Politika, medya, ekonomi-teknoloji haberleri

GENÇ SEÇMENİN OY VERME EĞİLİMDE DİJİTAL PROJELER ETKİLİ OLACAK!

DİJİTAL PROJELER ORTAYA KOYAN ADAYLAR, RAKİPLERİNE GÖRE DAHA AVANTAJLI!

Türkiye 31 Mart yerel seçimlerine doğru giderken yapılan araştırmalar siyasi partiler için büyük bir oy potansiyeli olan genç seçmenlerin büyük bir kısmının hala kararsız olduğunu ya da sandığa gitmeyeceğini söylüyor. Gençlere dijital okuryazarlık eğitimleri veren Dijital Dönüşüm Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, 1 milyon 32 bin 610 gencin ilk defa oy kullanacağı 31 Mart seçimlerinde, başkan adaylarının dijital projelerinin gençlerin karar verme eğilimlerinde belirleyici bir unsur olacağını belirtiyor.

Dijital teknolojiyle iç içe büyümüş bir nesil olan Z kuşağının dijital projeler konusunda belediyelerden yüksek beklentiler içinde olduğunun altını çizen Dr. Nabat Garakhanova ‘Türkiye’nin genç nüfusu, internet ve sosyal medya kullanımı konusunda oldukça aktif. Z kuşağı olarak adlandırılan bu grup, internet teknolojileriyle büyüyen ve bilgiye ulaşmada önceki kuşaklara göre daha fazla özgürlüğe sahip olan ilk kuşaktır. Bu durum, onlarda yüksek bir öz güven duygusu yaratmakta ve bireyci davranış kalıplarını teşvik etmektedir.Dijital eğitimler verdiğimiz akademimizde binlerce gence temas ediyoruz ve gözlemlerimizde, gençlerin dijital bir vizyon ortaya koyan siyasilere kendilerini daha yakın hissettiği yönünde’ diyor.

SOSYAL MEDYAYI AKTİF VE DOĞRU KULLANMAK GENÇLER ÜZERİNDE ETKİLİ!

Sosyal medyayı aktif ve doğru kullanan siyasilerin gençler üzerinde olumlu bir etki bıraktığını belirten Dr. Nabat Garakhanova, gençler sosyal medya üzerinden takip ettikleri siyasilerin dijital alandaki projelerini de araştırıyor ve onlardan hızlı, etkili ve kullanıcı dostu projeler beklediğini söylüyor.

DİJİTALE NE KADAR YAKINSANIZ, GENÇLERE DE O KADAR YAKINSINIZ!

‘Dijitale ne kadar yakınsanız, gençlere de o kadar yakınsınız’ diyen Garakhanova ‘Genel olarak, Türkiye’deki gençlerin dijital projelere yönelik beklentileri, kendilerini ifade etme, öğrenme ve topluma katkıda bulunma fırsatları ile ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, gençlere yönelik politika ve projelerin, onların bu beklenti ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak şekillendirilmesi önem taşımaktadır. Ebelediye uygulamaları, online hizmetler, akıllı ulaşım çözümleri, çevrimiçi otopark bulma, açık veri portalları, epartisipasyon araçları, dijital girişimcilik ekosistemleri, çevrimiçi kurslar gibi dijital projeler ortaya koyan adaylar gençler için rakiplerine göre daha avantajlı’ diyor.

Yanıtlayan: Datça Bağımsız Belediye Başkan Adayı MESUT YAR

31 Mart seçimlerinde son çeyreğe girdik. Sayılı günler kala ne durumdasınız?

Datça için yaklaşık iki yıldır masa başında 4 aydır da bizzat alandayım. Reşadiyeli Saniye öğretmenin dediği gibi “Datça için çok iyi çalışmışsın” diyen ciddi bir kalabalığın teveccühünü gördüm. O yüzden ruhsal olarak huzurlu fiziki olarak da zindeyim. Datça Yarımadası, köyleri, mahalleleri ve bizzat kent merkeziyle insanı çok farklı kültürlerle buluşturan bir coğrafya. Benim için çok önemli. Duygu olarak böyle kalması ama dünyadaki gelişmelere uygun olarak kendi coğrafyasının parmakla gösterilen kartpostal kenti olması için çabalıyoruz. Bu çağa yakışmayan, çaresizliği kabul etmiş ve yarına endişeyle bakan bir Datça’yı tarihe teslim edip biz yarını mavisiyle, yeşiliyle, beyazıyla, insanıyla, hayvanıyla, bitki ve eşyasıyla kucaklayacak bir Datça modelini halkımızın hizmetine sunmaya hazırlanıyoruz…

