Lahey Büyükelçimiz Şaban Dişli, Amsterdam, Deventer ve Rotterdam Başkonsoloslarımız Engin Arıkan, Tuna Yücel Modrak ve Aytaç Yılmaz için çok sayıda kuruluş veda etkinliği yapıyor.
Alışılmışın dışında, duygulu anların yaşandığı etkinlikler için olumlu düşünenler olduğu gibi, şaşkınlıkla izleyenler de var.
Birileri ‘Ahde vefa’ untulmamalı derken, diğerleri de ‘Boy boy fotoğrafta görünmektense, sosyal etkinliklerde boy gösterilmeli’ diyor.
17 Büyükelçi ve 33 Başkonsolos içinde sadece dördü ile limonileştik…
55 yıldır gazetecilik yaptığım Hollanda’da tam 17 Büyükelçi ve 33 Başkonsolos tanıdım.
Başkonsolosların 16’sı Rotterdam’a, 14’ü Deventer’e ve 3’ü de Amsterdam’a geldiler.
benden önce buraya Büyükelçi ve Başkonsolos olarak atanmış olanlar da bir hayli kalabalık.
Büyükelçiler ve Başkonsoloslar ile iş ve özel ilişkilerim, genellikle çok olumlu geçmiştir. Önemsenmeyecek sayıda diplomatımız ile de, saygı çerçevesi içinde aramız limoni geçmiştir.
Bu konudaki dedikoduları en sonda size aktaracağım ama, şimdi değişen bir geleneği ve formaliteleri anlatmaya çalışacağım.
Hollanda’da görev yapan Büyükelçi ve Başkonsoloslarımız arasında ayrım yapmadan şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ankara’da Dışişleri’nde yetişmiş olan ve yurtdışına gönderilen görevlilerimizin hemen hemen tamamı, üstlendikleri görevleri ve taşıdıkları ünvanları hakkıyla taşımışlardır. Dışişlerinde yetişmiş olmanın kazandırdığı görgü ve kurallar ile, toplumu kucaklayan bu değerler, yabancı misyonlarda da kendilerini kabul ettirmişlerdir.
Velhasıl, her biri pırıl pırıl olan bu bireylerimizin yanında, zıt teşkil edecek birkaç istisna olacaktır elbette…
Ben bu istisnaları size korkmadan anlatacağım.
DEĞİŞEN GELENEK VE FORMALİTELER
Türkiye’de uzun bir süre kaldıktan sonra Hollanda’ya gelen akil bir dostum beni kahve içmeye davet etti. Kahvemizi içerken, her zamanki gibi, ‘Hollanda’da neler oluyor?’ sorusu yerine, ‘Nedir bu başkonsolos veda toplantıları?’ diye bir soru geldi bu akil adamdan.
Böyle bir soruyu hiç beklemiyorudum. Hoş, başkonsolosların vedaları ile ilgili uzunca bir yazı için hazırlık yapıyordum ama ve hatta şahsen ben de veda yazıları istemiş olduğum halde ve bizzat ben de bir başkonsolosumuza veda ziyaretine gittiğim halde, bu veda etkinliklerinin bu kadar çok gerçekleşmiş olmasına hiç dikkat etmemiştim.
Akil dostuma, ‘Yok ya, birkaç kuruluş veda yemeği verdi, o kadar’ demem ile birlikte, aldığım cevap da şaşırtıcı oldu. Zira akil dostum, veda etkinliği yapanların adlarını sıralamaya başladı.
Yapılan etkinliklerin bazıları gözüme çarpmıştı ve hatta bunları bir dosyada toplamıştım. Ama daha sonra Google’da bir arama yaptığım zaman, gerçekten de yapılan veda etkinliklerinin bir hayli fazla olduğuna şahit oldum. Demek ki akil dostum haklıymış.
‘Olsun’ diyeceksiniz değil mi?
Tabii ki olsun. Ahde vefaya önem verilmesi iyi bir gelişmedir. Bu gelişmede rahatsız edici bir durum yoktur. Ama akil arkadaşım bu kez, “Bana birisinden bir mesaj geldi. Hollanda’daki İşverenler Derneği bir toplantı yapmış ve başarılı iş kadınlarına ödüller vermiş. Bunların içinde Türk kadınları da vardı. Bizim sivil toplum kuruluşları ve Başkonsoloslar ile boy boy fotoğraf çekilen beyler, bu toplantıya neden değer vermediler acaba, diyenler oldu” dedi.
Haydaaaa, bakın bu konuna ben de çuvallamışım.
