Ekonomi-teknoloji haberleri (18.10.2023)

UHKİB BAŞKANI GÜNDEMİR:  “HAMMADDE İTHALATINDAKİ VERGİ ARTIŞI HAZIR GİYİM FİRMALARINI DARBOĞAZA SÜRÜKLER”

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, bazı tekstil ve hammadde ürünlerinde gümrük vergilerinde yapılan artışın, zaten rekabette zorlanan sektörü darboğaza iteceğini söyledi. Gündemir yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:

“Özellikle sektörün üretimde kullandığı ara mal ithalatına getirilen vergi artışı, hazır giyim sektörü açısından zaten sıkıntılı olan süreci daha da büyük bir sorun haline getirecektir. Getirilen vergi artışı, bir taraftan kur baskısı sonucu artan maliyetler nedeniyle fiyat oluşturmakta zorlanan ihracatçılar için durumu daha da çıkmaza sokacaktır.

Tekstil sektörünü korumaya yönelik atılan bu adımlar, hazır giyim sektörü için negatif durum oluşturacaktır. Hem iç piyasada hem de yurt dışında yoğun bir rekabet içinde olan yerli markalar da bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Serbest piyasa şartlarında gümrük duvarları ile koruma yapmak yerine, destek ve teşvikler ile yatırımların artırılması uluslararası rekabette firmalarımızı daha güçlü kılacaktır.”

Dikkat! Alışık olduğumuz mağazacılıkta sona geliniyor

Mağazalar, e-ticaret ürünlerinin hızlıca hazırlanıp müşterilere iletilen mikro fulfillment merkezlerine dönüşecekler

E-ticaretin büyümesiyle bildiğimiz klasik mağazacılık da sona geliniyor. Mağazalar, internetten satışta ürünlerin depolanıp müşterilere gönderildiği ve iadelerin toplandığı mikro e-ticaret depolarına dönüşmeye hazırlanıyor. Bugün perakende mağazalarında (brick and mortar) satılan bütün ürünler, en geç 10 yıl içinde sadece e-ticaret kanalı ile satılacaktır. Bu değişim, bugünün teknolojisi ile 5 yıl içinde olabilir, ancak bugünün lojistik kurgusu devam ederse 10 yılda bile olamaz.

Bugün tüm ürünler, çoğunlukla cadde üzerlerinde veya sokak aralarında olan veya AVM’lerde bulunan perakende mağazalarında ve e-ticaret ile sanal ortamda satılıyor. Satışın mağazada veya e-ticaret ile olması; o malın tüketiciye fiziki olarak teslim edilmesi gerektiğini değiştirmez. Işınlama olmadığı sürece sipariş edilen mallar, mutlaka bir yerde depolanmalı ve bir şekilde taşınarak tüketiciye teslim edilmelidir. Bundan dolayı e-ticaretin lojistiği, “sanal” ticaretin yani e-ticaretin “gerçeğe” dönüştüğü süreçtir. Ticaretin “sanalı” olur, ama ışınlanma bulunana kadar lojistiğin “sanalı” olmaz.

Teknolojideki gelişmelere paralel olarak ticaretteki bu değişim ve dönüşüm sürecinde, iş yapamayacak olan perakende mağazaları ve hatta bazılarının bulunduğu AVM’ler kapanmak zorunda kalabilir. Bunların kapanması, şehirlerdeki ticari hareketi olumsuz etkileyebilir ve çok sayıda işsizliğe de yol açabilir. Bu durum, ülkeler için önemli gündemlerden birisi olacaktır, peki çözüm ne olabilir? E-ticareti yasaklayamayacağımıza göre, kapanacak olan perakende mağazalar ve AVM’ler için başka gelir kaynakları geliştirilmelidir. Alışık olduğumuz mağazacılıkta sona gelindiğini kaydeden DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, mağazaların, e-ticaret ürünlerinin hızlıca hazırlanıp müşterilere iletilen mikro fulfillment merkezlerine dönüşeceğini belirtti.

ABD ve Avrupa’da klasik mağazalar kapanıyor, kapanan mağazalar depolama alanına dönüşebilir

E-ticaretin kolaylığının pandemi döneminde çok daha fazla yaşanması, e-ticaretin pandemi sonrasında da beklenen daha fazla büyümesini sağladı. Pandemi öncesi %10-15 büyüyen e-ticaret, pandemi sonrasında da hem iş hacmi hem de parasal değer olarak %30-35 büyüdü. Böyle olunca perakende mağazalar ve hatta AVM’ler, kapanmaya başladı. İngiltere, Almanya, Amerika gibi birçok ülkede mağazalar kapanıyor ve örneğin ABD’de de 2027 yılına kadar 50 bin perakende mağazasının kapanması bekleniyor. Ayrıca, ABD’de AVM sayısının 10 yıl içinde 700’den 200’e düşmesi öngörülüyor. Benzeri durumların Almanya ve İngiltere dahil birçok ülkede yaşanacağı kaydediliyor.

Dünyada ve Türkiye’de göze çarpan bir diğer gelişme ise özellikle büyük mağazaları olan yaygın perakendeciler, mahallelerdeki büyük mağaza alanlarının bir kısmını, o bölgede internetten en yoğun sipariş edilen ürünlerin yer aldığı mağaza içi kapalı mağazalar yaratmakta buldular. Ürün toplayıcıları öncelikle gelen siparişleri o bölgeden toplayıp olmayanlar için mağazaların genel kısmına giriyorlar. 2 bin m2 mağazalarda 500-600 m2’nin bu amaçla ayrıldığı örnekler mevcut. Bu düzenlemeler toplama verimliliğini ve hızı %30-35’lere varan oranda artırabilir.