Datça Belediye Başkan adaylığınız döneminde hakkınızda bir çok söylem geliştirildi. Kırıldığınız oldu mu?

Vallahi oldu dersem yalan olur. Şaşırdığım oldu daha çok. Ben belediye seçimlerini bir politik seçim olarak görmediğim için karşı taraflardan gelen politik ithamları zaten elimin tersiyle itiyorum. Çağımız bilgi çağı ama dezenformasyon hala politikanın vazgeçilmez silahı. Yalanla ya da iftirayla yapılan siyaset yatsıya varmadan sönen mum misali sadece onu tutan eli yakar. Öyle de oldu. Mağdur bırakıldığım tüm anlarda gülüşerek karşılığını aldı herkes. Hakikat bir tanedir ve üzerinde oynasanız bile ona giden yolu değiştiremezsiniz. Mazisi temiz, kitlelerin düşmanlığını kazanmamış, herkesle barışık, her görüşe saygılı bir gazeteci ve bilim insanıyım ben. Benim için üretilen her söylentiye somut delil ve bilgiyle yaklaşınca karşı tezleri çaresiz bırakıyoruz. Bu millet çarenin kimde olduğunu çok iyi bilir. Aklıyla sınanmayacak kadar kültürlü, birikimli ve kadim bir halk yaşıyor Datça’da. Yanıtı onlar verecek zaten!

Datça için düşündüğünüz yönetim modeli ya da kafanızdaki Datça modeli ne?

Ben gizli ajandaları olan bir insan değilim. Heybemde Datça için iyi çalışılmış, ön hazırlıkları yapılmış, taşın altına el konulmuş projelerle geldim. Her anlattığım insanları şaşkınlığa uğrattı. Hayal dünyasının büyüklüğü yapacaklarının da büyüklüğünü gösterir. Kaynak sorunu olmayan hatta kendi kaynaklarını doğru kullanarak halkın üstünden yük alan, hizmeti parayla vermeyen bir belediyecilik nasıl olurmuş insanlar gördü. Daha yarışın içindeyken Datça’nın temel bir kaç sorununa yönelik çalışmalarım ve başarılarım oldu. Halk bunu görüyor. Çalışanla, çalışanı kopyalayanı ayırt ediyor. “Bu seçimin oturup mevki beklemeyeni ve en çok çalışanı sensin” diyor insanlar. Halkın gözünden ve terazisinden kaçıramazsın hiç bir şeyi. Proje ve vizyonumuzun bazı örneklerini resmen kopyalayıp kendi projeleri gibi anlatmaya çalışanlar gelip benden rica etselerdi çok daha detaylı ipuçları verirdim. Datça insanının karşısına olmadık vaatlerle çıkan herkese basit bir sorum var; “Nasıl yapacaksın?” beni de ikna et de inanayım…

“Falanca parti için çalışıyor”, “Seçime on gün kala çekilecek”, “Seçimden sonra kazanırsa falanca partiye geçecek”, “Arkasında İktidar kaynakları var”, “Kazanırsa Datça’yı medyatiklere satacak”, “Oy bölecek” gibi ithamlar da vardı…

