSİNİN PARLAYAN YILDIZIDIR
“Gururla belirtmek istiyorum ki ülkemiz dünya süperyat endüstrisinin parlayan yıldızıdır” diyen Bakan Uraloğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Yat inşa sektöründe küresel pazarda önemli bir konumda olan ülkemiz özellikle mega yat inşası noktasında İtalya ve Hollanda’nın ardına dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. Koordinesi Bakanlığımızca gerçekleştirilen ve Avrupa’nın en büyük tekne imal yeri konumuna gelecek olan İzmir Çaltılıdere Tekne İmal ve Çekek Yeri Projesi de tüm hızıyla devam etmektedir. Bartın Kurucaşile Tekne İmal Yeri Projemiz de hayata geçmiş ve faaliyetlerine başlamıştır.”
4 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM ALANI SAĞLANDI
Açılışı gerçekleştirilen Ören Tekne İmal ve Çekek Yeri’nin; 275 bin m2 alan üzerinde, 16 hangarda, 32 kooperatif üyesi işletmeci ile tekne imal ve çekek faaliyeti yürüteceğini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Bu alanda, sağlanacak 4 bin kişilik istihdam bölge ve ülkemiz insanına ekmek kapısı olacaktır. Boyutlarına bağlı olarak yıllık 60 tekne üretimi yapılması planlanmaktadır. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.
EGE BÖLGESİ’NDE YENİ YAT LİMANI PROJE ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR
Yatçılığın önemli bir parçası olan yat limanlarının ülkemizdeki durumunu da değerlendiren Bakan Uraloğlu, “63 yat limanı ve yat yanaşma yerinde 25 bin 38 yat bağlama ve barınma kapasitesine sahibiz. Yapacağımız yatırımlarla bu kapasitenin çok daha üzerine çıkmayı planlamaktayız. Ege Bölgesinde yeni yat limanları yapılması amacıyla devam eden proje çalışmalarımızla 5000 tekne bağlama kapasitesi elde edeceğiz. Yat limanlarının yanında kruvaziyer gemiler için de Fethiye’de yeni bir liman yapılması amaçlı proje çalışması sürdürüyoruz. Diğer taraftan, amatör denizcilerimizden de özel teknelerinin bağlama ve barınma yeri için birçok talep geliyor. Bu kapsamda da yat limanı konsepti dışında, izin onay sürecini kısaltıp yatırım maliyetini düşürmek suretiyle tekne bağlama kapasitesini artırmayı amaçlayan çalışmaları paydaşlarımızla hayata geçiriyoruz” diye konuştu.
DENİZLERİMİZ BİZİM “MAVİ VATAN”IMIZ
Bakan Uraloğlu, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak denizciliğimizin daha da gelişmesi, denizlerimizden sağlanan imkânların artırılması, kaynaklarının ekonomiye kazandırılması için daha da etkin çalışacağız. Çünkü bizim için denizcilik sadece bir uğraş değil, kültürdür, güçtür.
Denizlerimiz bizim “MAVİ VATAN”IMIZDIR. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, denizciliğimizin bugün geldiği konum devletimizin denizciliğimize verdiği önem ve sektörün paydaşları sayesindedir. Bakın bütün bu olumlu gelişmelerin bir sonucu olarak geçtiğimiz hafta, uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) konsey üyeliği seçimlerinde, ülkemiz, tarihinin en yüksek oyunu alarak üst üste 13. kez seçildi. Yine sektörümüz için güzel bir gelişme de “Türk Loydu”, Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği’ne (IACS) üye oldu. Bu gelişme, Türk Loydu’nun uluslararası düzeyde etkisini arttırarak, Türk denizcilik sektörünün ve gemi sanayisinin daha fazla söz sahibi olmasına da katkı sağlayacaktır” dedi.
Bakan Uraloğlu, açıklamasının ardından Ören Tekne İmal ve Çekek Yeri’nin açılış törenini kurdele kesmek sureti ile gerçekleştirirken, butona basmak sureti ile denizden gemi çekme işleminin başlangıcının startını verdi.
