Bilim Gençlerle Kazanacak projesi 2022’ye bilim etkinlikleriyle veda ediyor[email protected]
Bilim Kahramanları Derneği’nin öncülüğü, Pfizer Türkiye’nin koşulsuz katkıları ile 2022 boyunca gençlere yönelik bilim etkinliklerine imza atan Bilim Gençlerle Kazanacak projesi, yılın son ayında da gençlerle buluşuyor. Temel bilimler ve mühendislik alanlarında çalışan bilim insanlarıyla 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerinin çevrimiçi atölyelerde bir araya geldiği, gençlerle bilim arasında köprü kuran Bilim Gençlerle Kazanacak projesi yıl boyu olduğu gibi aralık ayında da etkinliklerine devam ediyor. Ücretsiz olan bilim etkinliklerinin sonunda tüm katılımcı gençlere dijital sertifika veriliyor. Aralık ayı takvimi: 8 Aralık Perşembe saat 19.00 – 20.30 Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Öçsoy ile “Bitkisel pH İndikatörün Patojenlerin Tespitinde Kolorimetrik Sensör Olarak Tasarımı” Etkinliği 9 Aralık Cuma saat 18.00 – 19.30 İzmir Biyotıp ve Genom Merkezinden Dr. Arif Engin Çetin ile “Işığı Kullanarak Bir Tartı Gibi Hücrelerin Ağırlığını Ölçebilir miyiz?” Etkinliği 12 Aralık Pazartesi saat 19.00 – 20.30 Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık ile Deprem Üzerine Etkinlik 16 Aralık Cuma saat 19.00 – 20.30 Bingöl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Solmaz ile “Bilim İnsanı Olmak” Etkinliği 20 Aralık Salı saat 19.00 – 20.30 Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Çadırcı ile “Laboratuvardan Eczaneye İlacın Serüveni” Etkinliği 26 Aralık Pazartesi saat 19.00 – 20.30 Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Nur Fırat-Karalar ile Moleküler Biyoloji ve Genetik Üzerine Etkinlik Bilim Gençlerle Kazanacak Projesi Online Bilim Etkinlikleri Kayıt Formu: http://bitly.ws/uWNd Bilim Etkinlikleri ile ilgili sorular için:Bilim Gençlerle Kazanacak Projesi
Bilim Kahramanları Derneği’nin Pfizer Türkiye desteğiyle Aralık 2021 tarihinde başlattığı Bilim Gençlerle Kazanacak projesi, 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerini bilim insanları ile bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Proje kapsamında düzenlenen bilim etkinlikleri liseli gençlerin çevrimiçi ortamda ve yüz yüze bilim insanları ile bir araya gelerek uygulamalı etkinlikler gerçekleştirmesine imkân tanımaktadır. Proje kapsamında farklı bilim insanlarının geliştirdiği birbirinden yenilikçi ve ilham verici içerikler, liseli öğrencilere buluşmaktadır. Etkinlik takvimi derneğin sosyal medya hesaplarından takip edilebilir.Kadınlar, E-Ticarette Erkekleri Geçti
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, internetten mal ve hizmet satın almada kadınlar ilk kez erkekleri geride bıraktı.
Alışveriş, kadınların ilgi alanı gibi görünse de bugüne kadar yapılan tüm araştırmalar, anketler, dijital mağazalardan alışveriş yapanların ağırlıklı olarak erkekler olduğunu ortaya koydu.
Türk insanının hayatına 2007 yılında giren e-ticaretin ilk yıllarında internetten alışveriş yapanların yüzde 80’ini erkekler oluştururken, sonrasında bu oran her yıl kadınlar lehine değişti.
Ticaret Bakanlığı’nın 2022 yılının ilk yarısına ait son verilerinde ise e-ticaret yapanların yüzde 48’inin erkek, yüzde 52’sinin ise kadın olduğu görüldü.
GİYECEK, AYAKKABI, ÇANTA, TAKI ALIYORLAR
E-ticarette ilk kez erkekleri geride bırakan kadınlar, dijital mağazalardan en fazla giyecek, ayakkabı, çanta ya da takı satın alıyor. Her 10 kadından sekizi internetten bu ürünleri satın alırken, yine 10 kadından beşi yemek siparişini online veriyor, dördü süpermarket, üçü kitap, dergi, ikisi de mobilya, ev aksesuarı alışverişlerini dijital mağazalardan yapıyor.
Kadınlar, bilgisayar, tablet, cep telefonu, beyaz eşya gibi pahalı ürünleri internetten üzerinden satın almada henüz erkekler kadar cesaretli değil.
Her 10 kadından biri, pahalı elektronik ürünleri online satın alırken, erkeklerde bu ürünleri dijital satın alma oranı kadınların iki katını geçiyor.
DEĞİŞİMDEN ERKEKLER DE MEMNUN
Avantajix.com Dijital Pazarlama Direktörü Sevda Köseibiş, kadınların e-ticarete katılım oranının pandemi ile birlikte yukarı doğru ivme kazandığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Pandemide AVM’ler, mağazalar kapanınca birçok kadın e-ticaretle ilk kez tanıştı. Pandemi yasakları sona erse de e-ticaretin avantajlarına, konforuna alışan kadınlar, internetten alışverişe devam ettiler. Eskiden internette gördüğünü mağazadan alan kadınlar, şimdi mağazada gördüğünü internetten almaya başladı. Satıcıyla pazarlık yapmaktansa, fiyat karşılaştırma siteleri aracılığıyla alacağı ürünün en uygun fiyatlısına ulaşmayı tercih ediyor. Avantajix.com gibi her alışverişte nakit para iadesi veren siteler de alışverişi daha da uygun hale getiriyor. Kadınların alışveriş alışkanlıklarındaki bu değişimden erkekler de memnun. İnternetten alışverişte iki taraf da bağımsız hareket edebiliyor. Kadın saatlerce giyim mağazalarının, erkek de yine saatlerce teknoloji mağazalarının sanal dünyasında sıkılmadan gezebiliyor. Sadece karar verme aşamasında birbirlerinden yardım istiyorlar. Bu da onları mutlu ediyor” dedi.
Türk devlet yatlarının asırlık hikayesi Rahmi M. Koç Müzesi’nde
Rahmi M. Koç Müzesi, Sultan Abdülaziz dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında hizmet veren devlet yatlarının hikayesini “İki Asırlık Gelenek: Devlet Yatlarımız” sergisi ile ziyaretçilerine sunuyor. Koleksiyoner Erdem Cever’in aslına uygun olarak resmettirdiği yağlı boya tablolar, ihtişamları ile dillere destan 24 yatın her biri kendine özgü hikayesini anlatıyor. Türk gemileriyle ilgili yağlı tablo sayısının yok denecek kadar az olduğunu söyleyen Cever, “Her gemi yüzen bir şehirdir” diyerek herkesi bu tabloları görmeye davet ediyor
Rahmi M. Koç Müzesi, sivil denizcilik tarihine bu kez “İki Asırlık Gelenek: Devlet Yatlarımız” sergisiyle ışık tutuyor. Koleksiyoner Erdem Cever tarafından hazırlanan sergide, 19’uncu yüzyılın ortasından itibaren Avrupa hanedanlarında moda ve prestij konusu olan yatların Osmanlı’daki etkilerinin izi sürülüyor.
3 Şubat 2023’e kadar görülebilecek sergide, denize ve gemilere tutkusu ile bilinen Abdülaziz’in hükümdarlığı döneminde İngiltere’ye sipariş verilen Talia, İstanbul, İsmail, Fuad ve İzzettin’in yanı sıra Osmanlı’nın aldığı son büyük yat Ertuğrul’un da aralarında bulunduğu 24 yatın aslına uygun tabloları ilk kez sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki ilk sergisi “Zaman Yolcusu Vapurlar” ile hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet yıllarında yük ve yolcu taşıyan 150 buharlı geminin aslına uygun tablolarını sanatseverler ile buluşturan Cever, yeni serginin de görsel bir arşiv niteliğinde olduğunu söylüyor.
Son devlet yatı Savarona
Cever, “Osmanlı’da Abdülaziz’den önceki dönemlerde hükümdarın kendi hizmetinde yatı yoktu. Gerektiğinde hükümdara tahsis edilen gemiler vardı, bunlar bazen savaş gemileri bazen de Tersane-i Amire’ye ait gemilerdi. İlk yat özelliklerini taşıyan gemi ise Mısır Hidivi’nin 1862 yılında Abdülaziz’e hediye ettiği, zamanının büyük ve gösterişli yatlarından Sultaniye idi. Bundan sonra denize ve gemilere tutkunluğu ile bilinen Abdülaziz İngiltere’ye peşi sıra birbirinin benzeri beş yat siparişi verdi: Talia, İstanbul, İsmail, Fuad ve İzzettin. Bunlardan rengi beyaz olan İstanbul, Harem’e tahsis edilmişti. Osmanlı’nın aldığı son büyük yat Ertuğrul’du ve ufak Söğütlü’yle birlikte Cumhuriyet döneminde de devlet yatı olarak hizmet vermişti. Atatürk’e alınan ve hâlâ faal olan Savarona ile artık denizlerimizde iki asra yakın süren bu hoş devir sona ermek üzere” diyor.
