DİN ….SÖYLEMEZ! ….İSTEMEZ!(KÖŞE YAZISI)

Mustafa TEMİZER

Din bize Abdullah’ın oğlu Muhammed’in nasıl yaşadığını söylemez; Allah’ın elçisi kul Muhammed’in nasıl yaşadığını söyler.

Din bize Muhammed’in kılının kutsal olduğunu söylemez; ona gelen vahyin kutsal olduğunu söyler.

Din bize yüzde yüz güvenilecek “kitaplar” olduğunu söylemez;  şüphe edilmeyen tek kitap (Kur’an) olduğunu söyler.

Din bize kim gibi olacağımızı söylemez; dosdoğru olmamız gerektiğini söyler.

Din bize eskilerin söylediklerinin toptan masal mı, hakikat mi olduğunu söylemez; masalla hakikati ayırt edecek akıl sahibi olduğumuzu ve seçmemiz gerektiğini söyler.

Din bize hangi kisvenin içinde Allah dostu, hangi kisvenin içinde şeytan dostu olduğunu söylemez; kisveyle dostluğun alakası olmadığını söyler.

Din bize nasıl yıkanacağımızı, hangi marka sabun ve şampuan kullanacağımızı söylemez; temiz olmamız gerektiğini söyler.

Din bize ne giyeceğimizi söylemez; görünmemesi gereken yerlerimizi örtmemizi söyler.                                                                                                                                                                                                               Din bize sadece coğrafya, matematik, biyoloji, tıp vs. öğrenmemizi söylemez; tüm bunları öğrenecek kapasitemizin olduğunu söyler.

Din bize dil öğretmez; dilimizi güzel kullanmamızı söyler.

Din bize herhangi bir ırka ait olunca mutlu olacağımızı söylemez; gerçek mutluluğun Allah’ı hatırdan çıkarmamak olduğunu söyler.

Din bize nasıl üreteceğimizi söylemez; üretmemizi ve paylaşmamızı söyler.

Din bize “din devleti” kurmamızı söylemez: adalet devleti kurmamızı söyler.

Din bize ne şekilde yöneteceğimizi söylemez; adil yönetmemizi söyler….

Din bizden “dinci” olmamızı istemez: dine uymamızı ister.

Din bizden havalanıp “uçak olmamızı” istemez; uçacak aygıtlar yapmamızı ister.

Din bizden ne kadar dindar olduğumuzu insanlara ispatlamamızı istemez; ne kadar insan olduğumuzu göstermemizi ister.

Din bizden “ötekilerin” cennete mi cehenneme mi gideceği hakkında fikir sahibi olmamızı istemez; bizim hangisine gideceğimiz hakkında kaygılanmamızı ister.

Din bizden “Şucu Müslüman”, “Bucu Müslüman” olmamızı istemez; sadece Müslüman olmanı ister.

Din bizden kaderci olmamızı istemez; kaderimizin kendi çabamıza bağlı olduğunu bilmemizi ister.                                                                                                                                                                                         Din bizden kaderi, ölçüyü, yaradılışı, sünnetullahı, değiştirmemizi istemez; kadere, ölçüye, yaradılışına uyumlu ve razı olarak yaşamamızı ister.

Din bizden sayı, çokluk, çoğunluk istemez; içerik, içtenlik, nitelik, samimiyet ister. Din bizden tembellik istemez; gereğini yaptıktan sonra tevekkül ister.

Din bizden “gâvura” sövmemizi istemez; “gâvurun” hakkını dahi teslim etmemizi ister.

Din bizden tövbe almamızı istemez; tövbe etmemizi ister.

Din bizden Allah’a sadece inanmamızı istemez; aynı zamanda O’na güvenmemizi ister.

Din bizden ruhbanlık istemez; ibadet ister, ahlak ister.

Din bizden ölülerden yardım istememizi istemez; ölülere yardım edip onları güzelce gömmemizi ister!

Din bizden canımızı istemez; canımızı, malımızı cennet karşılığı satın almak ister!

Din bizden kelle keserek adam eksiltmemizi istemez: gönül kazanarak yürek çoğaltmamızı ister!

Din bizden şehvetimizi öldürmemizi istemez; şehvetimize hükmetmemizi ister!

Din bizden ırkımızı yüceltmemizi veya ırkımızdan nefret etmemizi istemez; ırkımızı sevmemizi, diğer ırkların da bizim ırkımız kadar değerli, saygıya değer olduğunu bilmemizi ister!

Din bizden günahsız olmamızı istemez; günahımıza tövbe etmemizi, bir daha o günahı işlemememizi ister!

Din bizden mükemmel olmamızı istemez: adam olmamızı, iyi insan  olmamızı ister!

Din bizden tarikat, mezheb, meşrep, klik istemez; insan olup İslam’a girmemizi ister!

Din bizden cübbeli, takkeli, kippalı adamların tezgâhlarından beğendiğimiz dini almamızı istemez; Allah’ın dinine teslim olmamızı ister!

Din bizden çok bilmemizi istemez; doğruyu bilmemizi ister!…. (Kadir Çetin paylaşımlarından)

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması, iştirak edilmeyen çilesine katlanılmayan bir kurtuluşun mümkün olmayacağı anlayışı ile basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

KENDİ  İTİRAFLARIYLA GÜNÜMÜZ  BATI  MEDENİYETİNİN ÇÖKÜŞÜ VE “YENİ BİR MEDENİYET TASAVVURU” NUN DİLE GETİRİLİŞİ

Süleyman KOCABAŞ İkinci Bölüm Alexis Carrel’in Çözümlemelerinin Devamı 25 Asırlık Zaman Dilimine Damgasını Vuran Madde-Mana …