Mustafa TEMİZER
19 Mayıs 19192’da Milletim Uyan! Varlığın, birliğin, geleceğin tehlikede. Hep birlikte Yeniden Milli Mücadele çağrısı yapıldı. Millet bu çağrıyı duydu. Verilen Milli Mücadelenin ardından Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu. Ancak milletimizi yok etmek isteyen emperyalist ülkeler, ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki amaçlarından asla vaz geçmediler.
Milletimizi Milli Mücadele ruhundan, Devletimizi Milli Mücadelenin hedeflerinden uzaklaştırmaya çalıştılar. Daha cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren her alanda ülkeyi kendi kontrollerinde tutmanın yollarını aradılar. Ve kısa sürede başardılar. Yöneticileri kendilerine mahkum, devleti dışa bağımlı bir ülke haline getirdiler.
Rahmetli İnönü bu bağımlılığı şöyle itiraf ediyor. Biz mecliste bir karar alıyoruz. Ben kararı açıklamadan Amerika’nın haberi oluyor. Diyor.
O günden bu güne, yöneticiler dahil her alanda dışa olan bağımlılığımız artarak devam etti. İçerde ve dışarda kendi politikalarımızı belirleyemez, kendimiz proje üretemez olduk. Proje üretemeyenler başkalarının projesini uygulamak zorunda kaldığı için emperyalist ülkelerin projelerini uygulamaya mahkum olduk.
Neden hava alanları yaptığımız halde kendi uçağımızı yapamadığımızın, neden otoyollar yaptığımız halde kendi otomobilimizi yapamadığımızın sebebi budur. Neden üretime yönelik ekonomik gelişmeler sağlayamadığımızın, sürekli tüketime yönelik yatırımlar yaptığımızın sebebi budur. Eğitimde yerimizde saydığımızın nedeni budur.
Amerika’ya, Avrupa Birliğine, Rusya’ya, İsrail’e kafa tuttuğumuzu zannettiğimiz halde bunlardan vazgeçemeyişimizin sebebi budur. Bunlardan habersiz anlaşmalar yapamadığımız, yeni birlikler oluşturamadığımızın sebebi budur. İç ve sınır güvenliğimizi sağlayamayışımızın sebebi budur.
“ 2 Mart 2012’de Türkiye İlerleme Raporu’nu açıklayan Avrupa Parlamentosu’nun yeni Anayasa konusunda vurgularına dikkat çekerek, oylamadan sonra konuşan Hollandalı raportörün, “Eğer Türkiye için bir şey gerekli ise o şey kesinlikle yeni anayasadır” diyor.
CIA eski Türkiye şefi, Paul Bernard Henze 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu Türkiye raporunda. “Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız.
Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor. Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarını yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.” diyor.
Millet tehlikeyi görüyor. Başkanlık sistemine geçiş için yapılan referandumda şaibeli olarak % 51 evet çıkıyor. Aslında millet siyasileri uyarıyor ve uzlaşın diyor. Referandumda %51 ile evet kazanmıştır diye zafer sarhoşluğuna kapılmak, vatandaşların yarısını yok saymak, milleti ayrıştırma oyununa gelmek, millete ihanet etmek anlamına gelir.
Zamanın ABD Dışişleri Bakanlığı Danışmanlarından John Sitilides. “Türk toplumunda uzun zamandır zaten var olan bölünme, referandumdan sonra artık daha da büyüdü. Türkiye bir daha bir araya gelemeyecek kadar bölündü” diyor. Ama Allah’ın izniyle milletimiz bölünmeyecek, onların hevesleri kursaklarında kalacak. Bugün uyanmaz gerçekleri görmezsek millet olarak çok ağır bir fatura ödeyeceğimizin kesin.
Hiçbir zaman politik sürtüşmelerin içinde olmayan. Politikacılara alet olmayan. Dünyalık peşinde koşmayan. Hep Hak’tan hakikatten yana olan. Millettin yanında yer alan. Doğruların savunucusu, yanlışların karşısında olan. Milletim Uyan! çağrısıyla sürekli milletimizi ve siyasileri uyaran. Tehlikeleri haber veren. Cumhuriyet sonrası gelişmelerin, Türk milletini yeni bir Milli Mücadele vermek zorunda bıraktığını elli yıldan beri anlatan ve sürekli haklı çıkan Millet Partili, Yeniden Milli Mücadele kadrolarının çağrısına kulak vermek zorundayız.
Zaman parti-cemat, soy-sop, din- mezhep farlılıklarımızı bir kenara bırakıp hep birlikte Yeniden bir Milli Mücadele verme zamanıdır. Hepimiz aynı gemideyiz. Kamara kavgasının manası yok. Gemi batarsa hep birlikte batacağız. Önce gemiyi birlikte kurtarmalıyız. Ülke tehlikedeyken parti, cemaat hesabı yapmanın kimseye faydası yoktur. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır deme zamanıdır.
Elli yıldan beri yapılan çağrıya duymak zorundayız. Zaman hep birlikte yeni bir Milli Mücadele zamanıdır. Birlikte rahmet vardır buyruluyor. Birlikle Allah’ın rahmetine mazhar olalım. Emperyalizmin oyununu birlikte bozalım. 19 Mayısı 1919’da olduğu gibi tüm mazlum milletlerin umudu olan milletimizin yeniden şahlanışını birlikte sağlayalım.
Unutmayalım.” İştirak etmediğimiz çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.” Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…