Kim kimi aldatıyor?(Köşe yazısı)
Mustafa Temizer
Türkiye’nin sorunları tek bir şahsın veya partinin çözebileceği kadar basit sorunlar değildir. Ben ve bizim parti çözer iddiaları gerçeklere aykırıdır, aldatmacadır. Bunlar seçmenleri yanıltmaya, taraftar kazanmaya yönelik söylemlerdir. Seçmenlerin, şahıs ve partileri kurtarıcı olarak görmeleri ülke sorunlarının çözümsüz hale gelmesine neden olmuştur.
Ülke sorunları sadece belli şahısların ve partilerin iktidarı ile çözülecek olsaydı bugünkü sorunlar yaşanır mıydı? Özellikle tek adam ve tek parti iktidarının yaşandığı son yirmi yılda ülkenin çözülmedik sorunu kalır mıydı?..
Ülke sorunlarının çözümü için şart olan milli birliği saylamayan, aksine milleti ayrıştırıp kutuplaştırma üzerinden politika yapanların ülke sorunlarını çözmesi mümkün değildir.
Politikacıların vatandaşları aldatmaya, toplumu ayrıştırmaya, milli birliği bozmaya yönelik politikalarına itibar edilmemeli.
Demokrat, milli, dini söylemlerle vatandaşlardan yetki alanlara sormak gerekir. Kur’an’ın yönetim ilkeleri 1- Adalet (Herkese eşit mesafade durmak) 2- Emanet (Tüm makamları geçici görmek 3- Ehliyet (Emaneti Layık olana vermek) 4-Meşveret ( ortak akıl ile yönetmek 5- Maslahat (Şahsi menfaatleri değil; kamu yararını gözetmek) olduğu halde hangi ilkeye uyuluyor? Bugün hak, hukuk, adalet, tanımaz, sevgi, saygı usul, üslup, adap, hedef ve ahlaktan yoksun siyasi anlayış hakim değil mi? Bunun terk edilmesi şart değil mi?
Yanlışında ısrar edenlerin, onların devamı olanların iddia ve vaatlerine aldanmaya devam mı edeceğiz? Onlara aldanmadan milli birliği sağlama yolunda gayret ve çaba gösteren milli kadroların yanında yer almayacak mıyız? Dürüst ve samimi siyasiler, kanaat önderleri, basın, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar olarak milli birliğin sağlanmasına katkıda bulunmayacak mıyız?
Arzuladığımız birliğin sağlanması için tüm liderler ve partilerin mutabık kalacağı milli birliğin temel ilkeleri açıkça ortaya konması, herkesin bu ilkelere uyması gerekmez mi? Temel ilkeler ortaya konmadan milli birlikten bahsedilmesi dürüstlük ve samimiyetten uzak bir aldatmacadan ibaret değil mi?
Milli birliğe engel hiçbir mazeret, geçerli mazeret olamaz. Ağızlarından milli birliği düşürmedikleri halde birliği sağlayamayanlar dürüst ve samimi ise ehliyetsiz ve liyakatsizliklerini kabul edip biz başaramıyoruz demeleri gerekmez mi?
Milletin birliğini sağlama yolunda ömrünü tüketen, birlik olmanın, birlikte hareket etmenin şartlarını açıkça ortaya koyan, deneyimli milli kadroların önünü açması, onların vatandaşlar tarafından tanınmaması, toplumla buluşmaması için konan tüm engelleri kaldırması, biz başaramıyoruz buyurun siz başarın demesi gerekmez mi?..
Seçmenler olarak defalarca denediklerimize, denediklerimizin devamı olanlara umut bağlamaktan vazgeçmeliyiz. “Emaneti ehline vermediğiniz zaman kıyameti bekleyin” uyarısı doğrultusunda işi ehline verme niyet ve çabasında olmalıyız. Basında yer alması, tanınması, toplumla buluşması sürekli engellenen dürüst, samimi, yetişmiş, ehliyetli, ömrünü milli birliğin sağlanması yolunda tüketen insanlara her türlü desteği vermeliyiz.
Yanlış yapanların yanlıştan vazgeçmesi canımızın, malımızın, neslimizin, tüm değerlerimizin ve aklımızın korunması ve emniyet altına alınması için milli birliği sağlamak şarttır. Sorumluluk taşıyan herkesin bencillikten kurtulması, milli birliğin, toplumsal ittifakın gerçekleşmesi için çalışması gerekmez mi?
Lütfen birbirimizi aldatmayalım! Her türlü gelişme ve başarının ancak milletin birliğinin sağlanmasıyla mümkün olacağına inanan Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali’nin 1973’de “Milli Partiler Arası İttifak” çağrısına, 1986’da ” Tüm Partileri Milli Dayanışma ve İşbirliğine Çağırıyoruz” uyarısına, 1991’de dayanışma ve iş birliğinin, karşılıklı saygı ve ortak politikalar belirlemenin şartlarını ve yollarını belirterek ortaya koyarak yaptığı milli birlik çağrısına kulak verip milli birlik konusundaki samimiyetimizi göstermemiz gerekmez mi?
Tüm olumsuzluklara rağmen samimi birlik çağrılarına ve çalışmalarına devam eden Edibali’nin 2007’de tüm sorunların çözümü; “Milli Siyasettir”. Milli siyasetin temeli de samimiyettir.” uyarısına, tüm parti başkanlarının saygınlığının korunacağı,“ Milli Demokratik ve Çağdaş Partiler Daimi Konseyi Temel Mutabakatı” teklifine, milli politikaları birlikte belirleyelim her parti belirlenen milli politikaları gerçekleştirmek için çalışsın teklifine kulak vermek gerekmez mi?
Milli birlik çağrısında bulunmak, birliğin gerçekleşmesine destek olmak, çaba sarf etmek sadece Edibali ve Millet Partililerin görevi mi? Sorumluluk taşıyan herkesin görevi değil mi? Ülkede yaşanan olumsuzluklardan liderler, milletvekilleri, bilim adamları, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, basın yayın kuruluşları, sanayici, işçi, çiftçi memur, öğrenci, öğretmen tüm vatandaşlar sorumlu değil mi?..
Sorunlarımızı hiçbir lider veya parti çözemez. Ancak; Milli birliği sağlayıp “Yeniden Milli Mücadele “seferberliği başlatarak birlikte çözeriz. Sorunların belli liderler ve partiler tarafından çözüleceği iddiası bir aldatmacadan ibarettir.
”İştirak etmediğimiz çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.” Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…