Kapanacak olan perakende mağazaların ve AVM’lerin, gerekirse ufak düzenlemeler ile depolama alanları olarak hizmet verebileceğini ifade eden DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, şunları söyledi:

“Perakende mağazalarının kapanması yerine depolama alanı olarak kullanılması, e-ticaret için yeni lojistik kurgusunu oluşturabilir. Bu yeni kurgu, e-ticaret lojistiğinde müşteriye teslimat için “merkezi” yapılanma (tüketiciye teslim edilecek noktaya uzakta, büyük depolama alanı) yerine, “müşteriye yakın olma” stratejisiyle “dağıtık (tüketiciye yakın, küçük depolama alanları)” yapılanmaya geçilmesidir. E-ticaretin lojistiği, mevcut durumda kullanılan tüketicilerden uzakta bulunan depolama alanları yerine, tüketicilere azami 2 saatte teslimatı sağlayacak yakınlıkta mikro e-ticaret depoları (Mikro Fulfillment Merkezler) ile yapılabilir. Bu yapılanma, Son Kilometre Depolanma uygulamasıdır. Son Kilometre Depolama demek; e-ticaret ürünleri için temel depolama hizmetlerine ilaveten katma değerli hizmetlerin de verilebileceği mikro e-ticaret depolarının müşterilere (tüketicilere) azami 2 saat içinde teslimatı yapacak şekilde konumlandırılmasıdır.” dedi.

DepOrtak Dijital Mağazaları hedefleniyor

Kişi başına düşen perakende mağaza sayısı, örneğin İngiltere’de 250, Almanya’da 200 ve ABD’de 350’dir. Bu ülkelerin verileri esas alındığında Türkiye için 500 kişi varsayımı ile yaklaşık 170 bin adet perakende mağazası olduğu tahmin edilebilir ve her mağaza için 50 m2 varsayımı ile yaklaşık 8.5 milyon m2’lik depolama alanı oluşabilir. Bugün itibariyle Türkiye’de toplam 14 milyon m2’lik 455 adet AVM vardır. AVM’lerde yemek, eğlence ve sinema vb. bölümleri hariç kapalı otopark alanları dahil yaklaşık 10 Milyon m2 depolama alanı olabilir.

Türkiye’deki perakende mağazaları ve AVM’lerin toplamda 18,5 milyon m2’lik ilave depolama alanı oluşturabileceğinin altını çizen DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, böylece ürün teslimatlarının 30-120 dakika içinde olmasının sağlanması şeklinde başta e-ticarette fulfillment operasyonu olmak üzere bütün şehir içi depolama ihtiyaçları için bu alanların kullanılabileceğini kaydetti.

Ülke genelindeki binlerce depoyu dijital olarak birbirine bağlayan DepOrtak sayesinde, tüm depolardaki durumun canlı ve gerçek zamanlı olarak tek merkezden yönetileceğinin altını çizen Oruç Kaya, konuşmasına şöyle devam etti:

“Önemli olan bu depolama alanlarının konumlandırabilmesi, bunların özellikleri ile depolama taleplerinin eşlenebilmesi ve bunların birbiri ile entegre olmasını sağlayacak dijital bağlantının kurulmasıdır ki, bütün bunlar bugün halihazırda DepOrtak teknolojisi ile mümkündür. Ayrıca, “dijital mağaza” hedefimiz de bulunuyor. Sanırım ilk örneği 1977 yılında İstanbul’da Aksaray’da açılan UFİ Mağazası gibi çok sayıda farklı ürünlerin satıldığı çok katlı veya çok bölümlü perakende mağazaları yerine, önümüzdeki süreçte DepOrtak Dijital Mağazalarının olmasını hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

Dünyanın sayılı lojistik teknolojilerinden birisi haline gelen Tırport’un kurucusu Akın Arslan’ın tecrübesi ve iş zekası liderliği, Türkiye’de depoculuğun önde gelen uzmanlarından Oruç Kaya’nın ortak akıl ve güç birliğiyle bu yılın Mart ayında canlıya geçen dijital akıllı depolama platformu DepOrtak, sahip olduğu teknolojilerle sadece ülkemizde değil, Avrupa’da da oldukça iddialı çözümler getirmeye devam etmektedir.