Ama ben yine de ‘olsun’ sözümde duruyorum ve diplomatlarımız için yapılan veda etkinliklerinden bolca söz etmek istiyorum.
Hem de öncelikle, bizzat şahsımın yaptığı bir veda ziyareti ile başlıyorum.
Vedaya gittiğim diplomat, Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan idi.
Veda fotoğrafımız çekildikten sonra, Arıkan’dan, veda mesajını yazılı olarak vermesini rica ettim.
Arıkan, veda mesajını gideceği son gün göndereceğini söyledi.
Ben kendilerine başarılar dileyerek veda ettikten sonra, bilgisayar karşısında veda etkinliği aramaya başladım. Aramama gerek olmayan bir etkinliği zaten saklıyorum.
Bu etkinlik Sivaslılar Platformu’nun etkinliğiydi.
Ama sıradan bir etkinlik değildi bu…
Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile özellikle Kadın Kolları’nın katılımı ile gerçekleşen veda etkinliğinde yemek de vardı. Hem de Sivas’a özel Hingel yemeği.
Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, ‘Herkesle samimi dostluklar kurabilen Başkonsolos’ olarak nitelediği Engin Arıkan için şunları söyledi: “Hangi faaliyete katıldıysam orada başkonsolosumuzu gördüm. Amsterdam ve çevresindeki Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının sorunlarını kısa sürede çözen ve güler yüzüyle uğurluyan biri olarak tanıdık. Herkese eşit mesafede davrandı. Kendisi çok vefakâr bir insan olarak, vatandaşlarımızın cenazelerinde, düğünlerinde ve mutlu anlarında hep yanlarında oldu.”
Çitil’den sonra bir konuşma yapan Başkonsolos Arıkan’ın orada söylediklerini değil, bana yazılı olarak gönderdiği veda konuşmasını aktarmak istiyorum. Zira yazılı açıklama hem daha detaylı ve hem de daha duyguluyudu. Diğer Başkonsoloslarımızdan gelecek veda yazılarını beklemeden, onların adına da yazdığı bir konuşma olarak sizlere aktarıyorum. Öyle ya, diğer Başkonsoloslarımız da aşağı yukarı aynı şeyleri ifade etmeye çalışacaklardır:
“Kıymetli Vatandaşlarımız,
Hollanda Türk Toplumunun Değerli Mensupları,
Amsterdam’da 1 Eylül 2018 tarihinden bu yana onur duyarak sürdürdüğüm görevim bugün (30 Kasım 2022) itibarıyla sona ermektedir.
Görev sürem boyunca tüm mesai arkadaşlarımla birlikte toplumumuzu kapsayıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hizmet sunmaya gayret ettik. Önceliğimiz, yeni açılmış olan Başkonsolosluğumuzun sizlere her alanda nitelikli, etkin, hızlı ve güler yüzlü hizmet sunmasını sağlamak oldu.
Görev dönemimin başlarında personel sayımızın azlığı, yaklaşık 160bin vatandaşımızın yaşadığı görev bölgemizde sizlere daha etkin hizmet sunmamızı güçleştirmiş olsa da, Dışişleri Bakanlığımızın kuvvetli desteği sayesinde personel yapımızı sadece nicelik anlamında değil, niteliksel olarak da zaman içinde geliştirdik.
Bugün itibarıyla Başkonsolosluğumuz, ülkemizin 275 dış temsilciliği arasında konsolosluk işlem hacmi bakımından ilk 20 temsilcilik arasında yeralmaktadır. Faaliyete geçişinden kısa süre sonra Başkonsolosluğumuzun bu işlem hacmine ulaşması şüphesiz tüm mesai arkadaşlarımın özverili çalışmaları sayesinde olmuştur. Her birine teşekkürü borç bilirim.
Görev dönemimin yaklaşık yarısı dünyada daha önce eşi görülmemiş COVID-19 pandemisinin etkisi altında geçti. Bu dönemin olağanüstü şartlarında Başkonsolosluğumuzu hiçbir zaman kapatmadık. Her koşulda, tüm mesai arkadaşlarımla birlikte vatandaşlarımızın yanında olmaya gayret gösterdik. Devletimizin gücü sayesinde Amsterdam’dan çok sayıda tahliye seferi düzenledik, ambulans uçaklarla hasta vatandaşlarımızı ülkemize naklettik.
Görev sürem boyunca öncelik verdiğimiz alanlardan biri de tüm paydaşlarımızla yakın temas içinde olmak, Başkonsolosluğumuzun kapılarını tüm vatandaşlarımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza açık tutmak oldu. Bu yaklaşımımızın Hollanda Türk toplumunda da aynı samimiyetle karşılık bulduğunu görmek bana büyük mutluluk vermektedir.