“Her gemi yüzen bir şehirdir”
Sergideki 24 geminin de ayrı bir hikâye taşıdığını vurgulayan Cever, çok sağlam yapılan ve uzun yıllar yaşayan gemiler için “Her gemi yüzen bir şehirdir” benzetmesini yapıyor. Deniz Müzesi’nde sergilenen ve 17’nci yüzyılda Avcı Mehmet’in İstanbul’da kullandığı Kadırga isimli geminin karbon testlerinde 1460 yılından parçalara rastlandığını belirten Cever, “Kadırga muhtemelen 15’inci yüzyılda yani fetihten önce bir Bizans teknesiydi. 1300, 1400’lü yıllardan kalmış olma ihtimali yüksek. Kadırga’nın arkasında padişahın oturduğu bölüm dahi karbon testlerine göre 1495 tarihli” diyor.
700 gemi kitabı topladı
Cever’in gemilere merakı çocukluğuna dayanıyor. İlk gençlik yıllarında güvertesine çıktığı, içlerini gezdiği gemilere ait broşür ve kartpostalları biriktiren Cever, ilerleyen yıllarda yurt dışına yaptığı gezilerde gemi kitapları toplamaya başlıyor. Dünyanın hemen her yerinden sadece gemiler hakkında bilgi ve görsel bulunan 700 kitap toplayan Cever, aslına uygun çizdirdiği tabloların da gemi meraklılarının yanı sıra gençler tarafından ilgi görmesini, resme olan merakın daha artmasını umuyor.
Türkiye’de Türk gemileriyle ilgili yağlıboya tablo sayısının iki elin parmaklarını geçmediğini söyleyen Cever, “İlk olarak Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet yıllarında yolcu taşıyan 150 buharlı Türk gemisini çizdirdim. Böylece Türkiye’nin sivil denizcilik tarihinin görsel bir arşivini oluşturdum. “İki Asırlık Gelenek: Devlet Yatlarımız” sergisinde de 22 devlet yatının ve iki tane de anonim olarak geçen özel iki yatın aslına uygun tablosunu beğeniye sunduk. Yatlar çok güzel teknelerdir. 1860’lardan günümüzde devlet hizmetinde kullanılan irili ufaklı pek çok yat var. Tabii Abdülaziz dönemi yatçılık tarihimizde çok önemli bir yer teşkil ediyor. Özellikle 1865 sonrası en iyi tersanelerde özenle inşa edilmiş yatları bu sergide görmek mümkün” diyor.
Kasım’da online alışveriş bir kez daha zirve yaptı, işlem hacmi 2,5 kat arttı
Black Friday dönemi olarak bilinen kasım ayında markaların birbiriyle yarışan e-ticaret kampanyaları yine zirve yaptı. E-ticaret sitelerinin avantajlı indirimleriyle adeta bir online alışveriş festivaline dönüşen Black Friday döneminde, bu yıl internet üzerinde gerçekleşen alışveriş hacmi yüzde 143 arttı. En çok online alışveriş yapılan kategoriler ise sırasıyla gıda, otomotiv, giyim ve aksesuar, ticari ekipman, sigorta olarak gerçekleşti. Dünyada sıcak fırsatlar dönemi olarak bilinen ve her yıl kasım ayında heyecanla beklenen, birçok marka ve e-ticaret sitesinin cezbeden indirimleriyle tüketicileri kendine çeken Black Friday döneminde online alışveriş hacimlerinde bu yıl da dikkat çekici artışlar gerçekleşti. Türkiye ve yurt dışında 27 bankaya ve 45 binden fazla üye işyeri ve Türkiye’nin önde gelen pazaryerlerine sanal POS altyapısı sağlayan Payten’in Ödeme Kuruluşu Paratika’nın açıkladığı rakamlara göre 2022 Kasım ayında e-ticarette gerçekleşen işlem hacmi 2021 yılı kasım ayına kıyasla yüzde 143, işlem adedi ise yüzde 66 artış gösterdi. Bu yılki ortalama sepet tutarı 2021 yılına kıyasla yüzde 46 artarak 946 TL’ye ulaşırken en çok satış gerçekleşen ilk beş kategori ise gıda, otomotiv, giyim ve aksesuar, ticari ekipman, sigorta oldu. Black Friday gününde “rekor artış” Ülkemizde Efsane Cuma, Şahane Cuma, Muhteşem Cuma gibi farklı isimlerle de adlandırılan, kasım ayının son cuma günü olarak bilinen ve bu yıl 25 Kasım gününe denk gelen Black Friday gününde de 2021 yılındaki Black Friday gününe kıyasla rekor seviyesinde artış yaşandı. Verilere göre 2022 yılı işlem hacminde yüzde 472, işlem adedinde yüzde 52 artış gerçekleşti. Ortalama sepet tutarı ise yüzde 277 artarak 825 TL olarak gerçekleşti. 9 taksitteki yükseliş dikkatleri çekti Bu yıl online alışverişlerin yüzde 90’ı kredi kartıyla yapılırken yüzde 10’u da banka kartı üzerinden gerçekleşti. 2021 yılı kasım ayında kullanıcıların büyük çoğunluğu tek çekimle ödemeyi tercih etmiş, bunu sırasıyla 3 taksit, 6 taksit ve 9 taksit takip etmişti. 2022 yılı kasım ayında ise yine tek çekim ile ödeme trendi değişmezken en çok tercih edilen taksit seçenekleri sırasıyla 3, 9 ve 6 taksit olarak gerçekleşti. En dikkat çekici yükseliş ise 9 taksit seçeneğinde görüldü. 2022 yılı kasım ayında 9 taksitle ödemeyi tercih eden kullanıcıların oranı geçen yıla kıyasla 7,8 kat artarak dikkatleri üzerine çekti. 3 taksit ve 6 taksit ise diğer tercih edilen ödeme seçenekleri oldu. “Online alışverişteki yükseliş katlanarak büyüyecek” Paratika CEO’su ve Payten Türkiye Ülke Lideri Burak Kutlu ise rakamlarla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Günümüzde dijital dönüşümün sunduğu benzersiz fırsatlar nedeniyle tüketicilerin alışverişlerde online platformlara yöneldiğini ve e-ticaretin de hızlı bir büyüme ivmesi kazandığını hepimiz görüyoruz. Bilindiği üzere kasım ayı, e-ticaret markalarının özel günler ve çeşitli indirim dönemleri düzenleyerek satış hacimlerini artırdıkları, tüketicilerin yoğun ilgisini çeken kampanyaların düzenlendiği bir ay. Alışveriş için yılın en çok beklenen zamanı olan ve adeta bir online alışveriş festivali tadında geçen, Black Friday gününü de kapsayan kasım ayında, online alışveriş hacimlerinde bu yıl da dikkat çekici artışlar gerçekleşti. Payten ve Paratika verilerine göre, bu yıl kasım ayında işlem hacminde geçen yıla oranla 2,5 kat seviyesinde bir artışla karşılaştık. Bu yoğun dönemde Paratika ve Payten olarak 7/24 operasyonumuz ve canlı desteğimiz ile tüm müşterilerimizin işlemlerinin sorunsuz gerçekleşmesini sağladık. Online alışverişteki yükselen grafiğin her yıl katlanarak büyüyeceğini öngörüyoruz.”Sağlık ekosistemi paydaşları Yenilikçi İlaçlar Sempozyumu’nda yenilikçi ilaçların geleceğini konuştu
Yenilikçi İlaçlar Sempozyumu, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından 7 Aralık Çarşamba günü Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü’nde gerçekleştirildi. AIFD tarafından ilk kez gerçekleştirilen ve önümüzdeki yıllarda devam edeceği vurgulanan sempozyum kapsamında hekim dernekleri, hasta dernekleri, akademi dernekleri, bilim insanları ve kamu temsilcilerinin yanı sıra sağlık sektöründen katılımcılar bir araya geldi. Yenilikçi ilaçların ve toplumda sağlıklı geleceğin çok yönlü olarak konuşulduğu sempozyumda sağlıkta etkili çözümlerin paydaşların birlikte hareket etmesi ile üretilebileceğine işaret edildi. Türkiye’de sağlık sorunlarına etkin çözümler bulunmasına katkıda bulunmak, yeni ilaçlara ve tedavilere erişilebilirliği artırmak üzere Türkiye’deki araştırmacı ilaç firmaları tarafından kurulan ve yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD), hastalıklarla mücadelede kritik rol oynayan yenilikçi ilaçların çok yönlü olarak ele alındığı “Yenilikçi İlaçlar Sempozyumu” etkinliğini gerçekleştirdi. 7 Aralık Çarşamba günü Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü’nde, sağlık sektöründen geniş çaplı katılımla gerçekleştirilen sempozyumda, tedavilerin ve yenilikçi ilaçların geleceğine ilişkin konular akademisyenler ve alanında uzman profesyoneller tarafından ele alınırken; toplumsal sağlığın geleceği için paydaşların hasta odaklı bir yaklaşımla birlikte hareket etmesinin önemi vurgulandı. Etkinlikte açılış konuşması yapan TÜSEB Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Ateş Kara, etkiniğin logosunun da simgelediği tüm paydaşların birlikte hareketinin önemine dikkat çekti. Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serhat Ünal ise etkinliğe ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirirken, “Tıp alanı, yenilikçilik sayesinde sürekli dönüşüm halinde ve yenilikçiliğin bundan daha çok yakıştığı bir başka alan yok; insanların kaliteli yaşam süresini uzatan ilaca erişim için sadece devlet ve sanayi değil, üniversiteler ve sivil toplum kurumları birlikte hareket etmeliyiz. Yenilikçilik için gerekli iklimi yaratmak adına AIFD’nin önderlik etmesi çok değerli ve düzenledikleri etkinlik için çok teşekkür ediyorum” dedi. TİTCK Denetim Hizmetleri Başkan Yardımcısı Sevil Azak Sungur ise TİTCK’nın “dünyada öncü ve referans bir kurum olma” hedefi yolunda çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü söyleyerek denetleyici ve düzenleyici otorite olarak uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmalarının uluslararası tanınırlık sağlamak ve bu sayede sektörün kalitesini daha ileri seviyeye taşımak için çok önemli olduğunun altını çizdi. PIC/S ve ICH üyeliklerinden sonra uluslararası iş birliklerine bir yenisinin daha eklenmesi amacıyla kurum olarak yoğun çalışmalar yaptıklarını ifade eden Sungur, TİTCK’nın, ilaç ve aşı alanında tüm faaliyetlerini kapsayacak şekilde Dünya Sağlık Örgütü’nün listelenen otoriteleri arasına girme noktasında çalışmalarını kararlıkla yürüttüklerini söyledi ve etkinliğe katılan tüm paydaşlara teşekkürlerini sundu. “Başarılı bir sağlık inovasyon ekosistemi yenilikçi tedavilere erişimi artırabilir” Yenilikçi ilaçların ve küresel ilaç değer zincirinde Türkiye’nin güç kazanmasının önemine dair paylaşımlarda bulunan AIFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, şunları söyledi: “AIFD olarak kurulduğumuz günden bu yana gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızda yegane amacımız Türkiye’deki hastaların dünyanın gelişmiş ülkelerindeki ileri sağlık sistemlerinde olduğu gibi hızlı ve kolay bir şekilde yenilikçi ilaçlara ve yeni tedavilere erişimlerini sağlamak. Bu kapsamda, Türkiye’de daha fazla klinik araştırmanın yapılması ve yenilikçi ilaçlara erişilebilirliğin daha iyi seviyelere ulaştırılması adına çare bulana dek çalışmaya; yenilikçi ilaçların toplumsal sağlık adına önemini vurgulamaya devam ediyoruz. Klinik araştırmalar ve teknolojinin desteğiyle uzun soluklu Ar-Ge süreçleri sonucunda üretilen yenilikçi ilaçlar, ölümcül, kronik ve henüz çaresi bulunamamış hastalıklara tedavi umudu oluyor. 1900’lü yıllarda ortalama yaşam süresi 45 yıl iken yenilikçi tedavilerin yarattığı etki ile günümüzde ortalama 80 yıla ulaştık.[1] Nice amansız, bir dönem tedavisi imkansız gibi görünen hastalık yenilikçi tedavilerle yenildi ama mücadele bitmedi. Bugün geliştirilmekte olan 8 binin üzerinde yenilikçi tedavi için dünya çapında çalışmalar devam ediyor[2] ve yenilikçi tedavileri geliştirmekle uğraşan bilim insanları sayesinde yaşam süresi uzadığı gibi sağlıklı geleceğimizin de temelleri atılıyor. Toplumsal sağlık üzerinde bu denli önemli rolleri olan yenilikçi ilaçların keşfi ve onaylanmış bir tedavi olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması aynı zamanda ekonomi üzerinde de çarpıcı etkilere sahip. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği olarak, yenilikçi ilaçlara erişilebilirliğin yanında sağlık alanında yaşanan çeşitli zorlukların aşılmasında da ülkemiz sağlık sektörüne çözüm ortağı olma misyonunu benimsiyor, ekosistemde birleştirici olma rolünü üstleniyoruz ve bu bakış açışımızla da ülkemizde ilaç sektörünün ötesinde bir bütün olarak sağlık ekosisteminin güçlenmesi adına birleştirici olmaya ve etkileşim yaratmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda toplumun sağlık düzeyini iyileştirmek ve ülkemiz ilaç sektörünün küresel rekabet gücünü artırmak üzere ana başlıklar olarak Ar-Ge, üretim ve dağıtım halkalarından oluşan değer zincirinin; ruhsatlandırma, fiyatlandırma, geri ödeme, fikri mülkiyet hakları gibi temel düzenleme alanlarında, gelişmiş pazarlarla uyumlu standartlarla bütünsel olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Kapsamlı bir katılımla gerçekleştirdiğimiz Yenilikçi İlaçlar Sempozyumu ile de ilaç sektörü ve bir bütün olarak sağlık ekosisteminde geleceğimize güç katacak paydaş iş birliğinin değerine bir kez daha vurgu yaparak; bu kıymetli buluşmadan geleceğimize ışık tutacak sonuçlar çıkaracağımıza inanıyoruz.” İlaç sektöründeki tüm paydaşların hasta odaklı bir yaklaşımla iş birliği içinde olduğunu vurgulayan AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Hüsemoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizdeki hastaların, en yeni tedavilere dünya ile aynı anda erişebilmeleri, başarılı bir sağlık inovasyon ekosistemi, iyi kurgulanmış ilaç finansman modelleri, karar alma mekanizmalarında hasta ve hekim derneklerinin rolünün artırılması ve sektördeki tüm paydaşların hasta odaklı bir yaklaşımla iş birliklerine imza atması ile mümkün olabilecektir. Sağlıklı bir geleceği kamu paydaşları, hekimler ve hasta dernekleri ile birlikte inşa etme hedefiyle ilk kez düzenlediğimiz bu değerli sempozyumu önümüzdeki dönemlerde de devam ettireceğiz. Paydaşlarımızla ve Türkiye’nin potansiyeline ve geleceğine güvenerek yatırım yapan, ekonomik değer yaratan, küresel bilgi ve deneyimlerini ülkemiz insanlarının hizmetine sunan ve en önemlisi ülkemizdeki hastaların yenilikçi tedavilere erişimi için katkı sunan 38 üyemizle birlikte oluşturduğumuz ekosistemi canlı tutarak, yeni ve orijinal ilaçlara erişebilen insanların sayısını artırmak ve daha da geliştirmek için çare bulana dek çalışmaya kararlıyız.” Türkiye’nin yenilikçi tedavilere erişim oranında gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkma potansiyeli bulunuyor Sağlık sektöründe inovasyonun, yenilikçi ilaçların ve girişim ekosisteminin Türkiye’de büyüme ve istihdama katkısına dikkat çeken Hüsemoğlu, “Bilim insanları binlerce yenilikçi tedaviyi geliştirmek için dünyanın dört bir yanında inovasyon odaklı çalışmalarına devam ediyor. Yenilikçi ilaçların sağlık sektörüne kazandırılmasında öncülük eden ilaç şirketleri, gelirlerinin ortalama yüzde 21,6’sını Ar-Ge süreçlerine aktarıyor ve bu oran ile ilaç sektörü tüm sektörler arasında Ar-Ge alanında en fazla yatırım yapan sektör olarak öne çıkıyor.[3] Bugün küresel anlamda ilaç geliştirmede Ar-Ge faaliyetlerine yaklaşık 212 milyar ABD doları yatırım yapılıyor ve 2026’da bu miktarın yaklaşık 254 milyar ABD doları gibi çarpıcı bir seviyeye ulaşacağı öngörülüyor.[4] İlaç şirketleri, yeni bir tedaviye imza atmak üzere Ar-Ge yatırımlarının büyük bir kısmını, klinik araştırmalara tahsis ediyor. Türkiye’de ilaç sektörüne yönelik Ar-Ge yatırımları 2017 yılında 86 milyon dolar[5] iken 2020 yılında Türkiye’de sektör destekli klinik araştırmaların tamamına yakınını yürüten üyelerimizce gerçekleştirilen 632 adet klinik araştırma sayesinde 325 milyon dolara yakın yatırıma ulaşıldı. Bununla birlikte, EFPIA ve IQVIA tarafından hastaların ülkelerde yenilikçi tedavilere erişim seviyesini ölçen W.A.I.T. anketinin sonuçlarına göre ülkemizin ankette değerlendirmeye alınan 160 yenilikçi ürüne erişim oranı yüzde 15 seviyesinde. Ülkemizin bu erişilebilirlik konusunda ilerleme kaydedip bu oranı gelişmiş ülkeler seviyesine yükseltebileceğine inanıyor, paydaşlarımızla olan temaslarımızda bu potansiyeli açık bir şekilde görebiliyoruz. Bu kapsamda, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği olarak, yaklaşık 20 yıldır olduğu gibi ülkemizin sahip olduğu potansiyelin etkin hale gelmesi ve çok yönlü faydanın ortaya konması için paydaşlarımızla birlikte güçlü iş birliklerine imza atmaya devam ediyoruz.” dedi. Yenilikçi İlaçlar Sempozyumunda, sempozyumun 16 çok değerli konuşmacısına teşekkürlerini sunmak üzere, AIFD tarafından Eczacılık ve Tıp Fakültelerinde eğitim gören, sağlık sektörünün geleceğini oluşturan 16 üniversite öğrencisine Türk Eğitim Derneği (TED) aracılığıyla bir yıllık eğitim bursu verildiği bilgisi paylaşıldı.Schaeffler, Schaeffler Paravan Technologie GmbH & Co. KG hisselerinin tamamını satın aldı
Otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden Schaeffler Technologies AG & Co. KG ve Arnold Verwaltungs GmbH, Roland Arnold’un, Schaeffler Paravan Technologie GmbH & Co. KG şirketindeki yüzde 10’luk hissesini satın almak için bir anlaşma imzaladı. Satın alma ile Roland Arnold’un 20 yıl önce engelli bireyler için icat ettiği Space Drive sistemi, sistematik bir şekilde geliştirilmeye ve genişletilmeye devam edecek. Schaeffler‘in şasi bölümü, şasi sistemlerinin entegrasyonunda önemli bir oyuncu haline gelecek.
Otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden Schaeffler Technologies AG & Co. KG ve Arnold Verwaltungs GmbH, Roland Arnold’un, iki şirketin ortak girişimi olan Schaeffler Paravan Technologie GmbH & Co. KG şirketinde kalan yüzde 10’luk hissesinin Schaeffler Technologies AG & Co. KG tarafından satın alınması için bir anlaşma imzaladı. Şirket hisselerinin yüzde 90’ına sahip olan Schaeffler Technologies AG & Co. KG, anlaşmanın tamamlanmasıyla Schaeffler Paravan şirketinin hisselerinin tamamına sahip olacak. Anlaşmayla birlikte Schaeffler, Schaeffler Paravan şirketinin 70 çalışanını kendi bünyesine dahil edecek. Schaeffler ayrıca Schaeffler Paravan şirketinin, mevcut müşterileri ve ortaklarıyla kurmuş olduğu başarılı ilişkilerini sürdürmeye devam edecek. Eski ortaklık girişiminin, Schaeffler grubundaki geleceğiyle ilgili detaylar zaman içinde açıklanacak.
Schaeffler Paravan’ın Genel Müdürü Roland Arnold, mevcut görevinden istifa ederek koltuğunu Schaeffler’in Şasi Bölümü Başkanı Clément Feltz’e bırakacak. Konuyla ilgili Schaeffler Otomotiv Teknolojileri Bölümü CEO’su Matthias Zink, “Schaeffler Paravan’a yaptığı olağanüstü katkılarından ve küresel anlamda benzersiz Space Drive teknolojisini geliştirmesinden ötürü Roland Arnold’a teşekkür ediyoruz.” dedi.
Roland, yenilikçi steer-by-wire sistemi Space Drive’ı 20 yıl önce engelli bireyler için bir hareketlilik çözümü olarak icat etti. Space Drive, o günden beri 10.000’den fazla kişiye iyileştirilmiş hareketlilik deneyimi sunarak toplumsal yaşama daha fazla katılabilmelerini sağladı. Bu durum, Schaeffler Paravan’ın Space Drive teknolojisinin daha şimdiden bir milyar kilometreden fazla yol katetmiş olduğu anlamına geliyor. Roland Arnold ve Schaeffler Paravan, çok sayıda prototipin yanı sıra otomotiv ve nakliye sektörünün her alanında, Space Drive teknolojisinin kullanıldığı özel ve yolda kullanıma uygun çözümler de geliştirdi. Space Drive aynı zamanda zorlu koşullarda test edilme şansı bulduğu motor sporları alanında 100.000 kilometreden fazla mesafeyi başarıyla arkasında bıraktı.
Space Drive sisteminin halihazırda yolda kullanım ruhsatına sahip tek steer-by-wire sistemi olduğunu söyleyen Zink, “Daha önemlisi bu sistem, Roland Arnold’un etkileyici başarılarla dolu tarihini simgeliyor. Space Drive’ın yıllar içinde geliştirilmesinden ve iyileştirilmesinden elde ettiğimiz deneyim, seri üretime uygun, yüksek entegrasyonlu kontrollü steer-by-wire sistemlerinin geliştirilmesinde bize katkı sağlamaya devam edecek.” şeklinde konuştu.
Space Drive’ın sistematik gelişimi ve genişlemesi
Schaeffler Paravan girişimi, 2018’den bu yana yeni nesil ve yenilikçi steer-by-wire sistemleri geliştirmek için çalışıyor. Bu yeni sistem otomotiv endüstrisinin standartlarına ve gereksinimlerine uygun şekilde geliştiriliyor. Güvenliği en üst seviyeye çıkarmak için farklı önlemler içeren bu sistem, ISO 26262 fonksiyonel güvenlik şartlarını karşılıyor. Schaeffler, öncü niteliğindeki bu projeye devam etmek konusunda kararlı duruş sergiliyor. Şirket aynı zamanda, seri üretim şasi sistemleri geliştirme sürecinde edindiği mekatronik yeterlilikler ile Space Drive teknolojisinin geliştirilmesi sürecinde edinilen teknik bilgi birikimini tamamlamayı ve birleştirmeyi planlıyor. Schaeffler; yenilikçi, bütünleşik steer-by-wire sistemlerinin seri üretimde kullanılmak üzere geliştirilmesini hızlandırmayı ve Space Drive uygulamalarıyla elde edilen pazara erişim gücünü, piyasaya tamamıyla geliştirilmiş seri üretim çözümleri sunmak için kullanmayı hedefliyor.
Ortak girişimin 2018’de imzalanan kuruluş anlaşmasında, Schaeffler’in, gelecekte Roland Arnold’a ait yüzde 10’luk payı satın alarak şirketin tüm hisselerine sahip olmasını sağlayan bir hüküm bulunuyordu. İmzalanan temel anlaşmayla birlikte bu satın alma süreci başarıyla tamamlanmış oldu.
Schaeffler’in şasi bölümü, şasi sistemlerinin entegrasyonunda önemli bir oyuncu haline gelecek
Bu satın alım, Schaeffler’in mobilitenin dönüşümünü yalnızca CO2 açısından verimli sistemler değil, aynı zamanda yenilikçi şasi uygulamalarıyla da şekillendirme hedefinde bir sonraki adımı teşkil ediyor. Şirket, son yıllarda bu hedefine ulaşmak için pek çok yetkinlik geliştirdi. Schaeffler, şasi faaliyetlerini, seri otomotiv üretimine ve yeni mobilite yöntemlerine entegre şasi sistemleri sağlayan ana merkezlerden biri olacak şekilde geliştirmeye devam edecek. Satın alma, yüksek seviyede entegre sistemlerin geliştirilmesine, Roland Arnold’un kariyeri boyunca emek vererek geliştirdiği Space Drive sistemiyle edinilen bilgi ve birikime erişim gibi alanlarda katkı sağlayacak.
Space Drive sistemi, engelli bireylere sürüş çözümleri sunmak için Roland Arnold tarafından yaklaşık 20 yıl önce geliştirildi. Sistem o günden bu yana 10.000’den fazla kişiye yeni bir hareketlilik imkânı sundu. Space Drive sistemi halihazırda dünyanın, yolda kullanım ruhsatına sahip tek steer-by-wire sistemi olma özelliğini taşıyor.
Foodback, tarım ve gıda alanında değişimin öncülerini Gıdada Etki Konferansı’nda bir araya getirdi.
