Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri (10.11.2022)

İşgücü İstatistikleri, Eylül 2022

EYDK, COP27’de etki odaklı girişimlerin iklim eylemine katkısını konuştuEtki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK), COP27’de gerçekleştirdiği panelde, girişimlerin sosyal ve çevresel etki odağında Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına uyum sağlayarak iklim eylemine nasıl katkıda bulunacağını konuştu.Türkiyeyi 2,3 trilyon dolarlık etki yatırımı dünyasında temsil eden ulusal danışma kurulu EYDK, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Mısır’ın Sharm El-Sheikh kentinde düzenlenen 27’nci İklim Zirvesi’nde (COP27) “Dayanıklı Girişimler ve İklim Eylemi Bağlamında Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Paneli”ni gerçekleştirdi. 9 Kasım’da gerçekleşen panelin konuşmacıları arasında Etki Yatırımı Danışma Kurulu Başkanı Şafak Müderrisgil, Founder One Etki Lideri Cem Leon Menase, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Esra Hatipoğlu ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız yer aldı.Panelde, girişimlerin etki odaklı ve SKA uyumlu olmak suretiyle iklim eylemine nasıl katkıda bulunacağı irdelendi. Bu çerçevede, farkındalığın artırılması, gereken kapasitenin geliştirilmesi için farklı sektörlerden gelen kurumların stratejileri, iyi uygulama örnekleri sergilenerek, gelecekteki yol haritaları tartışıldı. Panel, katılımcı kurumların ilgili SKA uyumluluk ve İklim Eylemi çalışmalarını esas aldıkları ortak değeri ortaya koyarak EYDK nezdinde ulusal ve uluslararası iş birliklerinin kurulması için bir platform sağladı. Etki Yatırımı Danışma Kurulu Başkanı Şafak Müderrisgil konuşmasında, “Türkiye daha fazla etki girişimcisi çıkarabilir. Pozitif, ölçümlenebilir sosyal ve çevresel etkiyi işin temeline koyan girişimlerin ulaşabilecekleri sayısız ulusal ve uluslararası sermaye kaynağı bulunuyor. Karma finansman, girişimci hayırseverlik, etki fonu gibi kavramları daha sık duyacağız” dedi. Founder One Etki Lideri Cem Leon Menase, “İnovatif yöntemlerle şirketlerin ve bireylerin sürdürülebilir ürün ve hizmetlere erişimini kolaylaştıran girişimler hem bizim ilgimizi çekiyor hem de geleneksel yatırımcıyı heyecanlandırıyor. Mevcut durumdaki sürdürülebilir davranış rutinlerinin önündeki ek maliyetleri azaltmak Founder One’ın yatırım tezini oluşturuyor.” Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Esra Hatipoğlu, “BAU olarak, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini güçlendirerek, tüm operasyonlarımızın merkezinde “etki”yi ön planda tutuyoruz. Fikir üretiminden ürün/hizmet tasarımına kadar olan inovasyon yönetimi süreçlerimizde, değer önerilerini sadece finansal olarak değil, aynı zamanda her adımda toplum üzerindeki etki derecesini de değerlendiriyoruz. Girişimlerimizle çevresel, ekonomik ve sosyal sorunlara etki odaklı çözümler geliştirmeyi, kurum kültürümüze araştırmacılarımıza ve girişimcilerimize de yansıtmış durumdayız.” Etki Prensipleri’nin ülkemizdeki ilk imzacısı olduklarını belirten Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız ise, “Global ve yereldeki tüm iş birliklerimiz sürdürülebilirlik ve etki yönetim sistemimiz ile firmalarımıza sağladığımız finansal, sosyal ve çevresel kazanımları ülkemizin 2053 net-sıfır ekonomisine geçiş hedefi doğrultusunda artırmayı amaçlıyoruz.” dedi. BM İklim Zirvesi (COP27) nedir?BM iklim zirveleri dünya liderlerinin her yıl küresel sıcaklık artışını sınırlamak için bir araya geldikleri zirveler. Bu zirvelere “Conferences of the Parties (Taraflar Konferansı)” ismi veriliyor, yani kısaca COP deniyor. Zirveye 1992 yılındaki ilk BM anlaşmasına imza atan ülkeler katılıyor. Bu yıl 27’ncisi “Together For Implementation (Uygulama için birlikte)” sloganıyla düzenlenen zirve, 6-18 Kasım tarihleri arasında Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde yapılıyor.

BAKANLIK, YENİ NESİL DESTEKLERLE İHRACATÇININ YANINDA

 Eylül 2022 tarihinde Ticaret Bakanı Mehmet Muş tarafından kamuoyu ile paylaşılan Yeni Nesil İhracat Destekleri ile Prefinansman Modeli uygulamalarının ihracatçılara daha etkin şekilde tanıtılması amacıyla Ticaret Bakanlığı yoğun tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri düzenliyor. Bu kapsamda Uludağ İhracatçı Birlikleri programın Bursa ayağında üyelerini “Yeni Nesil İhracat Destekleri ve Prefinansman Modeli Tanıtım ve Bilgilendirme Programı” ile buluşturdu.

Podyum Davet’te düzenlenen programa çok sayıda UİB üyesi firmanın temsilcileri katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, programa gösterilen ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, “Ülkemizin Genel Sekreterlik bazında 2. büyük birliği olan UİB ihracatı yılın ilk on ayında %4 artarak 26 milyar dolara ulaştı. UİB olarak yılı 32 milyar dolar civarında bir ihracat rakamı ile kapatacağımızı tahmin ediyorum. Türkiye’deki tek birlik konumunda bulunduğumuz otomotiv endüstrisinde ise Ocak-Ekim dönemi ihracatımız %5 artarak 25 milyar dolar oldu. Otomotiv endüstrisinde de yılı 30 milyar doların üzerinde bir rakam ile kapatacağız. Buradan tüm zorluklara rağmen üretmeye ve ihracata devam eden firmalarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum” dedi.

“Prefinansman ve teminata yönelik bir model geliştirildi”
Ticaret Bakanı Mehmet Muş tarafından kamuoyu ile paylaşılan Yeni Nesil İhracat Destekleri ile Prefinansman Modeli uygulamalarının ihracatçılara daha etkin bir şekilde tanıtılması amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın yoğun tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri düzenlediğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Yeni Nesil İhracat Destekleri ve Prefinansman Modeli ile ihracata yönelik mevcut ve yeni destek programları bütüncül olarak tek çatı altında toplandı. Pazara Giriş Projesi Hazırlama Desteği, Çok Kanallı Zincir Mağaza Desteği, İhracat Konsorsiyumları Desteği gibi yeni nesil ihracat destekleri yürürlüğe konuldu. Hedef Ülkeler Özelinde Destekler ve e-ihracat destekleri gibi yenilikler getirildi. Yeni başvuru süreci oluşturuldu ve bu kapsamında Türk Eximbank ve İGE AŞ’nin katılımıyla prefinansman ve teminata yönelik bir model geliştirildi. Bu model ile ihracatçılarımızın finansmana erişimleri kolaylaştırıldı. Bu şekilde Türk Eximbank tarafından prefinansman kredisi onaylanan ihracatçılarımıza, İGE AŞ’de öncelikli olarak teminat desteği sağlanması imkanı getirildi.”

 “Finansmana erişim hayati önem taşıyor”
Küresel çapta yaşanan tedarik zinciri problemleri, enerji maliyelerindeki astronomik artışlar, başlıca pazar olan Avrupa’daki resesyon tehlikesi gibi zincirleme sorunlarla ile karşı karşıya olunan bir süreçten geçildiğinin altını çizen Baran Çelik, “Dünyadaki merkez bankalarının faiz artırımları nedeniyle finansmana erişimin her zamankinden daha zor olduğu bir dönemdeyiz. Diğer taraftan ihracatın tabana yayılması, sürdürülebilir ihracat artışı sağlanması ve en önemlisi yüksek katma değerli ihracat için de finansmana erişim hayati önem taşıyor. Yeni Nesil İhracat Destekleri ve Prefinansman Modeli böylesine zor bir dönemde ihracatın finansmanında önemli rol üstlenecektir. Başta Ticaret Bakanımız olmak üzere, emeği geçenlere teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Bakanlık, yeni nesil desteklerle ihracatçının yanında

Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Bülent Tuncer ise yeni nesil ihracat desteklerine yönelik genel bir sunum yaptı. Tuncer, Bakanlığın iş birliği kuruluşlarına yönelik olarak Ur-Ge Proje, Pazara Giriş Rapor, Sanal Fuara Katılım, Sektörel Heyet, Sanal Ticaret Heyeti ve Tanıtım Projesi gibi desteklerin yanı sıra Pazara Giriş Projesi Hazırlama, Çok Kanallı Zincir Mağaza ve İhracat Konsorsiyumları gibi yeni nesil destekleri de bulunduğunu söyledi. Yararlanıcılara ve iş birliği kuruluşlarına yönelik e-ihracat desteklerinin de olduğunu ifade eden Tuncer, şunları söyledi:

“Türkiye e-İhracat Platformu Desteği ile ülkemizin ihracatçı envanterinin dijital ortama taşınmasının yanı sıra ihracatçılarımızın Web3 gibi yeni nesil teknolojiler kullanması, siparişleri bu platform üzerinden alabilmesi ve farklı ülkelerdeki ithalatçılar tarafından kolayca ulaşılabilir olması sağlanacaktır. E-İhracat Konsorsiyumları ile de dünyanın önde gelen ülkelerinin kullandığı toplayıcı satıcı modeli hayata geçiyor. KOBİ’lerin ürünleri, uçtan uca e-ihracat konsorsiyumları ile ulaştırılıyor. Hedef ülkeler için de yeni açılımlar söz konusu. Uzak Ülkeler Stratejisi ile hedef ülkelerimize yönelik destek oranlarımızı ilave 20 puan kadar, hedef ülkelere hedef sektörler olması durumunda ilave 25 puan kadar artırdık. Bu bağlamda Çin, ABD, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Kanada gibi ülkelerin yanı sıra Brezilya ve Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelere hem ihracat hem de e-ihracat kanalıyla açılım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.”

Tuncer, prefinansman modelinin başvuru sürecinin başvur, onay al, ödeme al ve harca gibi aşamalardan oluştuğunu, finansmana erişim konusunda Türk Eximbank ve İGE A.Ş ile protokol imzalandığını dile getirdi.

Eğitim programında KOBİ ve Kümelenme Destekleri Dairesi Başkanlığı’ndan Şube Müdürü Vekili Pınar Aslan, Tanıtım ve Fuarlar Dairesi Başkanlığı’ndan Daire Başkanı Mükerrem Aksoy, Markalaşma ve Tasarım Destekleri Dairesi Başkanlığı’ndan Şube Müdürü Vekili Ebru Gülsoy Rojas Atencıo, E-İhracat, Dijital Pazarlama, Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Dairesi Başkanlığı’ndan Ticaret Uzman Yardımcısı Onur Sarıoğlan, Destek Yönetim Sistemleri Daire Başkanlığı’ndan İhracat Uzmanı Dilek Sünger, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. (TÜRK EXİMBANK) Pazarlama Direktörü Mehmet Efkan BİNGÖL ve İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE A.Ş.) Genel Müdürü Kasım Akdeniz UİB üyelerine sunum yaparak, bilgi verdiler.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI KARAİSMAİLOĞLU:HAVALİMANLARINDA YOLCU SAYIMIZ YÜZDE 45.7 ARTTI
-155 MİLYON 885 BİN YOLCUMUZU HAVALİMANLARIMIZDA AĞIRLADIK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Ocak-Ekim döneminde uçak trafiğinin yüzde 30,6 artarak 1 milyon 590 bine ulaştığını bildirdi ve hizmet verilen yolcu sayısının da yüzde 45.7 artışla 155 milyon 885 bin olduğunu duyurdu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, havacılık sektörü ile ilgili açıklama yaptı. Son 20 yılda ulaştırmanın her modunda olduğu gibi havacılık sektöründe de önemli yatırımlara imza attıklarını vurgulayan Karaismailoğlu, atılan bu adımlarla birlikte Türkiye’nin sektörde dünyanın öne çıkan ülkesi konumuna geldiğini kaydetti. Yatırımlarda geleceğe odaklı, devlet aklıyla ve planlı hareket edilmesinin meyvesini aldıklarına işaret eden Karaismailoğlu, “Bu yılın ekim ayında yolcu ve çevre dostu havalimanlarımızda iniş-kalkış yapan uçak sayısı iç hatlarda 70 bin 36, dış hatlarda 70 bin 21’e ulaştı. Üst geçişler ile birlikte toplam 177 bin 531 uçak trafiği oldu. Böylece, 2019 yılı Ekim ayı üst geçişler dahil toplam uçak trafiğinin yüzde 96’sına ulaşıldı” dedi.
SALGIN ÖNCESİ YOLCU SAYISINA YAKLAŞTIK
Geçen ay Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarında iç hat yolcu trafiğinin 6 milyon 832 bin, dış hat yolcu trafiğinin 10 milyon 995 bine yükseldiğini bildiren Karaismailoğlu, transit yolcular ile birlikte hizmet verilen yolcu sayısının yüzde 14.1 artarak 17 milyon 877 bini aştığını duyurdu. Yolcu trafiğinin, 2022 Ekim ayında, 2019 yılının aynı ayına göre eski seviyesine oldukça yaklaştığına dikkat çeken Karaismailoğlu, havalimanlarında transit dahil toplam yolcu trafiğinde 2022 yılı Ekim ayında 2019 yolcu trafiğinin yüzde 92’sinin gerçekleştiğini vurguladı
İSTANBUL HAVALİMANI’NDA EKİM’DE 5 MİLYON 974 BİNDEN FAZLA YOLCUYA HİZMET VERİLDİ
“İstanbul Havalimanı’na ekim ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği iç hatlarda 9 bin 547, dış hatlarda 28 bin 140 olmak üzere toplamda 37 bin 687’ye ulaştı” diyen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, havalimanında iç hatlarda 1 milyon 368 bin, dış hatlarda 4 milyon 605 bin olmak üzere toplamda 5 milyon 974 binden fazla yolcuya hizmet verildiğini belirtti.
UÇAK TRAFİĞİ 1.5 MİLYONU AŞTI
Karaismailoğlu, Ocak-Ekim döneminde havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak trafiğinin, iç hatlarda 665 bin 583, dış hatlarda 603 bin 146 olduğunu belirterek, üst geçişler ile birlikte toplam 1 milyon 590 bin uçak trafiğine ulaşıldığını bildirdi. Uçak trafiğinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30,6 artış gösterdiğinin altını çizen Karaismailoğlu, “Havalimanlarımızda iç hatlarda 66 milyon 245 bin, dış hatlarda 89 milyon 288 bin yolcumuzu ağırladık. Direkt transit yolcular ile birlikte toplam 155 milyon 885 bin yolcumuza hizmet verdik. Yolcu sayımız geçen yılın ayını dönemine göre yüzde 45,7 artış gösterdi. Söz konusu dönemde havalimanları yük trafiği; iç hatlarda 662 bin 625 ton, dış hatlarda 2 milyon 726 bin ton olmak üzere toplamda 3 milyon 388 bin tona ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Havalimanı’nda Ocak-Ekim döneminde; iç hatlarda 91 bin 915, dış hatlarda 259 bin 550 olmak üzere toplamda 351 bin 465 uçak trafiğinin gerçekleştiğinin altını çizen Karaismailoğlu, iç hatlarda 13 milyon 555 bin, dış hatlarda 39 milyon 991 bin olmak üzere toplamda 53 milyon 546 bin yolcu trafiğinin gerçekleştiğinin altını çizdi.
TURİZM MERKEZLERİNDEKİ HAVALİMANLARINDA YOLCU TRAFİĞİ 46 MİLYONU AŞTI
Turizm merkezlerindeki havalimanlarıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Karaismailoğlu, “10 aylık dönemde dış hat trafiğinin yoğun olduğu turizm merkezlerimizdeki havalimanlarından hizmet alan yolcu sayısı iç hatlarda 14 milyon 87 bin, dış hatlarda ise 32 milyon 25 bin olarak gerçekleşti. Toplam yolcu sayısı da 46 milyon 107 bine ulaştı. Antalya Havalimanı’nda iç hatlarda 5 milyon 177 bin, dış hatlarda 23 milyon 618 bin olmak üzere toplamda 28 milyon 794 bin yolcumuza hizmet verdik. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda 8 milyon 526 bin, Muğla Dalaman Havalimanı’nda 4 milyon 439 bin, Muğla Milas-Bodrum Havalimanı’nda 3 milyon 722 bin yolcumuza hizmet verdik. Gazipaşa Alanya Havalimanı’nda ise 630 bin 334 yolcu trafiği gerçekleşti” ifadelerini kullandı.

