Sağduyu çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu, Babacan, Yavaş konuştu, kalabalık bağırdı: Patates-soğan güle güle Erdoğan

CHP Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu Kayseri’de: Demiryolunu Kayseri’den Mersin’e, İskenderun’a Bağlayacağız

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Deva Partisi Genel Başkanı  Ali Babacan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte, Cumhuriyet Meydanı’nda “Millet Buluşması” Mitingi gerçekleştirildi. Yapılan konuşmalar sırasında kalabalık sık sık ‘ patates-soğan, güle güle Erdoğan, birleşe birleşe, direne direne kazanacağız’ sloganları attı. Mitingin sonunda Millet ittifakı ve partilerin adayları tanıtıldı, 14 Mayıs için söz alındı. 

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:

-“Bakınız, yıllardır hızlı tren sözü veriyorlar değil mi? Her gelen hızlı tren sözü veriyor, her gelen yapacağız diyor. 22 yıldır yapamadılar. Ama unutmayın, Bay Kemal söz verdi mi sözünden dönmez, o hızlı tren buraya gelecek.”

-“Kayseri’yi eğer demiryoluyla denize bağlamazsanız ihracatta beklediğimiz performansı sağlayamazsınız. Demiryolunu aynı zamanda Kayseri’den Mersin’e, İskenderun’a bağlayacağız. Merkez Türkiye Projesini büyüttük, Samandağ’dan başlayıp Mersin’e kadar olan hattı, Akdeniz’in en büyük üretim üssü haline getireceğiz. Türkiye, dünyayla rekabet eden bir ülke haline gelecek. Ve üniversiteleri bilgi üreten bir Türkiye. Teknolojide önemli adımlar atan bir Türkiye.”

-“Türkiye’de dönen dolapları biliyorum. Hani diyorum ya, ‘418 milyar doları getireceğim bu halkın cebine koyacağım’ diye. İtiraz ediyorlar, ‘Parayı getiremezsin’ diyorlar. Hiç endişe etmeyiniz, bu kardeşiniz malı götürenlerin hepsini biliyor. Hangi bankalara yatırdıklarını biliyor. Amerika’yı da biliyor, İngiltere’yi de biliyor. Nerelerde oturduklarını biliyor, hangi bankalara para yatırdıklarını biliyor. Tek tek, son kuruşuna kadar getireceğim; alın terinin hakkını, hukukunu teslim edeceğim.”

-“Beşli çetelere gelince para var, malı götürenlere para var, yandaşa para var ama emekliye gelince para yok. O beşli çetelerden alacağım, emekliye vereceğim hiç endişe etmeyin. Adalet sadece mahkeme salonunda olmaz. Hayatın her alanında adalet olur. Emekliye açlık sınırının altında aylık veriyorsan orada adalet yok demektir. Açlık sınırını ben belirlemiyorum, TÜRK-İŞ belirliyor. Açlık sınırının altında emekliye aylık veriyorsun. Emekli; genç yaşında çalışmaya başlayan, üreten, alın teri döken, primini yatıran, zamanı gelince de emekli olan ve insanca bir hayat sürdürmeye çalışan kişi demektir. Yıllar yılı çalıştı, Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına katkıda bulundu. Emekliyi açlığa mahkûm ettin. Ettirmeyeceğiz. Beşli çeteleri açlığa mahkûm ettireceğiz ama vatandaşı değil.”

-“Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. 27,5 yıl devlette çalıştım. Siyasete girdiğim gün, bütün malvarlığımı kamuoyuna açıkladım. Neyim varsa bu. Alın teriyle kazandım.”

-“Siyaset zenginleşme alanı değildir. Bir kişi siyasette zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyordur. Siyaset halka hizmet etme aracıdır, zenginleşme aracı değildir. Onların malı götürdüğünü, nereye götürdüğünü biliyorum. Manhattan’da 35 katlı gökdelen yaptıklarını biliyorum. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın aldıklarını biliyorum. Dünyalıklarını yurtdışına götürdüklerini biliyorum. Tamamını getireceğim, tamamını! Bu milletten çalınanın tamamını getireceğim!”

