Hilmi ÖZDEN
Rahmetli Metin AYDOĞAN Türk aydınları içerisinde Atatürk ve Döneminin iyi anlaşılmasını sağlamakla birlikte bugünlere de ışık tutan değerli yazarlarımızdan biridir. İsimlerini ve çalışmalarını zaman zaman arkadaşlarımla ve gençlerle paylaştığım Rahmetli Turgut ÖZAKMAN, Rahmetli Muzaffer ÖZDAĞ, Prof. Dr. Orhan TÜRKDOĞAN, Bilal ŞİMŞİR, Prof. Dr. Ramazan DEMİR, Arslan BULUT, Müyesser YILDIZ, Dr. Arslan TEKİN, Selcan TAŞÇI, Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, Yavuz Selim DEMİRAĞ, Namık Kemal ZEYBEK, Yılmaz ÖZDİL, Dr. Merdan YANARDAĞ, Prof. Dr. Emre KONGAR, Sinan MEYDAN, Ali GÜLER, Cengiz ÖZAKINCI, Sedat ŞENERMEN, Dr. Hulki CEVİZOĞLU ve birçok değerli fikir ve ilim insanlarımızın yazılarını ve kitaplarını da Atatürk’ün fikirleri doğrultusunda Türkiye’yi aydınlatmak amacıyla kamuoyuna duyurmak her Türk evladı için millî bir vazifedir.
Rahmetli Attila İlhan Cumhuriyet, 22.01. 1999’daki “HANİ ‘MÜDAFAA VE MUHAFAZA EDECEK’TİK?” başlıklı yazısında Metin AYDOĞAN’ın “Bitmeyen Oyun” isimli eserinden bir alıntı yapar ve şu cümlelerle sözlerine devam eder: “Doğrusunu isterseniz, Metin Aydoğan ‘ın ‘Bitmeyen Oyun’unu okuduğum sırada, tadına doyamadığım şu ‘özet’, hem beni tekrar o ürpertici heyecana sürükledi, hem de Türkiye’yi, yıllardır yönettiklerini’ zanneden politikacı kısmının zavallılığını, bir kere daha düşündürdü; Dikkatle okuyup, devlet nasıl yönetilirmiş, bir daha düşünsünler! Yoktan var etmek, ne demektir?”
Metin AYDOĞAN’dan alıntı şu harika tespitlerdir:
” … 1929 Dünya Bunalımın olumsuz etkilerinden sakınmak için, ‘devletçilik’ politikaları yoğunlaştırıldı. Bütün dünyada büyük boyutlu bir kriz yaşanırken, Türkiye’de ekonomik büyüme sağlanıyordu. 1923 yılında 3.700 ton olan pamuklu dokuma, 1927’de 9.055 tona; 597 bin ton olan maden kömürü ise 1 milyon 593 bin tona çıkarıldı. 1923 ‘te hiç üretilmeyen şeker, 1927’de 5.184 bin ton; 1932’de 27.549 ton üretildi … “
“……1927 -1932 arasında, çimento 24 bin tondan 129 bin tona, kösele 1.974 tondan 4.105 tona, yünlü mensucat 400 tondan 1.695 ton a çıkarıldı. Elde edilen yerli üretimle 1923’te ithal edilen kösele ve un 1932’de hiç ithal edilmedi. Şeker ithalatı % 37, deri ithalatı yüzde 90, çimento ithalatı yüzde 96.5, sabun ithalatı yüzde 96.5 oranında azaldı … “
….. Türkiye 1923 yılında 36 milyon dolar dış ticaret açığı verirken, bu açık 1931 yılında 300 bin dolara düşürüldü. 1936 yılında Türkiye 20.1 milyon dolar dış ticaret fazlası veriyordu. 1937 yılında Devlet Hazinesi’ nde 26.107 ton altın, 1938 yılında 28.3 milyon dolar döviz stoku vardı … “
” … Kamu yatırımlarını esas alan ‘devletçilik’ politikaları ve bu politikaların ekonomik dayanakları olan KİT’ler, Türkiye’de çok başarılı olmuştu. Elde edilen sonuçlar bunu açıkça gösteriyordu ve bu başarı tamamen yerel kaynaklara dayanılarak elde edilmişti; üstelik, bağımlılık yaratacak dış borç alınmamış, karşılıksız para basılmamış ve 15 yıl boyunca denk bütçe gerçekleştirilmişti … “
….. Enflasyon 1922 -1925 yılları arasında yıllık 3.2; 1925 -1927 arasında yüzde 1 ‘ di. Türk parası yabancı paralar karşısında değer kaybetmedi. 1927 yılında 9.5 kuruş olan Fransız Frangı, 1929’ da 7.7 kuruşa; 187 kuruş olan Amerikan Doları, 127 kuruşa düştü. Bunlar dünyanın en güçlü paralarıydı . Sınırlı miktarda alınan dış borç, ağırlıklı olarak demiryollarının devletleştirilmesinde ve devlet kibrit tekelinin yaratılmasında kullanıldı ve bu borçlar, Osmanlı’dan devralınan Duyun-u Umumiye borçlarıyla birlikte ödendi … “(Bitmeyen Oyun, Metin Aydoğan, s.83/84, İzmir)
Attila İLHAN yazısını şu cümle ile noktalar: “Sizi bilemem ama ben hayatım boyunca şu okuduğunuzdan daha güzel bir şiir okumadım; heyecanlanırsam, haksız mıyım?”
Siz de heyecanlanmadınız mı?