“EV İÇİ ŞİDDETE KARŞI ŞİRKETLER AĞI” HAYATA GEÇTİ Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı’nın desteği, TÜSİAD’ın iş birliği ile Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun uygulayıcı ortaklığında yürütülen “İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı” (BADV) projesi 10. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Projeye farklı dönemlerde dahil olan yaklaşık 100 şirketin birbiriyle kurduğu iletişimi, birbirlerinden aldıkları ilhamı, deneyim ve bilgi paylaşımını artırmak, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak ve yeni şirketler ile büyüyerek güçlenmek hedefiyle; “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” kuruldu. Ağ’ın tanıtım etkinliği 8 Kasım 2022, Salı günü İstanbul’da gerçekleştirildi.   Türkiye’de çalışan her 4 kadından 3’ü hayatı boyunca şiddetin en az bir türüyle karşı karşıya kalıyor. İş dünyasını, ev içi şiddetle mücadele konusunda yapıcı ve kurumsal çözümler üretmeleri için teşvik etmek ve desteklemek amacıyla 2013 yılında başlatılan ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sabancı Vakfı’nın desteği, TÜSİAD’ın iş birliği ile Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun uygulayıcı ortaklığında yürütülen  “İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı – Business Against Domestic Violence (BADV)” projesi 10. yıl dönümüne yaklaşırken yeni bir oluşumla daha da güçlenerek büyüyor. Projeye farklı dönemlerde dahil olan 100’e yakın şirketin birbiriyle kurduğu iletişimi, birbirlerinden aldıkları ilhamı, süreçteki deneyimleri ile edindikleri bilginin paylaşımını artırmak, iyi uygulamaları yaygınlaştırmak ve yeni şirketler ile büyüyerek güçlenmek hedefiyle “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” hayata geçirildi. Ağ’ın tanıtım etkinliği, 8 Kasım 2022, Salı günü kamu, özel sektör, sivil toplum, akademi ve uluslararası organizasyonların önde gelen temsilcileri ile İstanbul’da gerçekleştirildi. Projenin uygulayıcı ortağı Sabancı Üniversitesi’nin Kurumsallaşma ve Toplumsal Katkı Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fuat Keyman konuşmasında, Sabancı Üniversitesi’nin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini toplumların gelişiminin önünde önemli bir engel olarak gördüğünü belirterek, toplumsal şiddeti besleyen önemli unsurlardan biri olan ev içi şiddete yönelik mücadelenin de, sadece bireyler için değil, aynı zamanda kurumlar ve tüm yönetimsel yapılar için de farklı sorumluluklar yarattığını söyledi. Bu kapsamda, İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı Projesi’ne dahil olan ve Şirketler Ağı’na katılarak deneyim paylaşımı için niyet beyanında bulunan tüm kurumlara teşekkür etti. Keyman; “Henüz Ağ’a dahil olmamış şirket ve kurumları da toplumumuzun ortak sorunu olan ev içi şiddetin önlenmesi ve bu konudaki yaraların sarılması için çalışmaya davet ediyoruz” çağrısında da bulundu. Projenin destekçilerinden Sabancı Vakfı’nın Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, Sabancı Vakfı’nın yarım asra yakın süredir, tüm bireylerin haklardan eşit yararlandığı bir toplum hayaliyle çalıştığını belirterek; kadınların eğitimde, istihdamda ve toplumsal hayata katılımda olduğu gibi her alanda haklarına erişebilmeleri için farklı sektörlerde iş birliklerine imza attıklarını söyledi. Safkan, “Destekçisi olmaktan gurur duyduğumuz ‘İş Dünyası Ev İçi Şiddete Karşı’ projesi de yıllar içerisinde pek çok somut adım attı. Kadına yönelik ev içi şiddete karşı bir çalışma kültürünün benimsenmesi amacıyla çıktığımız yolda, bugün bir araya gelme sebebimizi oluşturan, ‘Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı’nın tüm iş dünyasında etki yaratacak çok değerli bir inisiyatif olduğuna ve ülkemizde önemli farkındalıklar sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.  “Kendi çalışma ortamımızdan başlayarak dönüşüm yaratmak isteyen tüm şirketleri bu kıymetli ağın parçası olmaya davet ediyoruz” dedi. Proje ortağı TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, kadına yönelik şiddetle mücadele etmeden toplumsal cinsiyet eşitliğinin diğer alanlarında da istediğimiz ilerlemenin sağlanamayacağının altını çizerek, toplumsal cinsiyet eşitliği için kurumsal dönüşümü iş yerlerinden başlayarak harekete geçirebildiğimiz sürece somut ve kalıcı çözümlere ulaşılabileceğini vurguladı.“Etki alanımızdaki her ortamı ve platformu, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddete zemin hazırlayacak önyargılardan ve uygulamalardan arındırmalıyız” ifadelerini kullanan Turan; sözlerine “Şiddete uğrayan her birey, bu sorunla mücadele ederken yalnız olmadığını ve destek mekanizmalarına ulaşabileceğini bilmeli.” şeklinde devam etti ve “Amasız fakatsız, içinde bulunduğumuz her koşulda “şiddete sıfır tolerans” yaklaşımıyla gerekli uygulamaları ve yaptırımları hayata geçirebilmeliyiz” dedi. Projenin bir diğer destekçisi Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) adına, UNFPA’in Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü’nü temsilen konuşan Toplumsal Cinsiyet Danışmanı Gabriela Alvarez Minte, UNFPA’in toplumsal cinsiyete dayalı şiddete yanıt vermek ve azaltmak için çalışan lider  kurumlardan biri olarak 150’den fazla ülkede bu alanda çalışmalar yürüttüğünü belirterek, Türkiye’de de ev içi şiddetle mücadele alanında en başından beri iş dünyası ile yakın iş birliği içinde çalışmaktan mutluluk duyduklarının altını çizdi. Minte; Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı’nın, iş yerlerinde ev içi şiddete karşı destekleyici mekanizmalar inşa edilmesi ve iyi uygulamaların teşvik edilmesi noktasında, özel sektörün vizyonunu ve bu konuda aldığı sorumluluğu daha da geliştireceğine inandığını söyledi. UNFPA Temsilcisi; “Sesimizi ve ev içi şiddetle mücadele etme kapasitemizi güçlendirmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek için bize katılın” ifadelerini kullandı. “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı” ile, iş dünyasının yönetimsel ve örgütsel yeteneklerini kullanarak aile içi şiddete karşı önlem ve destek yolları oluşturmasının yanında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi, iş dünyasında kadın hakları konusunda farkındalık yaratılması, bu alanda mücadele eden şirketlerin birbirleri ile olan etkileşiminin ve deneyim paylaşımının artırılması ve şirketlerdeki iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Toplantıda bu kapsamda, şirketlerin şiddete sıfır tolerans politikası ile çalışanlarının hem iş hem de özel hayatında fark yaratabileceği vurgulanırken, bütün şirketlerin aile içi şiddetle mücadeleyi çalışanlarına ve topluma karşı bir sorumluluk olarak görerek aile içi şiddetle daha etkin ve kapsamlı şekilde mücadele etmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği için “Ev İçi Şiddete Karşı Şirketler Ağı”na katılması çağrısında bulunuldu.Etkinlikte ayrıca, projeye farklı dönemlerde katılan Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin genel müdürlerinin ev içi şiddete karşı mücadeleye yönelik mesajlarının yer aldığı  bir video da gösterildi. Etkinlik, sertifika töreni ile sona erdi.

Temel makyaj eğitimlerine yoğun ilgi

Eyüpsultan Belediyesi’nin özel projeleri arasında yer alan, emekleri değerlendirerek çalışma hayatına katılımlarını, ekonomik ve sosyal yönden kalkınmalarını sağlayan ESMEK’lerde verilen eğitimler büyük ilgi görüyor.

Eyüpsultan Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü’ne bağlı Eyüpsultan Mesleki Eğitim Kursları’nda (ESMEK), 9 merkezde Turistik ve Hediyelik Eşya Yapımı, Elde Maraş İşi, Halı Dokuma, Geleneksel Türk Yemekleri, Butik Çikolata Hazırlama, Pet Hayvanları Bakımı, Emlak Danışmanlığı, Kapalı Tohumlu Bitki Yetiştirme, Yönetici Asistanı gibi 314 branşta sertifikalı eğitimler veriliyor.

ÖĞRENCİLERE 176 SAATLİK TEMEL MAKYAJ EĞİTİMİ VERİLİYOR

Bu eğitimler arasında büyük ilgi gören branşlardan birisi de cilt bakımı ve makyaj dalında usta öğretici olan Özlem Kurt tarafından verilen temel makyaj eğitimleri… Öğrenciler salı ve çarşamba günleri olan kursta 16 saatlik temel makyaj eğitimi alıyor. Toplam 176 saatlik eğitimi alan öğrencilere Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kalfalık sertifikası veriliyor.

“ÖĞRENCİLERİMİZ SİNEMA, TELEVİZYON VE REKLAM SEKTÖRÜNDE RAHATLIKLA ÇALIŞABİLİRLER”

Yoğun ilgi gören temel makyaj eğitimlerinin bir sene sürdüğü belirten Özlem Kurt, “Buradaki öğrencilerimizin bizden bir sene boyunca normal makyaj teknikleri alması gerekiyor. Fırça kullanımı, far kullanımının yanı sıra plastik makyaj, fantastik makyaj, televizyon makyajı gibi farklı makyaj tekniklerinin eğitimini alıyorlar. Öğrencilerimiz 176 saatlik eğitimlerini tamamladıklarında kalfalık belgelerini alabilirler. Sonrasında ise ikinci kur dediğimiz 550 saatlik eğitimin ardından da ustalık belgelerini alabilirler. Normal, plastik ve aqua makyajı eğitimini alan öğrencilerimiz, ESMEK’ten çıktıklarında televizyon, sinema ve reklam çekimlerinde rahatlıkla çalışabilirler” diyor.

“ESMEK SAYESİNDE HAYATIMDA ÇOK BÜYÜK DEĞİŞİKLİKLER OLDU”

ESMEK’lerde aldığı eğitimin hayatına çok güzel bir yön verdiğini söyleyen Tuğba Ceyhan, “Geçen seneden beri ESMEK’ten eğitim alıyorum. İlk başta hobi olarak başladım ama hayatıma çok güzel bir yön verdi buraya başlamak. İlk önce Özlem hocadan temel makyaj eğitimi aldım. Daha sonrasında onun yönlendirmeleriyle Aydın Üniversitesi Saç Bakım ve Güzellik Hizmetleri bölümünde eğitim almaya başladım. Şu anda 1. sınıf öğrencisiyim. Hayatımda çok büyük değişiklikler oldu. Turizm sektöründe yoğun bir şekilde çalışmama rağmen burayı çok sevdiğimi için gelmek için inanılmaz bir çaba harcıyorum” şeklinde konuşuyor.

“EVLERE MAKYÖZ OLARAK GİTMEYE BAŞLADIM”

Sevdiği mesleği yapmak istediği için temel makyaj eğitimleri kursuna katıldığını ifade eden 19 yaşındaki Esma Nur Özel ise kursla ilgili düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor:

“Sevdiğim mesleği yapmaya karar verdim ve Özlem hocanın da eğitim verdiğini duyunca bu fırsatı kaçırmak istemedim. Kendimi geliştirmek için geldim. Kendimi geliştirdiğimi ve çok yol katettiğimi düşünüyorum. Bu makyaj eğitimini aldığım için çok mutluyum. Şu anda evlere makyöz olarak gitmeye başladım. Emekleri için Özlem Hocaya ve bizlere bu kurs imkanını sağlayan başkanımız Deniz Köken’e çok teşekkür ediyorum.”

BURSANIN MİLLİ ÇETELERİ ve ABDURREZZAK SÖZGEÇİREN

Bursa’da işgale karşı milli direnişin örgütlenmesi, işgal günleri ve Yunan işgalinden kurtuluşu üzerine çok şey yazıldı. Ben farklı olarak Bursa’nın işgalden kurtuluş mücadelesinde yer alan millî çetelerin mücadelesini ve Bursa’nın kurtuluşuna olan katkılarını yazmak istiyorum.Birinci Dünya Savaşı yılları sırasında, mütareke döneminde ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Bursa ve yöresinde çok sayıda eşkıya çetesi vardı. Askerden silahlarıyla kaçanların bir kısmı saklanırken, bir kısmı da eşkıya olarak bölgeyi kasıp kavurdular. Doğal olarak eli silah tutanlar cephedeydi. Jandarma güçleri çok zayıftı. Bursa Jandarma Taburu, Çanakkale Savaşı’nda erimişti.Savaş bitip mütareke imzalanınca bu eşkıyaların bir kısmı köylerine döndü. Bir kısmı eşkıyalığa devam ettiler. Eşkıyaların bir bölümü Yunanlılarla işbirliği yaptı. Bu eşkıyaların bazıları Yunan ordusuyla beraber milli çetelere karşı savaştılar. Yunanlılar kırsal kesimi kontrol için asker ayırmayıp kendilerine bağlı eşkıyalarla işgal ettiği yerleri kontrol etmeye çalıştılar.Yunanlılar, işgalden ilhak politikasına geçince kontrolleri dışında kalan eşkiyalara müsamaha politikasından vazgeçip,  işgal bölgesinde asayişi sağlama politikasına geçtiler. Bazı eşkıyaların aileleri Yunanistan’a sürüldüler. Eşkıyaların bir bölümü de ister istemez Yunan karşıtı oldular ve Millî Mücadele’ye katıldılar.Bu çalışmamda, Yunan işgaline karşı mücadele eden ve eşkıya olmayan milli çeteleri yazmak istedim. Eşkıyalıktan gelmeyen bu çete reisleri ve efeler, süreç içinde çeşitli nedenlerle tasfiye edildiler. Dağın efelerinin çoğu cinayete kurban gitti. Gökbayrak Cemal bir kenara çekildi. Abdürrezzak Sözgeçiren, belki de geçmişte İttihatçılara yakın olduğu için 1950’li yılların ortalarına kadar köşesine çekildi. Çetecilerden sadece Püskülsüz İsmail Bursa’nın tek kurtarıcısı olarak gösterildi. Onun da son yılları sıkıntı için geçti. Bursa’yı kimin kurtardığı konusu, Malatya Mebusu Hilmi Bey’ le Cumhuriyet gazetesi arasındaki tartışma (13 Eylül 1934 tarihli) konusu olur. Hilmi Bey, gazeteye yazdığı mektupta, Püskülsüz’ün Bursa’nın kurtuluşundaki rolünün fazla abartıldığını yazmıştır.

Enplus’ta Black November fırsatları başladı

Multi brand mağaza zinciri olarak müşterilerini daima dünya markalarının en yeni ve teknolojik ürünleriyle buluşturan Enplus, Kasım ayında Black November fırsatları ile yüzlerce üründe cazip avantajlar sunuyor. Kasım ayı boyunca devam edecek kampanya kapsamında tencere setinden döküm tavaya, kahve makinesinden elektrikli süpürgeye dünyaca ünlü markaların yüzlerce ürününde indirimli fiyatlar geçerli olacak.

Premium mutfak ürünleri, küçük ev aletleri ve lüks beyaz eşya sektörlerinde kendi alanında lider 60’tan fazla markanın perakende satışını gerçekleştiren multi brand mağaza zinciri Enplus’ta Black November fırsatları başladı.

Tencere setinden kahve makinesine yüzlerce üründe indirim

Enplus’ın hem fiziksel hem de online mağazalarında Kasım ayı boyunca geçerli olacak Black November kampanyası kapsamında; dünyaca ünlü markaların tencere setleri, düdüklü tencere, döküm tava, kahve makinesi, çaydanlık, elektrikli / kablosuz süpürge, tost makinesi, termos, bıçak seti, buharlı ütü, saklama kabı ve blendar gibi yüzlerce ürünü indirimli fiyatlarla satışa sunuluyor.

Enplus, Türkiye’nin çeşitli illerindeki, ortalama 150 metrekare alana sahip toplam 27 mağazasında, yenilikçi ve mükemmeliyetçi bakış açısıyla müşterilerinin ihtiyaçlarına daima en uygun ve kaliteli çözümleri sunuyor. Enplus; portföyünde yer alan Sage, Jura, Bertazzoni, Sub-Zero, Wolf, Hitachi, Solis, Wüsthof ve Caso gibi alanında dünya devi 60’tan fazla markanın en yeni ve teknolojik ürünlerini tüketicileri ile buluşturuyor; aynı zamanda WMF, Zwilling, Miele ve Staub markalarının da satışlarını gerçekleştiriyor.

Toyota, 18 Yıldır Dünyanın En Değerli Otomobil Markası Olmaya Devam Ediyor

Toyota, Interbrand Marka Danışmanlığı Ajansı tarafından gerçekleştirilen “Dünyanın En Değerli Markaları” araştırmasında  bir kez daha tüm otomobil markaları arasında ilk sırayı aldı. Geçen yıla göre marka değerini yüzde 10 oranında artıran Toyota, aynı zamanda bir sıra daha yükselerek tüm markalar sıralamasında 6. sırada yer aldı.