– “Tank Palet Fabrikasını alacağım, şanlı ordumuza vereceğim. Diyorlar ya, ‘Biz milliyetçiyiz…’ 20 milyar dolar değerindeki Tank Palet Fabrikasını, Katar ordusuna sattılar. Alacağım, alacağım, o fabrikayı alacağım ordumuza vereceğim, hiç kimse endişe etmesin.”

-“GATA, Gülhane Askeri Tıp Akademisi… Askeri hastanelerin tamamını kapattılar. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu bizim ordumuz. Az kaldı, o hastanelerin tamamını açacağız, tamamını ordumuza teslim edeceğim.”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün; DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la birlikte Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitinge katıldı.

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Gençler, iktidar diyorsunuz değil mi? Halkın iktidarını istiyor musunuz? İşçinin, çiftçinin, köylünün, emeklinin, sanayicinin iktidarını istiyor musunuz? Esnafın, taksi şoförünün, tır şoförünün iktidarını istiyor musunuz? Garibin, gurebanın iktidarını istiyor musunuz? Adaletli bir iktidar istiyor musunuz? O zaman çalışacağız. Son ana kadar çalışacağız. Vatandaşlarımızı ikna edeceğiz.

Kayseri’yi biliyorum. 1974’lerden bu yana Kayseri’yi çok iyi biliyorum. Kendi içinde, kendi dinamikleriyle büyüyen, Anadolu’nun kilit illerinden birisi olan Kayseri. Ama son yıllarda giderek kan kaybetti. Kişi başına gelir düşmeye başladı. İnsanlar işsiz kalmaya başladı. Çok sayıda insan yoksulluğa, fakirliğe mahkûm edildi. Bunları gayet iyi biliyorum. Şimdi bunu değiştirmek zorundayız. Bunu beraber değiştirmek zorundayız. Kayseri’yi gene bölgenin en güçlü illerinden birisi haline getirmek zorundayız. Çünkü Kayseri kilit bir kent. Orta Anadolu’nun kilit kenti.

Bakınız, yıllardır hızlı tren sözü veriyorlar değil mi? Her gelen hızlı tren sözü veriyor, her gelen yapacağız diyor. 22 yıldır yapamadılar. Ama unutmayın, Bay Kemal söz verdi mi sözünden dönmez, o hızlı tren buraya gelecek.

Sadece hızlı tren mi? Hayır.

Kayseri’yi eğer demiryoluyla denize bağlamazsanız ihracatta beklediğimiz performansı sağlayamazsınız. Demiryolunu aynı zamanda Kayseri’den Mersin’e, İskenderun’a bağlayacağız. Aynı zamanda şunu da yapacağız; Merkez Türkiye Projesini büyüttük, Samandağ’dan başlayıp Mersin’e kadar olan hattı, Akdeniz’in en büyük üretim üssü haline getireceğiz. Dolayısıyla Türkiye üreten değil, Türkiye aynı zamanda dünyayla rekabet eden bir ülke haline gelecek. Ve üniversiteleri bilgi üreten bir Türkiye. Teknolojide önemli adımlar atan bir Türkiye.

Söyledim, ‘Atatürk Hava Limanını Uzay Araştırmaları Merkezi yapacağız’ dedim, kıyamet koptu, ‘Nasıl yaparsın…’ Yapacağız, yapacağız, Uzay Araştırmaları Merkezi yapacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayallerini gerçekleştireceğiz. Yapacağız, yapacağız, çok şey yapacağız, hiç kimse endişe etmesin. Yapacağız, yapacağız; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz, göreceksiniz siz bunu. Yapacağız, yapacağız; göreceksiniz, beşli çetelerin at koşturduğu bir Türkiye’yi değil, herkesin caddelerinde, sokaklarında huzur içinde gezdiği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Devlet vatandaşını doyurur, devlet soygunculara hizmet etmez. Soygunculara hizmet eden bir devlet anlayışından, vatandaşına hizmet eden bir devlet anlayışına doğru geleceğiz. Beraber geleceğiz, birlikte geleceğiz.