Seçime on gün kala meselesinin içindeyiz ve ben işimin başındayım. Benim çekilmem sadece Datça’ya zarar verirdi ki bu yalanı üretenler matematik bilgisinden bile habersizdi. Neyse; Falanca parti için çalışma safhasını çoktan geçtik çünkü bir parti teşkilatından çok daha tatmin edici ve gücü kolektiften alan bir yapımız var. Ben kimsenin hakkını yemem ama Datça için ürettiğim hakkı da kimseye yedirmem. O yüzden kampanyamın her anında rakiplerimi incitmemeye, bize saldıranlara daha çok çalışarak yanıt vermeye çalıştım. Oy bölünmesinden korkanlar kendi konfor alanlarının bozulmasından en çok korkanlar ve bu sistemli bir iftira. Ben her zaman oy bölmeden, tam tersine birleştiren olarak yola çıktım. Siyasetin her yelpazesinden çaresiz hisseden, aday profilinden tatmin olmayan, Datça’nın iyiliğini ve refahını önemseyen, böyle gelmiş böyle gidecek diye düşünmeyen umutlu, çalışkan ve memleketi için elini taşın altına koyan herkesle hareketimizi güçlendirdim. Datça kolektifi daha sandığa gitmeden oluştu. Hatalarımız da oldu ama hemen özeleştiri yaparak en doğrusunu bulmaya çalıştık. Bu dakikadan sonra ancak bizim oyumuzu bölecek ya da çalacaklar var. Ha, bu yoldan dönmem için gelen kirli teklif ve baskıları elimin tersiyle de ittim. Kimseyi küçük düşürmek, koca kurumları zan altında bırakmak istemem ama hepsini 1 Nisan sabahı Belediye Başkanı olduğum zaman Datça halkına açıklayabilirim. Ya da işimize odaklanırım. Datça’nın dedikodu üretenlerle, “Yapacağım” deyip hiçbir şey yapmayanlarla kaybedecek bırakın beş yılı, beş saniyesi bile yok!

Kampanya için ürettiğiniz sorun ve çözüm videoları izlenme rekorları kırdı. Bu dolaylı da olsa Datça’nın hemen her kesimde ciddi bir reklamı anlamına da geldi sanırım…

Aynen öyle. Sadece Datça lehine halkın cebinden bir kuruş almadan 20 Milyon TL değerinde bir reklam eşdeğeri oluşturduk. 30 milyon kişiye eriştik. Allah için soruyorum, hangi aday yapabilirdi bunu. Bir de kabul edelim ki, Badem Çiçeği Festivali bile tüm zamanların en kalabalık festivali haline ”Datça neresi?” diyen kitlelerin katılımıyla gerçekleşti. Bunda elbette benim yürüttüğüm kampanyanın, katıldığım programların, sosyal medyada gördüğümüz teveccühün büyük katkısı var. Ama bunlara tamamen fragman gözüyle bakmak lazım. Başkan seçildiğimde Datça Türkiye’nin en çok konuşulan ama hiç bozulmayan tek turizm, tarım ve festival kenti olacak. Sorunları halka aksettirmeden yerinde çözecek ve geriye, yaşamaktan onur duyduğumuz bir kent kalacak. Bizden 2500 yıl önce kendi coğrafyasına başkentlik yapmış bir uygarlığı UNESCO, Avrupa fonları, Dünya Bankası Hibe Fonları, Yerli Fon ve merkezi hükümetten aldığımız refah pay ve ödeneklerini yükselterek yapacağız. Datça artık “kasada para yok o yüzden hizmet de yok” diyen zihniyetin elinde oyuncak olmayacak. Hangi parti olursa olsun, Datça için iyi bir şey istiyorsa, getirirler projelerini onlar için de koştururuz. Benim kimseyle bir problemim olmayacak. Meselem Datça çünkü!

Datça için öncelikli planlarınız neler?