EIT Food Türkiye Hub’ı Foodback tarafından düzenlenen Gıdada Etki Konferansı (GEK), 6 Aralık’ta çevrimiçi olarak gerçekleşti. Gıda ve tarım alanında sosyal ve çevresel sorunları gıda, tarım, inovasyon ve girişimcilik boyutlarında ele alarak uzun vadeli etki yaratmayı amaçlayan konferansta, alanında önemli isimler konuşmacı olarak yer aldı. EIT Food Türkiye Hub’ı olarak Foodback’in düzenlediği Gıdada Etki Konferansı (GEK), 6 Aralık’ta çevrimiçi olarak gerçekleşti. Gıda ve tarım sektörünü daha sağlıklı, sürdürülebilir ve güvenilir hâle getirmek amacıyla sektörün dönüşümü hakkında bilgi paylaşımının yapıldığı konferansta, ilham veren konuşmalar gerçekleşti. Türkiye ve Avrupa’da gıda ve tarım sektörünün güncel durumu ve gelecek trendlerinin ele alındığı konferansın konuşmacıları arasında Compassion in World Farming’in CEO’su, hayvan hakları savunucusu ve yazar Philip Lymbery; EIT Food Bölgesel İnovasyon Programı yöneticisi Elvira Domingo; Michelin yıldızlı şef Maksut Aşkar; Kök Project kurucu ortağı ve CEO’su Semi Hakim; stratejik marka ve dijital pazarlama danışmanı Göksemin Gökalp Özdemir; Ipsos CCO’su Yasemin Özen Gürelli; FarmLabs Tarım Teknolojileri kurucu ortak ve CEO’su Hasan İmge Çelik ve daha pek çok önemli isim yer aldı. “Daha iyi bir gelecek için harekete geçin” sloganıyla yola çıkan GEK 2022, karar vericilerden tüketicilere kadar gıda ve tarım alanının tüm paydaşlarını sosyal ve çevresel fayda için harekete geçirmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda konferans katılımcılara; yenilikçi şirketleri, girişimleri ve alandaki yenilikleri keşfetme fırsatı sunuyor. “GEK, çözüm odaklı etki önderlerini aynı platformda bir araya getirerek dönüşüm yaratıyor.” Foodback kurucu ortağı Tuğçe Ergün, “Gıdada Etki Konferans serisini alanında tutkulu uzmanlarla birlikte gıda ve tarımın tüm aktörlerini harekete geçirmek üzere düzenliyoruz. Amacımız dünyada gittikçe önemi artan tarım ve gıda teknoloji girişimlerinin tanınmasını sağlamak ve daha iyi bir gelecek için birlikte hareket ederek neler yapabileceğimiz üzerine kafa yormak. Bu konferans serisi çözüm odaklı etki önderlerini aynı platformda bir araya getirerek dönüşüm yaratıyor.” Taste Forward: tat konusunda alternatif çözümler Konferans kapsamında ayrıca Foodback, Vertical ve Bi Nevi Deli iş birliğinde yan etkinlik olarak düzenlenen Taste Forward, 12 Aralık’ta fiziksel olarak Vertical İstanbul’da gerçekleşecek. Taste Forward ile gıda ve gastronomi dünyasında etki yaratan kişi ve kurumlar bitki bazlı gıda alternatiflerini deneyimleyerek bunların hangi bağlamda hangi lezzetlerle kullanılabileceği üzerine fikir yürütecekler. Alternatif protein üreticilerinin şeflerden geri dönüş alarak ürünlerini geliştirebilmelerini amaçlayan etkinlikle ilgili detaylar, önümüzdeki günlerde Foodback sosyal medya hesaplarında belli olacak. Konferansın çevrimiçi gerçekleşen tüm oturumları Impact Hub Istanbul YouTube hesabında erişime açık. Konferans hakkında daha detaylı bilgiye gidadaetki.com üzerinden ulaşılabilir.PayTR üye işyerlerinde QR kod ile yapılan alışverişlerde 15 TL Tosback kazanma fırsatı
Türk mühendislerinin geliştirdiği, yenilikçi ürün ve çözümler sunan Ödeme Kuruluşu PayTR, Tosla iş birliğiyle 31 Aralık’a kadar sürecek bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında herhangi bir kart sahibi veya banka müşterisi olmaya gerek kalmadan kullanıcılar, kolay ve hızlı bir şekilde Tosla bakiyeleriyle PayTR üye işyerlerinde QR kod ile yapacakları alışverişlerde yüzde 5, toplamda 15 TL Tosback kazanıyor. Geliştirdiği ürün ve teknolojilerle üye iş yerlerinin hayatlarını kolaylaştıran ödeme kuruluşu PayTR, Türkiye’nin ilk banka iştiraki olan e-para şirketi AkÖde’nin geliştirdiği yenilikçi finansal mobil platformu Tosla ile iş birliğiyle 31 Aralık’a kadar sürecek bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında kullanıcıların Tosla bakiyeleriyle PayTR üye iş yerlerinden yapacakları her QR alışverişlerinde yüzde 5, toplam 15 TL’ye kadar Tosback anında Tosla hesabına iade ediliyor. Kampanyadan faydalanmak için PayTR üye iş yerlerinde sepetini oluşturan kullanıcıların ödeme şekli olarak ‘Tosla ile Ödeyin’ seçeneğini seçmeleri ve ardından QR ile ödeme yapmaları gerekiyor. PayTR ve Tosla iş birliği kapsamında kullanıcılar 50 binden fazla ATM ve/veya 9 binden fazla anlaşmalı noktadan Tosla hesabına bakiye yükleyerek harcama yapmaya başlayabiliyor. Her yaştan bireyin finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilen Tosla’ya banka müşterisi olmaya gerek kalmadan saniyeler içinde kayıt olunabiliyor. Kullanıcılar anlaşmalı PayTR üye iş yerlerinde ödeme adımına geldiklerinde Tosla uygulamasını açarak ekranda çıkan QR’ı tarıyor, Tosla bakiyeleriyle pratik şekilde ödemelerini tamamlıyor.InvestAZ Yatırım, yatırım hesabı açma işlemini kolaylaştıran uzaktan kimlik doğrulama uygulamasını hayata geçirdi
VİOP, Hisse Senedi ve Foreks piyasasını tek hesaptan takip etme ve tek dokunuşla yatırım yapma kolaylığı sunan InvestAZ Yatırım uzaktan kimlik doğrulama deneyimiyle bireysel yatırımcının hesap açma süreçlerini kolaylaştırıyor. Bireysel yatırımcı pazarında lider olma vizyonuyla 2013 Mayıs ayından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren ve halihazırda 800 milyon TL’lik günlük hisse senedi işlem hacmine aracılık eden InvestAZ Yatırım, tek dokunuşla yatırım yapma kolaylığı sağlayan Mobil Uygulamasında kimlik doğrulama süreçlerini de online ortama taşıyarak hesap açma süreçlerini kısaltıyor. Bireysel yatırımcılar fiziksel süreç yerine dijital ortamda çok basit adımları tamamlayarak hızlıca hesap açıp yatırım yapmaya başlayabiliyor. Uzaktan kimlik doğrulama deneyimi ile yatırımcılar InvestAZ Mobil Uygulamasından görüntülü görüşme seçeneği ile uygulama üzerinden kimlik bilgilerini doğruladıktan sonra yatırım yapmaya başlayabiliyor. Bireysel yatırımcılar dilerse InvestAZ Yatırım Bireysel Yatırım sözleşmesini de imzalayıp yatırım yapmaya başlayabiliyor. Daha az fiziksel temas, daha fazla dijital temas Konuyla ilgili açıklamada bulunan InvestAZ Yatırım Genel Müdürü Evren Karabulut “Son dönemde bireysel yatırımcı sayısında ciddi bir artış söz konusu. Müşterilerimize tamamen dijital bir deneyim sunmak, yatırım araçlarına erişimi artırmak ve yatırımın demokratikleştirme misyonumuz bizim için çok önemli. Bu vizyon kapsamında mobil uygulamamız aracılığıyla uzaktan kimlik doğrulama deneyimi ile hesap açma ve yatırıma başlama süreçlerini de kolaylaştırıyoruz” dedi.Sevdikleriniz için en güzel yılbaşı hediyeleri TCL’de