Baharı getireceğim, baharı. Bu ülkeye baharı getireceğim, bu ülkeye kardeşliği getireceğim, bu ülkeye birlikteliği getireceğim, bu ülkeye huzuru getireceğim. Hiç kimsenin kimliğinden, inancından dolayı sorgulanmadığı güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğim, göreceksiniz. Beraber. Ve kucaklaşacağız, göreceksiniz, Türkiye kucaklaşacak.

Kayseri’nin kooperatif mağdurlarının sorunlarını da biliyorum. Oralarda dönen dolapları da biliyorum. Türkiye’de dönen dolapları biliyorum. Hani diyorum ya, ‘418 milyar doları getireceğim bu halkın cebine koyacağım’ diye. İtiraz ediyorlar, ‘Parayı getiremezsin’ diyorlar. Hiç endişe etmeyiniz, bu kardeşiniz malı götürenlerin hepsini biliyor. Hangi bankalara yatırdıklarını biliyor. Amerika’yı da biliyor, İngiltere’yi de biliyor. Nerelerde oturduklarını biliyor, hangi bankalara para yatırdıklarını biliyor. Tek tek, son kuruşuna kadar getireceğim; alın terinin hakkını, hukukunu teslim edeceğim.

2015 yılından bu yana, ‘Emekliye Ramazan, Kurban Bayramında asgari ücret kadar bir ikramiye ödeyin’ dedim. Bu kadar basit. Yılın iki seferinde ödeyin bunu dedim. ‘Parayı nereden bulacaksın…’, önce o yaygara başladı. Elin oğluna var da emekliye niye yok? Bulacaksın. Devleti yöneteceksin. Para var bütçede. Bütçedeki paranın nereye harcandığına siyasi iktidar karar verir. Siyasi iktidar, emekliye vermeyeceğim dedi. Ben de ısrar ettim. Sonra vermeye başladılar, ama 1000’er lira. Sonra aradan bir zaman geçti, seçim yaklaştı, biraz yükselttiler. Şimdi dedim, ‘Asgari ücret kadar vereceksiniz.’ Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda, emeklilerimiz bankaya gidecekler, orada Kurban Bayramında 15 bin lira para yattığını göreceksiniz.

Gene bağırıyorlar, ‘Vay efendim parayı nereden bulacaksın…’ Kardeşim; beşli çetelere gelince para var, malı götürenlere para var, yandaşa para var ama emekliye gelince para yok. Bulacağım, o beşli çetelerden alacağım, emekliye vereceğim hiç endişe etmeyin.

Adalet diyoruz değil mi? Adalet sadece mahkeme salonunda olmaz. Hayatın her alanında adalet olur. Emekliye açlık sınırının altında aylık veriyorsan orada adalet yok demektir. Açlık sınırını ben belirlemiyorum, TÜRK-İŞ belirliyor. Açlık sınırının altında emekliye aylık veriyorsun. Emekli şu demektir; emekli genç yaşında çalışmaya başlayan, üreten, alın teri döken, primini yatıran, zamanı gelince de emekli olan ve insanca bir hayat sürdürmeye çalışan kişi demektir. Emeklinin de tatil hakkı yok mu Allah aşkına? Yıllar yılı çalıştı, Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına katkıda bulundu. Emekliyi açlığa mahkûm ettin. Ettirmeyeceğiz. Beşli çeteleri açlığa mahkûm ettireceğiz ama vatandaşı değil.

Benim umudum da sizsiniz.

Bakın gençler, dersime iyi çalıştım, Kayseri’de ilk kez sandığa gidip oy kullanacak kişi sayısı, genç sayısı 88 bin 29 kişi. 88 bin 29 genç sandığa gidecek, oy kullanacak. Türkiye genelinde yaklaşık 5 milyon 300 bin genç, sandığa gidecek oy kullanacak. 5 milyon 300 bin genç dünya siyaset tarihine güzel bir armağan bırakacak. Diyecek ki, bütün dünyaya şunu söyleyecek; ‘Türkiye’de otoriter bir rejim vardı, Tweet atarken bile çekiniyorduk, eleştirirken bile çekiniyorduk, annelerimiz, babalarımız bizi uyarıyorlardı aman sakın Tweet atma gözaltına alınırsın diye. Biz otoriter bir yönetimi demokratik yollarla gönderdik, onu aşağıya indirdik yerine demokrasiye inanan bir kişiyi getirdik.’