1960’lı yıllardan bu yana Hollanda’ya katkı ve zenginlik sunan toplumumuzun her alanda daha ileriye gitmesi, gençlerimizin ve çocuklarımızın daha nitelikli yetişmesi, Türkçeyi, Hollandacayı ve diğer dilleri en iyi şekilde konuşmaları hedeflerimizin başında yeralmaktadır. Bu alanlarda işbirliği içinde olduğumuz tüm sivil toplum gönüllülerimize ve kuruluşlarımıza teşekkür ederim.
Görevim sırasında yerel makamlarla da yakın temas ve işbirliği içinde olmaya özen gösterdim. Yerel temaslarımızın odak noktasını, görev bölgemizdeki toplumumuzun hak ettiği konuma ulaşması, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı gibi konularda vatandaşlarımızın, camiler gibi kurumlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın korunması teşkil etti.
Görev sürem boyunca, sivil toplum kuruluşlarımızın, basın mensuplarımızın, iş insanlarımızın ve çeşitli kesimlerden vatandaşlarımızın samimi desteğini her zaman somut biçimde hissettik.
Bu dönemde, Büyükelçimiz Sayın Şaban Dişli’nin tecrübe ve yönlendirmelerinden her zaman istifade ettik. Sayın Rotterdam ve Deventer Başkonsoloslarımızla uyumlu ve işbirliğine dayalı verimli bir ortak çalışma anlayışı geliştirdik. Aynı anlayışın görevi devredeceğim değerli meslektaşım Mahmut Burak Ersoy’un döneminde de devam edeceğine inancım tamdır. Kendisine bu onurlu görevinde başarılar diliyorum.
Bu vesileyle, görevimin sona ermesi münasebetiyle veda programları düzenleyen, Başkonsolosluğumuzu ziyarete gelen, sözlü ve yazılı olarak güzel dileklerini ileten tüm vatandaşlarımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza da teşekkür etmek isterim.
Amsterdam’daki dört yılı aşkın görevimden, çok kıymetli dostluklar kurmuş olarak, unutulmayacak hatıralarla ayrılırken, tüm vatandaşlarımıza en içten selam ve saygılarımı sunuyor, sağlık ve esenlikler diliyorum.”
Hollanda Sivaslılar Platformu Başkanı İbrahim Çitil, Başkonsolos Arıkan’a bir plaket takdim etti. Arıkan da Sivaslılar’a Konsolosluğun armasını taşıyan bir plaket verdi.
Engin Arıkan, Başkonsolosluk mensuplarıyla da bu hatıra fotoğrafını çektirdi.
ÜÇÜNE BİRDEN VEDA
Uluslararası Demokratlar Birliği UID, tayinleri çıkan Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan, Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak ve Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz’a bir veda yemeği verdi. Utrecht kentin’deki Laila Restaurant’ta verilen veda yemeğine katılanlar duygulu anlar yaşadılar. Daha sonra Başkonsoloslara adeta hediye yağdı.
Rotterdam Başkonsolosumıuz Aytaç Yılmaz kendisine verilen hediyeleri alırken, “UID’nin kıymetli mensupları, sizin misafirperverliğinizden memnun olarak ayrılacağız. Bizimle birlikte çalışmalarınız olmuştur. Yani sizin desteğinizle pek çok çalışmalarımız oldu. Bunun için sizlere minnettarız. Umarım burada sizlerle güzel anılar bırakmışızdır. Güzel hatıralar bırakmışızdır. Bizim sizlere hakkımız teker teker helal olsun, sizler de hakkınızı helal edin” diye konuştu.
Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak kendisine takdim edilen hediyelere şöyle karşılık verdi: “Sizleri çok sevdik, bizlere hep destek oldunuz, yanımızda hissettik. Sizlere çok teşekkür ediyoruz, sağ olun var olun. Ailemizin yanına, Türkiye’ye vatanımıza dönüyoruz. Onun da bir heyecanı var. Sizin artık Ankara’da bir eviniz var, biz oradayız. Her zaman bekleriz, bir ihtiyacınız olursa, yapabileceğimiz bir şey olursa ve veya bir kahve içmeye her zaman bekliyoruz.”
Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan hediyelerini adıktan sonra şunları söyledi: “Sizlere üstün başarılar diliyorum, hep desteğinizi hissettik. Bundan sonra bu bir bitiş ve yeni bir başlangıçta görüşmek dileğiyle. Bende Bütün UID ailesine çok teşekkür ediyorum: Buraya yeni geldiğimizde ilk tanıştığımız Sivil Toplum Kuruluşlarından birisi UID idi. Hem ülke hem bölgesel hem yerel halklarla tanıştık. Unutulmayacak çok güzel çalışmalar yaptık.”