Yeni bir yıla girmeye hazırlandığımız şu günlerde, siz de sevdiklerinizi yılbaşında mutlu etmek için teknolojiyi demokratikleştiren TCL’in akıllı tablet, telefon, kulaklık ve akıllı saat ürünlerine göz atabilirsiniz. Heyecanla ve yeni umutlarla beklenen yılbaşı yaklaşırken sevdiklerini mutlu etmek isteyenlerin hediye alma telaşı da başladı. Hediye almak oldukça keyifli olsa da kimi zaman zorlayıcı olabiliyor. Siz de yılbaşında sevdiklerinize unutulmaz bir hediye vermek istiyorsanız TCL’in teknolojik ürünleri sizi bekliyor. Tablet, akıllı telefon, kulaklık, akıllı saat gibi farklı teknoloji gruplarından ürünler sunarak teknolojiyi herkes için demokratikleştiren TCL’in geniş ürün portföyünden sevdikleriniz için şık ve teknolojik hediyeler: Kitap okumayı sevenler için göz alıcı bir hediye: TCL NXTPAPER 10S Yeni yılda sevdiklerinize hem kitap okumalarını sağlayacak hem de daha fazlasını yapabilecekleri bir cihaz hediye edebilirsiniz. TCL NXTPAPER 10S sadece bir e-okuyucu değil, aynı zamanda okuma, çizim, internette gezinti ve içerik akışı için güçlü bir Android tablet. Bu çok ödüllü Android tablet, dahili göz koruması ile kâğıt kalitesinde bir deneyim sunuyor. TCL NXTPAPER 10S ekranı, sürekli olarak canlı renkler ve kontrast üretirken maksimum göz konforu da sağlıyor. Bütçe dostu bir tablet ile teknolojinin kolaylığı her yerde: TCL TAB 10L TCL TAB 10L ise 10,1 inç HD ekran ve MT8167B yonga seti ile sevdiğiniz kişinin teknolojinin sunduğu kolaylığı her yerde yaşamasını sağlayacak bütçe dostu bir seçenek olarak dikkat çekiyor. 2GB RAM ve microSD ile 128 GB’a kadar genişleyen 32GB dahili depolama alanına sahip bu tablette 4.080 mAh pil ve yazılım tarafını kapsayan Android 11 işletim sistemi de var. Ayrıca ön ve arkada iki adet 2MP kameranın yanı sıra bir kulaklık jakı da yer alıyor. Birçok teknolojik özellik tek bir hediyede: Yerli üretim TCL 30 SE TCL’in uygun fiyatla birçok özelliği sunan ve ülkemizde üretimi yapılan akıllı telefonu TCL 30 SE de sevdiklerinizi mutlu edebilecek bir diğer ürün. 6,52 inç ekran, MediaTek işlemci ve 5.000 mAh pil ile gelen bu cihazın ön tarafında 8 MP çözünürlük sunan bir selfie kamerası da bulunuyor. Arka panelinde ise 50 MP ana kamera, 2 MP makro kamera ve 2 MP derinlik özellikli üçlü kamera sistemi görev yapıyor. Cihazın hafızasını microSD kart desteği sayesinde 512 GB’a kadar genişletmek de mümkün oluyor. Android 12 işletim sistemi ile gelen TCL 30 SE’nin 5.000 mAh pili 15W hızlı şarj desteği ile şarj olurken cihazda 4G/LTE, Wi-Fi 802.11 b/g/n, Bluetooth 5.0, NFC, USB-C portu, 3.5 mm kulaklık girişi ve parmak izi tarayıcısı gibi özellikler de yer alıyor. Müzik dinlemeyi sevenler için: TCL MOVEAUDIO kulaklıklar Hediye vereceğiniz kişi müzik veya podcast yayını dinlemeyi seven biri mi? TCL’de tam ona göre de bir hediye var. TCL’in doğru anlar için geliştirdiği TCL MOVEAUDIO ürün serisi, sahip olduğu özellikler ile sevdiğiniz kişinin müzik dinleme, video izleme ve diğer tüm sesli eğlence deneyimlerini üst seviyeye taşıyacak. TCL MOVEAUDIO S108 sevdiğiniz kişiye tüm bu deneyimleri sunarken arama sırasında arkadaki sesleri ortadan kaldıran ENC teknolojisini ile de ortamdaki gürültünün konuşmasını etkilemesine izin vermeyecek. Bu sayede sevdiğiniz kişi çevresi ile iletişimini de koparmak zorunda kalmayacak. TCL MOVEAUDIO S150 ise tüm bu deneyimlere ek olarak DSP (dijital sinyal işleme) teknolojisi ile sevdiğinize ses ve nefes kesen kusursuz bir müzik kalitesi sunacak. Çocuklar için TCL MT42 akıllı saat TCL MoveTime MT42 akıllı çocuk saati, gerçekten de sahip olduğu özelliklerle çocukları mutlu ederken anne ve babaların da aradığı huzuru onlara sağlayacak bir ürün. Saatte, 4G görüntülü görüşme, gerçek zamanlı izleme, 2MP yüksek çözünürlüklü kamera, 7 gün pil ömrü, genişletilmiş 1.54” ekran, su geçirmezlik gibi çocukların da severek kullanacakları birçok özellik bulunuyor. Üstelik çocuklar saat üzerinden hem eğlence hem mesajlaşma uygulamalarını kullanabiliyor. TCL’in size de bir hediyesi var Sizler sevdiklerinizi TCL ürünleri ile mutlu ederken TCL de sizi anlamlı bir hediye ile mutlu edecek bir kampanya başlattı. Yıl sonuna kadar sürecek kampanya kapsamında dünyaca ünlü yıldız futbolcular Phil Foden, Pedri ve Raphaël Varane ile tanışma ve sohbet etme fırsatı yakalayabilirsiniz. Üstelik başvuru için herhangi bir satın alma şartı da yok. 31 Aralık’a kadar aşağıdaki buradan başvuru formunu doldurmanız yeterli oluyor.Panasonic, yeni nesil 4K profesyonel LCD ekran serisini tanıttı
Panasonic, kamusal alanlarda, iş dünyasında ve eğitimde her türlü konum ve uygulama için tasarlanmış iki yeni nesil 4K UHD Profesyonel LCD ekran serisini duyurdu. SQE1 serisinin yerini alan Panasonic SQE2 serisi, en parlak ışıklı odalar ve halka açık tabelalar için yüksek puslu parlama önleyici paneli ile 24 saat çalışma ve kristal görüntüleme netliği için tasarlanmış gelişmiş bir ekran olarak öne çıkıyor. CQE1’in yerini alan CQE2, 16 saat sürekli çalışma ve esnek bağlantı özelliklerine sahip konferans salonları ve sınıflar için ideal bir kullanım sunuyor. 43-98 inç arasındaki geniş kapsamlı seriler, 2023’ün ikinci çeyreğinde satışa sunulacak.
Premium SQE2, üstün görüntüleme kalitesi sunuyor SQE2 serisi, parlak ışıklı konferans salonlarında, birlikte çalışma ve perakende alanlarında dijital içeriği net bir şekilde görüntülemek için tasarlandı. 500cd/m² parlaklığa sahip ekranlar ve parlama önleyici panel, minimum yüzde 25 pus giderme (TH-86SQE2W 86 inç ekranda yüzde 28’e varan) ile ortam ışığının yansımasını azaltıyor ve tüm ortamlarda görünürlüğü büyük ölçüde artırıyor. Alıcı kutuları veya kablolar olmadan üstün esneklik ve temiz bir görünüm için SQE2 Serisi, yerleşik bir bilgisayar, terminal kartı veya kablosuz sunum sistemi kullanarak dijital tabela ve yayınlar gibi uygulamaları destekleyen Intel® SDM spesifikasyonu yuvasıyla da donatılıyor. CQE2, artırılmış yetenekler ve bağlantı özellikleri sunuyor Panasonic ayrıca, 500cd/m2’ye yükseltilmiş parlaklığa sahip geliştirilmiş giriş seviyesiCQE2 [1] serisini ve Full HD’den dört kat daha yüksek olan yaklaşık 8,29 milyon piksellik yüksek çözünürlüklü görüntü kalitesi sunan 3840 x 2160 piksel 4K LCD panele sahip tüm modelleri duyurdu. CQE2 ekranlar 16 saate kadar sürekli olarak çalışabiliyor. Böylece onları günde 24 saat çalışabilen lider TH-98CQE2W modeli ile eğitim ve konferans odası için ideal hale geliyor. Her iki seride de üstün işlevsellik Dayanıklı paneli sayesinde her iki seri de dikey[2] veya eğimli açılarda monte edilme esnekliğine sahip. Her ikisinde de Android işletim sistemi yüklü oluyor ve dijital tabelalarla kullanım kolaylığı için HTML5 Tarayıcı ile uyumluluğu bulunuyor. Bluetooth işlevi, fare ve klavyegibi cihazların bağlanmasını sağlayarak tarayıcıların ve Android uygulamalarının çalıştırılmasını kolaylaştırıyor. Ayrıca bir PC veya Android cihazdan[3] gelen görüntüleri kablosuz olarak görüntülemek için Wi-Fi özelliği de bulunuyor. Dönüştürücüler veya anahtarlayıcılar (switcher) olmadan kolay bağlantı için her iki cihazda da HDMI (x 4 inç), USB Type-C (15W) ve USB-A (x 3) yer alıyor. Ek olarak, SQE2 Dijital Çıkış’a ve DisplayPort’a sahip. Seri veya LAN üzerinden kontrol edilebiliyor. Bir ağ üzerinden eşzamanlı kontrol ve çoklu yönetim de mümkün. Panasonic Connect Europe Görsel Sistem Çözümleri Avrupa Ürün Pazarlama Müdürü Vanessa Lovric, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Dijital içeriğin daha yoğun kullanılması ve kolaylığı artırmak için daha fazla doğal ışık içeren kamusal ve özel alanlarla ve gelişen gereksinimlerimizi karşılamak için tasarlanmış ekranlara ihtiyacımız var. Bu yeni nesil SQE2 ve CQE2 serisi, parlak ışıklı ortamlarda daha iyi görüntüleme kalitesi, her zamankinden daha fazla işlevsellik ve esnek bağlantı sunarak tam da bunu yapıyor.”Timberland’den ikonik parçalara ekose dokunuşu