MUĞLA ULAŞTIRMA YATIRIMLARI İLE BÜYÜYOR
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Muğla Valiliği’ni ziyaret ederek il koordinasyon Toplantısı’na başkanlık yaptı. Koordinasyon toplantısının ardından Muğla’ya yapılan yatırımları değerlendiren Bakan Uraloğlu, Muğla’ya yaklaşık 371 kilometre bölünmüş yol yaparak, kentteki bölünmüş yol uzunluğunu 461 kilometreye çıkardıklarını belirtti. Mevcut tek yolların çok büyük bir bölümünü iyileştirdiklerini ifade eden Uraloğlu, “Özellikle sıcak karışık kaplama dediğimiz sıcak asfaltta 416 kilometre bir imalat yaparak onu da 488 kilometreye çıkardık. Buradaki konforu yükselterek seyahat zamanın kısalttık” dedi.
Muğla’da Milas’ın Ören Mahallesi’ndeki Tekne İmal Çekek Yerini hizmete açtıklarını, tesisin yat inşa sanayi açısından ülkemizde örnek teşkil edecek projelerden biri olduğunu söyleyen Bakan Uraloğlu, “Avrupa ve dünyada ses getirecek projenin ülkemizde önemli yeri bulunmaktadır. Gerek kaldırma operasyonları gerek yapacağı işler bakımından ülkenin en büyüklerinden olan tesis yaklaşık 4 bin kişiye istihdam sağlayacak” diye konuştu.
AK Parti hükümetleri döneminde Muğla’ya birçok yatırım yaptıklarını kaydeden Uraloğlu, “İlk bölünmüş yolların başladığı yerlerden bir tanesi de Muğla. Şimdiye kadar Muğla’ya yaklaşık 371 kilometre bölünmüş yol yaparak, kentteki bölünmüş yol uzunluğunu 461 kilometreye çıkardık. Mevcut tek yolların çok büyük bir bölümünü iyileştirdik. Özellikle sıcak karışık kaplama dediğimiz sıcak asfaltta 416 kilometre bir imalat yaparak onu da 488 kilometreye çıkardık. Buradaki konforu yükselterek seyahat zamanın kısalttık.” İfadelerini kullandı.
Muğla-Antalya yolunu bölünmüş yol haline getirdiklerini, Denizli’ye Kale üzerinden olan yolu bir kaç kilometresi hariç bölünmüş yol haline getirdiklerini hatırlatan Uraloğlu, kentteki yol yapım çalışmaları ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Denizli yolundaki heyelanlı kesimleri ıslah ettik ve ediyoruz. Aynı şekilde Marmaris’e kadar olan bölünmüş yolu bitirdik ve oradan Datça’ya kadar olan yolun 50 kilometresini sıcak karışık kaplama ile yaptık. Muğla-Yatağan ve Muğla-Aydın yollarını bölünmüş yol olarak bitirdik. Yatağan-Milas ve Bodrum yolunu bölünmüş yol olarak tamamladık. Milas ve Didim arasındaki bölünmüş yolu bitirdik. Buranın sıcak karışık kaplamalarına devam ediyoruz. Koordinasyon toplantısında gerekli görüşmeleri yaparak bundan sonraki yol haritasını belirledik. Özellikle pandemi sürecinde köylere ilginin arttığını biliyoruz. Oralarda yeni internet ihtiyaçları ile olanlarının iyileştirilmesi için tespitleri yaptık. GSM operatörlerinin kapsama alanları ile ilgili gerekli tespitleri yaparak Muğla’yı daha da geliştirmiş olacağız.”
Muğla’da iki havalimanı bulunduğunu da vurgulayan Bakan Uraloğlu, kış aylarında turizm sezonun azalmasıyla uçak seferlerinde düşüş oyduğunu ve bu konuda gerekli değerlendirme ve çalışmaların yapılacağını dile getirdi. Uraloğlu, internet ihtiyaçları ve GSM Operatörlerinin kapsama alanları konusunda tespitler yaptıklarını ve bu konuda gerekli çalışmaları yaptıklarını da kaydetti.
Muğla’nın Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip illerinin başında geldiğini vurgulayan Uraloğlu, “Burada gerek turizmin gerek denizcilik faaliyetlerin geliştirilmesiyle ilgili yeni yat bağlama yerleri, balıkçı barınakları, mevcut olanların iyileştirilmesi konusunda da gerekli istişareleri yaptık. Bunları da en kısa sürede hayata geçireceğiz.” diye konuştu.