Mustafa TEMİZER
Ordu İran topraklarını fethetmiş ve yüklü bir ganimetle dönmüştü. Halife Ömer ise ganimetleri Müslümanlara paylaştırmıştı.
Ömer’in halka duyurmak istedikleri vardı. Bir gün Müslümanların namaz için topladıkları bir saatte mescidi nebevinin ( peygamberin inşa ettiği mescit) mihrabına çıktı ve beni dinleyin diye söze başladı.
O sırada mescitte bulunanlardan birisi : ” Seni dinlemiyorum ya Ömer, önce sırtındaki elbisenin hesabını ver,” diye seslendi.
(Ömer’in sırtında yeni bir elbise vardı. Sahabe onun hesabını soruyordu.) Konuşmanın devamında ise, “Sen benden daha iri cüsselisin, benim payıma düşen kumaşla ben elbise diktiremedim. Sen nasıl diktirdin?” DEDİ.
Halife Ömer :” Ben bugüne bugün Sasani hükümdarlığını yok etmişim, senin gibi bir çapulcuya hesap mı vereceğim. Sen bozguncusun, yakalayın şu bozguncuyu, fitne fesat çıkarıyor, vurun boynunu ya da atın zindana” DEMEDİ.
Gözleri oğlu Abdullah’ı aradı ve Abdullah’tan cevap vermesini istedi. Abdullah ise ayağa kalktı, belinde hançeri vardı ” Sen kim oluyorsun da benim babama hesap soruyorsun. Benim babam İran’ı, Irak’ı, Kudüs’ü, Şam’ı, Mısırı İslam topraklarına kattı. Sasanileri yok etti. Bizans’ı dize getirdi deyip Sahabenin başını gövdesinden ayırmadı. Ganimetten payıma düşeni ben babama verdim, dedi ve yerine oturdu. Sahabe ise : ” Şimdi konuş ya Ömer.” DEDİ.
Mescit çok kalabalıktı. Herkes pür dikkat olayı takip ediyordu. Ne alkışlayan ne yuh çeken vardı. Sahabenin nerdeyse tümü Ömer’i çok seviyordu. Fakat hiç kimse” sen nasıl bizim halifemize iftira atarsın? Sen münafıksın, sen birliğimizi bozmaya çalışıyorsun, sen vatan hainisin ” DEMEDİ.
İŞTE HESAP SORAN YÖNETİLEN, İŞTE HESAP VEREN YÖNETİCİ. İşte hakkını arayan inançlı bir vatandaş, işte vatandaşına şeffaf bir şekilde hesap veren inançlı bir yönetici.
İşte Müslüman olduğunu iddia eden yönetilenlerin ve yönetenlerin örnek alması gereken davranışlar. KARAR SİZİN.
Yalnız şunu bilelim ki ölüm var. Ve ölüm sonrası Allah’ın huzurunda hesap var. Hesap vermeyen yönetici için de; hesap sormayan yönetilen için de HESAP VAR, HESAAAP!
Yarâb! Hesabımızı asan eyle…
Hak ile batıl savaşının kıyamete kadar süreceğini bilen, her alanda yeni bir Milli Mücadelenin şart olduğuna inanan milli kadrolar var. Bunlar 1967 den beri “MİLLETİM UYAN! Bir millet ıstırap içinde inlerken onun evlatları rahat edemez. Ülkemizin içinde bulunduğu problemler karşısında düşünmeyen beyin, çalışmayan beden, sızlamayan yürek bizden değildir.” DİYOR.
Haktan, hukuktan, adaletten, ilimden, ahlâktan yana olalım. Olayları dinamik tahlil metoduyla yorumlayarak “ Aaaa leyleğe bak! ” oyununa gelmeyelim. Mümin birbirini yıkayan iki el gibidir anlayışı ile doğruları söyleyelim, doğruların yanında yer alalım. İlmi, ahlâkı, dürüstlüğü, hak ve adaleti siyasetin merkezine koyalım DİYOR:
Gerçek anlamda yerli ve milli;
İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı HUKUK DEVLETİ
Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı DEMOKRASİ
Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK
Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü, herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM DEVLET
Bilim, hikmet ve erdemle donatılan,sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU
Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti
İSLAM RÖNESANSI’nı yöneten güçlü, ileri, mutlu, müreffeh bir MUHTEŞEM TÜRKİYE projemizi birlikte gerçekleştirelim DİYOR.
Elli yıldan beri “Milletim Uyan!” Her alanda “Yeniden Milli Mücadele” çağrısında bulunuyor. MİLLET PARTİSİ’ni tanıyın, üye olun, görev alın, maddi ve manevi katkıda bulunun, başarısı için dua edin DİYOR.
Kurtuluş Savaşı öncesi şartlarla karşı karşıyayız. Tüm sorunların çözümü için milli birlik şarttır. Elli yıldan beri milli birlik çağrısında bulunuyoruz. Birlik olmanın, ittifak etmenin şartlarını açıkça ortaya koyuyoruz. Milli birlik, milli ittifak çağrımıza kulaklarını tıkayan sözde Cumhur İttifakı ve Altılı Masa kurucuları Cumhuriyetimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar edip milletimizi ayrıştırıyor DİYOR.
Kurtuluşumuz her alanda yeni bir milli mücadele ile mümkün olacak. Aksi halde milletimizin, ailemizin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve insanlığın geleceği karartılacak. İştirak etmediğimiz çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değil. Kurtarıcılar beklemek bize ancak yeni efendiler kazandıracak DİYOR….
Nasılsak öyle idare olduğumuzu, başımıza gelenlerin kendi ellerimizle ettiklerimiz yüzünden olduğunu unutmamak, hesap soran vatandaş, hesap veren yöneticilere layık olmak dileğiyle…
Milletimizin uyanması görev ve sorumluluklarını hatırlaması, milletimizin ve insanlığın kurtuluşuna vesile olacak yeni bir Milli Mücadele içinde olması dilek temenni ve duasıyla… KARAR SİZİN!