Kış mevsiminin iyice hissedildiği aylarda Timberland bizi sıcak ve konforlu maceralara hazırlayan cesur koleksiyonlarından biriyle karşımıza çıkıyor. Zamansız bir klasik olan ekose görünüm ve desenler bu koleksiyondaki parçalarda yer alıyor. Timberland 6 inch botların ekose detaylarla buluştuğu koleksiyonda, olmazsa olmaz erkek oduncu gömlekler ceket formunda bir stile sahip. Çift taraflı kullanılabilen uzun şişme kadın montu ise çevre dostu yalıtımıyla tüm kombinlere eşlik edebilecek bir tarz sunuyor. Kışın favorisi 6 inch botlara sezon yorumu: İkon botlar konforlu ve sıcak tutan ekose dolgulu detayıyla karşımızda Orijinal sarı bottan ilham alan Timberland Premium 6-Inch Su Geçirmez Heritage kadın ve erkek botlar bu sezon ekose detaylarla kışı selamlıyor. Sıcak tutan, kuş tüyü içermeyen PrimaLoft eko-yalıtım ve en az yüzde 50 geri dönüştürülmüş plastik ReBOTL kumaş astar içeren bu model, zorlu mevsim koşullarında dahi ayakları sıcak ve kuru tutuyor. Ekose desenli sarı ve siyah 6 inch botlar, gümüş derecelendirilmiş tabakhanelerden tedarik edilen Better Leather malzeme kullanarak tasarlandı. (4.199TL) Soğuk havalar için yeterince kalın, günün seni götürdüğü tüm okazyonlar için yeterince şık: Ekose Gömlek Ceketler Timberland’in kış stilinden ve köklü mirasından ilham alan erkek stili, oduncu gömlek formundaki ceketlerle ön plana çıkıyor. Rahat kesimi ve uzun tüylü astarı sayesinde sıcak kalmaya ve katmanlamaya uygun bir tarz sunan bu model tüm kombinlere uyum sağlıyor. Daha az su kullanarak ve toksik kimyasal içermeyecek şekilde elde edilen yüzde 100 organik pamuk ile tasarlanan ürünler tüm Timberland ürünleri gibi sorumlu üretim tekniklerini benimsiyor. Beyaz, gri, siyah ve pembe yeşil siyah olarak iki renk alternatifine sahip ekose erkek gömlek ceketler 2.999 TL. Çok yönlülük ve mevsimsel rahatlığın bir örneği: Çift taraflı giyilebilen yalıtımlı Uzun Şişme Kadın Montu Şehirli kadınların gündüzden geceye devam eden stilleri için tasarlanan Çift taraflı giyilebilen Uzun Yalıtımlı Şişme Kadın Montu sezonun hit ürünlerinden. Su itici özelliğe sahip kapüşonlu şişme mont, geri dönüştürülmüş materyaller kullanılarak tasarlandı. Düz siyah ve ekose baskı detaylarına sahip çift taraflı uzun şişme mont dolgu olarak yüzde 100 geri dönüştürülmüş, plastikten üretilen Re:Down yalıtıma sahip. (7.599TL) Timberland’in FW22 döneminde lanse ettiği Built for Good kampanyasının bir parçası olan bu koleksiyon hem doğa için hem de gezegenimizin geleceği için “iyi” olan materyallerle üretildi. Built for Good kampanyasının bir parçası olarak kış sezonu boyunca Timberland, doğa, eşitlik ve toplum alanında daha iyi bir dünya inşa etmek üzere çalışan dünya genelindeki kuruluşlara bağışlarda bulunacak.Gıda ve tarım sektörlerini dönüştüren kadın girişimciler belli oldu
Tarım ve gıda sektöründe erken aşama kadın girişimcileri desteklemeyi amaçlayan, AB fonu destekli kuluçka programı EWA – Gıda ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimci Programı’nın kazananları belli oldu. 10 girişimcinin finale kaldığı programda birincilik ödülünü Porion ile Berfu Safranbolulu, ikincilik ödülü ise Bionome ile Nerve Cansu İşeri aldı. Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü’nün gıda fonu (EIT Food) tarafından desteklenen, Impact Hub İstanbul’un gıda ve tarım girişimcilik platformu Foodback ve Topraktan ortaklığında hayata geçirilen EWA – Gıda ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimci Programı (Empowering Women in Agrifood), 30 Kasım’da gerçekleşen Demo Day ile sona erdi. Türkiye’de tarım ve gıda sektöründe kapsayıcılık ile çeşitliliği teşvik etmek, kadın liderli erken aşama girişimleri çoğaltmak ve girişimcilere iş fikirlerini geliştirmeye yönlendirecek gerekli bilgi, güven ve desteği sağlamak amacıyla başlatılan programda finale kalan 10 girişimden Porion girişimi ile Berfu Safranbolulu birinci, Bionome girişimi ile Nerve Cansu İşeri ise ikinci oldu. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen programa 300’ün üzerinde başvuru yapıldı. EIT Food tarafından iletilen kriterler ışığında değerlendirilen başvurulardan önce 25 kişilik bir aday listesi oluşturuldu, sonrasında EWA ekibi tarafından çevrim içi görüşmelerde 10 girişim belirlendi. 10 girişim arasından ise birinci olan girişim 10 bin avro, ikinci girişim ise 5 bin avro ödülünün sahibi oldu. “Kadın girişimcilerimizi desteklemeye devam edeceğiz” Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Ayşe Sabuncu, “Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz EWA Programı kapsamında ilk iki yılda 23 kadın girişimciye destek olduk. Bu yıl da programımıza pek çok başarılı kadın girişimci başvuru yaptı. Finale kalan 10 girişimcimizin sunumlarını Demo Day’de dinledik. Gerçekten oldukça değerli fikirler vardı ve iki girişimcimiz ödülü almaya hak kazandı. Takipte olduğumuz verilere göre Türkiye’de kurulan girişimlerdeki kadın girişimci oranı son yıllarda ortalama olarak %17, dünyadaki oran ise bu değerden bir kaç puan yukarıda. Bu oranın artması için Türkiye’nin gıda ve tarım sektörlerini dönüştüren kadın girişimcileri EWA Programı ile desteklemeye devam edeceğiz” dedi. EWA Programı nedir? EWA Programı, gıda ve tarım girişimcilerinin, girişimcilik yolculuklarında fikirlerini ve işlerini hızlandırması amacıyla tasarlanmış bir programdır. Programa katılanlar güçlü yönlerinden nasıl yararlanacaklarını, gerekli iş uzmanlığını nasıl edineceklerini ve sürdürülebilir bir iş kurmak veya geliştirmek için ihtiyaç duydukları araçlara nasıl ulaşacaklarını ve içinde bulundukları ekosistemle nasıl bağlantı kuracakları konusunda gelişirler. Programa başvuru kriterleri neler? Programa, kurucusu veya kurucu ortağı kadın olan Türkiye’deki girişimciler katılabiliyor. Katılımcılarda, tarım ve gıda sektörlerinde etki yaratacak erken aşama girişim sürecinde olmaları, girişim şirketleşmiş ise faaliyetlerinin iki seneyi geçmemesi ve şirket kurulum aşamasından bu yana toplamda en fazla 30 bin avro yatırım almış olmaları şartları aranıyor.Toyota Görme Engelli Dostu Marka Olarak, BlindLook’un İlk Kapsayıcı Şirketlerinden Oldu
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş., herkes için erişilebilir ve engelsiz bir dünya yaratmak amacıyla çalışmalarına devam ediyor. Geçtiğimiz yıl engelleri ortadan kaldırmak adına görme engelliler için web sayfası üzerinde ses odaklı teknolojiyi kullanıma alan Toyota, BlindLook tarafından geliştirilen bu teknolojiyle Türkiye’de bir ilke imza atarak sektöründeki ilk Eyebrand sertifikasını almıştı.
Bu teknolojiyi her alanda kullanıma açan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş., Türkiye’nin öncü ve kapsayıcı 43 markasından biri olarak EyeBrand Ceremony gecesinde “Görme Engelli Dostu” marka unvanını aldı.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne ithafen düzenlenen EyeBrand Ceremony 2022 etkinliğinde, Toyota’ya da bu anlamlı ödül takdim edildi. Ödülü şirket adına Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş Pazarlama Direktörü Özge Zengil aldı ve teşekkür konuşmasında, “Toyota’nın her alanda sektörde öncü olmasına önem veriyoruz. Sektörümüzde de bir ilk olarak bu çalışmayı uygulamaya almaktan mutluluk duyuyoruz ve daha kapsayıcı bir dünya yaratmak adına Toyota olarak her zaman bu alandaki çalışmalara öncelik veriyoruz” dedi.
BlindLook ile birlikte görme engelliler adına özgür bir dünyaya adım atan Toyota, sektöre de kapsayıcı dönüşüm gerçekleştirmeleri için ilham veriyor.
Toyota herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya hayal ediyor
Görme Engelsiz Marka (EyeBrand) sertifikasına sahip bir şirket olarak öne çıkan Toyota, aynı zamanda otomotiv sektöründe gerçekleştirdiği ilklerle “öncü ve lider” konumunu sürdürüyor. Toyota, 7’den 77’ye herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya için herkesi kapsayan mobilite çözümleri üzerinde çalışmalar yapıyor.
“Mobilsen Özgürsün” mottosuyla herkes için mobilite özgürlüğü üzerinde çalışmalarına devam eden Toyota, engellilerin, hastalıklarından dolayı hareketleri kısıtlı kişilerin, yaşlıların, en küçüğünden en büyüğüne tüm bireylerin dünya üzerinde özgür, rahatça ve keyif alarak hareket etmelerini sağlayacak yüksek teknolojiye sahip ürünlerin toplumun hizmetine sunulmasını hedefliyor.
Eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı %4,8 oldu
Eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2020 yılında %5,4 iken, 2021 yılında %4,8 oldu. Devlet eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı ise 2020 yılında %4,0 iken, 2021 yılında %3,4 oldu.