Ve gençler, size sözüm söz; beni Cumhurbaşkanı seçtiğinizde çok rahat bir şekilde eleştirebileceksiniz. O özgürlüğü vereceğim size. Eksiğim varsa eleştirin, hatam varsa eleştirin. Bundan çekinmeyeceğiz. Eleştiri kadar değerli bir şey yoktur. Çünkü siyaset ve siyasetçi eleştiriden ders çıkarmak zorundadır. Bizim eksiğimiz olabilir, yanlışımız olabilir ama birisi eleştirdiği zaman ona bakmamız lazım; hata mı yapıyoruz acaba, bir yanlışımız mı var acaba… Demokrasi budur. Demokrasi hoşgörü rejimidir. Demokrasi insanların düşüncelerini özgürce açıkladığı bir rejimin adıdır, bunu unutmayın.

Ayrıca… Beşli çeteler dedim ya, ayrıca hedef aldığım bir kitle daha var: Uyuşturucu baronları. Onların da kökünü kazıyacağım, onların da! Uyuşturucu baronlarıyla kucak kucağa geziyorlar, beraber fink atıyorlar, Bay Kemal ona da bakıyor. Ama size sözüm var; gencecik evlatlarımızı zehirleyen o uyuşturucu baronlarının kökünü de kazıyacağım, tamamını göndereceğim.

Bir şey daha. Yapacağımız çok iş var. Bu ülkeye dedim ya baharı getireceğim diye, yapacağımız çok iş var. Bakın, bütün sınırlarımız yolgeçen hanına döndü. Hani sınırdaki tabela ne diyordu? ‘Vatan namustur, sınır namustur.’ Sınır namussa nasıl oluyor da yolgeçen hanına dönüyor? 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimiz var, en geç 2 yıl içerisinde onları Suriye’ye uğurlayacağız. Bay Kemal söz verdi mi tutar. Bakın en geç 2 yıl içinde diyorum. Barışacağız Suriye’yle, büyükelçilikleri açacağız, onların can ve mal güvenliğini sağlayacağız, onlara her türlü imkânı sağlayacağız. Kardeşim buyur git kendi ülkene, tatil yapmak istiyorsan gelebilirsin Türkiye’ye, yemek yemek istiyorsan gelebilirsin, düğün yapmak için gelebilirsin. Bunların tamamını gerçekleştireceğiz.

Başka bir şey daha. Kiralar aldı başını gidiyor. Şu anda mahkemelerde en çok görülen dava ev sahibi-kiracı davası. Bakın, 22 yıldır çözemediler. TOKİ, daha önce 1,5 milyon civarında konut yaparken son 22 yılda 500 bin civarında konut yaptı. Kime yapıyor bu konutları? Sırtı kalınlara yapıyor. Bay Kemal sırtı kalınlardan yana mıdır? Bay Kemal halktan yanadır, halk için çalışır, halk için mücadele eder. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa Bay Kemal de açtır. Bir çocuk elektrik kesildi diye karanlığa mahkûm edildiyse Bay Kemal de karanlıktadır. Bakın, evimde bir hafta elektriği kestim. Niçin? Sırf elektriği kesilen vatandaşları bütün Türkiye hissetsin diye. Kışın ortasında bir yoksul ailenin elektriği kesilir mi? Yoksul, fakir ailenin doğalgazı kesilir mi?