UID veda yemeğini Utrecht’teki Laila Restaurant’ta verdi.
MOTOR KULÜBÜ’NDEN VEDA ZİYARETİ
Hollanda’da faaliyet gösteren ve çeşitli etkinlikler ile topluma yararlı olmaya çalışan ‘BMW Hollanda Official ve T-Bikers Motor Kulübü’ yöneticileri, Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan’a veda ziyaretinde bulundular.
DÖRT AYRI KURULUŞTAN VEDA ZİYARETİ
Hollanda’da yerleşik Nogay Türkleri Vakfı Başkanı Orhan Demirci, Başkonsolos Arıkan’a veda ziyaretinde bulunanlar arasındaydı. Başkonsolosu ayrıca, Doğu Türkistan Vakfı Başkanı Abdurrahman Abdullah ve Kumbet Vakfı Başkanı Bekir Baş ve Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları Platformu (PTN) yöneticileri de ziyaret ettiler.
DİYANET VAKFI CAMİLERİ PLATFORMU’NDAN VEDA YEMEĞİ
Başkonsolos Engin Arıkan, Kuzey Hollanda – Hollanda Diyanet Vakfı Camileri Platformu tarafından kendisi için düzenlenen veda yemeğine katıldı. Cami yöneticileri ve görevlilerine, Hollanda Türk toplumuna, sadece ibadet mekanları olarak değil toplumsal ve kültürel alanda sundukları önemli hizmetler için teşekkür etti.
HOLLANDA MUSİAD’DAN VEDA
MUSİAD Hollanda yönetimi, Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan, Deventer Başkonsolosumuz Tuna Yücel Modrak ve Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz için özel bir veda etkinliği yaptı.
FUTBOLCULAR DA UNUTMADI
Amsterdam Başkonsolosumuz Engin Arıkan’ın bir başka özelliği de futbol oynamasıydı. Amsterdam Gençler Biriliği (AGB) takımında zaman zaman yer alan Arıkan’a, futbolcu arkadaşları da bir veda yemeği verdi. Yemek öncesi forma giyen Arıkan (Üst sırada sağdan üçüncü) duygulu anlar yaşadı.
MEDYA MENSUPLARININ YEMEKLİ VEDASI
Genellikle Rotterdam’da yaşayan medya mensuplarımızdan Özcan Özbay, Mahmut Eröztürk, Yavuz Nufel, Hikmet Gür, Mustafa Koyuncu, Ayhan Sucu ve Zeynel Abidin Kılıç tarafından Aytaç Yılmaz adına organize edilen davet, Rotterdam’daki Keyf-i ÂLâ Restoran’da gerçekleşti.
Aytaç Yılmaz basın mensuplarına hitaben yaptığı veda konuşmasında şunları dile getirdi: “Buraya ilk geldiğim 2018 yılı çok zorlu bir seneydi. Normal zamanda gelmedik. Ancak ona rağmen dört buçuk seneye baktığımda şunu görüyorum ki, çok huzurlu bir ortamda görev yapmışım.
Huzur, çalışmanızdan verim almanız için çok önemli. İki çok kıymetli Başkonsolosumuz ve bir de bu ülke ve insanını yakından tanıyan Büyükelçimizin varlığı, bu huzurun ve dolayısıyla verimli çalışmaların başı, en önemli faktörü idi
Hollanda-Türkiye arasındaki ilişkilerde bazen konjonktürel, bazen siyasi olarak sıkıntılar yaşanabilir. Sizler vatandaş olarak sorumluluğunuzun ve yükümlülüğünüzün farkında olarak hareket edin. Düşüncelerinizin yönlendirilmesine müsaade etmeyin. Yaşanan sorunların farkında olarak her zaman olduğu gibi yine çalışma hayatınızda faaliyetlerinize devam edin lütfen.
Hepinize teker teker hakkım helal olsun. İnsanız, mutlaka bilmeden hatamız olmuştur. Sürçülisan yaptıysak, haklarınızı helal edin. Kendinize çok iyi bakın. Hepinizin yolu açık olsun. Allah hepinizden razı olsun”
HOTİAD’DAN ÜÇ BAŞKONSOLOSA VEDA YEMEĞİ
Başkonsoloslara veda etkinlikleri rüzgârına Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD da katıldı. Amsterdam’daki Majesteak Restaurant’a verilen veda yemeğine, Amsterdam Başkonsolosu Engin Arıkan, Rotterdam Başkonsolosu Aytaç Yılmaz ve Deventer Başkonsolosu Tuna Yüce Modrak katıldılar. Veda yemeğinde HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, verdikleri hizmetler için teşekkür ettiği başkonsoloslara hediyeler verdi.