Yol yapmadan hemen önce alt yapıyı tamamen toprağın altına indireceğim. Elektrik, su, kanalizasyon, iletişim şebekeleri yerin altında olacak ve üstüne de artık bozulmayacak, köstebek yuvasına dönmeyecek dayanıklı yollar yapacağım. Her mahalle ya da köyün özgün dokusuna dönerek yapacağım o yolları. Zamanında ilaçlama, her metrekaresinde aydınlatma, kanalizasyon kokmayan meydanları, hastalıklı virüs, bakteri ve kimyasala boğulmamış sahilleri olacak. Halk her sahilden denize girerken sahil işletmeleri olması gereken yere çekilip yine turizm ve ticaret için çalışacaklar. Ama öncelikle depremselliği ve Akdeniz mimarisini önceleyen bir imar modeli plan oluşturacağız ki o hazır. Yıkım kararı alınmış çok sayıda bina var. Bunlar için yeniden düzeltme imkanı var mı; önce hukuka sonra bilime danışacağız. Barınma hakkına sahip çıkarken Datça’nın kaçak yapılaşmasının önünde duvar gibi dikileceğiz. 13 ayrı model turizm ile Datça tarımını ve turizmini bütünleşik yapıda ayağa dikeceğiz. Turizmi dört aya sıkıştırmayıp, 12 ay güneş alan beldemize kesintisiz, yılın tamamına yayılmış ve denetimli bir turizm hediye edeceğiz. Coğrafik yapımıza sahip çıkarak rantiye hesabıyla yapılmış şantiyeleri yıkıp geçeceğiz. Ama en önemlisi Datça’nın suyundan elektriğine kadar kesintisiz, temiz ve çevreci bir modellemeyi derhal hayata geçireceğiz. Güneşimiz var, rüzgarımız var, suyumuz var, tarihimiz var, kültürümüz var, çaresizliğimiz yok!

Datça için nasıl bir yönetim modeli düşünüyorsunuz?

Benim en çok güldüğüm bir takım çıkar çevrelerinin “Televizyoncu belediyecilikten ne anlar?”, “Belediyecilikle ilgili bilgisi yok” kapsamında fıkra gibi soruları. Şöyle söyleyeyim. 40 yıllık medya okur yazarlığının yanı sıra siyaset gazeteciliği yaptım. Hayatta en çok Belediye Başkanı tanıyan ve hizmetlerini haber yapan bir insanım. Bunun yanı sıra hayatımın büyük kısmı bilim insanı olarak geçti. Liderliği çok iyi bilirim. İnsan çalıştırmayı da öyle. Ben bizzat Datça ve Datça yerleşikleri tarafından kurduğum bilgi, birikim, belediyecilik hakkında alkışlanmış pratiği olan çok değerli bir kadroyla yönetime soyunuyorum. “Bir muhasebeci ya da hekim belediyecilikten ne kadar anlar?” diye basit söylemlere de pabuç bırakmamalı kimse. Hukuktan, bayındırlığa, tarımdan turizme, kooperatifçilikten diplomasiye kadar işinde marka olmuş isimlerle belediye öyle bir yönetilir ki, sosyal medya üzerinden trollük yapanlara bile ayrım yapmadan hizmet götürür. Çalışma pratiğimi gördü insanlar. Belediyecilik pratiğini de on gün sonra görecek. Hal böyle olunca yetkinlik sorgulamak yerine hizmet önceliklerini sıralasalar kimse zaman kaybetmemiş olur. Belediyeyi kendi sorumluluk alanından yöneteceğim ki hesap sorulabilir ve hesap soran bir başkan olacağım. Bu arada isteyen büyükşehir de aidiyet hissettiği siyasal partiye, belediye meclisinde de yine aynı şekilde oy verebilir. Ben başkanlığa adayım. Belediye Meclis toplantılarını halkın önünde yapıp, halkın arasında yaşayarak, tüm dertleri bir orkestra şefi gibi en yetkin kadroları çalıştırarak çözeceğim. İnsan ayırmayacak, herkesin “Bizim Başkan Yapar” diyeceği bir yönetimin sembolü olacağım. Datça halkı kendi için en iyisini bilir. Ayrıcalıklı sınıflara son vereceğim, herkes eşit hizmet alacak ve bu yüzden biz kendini Datçalı hisseden tüm insanlar Gülüşe Gülüşe Kazanacağız!