2004 yılından bu yana sektöründe birinci sırada yer alan Toyota, yükselen marka değeri ile yerini daha da sağlamlaştırdı. Interbrand tarafından yayınlanan rapora göre Toyota’nın marka değeri 54 milyar 107 milyon dolardan 59 milyar 757 milyona çıktı.

Sadece otomotiv sektörüne değil aynı zamanda geleceğin mobilitesine de öncülük eden Toyota, küresel olarak ürün gamını çeşitlendirerek her ihtiyaca uygun çözümler sunuyor. Çevreci araçlar geliştirme konusunda uzun zamandır çalışmalar gerçekleştiren Toyota, sıfır karbon hedefine doğru emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

Interbrand Marka Danışmanlığı Ajansı’nın hazırladığı raporda, markaların ürünlerinin ve hizmetlerinin finansal performansının değerlendirilmesinin yanı sıra markanın küresel dünyadaki rolü, çevreci çalışmaları ve dönüşümü de değerlendiriliyor. 100 En Değerli Küresel Markanın açıklandığı listede, toplam marka değerleri geçen yıla göre yüzde 16 artarak ilk defa 3 trilyon doları geride bıraktı.

Geleceğin mobilitesine liderlik eden Toyota, bu kapsamda elektrifikasyon çalışmalarını hızlandırarak karbon emisyonunu minimize etmeyi hededfliyor ve aynı zamanda CO2 açısından verimli ve farklı güç ünitesi çözümleri sunmaya devam ediyor. Toyota tam hibrit, plug-in hibrit, yakıt hücreli ve elektrikli araçlar geliştirmeyi sürdürürerek tüketicilere en ideal çözümü sunuyor. 1997’de ilk nesil Prius’u tanıtarak ilk hibrit aracını dünyaya sunan marka, 20 milyonun üzerinde hibrit araç satışı gerçekleştirdi. Elektrifikasyon hedeflerini hızlandıran Toyota, 2025 yılına kadar yılda 5.5 milyon elektrik motorlu araç satmayı hedefliyor. 2025’e kadar ise 15’i sıfır emisyonlu olmak üzere 70 adetlik elektrik motorlu ürün gamına sahip olacak.

Unvanlı Edilgen Yöneticiler ile Unvansız Etkin Liderler arasındaki farklar nelerdir?

İçinde bulunduğumuz dönemde, ülkelerin, kurumların, markaların devamı ve güçlü bekası için etkin liderlere ihtiyaç var. Liderler veya üst düzey yöneticiler, sadece isteneni ve ona söyleneni mi yapıyor? Yoksa gereken ihtiyacı anlıyor, sistemi ve süreçleri gereğine göre planlayıp mı güncelliyor? Bu nokta, ülkelerin, şirketlerin, markaların hayati dönüm noktasıdır ve bu dönüm noktasında, edilgen yöneticilerin olduğu ortamda, unvansız liderler fark yaratır ve gereğini görür, sorumluluk alır, unvan onlara bazen de sonradan gelir.

Diğer taraftan, “Beni bir müdür yapsınlar, yetki versinler, bak neler başarırım, bu şirketi nasıl uçururum.” diyerek, hiç bir şey  katmadan hatta öneri bile getirmeden unvan bekleyenler, o unvanı aldıklarında da çoğu zaman bir şey yapmayabilirler.

İşletmelerde, yöneticilik ve liderlik birbiri ardına gelen süreçler olduğuna işaret eden AL Danışmanlık Genel Müdürü ve Kariyer mimarı Ayşen Laçinel, edilgen yöneticiler ile unvansız etkin liderler arasındaki temel farklara ilişkin şunları söyledi:

1-İnsan önce kendini tanır.

2-Sonra, kendini yönetmeye başlar.

3-Kendi değerlerini tanımlar, kişiliğini iklimini öğrenir ve bu iklimin yaradılışının mizacının kurallarını anlar.

4-Bu kurallara koşullara göre davranır, ilkimin gereğini yerine getirir. Buraya kadarki adımlar yöneticilik adımlarıdır. Tıpkı bir şirketi, kurumu, ülkeyi yönetmek gibi kendine yöneticiliktir, ilk yönetim deneyimi. Çünkü yöneticilikte, mevcut durum anlaşılır, o şirketin veya kurumun mevcut kuralları öğrenilir ve mevcut durumun sürdürülebilmesi için tanımlanmış kurallara ritüellere uyulur, iyi bir yönetim sergilenir. Bu ilk sürçten sonra, liderlik potansiyeli kendini göstermeye başlar, daha doğrusu başlamalıdır.

5-Mevcut durumda uygulanan kurallar, kişiyi, kurumu, ülkeyi hedeflenen arzu edilen yere götürecek mi, yeterli mi yoksa bir değişim dönüşüm yeniden yapılanma mı gerekiyor?

6)Liderlik potansiyeli, burada kendini göstermeye başlar. Ortamı ve şirketi anlayıp uyguladıktan hemen sonra, yönetici analiz yapar düşünür değerlendirir ve bir sonuç çıkarır. Örneğin, hangi kurallar artık geçerli değildir?, Hangi uygulamalar eskimiştir?, İhtiyaca cevap vermeyen standartlar süreçler nelerdir?. Şirket beklentilerini hedeflerini ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılamayan yaklaşımlar nelerdir?

7-Liderlik potansiyeli hayata geçmeye başlar ve bu soruların cevaplarına göre, lider gereken yol haritasını çizer. İşte bu noktada, liderlik potansiyeli olan ve liderlik eden yönetici ile liderlik potansiyeli olmayan veya liderlik yapma refleksi göstermeyen Edilgen Yönetici profilleri açıkça görülür.

8-Gereğini fark eden lider, hedefe ve ihtiyaca göre stratejik plan yapar, öneri ve planlarını en ince ayrıntısı ile tasarlar ve üst yönetim onayına görüşüne sunar.

9-Onay aldıktan sonra, gerek insan kaynakları planlamaları, gerek bütçe marka ve pazarlama yaklaşımları ile bütünsel bir yol haritasını devreye sokar.

10-Bu vizyonu ve stratejik planı anlatır, yönetim takımlarından görüş alır, mutabık kalır, tüm çalışanlarla etkin iletişim kurar, eğitim koçluk sistemini devreye sokar, öğretir hedef verir, takip eder ve ileriye doğru yolculuğu başlatır. Biz, buna liderlik diyoruz. Şimdi bir düşünün kimler unvansız lider kimler hem etkin bir lider ve iyi yönetici kimler edilgen yönetici? Liderlik de, yöneticilik de kendini bilmekten başlar. Kendini yönetemeyen, kendine liderlik etmeyen kimse, hiç bir yere liderlik de yöneticilik de yapamaz.

Başkan Nokta, yerel seçimler için projelerini anlatmaya başladı   

Genel seçimlerin ülke gündeminde olduğu bugünlerde, yerel seçimlere şimdiden hazırlanan bir belediye başkanı aday adayı var. Ancak bu belediye başkanı adayı, daha önce bildikleriniz gibi değil. Çünkü bu başkan bir çizgi karakter ve bu çizgi karakterin ismi “Başkan Nokta”.

Adıyaman’ın Gölbaşı İlçesinden Gölbaşı Bağımsız Belediye Başkanı aday adaylığını açıklayacak olan Başkan Nokta, tv.golbasi isimli instagram hesabından ilçeyle ilgili projelerini anlatmaya başladı.

Başkan Nokta’nın, planladığı kültür sanat etkinliklerini, istihdam gibi projelerini açıkladığı tv.golbasi hesabında, sıkı takipçileri bunuluyor. Başkan Nokta, seçime girebilir mi bilinmez, ancak 21.’ci yüzyıl birçok alanda olduğu gibi yerel seçimlerde de ezberlerimizi bozacak gibi gözüküyor.

Başkan Nokta’nın açıkladığı projelerden birkaçı şunlardır:

1-Gölbaşı, e-Ticaretin merkezlerinden birisi olacak. Belediye bünyesinde e-Ticaret birimi oluşturup, bütün Gölbaşı’lıların bu büyük e-Ticaret pazarından pay almasını sağlayacağız.

2-Kuru meyve sebze markası oluşturacağız. Belediyemiz bünyesinde kuracağımız şirkette, Meyve & Sebze kurutma tesisi kurulacaktır. Kuru gıda üzerine bir marka oluşturarak, çiftçimizin emeğinin karşılığını almasını sağlayacağız.

3-Yeni iş sahaları yaratarak, işsizliğin, yoksulluğun olmadığı bir refah ortamı oluşturacağız.

4-Gözlem evi kurarak, öğrencilerimizin bilime olan ilgilerini artıracağız. Yıllar sonra, Nobel ödülünü, neden Gölbaşılı bir komşumuzun çocuğu almasın? Öğrencilerimize bu ufku kazandıracak, öğrencilerimizde bu özgüveni yaratacak birçok projemiz olacaktır.

5-Zorbing Sporu Projesini hayata geçireceğiz. Türkiye’de bir ilk olarak, Zorbing Adrenalin sporunun ilçemizde yapılmasını sağlayacağız.

6-Olta Balıkçılığı Turizmi projesini hayata geçireceğiz. Geniş katılımlı, ulusal ve uluslararası olta balıkçılığı turnuvalarının Gölbaşında yapılmasını sağlayacağız.

7-Fen ve Deney Çiftliği Projesini hayata geçireceğiz. Fizik, Kimya, Biyoloji deneylerinin yapıldığı, en son bilimsel gelişmelerin paylaşıldığı, Kamp Alanı oluşturacağız.

8-Güneş Enerjisi Santrali Projesini hayata geçireceğiz. Tarıma elverişsiz arazilerde kuracağımız santral gelirleri ile her bir hanenin aylık elektrik giderlerine destek olarak yansıtacağız.

Şehirlerimizin güvenilir ve sürdürülebilir konutlara ihtiyacı var

Bulunduğu bölgeye değer katan yapılar üretme misyonuyla yol alan Siltaş Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir,8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Şehirlerin yenilikçi ve sürdürülebilir binalarla yeniden şekillenebileceğini vurgulayan Özdemir, binaların planlanmasında ise Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğu gerçeğinin unutulmaması ve kentsel dönüşüm projelerine ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Şehirlerin nüfusu gün geçtikçe artıyor. Bu anlamda özellikle büyük şehirlerin sürdürülebilir ve planlı bir biçimde büyüyebilmesi adına inşaat sektörünün çok büyük bir sorumluluğu bulunuyor. Kente değer katan yapılar inşa etmeye odaklanan Siltaş Yapı, yaşanılabilir bir toplum için şehirciliğe verilen önemin artması gerektiğine vurgu yapıyor.

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Siltaş Yapı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özdemir, “Şehirlerimiz güvenle yükselen binalarla var oluyor, büyüyor ve gelişiyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşanan sorunların pek çoğu kontrolsüz şehirleşme sonucu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla şehir planlamasının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor. Bu anlamda biz inşaat profesyonellerine çok büyük bir görev düşüyor. Özellikle İstanbul gibi ülkenin en kalabalık şehrinde faaliyet gösteren şirketlerin projelerini daha kapsamlı ve ince detaylarla ele almaları gerekiyor. Hayata geçirilen projelerin bulunduğu sokağın, mahallenin genel atmosferine uyum sağlaması, varlığıyla bölgeye artı değer katması, çözüm odaklı yaklaşımlar sunması, çevreci bir anlayışla yükselmesi ve sonuç olarak yalnızca konut sahiplerini değil bölge halkını da mutlu etmesi çok önemli. Yeşil alanı bol, enerji ve su verimliliği sağlayan, çevre dostu projeler geleceğin kentleri açısından büyük önem taşıyor. Tüm projeler bu anlayışla hayata geçtiğinde, proje öncesi verilen vaatler gerçeğe dönüştüğünde çok daha mutlu şehirlerden bahsedebileceğiz.” dedi.

Şehirler deprem gerçeğine kentsel dönüşümle hazırlanmalı

Sürdürülebilir şehirler için deprem gerçeğine hazır olunması gerektiğine dikkat çeken Murat Özdemir, “Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi deprem ülkemizin ne yazık ki önemli bir gerçeği. Ülkemizin yüzölçümünün yüzde 92’si, nüfusunun yüzde 95’i deprem kuşağında bulunuyor. Olası bir deprem anında can ve mal güvenliğini sağlamak için tek çare binaların depreme karşı güvenli olması. Şehirlerin bu anlamda en önemli gücü her fırsatta tekrar tekrar söylediğimiz gibi kentsel dönüşüm. Topyekûn bir kentsel sönüşüm seferberliğinin başlaması, yeni projelerin Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak, kaliteli mühendislik hizmeti altında, ileri teknoloji malzemelerle tasarlanması ve mevcut güvensiz yapıların da bu çerçevede yenilenmesi şart. Siltaş Yapı olarak bu bakış açısıyla şu an Pendik’in en büyük kentsel dönüşüm projesini hayata geçiriyoruz. Şehirlerin güvenli, yenilikçi ve sürdürülebilir binalarla yeniden şekillenebileceğine inanıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Planlı şehirleşmeye katkı sağlıyoruz”

Siltaş Yapı olarak kuruldukları günden bu yana projelerini bütüncül bir bakış açısıyla hayata geçirdiklerini belirten Özdemir sözlerine şöyle son verdi: “Bizim misyonumuz hep ‘Kente değer katan yapılar’ inşa etmek oldu ve kendimizi bu amacı gerçekleştirmeye adadık. Arsa geliştirme, projelendirme, üretim, teslim ve satış sonrası hizmetlere kadar her alanda çok sağlam adımlarla ilerleyen bir şirketiz. Projelerimizde planladığımız her unsuru, en ince ayrıntısına kadar tasarlayıp eksiksiz olarak zamanında yerine getiriyoruz. Proje geliştirdiğimiz bölgeleri derinlemesine analiz ediyoruz. Hedef kitlemizin ve bölgenin ihtiyaç ve taleplerine uygun projeler üretiyoruz. İleri inşaat teknolojisi ile kaliteli yapılar inşa ediyoruz. Bu sayede hem ev sahiplerini hem de bölgeyi memnun ediyor, planlı şehirleşmeye katkı sağlıyoruz.”

Trilyon Dolarlık bulut bilişimin uzmanları, İstanbul’da buluştu

OpenInfra Foundation tarafından desteklenen ve OpenStak Türkiye tarafından düzenlenen Openinfradayturkey2022 Zirvesi, World of Wonders (WoW) Kongre Merkezi’nde, kamu ve özel sektör ile globalden bilişim uzmanlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. Openinfra Genel Müdürü Thierry Carrez konuşmasında, dünyada bulut sistemlerinin büyüklüğünün trilyon doları aştığını kaydetti. İstanbul’da bu yıl 5.’si 11 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen organizasyonda, bulut teknolojilerinin hızla geliştiği, bu konuda ciddi yatırımların gerçekleştiği ve açık kaynak altyapılarının dünyada yaygın olduğu anlatıldı. Yerli ve global bulut bilişim uzmanları yaptıkları sunumlarda, açık kaynak kullanımının, yeni teknolojiler üretmek konusunda büyük katkı sağlayan unsurlardan birisi olduğunun da altını çizdiler.

Türkiye, Bulut Bilişim Teknolojilerindeki etkinliğini artırıyor

Türkiye olarak, Bulut Bilişim Teknolojilerindeki etkinlikleri artırmaya devam edeceklerini ifade eden OpenStack Türkiye Temsilcisi Dr Hüseyin Çotuk, şunları söyledi:

“OpenInfra Day etkinlikleri farklı ülkelerdeki teknoloji toplulukları tarafından bölgesel olarak düzenlenen ve bilişim uzmanlarını bir araya getiren global organizasyonlardır. Yapılan etkinlikler, yeni nesil teknolojiler kullanılarak operasyonel maliyetleri verimli bir şekilde düşürmeyi ve bu doğrultuda açık altyapıları en uygun şekilde değerlendirmeyi hedefliyor. OpenInfra Day Türkiye 2022’de, açık altyapıların, dününü, bugününü ve geleceğini enine boyuna tartışarak, gerçek hayattaki uygulamaların ve başarı hikayelerinin paylaşıldığı bir organizasyonu gerçekleştirdik.” dedi.

