Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı konut kredi desteğine tepki göstererek, ” Erdoğan, sanki konut alımlarında vatandaşlara kolaylık yaparmış gibi bu akşam açıklamalar yaptı. Bu kıtlıkta Erdoğan’ın aklına gelen tek şey, inşaat şirketlerine nasıl para aktaracağı” dedi.
Hafta sonunu Antalya’da yoğun temaslarla geçiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ikinci durağı karayoluyla geçtiği Mersin oldu. Burada partisinin düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendiren Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün açıkladığı konut kredisi desteği paketini, yol açacağı sonuçları itibariyle eleştirdi.
AKLINA GELEN TEK ŞEY İNŞAAT ŞİRKETLERİNE PARA AKTARMAK
Erdoğan’ın sanki konut alımlarında vatandaşlara kolaylık sağlarmış gibi yaptığı açıklamaları ‘’ bu kıtlıkta Erdoğan’ın aklına gelen tek şey, inşaat şirketlerine nasıl para aktaracağı’’ şeklindeki sözleriyle eleştiren Davutoğlu ;
‘’Bu kıtlık içinde Allah aşkına hangi fakir fukara, evine ekmek götüremeyen kişi gidecek 2 milyon liralık kredi alacak? Hangisi? Kim alabilir? Enflasyonun üreticide yüzde 120, tüketicide 70’e çıktığı bir yerde sen yüzde 14 faizle vereceksin, kime yarayacak bu? Kim kazanacak? İnşaat şirketleri. Fakir fukara evine ekmek götüremiyor. Önce enflasyonu kontrol et. Önce fiyatları indir. Önce reel bir geliri olsun halkın, ondan sonra o reel gelirden artırarak konuta girsin.’’ Dedi.
Orta sınıfın dahi bu şartlarda ev sahibi olmayı düşünemeyeceğini belirten Davutoğlu, hükümetin öncelikli hedefinin enflasyonu düşürmek olması gerektiğini vurguladı.
TOKİ’yi bu şekilde kendi rantlarına alet etmemeleri gerektiğinin altını çizen Gelecek Partisi lideri, Türkiye’de hala bu iktidarın bir çözüm üreteceğine inanan varsa, bu yaşananlardan hiçbir ders almamış olduğu anlamına geleceğini belirtti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Mersin’de Gençlerle buluştu: ‘’Psikologluk Meslek Yasasını Çıkaracağız’’
Mersin temasları çerçevesinde üniversite öğrencisi gençlerle bir araya gelen Ahmet Davutoğlu, iktidar olduklarında psikologluk meslek yasasını çıkarıp her vatandaşın bir psikoloğa tanımlı olması uygulamasını başlatacakları vaadinde bulundu.
MEVCUT DURUM VE BEKLENTİLER
Bilindiği gibi Türk Psikologlar Derneği uzunca süredir bu alanda yaşanan karmaşa ve aksaklıkların giderilmesi için bir meslek kanunu çıkarılması adına yoğun uğraşlarda bulunmakta.
Her ne kadar kamu kurumlarında ve özel sektörde hizmet verdikleri alanlarda yapılmış bazı yasal düzenlemeler mevcutsa da, bu yasal düzenlemelerin mesleki hakları düzenlemek ve korumak için pek çok açıdan yetersiz durumda olduğu değerlendirilmekte. Bu nedenle psikologlar uzun yıllardır bağımsız bir meslek kanunu talep ediyorlar. Bu kanun hangi alanda hizmet veriyor olursa olsun tüm psikologların ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeleri sağlayacağı için hem hizmet veren-psikologlar- hem de hizmet alanlar için büyük önem taşıdığı düşünülmekte.
Ayrıca var olan yasal düzenlemelerin psikologların hak ve ihtiyaçlarına yanıt vermediği gibi topluma verilen hizmetler açısından da önemli bir risk yarattığı değerlendiriliyor. Gerek kamuda gerekse özel sektörde faaliyet gösteren psikologlar kimi zaman yasal korumadan yeterince yararlanamıyorlar. Bu durum da psikologlar görev tanımı dışında çalıştırılmaları nedeniyle denetim eksikliğine kadar çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Tüm bunlarla birlikte birçok ülkede net ifadeler ile tanımlanan psikolog, psikoterapist veya klinik psikolog gibi unvanların tanımları ve bu unvanlara sahip kişilerin görev alan ve tanımlarıyla birlikte mesleki hakları konusunda ülkemizde belirsizlikler mevcut olduğu belirtilmekte.
Söz gelimi klinik psikoloğun yasalarda rol tanımı yapılmış olmasına karşın bağımsız çalışmasını düzenleyen bir yönetmelik mevcut değil. Tahmin edebileceği gibi bu durum beraberinde psikoloji lisans ve lisansüstü eğitimlerine de yansımakta ve karmaşa yaratmakta. Psikoterapi ehliyetinin nasıl alınacağı, hangi koşullarda ve hangi denetim mekanizmaları altında çalışılacağı ise hiçbir yasal düzenlemede konu edilmemiş durumda. Buna rağmen bu mesleki unvanların görev tanımına karşılık gelen çalışmaları farklı unvanların adı altında icra eden ve dolayısıyla hem psikologluk mesleğini suistimale hem de yararlanıcıları istismar etmeye kadar uzanan olumsuz sonuçlar yaşanabiliyor.