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Aslında en önemlisini en sona bıraktım sanırım. Tüm Belediye Başkan adaylarını halkın önünde bir araya gelerek, Datça’nın sorunlarını ve çözüm yaklaşımlarını tartışmaya ve yetkinliklerini kanıtlamaya çağırıyorum. Bu çağrıyı kabul edenler samimiyetlerini de göstermiş olacak. Bu çağrıyı çok kesin ve acil olarak yapıyorum. Kabul ederlerse en azından Demokratik bir testten başarıyla geçme şansı olur tüm adaylarımızın. Ne güzel olur ki bekliyorum!

Ramazan Ayında Uygulama Pazarlamasında Başarıyı Yakalayın

Adjust’dan 2024’ün Ramazan ayını en iyi şekilde değerlendirmek isteyen mobil pazarlamacılar için ipuçları.

2024’ün Ramazan Bayramına günler kala tüm dünyadaki Müslümanlar oruç tutmaya, sevdikleri ile bir araya gelmeye ve manevi dünyalarına odaklanmaya hazırlanıyor. Bu kutsal ayda insanlar maneviyata odaklanıyor, iftarlarını sevdikleri ile birlikte yapıyor ve gün geçtikçe daha çok insan mobil uygulamaları geleneklerinin bir parçası haline getiriyor. Mobil uygulamalar, Ramazan boyunca manevi rehberlik sunmanın yanı sıra insanların birbirleri ile iletişimini ve günlük rutinlerini kolaylaştıran olmazsa olmaz araçlar haline geldi.

‘Mobil pazarlamacıların yeni kullanıcılar kazanmaları ve mevcut kullanıcıları elde tutmaları için çok iyi bir zaman. En son trendleri ve kullanıcı tercihlerini takip ederek Ramazan için en etkili stratejileri oluşturabilirsiniz’ diyen Adjust Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Satış Direktörü Başak Zerman’dan 2024’ün Ramazan ayını en iyi şekilde değerlendirmek isteyen mobil pazarlamacılar için ipuçları;

Uygulamanızı etkileşimin en yoğun olduğu zamanlar için optimize edin: Pazarlama kampanyalarınızı iftarı takip eden akşam saatleri gibi mobil cihazların en yoğun kullanıldığı zamanlara göre planlayarak görünürlüğü ve etkileşimi en üst düzeye çıkarabilirsiniz. Kullanıcılarınızın en aktif olduğu zamanları belirlemek için önceki yılın verilerini kullanabilir ve reklam planlarınızı buna göre şekillendirebilirsiniz.

Uygulama içi ve push bildirimlerini en iyi şekilde kullanın: Uygulama içi ve push bildirimleri etkileşimi önemli ölçüde artırabilir, ancak bunları kullanırken Ramazan ayının inceliklerine özen göstermeniz gerekir. Zamanlama ve ilgili reklamlar bu açıdan büyük önem taşıyor. Bildirimleriniz özellikle namaz veya iftar sırasında kullanıcılara saygı göstermelidir.

Kullanıcılarınıza özel promosyonlar ve özellikler sunun: Ramazan boyunca kullanıcı deneyimini zenginleştirebilecek özel promosyonlar, indirimler veya özellikler sunabilirsiniz. E-ticaret açısından bu promosyonlar, bayram hediyeleri için özel fırsatlar olabilir. Oyun ve eğlence uygulamaları, Ramazan’ın ruhuna uygun özel etkinlikler veya içerikler sunabilirler.

Hayır kuruluşlarına destek olun: Ramazan, yardım ve hayırseverlik ayıdır. Markanızın hayırsever kuruluşlarla anılması için uygulamanıza bağış özellikleri ekleyebilir ve Ramazan ayında kullanıcıların bu kuruluşlara katkıda bulunmalarını kolaylaştırabilirsiniz.

Uygulama deneyimini oruç tutan kullanıcılara yönelik zenginleştirin: Sağlık ve fitness uygulamaları, kişiselleştirilmiş egzersiz planları sunabilirler veya oruç öncesinde ve sonrasında sıvı alımına önem veren kullanıcılara yardımcı olacak özellikleri eklemeyi düşünebilirler. Bu özellikler ile etkileşimi ve kullanıcı bağlılığını artırabilirsiniz.