Güvenli ve maliyet etkin çözüm arayanlar, açık kaynak teknolojilerine yatırım yapabilir

Ülkemizdeki açık kaynak platformu uygulamaları hakkında bilgiler veren Uyumsoft Bilgi Teknolojileri A.Ş. Bilgi Teknolojileri Direktörü ve OpenStack Türkiye Topluluğu Yöneticilerinden Ramazan Öztemur, şunları kaydetti:

“Uyumsoft olarak, açık kaynak platformlarına desteğimiz sürmektedir. Geliştirilen bulut teknolojilerinin merkezinde, açık kaynak kodlu projeler yer almaktadır. Sanallaştırma, Disk Depolama, Veritabanı, İşletim sistemleri, Firewall, Monitorleme ve buna benzer birçok alanda açık kaynak platformlarında uzmanlık geliştiriyoruz. Hem yatayda, hem dikeyde sistemlerimizi istediğimiz ölçüde bağımsız olarak genişletebilmekteyiz ve bu sayede maliyet avantajı yakalamaktayız. Yazılımsal, donanımsal ve lisans bakımından kısıtlara uğramak istemeyen, hem yatayda hem de dikeyde büyürken, hem güvenli hem maliyet etkin çözüm arayan kuruluşlar, açık kaynak teknolojilerine yatırım yapmalıdırlar.” diye konuştu.

Doğanın estetiği ve matematiğinden ilham alan kampanya

Dört buçuk metrekarelik küçük bir atölyede başladığı yolculuğunu bugün 43 ülkede 13 grup şirketi, 14 bayi ve distribütörlükle sürdüren Polat Makina, doğanın izlerini sanayiye taşıyan önemli bir kampanyaya imza atıyor. Zeytinyağı, yiyecek ve içecek, süt ve süt ürünleri, çevre ve atık su, kozmetik, ilaç gibi çeşitli sektörlerin yanı sıra diğer tüm kimyasal ve endüstriyel sektörler için santrifüj ve ekstraksiyon teknolojileri geliştiren şirket, ekipmanlarının uyumunun tabiat ile kesiştiği noktaları “Ahengi Keşfet” kampanyası ile anlatmayı hedefliyor. Vizyonu ile yarım asra yakın süredir makine sektörüne liderlik eden Polat Makina, B2B pazarlama stratejilerinde ezberleri bozan bu kampanya ile yaşamın farklı döngülerine odaklanarak makinelerin işlevlerini doğanın işleyişi ve estetiğiyle eşleştiriyor. Endüstrinin bir parçası olarak oldukça mekanik ve teknik bir şirket gibi algılandıklarını söyleyen Polat Makina Marka ve Pazarlama Müdürü Aysu Sağdıç, aslında ana faaliyetlerinin hayatın akışındaki uyumu bulmak olduğunu ve imza attıkları kampanya ile daha geniş bir kitleye bu hikâyeyi anlatmak istediklerini vurguluyor.

Temelleri 1978 yılında atılan ve kurulduğu günden bu yana dünya çapındaki satış ve servis ağı ile inovasyon, kalite, hizmet ve müşteri ilişkilerinde “en iyi” olmak için çalışan Polat Makina; ekipmanların ve doğanın buluştuğu farklı, cesur ve kreatif bir kampanyaya hayat veriyor. “Ahengi Keşfet” kampanyasıyla sektöre yepyeni bir perspektif kazandırmaya hazırlanan şirket, hayatın akışındaki uyumu keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Sanayinin farklı faaliyet kollarına çözüm ortaklığı yapan Polat Makina, bu projeyle her ne kadar teknik bir iş yapsa da ilhamını doğadan aldığını, en önemlisi sanatsal ve metaforik yaklaşımlarla tabiatla kesiştiği noktaları anlatmayı hedefliyor. Doğadaki tüm kaynaklara bakıldığında hepsinin uyum içinde olduğunu ifade eden Polat Makina Marka ve Pazarlama Müdürü Aysu Sağdıç, santrifüj ve ekstraksiyon sistemlerinin temel prensiplerine de tıpkı doğada olduğu gibi kusursuz bir uyum ve matematik içinde çalıştıklarını gösterecekleri projeyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Makinelerin çalışma prensibi ile doğanın işleyişi aynı hikâyede buluştu

Hayatın farklı verileri ele alındığında belki de sanat ve estetikle en son eşleştirilecek şeyin bir makine olacağını söyleyen Aysu Sağdıç; “Bizi de harekete geçiren ve denenmemişi denemeye iten temel motivasyon bu oldu. Doğanın kendi içindeki matematiğinin ne denli kusursuz bir şekilde işlediği bilincini kurum kültürümüzün parçası haline getiren bir şirket olarak, aslında ekipmanlarımızı her zaman bu yaklaşım çerçevesinde geliştiriyorduk. Sadece bunu anlatmak için daha özel bir yol bulmak istedik. Polat Makina olarak ekipmanlarımızla firmaların doğadan elde edilen maddeleri ayırarak istenilen ürünü elde etmelerine yardımcı oluyoruz. Burada kullanılan ekipmanlarımızın temel prensipleri ise neredeyse doğanın işleyişi ile birebir aynı. Denge, matematik, fayda, uyum ve hatta estetik konusunda kesişen ve birbirini besleyen çok nokta var. Hayata dokunan işler yaparken hayatın içinden benzerlikler bulmak da kolay oldu. Yüzlerce yıllık ağaçlardan elde edilen zeytinin şifa kaynağı olan zeytinyağına dönüşmesi, kirli olduğunu düşündüğümüz suyun yeniden kullanılabilecek temiz suya dönüştürülmesi ve biyoenerjide kullanılabilecek değerli bileşenler içeren çamurun susuzlaştırılması gibi birçok hayati konuya odaklandık. Üretimin meyvelerin ve çeşitli yiyeceklerin soframıza gelene kadar geçirdiği sürece, renklerin sevdiğimiz güzel bitkilerden elde edilmesi hikâyesine, kısacası doğanın bize verdiği tüm bu güzelliklere baktık ve kusursuz bir uyum gördük. Yaptığımız işin özünü tabiata ektik ve sonuç olarak ortaya Ahengi Keşfet kampanyası çıktı” şeklinde konuştu.

B2B pazarlamaya farklı bir vizyon ve bakış açısı getirecek

Dünyadaki değişimin iletişimde de kendini gösterdiğine dikkat çeken Aysu Sağdıç, B2B bir marka için farklı ve yenilikçi olan yeni kampanyanın etkileri hakkında şunları söyledi: “B2B şirketlerin çoğu, yalnızca teknolojilerini veya ekipmanlarını sergileyerek ürünlerine veya sundukları çözümlere odaklanıyor. Ancak bu durum zamanla hem kısır döngüye hem de heyecan uyandırmayan mekanik iletişim çalışmalarına dönüşüyor. Biz bu döngüyü kırmak ve sektöre heyecan katmak istedik. İletişimde yeni bir kimya var ve biz ulaşmak istediğimiz kitleye bu kimyanın dokunacağına inandık. Ahengi Keşfet sloganı ile öne çıkan kampanyamız, istediğimiz kitlenin farkındalığını yakalıyor ve tüketicinin dikkatini çekiyor. Bu değeri yakalamak için tabiattan aldığımız ilhamı sanat ve metaforik bir dil kullanarak doğa ana söylemiyle aktardık. Doğadan aldığımız ilhamı naif ama hikâye anlatma gücü çok etkileyici olan bale ile anlattık. Firma vizyonumuzu harmoni içinde sürekli ileriye giden dans adımlarıyla vurguladık. Santrifüj teknolojilerimizin uygulama alanlarını balerinin kullandığı tüllerin renkleriyle, ekstraksiyon teknolojilerimizi ise renkli tozlar ve dinamik hareketlerle görselleştirdik. Kampanyamız kapsamında hazırladığımız videomuzda makinelerimizin ayırma işlemlerini de bu sanatla örneklendirilerek somutlaştırdık.”

Polat’ın Doğa Anası İstanbul’dan sonra İtalya’da

“Ahengi Keşfet” kampanyası çerçevesinde destekleyici pazarlama stratejileri de geliştirdiklerini belirten Aysu Sağdıç; “Kampanyamızın kapsamını genişletebilmek adına gerilla pazarlama çalışmaları da yapıyoruz. İlk gösterilerimizin temasını ‘Polat’ın Doğa Anası İstanbul’da!’ olarak belirledik. Kısa bir süre önce Ayasofya, Ortaköy, Beşiktaş-Kadıköy vapuru, Bağdat Caddesi ve Caddebostan sahilinde bale gösterileri düzenledik. Hizmet verdiğimiz tüm uygulama alanlarına özgü farklı renklerdeki rozetleri de izleyicilere dağıttık. 8-11 Kasım tarihleri arasında İtalya’da katılacağımız ECOMONDO The Green Technology Fuarı’nda da aynı gösteriyi yapmayı hedefliyoruz. Fuarın ikinci günü farklı saatlerde bale gösterisi gerçekleştireceğiz, ayrıca Roma’da farklı lokasyonlarda da viral olarak dans gösterimizi sergilemeyi planlıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızın metaforik yaklaşımı ve sanatsal dokunuşlarıyla B2B pazarlamaya farklı bir vizyon ve bakış açısı getireceğine, en önemlisi de marka imajımıza değer katacağına inanıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

ASEE Grup’un 2022 yılının üçüncü çeyreğindeki satış gelirleri yüzde 53 arttı ASEE Türkiye ve Payten Türkiye’nin bağlı bulunduğu Asseco South Eastern Europe (ASEE) Grup, 2022 yılının üçüncü çeyreğine ait finansal sonuçlarını açıkladı. Yapılan açıklamaya göre ASEE Grup’un satış gelirleri 2022’nin üçüncü çeyreğinde 2021 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 53 artarak 88,1 milyon euroya yükselirken Payten’in satış gelirleri yüzde 59 artarak 42,3 milyon euroya ulaştı. Avrupa’nın en büyük yazılım şirketleri arasında yer alan Asseco South Eastern Europe (ASEE) Grup’u 2022 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Yayımlanan sonuçlara göre şirketin satış gelirleri, bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 53 (30,4 milyon euro) artış kaydederek 88,1 milyon euroya ulaştı. Payten’in satış gelirleri ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 59 artarak 42,3 milyon euro olarak gerçekleşti Üçüncü çeyrekte satış gelirlerinde en büyük artış ödeme çözümlerinde (15,6 milyon euro) gerçekleşirken bunu özel çözümler (9 milyon euro) ve bankacılık çözümleri (3,3 milyon euro) takip etti. ASEE Yönetim Kurulu Başkanı Piotr Jelenski finansal sonuçlarla ilgili açıklamasında, “ASEE Grup’un 2022 yılının üçüncü çeyreğindeki güçlü finansal performansı, faaliyet kârının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11 oranında artmasına katkıda bulundu. Bu artış başta POS ile ilgili hizmetler olmak üzere ödeme çözümlerinin ve bankacılık çözümlerinin güçlü performansından kaynaklandı.” dedi. Ödeme çözümleri (Payten)Finans sektörü başta olmak üzere tüm şirketler için kartlı ve kartsız işlemleri destekleyen kapsamlı ödeme çözümleri sunan Payten’in satış gelirleri ise 2022 yılının üçüncü çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 15,6 milyon euro (yüzde 59) artarak 42,3 milyon euroya yükseldi. Üçüncü çeyrekte satış gelirlerindeki artış tüm iş kollarında gerçekleşirken en büyük büyüme POS ile ilgili hizmetlerde (8,8 milyon euro) kaydedildi. Bunu ATM ile ilgili hizmetler (5,8 milyon euro) izledi. Bankacılık çözümleriBankacılık çözümleri satış gelirleri 2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 3,3 milyon euro (yüzde 28) artarak 15 milyon euroya ulaştı. Bu artış çoğunlukla temel bankacılık sistemleri (0,5 milyon euro), çok kanallı çözümler (1,7 milyon euro) ve güvenlik çözümlerinden (1 milyon euro) kaynaklandı. Özel çözümler 2022’nin üçüncü çeyreğinde özel çözümlerin satış gelirleri de bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 9 milyon euro (yüzde 47) artarak 28,4 milyon euro oldu. Bu artış kısmen trafik yönetimi ve BPM çözümleri sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerin sonuçlarının konsolidasyonundan kaynaklandı. En büyük organik büyüme Romanya operasyonları ve daha küçük ölçekte Sırbistan operasyonların üçüncü taraf çözümleri kapsamındaki faaliyetlerinden sağlandı.

UİB KOORDİNATÖR BAŞKANI BARAN ÇELİK:SÜRDÜRÜLEBİLİR İHRACAT ARTIŞI İÇİN İGE A.Ş. ÖNEMLİ ROL ÜSTLENECEK”

Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) üyelerine yönelik olarak üretimi güçlendirmek ve ihracatı artırmak için etkinliklerini sürdürüyor. Bu kapsamda UİB hizmet binasında düzenlenen “İhracat Geliştirme” bilgilendirme toplantısında İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi Genel Müdürü Kasım Akdeniz, birlik üyelerine sunum gerçekleştirdi.

Toplantının açılışında konuşan UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında 2. büyük Birliği olan UİB’in ihracatının yılın ilk dokuz ayında %4,5 artarak 23.3 milyar dolara ulaştığını belirterek, “UİB olarak yılı 32 milyar dolar civarında bir ihracat rakamı ile kapatacağımızı tahmin ediyorum. Türkiye’deki tek birlik konumunda bulunduğumuz otomotiv endüstrisinde ise Ocak-Eylül dönemi ihracatımız %5 artarak 22.3 milyar dolar oldu. Otomotiv endüstrisinde de yılı 30 milyar doların üzerinde bir rakam ile kapatacağız. Buradan tüm zorluklara rağmen üretmeye ve ihracata devam eden firmalarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum” dedi.

“Sürdürülebilir ihracat artışı için İGE önemli rol üstlenecek”
İhracatı Geliştirme A.Ş’nin ihracatçıların finansmana erişim ve kredi kefalet sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda kurulduğunu ifade eden Başkan Çelik, “Süreç içerisinde İhracatçı Birliklerimiz yedek akçeleri ile şirkete ortak olarak İGE AŞ’nin sermaye yapısını daha da güçlendirdiler. Küresel çapta yaşanan tedarik zinciri problemleri, enerji maliyelerindeki astronomik artışlar, başlıca pazarımız konumunda yer alan Avrupa’da resesyon tehlikesi gibi zincirleme sorunlar ile karşı karşıya olduğumuz bir süreçten geçiyoruz. Dünyadaki merkez bankalarının faiz artırımları nedeniyle finansmana erişimin her zamankinden daha zor olduğu bir dönemdeyiz. 1 Mart 2022’de faaliyete geçen İGE böylesine zor bir dönemde ihracatın finansmanında önemli rol üstleniyor. Eylül ayında Eximbank ve İGE arasında imzalanan yeni protokol kapsamında KOBİ dışı firmaların da kefalet desteğinden faydalanmasının önü açıldı, KOBİ ve KOBİ dışı firmalarımızın kredi kullanım üst limitleri önemli ölçüde artırıldı. İhracat odaklı bir büyüme modeli izleyen ülkemizde özellikle küçük ve orta ölçekli firmalarımızın finansmana erişimi, ihracatın tabana yayılması, sürdürülebilir ihracat artışı sağlanabilmesi için İGE’nin önemli bir rol üstleneceğine inanıyoruz. Ayrıca İGE’nin özellikle yüksek katma değerli, orta ve yüksek teknolojili ürün üreten KOBİ’lerimiz için ayrı bir fırsat yaratarak, ihracatımızdaki katma değerin yükseltilmesine katkı sağlayacağını da düşünüyoruz” diye konuştu.

“İGE ihracatçının teminat problemini çözmeye yönelik kurulan bir kurum”

İhracatı Geliştirme A. Ş. Genel Müdürü Kasım Akdeniz de sunumunda İGE’nin yapısını ve faaliyetlerini anlattı. Akdeniz, bütün makro ekonomik politikaların amacının refahı artırmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Refahı artırmanın yolu üretmekten, daha fazla istihdamdan, daha hızlı büyümekten geçiyor. Bunun için mevcut kapasiteleri artırmak ya da yeni yatırımlar yapmak gerekiyor. Tabii bunun için de kaynağa ihtiyacımız var. Kaynak açısından maalesef çok şanslı değiliz. Geleneksel olarak, özellikle KOBİ’lerimizin olmak üzere, sermaye yetersizliği sorunumuz var. Buna bağlı olarak, yeni bir yatırım için büyük ölçüde dış kaynağa ihtiyaç duyuluyor. Dış kaynak dediğinizde de neredeyse tek kaynak banka kredileri. Ne yazık ki ülke olarak finansman kaynaklarının çeşitlenmesi konusunda çok yol alınamadı. Banka kredisine ulaşmak için en önemli unsur talep edilen teminatı verebilmek. İşte İGE, ihracatçının krediye erişimi için bankaya vermesi gereken teminatla ilgili bu problemi çözmeye yönelik kurulan bir kurum.”

İGE’nin iki temel amacını; toplam banka kredileri içinde “ihracat kredileri”nin payını artırmak ve ihracat kredileri içinde de “ihracatçı KOBİ”lerin payını artırmak olarak anlatan Akdeniz, kendilerinin kredi vermediklerini, bankalardan kredi alınmasını sağlamak üzere kefalet verdiklerinin altını çizdi.