Devlet eğitim kurumları en büyük eğitim harcamasını yükseköğretime yaptı
Eğitim harcamaları hizmet sunucularına göre değerlendirildiğinde; devlet eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların %35,6’sını yükseköğretim, %22,3’ünü ortaöğretim oluşturdu. Özel eğitim kurumlarınca yapılan harcamaların, %39,5’i yükseköğretime, %34,4’ü ortaöğretime yapıldı.
Eğitim harcamalarının %72,5’i devlet tarafından finanse edildi
Türkiye’de 2021 yılında yapılan eğitim harcamalarının %72,5’i devlet tarafından finanse edildi. Eğitim harcamaları içerisinde hanehalklarının yaptığı harcamaların payı ise %22,0 oldu.
Öğrenci başına eğitim harcaması 15 bin 500 TL oldu
Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2020 yılında 12 bin 311 TL iken, 2021 yılında 15 bin 500 TL olarak gerçekleşti.
Öğrenci başına en çok harcama yükseköğretime yapıldı
Eğitim düzeylerine göre değerlendirildiğinde, 2021 yılında öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 28 bin 597 TL ile yükseköğretim oldu.
Öğrenci başına harcamanın en çok arttığı eğitim düzeyi yükseköğretim oldu
Öğrenci başına toplam eğitim harcaması bir önceki yıla göre %25,9 arttı. Öğrenci başına eğitim harcamalarının 2021 yılında 2020 yılına göre en fazla artış gösterdiği eğitim düzeyi %37,7 ile yükseköğretim oldu. Bunu %31,9 ile ortaokul takip etti.
Toplam sağlık harcamasının %79,2’si genel devlet bütçesinden karşılandı
Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2021 yılında %79,2, özel sektör sağlık harcamasının ise %20,8 olarak gerçekleşti. Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2021 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu %47,2, merkezi devlet %31,4, hanehalkları %15,9, sigorta şirketleri %2,6, hanehalklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler %2,3, mahalli idareler %0,6’lık bir paya sahip oldu.
Cari sağlık harcaması 330 milyar 928 milyon TL olarak gerçekleşti
Cari sağlık harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre %42,0 artarak 330 milyar 928 milyon TL’ye yükseldi. Sağlık harcamaları kapsamındaki yatırımlar %36,4 artarak 23 milyar 13 milyon TL’ye ulaştı.
Toplam sağlık harcamasının %49,5’i hastanelerde yapıldı
Toplam sağlık harcamasının sağlık hizmeti sunucularına göre dağılımı incelendiğinde, ilk üç sıra 2021 yılında da değişmedi. Sağlık hizmetleri ve ürünleri satın almak için başvurulan sağlık kurumları içerisinde en büyük payı 2021 yılında %49,5 ile hastaneler oluşturdu. Hastaneleri sırasıyla %22,8 ile perakende satış ve diğer tıbbi malzeme sunanlar ve %9,4 ile ayakta bakım sunanlar izledi.
Kişi başına sağlık harcaması 4 bin 206 TL olarak gerçekleşti
Kişi başına sağlık harcaması 2020 yılında 2 bin 997 TL iken, 2021 yılında %40,3 artarak 4 bin 206 TL’ye yükseldi.
Toplam sağlık harcaması gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) %4,9’unu oluşturdu
Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2020 yılında %5,0 iken, 2021 yılında %4,9 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı ise 2020 ve 2021 yıllarında %4,6 olarak gerçekleşti.
Hanehalkı cepten sağlık harcamasının toplam içindeki payı %15,9 oldu
Hanehalkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre %40,5 artarak 56 milyar 342 milyon TL’ye ulaştı. Hanehalkı cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2021 yılında %15,9 olarak gerçekleşti.
İl düzeyinde cari fiyatlarla GSYH hesaplamalarına göre; 2021 yılında İstanbul 2 trilyon 202 milyar 156 milyon TL ile en yüksek GSYH’ye ulaştı ve toplam GSYH’den %30,4 pay aldı. İstanbul’u, 667 milyar 142 milyon TL ve %9,2 pay ile Ankara, 462 milyar 152 milyon TL ve %6,4 pay ile İzmir izledi. İl düzeyinde GSYH hesaplarında son üç sırada 6 milyar 99 milyon TL ile Tunceli, 4 milyar 968 milyon TL ile Ardahan ve 3 milyar 861 milyon TL ile Bayburt yer aldı.
GSYH’den en yüksek payı alan ilk beş il, 2021 yılında toplam GSYH’nin %54,4’ünü oluşturdu.
Kocaeli, kişi başına GSYH’de 2021 yılında 153 bin 479 TL ile ilk sırada yer aldı
Kişi başına GSYH’de 2021 yılında, Kocaeli 153 bin 479 TL ile ilk sırada yer aldı. Kocaeli’ni, 140 bin 698 TL ile İstanbul ve 132 bin 803 TL ile Tekirdağ izledi. İl düzeyinde kişi başına GSYH hesaplamalarında, 27 bin 790 TL ile Van, 27 bin 48 TL ile Şanlıurfa ve 26 bin 837 TL ile Ağrı son üç sırada yer aldı.
Kişi başına GSYH, 2021 yılında on üç il için Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşti.
İstanbul, “tarım, ormancılık, balıkçılık” ve “diğer hizmet faaliyetleri” hariç, tüm faaliyetlerde en yüksek payı aldı
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2021 yılında cari fiyatlarla GSYH’den en yüksek payı alan İstanbul, tarım sektörü ve diğer hizmet faaliyetleri hariç, tüm faaliyetlerde de ilk sırada yer aldı. Bilgi ve iletişim faaliyetleri toplamı içinde İstanbul’un aldığı pay %65,6, finans ve sigorta faaliyetleri toplamından aldığı pay %60,6, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri toplamından aldığı pay %45,7, hizmetler sektörü toplamından aldığı pay %41,9, inşaat sektörü toplamından aldığı pay %32,2 olarak gerçekleşti. Konya %6,0 pay ile tarım, ormancılık, balıkçılık sektöründe 81 içinde ilk sırada yer alırken, Ankara %42,3 pay ile diğer hizmet faaliyetlerinde ilk sırada yer aldı.
İstanbul’un toplam GSYH’si içinde en yüksek payı %33,7 ile hizmetler sektörü aldı
İstanbul, 2021 yılında hizmetler sektörü toplamından %41,9 pay alırken, ilin toplam GSYH’si içinde hizmetler sektörünün payı %33,7 olarak gerçekleşti. İstanbul’un toplam GSYH’si içinde sanayi sektörü %18,8 pay ile ikinci sırada, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %7,2 pay ile üçüncü sırada yer aldı.
Zincirlenmiş hacim endeksiyle GSYH, 17 ilde, bir önceki yıla göre Türkiye ortalamasının üzerinde büyüdü
Yıllık GSYH, zincirlenmiş hacim endeksiyle 2021 yılında bir önceki yıla göre %11,4 artarken, 17 ilde Türkiye ortalamasının üzerinde artış gerçekleşti. Bir önceki yıla göre 2021 yılında en yüksek artış gösteren ilk üç il sırasıyla %26,5 değişim oranı ile Antalya, %20,0 ile Tekirdağ ve %19,6 ile Yalova oldu. Bir önceki yıla göre en yüksek azalış gösteren üç il ise sırasıyla %2,7 değişim oranı ile Sinop, %4,8 ile Gümüşhane ve %5,4 ile Ardahan oldu.
İstanbul %3,96 ile, 2021 yılı Türkiye GSYH büyümesine (%11,4) en fazla katkı sağlayan il oldu
Yıllık GSYH’nin, zincirlenmiş hacim endeksiyle bir önceki yıla göre %11,4 artışına en fazla katkı veren il %3,96 ile İstanbul oldu. İstanbul’u %0,95 ile Ankara ve %0,85 ile İzmir izledi. Yıllık GSYH büyümesine 2021 yılında negatif yönlü katkı veren illerin başında %0,007 ile Ordu, %0,008 ile Rize, %0,009 ile Çanakkale yer aldı.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Euro %3,14, külçe altın %2,98, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %0,99 ve mevduat faizi (brüt) %0,46 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %0,60 oranında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde Euro %0,99 ve külçe altın %0,84 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; DİBS %1,11, mevduat faizi (brüt) %1,63 ve Amerikan Doları %2,66 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Finansal yatırım araçlarının aylık reel getiri oranları, Kasım 2022
BİST 100 endeksi, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %36,94, TÜFE ile indirgendiğinde ise %41,94 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, külçe altın Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %11,20, TÜFE ile indirgendiğinde ise %7,96 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçlarının üç aylık reel getiri oranları, Kasım 2022
Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %42,83, TÜFE ile indirgendiğinde ise %56,19 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde mevduat faizi (brüt) Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %17,31, TÜFE ile indirgendiğinde ise %9,58 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri BİST 100 endeksinde gerçekleşti
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BİST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %14,62, TÜFE ile indirgendiğinde %46,71 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Amerikan Doları %26,24, külçe altın %30,02, Euro %34,05, DİBS %39,82 ve mevduat faizi (brüt) %51,65 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde ise Amerikan doları %5,59, külçe altın %10,42, Euro %15,58, DİBS %22,97 ve mevduat faizi (brüt) %38,11 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.