Digital Turbine’ın Yeni Ülke Direktörü Yeşim Öztekin Oldu

Reklamverenler, yayıncılar ve orijinal ürün üreticileri (OEM’ler) için çözümler sunan, sektörün önde gelen bağımsız mobil büyüme platformu olan Digital Turbine, Türkiye’deki ilk büyük pozisyon alımını gerçekleştirdi ve Türkiye liderliği görevini üstlenecek isim Yeşim Öztekin oldu.Kariyerine Türkiye İş Bankası’nda başlayan Yeşim Öztekin, son 16 yıldır çalıştığı Google’daki Sektör Liderliği görevinden sonra, dünyanın en büyük ve bağımsız mobil büyüme ve para kazanma platformlarından Digital Turbine’ın Türkiye ülke liderliğini üstlenmeye başladı. Yeşim Öztekin, İstanbul ofisinin başına geçmesi ile aynı zamanda EMEA ve LATAM bölgelerindeki Digital Turbine’ın sorumlu olduğu 36 ülkenin operasyonel sorumluluğunu da yönetecek.Yeni görevi için çok heyecanlı olduğunu dile getiren Yeşim Öztekin, “ Bugüne kadar edindiğim tüm deneyimlerle, Digital Turbine’in global vizyonuna katkıda bulunacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Teknoloji dünyası çok hızlı değişmekte. Bu dinamik dünyada, kullanıcı ve pazar trendlerini doğru analiz etmek, markalarımızın ve partnerlerimizin pazarlama hedeflerini anlayıp onlara en doğru çözümleri sunarken, kullanıcı deneyimini de iyileştirmek son derece önemli. Bu vizyonu EMEA VE LATAM’da 36 ülkede başarabilmek için de, hem güçlü bir teknolojik altyapı, hem de yüksek nitelikli insan gücü gerekir ki, ben de bu açılardan değerlendirdiğimde, doğru adreste olduğuma inanıyorum. Bütün bu operasyonu, Türkiye’de gerçekleştirmek ve yönetmek de ayrıca çok gurur verici.”İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği bölümü mezunu Yeşim Öztekin, Boğaziçi Üniversitesinde Executive MBA programını tamamladı. Başarı ile devam eden kariyerine ilk olarak Türkiye İş Bankası’nda başladı, ve bankacılık sektöründeki 7 yıllık deneyiminin ardından Google’a geçiş yaptı. 23 yılı aşkın satış, iş geliştirme ve stratejik ortaklıklar yönetimi deneyimine sahip olan Yeşim Öztekin, farklı sektörden çok sayıda şirkete, dijital pazarlama teknolojileri ve stratejileri konusunda danışmanlık vermiştir. Buna ek olarak, kültürel ve organizasyonel dönüşüm stratejilerini yönlendirme ve yönetme konusunda da geniş deneyime sahiptir. Geçtiğimiz 8 yıl boyunce IAB Türkiye’de Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Yeşim Öztekin, aynı zamanda Teknolojide Kadın Derneği ve Yönetim Kurulunda Kadın Derneği üyesidir.

Durak Tekstil yarına odaklanan teknik iplikleriyle 16. İstanbul Hazır Giyim Konferansı’nda yerini aldı

16. İstanbul Hazır Giyim Konferansı’na katılan Durak Tekstil, akıllı tekstilleri ve giyilebilir teknolojileri mümkün kılan iletken ipliklerinin yanı sıra, sürdürülebilirlik odaklı vizyonuyla da dikkatleri üzerine çekti.

Önde gelen endüstriyel dikiş ve nakış iplikleri üreticisi Durak Tekstil, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından düzenlenen 16. İstanbul Hazır Giyim Konferansı’na sponsor olarak destek verdi. 2 gün boyunca Çırağan Palace Kempinski’de düzenlenen etkinliğin ilk gününde önemli sunumlar ve oturumlar gerçekleşirken, ikinci günde firmalar B2B görüşmelerde bulundu.

Hazır giyim sektörünün bütün tedarik zincirini buluşturan bu etkinliğe stant sponsoru olarak katkı sağladıklarını söyleyen Durak Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Yiğit Durak, konferansın gördüğü ilgiden ve sektörle bir araya gelmekten memnun olduklarını söyledi. Etkinlikte sektör için önemli konu başlıklarının ele alındığını belirten Durak, ikinci gün stantlarında gerçekleştirdikleri iş görüşmelerinin de kendileri için tatmin edici olduğunu açıkladı. Conductive (İletken) başlıklı özel tema ile stantlarını ve ürün sunumlarını hazırladıklarını belirten Durak sözlerini şöyle sürdürdü; “Durak Tekstil olarak farklı sektörlere hitap eden oldukça geniş bir ürün gamına sahibiz. Hazır giyim ve konfeksiyon segmentleri bizler için büyük bir potansiyele sahip. Hazır giyim alanından daha fazla pay alabilmek için sektörün tüm bileşenlerine AR-GE ile geliştirdiğimiz yenilikçi ürünleri sunmaya odaklandık. Bunun için sanat, teknoloji ve doğa olmak üzere üç saç ayağından oluşan ürün perspektifimizi burada bir kesişim noktası olarak fonksiyonellik ile sunduk. Ürünlerimizin fonksiyonel özelliklerini başta üreticilere olmak üzere, tasarımcılar ve akademi dünyasıyla paylaştık.”

Bir iplik üreticisi olarak hazır giyim ve moda dünyası ile buluşmanın markalaşma çalışmalarına da olumlu yansıdığını dile getiren Durak, Ar-Ge çalışmalarının teknik ürünler segmentinde yeni bir yol açtığını kaydetti. Durak; “Marka bilinirliğimizi artırırken sadece standart ipliklerdeki kalitemizle değil, inovasyon gücümüzle de öne çıkmak istiyoruz. Son yıllarda en çok konuşulan konuların başında akıllı tekstiller ve giyilebilir teknolojiler geliyor. Bu yeniliklerin olmazsa olmazı ise iletken ipliklerdir. Bu konuda yaptığımız çalışmaların meyvesi olan Silver Pro ipliğimiz dijital çalışmalar için bir altyapı oluşturacaktır. Bu ipliğimiz sektörün daha fazla katma değerli gelişimi için temel taşlardan biri olacak ve endüstri profesyonelleri birçok farklı yeni uygulama alanını keşfedebilecekler” dedi.