Akdeniz, İGE A.Ş’nin A Grubu: TİM, B Grubu: Eximbank, C Grubu: İhracatçı Birlikleri ve D Grubu: Bankalar’dan oluşan bir ortaklık yapısı bulunduğunu belirterek, “Kredi kararlarımız standart oluyor. Kabul ya da reddettiklerimizin nedenleri bellidir. Yani biz bütün ihracatçılara hem aynı uzaklık hem de aynı yakınlıktayız. Şeffaf, denetlenebilir ve hesap verebilir şekilde süreçleri çalıştırıyoruz. Bu bizim için son derece kıymetli. Bütün bunların sonucu olarak kaynaklarımızı bu zamana kadar kararlarını doğru vermiş, işini bilen, riskleri doğru almış, bunları doğru bir şekilde yönetmiş, dolayısıyla ihracatını sürdürebilir kılmış olan ihracatçılarımıza kanalize etmek istiyoruz” dedi.

İGE A.Ş. Genel Müdürü Akdeniz, sistemin avantajlarını ise şu şekilde sıraladı:
“İhracatçının tüm bankalara ulaşması, bankanın tüm ihracatçılara ulaşması, finansmana erişimin hızlandırılması, ihracatçı için en iyi fiyat ve en uygun teminat seçeneğinin yaratılması, bölgesel farklılıkların ortadan kaldırılması ve ihracatçı ve bankalar için operasyonel verimlilik sağlanması.”

Otomotiv ihracatı ekimde 2,65 milyar dolar oldu

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre otomotiv endüstrisinin ekim ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 1,8 artışla 2,65 milyar dolar oldu. Otomotiv endüstrisinin toplam ihracattan aldığı pay da yüzde 12,4 oldu.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Enflasyon sorunu ile birlikte büyümekte olan küresel resesyon riski ve Euro bölgesinde derinleşen daralmaya rağmen otomotiv ihracatımızda artış sürüyor. Ekimde aylık bazda sektörel ihracatta yeniden birinci sıraya yükseldik. Tedarik endüstrisi, çekiciler ve otobüs-minibüs-midibüs ihracatımız çift haneli arttı. Yine Almanya, Belçika ve Rusya’ya yönelik çift haneli artış kaydettik.”

 Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisinin ekim ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 1,8 artışla 2,65 milyar dolar oldu. Otomotiv endüstrisinin toplam ihracattan aldığı pay yüzde 12,4 oldu.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Enflasyon sorunu ile birlikte büyümekte olan küresel resesyon riski ve Euro bölgesinde derinleşen daralmaya rağmen otomotiv ihracatımızda artış sürüyor. Ekimde aylık bazda sektörel ihracatta yeniden birinci sıraya yükseldik. En çok ihracat yine tedarik endüstrisinde kaydedildi. Tedarik endüstrisi, çekiciler ve otobüs-minibüs-midibüs ihracatımız çift haneli arttı. Yine Almanya, Belçika ve Rusya’ya yönelik çift haneli artış kaydettik” diye konuştu.

Yılın ocak-ekim dönemindeki 10 aylık otomotiv endüstrisi ihracatı yaklaşık yüzde 5 artarak 25 milyar dolar olurken, aynı dönemde ortalama aylık ihracat 2,5 milyar dolar oldu. Otomotiv, ocak-ekim döneminde ise ülke ihracatında ikinci sırada yer aldı.

United Colors of Benetton’dan Yeni Sezon Çağrısı;‘Be Benetton’

United Colors of Benetton 2022-2023 Sonbahar-Kış sezonunda ‘Be Benetton’ kampanyasıyla dikkat çekiyor. Benetton’un farklı tarzları bir araya getirdiği koleksiyonda cinsiyetsiz yaklaşımla hazırlanan unisex tasarımlar baş rol oynuyor.

Benetton 2022-2023 Sonbahar Kış Koleksiyonlarını ‘Be Benetton’ kampanyasıyla duyuruyor. Farklılığı ve çeşitliliği samimi bir yaklaşımla kucaklayan ve yenilenen estetik kodlarla sezona yansıtan kampanya yüksek moda vizyonu sunuyor.

Yeni sezon koleksiyonunun öne çıkan iki ana teması Retro ve Nordic olarak belirlenirken tüm sezonların vazgeçilmez kolej tarzı tasarımlar da büyük sloganlı sweatshirtler ve lacivert hakimiyetindeki tasarımlarla sezonda yerini alıyor. Kadife pantolon tasarımları, ispanyol paçalar ve aksesuarlarla sezona güçlü retro izleri bırakılırken koleksiyondaki geometrik desenli ve kızıl tonlu tasarımlarla Nordic esintileri yaşatılıyor.

Evrenin tonlarının harmanı olarak hazırlanan koleksiyonda mavi ve toprak tonları United Colors of Benetton’un DNA’sındaki pastel renkleriyle harmanlanırken tasarımlarda sezona özel kumaşlar kullanılıyor. Yumuşak kadifelerin, yüzde yüz yün Shetland kazakların bulunduğu sezonda teddy kumaşın önderlik ettiği aksesuar ve dış giyim tasarımları da dikkat çekiyor.

Unisex tasarımlar ve oversize kesimlerin kullanıldığı koleksiyon çekimlerinde, kadın ve erkeklerin aynı tasarımları paylaştığı kombinler tercih ediliyor. Sürdürülebilir lifler ve en kaliteli malzemelerle hazırlanan koleksiyonun öne çıkan parçaları; oversize kabanlar, kadife pantolon tasarımları, farklı pastel renk seçenekleriyle tasarlanan şişme montlar oluyor. Koleksiyonun imza parçaları arasında; mavi renkteki teddy kaban ve yine teddy formuyla sezonun gözdeleri arasında yer alacak çanta ve şapka tasarımları yer alıyor.

Arzu, duygusallık, hırs ve kırılganlık gibi pek çok duygunun ifade edilme özgürlüğüne odaklanılan kampanyada dil ve beden anlatıcı olarak kurgulanırken kampanya sloganı sosyal medyaya ‘Sen her şey olabilirsin’ mottosuyla yansıtılıyor.

Be Benetton kampanyasının ürünü olarak hazırlanan yeni sezon koleksiyonu tüm Benetton mağazalarında ve benetton.com.tr adresinde satışa sunuluyor.

Tedarik sanayinde artış yüzde 13 oldu

Tedarik Endüstrisi ekim ayında %13 artışla 1 milyar 69 milyon USD ihracata imza atarken, sektör ihracatında en büyük ürün grubu oldu. Binek Otomobil ihracatı %20 azalarak 748 milyon USD olurken, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı %4 azalarak 449 milyon USD, Çekiciler ihracatı da %95 artarak 214 milyon USD oldu.

Tedarik Endüstrisinde en büyük pazar olan Almanya’ya ihracatta %15 oranında artış görülürken, yine önemli pazarlardan Rusya’ya %29, Fransa’ya %20, Polonya’ya %16, Romanya’ya %42 ihracat artışı, Birleşik Krallık’a %12, Slovenya’ya %10 ihracat düşüşü görüldü.

Binek Otomobillerde önemli pazarlardan olan Fransa’ya %22, Almanya’ya %11, İspanya’ya %48, Polonya’ya %38, Slovenya’ya %18, İsveç’e %54, İsrail’e %59 ihracat düşüşü görülürken, Belçika’ya %19, Hollanda’ya %14, Portekiz’e %40 ihracat artışı yaşandı.

Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda Birleşik Krallık’a %11, Belçika’ya %41,  Slovenya’ya %14, Almanya’ya %73 ihracat artışı, İtalya’ya %26, Fransa’ya %16 İrlanda’ya %56, Fas’a %80 ihracat düşüşü yaşandı.

Çekiciler ürün grubunda ise başlıca pazarlardan olan Almanya’ya %74, Fransa’ya %83, Birleşik Krallık’a %100, Polonya’ya %15, İtalya’ya %60 ihracat artışı yaşandı. Diğer ürün grupları arasında yer alan Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı ise Ekim 2022’de %31 artarak 140 milyon USD olarak gerçekleşti.

Almanya’ya yüzde 15 oranında yüksek artış

Ekimde yine en büyük Pazar olan Almanya’ya %15 artışla 404 milyon USD’lik ihracat kaydedildi. Birleşik Krallık 285 milyon USD’lik ihracat rakamı ile ikinci büyük pazar olurken, bu ülkeye yönelik geçen yıla göre %9 artış oldu. Üçüncü büyük Pazar Fransa’ya ihracat ise %12 azalarak 252 milyon USD oldu. Ekim ayında önemli pazarlardan Belçika’ya %32, Rusya’ya %23, Romanya’ya %21, Portekiz’e %79, Çekya’ya %81 ihracat artışı, İspanya ve İsrail’e %23, Fas’a %27, İsveç’e %32, Mısır’a %72 ihracat düşüşü yaşandı.

AB Ülkelerine 1,8 milyar dolar ihracat

En büyük ülke grubu olan Avrupa Birliği Ülkelerine ekimde %1 artışla 1 milyar 779 milyon dolar ihracat yapılırken, bu ülke grubunun toplam ihracattan aldığı pay %67 oldu. Geçen ay Afrika Ülkelerine yönelik ihracat %32 gerilerken, Bağımsız Devletler Topluluğuna yönelik ihracat %26 artış gösterdi.

Trilyon Dolarlık bulut bilişimin uzmanları, İstanbul’da buluştu

OpenInfra Foundation tarafından desteklenen ve OpenStak Türkiye tarafından düzenlenen Openinfradayturkey2022 Zirvesi, World of Wonders (WoW) Kongre Merkezi’nde, kamu ve özel sektör ile globalden bilişim uzmanlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. Openinfra Genel Müdürü Thierry Carrez konuşmasında, dünyada bulut sistemlerinin büyüklüğünün trilyon doları aştığını kaydetti. İstanbul’da bu yıl 5.’si 11 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen organizasyonda, bulut teknolojilerinin hızla geliştiği, bu konuda ciddi yatırımların gerçekleştiği ve açık kaynak altyapılarının dünyada yaygın olduğu anlatıldı. Yerli ve global bulut bilişim uzmanları yaptıkları sunumlarda, açık kaynak kullanımının, yeni teknolojiler üretmek konusunda büyük katkı sağlayan unsurlardan birisi olduğunun da altını çizdiler.

Türkiye, Bulut Bilişim Teknolojilerindeki etkinliğini artırıyor

Türkiye olarak, Bulut Bilişim Teknolojilerindeki etkinlikleri artırmaya devam edeceklerini ifade eden OpenStack Türkiye Temsilcisi Dr Hüseyin Çotuk, şunları söyledi:

“OpenInfra Day etkinlikleri farklı ülkelerdeki teknoloji toplulukları tarafından bölgesel olarak düzenlenen ve bilişim uzmanlarını bir araya getiren global organizasyonlardır. Yapılan etkinlikler, yeni nesil teknolojiler kullanılarak operasyonel maliyetleri verimli bir şekilde düşürmeyi ve bu doğrultuda açık altyapıları en uygun şekilde değerlendirmeyi hedefliyor. OpenInfra Day Türkiye 2022’de, açık altyapıların, dününü, bugününü ve geleceğini enine boyuna tartışarak, gerçek hayattaki uygulamaların ve başarı hikayelerinin paylaşıldığı bir organizasyonu gerçekleştirdik.” dedi.

Güvenli ve maliyet etkin çözüm arayanlar, açık kaynak teknolojilerine yatırım yapabilir

Ülkemizdeki açık kaynak platformu uygulamaları hakkında bilgiler veren Uyumsoft Bilgi Teknolojileri A.Ş. Bilgi Teknolojileri Direktörü ve OpenStack Türkiye Topluluğu Yöneticilerinden Ramazan Öztemur, şunları kaydetti:

“Uyumsoft olarak, açık kaynak platformlarına desteğimiz sürmektedir. Geliştirilen bulut teknolojilerinin merkezinde, açık kaynak kodlu projeler yer almaktadır. Sanallaştırma, Disk Depolama, Veritabanı, İşletim sistemleri, Firewall, Monitorleme ve buna benzer birçok alanda açık kaynak platformlarında uzmanlık geliştiriyoruz. Hem yatayda, hem dikeyde sistemlerimizi istediğimiz ölçüde bağımsız olarak genişletebilmekteyiz ve bu sayede maliyet avantajı yakalamaktayız. Yazılımsal, donanımsal ve lisans bakımından kısıtlara uğramak istemeyen, hem yatayda hem de dikeyde büyürken, hem güvenli hem maliyet etkin çözüm arayan kuruluşlar, açık kaynak teknolojilerine yatırım yapmalıdırlar.” diye konuştu.

Toyota ile İyiliğe Pedal Çevirdiler

“Velotürk Gran Fondo” yarışı 13 ülkeden 1.159 amatör ve profesyonel sporcunun katılımıyla bu yıl 6. Kez Çeşme’de gerçekleşti. Toyota’nın sosyal sorumluluk yaklaşımıyla dahil olduğu bu yarışta “Toyota Hybrid” etabı kıyasıya mücadeleye sahne oldu. Ayrıca, Velotürk grubu ile iyilik ortağı olan Toyota, kendi takımı ile de yarışa dahil oldu.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “büyük bir değişim ve dönüşümün” başlangıcını yapan Toyota, “Mobilsen Özgürsün” yaklaşımı çerçevesinde Velotürk Gran Fondo yarışını destekledi.

Toyota, Velotürk Gran Fondo Çeşme yarışına özel olarak hazırlanan “Toyota Hybrid” etabından elde edilen gelirlerle, “Bir Çocuk Gülerse Dünya Güler” projesi kapsamında ihtiyaç sahibi çocuklara bisiklet hediye edilmesine olanak sundu.

63 kilometrelik “Toyota Hybrid” ve 110 kilometrelik uzun parkur kıyasıya mücadelelere sahne olurken, Toyota Hybrid parkurunda da 836 sporcu yarıştı. Toyota HYBRID Parkuru’nda ayrıca paralimpik atletler, görme engelli bisikletçiler ve Eşpedal Derneği de mücadele etti.