DEVENTER MERKEZ CAMİİ DERNEĞİ KADIN KOLLARI’NIN VEDA ZİYARETİ
Deventer kentindeki HDV Merkez Camii Derneği Kadın Kolları mensupları, Başkonsolos Tuna Yücel Mordak’a veda ziyaretinde bulundular. Başkonsolos Mordak, bu inceliği gösteren kadınlara teşekkür etti.
VEDA RÜZGÂRI DEVAM EDİYOR
Hollanda’da görevleri sonra eren diplomatlarımız için düzenlenen veda partileri tüm hızıyla devam ediyor.
Haber alamadığım pek çok etkinlik, henüz geri dönmeyen Deventer ve Rotterdam Başkonsoloslarımız için hızla sürüyor.
VAKTİ OLANLAR VE DEDİKODU SEVENLER İÇİN, TERS DÜŞTÜĞÜM BAZI BAŞKONSOLOSLAR…
Hollanda’da kendilerine hancılık yaptığım diplomatlar içinde, sadece dördü ile aramız limonileşmişti. Bu limonileşmenin üçü, toplumu ilgilendiren konular da biri de şahsi bir konuda cereyan etmişti.
İşte size o limonileşen olaylar.
IRKÇI SALDIRILARA, SOKAK KAVGASI DİYEN BAŞKONSOLOS
55 yıldır görev yaptığım Hollanda’da, tesadüf ya, Rotterdam’a ilk gelen Başkonsolos Ali Namık Aykaç ile, gider ayak bozuşmuştum. (Başkonsolosluk daha önce Lahey’deydi)
Bozuşma nedenimiz şuydu:
Malum 1972’de Rotterdam olayları, tüm dünyada Hollanda’ya puan kaybettiren olaylardı.
Bir hafta süren ve yaralanıp hastanelere yatırılan Türkler olduğu halde, Başkonsolos Ali Namık Aykaç, özellikle benim Hürriyet’te yayınlanan haberler nedeniyle ayağa kalkan parlamentoya bilgi vermesi gerekenlere, ‘Burada yaşananlar adi bir sokak kavgasıdır’ şeklinde bir rapor sunmuş.
Zamanın Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner de mecliste ‘Rotterdam’da yaşananlar adi bir sokak olayıdır. Medya abartıyor’ gibi laflar etmişti.
Bunun üzerine gazetem benden ille de yaralı fotoğrafı istemişti. Ünlü parlamenterimiz Nebahat Albayrak çocuk iken yaşanan olaylarda, amcası Mustafa Albayrak, başına yediği bir taş darbesi ile komaya girmiş ve hastaneye yatırılmıştı. Akla gelemeyecek atraksiyonlar yaparak girdiğim hastanade Albayrak’ın fotoğrafını çektim ve birkaç yaralı fotoğrafıyla birlikte, haber atlatma lüksünü hiçe sayarak, hem Türk medyasına ve hem de Hollanda medyasına dağıttım. Böylece hem Rotterdam Başkonsolosumuza ve hem de Bakanımıza gerekli cevabı vermiştim.
Rotterdam olayları, Hollanda gazetelerinde de boy boy yer alıyordu. Trouw gazetesi, Türk Bakan Uzuner, yaşananların ırkçı saldırı olmadığını düşünüyor’ başlığını kullanmıştı.
Başkonsolosomuzun bir skandal hareketi daha vardı.
Hollanda medyası kendisine, ‘Ne yapmayı düşünüyorsunuz’ diye soru yöneltince, ‘Benim tayinim çıktı yarın gidiyorum, benden sonra gelecek olana sorun’ diye yersiz ve saçma bir cevap vermişti.
VATANDAŞ’A SİLAH ÇEKEN BAŞKONSOLOS
Evet yanlış okumadınız, Rotterdam’da, hem de çok iyi dostluk kurduğum bir Başkonsolos vardı ki, makamında vatandaşa silah çektiği gibi, bu vatandaşı polis çağırarak karakola çektirmişti.