“Vizyonumuz ve misyonumuz daha iyisini en iyi şekilde yapmak”

Günümüzde toplam cirolarının yaklaşık %20-25’inin teknik ipliklerden sağlandığını açıklayan Yiğit Durak, önümüzdeki dönemde bu seviyenin daha da yukarıya çıkmasını hedeflediklerini vurguladı. Durak Tekstil’in aynı zamanda sürdürülebilirlik konusunda da hassas olduğunu söyleyen Durak, portföylerindeki geri dönüştürülmüş ipliklerin sağladığı faydaların yanı sıra üretim proseslerinde de çevrenin korunması için gerekli adımların çoktan atıldığını hatırlattı. “Moda ve giyim endüstrisindeki nihai kullanıcılar kaliteli ürünler istedikleri kadar bunların artık sürdürülebilirlik kriterini karşılayıp karşılamadığına da dikkat ediyor. Durak Tekstil konferansa katılarak sektörün en önemli partneri olabileceğini bir kez daha gösterdi” diyen Durak, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Teknik ipliklerimizle giyim endüstrisini yarının taleplerine hazırlarken, sürdürülebilir ürünlerimiz ve üretim prosesimizle dünyamızı ve insan sağlığını korumaya odaklanıyoruz. 50 yıllık köklü bir geçmişe sahip bir firma olarak, kurucularımızdan bize miras kalan ilkelerden ödün vermeden gelişmeye devam ediyoruz. Vizyonumuzu ve misyonumuzu daha iyisini en iyi şekilde yapmak olarak özetleyebilirim. 50 yıl önce balık ağı ipliği üreterek sektörü büyük ölçüde dışa bağımlılıktan kurtaran Durak Tekstil, giyim sektörü dijital bir dönüşüm yaşarken tam da ihtiyaç olan yenilikçi ürünlere odaklanıyor. Bu çerçevede, İstanbul Hazır Giyim Konferansı bu duruşumuzu sergilemek için ideal bir platform oldu.”

Konferansa gelecek yıl da destek vermeyi planladıklarını açıklayan Yiğit Durak, özellikle geliştirmeyi tamamladıkları yeni teknik iplikler konusunda heyecan verici bir sunum yapmak istediklerini de sözlerine ekledi.

Türkiye’de Her Gün 3,6 Milyar TL Tutarında E-Ticaret Yapılıyor

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2023’ün ilk 6 ayında internet üzerinden günlük sipariş adedi 14 milyon 200 bine ulaştı.

Türkiye’de 2023 yılının ilk yarısında internet üzerinden ürün ve hizmet satışının günlük ortalaması 3,6 milyar TL’ye ulaştı.

Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com’un Ticaret Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre, bu yılın ilk 6 ayında e-ticaret hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 109,7’lik artışla 652,7 milyar TL oldu.

6 aylık dönemde siparişler de geçen yılın Ocak-Haziran dönemine göre yüzde 20 artışla 2 milyar 556 milyon adede yükseldi.

İlk 6 ayda günlük satış 3 milyar 622 milyon TL, sipariş adedi de 14 milyon 200 bin olarak gerçekleşti.

İnternet üzerinden satın alınan ürün ve hizmetlerde sepet ortalaması ödeme şekillerine göre değişti.

İnternetten kredi ya da banka kartı ile satın alımlarda sepet ortalaması 412 TL olurken, kapıda ödemede 363 TL, havale, EFT ve diğer seçeneklerde ise sepet ortalaması 142 TL’ye kadar düştü.

EN YÜKSEK KONAKLAMA EN DÜŞÜK YEMEK

Sepet ortalaması en yüksek olan sektör konaklama oldu. İnternet üzerinden yapılan konaklama harcamalarının sepet ortalaması 14.262 TL olarak gerçekleşti. Ev, bahçe, mobilya ve dekorasyon harcamalarında sepet ortalaması 6.287 TL olurken, havayolları şirketlerinden bilet alımında ise ortalama 3.391 TL harcandı.

Beyaz eşya ve küçük ev aletleri için 830, giyim, ayakkabı, aksesuar sektöründe yapılan dijital alışverişlerde ise ortalama 712 TL’yi buldu.

Elektronikte sepet ortalaması 420 TL, çiçekçilikte 282 TL, gıda ve süpermarkette 146 TL oldu.

Online yemek siparişlerinin ortalaması ise 166 TL olarak duyuruldu.

SEPET ORTALAMASI EN FAZLA ARTAN SEKTÖRLER

Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral, geçen yılla kıyaslandığında sepet ortalamasını en fazla artıran sektörün yüzde 166 ile konaklama olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Bu sektörü sırasıyla yemek (Yüzde 100), giyim, ayakkabı ve aksesuarlar (Yüzde 91), beyaz eşya ve küçük ev aletleri (Yüzde 84), gıda ve süpermarketler (Yüzde 70), çiçekçilik (Yüzde 68), ev, bahçe mobilya ve dekorasyon (Yüzde 65), elektronik (yüzde 63), havayolları (yüzde 28) izledi; bu değişim Avantajix rakamlarına da net olarak yansıdı. Alışverişini Avantajix.com üzerinden yaparak her alışverişte nakit para kazanan üye sayısında, yapılan işlem adedi ve miktarında sektörlerdeki büyüme rakamlarına paralel artışlar yaşadık” dedi.

Yapay Zeka Destekli PaperWork Platformundan İş’te Hayatı Kolaylaştıracak Bir İnovatif Çözüm Daha PERFORMAX

PaperWork’dan İş’te Hayatı Kolaylaştıracak Bir İnovatif Çözüm Daha: Yeni Tedarikçi İlişkileri Yönetimi “Performax” Kullanıma Hazır!