Krizleri eşitlikçi yönetebilmek için hazırlanan “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi” Rehberi tanıtıldıBirleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), TÜSİAD ve TÜRKONFED tarafından hazırlanan, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı aracılığıyla fonlanan “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi” Rehberi’nin tanıtım toplantısı 2 Kasım’da gerçekleşti. Rehber, COVID-19 küresel salgını sonucu ortaya çıkan krizlerin, özel sektör tarafından toplumsal cinsiyete duyarlı şekilde yönetilme ihtiyacının bir sonucu olarak hazırlandı. Çalışma; Kadının Güçlenmesi Prensiplerine (WEPs) dayanarak, başka bir küresel salgın, doğal afet, kitlesel göç başta olmak üzere ileride çıkabilecek tüm krizlere karşı iş dünyasının toplumsal cinsiyete duyarlı kriz yönetimi açısından hazırlıklı olmasını sağlamayı ve kriz yönetimi araçları sunmayı amaçlıyor.Etkinliğin açılış konuşmalarını, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı.Asya Varbanova: “Özel sektörü Covid-19 döneminde ortaya çıkan iyi uygulamalar ve öğrenilen dersleri içeren bu rehberi kullanmaya davet ediyoruz”Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi, şirketlerin cinsiyet eşitliği perspektifini genişletmek, kadın ve erkeklerin farklı ihtiyaç ve önceliklerine yanıt verme çabalarını sürdürmek, olası riskleri azaltmak için önleyici bir kaynak olarak hazırlandı. Özel sektörü Covid-19 döneminde ortaya çıkan iyi uygulamalar ve öğrenilen dersleri içeren bu rehberi kullanmaya davet ediyoruz. Bugün lansmanını gerçekleştirdiğimiz Rehberin de ortaya koyduğu üzere Kadının Güçlenmesi Prensipleri, şirketlere krizlerde ve kriz dışı dönemlerde yol gösterici bir yapıya sahip. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde daha iyi bir temele sahip olan şirketlerin pandemi sürecini daha iyi yönettiğine hepimiz şahit olduk. Kadının Güçlenmesi Prensiplerinin Türkiye’de 450’den fazla imzacıya sahip olmasından gurur duyuyoruz ve aramıza katılacak yeni şirketlerle bu sayının artmasını hedefliyoruz” Süleyman Sönmez: “Zihinsel ve kültürel değişimi başlatmalıyız”Konuşmasında zamanın, söylemin ötesinde hareket ve eylem zamanı olduğunu vurgulayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Güçlü toplumun, güçlü ekonominin ve güçlü demokrasinin yolu, kadınların hayatın tüm alanlarına aktif katılımından geçiyor. Pozitif ayrımcılık değil toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde adil bir sistemin inşası ile hep birlikte hayatı dönüştürme gücüne sahibiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde zihinsel ve kültürel değişimi başlatmalıyız. Bunu da ancak eğitim başta olmak üzere sosyal-kültürel ve toplumsal anlamda sistemsel bir dönüşümle sağlayabiliriz” dedi. Ulusal politika ve stratejileri belirleyen temel belgelerde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir hedef olarak yer alması gerektiğini ifade eden Sönmez şöyle devam etti; “Bu noktada iş dünyası olarak atacağımız en önemli adım da krizler karşısında da toplumsal cinsiyet eşitliğini korumak olmalıdır. İşte Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Kriz Yönetimi Rehberi, iş dünyasının toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı söylemler ve stratejiler çerçevesinde üstlendiği sorumluluğu eyleme de yansıtmayı amaçlıyor. Rehberimizin yalnızca bir kılavuz değil bir bakıma iş dünyasının toplumsal cinsiyet eşitliği sözleşmesi haline gelmesi en büyük arzumuzdur.”Orhan Turan: “Toplumsal cinsiyet eşitliğini, dayanıklılık ve kriz yönetimi politikalarımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmeliyiz”TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan konuşmasında şunları söyledi: “COVID 19 salgınını geride bırakırken, toparlanma sürecinin etkisi ne yazık ki toplumsal cinsiyet perspektifinden çok daha yavaş oluyor. Diğer taraftan, salgını geride bıraksak dahi iklim krizi, doğal afetler, başka salgınlar, kitlesel göçler, güvenlik veya teknolojik sorunlar gibi alanlarda kriz gündemi söz konusu. Gelecekteki muhtemel krizlerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ve birbirinden farklı boyutlardaki etkilerine karşı işletmelerin ve kurumların çok daha hazırlıklı olması gerekiyor. Her zaman vurguladığımız gibi, toplumsal cinsiyet eşitliği çok yönlü ele alınması gereken bir konu. Eğitime erişimden çalışma hayatına katılıma, bakım sorumluluğunun paylaşımından karar alıcı pozisyonlarda var olmaya kadar her alanda kadın-erkek eşitliğini gözetmek durumundayız. Küresel etkileri olan krizlere ve salgınlara yönelik çözümler geliştirirken de bu durum geçerli. Bu türden mevcut ve olası krizlerde kamu, özel sektör ve sivil toplumun ortak adımlar atması, toplumsal cinsiyete duyarlı planlar, stratejiler ve programlar geliştirmesi büyük önem taşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini, dayanıklılık ve kriz yönetimi politikalarımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmeliyiz.Açılışın ardından Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve İnsan Hakları Danışmanı Nino Janashia katılımcılarla rehberin içeriğine dair bilgileri paylaştı.Dr. Fatoş Karahasan moderasyonunda “Krizi Eşitlikçi Yönetmek: Pandemiden Çıkarılan Dersler” başlıklı panel oturumunda; toplumsal cinsiyete ilişkin mevcut eşitsizlikleri çözmek ve yeni krizlere hazırlıklı olmak için kamu, özel sektör ve sivil toplumun rolü, şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için atacağı adımlar ve hazırlanan rehberin önemi, tedarik zincirlerinde ve KOBİ’lerde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir dönüşümün nasıl sağlanacağı, WEPs ilkelerinin iş dünyası için önemi ve iyi uygulama örnekleri, teknolojik dönüşümün toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışma yaşamında yarattığı zorluklar ve fırsatlar  konuları ele alındı.Oturumun konuşmacıları; TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Özel Sektör Ortaklıkları Takım Lideri Pınar Akçayöz De Neve, Arçelik İnsan Kaynakları Kültür, Yetenek ve Yetkinlik Kıdemli Direktörü İstem Başar oldu.

E-Ticaret’in Kasım Ayı Beklentisi 150 Milyar TL

E-ticaret sektörü, küresel kampanyaların düzenlendiği Kasım ayında 150 milyar TL’lik ciro bekliyor.

Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral, Çin kaynaklı 11.11 Bekarlar Günü’nün “Yılın En Uğurlu Günü”; ABD’de Şükran Günü’nden sonraki Cuma günü düzenlenen Black Friday’in “Efsane Cuma”, “Şahane Cuma”, Black Friday’in ertesindeki “Cyber Monday”ın ise “Siber Pazartesi” adlarıyla Türkiye’de alışveriş festivaline dönüştürüldüğünü söyledi.

KAMPANYALARA 20 MİLYON KİŞİ KATILIYOR

E-ticarette Kasım ayı kampanyalarına son 2 yıldır 20 milyonun üzerinde kişinin katıldığını anımsatan Kayral, şu bilgileri verdi:

“Yerli e-ticaret platformları, artık küresel rakiplerle mücadele edecek düzeye geldi. Bu platformların öncülük ettiği kampanyalar nedeniyle son yıllarda Kasım ayı, dijital pazarlarda en yüksek ciroların yapıldığı ay oldu. Bu yıl belki işlem adedi olarak geçen yılların gerisinde kalabilir ama enflasyonun da etkisiyle Kasım ayı Türkiye geneli e-ticaret ciro rakamlarının geçtiğimiz yılların 2-3 katına çıkmasını öngörüyoruz. Sektörün beklentisi 150 milyar TL.”

KAMPANYALAR AYA YAYILDI

Önceki yıllarda kampanyaların birkaç günle sınırlı tutulmasından dolayı aşırı yoğunluk yaşandığını, kargoların zamanında müşteriye ulaşmadığını, bazı alışveriş sitelerinin çökme tehlikesi yaşadığını anımsatan Kayral, “E-ticaret platformları geçmiş tecrübelerden ders alarak altyapılarını oldukça geliştirdiler. Kargo ve kurye şirketleri artık saatler içinde ürün teslimi yapacak konuma geldi. Şirketler, 11.11 ve Şahane Cuma’daki yoğunluğu dağıtmak için kampanyalarını uzun sürelere yayıyor. Kasım ayının tamamını kampanya ayı ilan edenler bile oldu. Bazı platformlarda yüzde 60-70’e varan oranda indirimler yapılacak. Kampanya düzenleyen sitelere Avantajix.com üzerinden gidenler, ayrıca üste nakit para kazanabilecek” diye konuştu.

Kayral, Kasım ayındaki fırsat ve kampanyaların Avantajix.com üzerinden takip edilebileceğini bildirdi.

Şehir hastanelerinde TK Elevator imzası

Asansörler ve yürüyen merdivenlerin düzenli ve eksiksiz bakımı hastanelerde özellikle insan sağlığı adına gereken hızda ulaşım için büyük önem taşıyor. Her saniyenin kritik önemi olan hastanelerdeki bu modern mobilite çözümlerinin yılda bir defa periyodik muayenesi, ayda en az bir kez kapsamlı bakımı, her 15 günde bir de yağlama ve temizlik gibi ara bakımlarının yapılması gerekiyor. Dünyanın lider asansör ve yürüyen merdiven şirketlerinden TK Elevator, tam da bu noktada Türkiye’nin farklı illerindeki şehir hastanelerine, 7/24 çalışmaya uygun, uzun ömürlü ve yüksek güvenlikli asansör ve yürüyen merdiven çözümleriyle yüksek katma değer sunuyor. Hastaneler gibi yoğun insan trafiğinin olduğu binalarda asansör ve yürüyen merdiven seçiminin önemine dikkat çeken TK Elevator Türkiye Anadolu Bölgeler Müdürü Mehmet Cumhur Durmuş, bu ürünlerin düzenli ve eksiksiz bakımının olmazsa olmaz olduğunun altını çiziyor.

Geçen her saniyenin insan sağlığı için hayati önem taşıdığı hastanelerde kullanılan asansör ve yürüyen merdiven gibi mobilite çözümlerinin düzenli ve eksiksiz olarak bakımlarının yapılması gerekiyor. Bu noktada şehir hastaneleri projelerinde yer alan dünyanın lider asansör ve yürüyen merdiven şirketlerinden TK Elevator, her gün ve günün her saatinde kesintisiz servis hizmetiyle bir numaralı çözüm ortağı olarak tercih ediliyor. Yenilikçi mobilite çözümleriyle kentleşmenin zorluklarının üstesinden gelen şirket, şehir hastanelerinde de yüksek taşıma kapasiteli, 7/24 çalışmaya uygun, ağır hizmet tipli, uzun ömürlü ve yüksek güvenlikli asansör ve yürüyen merdivenleriyle yer alıyor.

Türkiye’de Prof. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi, Isparta Şehir Hastanesi ve Eskişehir Şehir Hastanesi’nde 368 ünite ile hizmet verdiklerini belirten TK Elevator Türkiye Anadolu Bölgeler Müdürü Mehmet Cumhur Durmuş, hastaneler için asansör ve yürüyen merdiven seçiminin ve ardından bu ürünlerin bakım süreçlerinin önemi hakkında bilgiler verdi.

Düzenli bakım ve hijyen büyük önem taşıyor

Asansör ve yürüyen merdivenlerin hastanelerdeki yoğunluğa cevap verecek şekilde tasarlanması gerektiğini belirten ve bu ekipmanların sürekliliğinin sağlanmasının en önemli husus olduğunun altını çizen Mehmet Cumhur Durmuş, “Hastane asansörleri genelde sedye taşıma amaçlı yapıldığı için en önemli konu sürekli serviste kalması ve arıza durumunda en kısa sürede devreye alınması gerekliliğidir. Bu noktada hem asansörler hem de yürüyen merdivenlerin düzenli bakımı için yılda bir defa periyodik muayenesi, ayda en az bir kez kapsamlı bakımı, her 15 günde bir de yağlama ve temizlik gibi ara bakımları yapılmalıdır. Haraketli parçaların ayar ve kontrollerinin sağlanması, asansör kuyusunun temiz ve kuru olması, rutubet ve nem gibi sistemi olumsuz etkileyecek ortam şartlarından arındırılması da büyük önem taşıyor. Doğru bakım yaparak ürünlerin ömrünü uzatabiliriz. Ömürlü parçaların zamanında değişimi ünitelerin sürekliliğini sağlar. Yanı sıra diğer önemli husus da bu ekipmanlarda gereken hijyenin sağlanmasıdır. Asansörlerde kabin tasarımı yapılırken antibakteriyel malzemelerin kullanılması, mutlaka paslanmaz çelik duvarlı olması ve zeminin hijyenik malzemeden yapılması çok önemli. Kabin içi havanın da emiş gücü yüksek bir fan ile sürekli yenilenmesi gerekiyor. TK Elevator olarak, bünyemizdeki modern asansörler ve yürüyen merdivenlerimiz, son teknoloji dijital çözümlerimiz ve kesintisiz bakım ile hızlı ve güvenli mobilite hizmetleri sağlayarak hastanelerimizi destekliyoruz. Hastanelerde mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz tarafından geliştirilen, rekor kıran hızlılıkta yanıt ve kurulum sürelerine özen gösteriyoruz.” şeklinde konuştu.

Saatte 180 kalkış özelliği ile yoğun trafiğe uygun asansör çözümleri

Hastanelerde kullanılan asansör ve yürüyen merdiven gibi mobilite çözümlerinin üstün performanslı, uzun ömürlü ve yüksek taşıma kapasiteli olması gerekiyor. TK Elevator’ın Avrupa normlarını karşılayan asansörleri, saatte 180 kalkış özelliği ile hastanelerin yanı sıra metro, okul, iş yeri gibi binalar için kesintisiz mobilite sunuyor. TK Elevator, Türkiye geneline yayılan asansör bakım hizmet ağıyla, tüm coğrafi bölgelerde Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi’ne sahip bölge ofisleriyle müşterilerine 7/24 hizmet veriyor. Call Center numaralarına bırakılan arıza ihbarları, arıza bölgesine en yakın teknisyenin tabletine arıza kaydı olarak düşüyor ve en kısa süre içerisinde müdahale ediliyor. Şirket, hastane ve AVM gibi yoğun trafiğe sahip binalarda sabit tesis çalışanlarıyla arızalara anında çözüm sunuyor. TK Elevator çalışanları güncel yönetmelik, teknolojik konular, arıza oranlarının düşürülmesi ve önleyici bakım konusunda sürekli eğitim alıyor.

Hem güvenilir hem de hızlı mobilite ortağı

Büyük şehirlerde son teknoloji ürünler ile bir hastane tasarlanırken, hayat kurtarmanın yanı sıra insanları ve tıbbi cihazları hızlı, sorunsuz ve verimli bir şekilde taşımak için gereken güvenilirliği ve hızı sağlayabilecek bir mobilite ortağı gerekiyor. Her gün yüzlerce hasta, doktor, hemşire, personel ve ziyaretçi, acil durumlardan ameliyatlara ve yatak başı bakımına kadar katlar arasında hareket ediyor. Bu ortamlarda birkaç saniye bile büyük fark yaratabiliyor. TK Elevator da bu noktada asansörleri, yürüyen merdivenleri ve platform asansörleriyle her tür hastane ve sağlık tesisinin özel ihtiyaçlarını karşılıyor. Yolcu, yatak ve servis asansörleriyle en yüksek verim ve optimize edilmiş işlevlerle maksimum güvenlik ve güvenilirlik sunuyor.

Asansörlere giriş ve çıkışları güvenli ve sorunsuz bir deneyim haline getiriyor

TK Elevator’un asansör çözümlerindeki sağlam bileşenler, sedyelerden, yemek arabalarından ve insan kaynaklı oluşabilecek olası hasarların üstesinden geliyor. Görme ve işitme engelli yolculara yönelik özellikler zorunlu kurallara uyulmasını sağlıyor. Doğru zemin tesviyesi, asansörlere giriş ve çıkışları güvenli ve sorunsuz bir deneyim haline getiriyor.

TK Elevator’un eski tesisler için esnek modernizasyon paketleri ise; sistemlerin güvenliğini, kapasitesini, konforunu, hızını, estetiğini, erişimini ve enerji verimliliğini bütçelere uygun olarak tek seferde veya her seferinde bir adım ötesinde geliştirmeye olanak tanıyor. Ayrıca sistemlerin optimum performansını sağlamak için ihtiyaca göre uyarlanmış sınıfının en iyisi hizmeti sunuyor.

Su kayıplarını en hızlı şekilde çözmek çok önemliSu kayıpları dünyanın en büyük sorunlarından birisi. Panasonic de TOUGHBOOK dayanıklı bilişim cihazlarıyla su sızıntılarını gideren teknisyenlerin yanında oluyor. Yoldaki bir çatlaktan veya kaldırımdan ufak köpüklerle başlayan su sızıntıları, kısa sürede çeşme gibi akmaya başlayabiliyor. Daha sonra ilgili bir vatandaş gerekli kurumları arıyor, görevlendirilen ekip sızıntının olduğu yerde suları kesiyor, olayın kaynağını buluyor ve tamir ediyor. Bu senaryo şehirlerde, kasabalarda ve yerleşim alanlarının çoğunda sıklıkla yaşanıyor ve bireylerin yaşam kalitesini etkiliyor. European Environment Agency’nin en son raporuna göre su sistemlerinde yaşanan sorunlar her yıl Avrupa’nın yüzde 20’sini ve Avrupalıların da yüzde 30’unu etkiliyor. Buna ek olarak kuraklık da her yıl 9 milyar dolara varan ekonomik kayba neden oluyor, ekosistemlere ve hizmetlere olan hasarı ise rakamla ölçülemiyor. Kuraklığın sıklığı, büyüklüğü ve etkisi de artmaya devam ediyor. İklim değişikliğinin Avrupa’nın çoğu yerindeki mevcut su seviyesinde mevsimsel azalmalara neden olacağı tahmin ediliyor. Bu azalmaların en fazla Avrupa’nın güneybatısında olacağı öngörülüyor. 3°C’lik bir sıcaklık artışıyla yazın en sıcak dönemlerinde bazı nehirlerin yüzde 40 kuruyabilir. Daha az olsa da Avrupa’nın batı ve merkez bölgesinin büyük kısmı bu durumdan etkilenecek. Avrupa’daki su kayıpları gözle görülür derecedeSu eksikliğinin en büyük sebeplerinden birisi su kayıpları. Su kayıpları Avrupa’da ve AB’de büyük farklılıklar göstermekte olup, tedarik zincirindeki ortalama kayıplar, azalan suyun yüzde 5’inden az bir seviye ile yüzde 50’si arasında değişiyor. Sızıntıları gidermek kulağa çok kolay gelse de sızıntının kaynağını bulmak genelde hizmet sağlayıcıları için çok zor oluyor. Özellikle de kalabalık alanlarda. Avrupa’nın bazı bölgelerinde su altyapısı çok eski olduğu için birtakım borular haritalarda yer almıyor. Bu yüzden ekiplerin o bölgeyi kazması ve boruların tam konumunu tespit etmesi gerekiyor. Bu sorun o kadar büyüdü ki bu konuyla ilgili 2020’de AB’de İçme Suyu Direktifi ismiyle tüm kıtayı kapsayan bir mevzuat oluşturuldu. Bu mevzuat, su sızıntılarını gidermenin en önemli ilk aşaması olarak her ülkenin suya erişimini değerlendirmesi için bir yapı sağlıyor. Sızıntıları gidermenin pek çok yolu bulunuyorSu sızıntılarını gidermek için kullanılabilen birçok teknik bulunuyor. Batı Avustralya’da su şirketi ülkenin su tespit edebilmesi için eğitilen ilk köpeği Kep’i kullanarak sızıntıların yerini saptıyor. Kep her gün 5km uzunluğundaki boruları tarayabiliyor. Normalde akustik tespit ekipmanlarına sahip insanların aynı mesafeyi kat etmesi bir haftaya kadar sürebiliyor. Sızıntıların bulunduğu anda giderilebilmesi için kullanılan yöntemler insanların en yakın arkadaşları olabileceği gibi yerdeki nemli noktaları belirleyen uydu görüntüleri veya geleneksel ses tespit metotları, en yeni mobil bilişim teknolojileri de olabiliyor. Panasonic TOUGHBOOK gibi dayanıklı laptop ve tabletler bu tür zorlu koşullarda kullanılabilecek şekilde tasarlanıyor. Sızıntının olduğu alana varıldığında suyun hızlıca kapatılabilmesi için GPS ve altyapı haritalarına erişmekten onarımın sonundaki raporlamaların tamamlanmasına kadar pek çok aşamada kullanılıyor. Avrupa’nın su sorunlarını çözmesi için atması gereken adımlar bulunuyor ancak uzun vadeli çözüm ne olursa olsun teknisyenler sızıntıları belirlemek ve onarmak için yanlarında güvenilir bir mobil bilişim cihazına ihtiyaç duyuyor.