Vatandaş haksız ve kaba olabilirdi. Ama o vatandaş, karakoldan çıktıktan sonra beni aradı ve devletimizi temsil eden Başkonsolosun, kendisini Türk toprağı sayılan Başkonsolosluktan Hollanda polisi tarafından sürüklenişini anlatmıştı. O Başkonsolosun adını açıklamak istemiyorum. Kendisini telefonda aradığım zaman, nedense bana da ters davrandı. O sırada Lahey’de Basın Müşavirliği yapan dostum rahmetli Ajlan Akınc’yı aradım ve durumu izah ettim. Konuyu Hollanda televizyonundaki akşam programıma yetiştireceğimi söyledim. Durum Büyükelçimize anlatılınca, Büyükelçimiz, Hollandalılara mahcup olmamak için, böyle bir haber yapmamamı rica etmiş. Ben de ‘Peki, o zaman Hollanda televizyonunda yayınlamayacağım ama Hürriyet’te yayınlayacağım’ dedim ve öyle de yaptım.
MEDYAYI ÖNEMSEMEYEN VE HAKİR GÖREN BAŞKONSOLOS
Hollanda’ya gelmiş 33 Başkonsolos içinde (16 Rotterdam, 14 Deventer, 3 Amsterdam) sadece dördü ile aramız limoni olmuştu. Bunlardan biri de, Deventer’deki ilk konsolosluğumuzu açmaya gelen Mehmet Ali Tenikalp (Tekinalp değil), tanışmadan bozuştuğum kişi oldu.
Yıl 1976. Hollanda’da ikinci bir Başkonsolosluğun açılması için yıllarca verdiğimiz mücadele semeresini vermiş, ‘Amsterdam mı olsun, Utrecht mi Olsun, Arnhem mi olsun, Eindhoven mi olsun’ sorularından sonra, Deventer’de açılmasına karar verilmişti.
İlk tayin edilen Başkonsolos da Mehmet Ali Tenikalp olmuştu. Eşi ile birlikte Hollanda’ya gelen bu çift, Deventer’de bir otelde konaklarken, Başkonsolosluk olmaya lâyık bir yer aramaya başlamışlardı. Kulaktan dolma söylemler ile bazı adresler için, ‘beğenilmediğini’ duyuyorduk.
Aradan aylar geçmişti ama, bir yanda Hürriyet’e, bir yandan TRT’ye çalışan ve bir yandan da Hollanda Televizyonu NOS’ta Pasaport adlı program yapan bir gazeteci olarak, Başkonsolosumuz ile tanışamamıştım. Hem tanışmak ve hem de konsolosluk için yer aramanın ne aşamada olduğunu öğrenebilmek için, Başkonsolosu kaldığı otelden telefonla aramıştım. Santral görevlisinden Başkonsolos ile gürüşmek istediğimi söyledim. Telefona önce Başkonsolosun eşi çıktı. Özür dileyerek kendimi tanıttım ve Başkonsolos ile ile görüşüp görüşemeyeceğimi sordum.
Başkonsolosun eşi ‘Bir dakika ‘ dedikten az sonra, ‘Buyurun’ diye bir ses duydum.
‘İyi günler sayın Başkonsolosum, ben İlhan Karaçay’ dedikten sonra duyduğum söz şuydu: ‘Kimmiş efendim bu İlhan Karaçay?’
Çok şaşırmıştım ama, ‘Afedersiniz ben Hürriyet muhabiriyim’ deyince de, öyle bir tavırla karşılaştım ki, anlatmakta zorlanırım.
Birincisi; 5-6 aydır Hollanda’da bulunan bir Başkonsolosun, medya ile tanışma geleneğini yerine getirmediği gibi, Hürriyet ve TRT’ye muhabirlik yapan, Hollanda televizyonunda da Türkler için program yayınlayan İlhan Karaçay ismini tanımıyor olması mümkün değildi tabii. Ama Başkonsolos nedense bu yakışıksız tavrı tercih etti.
Tabii ki, yaptığımız bu görüşmeyi, gazetecilik alışkanlığı ile banda almıştım. Gelişmeler hakkında bana bilgi vermekten kaçınmakla kalmayan ve rencide eden Başkonsolosun bu tavrını hem Hürriyet’te ve hem de televizyon programımda yayınladım.
Böylece de bu başkonsolos ile tanışma fırsatı ve ihtiyacı olmamıştı.
Sonradan yapmış olduğum araştırmada, Mehmet Ali Tenikalp adının, 6-7 Eylül olaylarında adının geçtiğini öğrendim. 6-7 Eylül Olayları öncesinde, Atatürk’ün doğduğu eve atılan bombanın provakosyon olduğunu iddia eden Yunanlılar, bu bombanın, Selanik’te Başkonsolos Yardımcısı olan Mehmet Ali Tenikalp tarafından Türkiye’den çanta içinde getirildiğini ve Hasan Uçar adlı kavas tarafından bahçeye atıldığını öne sürüyorlardı.