PaperWork tarafından geliştirilen yeni uygulama firmaların e-posta ve telefonla yapılan iletişim karmaşasını azaltmayı hedefliyor

Günümüzde birçok şirket, müşterileri, tedarikçileri, şubeleri, mağazaları, hatta avukatlık büroları, teknik servisleri ve ithalat / İhracat gibi iş ilişkisinde bulunduğu firmalarla iletişimini e-posta ve telefon üzerinden yönetiyor. Ancak, bu geleneksel iletişim yöntemleri bazen zaman alıcı, hataya açık ve verimsiz olabiliyor.

Performax ile daha kolay, güvenilir ve düşük maliyetli iş akışı

İşlem sürelerini uzatan e-posta ve telefon iletişimi, işletmelerin hızlı ve etkili bir şekilde faaliyet göstermelerini engelleyebiliyor. Bu noktada ise süreçteki iş akışını kolaylaştıracak “Tedarikçi İlişkileri Yönetimi” ile teslim süreçlerinde iyileşme, maliyetlerin düşürülmesi ve tedarikçiyle olan ilişkilerin güçlendirilmesi sağlanabiliyor. Aynı zamanda, tedarikçiler ile olan iletişimin yönetilmesi ve ölçülmesi sayesinde şirketler kendi operasyonlarında yaşanabilecek aksaklık risklerini de azaltabiliyor.

Dijital iş akışı ve doküman yönetim konusuna odaklanan yapay zekâ destekli PaperWork platformu bu sorunların çözümüne yönelik Performax isimli bir uygulama geliştirdi. PaperWork Satış Direktörü Tolga Eşiz, “Yeni Tedarikçi İlişkileri Yönetimi “Performax” sayesinde tedarikçi ile olan iletişimin yönetilmesi, performansının değerlendirilmesi ve sürdürülebilir iş ilişkilerininin kalıcı olarak oluşturulmasının mümkün olabileceğini” belirtti.

“Performax ile güçlü ilişki, zamanında teslimat”

Tolga Eşiz, yeni tedarikçi uygulaması ile ilgili şu bilgileri verdi: “Performax” ile tedarikçi performansının etkin bir şekilde değerlendirilmesi ve yönetilmesini sağlayarak, kalite, teslimat ve maliyet açısından müşteri beklentilerini karşılamayı amaçladık. Şirketler bu uygulama ile tedarikçi ilişkilerini daha güçlü kılarak kaliteli ürün ve hizmetlerin, zamanında teslimini sağlayabilir. Uygulama aynı zamanda tedarikçi ile firma arasındaki belge paylaşımı ve görev yönetimi gibi iş süreçlerini de etkin bir şekilde kontrol edebilme imkanını sunuyor. Böylece iş birliğinin sağlıklı ve verimli bir şekilde sürdürülmesini hedefledik.”

Tedarikçi yönetiminin, iş dünyasında güvenilir ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturmak için kritik öneme sahip olduğuna dikkat çeken Tolga Eşsiz, “Performax” ile tedarikçi yönetimi, işletmelerin daha etkili ve verimli bir şekilde faaliyet göstermelerine olanak tanırken, aynı zamanda müşteri memnuniyetini ve tedarikçiyle olan ilişkileri güçlendirir. PaperWork BPM’in sunduğu bu inovatif çözüm, işletmelere farklı alanlarda katma değer sağlayacaktır” diyerek Performax’ın avantajlarını şöyle sıraladı.

Merkezi İletişim: Uygulama tüm tedarikçiyle yapılan iletişimi merkezi bir platform üzerinden sağlar. Bu sayede, e-posta ve telefonla yapılan iletişim karmaşasını ortadan kaldırarak işletmelere daha düzenli ve kolay bir iletişim imkanı sunar.

Süreç Otomasyonu: Uygulama tedarikçi ile gerçekleştirilen süreçleri otomatikleştirir ve takip eder. Böylece, tekrarlayan görevler ve işlemler otomatik olarak gerçekleştirilir ve insan hatası riski azalır.

Hızlı İşlem Süreleri: Performax, tedarikçi arasındaki işlemleri hızlandırır ve onay süreçlerini kısaltır. Bu sayede, işletmeler daha hızlı ve etkili bir şekilde çalışabilirler.

Güvenli Veri Paylaşımı: Uygulama tedarikçi arasında güvenli bir şekilde veri paylaşımını sağlar. Böylece, hassas bilgilerin güvenliği ve gizliliği korunur.

İş birliği ve İzleme: Performax, tedarikçi arasındaki iş birliğini arttırır ve süreçleri izleme imkanı sunar. Bu sayede, işletmeler süreçlerini daha iyi yönetebilir ve performanslarını izleyebilirler.

DFSK MODELLERİ CAZİP FİYATLARIYLA SATIŞA SUNULDU

Çin’in büyük otomotiv üreticilerinden biri olan DFSK Motor, SHSFilo distribütörlüğünde Türkiye pazarına yeniden giriş yaptı. Hakan Şahsuvaroğlu ve Yunus Şahsuvaroğlu yönetimindeki SHSFilo, DFSK Motor’un, 2 benzinli SUV, 2 benzinli ticari ve 2 elektrikli ticari araçtan oluşan ürün gamının satışına başladı.

DFSK modellerinin tanıtıldığı toplantıda binek ve ticari modellerin lansmana özel kampanyalı fiyatları da açıklandı. DFSK’nın binek modelleri Fengon 500 1.5 Premium SUV 1.175.000 TL’den, DFSK Fengon 5 1.5T Premium SUV ise 1.590.000 TL’den başlayan fiyatlarla showwromlardaki yerini aldı.