Bunların tamamını düzelteceğim. Aile Destekleri Sigortasıyla göreceksiniz bütün kadınların geleceği güvence altına alınacak. Hiçbir kadın ben yoksulum demeyecek. Aile Destekleri Sigortasıyla sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek. Öyle fakirleri sıraya diz, ondan sonra onlara yiyecek torbası dağıt, televizyon ekranlarını çağır, ‘Beni burada gör…’ Olmaz. İnancımıza aykırıdır. Hiç kimse yoksulluğu dolayısıyla teşhir edilmemelidir. İnsanın bir onuru vardır, o onurun korunması lazım. O yoksulsa o ayıp ona ait değildir, devleti yönetenlere aittir o ayıp. Dolayısıyla biz, devleti yönetenlerin adaletle devleti yönetmelerini istiyoruz.

Bir şey daha. Bay Kemal için çok şey söylenir. Her türlü iftira atılır. Şundan emin olmanızı isterim. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. 27,5 yıl devlette çalıştım. Siyasete girdiğim gün, bütün malvarlığımı kamuoyuna açıkladım. Neyim varsa bu. Alın teriyle kazandım. Siyaset zenginleşme alanı değildir. Bir kişi siyasette zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyordur. Bundan emin olun. Siyaset farklı bir şeydir. Siyaset halka hizmet etme aracıdır, zenginleşme aracı değildir.

Onların malı götürdüğünü biliyorum, nereye götürdüğünü biliyorum. Manhattan’da 35 katlı gökdelen yaptıklarını biliyorum. Muhammed Ali Clay’in çiftliğini satın aldıklarını biliyorum. Dünyalıklarını yurtdışına götürdüklerini biliyorum. Tamamını getireceğim, tamamını! Bu milletten çalınanın tamamını getireceğim! Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim!

Milliyetçiliğe gelelim. Sinan Ateş pankartı neredeydi? Bakınız, bir genç, yürekli bir genç, temiz bir genç ve bir akademisyen Ankara’nın ortasında vuruluyor ve failleri yakalanmıyorsa bir sorunumuz var demektir. Sinan Ateş’in de, Gaffar Okkan’ın da hakkını sonuna kadar arayacağım, hiç endişe etmeyin hiç. Tamamını o faillerin getireceğim emin olun, kulaklarından tutup mahkemeye teslim edeceğim. Adaleti orada sağlayacağım.

Milliyetçilik. Bizim Altı Ok’umuzdan birisi milliyetçiliktir. Milliyetçilik, vatanseverliktir. Milliyetçilik, kendi parasının, ülkesinin parasının değerini korumaktır. Milliyetçilik, herkesin iş, aş sahibi olmasını sağlamaktır. Milliyetçilik, güçlü bir Türkiye olmaktır. Milliyetçilik, egemen güçlerin karşısında diz çökmemektir. Milliyetçilik, 85 milyonun onuruyla yaşaması demektir. Bakınız, Suriye’de 34 askerimiz şehit edildi değil mi? Vuran kimdi? Rusya’ydı. Milliyetçilik, halkını sevmektir. Bakınız, 34 askerimiz şehit edildi bir baktık bir şey oldu. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı gitti Putin’in ayağına. Şehit olan bizim askerimiz, sen oraya niye gidiyorsun? Özür dilenecekse onların özür dilemesi lazım. Putin ne yaptı? Kapıda bekletti, kronometreyi açtı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kapıda ne kadar beklettiğini bütün dünyaya gösterdi. Ondan sonra içeriye çağırdı, gel koltuğa oturabilirsin dedi. Benim ağırıma giden, siyasi rakibim ama ağırıma giden; Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden birisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu pozisyona düşüremez.

Bay Kemal asla bu tür şeylere izin vermez, herkesin bilmesini isterim, asla hiç kimsenin önünde diz çökmeyiz biz. Bizim milliyetçiliğimizi kimse sorgulayamaz.

Tank Palet Fabrikasını alacağım, şanlı ordumuza vereceğim. Diyorlar ya, ‘Biz milliyetçiyiz…’ 20 milyar dolar değerindeki Tank Palet Fabrikasını, Katar ordusuna sattılar. Alacağım, alacağım, o fabrikayı alacağım ordumuza vereceğim, hiç kimse endişe etmesin.