Kolaysoft Teknoloji’den Kardeş Okul Projesi

Türkiye’nin lider teknoloji şirketleri arasında konumlanan Kolaysoft Teknoloji AŞ, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri kapsamında “Kardeş Okul Projesi”ni hayata geçirdi. Malatya Valiliği’nin izni ile gerçekleşen projeyi, Kolaysoft Teknoloji, Kolaysoft Teknoloji iş ortakları ve Muhasebe Bilenler Topluluğu destekledi.

Kolaysoft Teknoloji Kurucu Ortakları Kezban Boztürk ve Okan Köylü, Muhasebe Bilenler Topluluğu Kurucusu Serkan Atasoy, Malatya Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ebru Sönmez, Mali Müşavir Alper Erdem ve Kolaysoft Teknoloji’nin yöneticileri, 4 Kasım 2022 Cuma günü Kardeş Okul olarak seçtikleri Malatya Cafana İlkokulu’nu ziyaret ettiler. Proje, Malatya’da bulunan Cafana İlkokulu ana sınıfı,1.’ci, 2.’ci, 3.’cü ve 4.’cü sınıf öğrencilerinin ihtiyaçları doğrultusunda ve bu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak yürütüldü.

Minik kalplerde sevgiyle yer edindiler

Projenin amacının okulun eksikliklerini gidermek ve zor koşullar içinde eğitim gören öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayarak eğitim öğretime yardımcı olmak olduğunu ifade eden Kolaysoft Teknoloji Kurucu Ortağı Kezban Boztürk, şunları söyledi:

“Kardeş okulumuzla ilgili okuldaki eksiklikleri gidermek ve zor şartlarda eğitim gören öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayarak, eğitim öğretime yardımcı olmayı hedefledik. Minik kalplerinde sevgimizle yer edinmek,  onlarda bir tebessüm bularak umut olmak ve hayatları boyunca hatırlarında kalabilmek için Kardeş Okulumuz Malatya Cafana İlkokulu ile 4 Kasım Cuma günü tanışmaya gittik. Ziyaretimiz sırasında, minik kalplerin büyük coşkusu ve sevgi seli ile karşılaşmak bizleri çok mutlu etti. Projemizi, önümüzdeki süreçte çoğaltarak devam ettireceğiz.” dedi.

Pazarının yaklaşık %25’ne altyapı sağlıyor

e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv gibi e-dönüşüm pazarında binlerce işletmeye hizmet veren Kolaysoft Teknoloji, aynı zamanda e-dönüşüm pazarında, hem altyapı hizmeti sunduğu özel entegratörler, hem de kuluçkadaki entegratörler değerlendirildiğinde, pazarının yaklaşık %25’nin altyapısını sağlıyor. Klasik bir özel entegratör olmanın ötesinde sektörel bazda çözümler üreten Kolaysoft, sahaya dokunan ve gerçekten de ihtiyaca deva olan ürünleri ile müşterilerinin yanında olmaya devam ediyor.

MG INTERNATIONAL FRAGRANCE COMPANY, BEAUTYWORLD MIDDLE EAST DUBAI’DE  EMRE ERDEMOĞLU İLE İŞBİRLİĞİ YAPTI

Uluslarararası esans şirketi MG International Fragrance Company, Orta Doğu’nun en büyük ve prestijli ticaret fuarı Beautyworld Middle East’te Emre Erdemoğlu ile gerçekleştirdiği defileyle bir ilke imza atarak esans ve modayı buluşturdu. 

Ege İhracatçı Birlikleri Moda Tasarım Yarışması’nın moda endüstrisine kazandırdığı, Ünlü tasarımcı Emre Erdemoğlu’nun imzasını taşıyan Soul Space koleksiyonu, ilhamını MG International’ın Deeply Winds , Emptiness, Free Spirit, Hidden Desire esanslarından alıyor.

Dört ana renk ve dört ana kokunun eşleştirildiği koleksiyon, lüks ve tutkulu malzemelerle, değerli odunlar ve baharatlarla, dumanlı tatlı reçinelerin sıra dışı portresiyle, safran ve esrarengiz kuru amberin soyut ve modern karışımıyla, mest eden amberle, cesur ve kışkırtıcı odunla iletişim kuruyor. Her bir esans, dökümlü ipeksi üstlerle kombinlenen bol paça pantolonlar ve akıcı, değişken biçimlerden, teatral ve şatafatlı tasarımlara kadar uzanan altlar ve daha cesur üstlerle kombinleniyor.

MG International Fragrance Company Kurumsal İletişim Müdürü Duygu BEŞBIÇAK: “En yüksek kalite moda parçalarını ve Orta Doğu pazarı göz önünde bulundurularak oluşturulan lüks esans karışımlarını bütünleştirerek moda ve esans arasındaki büyüleyici ilişkiyi keşfetmek için ünlü Türk moda tasarımcısı Emre Erdemoğlu ile işbirliği gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz.’’ dedi.

Uluslararası bir esans şirketi olan MG International’a özel bir koleksiyon çalışmaktan dolayı heyacan ve gurur duyduğunu belirten Erdemoğlu, kokulardan ilham alarak yarattığı yeni koleksiyonunun hem bireysel, hem de toplu olarak dengeyi ve mutluluğu nasıl bulduğumuzu araştırdığına ve küresel kısıtlama döneminin ardından, rahatlama dönemininin izlerini koleksiyona taşıdığına değindi.  ‘‘Kadın ve erkek maskülen tarzda kurguladığım koleksiyon, kendini özgür hisseden herkese hitap ediyor. Duygusu olan, ayakları yere basan, hem çok baskın dişil bir enerji var, hem de çok maskülen bir tavrı var. Renkler ve kokuların kompozisyonu ile kendi kişiliği oturmuş ve zıt unsurları ile kendini kabullenmeyi savunan özgün, saygılı ,yerel ve küresel hikayeler etrafında birleştirdiğim karakterleri yarattım.’’ dedi.

Align Technology Türkiye’nin Genel Müdürü Gökhan Aydınoğlu oldu İstanbul, Türkiye –  8 Kasım 2022 – Dijital ortodonti ve restoratif diş hekimliği için Invisalign® şeffaf plak sistemini, iTero™ ağız içi tarayıcıları ve exocad™ CAD/CAM yazılımını tasarlayan, üreten ve satan lider bir küresel tıbbi cihaz şirketi olan Align Technology, Inc. (“Align”) (Nasdaq: ALGN), Align Technology Türkiye’nin yeni Genel Müdürü olarak Gökhan Aydınoğlu’nun göreve getirildiğini duyurdu. Sağlık, endüstri ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerinde 20 yılı aşkın bir deneyime sahip olan Gökhan Aydınoğlu, Align Technology’nin en dinamik pazarlarından biri olan Türkiye’de Invisalign sistemi ve iTero ağız içi tarayıcı işinin büyümesine odaklanacak.  Gökhan Aydınoğlu, 2018 – 2022 yılları arasında Align Technology Türkiye’de Genel Müdür olarak görev yapan Evren Köksal’ın ardından göreve başladı. Köksal, Eylül 2022’de Align Technology İngiltere ve İrlanda Ortodontist Kanalı Genel Müdürü olarak atandı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden 2003 yılında mezun olan Gökhan Aydınoğlu, mezuniyetinin ardından Nestlé S.A’da Kalite Güvence Departmanı bünyesinde kariyer hayatına başladı. 2008 yılında Satış Temsilcisi olarak 3M’e katılan Aydınoğlu burada Ağız Bakım Çözümleri Bölüm Müdürlüğü görevi de dahil olmak üzere yaklaşık 10 yıl boyunca birçok üst düzey görevi başarıyla üstlendi. 2018 yılında Johnson & Johnson’da Stratejik Yetkinlikler Lideri olarak göreve getirilen Aydınoğlu, Align Technology Türkiye’ye katılmadan önce son olarak burada Kardiyovasküler ve Özel Çözümler İş Birimi Lideri olarak görev yapıyordu. Türkiye, Align Technology için Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki yüksek potansiyele sahip pazarlardan biri ve şirketin yerel ekibi de İstanbul’da bulunuyor.

EV İŞLERİNE AİLE KATILIMINI ARTIRMAK İÇİN 5 TAVSİYE

Mutlu aileler her yaştan bireyin evde değer gördüğü, hayattan yeterince doyum alabildiği, görev ve sorumlulukların tek bir kişi üzerinde toplanmadığı ailelerdir. Kişilerin hem kendilerine vakit ayırması hem de ailece nitelikli vakit geçirmelerinin önündeki engellerden biri de uzun ve yorucu temizlik rutinleri ve bir kişi üzerinde toplanmış görev tanımlarıdır. Flodex temizliğin süresini kısaltıp etkisini arttırarak aile bireylerinin hem kendilerine hem de birbirlerine ayırdıkları vaktin çoğalması için bu konuya verdiği önemle ürünlerini tasarlıyor ve ev işlerinde aile katılımını artıracak 5 önemli tavsiye sunuyor.

Ev işleri, yapılması gereken rutin bir iş olarak günün belli bir vaktini almaktadır. Bu iş kalemleri aile bireylerine yaşlarına, tarzlarına uygun olarak dağıtıldığında ve eğlenceli bir şekilde doğru malzemelerle yapıldığında hem işler tek bir kişinin üzerine yıkılmıyor hem de aile katılımlı bir etkinliğe dönüşebiliyor. Ev işlerinde aile katılımını artırmak için Flodex’in 5 önerisi:

  1. Yapılacaklar listesi ile işler daha kolay

Çoğu zaman belli işler belli kişiler üzerinde kalsa da öncelikle bu alışkanlıkların değişebileceği ve böylece her bireyin daha mutlu olabileceği bilinmeli. Ev işlerinde yapılacak işlerin listesini hazırlamak yapan kişinin daha iyi anlaşılmasında ve ihtiyaçların netleştirilmesinde önemlidir. Haftalık, günlük olarak yazılı veya sözlü şekilde bu listeleri gündeme getirmek iş bölümünü kolaylaştıracaktır.

  1. Kişiler tercihlerine göre sorumluluk alabilmeliler

Ev işleri bölüşümü aile bireylerini zorlayıcı tarzda olmamalı ve kişiler tercih edecekleri işleri kendileri belirleyebilmeliler. Zorluk derecesine göre belirlenen işler arasından kişiler kolayca bitirebileceklerine inandıkları işleri seçebilir ve keyif alarak tamamlayabilirler. Kişilerin kendilerine uygun gördüğü mutfak temizliği, yüzeylerin silinmesi, çöplerin atılması gibi birçok iş kalemi zaman kazandıran, yeterli ürünlerin tercih edilmesi ile kolaylıkla yapılabilecektir.

  1. Çocuklar sorumluluğun bir parçası

Yaşlarına uygun olarak çocuklara sorumluluklar vermek onların özgüveninin oluşmasında ve kendisini ekibin bir parçası olarak görmesinde etkilidir. Kendisine verilen kolay, kısa süreli ve yaşına uygun işi tamamlayan çocukların sorumluluk bilinci de bu oranda gelişecektir. Gelişim çağındaki çocuklar aile bireylerini rol model alırlar ve ileride ev işlerine katılım düzenlerini kendi ebeveynlerinden gördüğü şekilde devam ettireceklerdir.

  1. İşin içine eğlence katılmalı

Temizlik süresince aile bireylerinin sıkılmamasını, işin keyifli ve kolay hale getirilmesini önemseyen Flodex, değerli vaktin kullanıcılarına daha çok kalmasını amaçlıyor. Bu sürede pratik malzemeler eşliğinde örneğin aile bireylerinin sevdiği hareketli bir müzik süresince temizlik yapılabilir, müzik bittiğinde bırakılabilir ve işler böylece çocuklarla oynanan bir oyun haline getirilebilir.

  1. İstikrar alışkanlığı pekiştirir

Ev içi düzenin kurulup iş bölümü yapıldıktan sonra bunun korunması için belli alışkanlıkların geliştirilmesi; bunun için de tekrarlanması gerekir. Kişiler kısa sürede ve keyif aldıkları temizlik kalemlerini yapmaya düzenli olarak devam ederek işleri eğlenceli birer ekip çalışması haline getirmeyi ve yaşam alanını temiz tutmaya çalışmayı hedeflemelidir.

Sessiz İstifa’yı engelleyecek 7 altın kural

İçinde bulunduğumuz dönemde en dikkat çeken konulardan birisi, ülkemizde 4 çalışandan 1’i ‘sessiz istifa’ sürecine girdi ve yüzde 46,7’si ise bu kavrama yatkın olduğunu belirtiyor. Verilen görevler asgari düzeyde yapılırken, çalışanlar işlerine ruhlarını katmıyor, kovulmayacak kadar çalışıyor ve daha az sorumluluk alıyorlar.

Çalışanlar da, etinden, sütünden, derisinden faydalanılırcasına, çalıştırılma hissi özellikle pandemi ile kabul edilemez bir hale geldi. Hayat kaçıyor, sadece çalışmak ve hayatı kaçırma endişesine, bir de düşük maaş, kıymet görmeme, iş yerine aidiyetsizlik, uzun mesai saatleri gibi çeşitli nedenler de eklenince, “sessiz istifa” süreci son dönemde ülkemizde ve dünya genelinde hızla yaygınlaşmaya devam ediyor.

Sessiz istifayı durdurmak için izlenecek 7 temel strateji nedir?

Geçtiğimiz günlerde gençlerin kariyer platformu Youthall’in açıkladığı ‘sessiz istifa’ araştırmasının sonuçlarını değerlendiren AL Danışmanlık Genel Müdürü ve Kariyer mimarı Ayşen Laçinel, sessiz istifayı durdurmak ve böylesi bir durumun yaşanmaması için izlenecek stratejiler hakkında şunları söyledi:

1-İnsan kaynakları yönetim yaklaşımı ve  sistemi güncellenmeli ve değerler yaklaşımı ile güçlendirilmelidir.

2-Yetenek yönetimine önem verilmelidir.

3-İşe giriş oryantasyonu ve kişisel gelişim ve liderlik programları, bireysel koçluk ve psikolojik danışmanlık seansları eğitim programlarında yer almalıdır.

4-Fark katanın fark edileceği performans ve ödül sistemleri kurulmalıdır.

5-Tüm liderlere ve yöneticilere, takımlarını takım oyuncularını duygularını anlayacakları, katacakları değeri ifade edip desteklenecekleri yönetim becerileri kazandırılmalıdır. Bunun için duygusal zeka eğitimleri ve koçluk yaklaşımı eğitimleri verilmelidir.

6-İnsanın tüm hayat alt başlıklarının dikkate alınacağı, bütünleşik insan kaynakları paketleri hazırlanmalıdır.

7-Anlatmadan önce anlamayı, sonra değerlendirmeyi ve mutabakata varmayı sağlayacak iletişim sistemi hayata geçirilmelidir.

Pozitif ve hızlı dönüşüm sağlamanın 4 temel kuralı nedir?

Çalışanların değer görmeyi isterken, işletmelerin başarılı ve sürdürülebilir olmayı hedeflediğini kaydeden Kariyer mimarı, marka ve iletişim gurusu Ayşen Laçinel, hem bireysel, hem kurumsal anlamda verdiği eğitimlerde ve bireysel koçluk seanslarında anlattığı pozitif ve hızlı dönüşüm sağlamanın temel kurallarına dair şunları açıkladı:

1- Her şirket ve her insan ayrı bir değerdir. Önce bu değeri ve farklılıklarını bilmek gerekir.