DFSK’nın hafif ticari araç ürün yelpazesinde yer alan Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli kamyoneti EC31 PRO tek kabin 1.140.000 TL’den sunulurken, diğer elektrikli van model EC35 PRO 1.150.000 TL’den satışa sunuldu. C31 1.5 M/T PRO tek kabin pick-up 675.000 TL’lik fiyatıyla dikkat çekerken, bir diğer pick-up modeli C32 1.5 M/T PRO çift kabin de 720.000 TL’lik fiyat etiketiyle Türkiye pazarındaki rekabete katıldı.

DFSK, yenilikçi SUV modelleriyle dikkat çekiyor

DFSK Motor, iki benzinli SUV modelini Türk kullanıcılarıyla buluşturarak iddiasını ortaya koymaya hazırlanıyor. DFSK’nın binek araçlardaki ilk modeli ise C SUV segmentinde konumlanan Fengon 500 oldu. Rekabetin yoğun olduğu segmentte DFSK Fengon 500, panoramik açılabilir cam tavan, nappa deri döşemeler gibi yüksek donanımı, şık tasarımı, kullanışlı yaşam alanı, geniş iç hacmi ve verimli motoruyla öne çıkıyor.

4385 mm uzunluğa, 1850 mm genişliğe, 1645 mm yüksekliğe ve 2655 mm aks aralığına sahip Fengon 500, 1.5 litrelik benzinli motoru, CVT otomatik şanzımanla eşleştiriyor. 114 HP güce ve 147 Nm tork üreten Fengon 500, her koşulda yüksek verimlilik ve performansı birleştirmeyi başarıyor.

DFSK’nın Türkiye’de sunduğu ikinci SUV modeli Fengon 5 ise sportif tasarımıyla ilk bakışta farklı olduğunu kanıtlıyor. Doğadan ilham alan ve estetik anlayışını yüksek sürüş deneyimiyle buluşturan yeni nesil Coupe SUV Fengon 5, Full-Led aydınlatmaları, 18 inç jantları, panoramik açılabilir cam tavanı, napa deri kaplamaları gibi özelliklerle öne çıkıyor. 148 HP güç ve 220 Nm tork üreten 1.5 litrelik benzinli motorla donatılan Fengon 5, CVT otomatik şanzımanla eşleştirildi. Binek araçlarında 7 yıl 150 bin kilometre garanti sunan DFSK, bu garanti hizmetiyle araçlarının kalitesinin ve güvenilirliğinin de altını çiziyor.

DFSK ticari araçlarıyla segmentinde liderlik hedefliyor

Binek otomobillerinin yanı sıra Türkiye pazarına elektrikli ve benzinli motora sahip ticari araçlarıyla da güçlü bir giriş yapan DFSK, en baştan itibaren dört farklı model ile geniş bir ticari ürün yelpazesi sunuyor.

Ticari araç segmentinde Türkiye’de en önemli oyunculardan biri olmayı hedefleyen DFSK, bu kapsamda iki elektrikli ticariyi de müşterileriyle buluşturuyor. DFSK EC31 Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli kamyoneti olarak öne çıkıyor. Tek şarjla 290 kilometreye varan menziller sunan EC31 pick-up, minimalist tasarımı, pratiklik ve kolay kullanım ile birleştiriyor. DC şarj ile 2 saatte tamamen şarj olabilen EC31, 38.7 kWh batarya kapasitesine sahip.

Bununla birlikte DFSK, yeni nesil taşıma aracı olarak ise 300 kilometre civarında menzil sunan EC35 elektrikli van modelini de lansmanla birlikte satışa sunmaya başladı. EC35 de 300 kilometre kadar menzil sunarken 4.9 metreküplük taşıma alanıyla ideal bir lojistik aracı olarak dikkat çekiyor. 60 kW güç, 200 Nm tork değerlerine sahip EC35 geri görüş kamerası gibi donanımlarıyla da dar alanlarda şehir içerisindeki manevraları kolaylaştırıyor. DFSK markası, elektrikli modellerde 5 yıl 120 bin kilometre garantinin yanı sıra 5 yıl 120 bin kilometre de batarya garantisi sağlıyor.

DFSK elektrikli ticari araçlarına ek olarak 1.5 litrelik benzinli motora sahip tek kabin C31 ve çift kabin C32 pick-up modellerini de satışa sundu. 114 HP ve 147 Nm torka sahip benzinli ticari araçlar, düşük yakıt tüketimi, yüksek performansı, verimli taşıma kapasitesi ve kolay kullanımıyla öne çıkıyor. DFSK, benzinli ticarilerinde ise, 4 yıl/100 bin kilometre garanti sunuyor.

Bununla birlikte DFSK Motor ürün gamına 2024 yılı içerisinde mild-hibrit SUV, plug-in hibrit SUV ve Sedan modelleri de katılarak ürün yelpazesi daha da genişleyecek.

İplik ve kumaş ithalatına ilave vergiyle ayağımıza sıkıyoruz

 İplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerin ithalatına getirilen yüzde 30-100 arasındaki ilave gümrük vergisi kararı tekstilcilerle hazırgiyimcileri karşı karşıya getirdi. İGV, Türk hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarının tepkisini çekti.

“Ayağımıza sıkıyoruz” diyerek iplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerine getirilen ilave vergi kararına tepkisini ortaya koyan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Yanlış bir karar acilen iptal edilmeli” dedi.