Gerçek zamanlı verileri takip edin ve stratejinizi adapte edin: Kampanya performansını gerçek zamanlı olarak takip ederek olası her durum karşısında çevik kalın ve stratejilerizi her zaman kullanıcı etkileşimine göre adapte etmeye hazır olun. Mesajlarınızı ve sunduğunuz promosyonları rafine etmek için A/B testlerini kullanın.

Ramazan sonrası aktiviteye hazırlıklı olun: Ramazan ayı, mobil pazarlamacıların yeni kullanıcılar kazanmaları ve mevcut kullanıcıları elde tutmaları için çok iyi bir zaman. En son trendleri ve kullanıcı tercihlerini takip ederek Ramazan için en etkili stratejileri oluşturabilirsiniz.

Oy ve Ötesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bilgiç:  31 Mart Yerel Seçimleri’nde sonuçları “son oya kadar sayma iradesi” belirleyecek 
Oy ve Ötesi Derneği, seçimlere az bir süre kalmışken, herkesi sandığa gitmeye ve sandıklara sahip çıkmaya davet etti.
Türkiye’de katılımcı demokrasi bilincinin yerleşmesi için tarafsız ve kapsayıcı bir şekilde faaliyet gösteren, kurulduğu 2014 yılından bu yana yerel ve genel seçimlerle birlikte toplamda 11 seçimde görev alan ve bu yıl 10. yaşını kutlayan Oy ve Ötesi Derneği; 31 Mart Yerel Seçimleri kapsamındaki çalışmalarını 28 Şubat Çarşamba günü, Siyasal İletişim Danışmanı Gülfem Saydan Sanver’in de konuşmacı olarak katılım gösterdiği bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurmuştu.
Seçimlere 1 hafta kala çalışmalarını ve müşahit eğitimlerini hızlandıran Oy ve Ötesi Derneği bu sene diğer seçimlerden farklı olarak, edindiği tecrübeler doğrultusunda gücünü ve koordineli çalışma becerilerini en iyi örgütlenebildikleri illerde kullanma kararı aldı. Bu doğrultuda 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı İkinci Tur Seçimleri’nde sandık başına gönüllü sayısının en fazla olduğu iller başta olmak üzere toplam 49 ilde sandık müşahitliği organizasyonu yapacak. Bu 49 il, 28 Mayıs’taki gönüllü sayısının yüzde 95’inin yer aldığı iller olarak değerlendirilebilir.
Seçimin sonuçlarını son oya kadar sayma iradesi belirleyecek
Oy ve Ötesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bilgiç, sandık müşahitliğinin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Yerel seçimlerin dinamikleri genel seçimlerden oldukça farklı. Adayların çokluğu ve yerel dengelerin taşıdığı önem nedeniyle 31 Mart 2019’da olduğu gibi seçim yarışı 31 Mart 2024’te de de bazı bölgelerde çok çetin geçebilir. Milyonlarca seçmenin oy verdiği büyükşehirlerde dahi 2019 yerel seçimlerinde kazananı binlere varan oy farkının belirlediğini görmüştük. Son kamuoyu araştırmalarına baktığımızda büyükşehirlerden ilçelere kadar Türkiye’nin her yanında kazananları belirleyecek oy farkının binlerle ölçülebileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle tüm seçmenlerin iradelerinin sandığa yansıması çok önemli olacak. Yarışın çetin geçeceği pek çok bölgede seçim sonuçlarını son oya kadar sayma iradesi belirleyecek.”
Oy ve Ötesi olarak, insanların tercihleri ne olursa olsun, istedikleri sonucu almak üzere sandığa gitmesinin ve oy kullanmasının çok önemli olduğuna dikkat çekmek istediklerini belirten Bilgiç “Herkesi daha aktif vatandaş olmaya, demokratikleşme sürecine katkı sağlamaya ve sandıklara sahip çıkmaya davet ediyoruz. Hedefimiz 50 bin gönüllü ile 182 bin sandıktan veri elde ederek 53 milyon 525 bin oya sahip çıkmak” diye ekledi.

Adana broşür savaşları: Seçime 1 hafta kala şok ifşalar başladı!