Değerli Okurlarım,
Başkonsoloslar hakkında pek çok haber yazmışımdır.
Bu Başkonsoloslardan Erkut Onart’ın vefatı üzerine yazdığım uzun bir yorumda, Başkonsoloslar ile aramda geçenleri dile getirmiştim.
İsterseniz o yazıyı da sizlere sunayım. Geçmişte neler yaşandığını sizler de öğrenmiş olursunuz.
RAHMETLİ OLAN BAŞKONSOLOS ERKUT ONART’IN ARDINDAN…
Hollanda’da görev yapmış Başkonsolosların en iyilerinden biriydi.
En iyilerin başında gelenlerden biri de Orhan Ertuğruloğlu’ydu.
Kavgalı olduğum Başkonsoloslar arasında, Selanik’teki Atatürk Evi’nin bombalanmasında, Yunanlılar’a göre rolü olduğu iddia edilen, Deventer Başkonsolosumuz Mehmet Ali Tenikalp vardı.
Bir başka kavgalım, Rotterdam olayları için ‘Basit bir sokak kavgası’ diye rapor veren Başkonsolos Namık Aykaç idi.
Bir de, halihazırda görev yapan Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz ile limoni bir ilişki hikâyemiz var.
(Yazıların altında, Hollanda ‘da görev yapmış tüm Türk Büyükelçilerin ve Başkonsolosların listesini bulacaksınız)
Ana akım ve sosyal medyada okumuş olacağınız gibi, Rotterdam’da Başkonsolos olarak görev yapmış olan Erkut Onart yaşamını yitirmiştir.
Yine okumuş olabileceğiniz gibi, 1994-1999 yıllarında görev yapmış olan rahmetli Erkut Onart için haberlerde, ‘çok sevilen bir Başkonsolostu’ ibareleri yer alıyordu.
Erkut Onart için kullanılan bu ibareye ben de yürekten katılıyorum.
Hollanda’da görev yapan Büyükelçi ve Başkonsoloslarımız arasında ayrım yapmadan şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ankara’da Dışişleri’nde yetişmiş olan ve yurtdışına gönderilen görevlilerimizin hemen hemen tamamı, üstlendikleri görevleri ve taşıdıkları ünvanları hakkıyla taşımışlardır. Dışişlerinde yetişmiş olmanın kazandırdığı görgü ve kurallar ile, toplumu kucaklayan bu değerler, yabancı misyonlarda da kendilerini kabul ettirmişlerdir.
Velhasıl, her biri pırıl pırıl olan bu bireylerimizin yanında, zıt teşkil edecek birkaç istisna olacaktır elbette…
Ben bu istisnaları size korkmadan anlatacağım.
Ama önce, istisna dışındaki gerçek değerlerimizden bir kaç isime bakalım:
Rahmetli olan Erkut Onart, bizde öyle derin izler yaratmıştır ki, bunu izah etmek için bir örnek vermek gerekecektir.
Erkut bey, diğerlerinin de yaptığı gibi, bizleri toplayıp bir veda toplantısı yapmıştı, Hepimiz buruk bir şekilde ayrıldıktan sonra, bizim için ayrıcalıklı olan bu insana karşı bizim de bir jest yapmamız gerektiğini düşündüm. Derhal gazeteci dostlarımı teker teker aradım ve Erkut beye, Hollanda’daki Türk gazeteciler adına bir veda yemeği vermeyi teklif ettim. Dostlarım bunu memnuniyetle kabul edince, inisiyatifi ele aldım ve şimdilerde, Amadi Park ve Amadi Panorama otellerini çalıştıran Ertuğrul Dalkıran’ın, o zaman Amsterdam’da ün yapmış Turquoise Restaurant’ında bir yemek verdim. Anlıyacağınız, bir gazeteci grubunun bir Başkonsolosa veda yemeği vermesi belki de dünyada bir ilktir. İşte Erkut Onart bey böylesi sevilen bir başkonsolostu.
Sevilen Başkonsoloslar denince, Deventer’de bir dönem Konsolos, iki dönem de Başkonsolos olarak görev yapan Orhan Ertuğruloğlu’nu da listeye koymak lâzım. Bir Hollandalı ile evlenen ve Hollandacayı ana dili konuşup yazan Ertuğruloğlu için yazılacak çok işey var. Ama bunu bir başka zamana bırakma sözü vererek, biraz da birkaç zıt kişiden söz edeyim. Yani biraz dedikodu yapayım.
ROTTERDAM BAŞKONSOLOSLUĞUNDAKİ TATSIZ OLAY
Bugünkü yazımın tam bir dedikoduya dönüşmesi için bir hikâye daha anlatmam gerekecek.