Türkiye’nin hazırgiyim ihracatının 2023 yılının ocak – eylül döneminde yüzde 8’lik kan kaybı yaşadığını ve 16,1 milyar dolardan 14,8 milyar dolara indiğinin altını çizen Sertbaş, “2022 yılının ikinci yarısından itibaren Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa’daki resesyon konfeksiyon ihracat rakamlarımızın gerilemesine yol açtı. Biz normalde Eylül, ekim aylarında yoğun bir şekilde Noel siparişleri alırız. Bu sezon geçen sezona göre Noel siparişleri yüzde 30 civarında düşmüş durumda. 2024 yılının ilk yarısını kaybettiğimizi hissediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar ortadayken, konfeksiyon firmaları mevcut kadrolarını koruma hesapları yaparken gelen bu karar Türk konfeksiyon sektörüne büyük bir darbe anlamına geliyor. Bu karar hazırgiyim firmaları için 2024 yılının tamamen “kayıp yıl” olmasına yol açar. Hayata geçtiği takdirde ihracat rakamlarımız ve istihdam rakamlarımız düşer, firmalarımızdan da kayıplar yaşarız” şeklinde konuştu.

Sektörlerin genelini ilgilendiren kararlar alınırken sektör temsilcilerinin bir araya gelerek bu kararları aldığının altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçmişte hayati kararları birlikte alırdık. Bu konudaki kararı da tüm taraflar görüşerek alabilirdik. Bu karar, tekstil ve hammaddeleri sektörünün mevcut koşullarında geçici bir iyileştirme sağlayabilir ama katma değerli ürün ihraç eden konfeksiyon sektörüne büyük zararlar verir.”

Tekstil sektörünün rekabet gücünü inovasyonla tasarımla geliştirmesi gerektiğini savunan Sertbaş, “Korumacılığın piyasa işleyişini bozduğunu ve en sonunda korunan sektöre de faydası olmadığını dünyadaki birçok ekonomi modelinde ve eski uygulamalarda gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bir sektör korunmak istenirken o sektöre fayda sağlanmadığı gibi başka bir sektörde de tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açmamak gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.

Tohum Otizm Vakfı 20. Yılı Yılbaşı Alışveriş Festivali 5-6 Aralık’ta Divan Kuruçeşme’de!20. yılını kutlayan Tohum Otizm Vakfı’nın gelenekselleşen ve büyük ilgi gören Yılbaşı Alışveriş Festivali, 5-6 Aralık tarihlerinde Divan Kuruçeşme’de misafirleri ile buluşmaya hazırlanıyor.Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali’nde, misafirler yeni yıl öncesi sevdikleri için hediyeler alırken, aynı zamanda otizmli çocukların eğitimlerine katkıda bulunarak, onları da sevindirecekler. Katılımcı firmalardan sağlanan gelirin tamamı Tohum Otizm Vakfı’nın projelerine ve eğitim bursuna ihtiyaç duyan otizmli çocuklara aktarılacak.Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali’nde bu yıl yine birçok tanınmış marka sosyal sorumluluk bilinci ile yerini alacak. Festival; takı, giyim, dekorasyon, ev tekstil ürünleri, mücevher, kozmetik, aksesuar ve teknoloji gibi çeşitli konuda 200’e yakın seçkin ve özel markanın ürünlerini misafirler ile buluşturacak. Tohum Otizm Vakfı 20. yılında yarattığı faydaya ortak olmaya çağırıyorBu yıl 16. kez düzenlenecek olan Alışveriş Festivali’ne bugüne kadar 1000’i aşkın firma katılım sağladı, yaklaşık 36 bin kişi festivali ziyaret etti.Tohum Otizm Vakfı, otizmli daha çok çocuğun erken tanısının konulması ve özel eğitimle topluma kazandırılması için çalışmaya devam ediyor. 20 yılda gerek okulunda okuyan öğrencileri ve gerekse yurt çapında yaptığı projeler ile 802.059 otizmli çocuğun ve ailesinin hayatına dokunan Vakıf, herkesi Yıl Yılbaşı Alışveriş Festivali’ne katılarak otizmli çocukların eğitimine destek olmaya davet ediyor.

IoT çözümleri karbon ayak izini azaltmada önemli rol oynayacak

Nesnelerin İnterneti (IoT) çözümleri konusunda çalışmalarını sürdüren ConnectedSystems, karbon ayak izini azaltmada önemli rol oynayacak yeni IoT çözümlerini tanıttı.

Şirket, son teknoloji IoT çözümleri ile işletmeleri ve endüstrileri sürdürülebilir, net sıfır karbonlu bir geleceğe doğru dönüştürmeyi amaçlıyor.

Karbon ayak izinin azaltılmasının sürdürülebilirlik açısından önemli olduğuna dikkat çeken  ConnectedSystems CEO’su Ferhan Köksal, “Küresel iklim kriziyle mücadelede kritik bir dönemeçteyiz. Kuruluşların sürdürülebilirliğe önemli bir etki yaratması, karbon ayak izini azaltması, karbon ayak izini azaltması için gerekli araç ve teknolojileri sağlamaya odaklanıyoruz. Geliştirdiğimiz IoT çözümleri hem çevre hem de sonuç üzerinde olumlu bir etki yaratacak şekilde tasarlandı. Farklı sektörlerdeki işletmeler, teknolojimizi operasyonlarına entegre ederek sürdürülebilirliğe yönelik somut adımlar atabilir ve net sıfır emisyona ulaşmada önemli bir rol oynayabilir. Net sıfır karbonlu bir gelecek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birlikte, mevcut ve gelecek nesiller için daha sürdürülebilir bir dünya inşa edebiliriz” şeklinde konuştu.