2-Esas olan şirketin ve bireyin bugünkü durumunun tam olarak ne olduğudur. Yani, bireyin hayatında hangi çizgide olduğu, duyguları, düşünceleri, potansiyeli, fırsatları, riskleri vb nelerdir, öncelikle bunlar bilinmelidir. Aynı süreç, şirketler için de geçerlidir. Şirketin, sektöründeki ve pazardaki yeri, güçlü yönleri, farklılıkları, potansiyeli, riskleri vb yönleri sıralanmalıdır.

3-Bugünü anladıktan sonra, hayaller ve hedefler belirlenmelidir. Bu hayallerden ve hedeflerden, hangilerinin ana hedef, hangilerinin alt hedef yapılacağına karar verilmelidir. Hedefe veya hedeflere ulaşmak için doğru yol haritası ve ana stratejiler belirlenmelidir.

4-Bugünü sağlıklı ve sağlam hale getirerek, hedeflere doğru ve plana göre tercihler yapılmalıdır ve yola çıkılmalıdır.

Sergi: Edith Roux’dan “Les passant.e.s”

Dijital Kasım etkinlikleri kapsamında, , Institut français Fransız sanatçı Edith Roux’nun “Les passant.e.s” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Fondation des Artistes ve Institut français de Turquie Istanbul tarafından desteklenen eser 3 ekranlı bir video yerleştirmesidir. Sanatçı bu çalışmasında koreografi için Mufasa, müzik için ise Nicolas Repac ile çalışmıştır.

Serginin adı “Les passant.e.s” türkçede “yoldan geçenler” anlamına geliyor. Sanatçı sergi başlığında kullandığı ifadeyle hem insanların ölümlü oluşundan hem de bir yoldan, bir şehirden geçen, kısa süreli tanışmalar yaşayan insanlardan bahsediyor.

Les passant.e.s video yerleştirmesi, Platon’un Şölen eserinde yer alan Aristofanes ve Diotima’nın konuşmalarından özgürce esinlenmiştir. Bu çalışma, feminist kaygılara naikili bir şekilde yanıt vermeyi denerken özcü felsefenin tuzaklarından kaçınmaya çalışır. Yaz sonunda, akşamları ortaya çıkan ve sadece birkaç saat yaşayan Mayıs sineği sürüsünün ortasında androjen bir varlık gelişir. Bu kurgusal karakter, bir ruh gibi, varlığımızın kırılganlığını çağrıştırarak uçan böcekler arasında dans eder. Kostümdeki renk değişimleriyle temsil edilen koreografisi yapılmış hareketlerin çeşitliliği, Paul B. Preciado’nun bahsettiği “heteronormatif” kültürel kodların ötesinde “varoluş biçimlerinin sonsuz çeşitliliğini” öne sürer.

Dansçı, her birimizin içine gizlenmiş diğer dişil, eril, androjen, ötekilik figürüyle diyalog kurar. Koreografinin karakterin metamorfozlarıyla uyumlandığı bu geçişler, kimliğin akışkanlığını asla tamamlanmayan bir hareketin merkezine yerleştirir.

Sanatçı Edith Roux, Amerika Birleşik Devletleri’nde sanat tarihi okuduktan sonra, Arles Ulusal Fotoğraf Yüksek Okulu’na girdi, 1993 yılında mezun oldu. Sanatçı, fotoğraf, video ve yerleştirmeleriyle geçiş hâlindeki mekânlara hem şiirsel hem politik, duyarlı bir bakış atar. Çalışmaları, toplumlarımızın standartlaşmasına karşı direnç gösteren biyoçeşitlilik biçimlerini vurgular.

Sanatçı, Fransa Ulusal Kütüphanesi, Grand Palais’teki Paris-Photo, Rencontres d’Arles, Toulouse’daki modern ve çağdaş sanat müzesi Les Abattoirs, Avrupa Fotoğraf Evi, Lubumbashi Bienali (KDC), Havana Çağdaş Sanat Bienali vb. de dâhil olmak üzere Fransa’da ve yurt dışında çok sayıda sergiye katılmıştır.

Fotoğrafları, Ulusal Plastik Sanatlar Merkezi, Avrupa Fotoğraf Evi, Ulusal Kütüphane, FRAC Bretagne Sanat Müzesi, Neuflize OBC Vakfı, Aurillac Sanat ve Arkeoloji Müzesi, Grenoble sanat kütüphanesi, Portekiz’deki Braga fotoğraf müzesi gibi kamu koleksiyonlarının bir parçasıdır.

Amazon Türkiye Gülümseten Kasım’da Kaan Sekban’la güldürmeye devam ediyorDüzenlediği dikkat çekici kampanyalarla müşterilerinin ihtiyaçlarını uygun fiyatların yanı sıra hızlı ve ücretsiz teslimat seçenekleri ile sunan Amazon.com.tr’nin kasım ayı boyunca sürecek “Gülümseten Kasım” alışveriş etkinliği devam ediyor. “Gülümseten Kasım” kampanyası süresince Amazon.com.tr, komedi şovları ile de müşterilerine alışveriş ve eğlencenin bir arada olduğu renkli bir ay yaşatıyor. Bu kapsamda ünlü komedyen Kaan Sekban, 13 Kasım’da Amazon müşterileriyle buluşmaya hazırlanıyor. “Gülümseten Kasım” kampanyası kapsamında, 13 Kasım 17:00’a kadar Amazon.com.tr ve Amazon mobil uygulamasından, satıcısı Amazon Türkiye olan ürünlerde 500 TL ve üzeri alışveriş yapan müşteriler, Kaan Sekban’ın Zorlu PSM’de 13 Kasım’da gerçekleşecek stand-up gösterisi için için kontenjanlarla sınırlı biletleri Prime üyeliğinin de aylık ücreti olan, sadece 7,90 TL karşılığında satın alabiliyor. Gülümseten Kasım kampanyası boyunca, Zorlu PSM’de gerçekleşecek seçili komedi şovlarına davetiye satın alma fırsatının yanı sıra birbirinden eğlenceli stand-up sanatçılarının kısa skeçleri de online olarak Amazon sosyal medya hesapları üzerinden tüm Amazon müşterilerine ulaşacak.

Çevre dostu, dayanıklı ve konforlu hediye alternatifleri Timberland’de Timberland kadın ve erkek koleksiyonları ile yeni yıla yaklaştığımız bu günlerde bizleri gelecek maceralara hazırlıyor. Markanın köklü outdoor stilini yansıtan koleksiyonlar, mevsim şartlarına karşı ihtiyaç duyulan korumadan ödün vermiyor. Çevre dostu, inovatif ve işlevsel hediye alternatifleri arayanlar için Timberland eko-inovatif materyallerle tasarlanan zamansız ikonik modellerin yanı sıra, yenilikçi stillerle de karşımıza çıkıyor. Koleksiyonlardaki parçalar, yüksek performans için tasarlanan özellikleri sayesinde adımlara ve kombinlere “cesaret” katıyor. Zamansız klasik sevenlere: Timberland 6 Inch40 yılı aşkın süredir kış aylarının vazgeçilmezi olmayı sürdüren Timberland 6 Inch ikon botlar bu sezon da karşımızda. Zamansız hediyeleri sevenler için her sezonun favorisi olmayı sürdüren bu model, tüm Timberland ürünleri gibi çevre dostu üretim tekniklerini benimsiyor. Dikişli, su geçirmez yapısıyla konfordan ödün vermeden zorlu koşullara dayanacak şekilde üretilen kadın ve erkek bot koleksiyonu klasik sarı, tarçın ve siyah renklerin yanı sıra farklı detayların eşlik ettiği premium yenilikçi modellerle de karşımıza çıkıyor. (4.199 TL)İlhamını 6 Inch Botlardan alan feminen ve cesur bir model: Timberland SkyTimberland bu sezon gücünü arşivindeki ikonik stillerden alarak yenilenen modellere sahip. Bunun en önemli temsilcisi kalın, yüksek topuk ve buğday nubuk tasarımıyla Sky 6 Inch Kadın Botu (2.999TL). İlhamını ikonik 6 Inch Timberland botlardan alan bu model, modern ve feminen bir görünüm yansıtıyor. Timberland Sky 6 Inch Kadın Botu, tüm Timberland ürünleri gibi çevreye duyarlı materyaller kullanılarak tasarlandı. Better Leather materyal kullanılarak üretilen modelin tasarımında aynı zamanda, en az yüzde 50 geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış ReBOTL™ kumaş astar tercih edildi. Timberland Sky 6 Inch Kadın Bot modeli, hafif OrthoLite taban özelliği ile gün boyu konfor sağlıyor.Uzun yürüyüşler için yeterince güçlü, şehir hayatı için yeterince konforlu: Euro Hiker yürüyüş botlarıİlk kez 1988 yılında piyasaya sunulan bir Timberland klasiği olan Euro Hiker yürüyüş botları, günlük kullanım için daha hafif ve esnek versiyonuyla ve çok yönlü kullanımıyla yeni yıla yaklaşırken tekrar bizlerle buluşuyor. Erkek ve Kadın Euro Hiker Yürüyüş Botları (2.699TL ve 3.799TL) koruyucu burun kısmı ve kauçuk dış tabanıyla tüm zeminlerde ve hava koşulunda dayanıklılık sunuyor. Bu botlarda kullanılan Timberland’in ayaklardaki yorulmayı en aza indirmek üzere tasarlanan Anti-Fatigue Teknolojisi sayesinde, bütün gün iyi hissetmek ve tarz görünmek mümkün. Botun tasarımında kullanılan köpük tabanın özel sistemi ise her adımda sarf edilen enerjiyi geri dönüştürmek için tasarlandı. Timberland’in her zaman outdoor maceralara hazır olmamızı sağlayan ve ilhamını arşiv stillerinden alan Vibram Euro Hiker Shell Toe Kadın ve Erkek Botlarında (4.499TL) ekolojik bilinç yine ön plana çıkıyor. Modern renk seçimleri ve detayları kadar yürüyüşler için uygun tasarıma sahip bu model, üst düzey Vibram dış tabanı ile ideal bir yol tutuşu sunarken, kauçuk burun özelliği sayesinde ek koruma sunuyor. Yüzde 50 geri dönüştürülmüş plastikten elde edilen su geçirmez ReBOTL astar ve Timberdry su geçirmez membranı sayesinde tüm hava şartlarında ayakların kuru kalmasını sağlıyor. Vibram Euro Hiker Shell Toe Botlarda (4.499TL) öne çıkan diğer çevre dostu materyaller ise Better Leather ve yüzde 50 geri dönüştürülmüş plastikten elde edilen astar. Dayanıklı tasarımı ve ultra konfor ile Heritage Su Geçirmez Kadın BotlarıTimberland Heritage Bot koleksiyonları (3.999TL), rahat yastıklaması ve ayak kemeri desteği ile mevsimlerin zorlu koşullarının üstesinden gelecek şekilde tasarlandı. Modern görünümünün dışında, üst düzey dayanıklılık sunan da kadın bot koleksiyonu, çevresel uygulamalarda Gümüş olarak derecelendirilmiş bir tabakhaneden temin edilen üstün kaliteli Better Leather malzeme kullanılarak üretildi. Bu modelin tasarım sürecinde geri dönüştürülmüş plastikten üretilmiş TimberDry™ nefes alabilir su geçirmez özellikli yalıtım teknolojisi ile dayanıklı ReBOTL™ kumaş kullanıldı.  Modern stili yansıtan, üstün konforlu dış giyim koleksiyonları Şehirli kadınların gündüzden geceye devam eden stilleri için çift taraflı giyilebilme özelliğine sahip, Uzun Yalıtımlı Şişme Kadın Montu sezonun hit ürünlerinden. Su itici özelliğe sahip şişme mont, tüm Timberland ürünleri gibi geri dönüştürülmüş materyaller kullanılarak tasarlandı. (7.599TL)  Timberland’in dış giyim koleksiyonlarında klasik tarzın modern yorumlarıyla karşılaşıyoruz. İlk kez 2008’de tanıtılan Timberland Benton Su Geçirmez 3’ü 1 Arada Mont yeniden bizlerle. Üstün el işçiliği ve outdoor performansın en yüksek yansıması olan bu tasarım, kaplamasında kullanılan su geçirmez DryVent koruma ve geri dönüştürülmüş plastikten üretilen sıcak tutma özelliği sunan polar astara sahip. Arşivden günümüzde taşınarak modern maceralara uyarlanan Benton Erkek Montu (6.699TL), hafif yapısı ve sıcak tutan astarı sayesinde kolayca tüm kombinlere uyum sağlayabiliyor. Yeşil ve kahverengi olarak iki renk alternatifiyle karşımıza çıkan mont, tüm katmanlarıyla birlikte kullanıldığında ise en üst seviye koruma ve konfor sunuyor. İş stilinden ilham alan dış giyim koleksiyonları, zorlu havalarda dışarıdaki maceralardan geri kalmak istemeyenler için ideal bir hediye seçeneği vadediyor. Duck kumaştan üretilen Progressive Utility Siyah ve Yeşil Yalıtımlı Erkek (4.399TL) ve Kadın (4.599TL) Montları ile sezonun havalı görünümlerinden birini yakalamak mümkün. Tüm Timberland ürünleri gibi iyi gözüktüğü kadar çevre dostu tasarımıyla iyi de hissettiren bu stil, iddialı tarzını çift renkli tasarımı ve geri dönüştürülmüş materyalden üretilen sıcak yalıtım sunma özelliğinden alıyor. Yüzde 100 organik pamuk kanvas malzemesi sayesinde doğal koruma sunarken kış mevsiminin doğal şartlarıyla da cesurca uyum sağlıyor.Limited koleksiyon sevenler için: RÆBURN imzalı eko-inovatif Earthkeepers Sürdürülebilir tasarım anlayışının öncüsü Christopher RÆBURN imzalı Timberland Earthkeepers® koleksiyonu tamamı unisex, modern, işlevsel ve eko-inovatif ürün tasarımlarını yansıtıyor. Earthkeepers® by RÆBURN koleksiyonu yüksek kaliteli, çevreye duyarlı materyaller kullanarak sorumlu tasarımın sınırlarını zorlayan, progresif ve deneysel bir moda anlayışını sahipleniyor.  Koleksiyonun öne çıkan parçalarından Timberloop Utility Kadın ve Erkek Botları (3.799TL), tamamı sorumlu materyaller kullanılarak tasarlandı. İkonik renklerin yanı sıra trend renkleri de yansıtan bu özgün bot koleksiyonu, dereceli tabakhanelerden elde edilen birinci sınıf deri ve ağaçlardan elde edilen doğal kauçuktan yapılmış dayanıklı dış tabana sahip. Bot koleksiyonunun içerisinde, geri dönüştürülmüş plastik ReBOTL materyaller ile üretilen çıkartılabilir, esnek ve ayakları kavrayan örgü kumaş iç kısım bulunuyor. Timberland’in döngüsel ürün tasarımına olan bağlılığını yansıtan bu botlar, kullanım ömürlerinin sonunda tamamen demonte edilebilir ve geri dönüştürülebilir bir yapıda tasarlandı.       Bu sezonun outdoor maceraları için eko-yenilikçi bir tarz sunan Earthkeepers® by RÆBURN Parka (18.999TL), yüzde 100 geri dönüştürülmüş pamuk dahil olmak üzere çevreye duyarlı materyaller ile üretildi. Koleksiyonun sorumlu ve minimal tasarım anlayışına uygun olan bu eko-inovatif tarz, su geçirmezlik ve yalıtım özelliklerine sahip. Earthkeepers EK+ stilleri, kullanılan malteryallerin en az yüzde 95’inin çevreye duyarlı olmasıyla, Timberland’in en üst düzey çevre dostu ve yenilikçi tasarımlarını yansıtıyor. Koleksiyondaki yer alan tüm modeller, özel hissettirdiği kadar iyi de hissettirecek parçaları kapsıyor: yumuşak dokulu yeşil kapüşonlu Earthkeepers® by RÆBURN Sweatshirtler  (4.499TL), çift renkli yarı fermuarlı Earthkeepers® by RÆBURN Puffer Mont (12.999TL) ve yeşil Fermuarlı Polar (4.799TL) bu limited edition koleksiyonda öne çıkan parçalar. Earthkeepers EK+ Sırt Çantası (2.999TL) modeli ise ihtiyacınız olan tüm özellikleri eğlenceli ve renkli bir dokunuşla birleştiriyor. Yüksek dayanıklılık için yüzde 100 geri dönüştürülmüş polyester CORDURA® ECO kumaştan yapılmış dış katman ve konforlu biyo bazlı EVA karışım köpük omuz askıları ile çevreye duyarlı bir şekilde üretildi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden Kırşehir’de renkli sünnet şöleni

Sultan II. Beyazıd Vakfı’nın vakfiyesinde yer alan ecdadımızın bize bıraktığı hayır şartı gereği, Kayseri Vakıflar …