Adana broşür savaşları: Seçime 1 hafta kala şok ifşalar başladı!Yerel seçim çalışmalarında son haftaya girilirken, Adana’da adaylar arasında karşılıklı broşür savaşları yaşanıyor. CHP’nin Çukurova Belediye Başkan Adayı Emrah Kozay hakkında Adana sokaklarında dağıtılan broşürlerin ardından, bir broşür de AKP’nin Seyhan Belediye Başkan adayı Erdal Hatipoğlu hakkında yayınlandı. Adana gündemine bomba gibi oturan broşürde Erdal Hatipoğlu hakkında şok iddialar yer alıyor.

Emrah Kozay’ın hakkında dağıtılan broşürlerin ardından AKP’nin Seyhan adayı Erdal Hatipoğlu hakkında dağıtılmaya başlanan broşürler Adana yerel basınına da yansıdı. “AKP’nin PKK ilişkili adayı” başlığını taşıyan Hatipoğlu broşüründe, AKP adayının geçmişine dair önemli iddialar yer alıyor.

SOYADINI DEĞİŞTİRDİ, ÇÜNKÜ AİLE PKK’LI…

Broşürde, Erdal Hatipoğlu’nun 2003 yılında soyadını değiştirdiği ve ‘Hatipoğlu’ soyadını aldığı iddia ediliyor. Erdal Hatipoğlu’nun önceki soyadı ise broşüre göre ‘Avlar’. Hatipoğlu’nun çekirdek ailesinde de teröristlerinin olduğu ileri sürülen broşürde şu ifadeler yer alıyor:

“Erdal Hatipoğlu’nun kız kardeşi Naciye Avlar ve amcasının kızı Nurcan Avlar PKK’nın dağ kadrosunda yer alan iki azılı terörist. Bu iki terörist TSK tarafından öldürüldü.”

ASLEN ADANALI DEĞİL, DİYARBAKIRLILAR

Broşürde asıl soyadları ‘Avlar’ olan Hatipoğlu ailesinin aslen Adanalı değil Diyarbakırlı olduğu vurgulanıyor. Öte yandan, bildiriye göre Avlar-Hatipoğlu ailesinde terör iltisaklı olan yalnızca bu iki isim değil. AKP Seyhan Adayı Erdal Hatipoğlu’nun amcasının oğlu olduğu söylenen Veysi Avlar, terör suçlamasından Konya Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 1994’ten 2014’e kadar yargılandı. Aynı şekilde bir diğer amcasının oğlu Yahya Avlar da, aynı şekilde terör suçundan 2014 yılından beri Diyarbakır’da cezaevinde.

ADAM KAÇIRMA, KAÇAK ELEKTRİK, ALIKOYMA…

Bildiriye göre Erdal Hatipoğlu’nun soyadını değiştirdikten sonra da aldığı cezalar var. Bunlardan biri 2005 yılındaki kaçak elektrik kullanımı cezası. AKP’nin adayı Hatipoğlu’nun öz kardeşi Abdurrahman Hatipoğlu ile yeğeni Erkan Hatipoğlu hakkında ise Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 2021 yılında ‘adam kaçırma ve alıkoyma’ suçundan ceza vermiş bulunuyor.

EMRAH KOZAY HAKKINDA DA DAĞITILMIŞTI

Geçtiğimiz hafta, CHP’nin Çukurova Belediye Başkan Adayı Emrah Kozay hakkında da bir bildiri dağıtılmıştı. Bu bildiride, Emrah Kozay’ın AKP Gençlik Kolları’nda yetiştiği, halen ailesinin tamamının AKP’li olduğu iddiası yer almıştı. Bildiride Emrah Kozay ve ailesi hakkında uyuşturucudan tefeciliğe birçok suçlama bulunuyordu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Müsiad Genel başkanı Asmalı: Türkiye, stratejik konumundan tüm dünya için son derece kilit bir rolü var

MÜSİAD Kayseri 26. Dönem Olağan Genel Kurulu, Genel Başkan Mahmut Asmalı’nında katılımı ile yapıldı. Asmalı, …