Son teknoloji IoT çözümleri şirketlere önemli avantajlar sağlayacak

Ferhan Köksal, ConnectedSystemsIoT çözümlerinin temel özellikleri ve avantajları hakkında şu bilgileri verdi: “IoT sensörleri ve cihazlarımız enerji tüketimi, emisyonlar ve kaynak kullanımına ilişkin gerçek zamanlı veriler sağlıyor. Böylece kuruluşların verimsizlikleri belirlemesi ve israfı azaltması daha kolay hale geliyor. Gelişmiş analitik platformumuz, ham verileri eyleme dönüştürülebilir içgörülere dönüştürerek işletmelerin kaynak kullanımını optimize ediyor. İşletmelerin karbon ayak izlerini azaltan bilinçli kararlar almasına yardımcı oluyor. Enerji yönetimine bütünsel bir yaklaşım sunarak kuruluşların enerji kullanımını izlemesine ve kontrol etmesine, israfı azaltmasına ve verimliliği artırmasına olanak tanıyoruz. Şirketler, IoT teknolojimizden yararlanarak, uluslararası karbon azaltma taahhütlerine ve net sıfır hedeflerine uygun olarak karbon emisyonlarını doğru bir şekilde ölçebilecek, yönetebilecek ve azaltabilecekler. Çözümlerimiz tek bir organizasyonun ötesine geçerek tedarik zinciri ortaklarının iş birliği yapmasına ve emisyonları kolektif olarak azaltmasına olanak tanıyor. Uzaktan erişim ve kontrol yetenekleriyle kuruluşlar, iş sürekliliğini sağlarken operasyonlarını optimize edebilecek, seyahatleri azaltabilecek ve karbon ayak izlerini en aza indirebilecek.”

AB’nin sınırda karbon düzenlemesi, IoT çözümlerine talebi artıracak

Avrupa Birliği’nin duyurduğu sınırda karbon düzenlemesinin karbon salınımını azaltmak ve kontrol altında tutmak açısından önemli bir adım olduğuna dikkat çeken Ferhan Köksal, “Sınırda karbon düzenlemesi, karbon kaçağı olan ürünlerin AB ülkelerine ihracatı sırasında salınımın azaltılmasına yönelik bir vergilendirme sistemi. Bu sistem sayesinde firmaların daha az karbon salınımı yapması hedefleniyor. 1 Ekim 2023 itibari ile AB’ye ihracat yapan şirketlere sınırda vergi uygulaması regülasyonunu yayımlanmıştı. Şu aşamada 5 sektörü kapsıyorancak 2025’te AB’ye ihracat yapan tüm sektörleri kapsayacağı belirtiliyor. Bu düzenlenmenin karbon salınımı azaltmaya yönelik IoT çözümlerine olan talebi daha da artıracağını öngörüyoruz ” şeklinde konuştu.

SUUDİ BAKAN TEVFİK ER-RABİA: TÜRK VATANDAŞLARI 5 DAKİKADAN DAHA AZ BİR SÜRE İÇERİSİNDE VİZE ALABİLECEK

Türkiye ile Suudi Arabistan arasında yapılan görüşmelerde Türkiye, Suudi Arabistan’ın Elektronik Vize uygulamasına katıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki vize kolaylığının umre, hac ve diğer seyahatler için ciddi bir kolaylık sağlayacağını söyledi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Tevfik er-Rabia ve beraberindeki heyeti ile Bakanlık’ta bir araya geldi. Bakan Uraloğlu, görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilerin daha ileriye taşınması gerektiğini belirterek, iki ülke arasında vize konuları ele alındı. Bakan Uraloğlu, “Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki elektronik vize uygulaması umre, hac ve diğer seyahatler için ciddi bir kolaylık sağlayacaktır” dedi.

SUUDİ BAKAN TEVFİK ER-RABİA: TÜRK VATANDAŞLARI 5 DAKİKADAN DAHA AZ BİR SÜRE İÇERİSİNDE VİZE ALABİLECEK

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Tevfik er-Rabia, Türkiye’nin elektronik vize uygulamasına dahil olduğuna işaret ederek, “Bu elektronik vize uygulamasıyla ile Türk vatandaşları 5 dakikadan daha az bir süre içerisinde vize alabilecek ya da Suudi Arabistan’da herhangi bir havalimanına gittiğinde de vize alabilecek. Bu vize bir yıllık geçerli olacak, 90 günlük ikamet alabilecek. Elektronik vize ile Türk vatandaşları Mekke ve Medine’nin yanı sıra Suudi Arabistan’daki tüm bölgeleri ve şehirleri gezebilecek. Hem elektronik vize hem de Türkiye’den Medine ve Cidde’ye sefer sayılarının kapasitesinin arttırılması iki ülke arasındaki ilişkileri geliştireceği gibi turizm ve diğer alanlara da olumlu yansıyacaktır” diye konuştu.

Bakan Uraloğlu ile Togg’u tecrübe ettiğini anımsatan er-Rabia, Türkiye’yi tebrik ederek Togg’u en kısa sürede Suudi Arabistan’da görmek istediklerini söyledi.

Görüşmede ayrıca, İstanbul Havalimanı’ndan kutsal topraklara gidecek hacı adaylarının Suudi Arabistan’daki havalimanlarında prosedürlere tabi tutulmadan otellerine ulaşmalarını sağlayan “Mekke Yolu” projesinin 2024 yılında da devam ettirilmesi, sivil havacılık ve demiryolu taşımacılığı konusundaki iş birliklerinin geliştirilmesi ele alındı.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri, Kayseri OSB, 2024’te 30 Kilometre Yolun Asfaltını Yeniledi

İHRACATÇI FİRMALAR YEŞİL MUTABAKATA UYUM İLE BÜYÜYECEK T.C. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) …