Şu anda Rotterdam’da görevde olan Başkonsolos Aytaç Yılmaz’ın, belki de farketmeden yaptığı bir hareket çok zoruma gitmişti. Bu konuyu sizlere anlatabilmem için, medya mensubu dostlarıma yazdığım mektubu sizlere de sunmakla yetineyim. Sadece Hollanda’daki Türk medya mensuplarına gönderilen ve medyaya yansımayan mektubum, tabii ki Lahey Büyükelçimiz Şaban Dişli’ye de gönderilmişti. Bu duruma üzüldüğünü belirten Büyükelçimiz, ‘Aranızı bulayım mı’ diye bir teklifte bulunmuştu ama ben, ‘Çok önemli değil, bir gün biz kendi aramızda bu sorunu çözeriz’ demiştim. Ama ne yazık ki bugüne kadar Başkonsolos Aytaç Yılmaz tarafından bir yaklaşım olmadı.
Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz ile yaşanan olayı, medya mensuplarına gönderdiğim alttaki yazıda okuyunuz.
MEDYA MENSUBU DOSTLARIMA ZARURİ AÇIKLAMA
Değerli Dostlarım,
Malumunuz olduğu gibi, bugün (3 Temmuz 2019) Rotterdam Başkonsolosluğumuzda,
‘Profesyoneller Gençlerle Buluşuyor’ temalı bir tolantı vardı. Saat 16.30’da başlaması gereken toplantının söyleşi konuğu, Corendon’un sahiplerinden Atilay Uslu idi.
Ben şahsen, bir saatlik yol için, iki saat önceden yola çıktım ve ancak 16.30’da varabildim.
Trafik her yerde çok yoğundu.
Bu nedenle Amsterdam’dan yola çıkan Atilay Uslu da trafik nedeniyle geç geleceğini bildirdi.
Yapılacak bir şey yoktu. Atilay’ı bekleyecektik.
Başkonsolosun daveti üzerine toplantıya gelen medya mensupları, salonun bir köşesinde Başkonsolosun gelişini bekliyorlardı. Ne var ki Başkonsolos, bu gruba bir selam bile vermeden mikrofonu eline aldı ve ‘Evet başlıyoruz’ diye konuşmaya başladı.
Ne var ki gözlerimiz, toplantıya bizi davet eden Rotterdam Başkonsolosumuz Aytaç Yılmaz’ı aradı. Saat 17.00’de asistanına Aytaç beyi sorduğum zaman ‘Odasında’ yanıtını aldım.
Medya mensupları olarak bir köşede koltuklarda oturuyor ve çayımızı içiyorduk.
Saat 17.30 oldu ama Aytaç bey hâlâ ortalıkta yoktu.
Saat 17.40’ta Atilay beyin konsolosluğa ulaştığı haberini aldık.
Saat 17.45’te Aytaç bey göründü ve bize doğru göz ucuyla baktıktan sonra asistanlarına ‘Ne yapıyoruz’ diye seslendi ve sonra da eline mikrofonu alarak konuşmaya başladı.
Bize bir ‘Merhaba’yı esirgeyen Aytaç beyin, bizim kendisine yanaşmamıza ve bir ‘Merhaba’ dememize fırsat vermeden konuşmaya başlaması bize biraz manidar geldi.
O anda yanımda oturan Yavuz Nufel’e, ‘Bizi davet eden Başkonsolos, bizden bir merhabayı bile esirgiyorsa, bizim burada ne işimiz var’ diyerek derhal salondan çıktım.
Sonradan öğrendiğime göre, benden sonra Zeynel Abidin Kılıç ve Yavuz Nufel de salondan ayrılmışlar.
Bizim bu hareketimize ister protesto deyin, ister boykot.
Ben şahsen, Başkonsolosumuz bu davranışını ikna edici bir şekilde izah etmediği sürece, kendilerinin hiçbir davetine ve etkinliğine katılmayacağım.
Zira, bir devlet büyüğü olarak saygı duyduğumuz Başkonsolostan, duyurularını ve etkinliklerini takip edip yayınlayan medya mensuplarına karşı saygı beklemek hakkımızdır sanırım.
Bugünkü haberi ne mi yapacağız?
Tabii ki en iyi fotoğraflarla en güzel şekilde servise koyacağız.
Hepinize sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
İlhan
İşte böyle değerli okurlarım. 55 yıl gazetecilik yaptığım Hollanda’da, yukarıda anlattıklarım da yaşandı.
Dilerim, toplum için görev yapan herkesin ardından güzel şeyler konuşulur ve anlatılır…