Yine aynı şekilde GATA, Gülhane Askeri Tıp Akademisi… Askeri hastanelerin tamamını kapattılar. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu bizim ordumuz. Hepsini aldılar, vermiyorlar. Asker kardeşim, askeri hastanenin açık olması lazım. Vermediler. Az kaldı, o hastanelerin tamamını açacağız, tamamını ordumuza teslim edeceğim, en ufak bir endişeniz olmasın.

Bizim Ekrem Başkanımızın güzel bir sloganı vardı. Her şey çok güzel olacak. Şurada kafede arkadaşlarımız var, el sallıyorlar, biz de sallayalım. Onlara da sesleniyorum, her şey çok güzel olacak. Burada bariyerlerin arkasında da dostlarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz var, sevgili Kayserililer var. Size de sesleneyim, her şey çok güzel olacak.

İnanın, her şey çok güzel olacak, inanın. İnanın bu ülkeye ahlakı, erdemi, güzelliği getireceğiz. İnanın yolsuzlukları bitireceğiz. İnanın kul hakkı yiyenlerden hesap soracağız, inanın!

Sizi seviyorum.

Size hizmet etmenin onurunu bahşederseniz size onurla hizmet edeceğim, gururla hizmet edeceğim. Hiçbir vatandaşın yüzünü yere eğdirmeyeceğim. Ülkenin itibarını, ülkenin saygınlığını her noktada koruyacağım. Bunun sözünü veriyorum. Söz, Bay Kemal’in sözü. Sana söz Kayseri, hepsini yapacağım, hepsini!”

CHP Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’ndan Sağduyu Çağrısı: “Bu Kirli Dile Son Verilsin; Seçime Gidiyoruz, Savaşa Değil”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda siyasilere seslenerek “Bu kirli dile son verilsin” dedi.

Sağduyu çağrısı yapmaya devam edeceğini belirten CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Akla gelmeyecek pis oyunlar ve ithamlarla neye varmak istendiğini insanımız görüyor. Seçime gidiyoruz, savaşa değil. Nice iktidarlar değişti, yola hep devam ettik. Bırakın halkımız huzur içinde, gülümseyerek sandığa gitsin, içi ferah evine dönsün. Mahalleyi, haneyi pervasızca kutuplaştırmanızdan bıktık usandık. Bu kalan süreyi gerçekten bir seçim havasında geçirmek istiyoruz. Artık vatanımızın huzurunu bozmaktan vazgeçin.” dedi.

CHP Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından paylaştığı mesaj şöyle:

“Bu kirli dile son verilsin. Akla gelmeyecek pis oyunlar ve ithamlarla neye varmak istendiğini insanımız görüyor. Seçime gidiyoruz, savaşa değil. Nice iktidarlar değişti, yola hep devam ettik. Son 10 günde girişilecek en pis işleri biliyorum. Ve onlara diyorum ki: Azıcık sağduyu!

Bırakın halkımız huzur içinde, gülümseyerek sandığa gitsin, içi ferah evine dönsün. Mahalleyi, haneyi pervasızca kutuplaştırmanızdan bıktık usandık. Bu kalan süreyi gerçekten bir seçim havasında geçirmek istiyoruz. Artık vatanımızın huzurunu bozmaktan vazgeçin.

Seçime darbe dediniz.

Kendi halkınıza karşı Uhud Savaşı benzetmesi yaptınız.

İşgalciye benzettiniz be halkımızı.

Nerede duracaksınız?

Ben üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye ve sağduyu çağrısı yapmaya devam edeceğim. Çünkü sağduyusunu kaybetmiş olanın yardımına şeytan koşarmış. İçinizdekini dizginleyin, yoksa bu nefret başta sizi sonra hepimizi yutacak.”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

KALIN KAYSERİ BASINI İLE BULUŞTU: HİLAL’E DOĞRU TOPLANTISINA DAVET ETTİ

MHP İl Başkanı Enes Ertuğrul Kalın, göreve geldikleri 45 günlük süreç içerisinde Kayseri’de yeni bir …